İçeriğe atla

Dom (yerbilim)

Sahra'nın gözü olarak isimlendirilen Richat yapısı, aşınmaya uğramış bir domdur

Dom, geniş ölçekte yer kabuğu yaylanmaları ve oynamaları sonucu bir bölgenin kubbeye benzer şekilde kabarması, kubbeleşme.[1] iç basınçlar sonucu yeryüzünde oluşan kubbemsi yapılara denir.[2] Dom, geniş anlamda tabakaların duruşu değişmeden epirojenik hareketler ile kubbeleşmesi ile oluşur.[3]

Dom tipleri[3]

  • Antiklinal (kıvrım) domu: Kıvrımlı yapılarda antiklinal şeklinde meydana gelmiş domlardır. Genellikle eliptiktir. Hacertun Dağı (Diyarbakır-Hazro[4]) örnektir.
  • Plütonik dom: Mağmanın yer kabuğuna doğru sokulması ve soğuması ile merkezinde derinlik kayaçları (plütonik) oluşan domlardır.
  • Lakolit domları: Mağmanınyer kabuğuna ince bir tabaka halinde sokulması ve soğumasıyla oluşan lakoliti ile alakalı domdur.
  • Kriptovolkanik dom: Derinden gelen magmatik gazların üzerindeki tabakaları kubbeleştirmesi ile oluşur. Çevresinin tam daire olması, hiçbir volkanik kayacın bulunmaması, üzerlerinde çatlak (diaklaz) ve fay kırıkları bulunması ile ayrılırlar. Bu domların merkezindeki kayalar dirençli ise bir tümsek oluşurken, zayıf kayaçların bulunması durumunda kratere benzer bir çukurluğun oluşmasına neden olur. Çapları 3–5 km olabilir.
  • Tuz domu: Çekirdeği kaya tuzundan oluşan antiklinal yapılı domdur. Kaya tuzunu bazen kalker, jips, dolamit veya anidrit blokları kuşatır. Bu tabakaları bir şırınga gibi keserek yükselmiş gibidir. Kesilen tabakalar diapir şekilli kıvrımlar oluşturur. Çevrelerinde kolay belirlenirler, tek başlarına kubbemsi tepeler oluştururlar. Fazlaca aşınsalar bile Drenaj sistemi, halka tipli veya radyaldir. Üzerinde tuzcul bitkiler (halofitler) yetişir. Bazen çevresini bir göl kaplar. Domun aşınmasıyla göl merkeze doğru ilerler.

Domların şekilsel değişimi

Eski büyük domların hemen hepsi derin biçimde yarılmıştır. Tuz domları ve lakolitik domlar ile buzul devrinde oluşmuş domlar henüz yarılmamıştır. Domlar üzerinde ilk radyal drenaj tipi oluşur. Dom üzerinde bir ‘’yarma vadi’’ bulunursa bu durum görülmez. Domun gelişiminde ilginç bir durum da ‘’relief terselmesi’'dir. Dom bir tepe iken, merkezindeki kayaç daha zayıfsa hızla aşınarak bir depresyona (çukura) dönebilir. Hacertun Dağı buna örnektir. Radyal drenajlı akarsuların doma gömülmesi ile kolay aşınan tabakalarda sübsekantalar oluşur. Zamanla halka şekilli sübsekant drenaja döner ve ilksel radyal drenajlı akarsuları kaparlar. Dom üzerinde eski boğazların yanında yeni boğazlar oluşur. Drenaj zamanla halkalı-kafesli yapıya döner. Akarsular yapıya uymaları sonucu sert tabakalar sübsekant sırtlara, dirençsiz tabakalar sübsekant depresyon veya vadilere dönüşür. Alandaki sırtlar tabaka eğimine bağlı olarak homoklinal sırt, hogbeg veya kuesta halini alır. Sırt yükseltileri zamanla çevreden merkeze doğru kayar, zamanla dom tamamen aşındırılır ve düzleşir.

Dom örnekleri

İngiltere'de Weald bölgesi, Fransa'da Boulonnais domları dünyanın en bilinen domlarıdır.[5] ABD'de Utah Upheaval Dome, Güney Afrika'da Vredefort Dome, Kazakistan Karatau fay hattında, Tibet'te Mabja Dome, Moritonya'da Richat yapısı diğer örneklerdir.

Türkiye; Çankırı, Hacertun Dağı, Mercimekkale domu (Muş),[6] Karacadağ-Hasan Dağı çevresi lav domları (Gölören-Gözbeği Tepe, kızılgedik-Kızıltepe, Belkaya-İğre dağı, Karacaören-Asmadağı Tepe), Acıgöl-Melendiz Dağı domları (Korudağ, Karevne, Kaleci, Güneydağ, Göllüdağ domu, Nenezi Domu, Keçikıran).[7]

Kaynakça

  1. ^ İZBIRAK, Reşat (1992). Coğrafya Terimleri Sözlüğü. İstanbul: Milli Eğitim Basımevi. s. 217. ISBN 975-11-0665-6. 
  2. ^ AKKUŞ, Prof. Dr. Akif (1995). Jeomorfolojiye Giriş. Konya: Öz eğitim. s. 100. ISBN 975-8004-01-8. 
  3. ^ a b ERİNÇ, Prof. Dr. Sırrı (1996). Jeomorfoloji I (4. bas.). İstanbul: ÖZEĞİTİM. ss. 627, 628. ISBN 975-8004-21-2. 
  4. ^ LEBKÜCHNER, Richard F. "GÜNEYDOĞU ANADOLU'DAKİ HAZRO ANTİKLİNALİNİN PALEOZOYİK ÇEKİRDEĞİ HAKKINDA EK BİLGİLER". dergipark.org.tr. 22 Aralık 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 29 Kasım 2019. 
  5. ^ SÜR, Prof. Dr. Özdoğan (1986). Strüktüral Jeomorfoloji (2 bas.). Ankara: Dii Tarih Coğrafya Fakültesi Basımevi. s. 48. 
  6. ^ Dölek, İskender; Şaroğlu, Fuat. "MUŞ İLİ VE YAKIN ÇEVRESİNDE JEOTURİZM AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLEBİLECEK JEOSİTLER". Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi. 22 Aralık 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 29 Kasım 2019. 
  7. ^ Kopar, İbrahim ve diğ. "Kapadokya Volkanik Provensi'ndeki volkan rölyefinin antropojenik degradasyonu üzerine bir analiz". Türk Coğrafya Dergisi. 22 Aralık 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 29 Kasım 2019. 

İlgili Araştırma Makaleleri

Havza, bir nehir ya da göl havzası, nehrin kaynağı ile sonlandığı yer arasında kalan, nehre su veren tüm alanı kapsamaktadır. Akarsuyun ana kolu ve yan kolları ile birlikte sularını topladığı ve drene ettiği bu alana akaçlama havzası da denilir.

<span class="mw-page-title-main">Dünya</span> Güneş Sisteminde Güneşe en yakın üçüncü gezegen

Dünya veya Yerküre, Güneş Sistemi'nde Güneş'e en yakın üçüncü gezegen olup şu an için üzerinde yaşam ve sıvı su barındırdığı kesin olarak bilinen tek astronomik cisimdir. Radyometrik tarihleme ve diğer kanıtlara göre 4,55 milyar yıldan fazla bir süre önce oluşmuştur. Dünya'nın yer çekimi, uzaydaki diğer nesnelerle, özellikle Güneş'le ve tek doğal uydusu Ay'la etkileşime girer. Dünya'nın Güneş'in etrafındaki yörüngesi, 365,256 güneş günü, yani bir yıldız yılı sürer. Bu süre içerisinde Dünya, kendi ekseni etrafında 366,265 kez döner.

<span class="mw-page-title-main">Kayaç</span> doğal olarak oluşan mineral agregası

Kayaç, çeşitli minerallerin veya mineral ve taş parçacıklarının bir araya gelmesinden ya da bir mineralin çok miktarda birikmesinden meydana gelen katı birikintilerdir. Kayaç terimi eski Türkçede sahre, yeni Türkçede külte ve yabancı dillerdeki rock, roche, gestein sözcükleri karşılığı kullanılmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Dağ</span> çevresindeki karasal alanlardan daha yüksek olan kara kütlelerine verilen ad

Dağ, çevresindeki karasal alanlardan daha yüksek olan kara kütlelerine verilen addır. "Dağlık" sıfatı, dağlarla ilişkili ve kaplı alanları tanımlamak için kullanılır.

<span class="mw-page-title-main">Orojenez</span> sıradağların oluşumunu açıklayan yerbilimsel terim

Orojenez, İç kuvvetlerin ortaya çıkma şekillerinden birini ifade eden orojenez terimi dağ oluşumu anlamına gelir.

<span class="mw-page-title-main">Samanlı Dağları</span>

Samanlı Dağları, Marmara Bölgesi'nde kuzeyde İzmit Körfezi, güneyde İznik Gölü ve Gemlik Körfezi'yle sınırlanan yörede, batıda Bozburun, doğuda Sakarya Nehri'nin Geyve Boğazı arasında yer alan dağlara verilen ad.

<span class="mw-page-title-main">Tortul kayaçlar</span>

Üç ana kayaç türünden biri olan tortul kayaçlar, yeryüzünde en çok görülen kayaç türüdür. Dünya'nın yüzeyinin yaklaşık yüzde 75'ini yerkabuğunun ise yaklaşık yüzde 8'ini kaplarlar. Bu kayaçlar genellikle tabakalı olarak bulunurlar ve içerisinde organizma kalıntıları (fosil) bulundururlar. Sarkıt ve dikitler bu kayaçların oluşturduğu jeolojik yapılara örneklerdir. Tortul kayaçların büyük bir kısmı dış etmenler tarafından yeryüzünün aşındırılmasıyla meydana gelen çeşitli büyüklükteki unsurların (sediman) taşınarak çukur sahalara biriktirilmesi sonucu oluşmuşlardır. Bu olaya genel anlamda tortullaşma denir. Biriken unsurlar önceleri boşluklu gevşek bir yapıya sahiptirler. Fakat zamanla sıkışıp sertleşirler. Bir birikme sahasında, sonradan biriken unsurlar öncekiler üzerinde birikerek ağırlıkları vasıtasıyla basınç yaparlar. Bu basınç sonucu unsurlar, aralarındaki boşlukların küçülmesi ve büyük ölçüde ortadan kalkmasıyla sıkışır ve sertleşirler. Tortul depoların veya kayaçların oluştukları ortamlar yerden yere farklılık gösterirler.

<span class="mw-page-title-main">Vadi</span> coğrafyada tepeler arasındaki alçak alan

Vadi ya da koyak, akarsuyun içinde aktığı, kaynaktan ağıza doğru sürekli inişi bulunan ve birkaç kilometre ile binlerce kilometre arasında olabilen coğrafi alandır. Kısaca vadi, iki dağın arasında zamanla oluşan çukurluktur. Vadiler, akarsuların yaptığı aşınmayla yanlamasına, derinlemesine gelişir. Genellikle dağ ya da tepelerle çevrelenirler.

<span class="mw-page-title-main">Obruk Platosu</span>

Konya iline bağlı Karapınar ilçesi sınırlarında bulunan, Tuz Gölü havzası (950m) ile Konya Ovasını (1000m) birbirinden ayıran Obruk Platosu, doğu-batı yönünde yaklaşık 75–80 km uzunluğa, kuzey-güney yönünde 35–65 km genişliğe sahiptir.

<span class="mw-page-title-main">Madra Dağları</span>

Madra Dağları ya da Madra Dağı, Ege Bölgesi’nin Asıl Ege Bölümü ile Marmara Bölgesi’nin Güney Marmara Bölümü’nün sınırlarında yer alır. Madra Dağı, Balıkesir ilinin İvrindi, Havran, Burhaniye, Gömeç ve Ayvalık ilçeleri ile İzmir ilinin Bergama ilçesi topraklarında yer almaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Magmatik kayaçlar</span> Magmanın yeryüzüne çıkarken soğumasıyla meydana gelen kayaçlardır.

Magmatik kayaçlar, magmanın yükselerek yer kabuğunun içerisine girip veya yeryüzüne ulaşıp soğuyarak katılaşması sonucu oluşan kayaç türüdür. Üç ana kaya türünden biridir, diğerleri tortul ve metamorfiktir. Magmatik kaya magma veya lavın soğutulması ve katılaşmasıyla oluşur. Magmatik kayaçlar çok çeşitli jeolojik ortamlarda meydana gelir: kalkanlar, platformlar, orojenler, havzalar, büyük magmatik bölgeler, genişletilmiş kabuk ve okyanus kabuğu. (Resim1) Magmatik kayaçlar temel olarak silikat minerallerinden oluşmuşlardır. Magmanın bileşimi temel bazı elementlerin dağılımını yansıtsa da oranları değişmekte ve bu da belli başlı magma tiplerinin oluşmasına neden olur.

<span class="mw-page-title-main">Andezit</span>

Andezit, porfiritik dokuya sahip ara bileşimin magmatik yüzey kayasıdır. Genel anlamda bazalt ve riyolit arasındaki ara tiptir ve TAS diyagramında gösterildiği gibi, silisyum dioksit (SİO2) oranı %57 ve %63 arasında değişmektedir. Kıtasal kabuğun ortalama bileşimi andeziktir. Bazaltlarla birlikte Mars kabuğunun da önemli bir bileşeni olduğu tahmin edilmektedir. Andezit adı Andes Dağı silsilesinden türetilmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Batolit</span>

Batolit, magmanın derinliklere sokulması ve katılaşmasıyla meydana gelen büyük boyutlu bir magmatik oluşumdur. Dipten, çok derinlerden yer kabuğunun içine doğru büyük yığınlar halinde sokulmuş, fakat yeryüzüne ulaşmamış kütleler şeklindedir. Kökü derinliklere doğru uzanan yığınlar hâlindedir. Batolitler çoğunca granitlerdendir. Batolit terimi Eduard Suess tarafından türetilmiştir.

Lav domları veya Lav domu, riyolit, dasit ve trakit gibi asit karakterdeki çok yapışkan ve yoğun lavların,içinden çıktıkları bacanın ağız kısmında meydana getirdikleri kubbe şeklindeki tepelerdir.

<span class="mw-page-title-main">Monoklinal</span>

Monoklinal, yapı ya da tabaka adıdır. Bir tarafa doğru eğimli tabakaların oluşturmuş olduğu yapıya monoklinal yapı adı verilir. Bu yapıda dirençli ve dirençsiz tabakalar ardışık olarak bulunur. Aşınımdaki farklılık sonucu yapıda konsekant vadi, sübsekant vadi ya da depresyon ile kuesta yapısı oluşur. Kuesta bilhassa monoklinal yapının bulunduğu yerlerde dirençli ve dirençsiz tabakaların aşınması ile ortaya çıkan eğim derecesi %03 ile %30 derece arasında değişen dirençli tabakalardan meydana gelen jeomorfolojik şekildir. Kuesta iki kısımdan meydana gelir: kuesta alnı ve kuesta sırtı. Dirençli tabaka başına rastlayan kısma kuesta alnı, tabaka yüzeyine bakan hafif eğimli yamaca ise kuesta sırtı denir. kuesta sırtı aynı zamanda sübsekant depresyonun ya da sübsekant akarsu vadisinin eğimi az kesimine rastlar. Kuestaların topografyada belirmesi, tabaka kalınlığına, tabaka eğimine, iklim şartlarına, tabakaların litolojik özelliklerine göre değişir. Kuesta rölyefini Ergene Havzası'nın Istranca Dağları kesiminde Çukurova ile Toros Dağları arasındaki kesimde, Çanakkale Boğazı çevresinde görmek mümkündür.

Drenaj sistemini belli bir drenaj havzasında dere, nehir ve göller oluşturmaktadır. Drenaj sistemi içerisinde bulunan sert veya yumuşak kayaların olup olmadığı, arazi eğimi ve topografyası önemlidir. Jeomorfolog ve hidrologlar akarsuları drenaj havzasının bir parçası olarak görmektedirler. Bir drenaj havzasındaki yer altı ve yer üstü suların akışlarını topografya belirler. Drenaj havzaları birbirlerinden topografik engellerle ayrılırlar. Drenaj havzasını bütün akış kolları temsil eder. Sayıları ve uzunlukları topografyaya bağlı olarak havzayı genişletebilir ve şeklini değiştirebilir. Drenaj sistemini en son denize veya göle dökülen nehir temsil eder.

<span class="mw-page-title-main">Okyanusal kabuk</span>

Okyanus tabanlarında magmadan gelen malzemenin katılaşması ile oluşan kabuk. Okyanusal kabuk dünyanın bir parçası olan litosfer kabuğunun üzerinde bulunan okyanus havzalarıdır. Mafik kayaçlardan ya da demir ve magnezyum açısından zengin olan sima dan oluşur.

<span class="mw-page-title-main">Geyve Boğazı</span>

Geyve Boğazı, Sakarya Nehri'nin Samanlı Dağlarını parçalayarak oluşturduğu boğaz vadi. Boğaz Sakarya ili, Geyve ilçesi sınırlarında bulunur.

<span class="mw-page-title-main">Düz tepe</span> düz ve yanları sarp kayalıktan oluşan yüksek tepeler

Mesa ya da düz tepe, genellikle düz ve yanları sarp kayalıktan oluşan yüksek tepelerdir. Kendisi ile yakından ilgili olan tanık tepeden daha büyüktür.

<span class="mw-page-title-main">Meydan Dağı</span> Van ve Ağrı il sınırlarında volkanik bir dağ

Meydan Dağı, Van-Ağrı il sınırlarında, Van Gölü'nün kuzeyinde, Erciş'in 7 km KB'sında, bitişiğinde Gürgürbaba Domu bulunan volkan dağı. En yüksek nokta Gürgür Dağı zirvesi 2778 m, Meydan Dağı'nın kalderasının tabanı 2320 m'dir. Kaldera içinde çevre sularının toplanması ile kaldera gölü oluşmuştur. Bu gölden çıkan sular Meydan Deresi'ni oluşturur.