
İbn Sînâ veya Ebu Ali Sînâ ya da Batılıların söyleyişiyle Avicenna, İslam'ın Altın Çağı döneminin en önemli doktorlarından, astronomlarından, düşünürlerinden, yazarlarından ve bilginlerinden biri olarak kabul edilen Fars polimat ve "polimerik erken tıbbın babası" olarak bilinen tabiptir.

Fârâbî, 8. ve 13. yüzyıllar arasındaki İslam'ın Altın Çağı'nda yaşamış ünlü filozof ve bilim insanıdır. Aynı zamanda gök bilimci, mantıkçı ve müzisyendir.
İbn Miskeveyh (940-1030) Fars asıllı ünlü Şii filozoftur. Müslümanlarca; Aristoteles, Farabi'den sonraki üçüncü öğretmen yani "Muallim Salis" olarak bilinir. İran'ın Rey kentinde 940'ta doğdu. Aktif politik kişiliğini filozof rolüyle birleştirdi. Tarihçi yönü de olan Miskeveyh Bağdat, İsfahan ve Rey şehirlerindeki Büveyhî Hanedanı'na hizmette bulundu. Aralarında Sicistani'nin de olduğu bir entelektüel grubunun üyesiydi. İslam dünyasında Neoplatonik geleneğin ortaya çıkışında Miskeveyh'in telifçi rolünün etkisi bulunmaktadır. İbn Miskeveyh tarihten psikolojiye, kimyadan metafiziğe kadar pek çok farklı alanda çalışmalarda bulundu ve eserler kaleme aldı. Yunan filozoflarının tevhid ile ilgilendiklerini öne sürmekle Miskeveyh din ile felsefeyi uzlaştırma hususu probleminden uzak durmuştur.

Şehâbeddin Sühreverdî, İranlı İslam filozofu ve işrakilik isimli fikrî akımın kurucusu.

Mektep ya da Mekteb ya da Mektephane, el- küttab olarak da anılır., ilkokul anlamına gelen Arapça sözcüktür. Çocuklara İslami konuları, okuma, yazma ve grameri öğretme önceliği olan bir kurum olsa da diğer pratik ve teorik konularda da eğitim vermiştir. 20. yüzyıla kadar mektepler İslam dünyasında kitlesel eğitimin yegane adresi olmuştur.
İslam tıbbı, İslam peygamberi Muhammed dönemindeki geleneksel Arap tıbbından olduğu kadar, Eski Roma tıbbı Unani'den, Eski Hint tıbbı Ayurveda'dan ve Eski İran tıbbından etkilenmiştir.

İslam'ın Altın Çağı veya İslam Rönesansı, tarihsel olarak Orta Çağ'da, Abbâsîler döneminde 8. yüzyılın ortalarında başlayan ve 15. yüzyılın sonlarına kadar devam eden, İslâm dünyasının çoğunun bilimsel, ekonomik, kültürel, sanatsal, siyasi ve dinî yönlerden zirvede olduğu dönemi ifade eder. Abbâsîler devrinde, Hârûnürreşîd tarafından Bağdat'ta Beytülhikme adında büyük bir bilim merkezinin kurulması ile başlayan bu dönemin, Moğolların 1258'de Bağdat'ı kuşatıp yağmalaması ve böylelikle Abbâsî Hâlifeliği'nin yıkılması ile son bulduğu şeklinde genel bir kabul vardır. Ancak bazı kaynaklarda bu dönemin 14. yüzyıla kadar, bazı kaynaklarda da 15. yüzyıla, hatta 16. yüzyıla kadar sürdüğü ifade edilir.

El-Kanun fi't-Tıb veya Latince ismiyle Canon medicinae, Batı'da Avicenna olarak da bilinen İbn-i Sina'nın 14 ciltlik tıp ansiklopedisidir. Arapça yazılmış olan eser 1025 yılında tamamlanmıştır. Eserin içeriği İbn-i Sina'nın kendi hekimlik deneyimlerine, Orta Çağ İslam tıbbına, antik Yunan hekim Galen'in yazılarına, antik Hint tıp geleneğinin hekimlerinden Suşruta ve Çaraka'ya ve antik Arap ve Pers tıp geleneklerine dayanmaktadır. Eser sıklıkla tıp tarihindeki en ünlü eserlerden birisi olarak adlandırılır. Eserin en eski bilinen nüshası 1052 tarihlidir ve Ağa Han koleksiyonunda yer almaktadır.
İbnü'l-Baytâr ya da tam künyesi ile Ebû Muhammed Ziyâüddîn Abdullah bin Ahmed el-Aşşâb el-Mâlekî Arap bilim insanı, botanikçi, eczacı ve hekim. Endülüs'ün en önemli bilim adamlarından olan İbn Baytar, İslam'ın Altın Çağı'nın ve Müslüman Tarım Devrimi'nin en büyük eczacı ve botanikçilerinden biri sayılmaktadır.

Felsefe veya düşünbilim; varlık, bilgi, değerler, gerçek, doğruluk, zihin ve dil gibi konularla ilgili soyut, genel ve temel problemlere ilişkin yapılan sistematik çalışmalardır. Felsefe ile uğraşan kişilere filozof denir.

Ebu'l-Hasan Behmenyar ibn al-Marzuban, daha çok Behmenyar olarak bilinir, esasen İbn-i Sina'nın en önde gelen öğrencilerinden biri olarak bilinen İranlı bir bilim adamıdır.
Franz Rosenthal, Alman doğubilimci.

Beytülhikme veya Bilgelik Evi, aynı zamanda Büyük Bağdat Kütüphanesi olarak da bilinen, ya büyük bir Abbasi devlet akademisini ve Bağdat'taki entelektüel merkezini ya da İslam'ın Altın Çağı sırasında Abbasi halifelerine ait büyük bir özel kitaplığı belirtir. Bilgelik Evi, Abbasi Halifeliğinin çöküşünün ardından fiziksel kanıt eksikliği ve bir anlatı oluşturmak için edebi kaynakların doğrulanmasına güvenerek, resmi bir akademi olarak işlevlerine ve varlığına ilişkin aktif bir tartışmanın konusudur. Bilgelik Evi, 8. yüzyılın sonlarında Halife Harun Reşid'in koleksiyonları için bir kütüphane olarak veya el-Mansur (754-775) tarafından hem Arapça hem de Farsça nadir kitaplara ve şiir koleksiyonlarına ev sahipliği yapmak üzere oluşturulan özel bir koleksiyon olarak kuruldu.

Orta Çağ İslam dünyasında bilim, İslam'ın Altın Çağı adı verilen ve 8. yüzyıl ile 14. yüzyıl-15. yüzyıl arasında İslam dünyasında geliştirilen ve uygulanan bilim. Bu dönemde Hint, Fars, Sabii ve özellikle Yunan uygarlıklarına ait eserler Arapçaya tercüme edildi. Bu çeviriler tüm bir Orta Çağ boyunca İslam uygarlığında yaşayan bilim insanlarının bilimsel gelişmelerde bulunmalarına ve bu gelişmeleri sonraki yüzyıllara taşımalarına olanak sağladı.
Orta Çağ İslam dünyasında fizik, İslam'ın Altın Çağı, Antik Yunan yeniliklerine ek olarak doğa bilimlerinde birçok gelişmeler görüldü. Bu zaman aralığında İslam Teolojisi bilgiye ulaşmaya çalışan düşünürleri cesaretlendirirken, bilim etkisinin ya da gücünün dini inanç adına herhangi bir çelişkinin ya da sakıncanın olmadığı yargısına sahipti. Bu dönemde sayabileceğimiz düşünürler arasında Farabi, Kindî, İbn-i Sina, İbn-i Heysem ve İbn Bacce yer alır. Bu düşünürlerin önemli çalışmaları Orta Çağ Döneminin bilimsel kaynaklarıydı ve Lingua franca olarak kabul edilen Arapça esas alınarak yazılmıştı.

Girit Emirliği, 820'lerin sonlarından 961 yılında Bizanslıların geri almasına kadar devam etmiş Akdeniz adası Girit'te kurulu Müslüman devleti. Abbasiler'in egemenliğini tanımasına ve Mısır Tolunoğulları ile yakın bağları olmasına rağmen de facto bağımsız bir devletti.

İslam astronomisi, özellikle İslam'ın Altın Çağı sırasında, İslam dünyasında yapılan astronomik gelişmeleri kapsar ve çoğunlukla Arapça yazılmış eserlerden oluşur. Bu gelişmeler özellikle Uzak Doğu ve Hindistan'da daha sonra Orta Doğu, Orta Asya, Endülüs ve Kuzey Afrika'da gerçekleşti. Orta Çağ İslam astronomisi, yabancı dildeki kaynakların özümsenmesi ve bu kaynakların birbiriyle benzeşmeyen unsurlarının İslami özelliklere sahip bir bilim yaratmak için birleştirilmesi gibi yönleri nedeniyle diğer İslami bilimlerin doğuşuyla paralellik gösterir. Bu kaynaklar özellikle Arapça diline tercüme edilmiş ve üzerine çalışmalar gerçekleştirilmiş Yunan, Sasani ve Hint eserlerinden oluşuyordu.

İslam'ın Altın Çağı'nda matematik, özellikle 9. ve 10. yüzyıllarda, Yunan matematiği ve Hint matematiği üzerine inşa edilmiştir. Ondalık basamak-değer sisteminin ondalık kesirleri içerecek şekilde tam olarak geliştirilmesi, ilk sistematik cebir çalışması (Hârizmî tarafından yazılan Cebir ve Denklem Hesabı Üzerine Özet Kitap adlı eser ve geometri ve trigonometride önemli ilerlemeler kaydedilmiştir.

İran felsefesi veya Fars felsefesi, Doğu felsefesinin bir parçası olup, oldukça zengin ve eski bir tarihe sahiptir. İran felsefesi'nin kökeni eski İran'da Hint-İran kökleriyle ortaya çıkan ve Zerdüşt öğretilerinden büyük ölçüde etkilenen, felsefi gelenek ve düşünceler zamanına kadar uzanmaktadır. Pers bölgesinde bağımsız felsefi düşüncenin ortaya çıkışını, M.Ö. 1500’ler de Avesta metinleri aracılığı ile tarihleyen Hint-İranlılar’dan öğrenmekteyiz. Zerdüşt'ün görüşlerinin, Yahudilik ve Orta Platonizm dönemi fikirleri aracılığıyla, Batı Avrupa kültürlerini de etkilediğini görmekteyiz.

Gerardus Cremonensis, bilimsel kitapların Arapçadan Latinceye çeviren İtalyan tercümandır. Kastilya Krallığı'nda Toledo'da çalıştı ve Toledo'daki kütüphanelerden Arapça kitaplar aldı. Kitaplardan bazıları orijinal olarak Yunanca yazılmıştı ve o zamanlar Konstantinopolis'te iyi bilinmesine rağmen, Batı Avrupa'da Yunanca veya Latince olarak mevcut değildi. Gerardus Cremonensis, on ikinci yüzyılda Arapların ve eski Yunanlıların astronomi, tıp ve diğer bilimlerdeki bilgilerini Latince olarak kullanıma sunarak Batı ortaçağ Avrupa'sını canlandıran Toledo Çevirmenler Okulu arasında en önemli çevirmendir. Gerardus'un en ünlü çevirilerinden biri, Toledo'da bulunan Arapça metinlerden Batlamyus'un Almagest eseridir.