Postmodernizm, modernizmin sonrası ve ötesi anlamında bir tanımlama olarak kullanılmaktadır ve modern düşünceye ve kültüre ait temel kavram ve perspektiflerin sorunsallaştırılmasıyla ve hatta bunların yadsınmasıyla birlikte yürütülmektedir. 20. yüzyılın ortalarında ortaya çıkan postmodernizm; mimari, felsefe, edebiyat, resim gibi alanlarda kendini göstermiştir.
Savaş veya harp; ülkeler, hükûmetler, bloklar ya da bir ülke içerisindeki toplumlar, isyancılar veya milisler gibi büyük gruplar arasında gerçekleşen silahlı çatışmaya denir.
Askeriye veya ordu, ağırlıklı olarak savaşa yönelik, toplu olarak silahlı kuvvetler olarak da bilinen, ağır silahlı, son derece organize bir güçtür. Genellikle egemen devlet tarafından resmi olarak yetkilendirilir ve muhafaza edilir, üyeleri farklı askerî üniformalarıyla tanımlanabilir. Bir ordu, donanma, hava kuvvetleri, uzay kuvvetleri, deniz kuvvetleri veya sahil güvenlik gibi bir veya daha fazla askerî şubeden oluşabilir. Ordunun ana görevi genellikle devletin savunulması ve dış silahlı tehditlere karşı çıkarları olarak tanımlanır.
İdeoloji, özellikle tamamen epistemik olmayan nedenlerle bir kişi veya grup tarafından benimsenen inanç veya felsefeler kümesidir. bu durumda "pratik unsurların teorik unsurlar kadar önemli olduğu" anlamına gelir. Daha önceden genellikle ekonomik, siyasi veya dini teorilere ve politikalara uygulanan terim, Karl Marx ve Friedrich Engels'e kadar uzanan bir geleneğe sahipti. Ancak daha yakın zamanlarda yapılan kullanımlarda terim genellikle ek olarak kullanılmaktadır.
Faşizm, ilk olarak İtalya'da Benito Mussolini tarafından oluşturulan, otoriter devlet üzerine kurulu radikal bir aşırı milliyetçi politik ideolojidir. İlkeleri ve öğretileri, La dottrina del fascismo adı altında Giovanni Gentile tarafından yazılmıştır. Benito Mussolini'nin kurucusu olduğu Ulusal Faşist Parti'nin İtalya'da iktidara gelmesinin ardından, faşizm birçok milliyetçi ideolojiye örnek olmuştur. Hitler'in nasyonal sosyalizmi ve Franco'nun falanjizmi, faşizmden çok etkilenmişlerdir.
Eisenhower Doktrini, 1953 yılından itibaren 8 sene ABD Başkanlığı yapan Dwight Eisenhower'ın 5 Ocak 1957'de Kongre'ye gönderdiği yetki talebi isteği.
Milis, genel olarak silahlı sivillerden oluşturulmuş paramiliter ve düzensiz askeri kuvvettir.
Wehrmacht, 1935 ile 1945 yılları arasında Nazi Almanyası'nın silahlı kuvvetleridir. "Waffenträger der Nation" olan Heer, Kriegsmarine ve Luftwaffe'den oluşmaktaydı.
İsrail Savunma Kuvvetleri (İSK; İbranice: צְבָא הַהֲגָנָה לְיִשְׂרָאֵל
Dördüncü nesil savaş, savaş nesillerinden biridir. Harp ile siyasetin, asker ile sivilin, barış ile çatışmanın, savaş alanı ile emniyetli bölgenin aralarındaki bulanık hatların olması olarak nitelendirilen savaş türü. Sanayi Çağı'nda savaş ile beraber modern savaştır.
Antimilitarizm, savaşa karşı çıkan bir doktrindir. Büyük ölçüde emperyalizmi eleştiren teorik bir temele dayanan anti-militarizm, Birinci ve İkinci Enternasyonal'in açık hedefleri olmuştur. Pasifizm, ihtilafların şiddete başvurmadan çözülmesi gerektiği doktrini iken, Paul B. Miller anti-militarizmi "ordunun sivil gücünü ve nihayetinde uluslararası savaşları azaltmak" olarak tanımlıyor. Cynthia Cockburn, anti-militarist bir hareketi "askerî yönetime, yüksek askerî harcamalara veya ülkelere yabancı üsler dayatılmasına" karşı çıkan bir hareket olarak tanımlar. Martin Ceadel, anti-militarizmin bazen pasifizmle, yani barış amacını ilerletmek için gücün gerekli görüldüğü durumlar dışında, savaşa veya şiddete genel muhalefetle eş tutulduğuna işaret ediyor.
Şiddetsizlik, her koşulda kendine ve başkalarına zarar vermemeyi benimseyen bir kişisel uygulamadır. Bir sonuca ulaşmak için insanlara, hayvanlara ve/ya da çevreye zarar vermenin gereksiz olduğu inancından kaynaklanabileceği gibi, genel olarak şiddetten kaçınma felsefesine de dayanabilir. Ahlaki, dini ya da manevi ilkelere dayanabilir fakat bunun nedenleri tamamen programatik ya pragmatik olabilir.
Nixon Doktrini, ilk olarak Amerika Birleşik Devletleri başkanı Richard Nixon'un, 25 Temmuz 1969 tarihinde Guam'da yaptığı basın toplantısında dile getirilmiştir. ABD-Uzak Doğu ilişkileri uzmanı Gregg Brazinsky, Nixon'un bu konuşmasında, ABD'nin müttefik ve dostlarının gelişmesine ve savunmalarına yardım edeceğini, fakat özgür dünyanın jandarmalığına soyunmayacağının altını çizdiğini söylemiştir. Bu Doktrin uyarınca, ABD hiçbir müttefikinin savunmasından doğrudan sorumlu olmayacak, fakat talep halinde veya olası bir tehlike anında, onları nükleer koruma şemsiyesinin altına alacaktı. ABD ve müttefikleri arasında geliştirilecek iş birliği çerçevesinde, ülkeler arasında barışın tesis edilmesini öngörmekteydi. Richard Nixon bu Doktrinle, Asya'ya yönelik ABD politikalarının yönünü değiştirmek istiyordu. Özellikle Vietnamlaştırma (Vietnamizasyon) adı verilen yöntemle Vietnam Savaşı'ndan tamamıyla çıkmayı amaçlıyordu.
Carter Doktrini Amerika Birleşik Devletleri başkanı Jimmy Carter'ın, 23 Ocak 1980 tarihinde, Temsilciler Meclisi ve ABD Senatosu üyelerinin katıldığı ortak oturumda, geleneksel olarak her yıl yaptığı konuşmada açıkladığı ve ABD'nin ulusal çıkarlarını korumak için İran Körfezinde gerekirse askerî güç kullanmaktan kaçınmayacağı yolundaki politikaya verilen isimdir.
Askeri cunta askeri liderler komitesi tarafından yönetilen bir hükûmettir. Cunta terimi "toplantı" veya "komite" anlamına gelir ve köken olarak 1808'de Napolyon'un İspanya'yı işgaline karşı İspanyol direnişinin düzenlediği ulusal ve yerel cuntaya dayanır. Günümüzde bu terim oligarşik askeri diktatörlük tipine sahip otoriter hükûmetler için kullanılır. Bu hükûmetler güçlü adam, makine ve patronculuk tipinde olabilir.
Askeri doktrin, askeri kuvvetlerin askerî kampanyalar, askeri harekât, savaş ve çatışmalara nasıl katkıda bulunduğunun ifadesidir.
Harbiye, teorik ve pratik konuları kapsayan kolektif bir askerî terminolojidir. Devlet silahlı kuvvetlerinin barış zamanında ve savaş zamanında yapımı, eğitimi ve eylemleri, ayrıca savaş durumunda sivil nüfusun hazırlanması ile ilgilidir. Dar anlamda, askerlerin ve askerlik hizmetinden sorumlu olanların askerlik görevlerini başarıyla yerine getirebilmeleri için ihtiyaç duydukları özel bilgi, beceri ve yetenekler sistemidir.
Jus ad bellum, savaşa girmeden önce savaş ilanını belirli haklı gerekçelere bağlayan kriterleri kapsayan Latince uluslararası hukuk terimidir.
Savunmacı demokrasi, devletin varlığını, demokratik karakterini ve kurumlarını, azınlık haklarını vb. korumak için demokratik bir toplumda belirli hak ve özgürlükleri sınırlayan kanunların, yasaların ve mahkeme kararlarının bir araya getirilmesine atıfta bulunan bir terimdir. Bu terim, demokratik bir ülkede demokratik değerlere uyum, özellikle örgütlenme özgürlüğü ve seçilme hakkı arasında ve anti-demokratik grupların ve kişilerin bu ilkeleri kötüye kullanmasının engellenmesi arasında ortaya çıkabilecek büyük bir çatışmayı tanımlar.
Pasifisizm, barış davasını ilerletmek için gücün kesinlikle gerekli olduğu durumlar dışında, şiddete veya savaşa karşı etik muhalefeti ifade eden genel terimdir. Pasifizm ile birlikte barışseverlik geleneği ve tutumundan doğmuştur. Pasifizm savaşın desteklenmesini koşulsuz olarak reddedilmesini, mutlak pasifizmi içerirken, pasifisizm savaşın önlenmesini görev olarak görmekle birlikte, bu amaca ulaşmak için kontrollü bir silahlı güç kullanımını kabul eder. Martin Caedel'e göre, pasifisizm ya da pasifisist tutum liberalizm, sosyalizm ya da feminizm gibi belirli bir politik konum ya da ideolojiden kaynaklanır.