İçeriğe atla

Dissosiyatif bozukluklar

Disosiyatif bozukluklar, kişide kimlik, bellek, algı ve çevre ile ilgili duyumlar gibi normalde bir bütün halinde çalışan işlevlerin bütünlüğünün bozulmasıdır. Dissosiyasyon çoğunlukla travmaya karşı bir savunma düzeneği olarak ortaya çıkar. Hastalık bu şekilde travmadan kaçmayı sağlarken aynı zamanda travmanın kişinin yaşamı üzerindeki etkisini de geciktirir.

Türleri

Disosiyatif bozukluklar 5 alt grupta incelenir.

Dissosiyatif amnezi

En sık rastlanan dissosiyatif bozukluktur. Genellikle stresli ve travmatik olaylara eşlik eder. Aşırı psikososyal vakalardan sonra geliştiğinde bu tanıyı koymak doğru olur. Çünkü bu tür hafıza kayıpları beyinde oluşan organik bozukluklardan da kaynaklanır. Başlıca belirtileri; belirli bir olayın hatırlanamaması, kişinin tüm yaşamını hatırlayamaması veya belirli bir zaman aralığını hatırlayamaması ya da her şeyi unutması olarak bilinir.[1]

Dissosiyatif füg

Amnezinin bir türü de sayılabilir. Oldukça nadir görülen bir durumdur. Kişinin geçmişini ve adı veya ailesi gibi önemli kimlik bilgilerini unutup, evinden ya da alışageldiği ortamdan ayrılmasıdır. Kısmen ya da tamamen yeni bir kimliğe bürünür. Çoğunlukla saatler veya günler sürer. İyileşme genelde kendiliğinde olur. İyileşme sonrasında kişi füg başlangıcı zamanı hatırlayabilir, ancak füg esnasında yaptıklarını hatırlamaz.[2]

Dissosiyatif kimlik bozukluğu (çoğul kişilik)

Bu hastalık genellikle küçüklükten kalan travma gibi olaylara kişi dayanamadığı için beyin bunlara dayanabilecek kişilikler veya bir kişilik yaratır. Yaratılan bu kişiliklerde genellikle her zaman bir duygu veya eskiden kalan bir anı olur. Kimi kişilikler iyi iken, şiddet canlısı kişilikler de vardır veya bazen intihara meyilli kişilikte görülebilir.Bu hastalığa yakalanan erkeklerde kadın kişilikler ve bu hastalığa yakalanan kadınlarda ise de erkek kişilikler rahatça yaratılabilirler. Genellikle hastalarda en fazla 10 kişilik görülür ama bunun sayısı aslında kişiden kişiye değişebilir. Bu alt egolar bazen aşık olabilirler, ancak kişilik şiddet yanlısı ise karşıdan tepki alamayınca bu sevgi öfkeye dönüşebilir. Ancak sadece şiddet yanlısı kişilikte görülmez, bu iyi kişiliklerde de görülebilir, hatta kişilik takıntı haline getirebilir ve bu yüzden bu sevgilerini normal bir kişi gibi sevdikleri kişiye söyleyebilirler. Bu yüzden erkekseniz ve bir kadın kişiliğiniz ya da kadınsanız ve bir erkek kişiliğiniz varsa onlar da aşık olabilir ve bunu dile getirebilirler. Tedavi edilirken önce doktor tarafından bu kişiliklerin tanınması, nasıl bir kişilik olduğu ve nereden geldiği tespit edilmelidir. Ve tespitten sonra birleştirme (birleştirme tedavisi: kişilikleri yok edip asıl karakterin kalmasını sağlamak) tedavisi başlar. Ancak tedavi sırasında da yeni kişilikler bazen çıkabilir. Tedavide bu çıkan yeni kişilikler ya kişiye yardım eder diğer kişiliklerin yok olmasını sağlar ya da tedaviyi zorlaştırabilirler. Ancak bu hastalığa yakalananlar mutlaka psikiyatri uzmanına gitmelidirler.[3]

Depersonalizasyon bozukluğu

Kişinin kendi gerçeklik duygusundan ya da bedeninden ayrıldığı hissinin olduğu ya da sanki bunları dışarıdan bir gözlemci gibi izlediği hissini yaşadığı, sürekli veya yineleyen yaşantıların olduğu bir bozukluktur. Bu yaşantısı sırasında kişinin gerçeği değerlendirmesi bozulmaz.[4]

Başka türlü adlandırılamayan dissosiyatif bozukluk

Uzun süre ve yoğun şekilde beyin yıkama ve düşünce değiştirme gibi zorlayıcı ikna periyotlarına maruz kalan kişilerde belli derecelerde dissosiyasyon görülebilir.[5]

Kaynakça

  1. ^ "Dissosiyatif amnezi". dpsikiyatri.com. 21 Aralık 2011 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 8 Aralık 2015. 
  2. ^ "Dissosiyatif Füg". dpsikiyatri.com. 21 Nisan 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 8 Aralık 2015. 
  3. ^ "Dissosiyatif kimlik bozukluğu". dpsikiyatri.com. 21 Nisan 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 8 Aralık 2015. 
  4. ^ "Depersonalizasyon bozukluğu". dpsikiyatri.com. 21 Ocak 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 8 Aralık 2015. 
  5. ^ "Başka türlü adlandırılamayan dissosiyatif bozukluklar". dpsikiyatri.com. 21 Nisan 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 8 Aralık 2015. 

Dış bağlantılar

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Beyin tümörü</span> kontrolsüz hücre bölünmesi sonucu oluşan bir hastalık

Beyin tümörleri, kafatası içerisinde büyüyerek beyin üzerine baskı yaparlar. Bulundukları bölgeye ve baskı altında tuttukları beyin alanına göre belirtiler verirler. Ancak kafa içinde yer kaplayan bütün vakalarda olduğu gibi öncelikle kafa içi basıncın artmasına bağlı belirtileri gösterirler. Tümör düzensiz bir şekilde büyümeye devam eder ve genişleme, büyüme imkânı olmayan kafatası içerisinde beyin üzerine baskı yapmaya başlar.

Guillain-Barré sendromu (GBS), çevresel sinir sisteminin edinilmiş bir bağışıklık kökenli yangısal bozukluğudur; merkezi sinir sistemi etkilenmez. Bu hastalık için kullanılan diğer isimler şöyledir: akut enflamatuvar demiyelinize edici polinöropati, akut idiyopatik poliradikülonörit, akut idiyopatik polinörit, Fransız polyosu, Landry'nin yükselici felci.

<span class="mw-page-title-main">Uyku apnesi</span>

Uyku apnesi, apne olarak da bilinir. Uyku sırasındaki solunum duraklamalarından kaynaklanan ve uyku düzeninin bozulmasına sebep olan önemli bir hastalık. Uyku apnesi uykuda hava akımının en az 20 saniye süreyle normal değerinin % 20'sine ve daha altına düşmesi ile tanımlanabilir. Uykudaki solunum duraklamaları sonucunda kandaki oksijen miktarı azalır ve karbondioksit miktarı artar.

<span class="mw-page-title-main">Hastalık</span> organizmaları olumsuz etkileyen anormal durum

Hastalık, bir organizmanın tamamının veya bir kısmının yapısını veya işlevini olumsuz yönde etkileyen ve hemen herhangi bir dış yaralanmaya bağlı olmayan belirli bir anormal durumdur. Hastalıklar genellikle belirli belirti ve semptomlarla ilişkili tıbbi durumlar olarak bilinir. Bir hastalığa patojenler gibi dış faktörler veya iç işlev bozuklukları neden olabilir. Örneğin, bağışıklık sisteminin dahili işlev bozuklukları, çeşitli bağışıklık yetmezliği, aşırı duyarlılık, alerjiler ve otoimmün bozukluklar dahil olmak üzere çeşitli farklı hastalıklara neden olabilir.

Dikkat eksikliği/hiperaktivite bozukluğu nörogelişimsel bir bozukluktur. DEHB dikkat, dürtüsellik ve öz düzenlemeyle ilgili sorunlarla kendini gösterir ; Bazen şiddetli fiziksel huzursuzluk da ortaya çıkabilir.

Disosiyatif kimlik bozukluğu veya yaygın bilinen adıyla çoklu kişilik bozukluğu ya da karıştırılan diğer adıyla disosiyatif kişilik bozukluğu kişilik bütünlüğünün, birliğinin bozulması şeklinde beliren zihinsel hastalıktır. Şahsiyet bir bütündür. Şahsiyetteki ayrışma bazen sınırlı ve kısmi olabilir. Bu halde beyinde şekillenen bazı olguları hasta kendi dışında olmuş şeyler gibi görür. Bazı hallerdeyse ruhsal bütünlüğün parçalanması daha derinlere iner, hasta kendinde birbirinden farklı iki ayrı varlık olduğunu zanneder: Bu iki kişi apayrı olmakla beraber bazen bir arada bulunur, bazen de art arda ortaya çıkar ; bundan başka, hastalık hastanın kendi vücudunu vücut dışında görmesi şeklinde de belirebilir. Genellikle bir panik atak veya yaşanmış bir travma sonucunda beynin otomatikman kendi kendini koruma altına alması anlamına da gelir.

Psikoz, düşünce ve duyunun ağır oranda bozulduğu zihin durumunu tanımlamakta kullanılan genel bir psikiyatri terimidir. Psikotik epizod geçiren hastalar halüsinasyonlar görüp, delüzyonel inançlar taşıyabilir, kişilik değişiklikleri ve düşünce bozukluğu gösterebilir. Bir psikotik epizod gerçek ile bağlatının kopması veya zarar görmesi ile karakterizedir denilebilir. Gençlerde daha sık görülen psikoz ağır bir zihinsel hastalığın belirtisi olabilir.

Psikopati (Psikopatlık); çekici, manipülatif, duygusal yönden acımasız ve suç işleme potansiyeline sahip kişilik yapıları için kullanılır. Bazen sosyopati ile eş anlamlı olarak kabul edilen psikopati, kalıcı antisosyal davranış, bozulmuş empati, pişmanlık ve cesur, sınırsız ve bencil özellikler ile karakterize edilir. Tarih boyunca sadece kısmen örtüşen ve bazen çelişkili olabilen farklı psikopati kavramları kullanılmıştır.

<span class="mw-page-title-main">İntihar</span> kişinin kendi ölümüne neden olan kasıtlı eylemi

İntihar veya öz kıyım, bir bireyin, neticesinin ölüm olacağının bilincinde olarak, kendisinin ölümüne yol açacak bir eylem yapmasıdır. Risk faktörleri arasında; majör depresif bozukluk, akıl hastalıkları, bipolar bozukluk, şizofreni, kişilik bozuklukları gibi akıl hastalıkları, alkolizm ve madde bağımlılığı bulunmaktadır. Bireyin kendisine yönelik bir saldırganlık hâli olan intihar davranışı, birçok şiddet davranışının aksine her yaştan kişiyi etkilemekte olup, bireyin bilerek ve isteyerek kendi hayatına son vermesi olarak da tanımlanabilir.

Amnezi veya hafıza kaybı, belleğin (hafızanın) rahatsız olması, bozukluğa uğraması durumudur. Amnezinin nedenleri organik veya fonksiyonel olabilir. Travma veya hastalıklar yüzünden beynin zarar görmesi veya belirli maddelerin kullanımı organik nedenlerindendir. Fonksiyonel nedenler psikolojik faktörlerdir, savunma mekanizmaları gibi. Histerik travma-sonrası (post-travmatik) amnezi bunun örneklerindendir. Amnezi aniden olabilir, geçici global amnezi gibi. Bu tip amnezi orta yaş veya daha yaşlı kişilerde, özellikle erkeklerde daha yaygındır ve genellikle 24 saatten kısa sürer.

Narkolepsi, gündüz aşırı uyku eğilimi - Excessive Daytime Sleepiness (EDS) - ile karakterize edilen nöropsikiyatrik bir durumdur. Uyku felci, katapleksi ve hipnogojik halüsinasyonlar ise bu hastalığın uzantısında ortaya çıkan diğer bozukluklardır.

<span class="mw-page-title-main">Teşhircilik</span>

Teşhircilik, Egzibisyonizm olarak da bilinir, cinsel organlarını başkalarına göstererek haz ve doyum sağlama.

Genetik bozukluk, genlerde ve kromozomlarda görülen anomaliler sonucu ortaya çıkan durumdur. Kanser gibi bazı hastalıklar yaşam sırasında edinilen ve bazı hücrelerde görülen genetik anomaliler nedeniyle olsa da "genetik hastalık" terimi genellikle vücuttaki tüm hücrelerde bulunan ve döllenmeden beri var olan hastalıklar için kullanılır. Bazı genetik bozukluklar, sperm ve yumurtalar gibi üreme hücrelerini oluşturan mayoz bölünme sırasında oluşan kromozom anomalileri nedeniyle ortaya çıkar. Bunlara örnek olarak Down sendromu, Turner sendromu (45X0) ve Klinefelter sendromu sayılabilir. Diğer genetik değişiklikler ebeveynler tarafından tohum hücrelerin oluşturulması sırasında ortaya çıkabilir. Bunlara bir örnek frajil X sendromu ya da Huntington hastalığına neden olabilen üçlü yayılma tekrar mutasyonudur. Hatalı genler ebeveynlerden olduğu gibi alınmış da olabilir. Bu genellikle sağlıklı ama resesif gen taşıyan iki kişinin üremesi ya da hatalı genin dominant olması sonucunda olabilir.

Travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) veya posttravmatik stres bozukluğu (PTSD), travma yaratan bir olayın yaşanmasından sonra, o olayın günlük yaşamda veya rüyada tekrar yaşanması, o olayı hatırlatan durumlardan kaçınmaya yol açan bir aşırı uyarılmışlık, kaygı ve kolayca irkilmeyi içeren bir kaygı bozukluğudur.

Ataque de nervios (İspanyolca telaffuz: [ atake DE nerβjos ], Portekiz: ataque de nervos, telaffuz: [ ɐtaki dʒi neʁvus ] veya [ ɐtakɨ ðɨ neɾvuʃ ], aynı zamanda "Porto Rikolu Sendromu" olarak da bilinir. Kültüre özgü psikolojik bir sendrom olan Ataque de Nervios yaygın olarak Karayipler'de yaşayan Latin halkta ve diğer Latin kültürüne sahip insanlarda görülür. İngilizcede "attact of the nerves" çevrilen bu sendrom;Türkçede "sinir krizi" olarak tanımlanır.Belirtileri geçici ve tipik olarak ani, şiddetli psikososyal strese karşı ortaya çıkar.Bu durum belirtilerinin belirli bir desen oluşturmasından dolayı sinirli hissetmek gibi genel bir terim olarak kullanılmaktan çok kültüre özgü bir form olarak atfedilir. Appendix I'in gözden geçirilmiş dördüncü baskısı "Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders " Mental Bozuklukların İstatistiksel El Kitabı adlı kitabında kültüre özgü sendrom olarak yer alır.

Retrograd amnezi (RA), bir hastalık ya da yaralanma öncesi yaşanan olayların ve öğrenilen bilgilerin hafızadan silinmesidir. Retrograd amnezi Ribot Kanunu ile bağlantılı görülmektedir. Buna göre hastaların travmaya yakın olayları hafızadan silmeleri eski anılara oranla daha muhtemeldir.

<span class="mw-page-title-main">Erdinç Öztürk</span>

Erdinç Öztürk, Türk akademisyen ve klinik psikoloji profesörü. İstanbul Üniversitesi - İstanbul Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalında klinik psikolog olarak yirmi yıl çalışmış ve travma kökenli yüzlerce dissosiyatif bozukluk vakasını tedavi etmiş olan Öztürk, 2015'ten bu yana İstanbul Üniversitesi - Cerrahpaşa Adli Tıp ve Adli Bilimler Enstitüsü Sosyal Bilimler Ana Bilim Başkanı olarak bilimsel faaliyetlerini sürdürmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Depersonalizasyon-derealizasyon bozukluğu</span>

Depersonalizasyon-derealizasyon bozukluğu, kişinin sürekli veya tekrarlayan depersonalizasyon veya derealizasyon duygularına sahip olduğu bir ruhsal bozukluktur. Depersonalizasyon, kişinin kendisinden kopuk hissetmesi olarak tanımlanır. Bireyler, kendi düşüncelerinin veya bedenlerinin dışarıdan bir gözlemcisi gibi hissettiklerini ve sıklıkla düşünceleri veya eylemleri üzerinde kontrol kaybı hissettiğini bildirebilirler. Derealizasyon, kişinin çevresinden kopması olarak tanımlanır. Derealizasyon yaşayan bireyler çevrelerindeki dünyayı sisli, rüya gibi / gerçeküstü veya görsel olarak çarpıtılmış olarak algıladıklarını bildirebilirler.

<span class="mw-page-title-main">Kafa travması</span>

Kafa travması, kafatası veya beyinde travma sonrası gerçekleşen herhangi bir yaralanmadır. Travmatik beyin hasarı ve kafa travması terimleri tıp literatüründe sıklıkla birbirinin yerine kullanılmaktadır. Kafa yaralanmaları çok geniş bir alanı kapsamaktadır. Kafa yaralanmaları kaza, düşme, fiziksel saldırı veya trafik kazaları gibi birçok nedenle olabilir.

Aşağıdakiler, DSM ve ICD tarafından tanımlanan ruhsal bozuklukların bir listesidir.