Dursun Fakih
Dursun Fakih (Tursun Fakih, Tursun Fakı), Osmanlı Beyliği'nin kurucusu Osman Bey'in devrinde yaşamış bir fakihtir.
Birçok kaynakta Osman Gazi adına ilk hutbeyi okuyan, Osmanlı Devleti'nin ilk kadısı, imam-hatibi unvanını taşıyan kişi olduğu bildirilir.[1]
Karacahisar'ın (bugünkü Karacaşehir, Odunpazarı) fethinden sonra Cuma namazında Osman Gazi adına ilk hutbeyi okumuş olduğu rivayet edilmektedir. O vakte kadar Anadolu'daki Selçuklu Devleti adına okunan hutbenin burada Osman Gazi adına hutbe okunması, Osmanlı beyliğinin bağımsızlığının ilanı bakımından önemlidir.[2] Fetihten sonra Karacaşehir'e kadı ve kiliseden çevrilen camiye imam olarak atanmış ve böylece Osmanlı Devleti'nin ilk imam-hatibi ve ilk kadısı unvanını elde etmiştir.[1][3] Türk edebiyatında gazavâtnâme tarzının ilk örneklerinden olan üç eseri ile peygamberin mucizelerini konu alan bir mesnevisi günümüze kadar gelmiştir.[4]
Hayatı
Hayatı hakkında fazla bilgi bulunmaz. 13. yüzyıl sonlarında Karacahisar/Eskişehir civarında bulunduğu bilinir. Çeşitli kaynaklarda Karamanlı olduğu belirtilmişse de nerede doğup büyüdüğünün kesin olarak belirlenememiştir. Osmanlı Beyliği'nin ilk zamanlarından itibaren Karacahisar veya Eskişehir çevresinde yaşamış olma ihtimali de vardır.[5]
Şeyh Edebali'ye mürit olmuş; ondan tefsir, hadis ve fıkıh dersleri almıştır. Çeşitli kaynaklarda daha sonra kızı ile evlenip damadı olduğu ifade edilirse de[2] kimi kaynaklarda onun Şeyh Edebâli'ye damatlığı yönündeki bilgilere kuşkuyla yaklaşılması gerektiği belirtilir.[5]
Öğrenimini tamamladıktan sonra Osman Gazi zamanında çeşitli savaşlarda gazilere imamlık yaptı. Karacahisar'ın fethinden sonra şehre kadı ve hatip olarak tayin edildi. Kiliseden çevrilen camide Osmanlı Beyliği'nin fermanı sayılan, Osman Gazi adına ilk cuma hutbesini okudu. Ayrıca onun adına ilk bayram hutbesini de Eskişehir'de okudu.
Edebali'nin vefatından sonra onun dergâhında fetva işlerini yürüttü. Bazı kaynaklara göre şeyhinin yerine geçtikten bir süre sonra öldü.[1] Kimi kaynaklarda ise Orhan Bey İznik'i ele geçirince Bilecik kadılığına getirildi.[6]
Dursun Fakih, alim ve hukuk adamlığı yanında şairdir. Gazavâtnâme tarzında yazdığı üç manzum eserin nüshaları günümüze kadar ulaşmıştır. Bunlar; "Gazâvat-ı Resûlullâh" ya da "Kıssa'-i Mukaffâ", "Cumhûr-nâme" ve "Muhammed Hanefî Cengi"dir. Eski Anadolu Türkçesiyle yazılmış bu eserler konularını savaşlardan aldıkları için daha çok savaş ve din ile ilgili kelimeler içerir. Özellike Umman Cenknâmesi'nde, olağanüstü varlıklar ile mücadele, fantastik unsurlar, bu cenknâmelerin Arap ve Fars kaynaklı olduğuna işaret etmektedir.[7] Bunlar dışında peygamberin mucizelerini konu alan, "Hz. Peygamber Ebu Cehil ile Güreş Tuttuğudur" isimli 269 beyitlik bir mesnevîsi daha vardır.[6]
Ölüm tarihi kesin olarak bilinmemekle birlikte 14. yüzyılın ilk yarısında öldüğü sanılmaktadır. Bilecik'te Şeyh Edebâli Zâviyesi içindeki türbede de kabri bulunur ayrıca Karacahisar'da küçük bir tepe üzerinde ve Söğüt'ün Küre beldesinin bir kilometre yakınında Konik Tepe'de ona isnat edilen birer türbe bulunur.[1]
Osman Gazi adına ilk hutbeyi okuması
Karacaşehir'in fethinden sonra Osman Bey adına ilk hutbeyi okuması Aşıkpaşaoğlu tarihinde şu şekilde yer almıştır:
“ | Karacaşehir alınınca, Cuma namazı kılalım ve bir kadı isteyelim dediler. Dursun Fakih derler bir aziz kişi vardı. O halka imamlık ederdi. Hallerini ona söylediler. O da gelip Osman Gazi'nin kayın atası Edebali'ye söyledi. Daha söz bitmeden Osman Gazi geldi. Sorup isteklerini bildi. Size ne lazımsa onu yapın dedi. Dursun Fakih, Hanım! Sultan'dan izin gerektir dedi. Osman Gazi dedi ki: Bu şehri ben kendi kılıcımla aldım, bunda sultanın ne dahli var ki ondan izin alayım? Ona sultanlık veren Allah bana da gaza ile hanlık verdi. Eğer minneti şu sancak ise, ben kendim dahi sancak kaldırıp kafirlerle uğraştım. Eğer o, ben Selçuk Hanedanındanım derse, ben de Gökalp oğluyum derim. Eğer bu ülkeye ben onlardan önce geldim derse, Süleyman Şah dedem de ondan önce geldi. Halk razı oldu. Kadılığı ve hatipliği Dursun Fakih'e verdiler. Cuma Hutbesi ilk önce Karacaşehir'de okundu. Bayram namazını orada kıldılar. Bunun tarihi hicretin 699'unda vaki oldu. | „ |
Oruç Bey tarihinde ise bu konudan şöyle söz edilmektedir:
“ | Osman Gazi önce gelip Bilecik'i ve İnegöl'ü feth etti. Osman Gazi'nin ilk Cuma namazını Karahşehir'ı aldıkta Dursun Fakih derlerdi bir kişi vardı, o kıldı. İlk önce Osman adına hutbey o okudu. Bayram namazını da kıldı. | „ |
Popüler kültürdeki yeri
2022 yılında atv de yayınlanan Kuruluş Osman dizisinde Burç Kümbetlioğlu tarafından canlandırılmıştır.
Kaynakça
- ^ a b c d Aksoy, Hasan. "Dursun Fakih". www.islamansiklopedisi.info. Türk Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi Cilt 10, Yıl 1994. 27 Haziran 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 29 Mayıs 2017.
- ^ a b "Osmanlı Devleti'nin ilk kadısı: Dursun Fakih". www.konyayenigun.com/. Konya Yeni Gün gazetesi, 15 Eylül 2014. 19 Aralık 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 29 Mayıs 2017.
- ^ "Dursun Fakih Türbesi - Bilecik". www.kulturportali.gov.tr/. Kütürportali.gov.tr sitesi. 20 Mart 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 29 Mayıs 2017.
- ^ Şahin, Hatice. "Tursun Fakih and His Gazavatname". dergipark.gov.tr. Uludağ Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosya Bilimler Dergisi, Yıl 8, Sayı 12, 2007/1. 27 Haziran 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 29 Mayıs 2017.
- ^ a b Gel, Mehmet. "Kuruluş Devri Osmanlı "Fakı" Zümresinin Tipik Bir Öncüsü: Tursun Fakı" (PDF). asosindex.com. Otam (Ankara Üniversitesi Osmanlı Tarihi Araştırma Ve Uygulama Merkezi Dergisi) 26. Sayısı, 9/2009. 27 Haziran 2017 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 29 Mayıs 2017.
- ^ a b Yazıcı, Neslihan. "Tursun Fakı'nın Cumhûr-nâme Adlı Eserinin Metni ve İncelenmesi" (PDF). media.turuz.com/. Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü yüksek lisans tezi, İstanbul 2005. 27 Haziran 2017 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 29 Mayıs 2017.
- ^ Çetin, İsmet. "Tursun Fakı, Hayatı ve Eserleri". www.hbvdergisi.gazi.edu.tr/. Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Velî Araştırma Dergisi, Sayı 3, Yıl 1996. 27 Haziran 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 29 Mayıs 2017.