İçeriğe atla

Doğrusal olmayan optik

KTP kristalinin yapısı. Işığa tepkisi doğrusal olmayan bu kristal ikinci harmonik üretiminde kullanılır.

Doğrusal olmayan optik ya da nonlineer optik, ışığın doğrusal olmayan sistem ve malzemelerdeki davranışı ile özelliklerini inceleyen optiğin bir alt dalıdır. Bu malzemelerde elektrik alan () ile polarizasyon yoğunluğu () arasındaki ilişki doğrusal değildir; bu durum daha çok yüksek genlikte (108 V/m seviyelerinde) ışık veren lazerlerde ve lityum niobat gibi kristal yapılarında görülür. Schwinger sınırından daha kuvvetli alanlarda vakum da doğrusallığını kaybeder. Süperpozisyon prensibi bu malzemeler için geçerli değildir.

Doğrusal olmayan optiğin prensipleri, birçok lazer ve elektro-optik aygıt tasarımında sıklıkla kullanılmaktadır. Bu optik dalı aynı zamanda fiber optikte ultra kısa darbe iletimi gibi alanlarda da önem taşımaktadır.[1]

Temeller

Doğrusal olmayan polarizasyon

İkinci mertebeden polarizasyona bağlı bir optik süreç (ikinci harmonik üretimi)

Doğrusal bir ortamda polarizasyon ile elektrik alanın ilişkisi şu şekilde ifade edilebilir:

Bu formülde vakum geçirgenliğine, ise ortamın elektrik duyarlılığını tekabül eder. Ortamın tepkisinin lineer tepkiden sapmasının az olduğu durumlarda Taylor serisi açılımı uygulanır:

ya da

ortamın doğrusal polarizasyonunu ifade ederken diğer terimler daha üst mertebeden polarizasyonları ifade eder; mertebe arttıkça bu terimlerin elektrik duyarlılığı ve dolayısıyla toplam polarizasyona etkisi azalır. Bu nedenle bu terimlerin polarizasyonu etkileyebilmesi için yüksek güçte ve uyumlu ışık gerekir. Yüksek mertebeden polarizasyonların tanımı birçok doğrusal olmayan optik sürecin teorik temelini oluşturur.

Doğrusal olmayan optikte dalga denklemi

Doğrusal olmayan ortamlardaki farklı frekans harmonikleri elektromanyetik dalga denkleminin modifikasyonu ile açıklanabilir. Sadeleşmemiş, zamana bağlı elektrik alan dalga denklemi Maxwell denklemleri aracılığı ile şu şekilde yazılabilir:[2]

Bu denklemde elektrik yer değiştirme alanını belirtir ve elektrik alanla arasında ilişkisi vardır. Yük kaynağının olmadığı durumlarda vektör hesabı dönüşümleri ile denklem şu şekilde ifade edilir:

Bu formülde , ve olarak doğrusal ve doğrusal olmayan bileşenleri ile ifade edilebilir. 'in izotropik bir yalıtkanlık sabiti olduğu varsayılırsa, homojen olmayan bir dalga denklemi elde edilir:[2]

Başlıca doğrusal olmayan optik süreçler

Frekans karıştırma ve ikinci harmonik üretimi

Bir elektronun elektrik alana anharmonik tepkisi (salınım): Mavi ok doğrusal tepkiyi, yeşil ok ikinci harmonik üretimini ve kırmızı ok da optik rektifikasyonu gösterir.

Doğrusal olmayan kristal gibi ortamlarda elektromanyetik dalgalar enerji alışverişi ile farklı bir frekansa geçebilir. Bu süreçlerden biri ikinci harmonik üretimi ya da frekans ikilemesidir. Bu süreçte kristal ortamı asıl alanın iki katı frekansında () bir harmonik alan üretir. Tersleme simetrisi olan izotropik ortamlarda ikinci harmonik alan bir etkide bulunmazken, bu simetrinin olmadığı ortamlarda bu harmonik önem kazanır. Bir alanının ikinci harmoniği ifadenin karesinin trigonometrik dönüşümü ile şu şekilde yazılabilir:[3][4]

Bu durumda ikinci mertebeden polarizasyonda zamandan bağımsız bir DC polarizasyonu oluşur ve bu optik rektifikasyon olarak bilinir. Enerjinin korunumu ikinci harmonik üretiminde de geçerlidir; doğrusal olmayan etkileşim ile ikinci harmonikten asıl dalgaya enerji geçişi olabilir. Farklı frekanslarda dalgalar dağılım nedeniyle farklı hızlarda hareket eder. Bu nedenle asıl dalga ile harmoniklerin toplamının tam parlaklığı sağlayabilmesi için faz eşlenmesi (phase matching) koşullarının sağlanması gerekir: ikinci harmonik üretimi için bu koşul harmoniğin dalga vektörünün asıl dalganın dalga vektörünün iki katı olması olarak ifade edilebilir. Faz eşleme ile dalgaların yapıcı girişimi sağlanır.[2]

Doğrusal olmayan malzemelerde farklı frekanslardaki birden fazla foton birbiri ile etkileşime geçip başka frekanslarda üst harmonikler oluşturabilir; bu frekans karıştırma olarak bilinir. Farklı ve açısal frekanslarındaki eş A genlikliğinde bileşenlere sahip bir elektrik alan fazör açılımı ile şu şekilde yazılabilir:

Bu alan için ikinci mertebeden polarizasyon () alanın karesi ile doğru orantılıdır ve , , ile bileşenlerine sahiptir.

Elektro-optik etkiler

Bir Pockels hücresi ile polarizasyon modülasyonu

Elektro-optik etkiler DC ya da düşük frekanslı AC elektrik alanların doğrusal olmayan bazı kristal malzemelere uygulanması ile gözlemlenir. En bilinen iki elektro-optik etki, Pockels ve Kerr etkileridir. Bu iki etkide de elektrik alanın uygulanması ile ilgili maddenin kırılma indisinde değişim yaşanır. Bu nedenle Pockels ve Kerr etkileri optik iletişim için ışığın modülasyonunda sıklıkla kullanılmaktadır. Elektro-optik etkilerde kırılma indisinin değişimi, indisin sadece bu etkilere bağlı olduğu varsayılarak basitçe şu şekilde ifade edilebilir:[3]

Burada etken kırılma indisi, sabit indis ve ile ise malzemeye göre değişen elektro-optik katsayılardır.

Pockels etkisi

Pockels etkisi doğrusal olan katsayısının bir sonucudur ve tersleme simetrisi olmayan malzemelerde görülür. Malzemeye doğru akımın oluşması ile çift kırılma gözlemlenebilir ya da kristalin anizotropisini belirten kristal ekseni değişir. Her ne kadar etki ikinci mertebeden polarizasyona bağlı olsa da indise doğrusal bir biçimde yansır. Pockels etkisi gösteren tüm kristaller aynı zamanda piezoelektriktir. Pockels etkisi kristal eksenini değiştirebildiğinden dolayı faz geciktiric (phase retarder) olarak kullanılabilir; uzunluğundaki bir Pockels hücresinde voltajının dalga boylu bir dalgada yarattığı faz farkı

şeklinde ifade edilebilir. Bu formülde voltaj ve elektrik alan arasındaki ilişki basitçe şeklinde yazılabilir. Bu sistemde kadar bir faz farkı yaratan maksimum yarısı genlik voltajı ise ile ifade edilebilir. Bu hücrede iletilen ışığın parlaklığı ise

formülü ile belirtilir.[3]

Kerr etkisi

Ortamın izotropik olduğu durumlarda ise üçüncü mertebeden polarizasyona dayalı olan Kerr etkisi gözlemlenir; bu etki malzemenin tersleme simetrisi fark etmezsizin tüm doğrusal olmayan ortamlarda gözlemlenebilir. Bu etki, Pockels etkisine benzer bir şekilde ortamda çift kırılmaya ve dalgalarda faz farkına yol açar. Buna karşın etki elektrik alanın karesine bağlı olan katsayısına etki eder. Kırılma indisi farkı bu durumda

olarak yazılabilir.[3]

Diğer optik süreçler ve uygulamaları

Doğrusal olmayan bir optik fiberde soliton simülasyonu

Birçok fiber optik kablo tasarımlarında doğrusal olmayan optik süreçler rol oynamaktadır. Bu süreçlere Raman ile Brillouin saçılmaları ve öz faz modülasyonu (frequency-chirping) örnek gösterilebilir. Uyarılmış Raman etkisi ile fiber optikte dalgalar yükseltilebilir: bu Raman amplifikasyonu olarak bilinir. Bu optik süreçler aynı zamanda ultra kısa darbe lazerlerin tasarımında da kullanılmaktadır.[3]

Doğrusal olmayan optik prensipleri kullanılarak optik aberasyon kusurları düzeltilebilmektedir; bu optik faz konjugasyonu (optical phase conjugation) olarak bilinir.[2]

Ayrıca bakınız

Kaynakça

  1. ^ Paschotta, Rüdiger. "Nonlinear Optics" (İngilizce). rp-photonics.com. 12 Ocak 2006 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 25 Haziran 2020. 
  2. ^ a b c d Boyd, Robert (2008). Nonlinear Optics (İngilizce) (3. bas.). Academic Press. ISBN 978-0-12-369470-6. 
  3. ^ a b c d e Pedrotti, Frank L.; Pedrotti, Leno M.; Pedrotti, Leno S. (2007). Introduction to Optics (İngilizce) (3 bas.). Pearson. ss. 510-533. ISBN 9780131499331. 
  4. ^ Paschotta, Rüdiger. "Frequency Doubling" (İngilizce). rp-photonics.com. 29 Nisan 2006 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Haziran 2020. 

Dış bağlantılar

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Maxwell denklemleri</span>

Maxwell denklemleri Lorentz kuvveti yasası ile birlikte klasik elektrodinamik, klasik optik ve elektrik devrelerine kaynak oluşturan bir dizi kısmi türevli (diferansiyel) denklemlerden oluşur. Bu alanlar modern elektrik ve haberleşme teknolojilerinin temelini oluşturmaktadır. Maxwell denklemleri elektrik ve manyetik alanların birbirileri, yükler ve akımlar tarafından nasıl değiştirildiği ve üretildiğini açıklamaktadır. Bu denklemler sonra İskoç fizikçi ve matematikçi olan ve 1861-1862 yıllarında bu denklemlerin ilk biçimini yayımlayan James Clerk Maxwell' in ismi ile adlandırılmıştır.

Laplasyen , skaler bir alanının gradyanı alınarak elde edilen vektörün diverjansıdır. Fizikteki birçok diferansiyel denklem laplasyen içerir.

<span class="mw-page-title-main">Mie saçılması</span>

Mie saçılması veya Mie teorisi, düzlem bir elektromanyetik dalganın (ışık) homojen bir küre tarafından saçılmasını ifade eder. Maxwell denklemlerinin Lorenz–Mie–Debye çözümü olarak da bilinmektedir. Denklemlerin çözümü sonsuz bir vektör küresel harmonik serisi şeklinde yazılır. Saçılma ismini fizikçi Gustav Mie'den almaktadır; analitik çözümü ilk kez 1908 yılında yayınlanmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Elektrostatik</span> durağan elektrik yüklerinin incelenmesi

Elektrostatik, duran veya çok yavaş hareket eden elektrik yüklerini inceleyen bir bilim dalıdır.

Kapasite veya diğer adıyla sığa, bir cismin elektrik yükü depo etme yeteneğidir. Elektrikle yüklenebilen her cisim sığa barındırmaktadır. Enerji depolama aracının en yaygın formu paralel levhalı sığaçlardır. Paralel levhalı sığaçta, sığa iletken levhanın yüzey alanıyla doğru orantılıdır ve levhalar arasındaki uzaklığın ayrımıyla da ters orantılıdır. Eğer levhaların yükleri +q ve –q ise ve V levhalar arasındaki voltajı veriyorsa, sığa C şu şekildedir;

<span class="mw-page-title-main">Ampère kanunu</span>

Klasik elektromanyetizmada Ampère yasası kapalı bir eğri üzerinden integrali alınmış manyetik alanla o eğri üzerindeki elektrik akımı arasındaki ilişkiyi açıklayan yasadır. James Clerk Maxwell yasayı hidrodinamik olarak 1861 tarihli Fizikte kuvvet çizgileri üzerine makalesinde tekrar kanıtlar. Yasanın matematiksel ifadesi şu anda klasik elektromanyetizmayı oluşturan dört temel Maxwell denkleminden biridir.

Elektromanyetizmada yalıtkanlık sabiti veya dielektrik sabiti, bir malzemenin üzerinde yük depolayabilme yeteneğini ölçmeye yarayan katsayı. Başka bir ifade ile yalıtkanlık sabiti, bir elektriksel alanın etkilerinin veya yalıtkan bir ortam tarafından nasıl etkilendiğinin ölçümüdür. Bir ortamın yalıtkanlık sabiti, ortamdaki birim yük başına, elektrik alanının ne kadar oluştuğudur. Elektrik akısının bulunduğu bir ortamda, birim yük başına düşen yalıtkanlık sabiti, kutuplanma yoğunluğundan dolayı büyük olur. Yalıtkanlık sabiti, elektriksel alınganlık ile doğrudan ilişkilidir. Bu, bir yalıtkanın kutuplanma yoğunluğunun elektriksel alanı karşı tepkisinin ne derece olduğunu ölçer.

<span class="mw-page-title-main">Elektromanyetik alan</span>

Elektromanyetik alan, Elektrik alanı'ndan ve Manyetik alan'dan meydana gelir.

Fizikte akustik dalga denklemi, akustik dalgaların bir ortamda yayılımını düzenler. Denklemin biçimi ikinci dereceden kısmi diferansiyel denklemdir. Denklem, akustik basınç ve parçacık hızı u nun gelişimini, konum r ve zaman türünden fonksiyon olarak ifade eder. Denklemin basitleştirilmiş bir formu akustik dalgaları sadece bir boyutlu uzayda, daha genel formu ise dalgaları üç boyutta tanımlar.

<span class="mw-page-title-main">Yer değiştirme akımı</span>

Elektromanyetizmada yer değiştirme akımı elektrik yer değiştirme alanının değişim oranıyla tanımlanan bir niceliktir. Yer değiştirme akımının birimi akım yoğunluğu cinsinden ifade edilir. Yer değiştirme akımı gerçek akımlar gibi manyetik alan üretir. Yer değiştirme akımı hareketli yüklerin yarattığı bir elektrik akımı değil; zamana bağlı olarak değişim gösteren elektrik alanıdır. Maddelerde, atomun içerisinde bulunan yüklerin küçük hareketlerinin de buna bir katkısı vardır ki buna dielektrik polarizasyon denir.

Elektromanyetik dalga denklemi, elektromanyetik dalgaların bir ortam boyunca ya da bir vakum ortamı içerisinde yayılmasını açıklayan, ikinci dereceden bir kısmi diferansiyel denklemdir. Denklemin, ya elektrik alanı E ya da manyetik alan B cinsinden yazılan homojen formu şöyledir:

<span class="mw-page-title-main">İletim hattı</span>

İletim hattı, elektronik ve haberleşme mühendisliğinde, akımın dalga karakteristiğinin hesaba katılmasını gerektirecek kadar yüksek frekanslarda, radyo frekansı, alternatif akımın iletimi için tasarlanmış özel kablo. İletim hatları radyo vericisi, alıcısı ve bunların anten bağlantıları, kablolu televizyon yayınlarının dağıtımı ve bilgisayar ağları gibi yerlerde kullanılır.

Dulong-Petit Yasası, bir termodinamik yasası olup, 1819 yılında Fransız fizikçiler Pierre Louis Dulong ve Alexis Thérèse Petit tarafından, bir kristalin molar özgül ısısı olarak ifade edilmiştir. Bu iki bilim insanı, deneysel yöntemle, bir dizi maddenin ağırlık başına düşen ısı kapasitesini, maddelerin tahmini göreceli atom ağırlıkları ile çarptıktan sona sabit bir derece yakın buldu. Bu atom ağırlıkları kısa süre öncesinde Dalton tarafında öne sürülmüştü. Modern anlamda, Dulong ve Petit, herhangi bir katı maddenin bir mol ısı kapasitesini ‘3R’olarak buldu. Burada ‘R’ evrensel gaz sabiti olarak ifade edilmektedir. Dulong ve Petit, buldukları ısı kapasitesinin R sabiti ile ilişkili olduğundan habersizdi, çünkü bu sabit, gazların kinetik teorisinden sonra tanımlanmıştı. 3R değeri yaklaşık olarak, Kelvin başına 25 Joul’dür. Aslında, Dulong ve Petit, kristallerin, bir mol atom başına düşen ısı kapasitesini bulmuştu.

Foton polarizasyonu klasik polarize sinüsoidal düzlem elektromanyetik dalgasının kuantum mekaniksel açıklamasıdır. Bireysel foton özdurumları ya sağ ya da sol dairesel polarizasyona sahiptir. Süperpozisyon özdurumu içinde olan bir foton lineer, dairesel veya eliptik polarizasyona sahip olabilir.

Fizikte, Kuantum mekaniğinde, eşevreli hal klasik harmonik salıngaca benzeyen kuantum harmonik salıngacının nicel hareketidir. Kuantum dinamiğinin Erwin Schrödinger tarafından Scrödinger denklemlerine çözüm ararken 1926 yılında türetilen ilk örneğidir. Örneğin, eşevre hali parçacığın salınımsal hareketini açıkları. Bu haller, John R. Klauderin ilk makalelerinde alçalma operatörü ve fazla tamamlanmış aile teşkili olarak özvektör adında tanımlanmıştır. Eşevre halleri,[ışığın kuantum kuramında ve diğer bozonik kuantum alanlarında Roy J. Glauber’in 1963 yılındaki çalışmaları tarafından geliştirilmiştir. Salınan alanın eşevre hali, klasik sinüs dalga hareketine benzeyen, devamlı lazer dalgası gibi olan kuantum halidir. Ancak, eşevre hali kavramı kayda değer biçimde genellenmiş ve sinyal sürecini niceleme, görüntü işleme alanlarında matematiksel fizikte ve uygulamalı matematik oldukça geniş ve önemli bir konu olmuştır. Bu hususta, kuantum harmonik salıngacı ile bağlantılı eşevreli haller genel olarak standart eşevreli haller ya da Gauss işlevi halleri olarak anılır.

<span class="mw-page-title-main">Grup hızı</span> dalga şiddetinin genel şekli ile boşlukta yayılan hızı

Bir dalganın grup hızı, dalga şiddetinin genel şekli ile boşlukta yayılan hızıdır. Örneğin, bir taşın, durgun bir su birikintisinin ortasına atıldığında ne olabileceğini düşünelim. Taş suyun yüzeyine geldiği anda, o bölgede dairesel dalgalanmalar meydana gelir. Kısa bir süre içinde, hareketsiz bir merkezden yayılan bu dalgalar dairesel halkalara dönüşür. Giderek genişleyen bu dairesel halkalar, farklı hızlarda yayılan ve farklı dalga boylarına sahip daha küçük dalgaları kendi içerisinde birbirinden ayırabilen bir dalga grubudur. Uzun dalgalar, tüm gruba kıyasla daha hızlı yol alabilirken; sona doğru yaklaştıkça kaybolurlar. Kısa dalgalar ise daha yavaş yol alırlar ve bir önceki dalga sınırına ulaştıklarında yok olurlar.

Matematiksel fizikte, hareket denklemi, fiziksel sistemin davranışını, sistem hareketinin zamanı ve fonksiyonu olarak tanımlar. Daha detaya girmek gerekirse; hareket denklemi, matematiksel fonksiyonların kümesini "devinimsel değişkenler" cinsinden izah eder. Normal olarak konumlar, koordinat ve zaman kullanılır ama diğer değişkenler de kullanılabilir: momentum bileşenleri ve zaman gibi. En genel seçim genelleştirilmiş koordinatlardır ve bu koordinatlar fiziksel sistemin karakteristiğinin herhangi bir uygun değişkeni olabilirler. Klasik mekanikte fonksiyonlar öklid uzayında tanımlanmıştır ama görelilikte öklid uzayı, eğilmiş uzay ile tanımlanmıştır. Eğer sistemin dinamiği biliniyor ise denklemler dinamiğin hareketini izah eden diferansiyel denklemlerin çözümleri olacaktır.

Pound-Drever-Hall tekniği, optik kovuk'a veya buhar hücresine kilitleme yapılarak lazer frekansı sabitleme yöntemlerinden biridir. İnterferometresel gravitasyonel dalga ölçerlerin temel teknolojisini oluşturur. Bunun yanında atom fiziği ve zaman ölçüm standartlarında oldukça sık rastlanır. Pound-Drever-Hall tekniğinin (PDH) kavramsal temelleri frekans modülasyonu ile yakından alakalıdır. Birini anladığınız zaman diğerini halletmek kolay olur. PDH tekniğinin basit arka planı prensipte şudur: Lazer frekansı Fabry-Perot interferometresi yardımıyla ölçülür ardından bu ölçüm lazeri besleyerek frekans dalgalanmasını bastırır.

Geometrik optik veya ışın optiği, ışık yayılmasını ışınlarla açıklar. Geometrik optikte ışın bir soyutlama ya da enstrumandır; ışığın belirli şartlarda yayıldığı yola yaklaşmada kullanışlıdır.

<span class="mw-page-title-main">Dağılma</span>

Elektromanyetizmada ve optikte dağılma ya da dispersiyon, elektromanyetik dalganın ilerlediği ortamdaki faz hızının frekansına bağlı olması durumudur. Kırılma indisinin frekansa bağlılığı olarak da tanımlanabilmektedir. Bu özelliğe sahip ortamlar dağıtıcı ortamlar olarak bilinir. Faz hızı ile grup hızının eşit olması durumunda dağılma sıfırlanır; grup hızının daha büyük olması anormal dağılma olarak bilinir. İletim hatları ve optik fiberler gibi dalga kılavuzlarında dalga yayılımını büyük ölçüde etkileyen dağılma, dalga denkleminin geçerliği olduğu diğer sistemlerde de gözlemlenebilmektedir.