İçeriğe atla

Din halkın afyonudur

Karl Marx

Din halkın afyonudur, (Almanca aslı Die Religion ... ist das Opium des Volkes) Karl Marx'ın çok alıntılanan bir sözüdür. Marx'ın 1843 yılında kaleme aldığı Hegel'in Hukuk Felsefesinin Eleştirisine Katkı. Giriş. adlı yazıda yer almış, bu yazı bir yıl sonra Marx'ın Arnold Ruge ile birlikte yayınladığı Deutsch-Französischen Jahrbücher (Alman-Fransız Yıllıkları) adlı dergide yayınlanmıştır.

Metin

Marx'ın henüz Genç Hegelciler çevresine yakınlık duyduğu ve özellikle Ludwig Feuerbach'ın doğrudan etkisi altında yazılan yazının ilgili bölümü şöyledir:

"Din-dışı eleştirinin temelini şu oluşturuyor: insanı insan yapan din değil, dini yapan insandır. Yani din, henüz kendine erişmemiş ya da çoktan yitirmiş bulunulan insanın sahip olduğu kendinin bilinci ve kendinin duygusunu oluşturuyor. Ama insan, dünyanın dışında herhangi bir yere çekilmiş soyut bir öz değil. İnsan, insanın dünyası, devlet, toplum anlamına geliyor. Bu devlet, bu toplum, dünyanın tersine çevrilmiş bilinci olan dini üretiyor, çünkü kendileri alt-üst olmuş bir dünya oluşturuyor. Din bu dünyanın genel teorisini, onun ansiklopedik özetleme kitabını, onun halksal biçimdeki mantığını, onun tinselci point d'honneur'ünü (onur sorununu), kendinden geçmesini, ahlaksal onaylanmasını, görkemli tamamlayıcısını, teselli ve aklanmasının evrensel temelini oluşturuyor. Din insanal özün doğaüstü gerçekleşmesini oluşturuyor, çünkü insanal öz gerçek gerçekliğe sahip bulunmuyor. Öyleyse dine karşı savaşım vermek, dolaylı olarak dinin tinsel aromasını oluşturduğu dünyaya karşı savaşım vermek anlamına geliyor.
Dinsel üzüntü, bir ölçüde gerçek üzüntünün dışavurumu ve bir başka ölçüde de gerçek üzüntüye karşı protesto oluyor. Din ezilen insanın içli ezgisini, kalpsiz bir dünyanın sıcaklığını, tinin dıştalandığı toplumsal koşulların tinini oluşturuyor. Din, halkın afyonunu oluşturuyor.
Halkın aldatıcı mutluluğunu olarak dini ortadan kaldırmak, halkın gerçek mutluluğunu istemek anlamına geliyor. Halkın kendi durumu üzerindeki yanılsamalardan vazgeçmesini isteme, halkın yanılsamalara gereksinim duyan bir durumdan vazgeçmesini istemek anlamına geliyor. Öyleyse dinin eleştirisi, dinin aylasını oluşturduğu bu gözyaşları vadisinin tohum halindeki eleştirisi anlamına geliyor."[1]

Yorum

Metin dini bir yabancılaşma olarak gören Genç Hegelciler'in felsefesini büyük oranda yansıtmaktadır. Afyon metaforu ele alınırken dikkat edilmesi gereken şeyin, metnin yazıldığı yıllarda afyonun serbestçe kullanılabildiği, tıpta uyuşturucu olarak yaygınlık taşıdığıdır. Metin özellikle Marx'ın olgunluk döneminde üzerinde duracağı yanlış bilinç kavramının ilk çekirdeğini içinde barındırmaktadır. Din Marx'a göre "kalpsiz bir dünyanın sıcaklığı" ve "tinin dışlandığı toplumsal koşulların tini" olmakla olumlu bir işlev gerçekleştirmekte, yani bir uyuşturucu gibi insanları nesnel gerçeklikten uzaklaştırarak mutlu etmektedir. Böylece gerçekliği gölgelemekte, insanların "gerçek" mutluluk için mücadele etmesini engellemektedir.

Dinin bir olumlu özellikler taşıyan bir yanılsama olduğu düşüncesi yine Ludwig Feuerbach'tan önemli bir şekilde etkilenmiş olan Sigmund Freud'da da bulunur. Freud da dinin uygarlığın gelişimine büyük katkılar yaptığını, ancak aklın ve bilimin egemen olduğu bir dünyada insanların artık bilimin kurallarına göre yetiştirilmesi gerektiğini yazar. Ona göre "bilimin bize veremeyeceğini başka bir yerde aramak bir yanılsamadır".[2]

Konuyla ilgili yayınlar

  • Ludwig Feuerbach. Hıristiyanlığın Özü. (Çev. Devrim Bulut). Ankara, 2004: Öteki. ISBN 978-975-584-194-6
  • Sigmund Freud. Uygarlık, Toplum ve Din. (Çev. Emre Kapkın). İstanbul, 2004: Payel. ISBN 978-975-388-146-3
  • Karl Marx. Hegel'in Hukuk Felsefesinin Eleştirisi. (Çev. Kenan Somer). Ankara, 1997: Sol Yayınları. ISBN 975-7399-57-4
  • Erdoğan Özmen. Psikiyatri, Psikoloji, Politika. İstanbul, 1995: Zed Yayın.

Notlar

  1. ^ Karl Marx. Hegel'in Hukuk Felsefesi'nin Eleştirisine Katkı. Giriş. (Çev. Kenan Somer). Karl Marx. Hegel'in Hukuk Felsefesi'nin Eleştirisi içinde. Ankara, 1997: Sol Yayınları. S. 191-209. Alıntı: S. 191-192.
  2. ^ Sigmund Freud. Bir Yanılsamanın Geleceği. (Çev. Selçuk Budak). Sigmund Freud. Uygarlık, Din ve Toplum içinde. Ankara, 1995: Öteki Yayınları. S. 177-237. Alıntı: S. 237

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Karl Marx</span> Almanya doğumlu filozof (1818–1883)

Karl Marx, 19. yüzyılda yaşamış Alman filozof, politik ekonomist ve bilimsel sosyalizmin kurucusu. Bir müddet gazetecilik de yapan Marx, iktisadi ve beşerî konularda eleştirel fikirler ve tespitler ortaya koymuştur.

Din, nadiren de olsa ilmet, genellikle doğaüstü, transandantal ve cansal unsurlarla ilişkilendirilmiş, çeşitli ayinler ve uygulamaları içeren, ahlak, dünya görüşleri, kutsal metinler ve yerler, kehanetler, etik kuruluşlarından oluşan bir sosyo-kültürel sistemdir.

<span class="mw-page-title-main">Din bilimleri</span>

Din bilimleri, dinle teolojik bakış açısıyla ve normatif yöntemlerle ve apolejetik amaçla ilgilenen ilahiyatın aksine dinleri sosyal bilimler perspektifinden ve herhangi bir dini veya dinleri apolejetik (savunmacı) gaye gütmeden ve ideolojik muhalefet tavrı içine girmeden olgusal temelde araştıran ve analiz eden çeşitli sosyal bilim disiplinlerinin ortak adı.

<span class="mw-page-title-main">Ludwig Andreas Feuerbach</span> Alman filozof ve ahlakçı (1804-1872)

Ludwig Andreas Feuerbach, Alman filozof ve ahlakçı. Marx üzerindeki etkisi ve hümanist ilahiyat görüşleri ile ünlenmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Max Stirner</span> Alman filozof

Max Stirner ya da gerçek adıyla Johann Kaspar Schmidt,, Alman filozoftur. Özellikle Hegel'in toplumsal yabancılaşma ve öz bilinç kavramlarıyla ilgilenmiştir. Stirner, genellikle nihilizmin, varoluşçuluğun, psikanalitik teorinin, postmodernizmin ve bireyci anarşizmin öncülerinden biri olarak kabul edilir. Birçok bireyci filozofu düşünceleriyle etkilemiştir.

<span class="mw-page-title-main">Louis Althusser</span> Fransız filozof (1918-1990)

Louis Pierre Althusser, Fransız marksist filozof.

<span class="mw-page-title-main">Diyalektik materyalizm</span> Karl Marx ve Friedrich Engelsin eserlerinden türetilen felsefi görüş

Diyalektik Materyalizm, materyalizmin Karl Marx tarafından yorumlanmış biçimi, Marksist felsefenin adlandırılma biçimi ya da Marksizmin felsefi öğretisidir.

<span class="mw-page-title-main">Georg Wilhelm Friedrich Hegel</span> Alman filozof

Georg Wilhelm Friedrich Hegel, Alman filozof.

<span class="mw-page-title-main">Marx'ın yabancılaşma teorisi</span>

Yabancılaşma kavramı, Marx'in teorisinin özellikle başlangıç evresinde belirgin bir önceliğe ve öneme sahiptir. Marx'ın erken yazılarında bu önceliği ve yabancılaşma kavramının çeşitli açılımlarını görmek mümkündür. 1844 Elyazmaları ve Alman İdeolojisi bu noktada anılmaya değer. İki tür yabancılaşmadan söz edilebilir Marx'ın bu çalışmalarında. Bunlardan ilki, doğadan kopuş anlamındaki yabancılaşmadır. İnsan, doğadan koparak kültürel-toplumsal alanda kendine ikinci bir doğa kurmak anlamında, doğaya yabancılaşır. Bu insan oluşu açıklayan niteliğiyle olumlu karşılanan yabancılaşmadır, zorunlu bir süreç olarak anlaşılır. İkinci yabancılaşma ise, bizzat kapitalist pazarın ve kapitalist toplumsal sistemin yarattığı yabancılaşmadır. Bunun sonucu olarak insan kendi doğasına yabancılaşır. Böylece insan kendine, kendi emeğine, ilişkilerine, dünyaya ve yaşama yabancılaşır. Kapitalist pazarın bir unsuru olarak işleyen çarklardan biri haline gelir. Anlaşılacağı gibi, yabancılaşma teorisinin Marx'ın İnsanın doğası anlayışıyla yakından ilişkisi vardır. Marx'ın çalışmalarının sonraki dönemlerinde bu kavramı kullanmadığı görülür, ancak bununla birlikte bu kavramın içerdiği perspektifi bir şekilde devam ettirdiği söylenebilir. Meta fetişizmi nosyonunun bir anlamda insanın kendi doğasına yabancılaşmasının kapitalizm içindeki maddi temelini ya da yapısını açıklamaya çalıştığını ve bu açıklamanın içeriğini kapitalist toplumun üretim ve değişim ilişkilerini toplumsal iş bölümü ekseninde birbirleriyle ancak ürünleri dolayımıyla kurup yürüttüklerinin oluşturduğunu söylemek yanlış olmaz.

<span class="mw-page-title-main">Meta fetişizmi</span>

Marksist felsefede, meta fetişizmi terimi, üretim ve değişimin ekonomik ilişkilerini, insanlar arasında var olan ilişkiler olarak değil, şeyler arasında var olan toplumsal ilişkiler olarak tanımlar. Bir nesneleştirme biçimi olarak meta fetişizmi, ekonomik değeri metalara özgü olarak sunar ve metayı, malları ve hizmetleri üreten işgücünden, insan ilişkilerinden kaynaklanmaz.

Alman felsefesi, 18. yüzyıl sonu ve 19. yüzyıl başlarından itibaren belirgin bir ağırlık kazanan, bir bakıma felsefenin yurdu hâline gelen Alman felsefe geleneğini ya da başka bir açıdan farklı felsefi eğilimlere sahip olan Alman felsefecilerinin bütünlüğünü ifade etmektedir.

<span class="mw-page-title-main">19. yüzyıl felsefesi</span>

19. yüzyıl felsefesi öncelikli olarak Alman felsefesinde romantizmin ve idealizmin zirveye ulaştığı bir dönemdir. Aynı şekilde materyalizmin de yeni bir derinlik kazandığı ve öne çıktığı görülür. Fransız felsefesinde bir yanda Charles Fourrier, Pierre-Joseph Proudhon, Claude Henri de Saint-Simon gibi reformcu düşünürler; öte yanda da August Comte ile pozitivizmin belirginleştiği görülür. Tarihçi Tocqueville ile sosyolog ve düşünür olan Emile Durkheim'ı da buraya eklemek gerekir.

<span class="mw-page-title-main">Hegelcilik</span>

Hegelcilik, asıl olarak Hegel sonrası Hegelcilerin özellikle onun mutlak idealizmini ve diyalektik yöntemini benimseyen ve bu yönde sistematik bir yönelim gösteren felsefe eğilimidir. 19. yüzyıl felsefesinin önemli akımlarından biri olmuştur; özellikle 19. yüzyılın ilk yarısında Almanya'nın en güçlü akımlarından biridir. Hegel felsefesinin mantıksal sistematikliği ve yöntemsel ilkelerindeki kategorik kesinlik ve kapsamlılığı bunda etkili olmuştur.

<span class="mw-page-title-main">1844 Elyazmaları</span>

1844 Ekonomik ve Felsefi Elyazmaları Karl Marx tarafından 1844 yılı Nisan ve Ağustos ayları arasında yazılmış bir dizi nottur. Hayatta olduğu süre içerisinde yayımlanmayan bu notlar ilk kez 1932 yılında Sovyetler Birliği'ndeki araştırmacılar tarafından yayımlanmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Marx'ın insan doğası teorisi</span>

Karl Marx'ın insan doğası teorisi onun kapitalizm eleştirisinde, komünizm anlayışında ve maddecilik anlayışında önemli bir yer tutar. Marx, tam olarak “insan doğası” ifadesini kullanmaz, bunun yerine kullandığı “gattungswesen” kavramı genellikle ‘varlık türü’ ya da ‘tür-özü’ olarak çevrilir. Marx bu terimle insanların bir ölçüde kendi doğalarını oluşturma veya şekillendirme yeteneğine sahip olduklarını belirtmektedir. Genç Marx'ın 1844 yılına ait el yazmalarındaki bir nota göre terimi, hem birey hem de insan doğasından bir bütün olarak bahsederken kullanan Ludwig Feuerbach’tan alıntılamıştır. Bütünsel bir insan anlayışına sahip olan Marx, insanı yabancılaşmamış durumuna geri dönmeye, doğayla, başka insanlarla ve toplumla yeniden birleşmeye ihtiyaç duyan bir varlık olarak görmüştür.

Yahudi Sorunu Üzerine 1843 sonbaharında Karl Marx tarafından yazılan makale. Daha sonra tarihsel materyalizm olarak adlandırılacak tarihi materyalist biçimde kavramlaştırma yolundaki ilk çabaları bu makalede görülür.

<i>Hegelin Hukuk Felsefesinin Eleştirisi</i> 1843 yılında Karl Marx tarafından yazılan el yazması

Hegel'in Hukuk Felsefesinin Eleştirisi 1843 yılında Alman, siyaset felsefecisi Karl Marx tarafından yazılmış; basılmamış bir el yazmasıdır. Giriş kısmı hariç bu eser, Marx hayatta iken basılmamıştır. Bu çalışmasında Marx, Georg Wilhelm Friedrich Hegel'in 1820 yılında yayınlanmış olan Hukuk Felsefesinin Öğeleri isimli kitabını paragraf paragraf yorumlamıştır. Bu eserde Marx'ın önemli eleştirilerinden biri Hegel'in diyalektik argümanlarının soyutlama ile başlamasıdır.

<span class="mw-page-title-main">Yahudi ateizmi</span> Etnik ve kültürel olarak Yahudi olanların benimsediği ateizm

Yahudi ateizmi, etnik olarak Yahudi, ancak fikir ve dünya görüşü olarak ateist olanlardır. Yahudilik etnik olduğu kadar dinî noktaları da kapsadığı için, doğal olarak Ateist Yahudilik çelişkilere yol açmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Marksist-Leninist ateizm</span> Diyalektik-Materyalist Ateizm

Marksist-Leninist ateizm ya da bilinen diğer adıyla Marksist-Leninist bilimsel ateizm, Marksizm-Leninizm'in antiklerikal ve dinsizlik unsurudur. Sovyetler Birliği'nin resmi devlet ideolojisi idi.

Din karşıtlığı (Antireligion), her türlü dine karşı çıkmaktır. Örgütlenmiş dine, dinî ayinlere ve dinî kurumlara karşı çıkmayı içerir. Din karşıtlığı terimi, örgütlenmiş olsun ya da olmasın belirli doğaüstü ibadet veya uygulama biçimlerinin karşıtlığı olarak da kullanılmıştır.