İçeriğe atla

Doğal hukuk

Bu madde Doğal Hukuk ile ilgilidir. İngiltere kolonilerinin yasal sistemi için Ortak hukuk sayfasına bakınız.

Doğal hukuk kuramı, doğal hukuk veya doğa hukuku (Latince: lex naturalis) içeriği doğal olarak var olan, doğal olarak ayarlanmış ve her şeyin üzerinde (her zaman ve her yerde) geçerliliğe sahip bir hukuk olarak tanımlanabilir. Doğal hukuk; insanın akılla erişebileceği, yazılı olmayan hukuk kuralıdır.[1] Bu kuramı destekleyenler arasında Aristoteles ve Thomas Aquinas da yer alır ki, Aquinas'ın tavrı Katolik Kilisesi tarafından da kabul edilmektedir. Doğal hukuk kuramı, gerek etik gerekse hukuk felsefesi açısından büyük önem taşımaktadır ve farklı filozofları farklı yönlerde etkilemiştir.

Ayrıca insan sevgisini ve saygısını konu alan hukuk dalıdır. Doğal hukuk, etiğin konusu olan soyut adalet anlayışını hukukun nihai amacı olarak gören; insanların doğuştan özgürlük, eşitlik, yaşama hakkı gibi temel hakları olduğunu söyleyen ve bu hakların yer veya zamana göre değişemeyeceğini savunan hukuk anlayışıdır. Doğal hukuk, niteliği gereği hukuki pozitivizme karşıdır. Doğal yasanın, doğa tarafından belirlendiği ve bu nedenle evrensel olduğu ileri sürülür.[2]

Doğal hukuk yaklaşımının temelinde adalet düşüncesi yer almaktadır. Bu durumda, ancak âdil olan düzenlemelerin hukuk olarak adlandırılması doğru olacaktır. Ancak her normatif düzenlemenin yasal koşullara uyularak gerçekleştirilmiş olması, onu hukuksal kılmamaktadır. Buna ek olarak düzenlemenin bir de değer boyutu bulunmaktadır ve bu değer adalet değeri olarak adlandırılmaktadır. Hukuksal düzenlemeler adalet değerini gerçekleştirmeye ya da korumaya yönelmekle ön plana çıkmalıdır. Kısaca ifade etmek gerekirse, doğal hukuk, insanlar tarafından konulan kuralların insan aklı, insan doğası ya da Tanrısal düzen aracılığıyla elde edilen doğal hukuk ilkelerine, bir başka deyişle, adalete uygun olması gerektiğini savunan bir hukuk okulu olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu yaklaşıma göre hukuk ya da hukuk kuralları, insandan ve insan iradesinden bağımsız bir şekilde var olmaktadır. İnsanlar, kendilerinin dışında zaten var olan bu kuralları akıl yoluyla keşfederler.[3]

Doğal hukukun ilkeleri, Jean-Jacques Burlamaqui tarafından öne sürülmüştür. Burlamaqui, bu ilkelerin bireylerin doğal haklarının garanti altına alınmasını sağlayacağını savunmuştur. Manfred Rehbinder ise hukuk sosyolojisi alanında doğal hukukun önemini vurgulamıştır. Rehbinder, hukukun toplumsal ve kültürel faktörlerle ilişkisini inceleyerek, doğal hukukun insan hakları ve sosyal adalet açısından önemini vurgulamıştır.[4]

Doğal Hukuk yaklaşımının önemli görünümlerini Platon ve Cicero'da bulmak mümkündür, düşünceye sistematik biçimini veren ise Thomas Aqunias olmuştur.[5] Doğal yasa teorileri, İngiliz Ortak Yasa'sının gelişiminden geniş bir etki görmüş olsa da[6] büyük oranda Thomas Aquinas, Francisco Suárez, Richard Hooker, Thomas Hobbes, Hugo Grotius, Samuel von Pufendorf, John Locke, Francis Hutcheson, Jean Jacques Burlamaqui ve Emmerich de Vattel tarafından biçimlendirilmiştir. Doğal yasa ve doğal haklar arasındaki kesişim nedeniyle, Birleşik Devletler Bağımsızlık Bildirisi'nin bir öğesi olarak ve Fransa İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi'nde ve 3 Mayıs 1791 tarihli Polonya Anayasasında kaynak olarak alınmıştır. Amerika Birleşik Devletleri'ni kuran bildirge devletleri, doğal yasa tabanında kurulmuştur.

Kaynakça

  1. ^ “Natural Law”, International Encyclopedia of the Social Sciences.
  2. ^ Strauss, Leo (1968). "Natural Law". International Encyclopedia of the Social Sciences. Macmillan. 
  3. ^ Yüksel, M. (Ed.). (2012). Hukuk Sosyolojisi. Eskişehir: Anadolu Üniversitesi Yayınları.
  4. ^ Doğal Hukuk'un İlkeleri
  5. ^ "Doğal Hukuk, Modern Gelenek, Brian H. Bix, Çev. Araş.Gör.Ertuğrul Uzun" (PDF). 15 Ekim 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 12 Ekim 2013. 
  6. ^ Blackstone, William. Commentaries on the Laws of England. 

Dış bağlantılar

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Hukuk</span> genellikle devlet otoritesi tarafından desteklenen kurallar ve yönergeler sistemi

Hukuk ya da tüze birey, toplum ve devletin hareketlerini, birbirleriyle olan ilişkilerini; yetkili organlar tarafından usulüne uygun olarak çıkarılan, kamu gücüyle desteklenen, muhatabına genel olarak nasıl davranması yahut nasıl davranmaması gerektiğini gösteren ve bunun için ilgili bütün olasılıkları yürürlükte olan normlarla düzenleyen normatif bir bilimdir. Ayrıca, toplumu düzen altına alan ve kişiler arası ilişkileri düzenleyen, ortak yaşamın huzur ve güven içinde akışını sağlayan, gerektiğinde adaleti yerine getiren, kamu gücü ile desteklenen ve devlet tarafından yaptırımlarla güvence altına alınan kurallar bütünüdür. Hukuk, birey-toplum-devlet ilişkilerinde ortak iyilik ve ortak menfaati gözetir.

<span class="mw-page-title-main">Hukuk sosyolojisi</span>

Hukuk sosyolojisi, sosyoloji boyutuyla hukuk eksenli araştırmalar yapan bir bilim dalıdır.

Etik veya ahlak felsefesi, doğru davranışlarda bulunmak, iyi bir insan olmak ve insani değerler hakkında düşünme pratiğidir. Etik sözcüğü Yunanca "kişilik, karakter" anlamına gelen "ethos" sözcüğünden türemiştir.

<span class="mw-page-title-main">Émile Durkheim</span> Fransız toplum bilimci (1858 – 1917)

Émile Durkheim, Fransız sosyolog, sosyolojinin kurucularından sayılmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Hukuk felsefesi</span> felsefe alanı

Hukuk felsefesi, hukukun doğasını ve hukukun diğer norm sistemleriyle, özellikle etik ve siyaset felsefesiyle ilişkisini inceleyen bir felsefe dalıdır. Felsefenin temel dallarından biri olan aksiyoloji içindeki etik başlığına bağlanır. Hukuk felsefesi ve içtihat sıklıkla birbirinin yerine kullanılır, ancak içtihat ekonomiye veya sosyolojiye uyan muhakeme biçimlerini kapsamaktadır.

Ahlak ya da sağtöre, kelimenin en dar anlamıyla, neyin doğru veya yanlış sayıldığı anlamına gelir. Terim genellikle kültürel, dinî, dünyevi ve felsefi topluluklar tarafından, insanların çeşitli davranışlarının yanlış veya doğru oluşunu belirleyen bir yargı ve ilkeler sistemi kavramı ve/veya inancı için kullanılır. Ahlak, kelimesinin etimolojik kökeninin Arapça “hulk” ; ” sözcüğüne dayandığı bilinir.

<span class="mw-page-title-main">Siyaset felsefesi</span> felsefe ve siyaset bilimi alt disiplini

Siyaset felsefesi, devlet, hükûmet, siyaset, özgürlük, mülkiyet, meşruiyet, haklar, hukuk gibi konular hakkındaki, bu kavramlar nedir, neden ihtiyaç vardır, bir hükûmeti ne meşru kılar, devlet hangi özgürlükleri ve hakları neden korumalıdır, hangi biçimde kurumsallaşmalıdır, kanun nedir, vatandaşın devlete karşı yükümlülükleri nelerdir, bir hükûmet yasal olarak neden ve nasıl görevden çekilmelidir gibi temel sorulara cevap arayan ve bu konuları felsefeden faydalanarak inceleyen sosyal bilim dalıdır.

<span class="mw-page-title-main">Hugo Grotius</span>

Hugo Grotius, doğal hukuk öğretisiyle ün kazanmış olan Hollandalı düşünür. Hukuk alanında, Descartes bilgi felsefesiyle modern düşünce açısından ne kadar önemliyse, o kadar önemli olan Grotius, Descartes'ın bilgi alanında gerçekleştirdiği şeyi, hukuk alanında yapmıştır. Başka bir deyişle, nasıl ki modern felsefenin kurucusu olan Descartes, kuşku yoluyla bilgiyi teolojik-skolastik tasalluttan kurtararak özneden yola çıktıysa, aynı şekilde Grotius da hukuku, Tanrı iradesi karşısında bağımsız ve nesnel bir kurum olarak öne sürmüştür.

Evrensellik, anlayış düzleminde, hem bilgi hem de siyasal alanlarda genelgeçer ilkelerin var olduğunu öne süren ve bu ilkelerin her yerde mutlak geçerliliğini savunan bir anlayış biçimidir. Bu yaklaşım, gerçekliğin bir bütün olduğunu ve onun bilgisinin de bir bütün olarak var olması gerektigini öne sürer.Yani bir şeyin insanlar tarafından kabul görüldüğü anlamına gelir.Örneğin:basketbol kuralları genelde evrenseldir.En azından topun potanın içinden girmesi baskettir. Etik alanda evrensellik, bütün insanlarin kesin olarak benimsediği ya da benimsemek zorunda olduğu ilkeleri şart koşar. Ahlak ilkeleri her yerde ve her zaman bütün insanlar için geçerli bir yasa olmalıdır. Örneğin Kant'ın " normatif etik "i böyle evrensellik anlayışına bağlı bir etik anlayışıdır. Bu yaklaşım Tarih'e uygulandığında, bütün toplumlar için sabit evrensel bir yasa; epistemolojiye uygulandığında evrensel bir bilgi, yani her yerde herkes için nesnel/doğru anlamda bir bilgi; ve siyasala uygulandığında aynı şekilde evrensel bir siyasal modelin varlığını öngörür.Moderniteyle birlikte, tüm bilginin ve toplumsal gelişmenin dayanaklarından ya da ilkelerinden birisi de bu evrensellik düşüncesi olmuştur. Özgürlük ve Rasyonellik gibi Aydınlanma düşüncesinin önemli kavramlarından birisidir. Buna göre, tarih, evrensel olarak rasyonellikle uyumlu bir şekilde özgürlüğe doğru gelişmektedir.

Hukuki pozitivizm, hukuk felsefesi ve hukuk biliminde bir düşünce okulu. Hukuki pozitivizmin başlıca iddiaları şunlardır:

<span class="mw-page-title-main">İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi</span> Fransız Devriminin temel belgesi

İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi Fransız Devrimi'nin temelini oluşturan, 26 Ağustos 1789’da demokrasi ve özgürlük sebep gösterilerek yayımlanan temel metinlerden birisi olmuştur.

Ahlâkî konular listesi, ahlâkla ilgili konuları bir araya getiriyor.

Çoğu dinler etik unsûru, genelde iddia edilen doğaüstü vahiye veya irşada dayandırılır. Felsefenin önemli kollarından biri olan etik, doğru davranışın ne ve iyi hayâtın nasıl olması gerektiğini konu edinir. Genelde anlaşıldığı üzere iyiyle kötüyü ayırt etmekten daha geniş kapsamlıdır. Etiğin önemli konularından biri "iyi yaşam", yaşamaya değen, insanı tatmîn eden hayattır. Bu konu birçok filozofça ahlâkı yaşamaktan daha önemlidir.

Kozmopolitanizm, bireyin insanlık adı verilen büyük komüniteye aitliğini savunan, yerel nitelikteki bağlılığın yerini evrensel bağlılığın aldığı, evrensel düşüncelerin benimsendiği, tüm dünyanın ülke ya da vatan olarak görüldüğü; genellikle bu görüşlerle ilgili etiksel, sosyolojik ve siyasi felsefelerin tanımlanmasında kullanılan bir kavramdır. Bu fikirleri benimseyen kişi kozmopolit veya kozmopolitan diye adlandırılır.

Lâik hukuk insanların bir toplum olarak birlikte yaşama ihtiyacından doğan, kaynağını doğrudan insan aklından alan, toplumsal gereksinimlere göre değişebilen, evrensel nitelikte genel geçerliliğe sahip olduğu kabul edilen hukuk anlayışıdır.

<span class="mw-page-title-main">Ronald Dworkin</span> Amerikalı filozof ve hukukçu (1931 – 2013)

Ronald Myles Dworkin, FBA, hukuk ve siyaset felsefesine etkili katkılarda bulunan Amerikalı filozof ve anayasa hukukçusudur.

Lon L. Fuller hukuk ve ahlak arasında zorunlu bir ilişki olduğunu iddia eden Amerikalı bir hukuk felsefecisidir. Fuller, uzun yıllar Harvard Üniversitesi Hukuk Fakültesinde çalışmıştır. Hukuk felsefesi alanında 1964 yılında basılmış "The Moralitiy Of Law"(Hukukun Ahlakı) kitabıyla tanınmıştır. Bu kitap aslında 1963 yılında Yale Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde verdiği konferansların genişletilmesiyle oluşmuştur. Diğer önemli eserleri arasında Kendini Arayan Hukuk(Law in Quest of Itself-1940), Hukuk Biliminin Problemleri(Problems of Jurisprudence-1949), Hukuki Faraziyeler(Legal Fictions-1967) ve Hukukun Anatomisi(The Anatomy of Law-1968) sayılabilir.

Hukuk etiği, hukuk kurallarının konmasında, uygulanmasında, denetlenmesinde hukukun üstünlüğünün ve adaletin sağlanmasına yarayan ahlaki değerler bütünüdür. Başka bir tanımla, hukuk mesleği üyelerinin uygulamalarında uymaları beklenen davranış ilkeleridir. Hukuk mesleğinin gelişiminin sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Hukuk etiğinin yanı sıra hukukçu etiği, yargı etiği, hukuksal etik, adalet meslek etiği gibi kavramlar da kullanılmaktadır.

Etik öznellik, etiğin nesnelliğinden söz edilemeyeceği, etik olguların doğal olgular gibi kavranılamayacağı, etik bilginin ise evrensel olamayacağı “öznelci” olarak adlandırılan kuramların temellendirmeye çalıştığı savlardır. Ahlak olguların olduğunu ve onların bilgisine ulaşılabilineceğini yadsıyan öznelciler, etikte nesnellikten değil öznellikten, gerçekçilikten değil görecilikten söz etmek gerektiğini temellendirmek isterler. Etik öznellik, değerlerin nesnelliğine ve etik ilkelerin bilimsel ilkeler gibi gözlemsel sınanabilirliğinin kabulüne itirazı içerir. “Öznellik” kavramı da bu çerçevede içeriklendirilmek istenir. Etik öznelciliği savunan düşünürler arasında sayılan John Leslie Mackie, etikte nesnel değerlerin olmadığı kabulüyle yola çıkarken; bir başka öznelci Gilbert Harman ise, “etikte gözlemsel sınanabilirlik”in olanaklı olup olmadığını tartışacaktır.

<span class="mw-page-title-main">Francisco Suárez</span> İspanyol filozof

Francisco Suárez, İspanyol Cizvit rahibi, skolastik filozof ve teolog.