İçeriğe atla

Doku

Doku, bitki, hayvan ve insan organlarını meydana getiren, şekil ve yapı bakımından benzer olup, aynı vazifeyi gören, birbirleriyle sıkı alâkaları olan aynı kökten gelen hücrelerin topluluğu. İlkel canlılar bütün hayatları boyunca bir tek hücre olarak kaldıkları halde yüksek organizmalar çok sayıda hücrelerin bir araya gelmesi ile meydana gelmiştir. Bitkisel organizmaları meydana getiren çok sayıdaki hücrelerin protoplastları birbirinden cansız hücre çeperleriyle ayrılmış olmakla beraber aralarında sıkı bir ilişki göstermektedir. Böyle hücre çeperi içinde bulunan, birbiriyle sıkı ilişki gösteren, aynı kökenden gelmiş protoplast topluluklarına doku, dokuların özelliklerini konu eden morfoloji biliminin dalına da histoloji (doku bilimi) denir.

Dokuyu meydana getiren hücreler genellikle aynı ödevi görmekteyseler de doku tarifinde öngörülen temel düşünce fizyolojik olmaktan çok morfolojiktir. Eğer fizyolojik bakımdan dokunun tarifi yapılacak olursa, kökenleri ayrı olsa bile aynı ödevi gören hücre toplulukları olarak yapılabilir ki, böyle daha geniş anlamda hücre topluluklarına doku sistemi denilmektedir.

Doku hücre bölünmesi sonucu meydana gelir. Tek hücreli organizmalarda bölünen hücreler birbirinden ayrılarak yeni birer birey vücuda getirdikleri halde, çok hücreli organizmalarda bölünen hücrelerden meydana gelen hücrelerin birbirinden ayrılmaması, geçit ve plasmodesma (plasmatik köprüler) gibi madde ve uyartı iletimini kolaylaştıran yapılar ile proplastları arasında sıkı ilişki kurulan hücre toplulukları bireyi meydana getirmektedir. Bazı tek hücreliler bölündükten sonra çevrelerinde meydana getirdikleri müsilaj bir kın ile bir arada tutulan hücre grupları ve bazı mantarlardaki zengin dallanma gösteren ipliksi hücrelerin bir örgü meydana getirmek üzere sık sık kümeler halinde olmaları, dış görünüş bakımından dokuyu andırsalar bile gerçek doku değil, yalancı dokulardır.

Dokular bitkisel ve hayvansal dokular olmak üzere ikiye ayrılarak incelenmektedir.

Bitkisel dokular

Bitkilerin yapısını meydana getiren dokulara bitkisel dokular denir. İleri bitkilerin hücreleri dokular halinde organize olarak farklılaşmışlardır. İki temel grup halinde toplanabilirler:

Meristem doku (bölünür, sürekli, sürgen, değişken doku)

Meristem hücreleri, çekirdekleri büyük hücre arası boşlukları olmayan, genellikle çok küçük ve çok sayıda vakuole sahip hücrelerden yapılmıştır. Bu hücrelerin esas özelliği sık sık bölünerek (mitoz bölünmeyle) yeni hücreler meydana getirmeleridir. Meydana gelen hücreler farklılaşarak sürekli doku hücreleri halini alır. Meristemler bulundukları yerlere göre isim alırlar. Kök, gövde veya bunların yan organlarının uçlarında bulunan meristem dokuları apikal meristem adını alır. Kök veya gövdenin uzamasını sağlarlar. İnterkalar meristemler ise sürekli dokular arasında kalan meristemlerdir. İnterkalar meristemin de görevi organın boyuna büyümesini sağlamaktır. Çevreye paralel bölünmelerle organın enine büyümesini sağlayan meristematik doku ve kambiyumdaki meristem lateral meristemdir. Herhangi bir bitkide meristem bölgesi kesilirse yerine ara meristemler görev alır. Meristemlerin salgıladığı madde olan oksin hormonu karanlık ortamda çalışarak bitkinin uzayıp gelişmesini sağlar.

a) Primer Meristem (birincil)

Bitkinin tüm yaşamı süresince bölünme yeteneğini devam ettiren meristemlerdir. Bunlar kök ve gövde uçları ile yanal organlarının uç kısımlarında bulunmaktadır. Bu meristemin bulunduğu bölgelere "büyüme noktaları" veya "vegetasyon bölgeleri" adı verilmektedir. Kökteki ve gövdedeki büyüme noktalarında dıştan içe doğru üç bölge ayırt edilmektedir. Bu bölgeler sürekli dokulardan epidermisi oluşturan "dermatogen", korteksi oluşturan "periblem", merkezi silindiri verecek olan "pleurom"dur.

b) Sekonder Meristem (ikincil)

Sürekli doku haline dönüşmüş hücrelerin yeniden bölünme yeteneği kazanması ile sekonder meristemler oluşur. Bunların etkenliği ile de yeni hücre ve dokular meydana gelir. Örneğin ağaç gövdelerini örten mantar kambiyumu bu tip meristemlerden biridir.

Bitkilerde bulunuş yerlerine göre 3 çeşit meristem gözlenir.

Apikal meristemler: Bunlar kök ve gövde ile bunların yanal organlarının uç kısımlarında bulunan meristemlerdir. Apikal meristemlerin bulunduğu bölgelere büyüme noktaları adı verilmektedir.

İnterkalar meristemler: Sürekli dokular arasında kalan ve bu dokuların arasında bölünme gösteren hücrelerin oluşturduğu meristemlerdir. Bu meristemler tipik olarak at kuyrukları ve buğdaygillerin yapraklarının çıktığı bölgelerde bulunurlar.

NOT: Apikal ve interkalar meristemler bulundukları organın boyca uzamalarını sağlarlar.

Lateral meristemler: Bu meristemler yalnızca yanal doğrultuda bölünme gösterdiklerinden bulundukları organın çapça artışını (kalınlaşmasını) sağlamaktadır.

Sürekli doku (yetkin doku)

Bölünme özelliği göstermeyen sürekli doku hücreleri meristem hücrelerinden geniş vakuollere sahip olup, daha az protoplazma taşımaları, hatta bazen büsbütün protoplastlarını kaybedip ölü hale gelmeleriyle ayrılırlar. Çeperleri kalın olup, farklı dokularda kalınlıkları ve kimyasal yapıları farklıdır. Sürekli doku, morfolojik ve fizyolojik özellikleri göz önüne alınarak sınıflandırılırsa beş kısımda incelenebilir.

Koruyucu doku (hücrenin orta bölümü yani co(eng)de bulunur mu?

Organların dışında bulunan ve iç kısımdaki dokuları her bakımdan, mesela; kuraklığa, çok fazla su kaybına, dış tesirlere karşı koruyan dokudur. Bu dokuyu teşkil eden hücreler genellikle tabakalar halinde organların üstünü kaplamaktadır. Yapraklardaki epidermis, kök ve gövdelerin mantar tabakaları koruyucu dokuya misal olarak gösterilir. Yapraklardaki epidermis üzerinde kütin denilen mumsu bir tabaka vardır. Yaprak yüzeyinden su kaybını azaltır, ayrıca dış ortamdaki gazlar ile epidermis altındaki hücre arası boşluklarında bitkinin fizyolojik faaliyeti sonucu toplanan gaz ve su buharının alışverişini sağlamak gayesiyle epidermiste stoma adı verilen gözenekler bulunur. Yine epidermis üzerinde epidermisin dışa doğru meydana getirdiği tüy, kabartı gibi çıkıntılar bulunur.

Parankima (temel doku)

Asıl dokular olup, bitki bünyesinin büyük bir kısmını kaplayan, ince çeperli canlı hücrelerdir. Besin maddesi bakımından zengin özsuyu ile dolu vakuoller ihtiva ederler. Bitkinin tüm bölümlerinde bulunduğu için bu ismi almıştır. Vazifelerine göre farklı isimler alırlar:

Özümleme (Asimileme,Özümleme) parankiması
Işık karşısında klorofil molekülü sayesinde organik maddeler meydana getirir. Yapraklarda bulunur. (Yaprağa yeşil rengini verir.) Palizat Parankiması ve Sünger Parankiması olarak ikiye ayrılır.
Havalandırma parankiması (Aerankima)
Hücreler ile dış ortam arasındaki gaz alışverişini sağlama bakımından oldukça geniş hücre arası boşluklarına sahip parankima hücrelerine denir.

Bataklık bitkilerinde bulunur.

İletim parankiması
İnce çeperli olan iletim parankiması, hücreleri özümleme parankimasından iletim dokusuna kadar özümleme maddelerini çok sayıda dar hücrelerden az sayıdaki daha geniş hücrelere safha safha toplayarak iletim yolundaki çeper sayısını azaltmakta, böylece madde geçişindeki direncin azalmasını sağlamaktadır.
Depo parankiması
Parankima hücreleri bazen gerek su olmak üzere farklı besin maddelerini yedek olarak saklama görevini yapabilir.

Destek doku

Bitkiler hem kendi ağırlıklarına, hem de dış tesirlere karşı özelliklerini koruyabilmek, dayanıklı olabilmek için bazı doku elementlerini gerekli bölgelere koyarak direnç, destek ve esneklik sağlarlar. Çeperleri fazla kalınlaşmış böyle dayanıklı hücrelerden meydana gelmiş dokuya destek doku denir. Sklerankima ve kollenkima olmak üzere iki kısımda incelenir. Sklerankimayı meydana getiren hücreler olgunlukta hücre çeperleri hem kalın hem de çoğunluk odunlaşmıştır. Protoplastlarını kaybetmiş ölü hücrelerdir. Uzaması sona ermiş organlarda bulunur. Kollenkima ise çeperleri selülozdan yapılmış olduğundan esnek, canlı hücrelerden ibaret olduğu için uzamakta olan organlarda, özellikle genç gövdelerde, yaprakların orta damarlarında, çiçek ve yaprak saplarında bulunur. Köşe kollenkiması, levha kollenkiması gibi çeşitleri vardır...

İletim doku

Kara hayatına uymuş yüksek bitkilerde topraktaki su ve suda erimiş maddelerin topraktan uzak bulunan organlara asimileme (özümleme) organlarında meydana gelen organik maddelerin de kullanılmaya veya depo edilmek üzere organik madde yapma yeteneğinde olmayan, organlara iletimini sağlayan dokudur. Bitkilerde birbirinden farklı yapı ve vazifede iki tip iletken doku vardır. Bu iki dokudan biri topraktan aldığı su ve suda erimiş inorganik maddeleri topraktan uzak organlara ileten hücrelere sahip ksilem'dir. Diğeri özümleme organlarında meydana gelen organik bileşikleri harcanacakları ve saklanacakları organlara ileten hücrelerin bulunduğu floem'dir. Ksilem aşağıdan yukarı, floem yukarıdan aşağı doğru iletimin vukua geldiği dokulardır. Ksilem su ileten borular, ksilem (lif) leri ve ksilem parankimasından yapılmıştır. Floem, kalburlu borular, arkadaş hücreleri, floem sklerankiması ve floem parankiması olmak üzere farklı doku elementlerinden meydana gelir.

Salgı doku

Bitkilerde metabolizma sonunda meydana gelip tekrar metabolizmaya girmeyen maddeler salgı maddeleridir. Salgı maddeleri sıvı veya katı haldedir. Salgı maddeleri arasında su, alkaloit, glikozit, bal özü, müsilaj, lateks, reçine, eterik yağ ve kristaller sayılabilir. Bu maddeler her ne kadar metabolizma artığı iseler de, bitki için değişik yönlerde fayda sağlamakta rol oynarlar. Salgı maddeleri ya hücre içinde depo edilir ya da hücreden dışarı atılır. Hücre içinde depo edilen salgılara hücre içi salgı dışarı atılanlara ise hücre dışı salgı denir. Salgı hücreleri ve bu hücrelerin bir araya gelerek meydana getirdikleri salgı bezlerinin belli bir kökeni yoktur. Bitkinin herhangi bir organında, herhangi bir doku içinde bulunabilirler.

Hayvansal dokular

Hayvansal dokular beş grupta sınıflandırılarak incelenebilir:

Vücut yüzeyini örten ve vücut içindeki boşlukları sınırlayan devamlı bir tabaka ve örtüyü yapan hücrelerden meydana gelir. Koruma, emme, salgı ve duyu gibi ödevleri görürler. Vücudun epitel tabakası, alttaki hücreleri mekanik zarardan, zararlı kimyasal maddelerden, bakterilerden ve kurumadan korurlar. Diğer epiteller artık ürünler olarak çok çeşitli maddeler salgılarlar veya bu salgılar vücudun diğer bir yerinde kullanılır.

Epitel dokular biçim ve fonksiyonlarına göre alt sınıflara ayrılır:

Mezenşimal kökenli bir doku olan bağ dokusu, tüm dokuları birbirine bağlar. Beslenmelerini, korunmalarını, dokular arası alanların dolumunu, yağın depolanmasını, kan hücrelerinin üretimini, enfeksiyonlara karşı korunmayı ve doku onarımını sağlar. Bağ dokusu zemin maddesi, hücreler ve fibrillerden oluşur. Alt sınıflara ayrılarak incelenir.

  • Embriyonik bağ dokusu
  • Erişkin bağ dokusu
  • Genel bağ doku
  1. Düzenli sıkı bağ dokusu
  2. Düzensiz sıkı bağ dokusu
  • Özel bağ doku

Kan kırmızı ve beyaz kan hücrelerini ve kanın hücresel olmayan sıvı kısmını içine alır. Bu sıvıya plazma denir. Bazen bu doku bağ doku içinde de sınıflandırılır çünkü benzer hücrelerden köken alır. Kan atardamar toplardamar ve kılcal damardan oluşan damar ağının içende dolaşan akıcı plazma ve hücrelerden meydana gelmiş kırmızı renkli bir hayati sıvıdır. Plazmadaki fibrinojen çıkarıldığında serum kalır. Kanı santifrüjlediğimizde en altta alyuvar sonra akyuvar en üctte biraz kan pulcukları kalır ve sonra plazma kalır. Kan ile ilgili tıbbi terimler genellikle hemo ve hemoto sözcükleri ile başlar. Bu sözcükler eski Yunancada kan sözcüğünü karşılayan haimoden türetilmiştir.

Sinir dokusu

Nöron denen hücrelerden yapılmıştır. Bunlar, elektrokimyasal sinir impulslarını iletmek için özelleşmişlerdir. Her hücre çekirdeği ihtiva eden genişlemiş bir hücre gövdesine ve hücreden uzanan saça benzer bir veya daha çok ince sinir liflerine sahiptir. Sinir lifleri sitoplazma (hücre plazması)dan yapılmış ve plazma zarıyla örtülmüştür. Bu zarın kalınlığı 30-40 mikron, uzunluğu ise 1-2 milimetreden 1 metreye kadar uzunluklarda değişebilir. İnsanda omurilikten kola veya bacağa uzananlar 1 metre veya daha uzun olabilirler.

İki tip sinir lifi vardır: akson ve dendritler. Bunlar sinir impulsunu normal olarak ilettikleri yöne dayanılarak ayırt edilir. Aksonlar sinir impulslarını hücre vücudundan uzağa, dendritler hücre vücuduna doğru iletirler. Bir nöronun aksonu ile ötekinin dendritinin kesiştiği yere sinaps denilir. Sinaps impulsün geriye akışını önleyen bir valf olarak hizmet görür. Sinir hücrelerinin gövdeleri MSS de gri cevher ve çekirdeklerde PSS de ganglionlarda yerleşiktir. Sinir hücrelerinin uzantıları ise ak cevheri oluşturur...

Üreme dokusu

Dişilerde yumurta hücreleri ve erkeklerde spermleri üretmek üzere değişime uğramış hücrelerden meydana gelen dokuya denir. Yumurta hücreleri çoğunluk yuvarlak veya oval ve hareketsizdirler. Sperm hücreleri yumurta hücrelerinden daha küçüktür. Sitoplazmalarının çoğunu kaybetmiş olup bir kuyruk geliştirmişlerdir ki bununla hareket sağlanır.

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Yaprak</span> yaprak, ağacda olan hafif parçadır.

Yaprak, bitkilerde fotosentez, transpirasyon ve solunumun gerçekleştiği temel organlardır. Gövde ve yan dalların üzerindeki boğumlardan çıkan ve büyümesi sınırlı olan yapılardır.

Ksilem veya odun borusu, bitkilerde inorganik maddelerin taşınmasını sağlayan borumsu yapılardır. Cansız hücrelerden oluşurlar. Başta bölünme yeteneğine sahip olan trake ve trakeitler canlı meristem hücreleridir. Üst üste gelerek oluşturduğu yapılar birtakım değişimlere maruz kalarak zamanla çekirdek ve sitoplazmalarını kaybeder. Hücreler arasındaki enine zarlar eriyerek kaybolur ve kalan boyuna hücre çeperleri, lignin birikimiyle giderek kalınlaşır ve sertleşir. Böylece, ince bir boru şeklindeki odun boruları oluşur. Ksilem demetler halinde bulunur. Ksilemde taşınma, aşağıdan yukarıya doğru tek yönlüdür. Ksilem, ayrıca kazandığı sertlikle bitki gövdesine mekanik destek sağlar.

<span class="mw-page-title-main">Floem</span>

Floem veya soymuk borusu, fotosentez sırasında yapılan ve fotosentez olarak bilinen çözünür organik bileşikleri, özellikle şeker sakarozu (sükroz) bitkinin bölümlerine taşıyan vasküler bitkilerdeki canlı dokudur. Bu taşıma işlemine translokasyon denir. Ağaçlarda floem, kabuğun en iç tabakasıdır, dolayısıyla adı Eski Yunanca Grekçe: φλοιός kelimesinden türetilmiştir. (phloiós), "kabuk" anlamına gelir. Terim 1858'de Carl Nägeli tarafından tanıtıldı.

<span class="mw-page-title-main">Bazal membran</span>

Bazal zar ya da bazal membran; epitel hücrelerinin bazal kısımlarını döşeyerek epiteli altındaki bağ dokudan ayıran, düz kas, iskelet kası, kalp kası, sinir hücreleri ve yağ hücrelerinin etrafını kaplayan, çeşitli fibrillerden ve hücrelerarası maddeden oluşan ince tabaka. Bazal lamina ve retiküler lamina olmak üzere iki katmanı vardır.

Epitel doku, Epitelyum ya da Örtü doku, vücudun iç ve dış yüzeyini örten, araları çok sıkı olan epitel hücrelerinden oluşmuş, altlarında bazal lamina denilen bir tabaka bulunduran, özelleşmiş bir dokudur.

<span class="mw-page-title-main">Bağ doku</span> Hayvanlarda biyolojik doku türü

Bağ doku; mezenşimal kökenli, dokulararası alanları dolduran en temel dokulardandır. Bağ doku, hücrelerarası boşlukları doldurur, hücreleri birbirlerine bağlar, enfeksiyonlara karşı koruma sağlar ve hasarlanmaları durumunda onarılmalarını gerçekleştirir. Epitel dokusunun hemen altında bulunur. Bağ doku, hücrelerarası madde, bağ dokusu hücreleri ve fibrillerden oluşur.

Gevşek bağ doku, embriyo gelişmesine devam ederken diğer dokular oluştuktan sonra kalan mezenşimden meydana gelir. Diğer dokuların aralarını dolduran, deriyi organlara bağlayan, kas aralarındaki boşlukları dolduran, epiteli içerdiği kan damarlarıyla besleyen ve solunum ve sindirim sistemindeki muköz zarları oluşturan dokudur. Seröz zarların yapısında bulunur. Yapısında en çok fibroblast hücreleri bulunmakla beraber, mezenşimden farklılaşan ya da kandan geçen makrofajlar, mast hücreleri, yağ hücreleri ve plazma hücreleri de yapısında yer alır. Süngerimsi bir yapıda olan dokuda içlerinde az miktarda zemin maddesi bulunan boşluklar vardır. Bu boşluklara areola, boşluklu dokuya ise, areolar doku denir. Areolar doku, gevşek bağ dokusu ile aynı anlamda kullanılabilmektedir. Kollajen, elastik fibriller daha yoğun olmakla beraber, retiküler fibriller de zemin maddesinde bulunmaktadır.

Düzensiz sıkı bağ doku; kalın demetler oluşturan kollajen fibrillerin farklı yönlere doğru yerleşim gösterdiği ve dağınık halde bulunduğu dokudur. Elastik fibriller de ağ şeklinde bir yapı göstererek bu dokuyu destekler. Zemin maddesi düzenli sıkı bağ dokusuna göre daha az yoğunluktadır. Hücreler, yoğun olarak bulunan fibrillerin arasından zorlukla ayırt edilirler. Farklılaşmamış mezenşimal hücreler ve makrofajlar dokuda bulunan hücrelerdir. Düzensiz sıkı bağ dokusu, dermiste, birçok organın kapsülünde, sinirlerin etrafındaki kılıfta, idrar yollarını döşeyen epitelin altında ve vücudun birçok bölgesinde yer alır.

Yağ dokusu ya da adipöz doku; omurgalılarda kısmen retiküler bağ dokudan, kısmen gevşek bağ dokudan meydana gelir. Dokuyu meydana getiren; mezenşimal hücrelerden farklılaşan yağ hücreleri; lipoblastlar dir. Oluşan genç lipoblastların bir kısmı fibroblastlara, bir kısmı ise kübik epitel hücrelerine benzer. Bu evrede hücre içinde yağ birikimi görülmez. Bu hücreler önce etraflarına bazal laminayı sentezler, daha sonra iki farklı yağ dokusunu oluşturmak üzere farklılaşırlar. Bunlar:

Meristem doku bitkilerin büyüme bölgelerinde bulunan ve sürekli bölünebilme yeteneğine sahip hücrelerden oluşan bir bitkisel dokudur.

Temel doku, bitki bünyesinin büyük bir kısmını kaplayan sürekli dokudur. Temel doku, hücre çeperlerinin özelliklerine göre üç gruba ayrılır.

<span class="mw-page-title-main">Turpgiller</span>

Turpgiller (Brassicaceae) familyası tek yıllık, iki yıllık veya çok yıllık otsu bitkiler, yarı çalılar, çalılar veya nadiren küçük ağaçlardan oluşmuştur. Brassicaceae familyası istilacı bitkilerin önemli bir kısmını barındıran ve aynı zamanda kolza, beyaz hardal, kara hardal, kırmızı hardal, yağ şalgamı, kır lahanası turp, çin marulu, başlahana, kale (karalahana), brüksel lahanası, brokoli, çin brokolisi, karnabahar, yer lahanası, roka, tere, çoban çantası gibi ekonomik önemi olan birçok bitkiyi içermektedir. Brasicaceae familyası, dünyanın hemen her yerinde bulunabilmektedir. Ancak kuzey ılıman kuşak ve özellikle Akdeniz havzası, Orta ve Güneybatı Asya’da daha yoğun yayılış göstermektedir. Tropiklerde ve Güney yarımkürede tür sayısı azdır. Brassicaceae familyası Dünya’da 337 cins ve yaklaşık 3350 tür ile geniş yayılış gösterirken, Türkiye Florası içerisinde 98 cins, 605 tür ve 676 takson içeren 4. büyük familyadır.

<span class="mw-page-title-main">Gövde (botanik)</span> damarlı bir bitkinin yapısal ekseni

Gövde, bir vasküler bitkinin iki ana yapısal ekseninden biridir, diğeri ise kök'tür. Yaprakları, çiçekleri ve meyveleri destekler, ksilem ve floemde kökler ve sürgünler arasında su ve çözünmüş maddeleri taşır, besin maddelerini depolar ve yeni canlı doku üretir. Gövde normalde düğümlere ve ara düğümlere ayrılır:

Demet kambiyumu veya vasküler kambiyum, iletim demetleri arasında yer alan yanal meristemdir. Yapısındaki meristematik hücreler farklılaşarak ikincil iletim demetlerini meydana getirir. Bunlar içte ikincil ksilem, dışta ikincil floemdir. Demet kambiyumu kökte ve gövdede bulunur; ancak bazı yaprak tiplerinde de var olduğu gözlemlenmiştir.

Hayvan anatomisi veya Zootomi, anatominin hayvanlarla ilgilenen alt dalıdır.

<span class="mw-page-title-main">Damar dokusu</span>

Damar dokusu, damarlı bitkilerde bulunan birden fazla hücre tipinden oluşan karmaşık bir iletken dokudur. Damar dokusunun birincil bileşenleri ksilem ve floemdir. Bu iki doku, sıvı ve besinleri içinden taşır. Ayrıca, damar dokusu ile ilişkili iki de meristem vardır: vasküler kambiyum ve mantar kambiyum. Belirli bir bitki içindeki tüm damar dokuları, birlikte o bitkinin damar dokusu sistemini oluşturur.

<span class="mw-page-title-main">Bitkilerin evrimi</span> bitkilerin kökeni ve tarihi

Bitkilerin evrimi, yaklaşık 500 milyon yıllık bir süreçtir. Siyanobakteriler milyarlarca yıl boyunca, sualtındaki kolonilerinde kalarak, baskın fotosentetik yaşam formu oldu. 1,6 milyar yıldan fazla süre önce, ikinci bir fotosentetik organizmalar grubu belirdi: Algler. Algler ökaryottur; yani hücrelerinin içinde "organel" adı verilen özelleşmiş yapılar vardır. Kloroplast adı verilen organel, tüm alglerde ve kara bitkilerinde bulunur. Hücrede fotosentezin gerçekleştiği yer bu organeldir. Kara bitkilerinin ilk ataları, yaklaşık 500 milyon yıl önce Charophyceae adlı yeşil alglerden evrimleşmişlerdir.

<span class="mw-page-title-main">Bitki anatomisi</span>

Bitki anatomisi veya fitotomi, bitkilerin anatomisinin incelenmesi için kullanılan genel terimdir. Başlangıçta bitki morfolojisini, bitkilerin fiziksel formunun ve dış yapısının tanımını içeriyordu, ancak 20. yüzyılın ortalarından itibaren bitki anatomisi, yalnızca iç bitki yapısına atıfta bulunan ayrı bir alan olarak kabul edildi. Bitki anatomisi artık sıklıkla hücresel düzeyde araştırılmakta ve sıklıkla dokuların ve mikroskopi kesitlerinin alınmasını içermektedir.

<span class="mw-page-title-main">Kambiyum</span>

Bitkilerde bir kambiyum, bitki büyümesi için kısmen farklılaşmamış hücreler sağlayan bir doku tabakasıdır. Ksilem ve floem arasındaki bölgede bulunur. Bir kambiyum, floem, ksilem veya mantarın bölünerek büyüdüğü ve ikincil kalınlaşmaya neden olan hücresel bir bitki dokusu olarak tanımlanabilir. İkincil dokuları meydana getiren paralel hücre sıraları oluşturur.

<span class="mw-page-title-main">Stroma (doku)</span> hayvan dokusunda, biyolojik bir hücre, doku veya organın bağlayıcı, destekleyici iskeleti

Stroma bir doku veya organın yapısal veya bağlayıcı rolü olan kısmıdır. Organın belirli işlevleri olmayan tüm parçalardan oluşur - örneğin bağ dokusu, kan damarları, kanallar vb. Diğer kısım olan parankim, doku veya organın işlevini yerine getiren hücrelerden oluşur.