Drumlin (İrlandaca: droimnín, küçük tepelik) buzul hareketi sonucu oluşan uzun ve balina şeklinde bir tepeciktir. Uzun ekseni buzulun hareket ekseni ile paraleldir. Tepenin küt ucu buzul hareketinin geldiği yöne doğrudur. Drumlinler 45 metreden yüksek ve 800 metreden uzun olabilir ve genellikle benzer şekilde, boyutta ve doğrultuda drumlinlerden oluşan drumlin sahalarında bulunur. Drumlinlerde genellikle bulunan katmanlar, çekirdek olarak bulunan kayaç ya da buzul tiline art arda malzeme eklendiğini gösterir.
Wikimedia Commons'ta Drumlin ile ilgili ortam dosyaları bulunmaktadır.
İlgili Araştırma Makaleleri
Erciyes, İç Anadolu Bölgesi'nde yer alan sönmüş bir yanardağ. Kayseri'nin 25 km güneybatısındaki Sultansazlığı ovaların'ın yanından yükselen büyük kütleli bir stratovolkandır.
Moren veya buzultaş, doğrudan doğruya buzulların ilerlemesi veya gerilemesi sırasında, buzulun taşıyarak oluşturduğu tabakalaşmamış depolara genel olarak verilen bir terimdir. Glasiyal koşullar ve süreçler ile taşınan ya da biriktirilmiş olan malzemenin her tanesine moren adı verilir.
Nehir ya da ırmak, genellikle denizlere, göllere ya da bir başka büyük akarsuya dökülen, özellikle genişliği ve taşıdığı su miktarı bakımından büyük akarsulara verilen genel isimdir. Kimi durumlarda ise bir başka suya ulaşmadan yer altında kaybolduğu ya da tamamen kuruduğu da görülmektedir. Büyük akarsular nehir ya da ırmak olarak adlandırılırken daha küçükleri ise çay ve dere olarak adlandırılırlar.
Alpler, Orta Avrupa'da yer alan büyük dağ silsilesi. İsviçre, Kuzey İtalya ve Fransa'nın pek çok bölümünde görülür. Avusturya'nın hemen hemen hepsini kaplar ve Almanya'nın güneyinde önemli yer tutar. Coğrafi olarak 44°-48° kuzey enlemleri ve 5°-18° doğu boylamları arasında bulunur. Ekvator'dan ve Kuzey kutbundan hemen hemen aynı uzaklığa sahiptir. 207.000 km² bir alanı kaplar.
Eklem, iki veya daha fazla kemiğin, vücut bölümlerinin hareket edebilmesini sağlamak maksadıyla birleştiği kısıma verilen ad.
Dağ, çevresindeki karasal alanlardan daha yüksek olan kara kütlelerine verilen addır. "Dağlık" sıfatı, dağlarla ilişkili ve kaplı alanları tanımlamak için kullanılır.
Buzul, dağ zirvelerinde yaz kış erimeyen ve yer çekiminin etkisiyle yer değiştiren büyük kar ve buz kütlesidir. Eğimli arazilerde yıllar boyunca biriken kar kütlesinin önce buzkar, sonra da buza dönüşmesiyle oluşur. Buzullar okyanuslardan sonra dünya üzerindeki ikinci büyük su deposu ve en büyük tatlı su deposudur, tatlı suyun % 98,5'ini oluştururlar. Hemen hemen her kıtada buzullara rastlanır. Dünya'nın belirli bölgeleri, bütün yıl erimeyen ve "buzul" adını alan buzlarla kaplıdır. Bunlar kutup bölgeleriyle yüksek dağların tepeleridir. Buzul oluşabilecek bölgenin deniz yüzeyinden yüksekliği, enlemin artmasıyla azalır. Ekvator yakınlarında 0° enlem çevresinde buzullara rastlamak için Runewenzorilerin 4.400 m yüksekliğine çıkmak gerekirken, Alplerde (45°) 2500 m'ye, Norveç'te (60°) 1500 m'ye çıkmak yeterlidir. Kutupta buzullara deniz yüzeyinde rastlanır.
Buzul çağı ya da buz çağı, Dünyanın ve atmosferinin sıcaklığının uzun süren dönem boyunca azalarak kıtasal, kutup ve alp buzullarının genişlemesi ve varlığını sürdürmesidir. Dünyanın iklimi, gezegende buzulların olmadığı sera dönemleri ile buzul çağları arasında gidip gelir. Dünya halen Kuvaterner buzullaşması içindedir. Buzul çağındaki soğuk iklimin bireysel darbeleri buzul dönemi ve buzul çağındaki aralıklı sıcak dönemlere ise buzullararası denir.
Kumullar, rüzgâr tarafından uçurularak bir yerde yığılan ve toplanan kum yükseltileridir. Kumul oluşumu için, ortamda kum'un bulunması ve çevrede kapalı bir bitki örtüsünün olması gerekir. Bazı çöl kumulları kilometrelerce uzunlukta ve birkaç yüz metre yükseklikte olabilir. Gevşek yapılı kumullar sürekli yer değiştirir. Bazı çöllerde kumulların yer değiştirme hızları yılda 100 metreye kadar çıkar. Kumullar Dünya'da yoğunluklu olarak sıcak ekvator kuşağında bulunurlar ve Venüs'te Mars'ta ve Satürn'ün uydularından Titan'da farklı karışım ve yoğunlukta bulunabilirler.
Fiyort, denizin buzul vadilerini basması sonucunda oluşan ve çoğunlukla iç kesimlere kadar sokulan; ince, uzun, genellikle çok derin ve kenarları çok dik körfez. Fiyortlar; genellikle Norveç, Grönland, Alaska gibi kuzey ülkelerinde görülen ilginç bir kıyı tipidir. Norveç'teki Sognefjord' un derinliği 1.234m, Şili'deki Messier kanalının derinliği ise 1.270m'dir. Bu fiyortlardan özellikle Norveç'tekiler dünyanın en güzel görünümlerini oluştururlar. Suya gömülü bu vadiler bu kadar derin olması, buzul kökenli olmalarıyla açıklanır. Bu vadilerde oluşan çok iri, kalın ve ağır buzulların, okyanus sularına karışmadan önce vadi tabanını deniz düzeyinin altına inecek kadar aşındırdığı sanılmaktadır. Buzullar eridikten sonra bu vadileri deniz suyu kaplamıştır. Fiyortların orta ve üst kesimleri denize açılan kesimlerinden genellikle daha sarptır. Bu durum, buzulların kaynaklarına yakın bölgelerde daha hızlı hareket etmesinden ve bu nedenle aşındırma etkisinin daha fazla olmasından ileri gelir. Fiyortları eşik bölgeleri sığdır bu nedenle de çoğunun dibinde, durgun su ve hidrojen sülfür içeren siyah çamur bulunur.
Esker, Avrupa ve Kuzey Amerika'nın geçmişte buzullarla kaplı olan bölgelerinde bulunan kum, çakıl ve buzultaş katmanlardan oluşan uzun, yılankavi çökelti yığınlarına verilen addır. İrlandaca eiscir kelimesinden gelmektedir. Çok uzun olabilen eskerler Demiryolu setlerine benzer.
Vadi ya da koyak, akarsuyun içinde aktığı, kaynaktan ağıza doğru sürekli inişi bulunan ve birkaç kilometre ile binlerce kilometre arasında olabilen coğrafi alandır. Kısaca vadi, iki dağın arasında zamanla oluşan çukurluktur. Vadiler, akarsuların yaptığı aşınmayla yanlamasına, derinlemesine gelişir. Genellikle dağ ya da tepelerle çevrelenirler.
Geyik Dağları, Antalya'nın kuzey doğusunda Dedegöl dağlarının en kuzey noktasından başlayarak Taşeli Platosu'na kadar uzanan Batı Torosların Orta Toroslarla bağlandığı noktada bulunan sıradağlar. Bu sıradağların kuzeye bakan tepe yamaçlarında yaz aylarında dahi kar bulunur. Geyik dağları dizi halinde Konya, Karaman ve Antalya illeri arasında bir sınır çizgisi çizerler. Geyik Dağları'nın en yüksek tepesi Antalya'nın Gündoğmuş ilçesi'nin kuzey doğusunda bulan Geyik dağı tepesi 2877 metredir. Dikkate değer bir diğer zirvesi ise yine Antalya’nın Gazipaşa ilçesinin doğu-kuzey doğu istikametinde bulunan Sarıtaş Tepesi ise 2339 metredir.
Buzul Morfolojisi sıcaklık, yağış, topografya ve diğer benzer faktörlerden etkilenir. Buzul morfoloji iki ana kategoride toplanır ve bunu buz akış altında yatan kaya topoğrafya ile sınırlıdır.
Kıyı coğrafyası, kıyıların ve kıyıdaki yer şekillerinin oluşumu, oluşum koşulları ve dağılımı ile ilgilenen Fiziki coğrafya bilim dalıdır.
Buzullar kendi ağırlığı altında yavaş yavaş hareket eden sıkıştırılmış kardan oluşan büyük buz kütleleridir. Buzullar şekillerine ve altındaki topoğrafyaya göre; örtü ve küçük örtü (takke) buzulları ve şelf buzulu olarak sınıflandırılırlar.
Buzul yarığı, bir buz tabakasında veya buzulda bulunan derin bir çatlak veya yarıklardır. Plastik bir alt tabakanın üstündeki iki yarı sert parçanın farklı hareket oranları olduğunda oluşacak kesilme stresiyle bağlantılı hareket ve ortaya çıkan stresin bir sonucu olarak kıvrımlar oluşur. Kayma gerginliğinin ortaya çıkan yoğunluğu yüz boyunca kırılmaya neden olur.
Pleistosen ya da Pleyistosen, genellikle halk dilinde Buz Devri olarak adlandırılan, yaklaşık 2.580.000 ila 11.700 yıl öncesini kapsayan jeolojik çağdır. Dünyanın en son tekrarlanan buzullaşma dönemidir. Pleistosen'in sonu, son buzul döneminin sonuna ve arkeolojide kullanılan Paleolitik çağın sonuna karşılık gelir. Pleistosen, Kuvaterner Döneminin ilk dönemi veya Senozoik Çağın altıncı dönemidir. ICS zaman ölçeğinde, Pleistosen üç aşamaya ayrılır. Bunlar;
Gelasiyen,
Kalabriyen,
Çibanyen Bu uluslararası alt bölümlere ek olarak, çeşitli bölgesel alt bölümler sıklıkla kullanılır.Pleistosen'i alt bölümlere ayırmak için çeşitli şemalar.
Buz örtüsü veya örtü buzulu, 50.000 km²'den büyük buzulsal buz kütlesi. Dünya üzerine yayılmış olan büyük boyutlardaki buz tabakalarıdır. Bu tabakalar genelde yüksek kutuplarda bulunur ve etrafında yüzeyin yüksekliği azalmaktadır. Örtü buzulları yüksek kutuplarda bulunan volkanik adalar, vadiler ve dağları kaplar. Örtü buzulları, yüzeylerinde bulunan buzun tabakalarının aşındırılması ve yerleştirilmesi sonucu oluşan yüksekliği ile önemli bir geçiş noktası oluştururlar. Örtü buzulları, aşırı soğuk iklim koşulları nedeniyle etrafında pek çok bitki ve hayvan türünün yaşamasına olanak vermezler.
Buzul biliminde hörgüç kaya, bir buzulun ilerlemesiyle oluşan bir kaya oluşumudur. Buzulun alttaki ana kaya üzerinden geçişi, sık sık kayanın "stoss" tarafında aşınma ve "lee" tarafındaki parçalanma sonucu asimetrik erozyon biçimlerine neden olur. Bazı jeologlar bu terimi bir metreden birkaç yüz metreye kadar olan ölçeklerdeki yer şekilleriyle sınırlandırmaktadır ve daha büyük öğeleri kayalık ve kuyruk olarak belirtirler.
Bu sayfa, bu Vikipedi makalesine dayanmaktadır. Metin, CC BY-SA 4.0 lisansı altında mevcuttur; ek koşullar uygulanabilir. Görseller, videolar ve sesler kendi lisansları altında mevcuttur.