İçeriğe atla

Dinler ve alkollü içecekler

Bir keşiş şarap tadarken

Dünya dinlerinin hatta aynı dinin farklı mezheplerinin alkol ile ilişkili farklı yaklaşımları bulunmaktadır. Bazı dinler alkol kullanımını günah olarak görürken diğer bazı dinlerde belirli zaman dilimlerinde ve ayinlerinde alkol kullanımının emredildiği ya da izin verildiğini görmekteyiz.

Hinduizm

Hindistan'ın maneviyatında dünya tarihi dört devrevi çağa ayrılmıştır. Dört çağ doktrinine göre her çağda ilkeleri daha fazla izlenilmesi gereken kutsal metinler vardır. İlk çağ olan Satya-Yuga'da Vedalar, ikinci çağ olan Treta-Yuga'da Smiritiler, üçüncü çağ olan Dvapara-Yuga'da Puranalar, dördüncü çağ olan ve halen içinde bulunduğumuzun iddia edildiği Kali-Yuga'da ise Tantralar izlenmektedir. Hintteki söz konusu bu kutsal metinlerin tümünün incelenmesi gerekmektedir.

Vedik dönemde sarhoş edici olan Soma kutsal addedilmekteydi. Soma (Asclepias-acida veya Sarcostemna viminale) adı verilen bir sarmaşığın süt benzeri suyunun fermante edilmesiyle üretilen içki  Rig Veda'ya göre Sema'dan getirilmişti ve ebedi gençlik veren bir tür ab-ı hayattı (Amrita veya ambrosia).[1]

Vedik dönemden sonraki dönemde ortaya çıkan bazı metinlerde Soma haricindeki sarhoşluk verici maddelerin yasaklandığını görmekteyiz. Örneğin Manu yasalarında sarhoşluk veren maddeleri tüketenlere ceza tayin edilmekte diğer bazı metinlerde özellikle ilk üç kastın bu maddeleri tüketmelerine yönelik uyarılarda bulunulmaktadır.[2]

Puranalar da da yasak aynı şekilde devam ettirilmiştir ancak Ramayana ve Mahabarata gibi epik metinlerde bilgelerin misafirlerine şarap sunduğu görülür. Tantralara gelince ise içki kullanımı belirli koşulların gözetilmesi şartıyla ayinlerde dahi kullanılabilmektedir.[3]

Antik Hint şifa sistemi Ayurveda'da şarabın ilaç olarak kullanıldığı bilinmekle birlikte bu sistemde şarap herkese tavsiye edilmemektedir. Özellikle Kapha beden tiplerinin bir Ayurveda hekiminin kontrolüyle ve belirli ölçülerde şarap kullanabilmesine izin verilebilmektedir.[4]

Diğer Hint Dinleri

Hindistan'da ortaya çıkan ve katı vejetaryenliği emreden dinlerden Jaynizm'de alkolik içeceklerin fermantasyon sonucu içeriklerindeki mikroorganizmalar sebebiyle kullanımları kesin bir şekilde yasaklanmıştır.

Budizmde Yüce Sekizkatlı Yol'un ilkelerinden biri olan uyanıklığı/dikkatli oluşu engellediği gerekçesiyle mensupları alkol kullanımından sakındırılır.

Sihizm'e giren kişilerin de aralarında alkolün de bulunduğu tüm sarhoş edicilerden uzak durmaları istenir.

Yahudilikte

Yahudilikte alkollü içeceklerin genel tüketimine izin verilir, lakin sarhoş olmak önerilmez. Özellikle şarap ithal bir madde olarak görülür ve dini törenlere dahil edilir.

Örneğin: Yaradılış Kitabı 9:20-27'de Nuh şarapla sarhoş olur ve en genç oğlu tarafından çadırında giyinik olmadan yatıp uyurken bulunur. Mezmurlar 104:15'te ise şarabın insan kalbini sevince boğduğu ibaresi geçer. İçkinin aşırı tüketimi ve sarhoşluk teşvik edilmiyor olsa da suçlanan bir eylem olarak görülmez. Tora (Tevrat) - Vayikra (Levililer) 10/ 8. Tanrı Aaron'a konuşarak (şöyle) dedi: 9. "Sen ve yanındaki oğulların-Buluşma Çadırı'na gireceğiniz zaman sarhoş edecek şekilde şarap içmeyin- ki ölmeyesiniz (Bu tüm) Nesilleriniz için ebedi bir kanundur.[5]

Yukarıdaki ayetlerin yorumunda meşhur Tevrat müfessiri Rambam Buluşma Çadı (Mişkan) ve kurban ibadetinin yapıldığı Mizbeah'ta Şarabın etkisiyle sarhoş olarak ibadet icra eden  Koen'in (din adamı) bunun karşılığında ölüme mahkûm edileceğini söyler. Ancak suç şarap içmekte değil şaraptan dolayı sarhoş olmakta görülür ve sarhoş edici miktar olarak bir kerede 1 reviit (günümüz ölçüsünde 85-150 gr arasında değişik ölçüler verilmektedir) miktarında tüketilmesi öngörülür. Bundan az miktarda ya da bu miktarı ara vererek veya şarabı su katarak içen ve bu şekilde ibadet eden biri bu yaptığı yasak olmasına karşı cezaya layık görülmeyip ibadeti de makbul addedilir. Ancak toplamda 1 reviit aşıldığında yapılan ibadet geçersiz ve fail de ölüme layık bulunmaktadır. Ayrıca buradaki ölüm olasılığının sadece şarap içilmesi durumunda geçerli olduğu diğer sert içkileri içtikten sonra Kutsal Mekan'a girmenin yasak olmakla birlikte ölüm cezası ile değil kırbaçla cezalandırılacağı ve yapılan işlemlerin de geçersiz olmadığı yorumu da yapılmıştır. Talmud - Berahot Perek 1'de Sarhoşken dua eden kişinin duasının Tanrı'nın huzurunda tiksinti verici olduğu ifadeleri geçer. Buna göre Dua vakti geçecekse bile sarhoşken dua etmek yasaktır.[6]

Yemek öncesinde kutsanan tek meyve üzüm suyu veya üzümün mayalanmış suyu yani şaraptır. Kutsama şu kelimelerle son bulmaktadır: borei pri hagafen (şarabın (vine) meyvesini yaratana) Diğer meyve veya sebzelerin mayalanmış suyu, onlara "şarap" denilmiş dahi olsa üzerlerine bu tip bir kutsamada bulunulmaz. Şarap da tıpkı ekmek gibi özel bir muameleye tabi tutulur. Şarap besin kaynağı olarak görüldüğü gibi aynı zamanda kişiye neşe verici kabul edilir. Mezmurlarda "Ve insanın yüreğini sevindiren şarap, Yüzünü parlatan yağ ve insanın yüreğine kuvvet veren ekmeği çıkarsın" (Mezmurlar: 104:15) Neşe ve kutlama sembolü olarak şarap halakhik bir statü kazanmış, bilgeler belirli dualar ve kutlamaları şarap kupasını kaldırarak gerçekleştirirler. İlk Doğan Kefareti, Sünnet Töreni, Nişan Töreni, Evlilik Kutsaması, şarapla birlikte gerçekleştirirler.[7]

Şabat gününün şarap içerek kutlanması teşvik edilir ve ilgili günde düzenli olarak da kullanılır.

Zerdüştlük

Geo Widengren ve Mircea Eliade gibi araştırmacılar Hint kenevirinin ilkin Zerdüştlerin kutsal metni Avesta'da beng şeklinde mevcut olup  Zerdüşt'ün vecde girebilmek için bizzat beng kullandığını ifade etmektedirler.[8]

Hristiyanlık

Kadehte kırmızı ve beyaz şarap

Alkollü içecekler, Kitab-ı Mukaddes'te görülmekle birlikte Nuh ve Lut hikâyelerinde sarhoşluk suçlanmıştır. Katolik kilisesinde şarap Mesih İsa'nın kanına dönüşür. Protestan mezheplerinde şarap sadece Mesih'in kanının sembolüdür. Ruhban topluluklarında bira ve şarap tüketilir.

Pentekostaller ve Metodistler gibi bazı Hristiyan grupları günümüzde kişinin alkolden uzak durması gerektiğine inanmaktadırlar. Mormonluğun "Hikmet Sözleri" kitabında alkol tüketimi yasaklanır.

İslamiyet

Alkol Arapçadan türemiş bir kelimedir ve al-kohl olarak damıtma işlemini tanımlamada kullanılmıştır. İslam hekimleri alkolü yaraların temizliğinde ve cerrahi müdahalelerde anestezi amacıyla kullanmışlardır.

Kuran'da Maide Suresi'nin 90. ve 91. ayetlerinde Türkiye Diyanet İşleri tefsirine göre "Ey iman edenler! İçki, kumar, dikili taşlar, fal okları şeytan işi iğrenç şeylerdir. Bunlardan kaçının ki kurtuluşa eresiniz." diye bahsedilir.[9] İslam hukukçularının (fakih) çoğunluğu kullananın bilincini etkilediği için alkol tüketiminin İslam'da yasaklandığını kabul etmişlerdir. Ancak bu yasaklamaya rağmen Türkiye'de rakı, Tunus'ta bukha, Fas ve Cezayir'de şarap tüketimi son bulmamıştır. Tarihte Emeviler, Abbasiler, Memluklar, Selçuklular, Osmanlılar gibi İslam devletlerinde yönetici sınıfların yanı sıra şairler, edipler hatta kimi zaman din adamlarının bile şarap kullandıkları, şaraba övgüler düzdükleri, işret meclisleri (içkili eğlence) kurdukları bilinmektedir.[10]

Sultanlara yönelik yazılan bazı eserlerde de sultanların şarap içme biçimlerine ilişkin ifadelere rastlanılmaktadır. Örneğin Anadolu Selçuklu döneminin vezirlerinden Nizamülmülk'ün sultana yönelik yazdığı tavsiyeleri ve görgü kurallarını içen eseri Siyasetname'de "Şarap içmenin adabı" başlıklı bir bölümde sultanın şarap içerken dikkat etmesi gereken hususlar bildirilmektedir.[11] Benzer bir şekilde Keykavus'un Kabusname adlı eserinde de içki adabıyla ilgili bir bölüm yer almaktadır.

Maliki, Şafii ve Hanbeli gibi Sünni mezheplerle Şiilikte sarhoşluk verici maddelerin damlasının kullanılması dahi haram kabul edilirken Hicri 6. (Miladi 12. yy) yüzyıla kadar geçen dönemde Hanefi mezhebi bilginleri ham üzümden imal edilen şarap haricindeki sarhoş edici maddelerin bizzat değil sarhoşluk verici miktarının kullanımının haram olduğunu iddia etmişlerdir.[12]

Hicri 6. yüzyıldan sonra tıpkı diğer Sünni ve Şii mezheplerde olduğu gibi Hanefi mezhebinin içinde de sarhoşluk veren maddelerinin damlasının dahi kullanımının haram olduğu görüşü yaygınlaşmıştır. Ancak bu yüzyıldan önce dahi Hanefi mezhep imamlarının ortak görüşü sarhoşluğun cezalandırılması yönündeydi. Hatta ilk dönem (Hicri 4. yüzyıl) Hanefi mezhebi imamlarından İmam Tahavi'nin bir kimse nebiz (üzümden imal edilen şarap dışındaki sarhoşluk verici tüm maddelerin genel adı) içip sarhoş olursa imamların tümüne göre kendisine had cezası uygulanacağını açıkça bildirir.[13]

Cezayı gerektiren sarhoşluk durumu ise Ebu Hanife'ye göre kişinin yer ile göğü, kadın ile erkeği birbirinden ayırt edemeyecek derecede sarhoş olmadır. Ebu Hanife'nin öğrencisi olan Ebu Yusuf'un görüşüne göre ise kişinin konuşmasında karışıklık-bozukluk olursa ceza gerektirir miktara ulaşılmış sayılır.[13]

Veda haccı sırasında gerçekleşen bir hadise ile ilgili İbn Abbas kanalıyla gelen bir rivayet ise şu şekildedir: "Resullullah'a bir nebiz getirildi. Onu koklayınca kaşlarını çattı ve köleye uzatınca yanındakiler: 'Ya Rasulallah bu helal midir yoksa haram mıdır?' diye sordular. Bunun üzerine Hz. Peygamber onu geri getirmesini söyledi ve beraberinde bir maşraba da su istedi. O suyu nebizin üstüne döktü ve şöyle dedi: 'İçecekleriniz şiddetlenirse onu(n sertliğini) su ile kırınız.'"[14]

Ayrıca Bektaşilik'de dem altında ve Kalenderilik,[15] Haydarilik gibi tarikatlarda da alkol, afyon, şarap gibi sarhoş edici maddelerin kullanıldığı bilinmekte, hatta Eflaki'nin "Ariflerin Menkıbeleri" adlı eserinde Şems-i Tebrizi'nin şarap kullandığı Mevlana'nın sorulan bir soruya verdiği cevaptan anlaşılmaktadır.[16]

Bkz. İslamiyet ve Sarhoşluk, İslamiyet ve alkol

Diğer dinler

Antik Mısır dininde bira ve şarap kullanılır ve ritüel ve dini bayramlarda tanrılara takdim edilirlerdi. Mısır mezarlarında mumyalarla birlikte bira ve şaraplar da depolanmıştı. Çin antik dininde, Sümer ve Babil dininde alkol tanrılara ve göçmüş atalara takdime edilirdi. Mezopotamya kültürlerinde de farklı şarap tanrıları bulunmakta ve Çin imparatorluk kalıntılarında ılımlı ölçüde alkol içimi ilahi alemler tarafından teşvik edilmişti.

Ayrıca bakınız

Kaynakça

  1. ^ Dhirendra Krishna Bose, Wine in Ancient India, Calcutta, 1922, s.4,7
  2. ^ Dhirendra Krishna Bose, a.g.e. s.10-11
  3. ^ Dhirendra Krishna Bose, a.g.e. s.23
  4. ^ Dhirendra Krishna Bose, Wine in Ancient India, Calcutta, 1922, s.10-11
  5. ^ Türkçe Çeviri ve Açıklamalarıyla Tora ve Aftara 3.Kitap Çeviri ve Düzenleme Moşe Farsi, Gözlem Gazetecilik, İstanbul,2010
  6. ^ Türkçe Çeviri ve Açıklamalarıyla Tora ve Aftara 3.Kitap Çeviri ve Düzenleme Moşe Farsi, Gözlem Gazetecilik, İstanbul,2010, Şemini 154-157 Yorumlar bölümü.
  7. ^ Rabbi Hayim Halevy Donin, To Pray As a Jew, Basic Books, 1980. s.309
  8. ^ Ahmet Yaşar Ocak, Osmanlı İmparatorluğunda Marjinal Sufilik: Kalenderiler, TTK, 1992, Ankara, s.178
  9. ^ "Mâide Suresi 90-91. Ayet Tefsiri - Diyanet İşleri BaşKanlığı". kuran.diyanet.gov.tr. 5 Temmuz 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 30 Aralık 2020. 
  10. ^ Daha geniş bilgi için, Halil İnalcık, Has Bağçede Ayş u Tarab, İş Bankası Yayınları, İstanbul, 2015 Adam Mez, Onuncu Yüzyılda İslam Medeniyeti, İnsan Yayınları, İstanbul, 2013 İbn Bibi, Selçukname, Kitabevi Yayınları, 2010
  11. ^ Nizamülmülk, Siyasetnâme, Çev. Nizamettin Bayburtlugil, Dergah Yayınları, İstanbul, 2014, s.58,104,135
  12. ^ Konuyla ilgili tartışmalar için bkn. Najam Haider, Contesting Intoxication: Early Juristic Debates over the Lawfulness of Alcoholic Beverages, Islamic Law and Society dergisi, Sayı:20 1-2, ss.48-89, Brill Yayınları, 2013 ve Nergiz Önce, Erken Dönem Hanefi Mezhebi Eserlerinde ve Osmanlı Dönemi Nükûllü Fetva Mecmualarında "Kitabu'l-Eşribe", Usul dergisi Sayı 15, ss.91-124, 2011/1.
  13. ^ a b İmam Tahavi, Mukayeseli Hanefi Fıkhı-Tahavi Muhtasarı, Çev. Soner Duman, Beka Yayıncılık, İstanbul, 2013, 524
  14. ^ İbn Ebi Şeybe, Musannef, vııı, 103'ten aktaran Nergiz Önce, a.g.e. s.109-110
  15. ^ Ahmet Yaşar Ocak, Osmanlı İmparatorluğunda Marjinal Sufilik: Kalenderiler, TTK, 1992, Ankara, s.178-179
  16. ^ Ahmet Eflâkî, Âriflerin Menkıbeleri, Çev.Tahsin Yazıcı, C.2,1973, s.94
  • Wikipedia/Religion and alcohol 25 Eylül 2015 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
  • Halil İnalcık, Has Bağçede Ayş u Tarap, İş Bankası Yayınları, İstanbul, 2015
  • Eflaki, Ariflerin Menkıbeleri, Çev.Tahsin Yazıcı, Kabalcı Yayınları, İstanbul, 2006
  • Nizamülmülk, Siyasetname, çev. Nizamettin Bayburtlugil, Dergah Yayınları, İstanbul, 1995
  • Keykavus, Kabusname, Çev. Mercimek Ahmed, Haz.Orhan Şaik Gökyay, Kabalcı Yayınevi, 2007
  • Rabbi Hayim Halevy Donin, To Pray As a Jew, Basic Books, 1980

Dipnotlar

İlgili Araştırma Makaleleri

Din, nadiren de olsa ilmet, genellikle doğaüstü, transandantal ve cansal unsurlarla ilişkilendirilmiş, çeşitli ayinler ve uygulamaları içeren, ahlak, dünya görüşleri, kutsal metinler ve yerler, kehanetler, etik kuruluşlarından oluşan bir sosyo-kültürel sistemdir.

<span class="mw-page-title-main">Tasavvuf</span> İslamın içsel, mistik boyutu

Tasavvuf veya Sûfîzm ya da Sûfîlik, İslam'ın iç veya mistik yüzü olarak tarif edilir. Ayrıca Sufizmin batıda yükseltilen içeriğinin "Budizm ve Taoizm gibi içeriksiz güzel yaşama tarzı" olarak yorumlanması da vardır.

<span class="mw-page-title-main">Rakı</span> anason aromalı alkollü içki

Rakı; damıtma yoluyla elde edilen suma kullanılan ve genellikle anason tohumu ile aromalandırılan, alkollü bir geleneksel Türk içkisidir.

<span class="mw-page-title-main">Namaz</span> İslamda farz olan günlük ibadet

Namaz, İslâm'ın şartlarından biri olarak kabul edilen bir ibadettir. Kur'an'da günün belli vakitlerinde abdestle birlikte duaya kalkılması ifadesi bulunur. Kur'an'a göre namaz Allah'ı anarak teslimiyetin gösterildiği bir arınma biçimi ve İbrâhim peygambere öğretilen bir ibadet şeklidir.

<span class="mw-page-title-main">Şeriat</span> İslamî hukuk

Şeriat, Kur'an âyetleri ile Muhammed'in söz ve fiillerinden oluşan naslardan alimler sınıfının (Fukaha) çıkarımları (istinbat) ile oluşturulan dinî kanunlar toplamıdır. İslam'da ibadetler, muameleler ve cezalarla ilgili tüm kavram ve kuralları kapsar. Tarihsel seyir içerisinde kanun ve kuralların teorik (usul) ve pratik uygulama (füru/fetva) çalışmaları ile ilgilenen ve isimleri öne çıkan kişiler adına belirli toplum ve devlet yönetimlerinin de tercihlerini yansıtan fıkıh mezhepleri ortaya çıkmış, ancak şeriat hiçbir zaman tek başına geçerli bir hukuk sistemi olmamış, Ömer veya Emevilerden itibaren "örfi hukuk" ile birlikte kullanılmıştır. Şeriat’ın "insanlar arası ilişkiler bölümü” 1850’lerden itibaren “İslam hukuku” olarak yeni bir isimle sunulmaya başlanır. İslam hukukunda yer yer modern hukukla benzer argümanlar kullanılmasına rağmen aralarında bir takım temel farklar vardır. İslam'da hukuki argümantasyon olarak -insanların birbirlerinin maddi ve manevi alanlarına girmelerini yasaklayan- hak ve -üst makamın alt grup insanlara dengeli davranmasını içeren- adalet kavramları ön plana çıkarılır. Buna göre amirler emirleri altında bulunan insanların gözetimi ve onlara karşı adaletli olmakla, yönetilenler ise onlara itaatle yükümlüdürler. Adaletten sapan amire itaat edilip edilmeyeceği tartışmalıdır. Ayrıca bu anlayışta insanlar Allah'ın kulları (İbadullah) olmakta, şeriat onlara karşı adaletli davranmayı gerektirse bile eşit davranmayı gerektirmemektedir. Şeriat ile modern hukuk arasındaki farklardan belki de en önemlisi, insanların eşit ve özgür bireyler oldukları temelinde geliştirilen modern hukuktaki insan hakları kavramına karşılık, şeriat anlayışında bireysel özgürlük kavramı bulunmamasıdır. Dinî edebiyat ve söylemlerde sıkça kullanılan özgür irade kavramı günlük yaşam tarzını seçebilmesinde değil, kader karşısında insanın uhrevi sorumluluğu bağlamındaki felsefi tartışmalarda görülür. Kur'an'da 30 ayette tekrarlanan ve İslamcılığın temel motivasyonlarından birisi olan “şeriatta kötü olarak tanımlanan durumlar için güç kullanımı kişilerin ev, elbise, beden ve ibadet–inanç gibi özel alanlarına girmeyi gerektirse bile bu kişilerin (kul) hakkına tecavüz olarak değerlendirilmez.

Vâcip, Efâl-i mükellefinden sayılan İslam dini terimi. Arapça kökenli bir sözcük olan vâcip, İslam'da yapılması gereklilik ifade eden eylemleri tanımlamak için kullanılır. Türkçede dini bir mana içermeden sadece "yapılması gereken" manasında da kullanılır.

Haram, din kurallarına aykırı olan, dinî bakımdan kesinlikle yasak olan eylemleri tanımlayan bir din terimidir.

<span class="mw-page-title-main">Absent</span>

Absent, çeşitli bitkilerin damıtılarak fermante edilmesiyle elde edilen, alkol oranı yüksek bir içkidir. Rakıya benzer şekilde bir miktar absente iki ila beş miktar su ilave edilip içilir. Ana bileşenleri alkol, pelin ve yeşil anasondur. Bunun yanı sıra üretildigi bölgenin geleneklerine göre çeşitli bitkiler karışıma eklenir.

<span class="mw-page-title-main">Şarap</span> üzümden yapılan fermente içecek

Şarap veya mey, fermente meyvelerden yapılan alkollü bir içecektir. Maya, meyvelerdeki şekeri tüketir ve onu etanol ve karbondioksite dönüştürerek ısı açığa çıkarır. Şarap erik, kiraz, nar, yaban mersini, frenk üzümü ve mürver gibi çeşitli meyvelerden yapılabilse de çoğunlukla üzümden yapılır ve "şarap" terimi genellikle bir niteleyici olmadan kullanıldığında üzüm şarabını ifade eder. Şarap, çoğunlukla %9 ila %15 arası alkol ihtiva etmektedir. Başka meyvelerden de üretilebilen şaraplar o meyvenin adı ile anılmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">İçki</span> Etanol içeren içecek

İçki ya da alkollü içecek, etanol içeren bir içecektir. Likör, viski, cin, votka, rom, tekila, şarap, bira, vermut; dünyada yaygın olarak tüketilen içkilerdendir. Alkollü içeceklerin tarihi'nin Neolitik dönemli erken bir tarihe kadar uzanması düşünülmektedir. Alkollü içeceklerin tüketimi, birçok kültürde önemli bir sosyal rol oynar. Çoğu ülkede alkollü içeceklerin üretimini, satışını ve tüketimini düzenleyen yasalar vardır. Düzenlemeler, yüzde alkol içeriğinin etiketlenmesini ve bir uyarı etiketinin kullanılmasını gerektirebilir. Yasal içki içme yaşı dünya genelinde 15 ile 21 yaş arasında değişir. Bazı ülkeler bu tür faaliyetleri tamamen yasaklıyor, ancak alkollü içecekler dünyanın birçok yerinde yasaldır. Alkolün sağlık üzerindeki olumsuz etkileri birçok ülkelerde önemli sorun hâline gelmiştir.

Tatianus putperest bir aileden doğan, sonraları Hristiyanlığı seçen bir Hristiyan apolojisti. Tatianus'un bir süre Roma'da yaşayıp daha sonra Edessa'ya döndüğü bilinir. Bardesanes ile çağdaş olan Tatianus Süryani edebiyatına büyük katkılarda bulunmuştur.

<span class="mw-page-title-main">Orta Çağ'da Avrupa mutfağı</span> 5. yüzyıldan 16. yüzyıla kadar Avrupa kültürlerinin besinleri, yeme alışkanlıkları ve yemek pişirme yöntemleri

Orta Çağ Avrupa mutfağı, 5. yüzyıldan 16. yüzyıla kadar Avrupa kültürlerinin besinlerine, yeme alışkanlıklarına ve yemek pişirme yöntemlerine verilen genel addır. Bu dönem boyunca beslenme düzeni ve pişirme yöntemleri Avrupa genelinde değişimlere uğramış ve tüm bu değişiklikler Avrupa'nın modern mutfak kültürünün temelini oluşturmuştur.

<span class="mw-page-title-main">Nizâmülmülk</span> Büyük Selçuklu Devletinin başveziri

Nizâmülmülk veya gerçek adıyla Ebu Ali Kıvamuddin Hasan bin Ali bin İshak et-Tûsî, Büyük Selçuklu İmparatorluğu'nun baş veziri ve Siyâsetnâme adlı eserin yazarı olan Fars devlet adamı ve siyaset bilimcisidir. Devlet yönetiminde bir hayli etkili olan Nizâmülmülk; Alp Arslan ve Melikşah dönemlerinde vezirlik yapmıştır. "Nizâmülmülk" ismi, "devletin düzeni" anlamına gelir.

Alevîler'in dinî i'tikadı Siyâseten İslâmiyet’in “İmamiye-i İsnâ‘aşer’îyye / Onikicilik” fıkhî mezhebinden olan Alevîler, i’tikaden Horasan Melametîliği’nden köken alan Hoca Ahmed Yesevî’in kurduğu “Sünnîliğin Tasavvufî–Yesev’îyye Tarikâtı” ile Fâtımîler Halifeliği devrinde Orta Asya ve Türkistan’da çok önemli fa’aliyetlerde bulunan Muin’ed-Dîn Nâsır-ı Hüsrev’in kurucusu olduğu Pamir Alevîliği’nin de altyapısını oluşturan “Şiîliğin Bâtınî–İsmâilîyye” fıkhî mezhebinin şiddetli etkisi altında gelişimini tamamlayarak ortaya çıkan “Tasavvufî-Bâtın’îyye” i’tikadî mezhebi mensûplarıdır. Alevîlik içerisinde Kızılbaş, Dazalak, Kalender’îyye, Bedr’îyye, Bektâş’îyye, Câm’îyye, Şems’îyye, Edhem’îyye gibi farklı birçok bâtınî tarîkat (yol) yer almaktadır. 13. asırda Babâîlik’ten ve 14. asrın sonlarından itibaren de yoğun olarak Hurûfîlik’ten etkilenen Anadolu kaynaklı Bektaşilik Tarikatı bunların içlerinde en meşhur olanıdır. 14. ve 15. asırlarda “Fadl’Allah Ester-Âbâdî” tarafından Şiîlikten ayrılarak zuhur eden “Hurûfîlik” mezhebinin tesirleri altında kendisini yeniden yapılandırmış olan Bektâşîlik, Alevîliğin içinde yer aldığı varsayılan bir tarîkat (yol) olması itibarıyla Anadolu Alevîliği’nin tamamını tanımlamamaktadır.

İslamiyet ile sarhoşluk durumu arasındaki ilişki İslam hukuku (fıkıh), tasavvuf, İslami edebiyat, İslam tıbbı ve gündelik yaşam ve iktidar alanları içinde değerlendirilebilir. Buradaki sarhoşluk kimi zaman doğrudan fiziki bir maddenin kullanımından doğan bir durum olduğu kadar sevilende kendini/egoyu kaybetmekten doğan ruhsal/manevi bir hal ve sembolik içeriğe kadar bir dizi farklı düzey ve anlam katmanlarına işaret edebilmektedir. Fiziken oluşan sarhoşluk İslam hukuku içinde çoğunlukla yasak kapsamı içinde değerlendirilirken bazı tasavvufi, batınî/içrek/ezoterik dini gruplarda ruhsal gayeye yönelen sufinin vecde girmesine yardımı olacağı anlayışıyla izin verilen hatta kimi zaman övülen bir durum olabilmektedir. Geçmişte "içecekler" bahsi altında fıkıh alanında tartışılan alkol ve diğer keyif verici maddeler günümüzde de İslam/Müslüman toplumlarında tartışılmaya devam etmekte ve seküler/dini grupların kimi zaman ateşli tartışma, zıtlaşma alanı içindeki ayrıştırıcı/etiketleyici bir sembol haline gelmiştir. Günümüz dünyasında alkol ve benzeri sarhoşluk verici maddelerin kullanılmaması kişilerin dindarlığının ayırt edici işareti olarak kabul edilmektedir.

Nebiz, Şarap dışındaki sarhoşluk verici maddeleri tanımlayan genel bir tabirdir. Günümüzde Suriye'de nbid sarhoşluk verici herhangi bir içecek için kullanılırken Mısır'da hamr ve nibid aynı anlamda kullanılmaktadır.

İslam dünyasında sarhoşluk verici özelliği sebebiyle alkollü içecek kullanımı dinen meşru görülmemektedir. İslam mezheplerinin günümüzdeki çoğunluğu alkolün azı veya damlasının kullanımını dahi meşru görmemekteyken tarih içinde farklı mezhepler konuya farklı yaklaşmışlardır. Ayrıca tarih boyunca Müslüman ülkelerde bu yasağa karşın alkol kullanımının olduğu hatta bazı dönemlerde oldukça yaygın kullanıldığı bilinmektedir.

İslamiyet öncesi ve sonrasında Türklerde devam eden içecek kültürü çeşitli maddelerle sürdürülmüştür. Dîvânu Lugâti't-Türk'te "içkü" kelimesi alkollü veya alkolsüz tüm içilen sıvılarla ilgili kullanılır. İslamiyet öncesi kımız, suci gibi isimlerle anılan içeceklerin yanı sıra şarap, rakı, boza, ayran, kahve ve en son çay Anadolu ve Rumeli Türklerinin içecekleri arasında yer almaktadır.

<span class="mw-page-title-main">İslam'da keyif verici maddeler</span>

İslamiyet ile alkollü, alkolsüz olan içecekler ve tütün vs. mamüllerin ilişkisi İslam toplumları tarihi içinde dini olduğu kadar da sosyo-ekonomik ilişkiler ile bir arada değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu ilişki ilgili coğrafya, etnik-kültürel çeşitlilik çerçevesinde bakıldığında çeşitlilik arz etmektedir. İslamiyet bir din olduğu kadar aynı zamanda çeşitli kültürel öğelerin bir arada etkileşim içinde olduğu toplumların diğer kültürel ögelerinden birini oluşturmaktadır. İslam toplumlarının tarihi geçmişlerinin sosyal katmanlarına yönelik mikrotarihsel analizler ekseninde incelenmesi keyif verici maddelerle İslam toplumlarının ilişkisini açığa çıkarmak adına gereklidir. Bu yapıldığında İslam hukukunun maddeleri dışında İslam toplumlarındaki yaşantıların sunduğu veriler İslamiyet ile keyif verici maddelerin ilişkisinin derin analizleri gerektiren ve sanıldığından çok daha karmaşık bir ilişki olduğunu ortaya koyacaktır.

<span class="mw-page-title-main">Alkol hukuku</span> Vikimedya anlam ayrımı sayfası

Alkol hukuku ya da alkol yasaları, alkolün veya etanol içeren alkollü içeceklerin üretimi, kullanımı, etkisi altında olma ve satışı ile ilgili yasalardır. Yaygın alkollü içecekler arasında bira, şarap, elma şarabı ve damıtılmış alkollü içecekler bulunur. Amerika Birleşik Devletleri alkollü içeceği "hacimce yüzde birin yarısından az olmayan alkol içeren sıvı formdaki herhangi bir içecek" olarak tanımlar ancak bu tanım uluslararası olarak değişir. Bu yasalar, alkol üretebilenleri, satın alabilenleri, bir kişinin ne zaman satın alabileceğini, etiketleme ve reklamı, satılabilecek alkollü içecek türlerini, nerede tüketilebileceği, sarhoşken hangi faaliyetlerin yasak olduğu ve nereden satın alınabileceği ile yasalardır. Bazı durumlarda bu yasalar, 1920'den 1933'e kadar Amerika Birleşik Devletleri'ndeki yasakta olduğu gibi, alkol kullanımını ve satışını tamamen yasaklamıştır.