İçeriğe atla

Drake denklemi

Drake denklemini geliştiren astronom Frank Drake.
Drake denklemini geliştiren astronom, Frank Drake.

Drake denklemi[1] (Green Bank Denklemi ya da yanlışlıkla Sagan denklemi olarak da bilinir)[], dünya dışı yaşam arayışında önemli[] bir denklemdir.

Samanyolu galaksisi içerisindeki akıllı medeniyetin sayısını hesaplamak için kullanılan denklemdir. İlk kez radyo astronomu olan Frank Drake tarafından 1961 yılında ileri sürüldü. Bu denklem Drake denklemi olarak bilinse de eşitliğin oluşumuna John C. Llly, Carl Sagan ve Otto Struve gibi bilim insanlarının katkısı vardır.[]

Bu denklemde:

N iletişim kurmayı umabileceğimiz uygarlıkların sayısı

ve

R* Galaksimizdeki yıllık yıldız oluşma miktarı
fp Bu yıldızlardan kaç tanesinin gezegene sahip olduğu
ne Gezegene sahip yıldız başına düşen toplam yaşama elverişli gezegenlerin ortalama sayısı
fl Bu gezegenlerin arasında herhangi bir şekilde yaşama uygun bir ortamın oluştuğu gezegen sayısı
fi Bu yaşama elverişli gezegenlerden kaçında akıllı hayata geçildiği
fc Bu tür uygarlıklardan uzayda varlıklarına dair tespit edilebilir sinyal bırakabilecek kesim
L Bu tür bir uygarlık tarafından uzayda yayınlanan tespit edilebilir sinyalin süresi

Drake denklemine göre galaksimizde 10.000 akıllı medeniyet var olduğu tahmin edilmektedir.

Çözümleme

Denklemin ilk değişkeni olan "R*" galakside oluşan yıllık yıldız oranını karşılamaktadır. Samanyolu galaksisi her yıl ortalama 7 yıldız üretmektedir. Oluşumundan bu yana geçen zaman nedeniyle bu miktar düşmüştür. Denklem, bulunan her yıldızı orana dahil etmemekle birlikte, büyük kütleli ve kısa ömürlü yıldızlar için geçersizdir.

fp, değişkeni yıldızların sahip olduğu gezegen sayısını esas almaktadır. Drake denklemi ileri sürüldüğü tarihlerde henüz güneş sistemi dışında bilinen bir gezegen yoktu. Ancak ilerleyen zamanda, 4000'in üzerinde ötegezegen keşfi sağlanmıştır. Ve tahminlerce gök adamızda her yıldız başına bir gezegen düştüğü düşünülmektedir.

ne, değişkeni gezegene sahip yıldız başına düşen toplam yaşama elverişli gezegenlerin sayısını esas almaktadır. Drake denklemi ileri sürdüğünde ne parametresi için 2 katsayısını kullanmıştır. Her bir yıldızın 2 yaşanılabilir gezegen olduğu tahminlerine sahipti. İlerleyen senelerde bu değerin Güneş gibi yıldızlarda dahil 5'te 1'inin yaşanabilir gezegen olduğu düşünülmüştür.

fl, değişkeni yaşam barındırdığı düşünülen gezegen sayısını karşılamaktadır. Yaşam barındırdığı bilinen tek gezegen henüz yalnızca Dünyadır. Bu sebeple denklemin bu değişkenine değer atamak henüz pek mümkün sayılmamaktadır.

fi, değişkeni keşfedilen veya keşfedilmesi muhtemel olan gezegenlerde bulunan zeki ve insansı düşünebilen canlı formlarını karşılamaktadır. Drake, samanyolu galaksisinde olası yaşam barındıran gezegenlerde bulunan zeki yaşam formlarının, yalnızca %1 oranında olabileceğini ileri sürmüştür.

fc, değişkeni saptanabilmesi olası olan canlıların oranını karşılamaktadır. SETI'nin temel aldığı yöntemlerce zeki yaşam formlarına ulaşmanın yolları olabileceği düşünülmektedir. Radyo dalgalarının kullanılması bu durum için muhtemel bir sonuç olabileceği düşünülmektedir. Fakat aynı zamanda bu durumumun olmaması için de bir neden olma olasılığı bulunmaktadır. Drake, Samanyolu galaksisindeki yaşam formlarının yalnızca %1'inin iletişim becerisine sahip olduğunu öngörmüştür.

L, değişkeni iletişimin saptanabilme periyodunu belirtmektedir. İletişim becerilerine sahip Dünya dışı uygarlıklar Samanyolu gök adasında geçmişte var olmuş olabilir veya gelecekte ortaya çıkabilir. Bundan dolayı bu sinyalleri kaçırmış veya teknoloji bakımından saptayamamış olabiliriz veya gelecekte saptayabiliriz. Bir diğer olasılık da bu sinyalleri hiçbir zaman yakalayamama durumudur. Bu değişken için kestirimler 50 yılın üzerinde olsa da Drake bir uygarlığın iletişim becerilerini 10.000 yıl koruyabileceğini öne sürmüştür.

Kaynakça

  1. ^ Drake, F. D. (1977). "The radio search for intelligent extraterrestrial life.". Messel, H. ve Butler, S.T. (Ed.). Focus on the Stars. International Conference on the History of Chemistry. ss. 257-287. 24 Şubat 2006 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 8 Nisan 2007. 

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Astrobiyoloji</span> Dünyadaki ve uzaydaki yaşamın incelenmesi ile ilgilenen dirim bilimi dalı

Astrobiyoloji ya da eksobiyoloji, disiplinlerarası bir bilim olup, özellikle evrende yaşamın ortaya çıkmasını ve evrimini sağlayan jeokimyasal ve biyokimyasal etken ve süreçleri konu alır; bir başka deyişle, evrende biyolojik kökenin, evrimin, dağılımın ve canlıların geleceğinin incelenmesidir.

<span class="mw-page-title-main">Dünya Dışı Akıllı Yaşam Araştırması</span>

SETI, Dünya-dışı bir uygarlıktan veya başka bir gezegenden gelen mesajların varlığının saptanması ve saptanması halinde incelenmesi amacıyla ön çalışmaları 1960'lı yıllarda ABD tarafından yapılan, daha sonra geliştirilerek 1971'de NASA tarafından başlatılan bir projedir. Projenin amacı Dünya dışı bir uygarlıktan veya uzak bir gezegenden gelen mesajların varlığını saptanması ve var olduklarının saptanması halinde bunların incelenmesiydi.

<span class="mw-page-title-main">Galaksi</span> kütle çekimiyle bir arada duran yıldız ve gök cismi öbeği

Galaksi veya gök ada, kütle çekimi kuvvetiyle birbirine bağlı yıldızlar, yıldızlararası gaz, toz ve plazmanın meydana getirdiği yıldızlararası madde ve şimdilik pek anlaşılamamış karanlık maddeden oluşan maddesel bir sistemdir. Tipik galaksiler 10 milyon ile bir trilyon arasındaki miktarlarda yıldız içerirler ve bir galaksinin içerdiği yıldızların hepsi o galaksinin kütle merkezini eksen alan yörüngelerde döner. Galaksiler uzayda tek yönlü hareket ederler, galaksilerin yörüngeleri yoktur. Galaksiler çeşitli çoklu yıldız sistemlerini, yıldız kümelerini ve çeşitli nebulaları da içerebilirler. Çevresinde gezegenler ve asteroitler gibi çeşitli kozmik cisimler dönen Güneş, Samanyolu Galaksisi'ndeki yıldızlardan yalnızca biridir.

<span class="mw-page-title-main">Andromeda Galaksisi</span> Andromeda Takımyıldızında bulunan sarmal bir galaksi

Andromeda Galaksisi, Andromeda Takımyıldızı'nda bulunan sarmal bir galaksidir. Mitolojik bir kavram olan Andromeda'nın Türkçedeki karşılığı, zincire vurulmuş kız anlamına gelmektedir. Ayrıca Messier 31, M31 ve NGC 224 olarak da bilinir. Galaksi, Spitzer Uzay Teleskobu'ndan elde edilen verilere göre bir trilyon yıldıza ev sahipliği yapmaktadır. Samanyolu galaksisi ile arasındaki uzaklık yaklaşık olarak 2,54 milyon ışık yılıdır. 2006 ölçümlerine göre Samanyolu, Andromeda'nın kütlesinin ancak ~80%'ine sahiptir. Andromeda'nın bir diğer özelliği ise çıplak göz ile Dünya'dan görülebilen en uzak gök cismi olmasıdır. Ayrıca Samanyolu'na en yakın büyük galaksidir.

<span class="mw-page-title-main">Dünya dışı yaşam</span> Güneş sisteminin içinde veya dışında, kökeni Dünyaya dayanmayan yaşam.

Dünya dışı yaşam, Dünya dışında başlayıp yine Dünya dışında yayıldığı ve hâlen devam ettiği düşünülen, insan dışı form ve organizmaların varlığına dair bir hayat hipotezidir. Hâlihazırda dünya dışında basit bakteri formunda yaşam olabileceği yönünde hipotezler bulunmakla birlikte, günümüze kadar gözlemlenebilen herhangi bir dünya dışı yaşam bulunmamaktadır. Dünya dışı yaşamın varlığı hakkında araştırmalar yapan bilim dalına astrobiyoloji denir.

Fermi paradoksu, dünya dışı uygarlıkların var olma olasılığının gayet yüksek olduğuna dair tahminlerin varlığı ile bunu doğrulayacak herhangi bir kanıtın ya da temasın yokluğu arasındaki çelişkiyi ifade eder.

<span class="mw-page-title-main">Ötegezegen</span> Güneş Sistemi dışındaki gezegenler.

Ötegezegen veya Güneş dışı gezegen, Güneş'in baskın kütleçekim etkisinin dışında başka bir yıldızın veya kahverengi cücenin kütleçekim etkisi içinde olan gezegensel bir gök cismidir. Bir ötegezegenin ilk muhtemel kanıtı 1917 yılında kaydedilmiş, fakat o zamanlar bu şekilde kabul edilmemişti. Tespitin ilk teyidi 1992 yılında gerçekleşmiştir. 1988'de tespit edilen farklı bir gezegen ise 2003 yılında doğrulandı. 20 Ağustos 2024 itibarıyla, 4.963 gezegen sisteminde varlığı doğrulanmış 7.255 ötegezegen bulunmaktadır ve bu gezegen sistemlerinden 1.015 kadarı birden fazla gezegene sahiptir. James Webb Uzay Teleskobu'nun (JWST) daha fazla ötegezegen keşfetmesi ve bunların bileşimleri, çevresel koşulları ve yaşam potansiyelleri gibi özellikleri hakkında daha fazla fikir vermesi beklenmektedir.

Ozma Projesi, 1960'ta Batı Virginia Green Bank´taki Ulusal Radyo Astronomi Gözlemevi´nde astronom Frank Drake tarafından yapılmış ve SETI´ye öncülük etmiş olan deney. Deneyin amacı, uzak gezegen sistemlerindeki olası canlıların izlerini yıldızlar arası radyo dalgalarında aramaktı. Program, kurgusal Oz ülkesinin yöneticisi Prenses Ozma´nın adıyla adlandırılmıştır. Yazar L. Frank Baum, serinin The Emerald City of Oz kitabından sonraki kitaplarında, bu ülkede olan bitenden haberdar olabilmek için radyo dalgalarıyla iletişime geçmiş, bu da projenin adına esin kaynağı olmuştur.

<span class="mw-page-title-main">Tau'ri</span>

Tau'ri, bilimkurgu serisi Stargate evreni içerisinde Dünya'da yaşayan insanlara Dünya dışı yaşam formları tarafından verilen isim. Aynı zamanda Dünya gezegeni için kullanılan bir adlandırmadır. Hayalî Goa'uld dilinde bu sözcük, "ilk yaratılanlar" ya da "ilk Dünya" anlamına gelmektedir. Dünya insanları sıklıkla Goa'uld ve Jaffa tarafından "Tau'ri" olarak anılır.

<span class="mw-page-title-main">HIP 13044 b</span>

HIP 13044 b, Şili'deki La Silla Gözlemevi'nde keşfedilmiş 2286 ışık yılı uzaklıktaki bir güneşdışı gezegen olup muhtemelen başka bir galakside oluşmuştur.

<span class="mw-page-title-main">Goa'uld</span>

Goa'uld, Yıldız Geçidi mitolojisinde; Egomanyak, kendilerini "tanrı" kabul eden, insan ve unas gibi bir takım canlıların vücuduna yerleşip, vücudun kontrolünü ele geçiren asalak ırk. Galaksideki en güçlü goa'uldlar "Sistem Lordları" denen bir konsey oluşturmuştur. Bu sistem lordları, tüm güce tek başına sahip olabilmek adına kendi aralarında da sürekli çatışma halindedir.

<span class="mw-page-title-main">Yaşanabilir bölge</span> bir gezegenin, yıldızına olan uzaklığının, gezegenin yüzeyinde sıvı su bulundurabilmesine olanak tanıdığı alan

Yaşanabilir bölge, astronomi ve astrobiyolojide, bir gezegenin, yıldızına olan uzaklığının, gezegenin yüzeyinde sıvı su bulundurabilmesine olanak tanıdığı alandır. Yaşanabilir bölgenin sınırları, Dünya'nın biyosferi, Güneş Sistemi'ndeki yeri ve Güneş'ten aldığı ışınımsal enerjin gibi miktarını bildiğimiz nicelikler kullanılarak bulunur. Gezegenin yüzeyinde sıvı su bulunması hayat için çok büyük bir önem teşkil eder. Bu nedenle yaşamsal bölgede bulunan doğal özelliklerin ve objelerin Dünya benzeri akıllı yaşam formlarının yerlerinin belirlenmesinde çok önemli bir yol oynadığına inanılır.

Astrobiyoloji ve gezegensel astrofizikte, galaktik yaşanabilir bölge, galaksinin gelişmesine en elverişli arazi olarak tanımlanır. Daha detaylandırırsak, galaktik yaşamsal bölge kavramı pek çok etken içerir. Metal oranları, süpernova gibi büyük felaketlerin oluşma oranı, gibi pek çok faktör bölgeyi etkiler. Hangi bölgelerin galaksinin gelişimine uygun, çorak gezegenlerin belli bir müddet sonra hayat geliştirmeye olanaklı olacağını hesaplamak için, gelişime ve varoluşa el verişli bir ortam bulunmalıdır. Ağustos 2015'te yayınlanan bir makaleye göre, çok büyük galaksiler belki yaşanabilir gezegenler barındırmak açısından küçük galaksilere nazaran daha yatkın olabilirler. Örneğin Samanyolu Galaksisi. Samanyolu Galaksisinin inanılan galaktik yaşamasal bölge, en dış yarıçapı 10 kiloparsek ve iç yarıçapı galaksi merkezine yakın olan kısımlar arasında kalan arazilerden. Bunlar uç sınırlardır. 

<span class="mw-page-title-main">Nadir Dünya hipotezi</span>

Nadir Dünya hipotezi, gezegen bilimi, astronomi ve astrobiyolojide, hayatın kaynağının ve dünyadaki gibi üremenin, çok çekirdekli organizmaların evriminin biyolojik bir kompleksliğe ulaşmasında, astrofiziksel ve jeolojik durumların ve olayların umulmadık bir birleşimi ile mümkün olabileceğini söyler. Aynı hipotez, dünya dışı akıllı yaşam formlarının varlığının da oldukça az olması gerektiğini ileri sürer. "Nadir Dünya" teriminin özü, Nadir Dünya: Evrende Karmaşık Yaşam Neden Yaygın Değil? (2000) isimli, Peter Ward tarafından yazılan kitaba ve bir astronot ve astrobiyolog olan Donal E. Brownlee'nin yazılarına dayanır.

Yıldızlararası iletişim, gezegen sistemleri arasındaki sinyallerin iletimidir. Yıldızlararası mesajlar göndermek, şu anda mevcut olan teknolojiler ve ekipmanlarla mümkün olduğu için, yıldızlar arası yolculuktan potansiyel olarak çok daha kolaydır. Bununla birlikte, Dünya'dan potansiyel olarak yerleşik diğer sistemlere olan mesafeler, ışık hızının sınırlamalarını varsayarsak, engelleyici gecikmeler getirir. On binlerce ışıkyılı uzaklıktaki yıldızlara gönderilen radyo iletişimlerine anında yanıt vermek bile birçok insan neslini alacaktır.

<span class="mw-page-title-main">Sara Seager</span> Kanadalı astronom

Sara Seager Kanadalı-Amerikalı astronom ve gezegen bilimcidir. Massachusetts Teknoloji Enstitüsü'nde profesördür ve güneş dışı gezegenler ve atmosferleri üzerine yaptığı çalışmalarla tanınır. Bu konularda iki ders kitabının yazarıdır ve Popular Science, Discover, Nature, ve Time tarafından araştırmalarıyla tanınmaktadır. Seager, 2013 yılında, ötegezegen atmosferlerindeki kimyasal izleri tespit etme ve gezegen geçişlerini gözlemlemek için düşük maliyetli uzay gözlemevleri geliştirme konusundaki teorik çalışmasına atıfta bulunarak bir MacArthur Bursu ile ödüllendirilmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Hiyanus gezegeni</span> hidrojen zengini atmosfere sahip su kaplı gezegen

Hiyanus gezegeni, hidrojen bakımından zengin bir atmosfer altında sıvı su okyanusuna sahip özel bir ötegezegen türüdür.

<span class="mw-page-title-main">Dünya dışı yaşamın ana hatları</span> dünya dışı yaşam hakkında genel bir bakış ve konu rehberi

Aşağıdaki ana hatlar, dünya dışı yaşam hakkında genel bir bakış ve konu rehberi olarak sunulmuştur:

Dünya dışı zeka, Dünya dışı akıllı yaşam veya insan dışı zeka, varsayımsal akıllı dünya dışı yaşamı ifade eder. Dünya'daki insanlar dışında Güneş Sistemi'nde böyle bir yaşamın varlığı kanıtlanmadı ve diğer yıldız sistemlerinde varlığı hala şüpheli. Başka yaşanabilir dünyaların var olup olmadığı sorusu eski çağlardan beri tartışılmaktadır. Kavramın modern biçimi, Kopernik Devrimi'nin Dünya'nın Güneş'in etrafında dönen bir gezegen olduğunu, diğer gezegenlerin ise tam tersine başka dünyalar olduğunu göstermesiyle ortaya çıktı. Yerleşik başka gezegenlerin veya uyduların var olup olmadığı sorusu bu yeni anlayışın doğal bir sonucuydu. Bilimdeki en spekülatif sorulardan biri haline geldi ve bilimkurgu ve popüler kültürün merkezi teması haline geldi.