Batum, Gürcistan'ın Özerk Cumhuriyeti Acara'nın başkenti olan Karadeniz kıyısındaki liman kenti. Nüfusu 169.100 olan Batum, önemli bir liman ve ticaret merkezi olarak hizmet vermektedir. Subtropikal bir bölgede yer almaktadır. Narenciye ve çay gibi tarımsal ürünler bakımından zengindir.
Acara Özerk Cumhuriyeti, Gürcistan'ın güneybatı kesiminde yer alan özerk cumhuriyet. Yönetim merkezi Batum'dur. Türkiye'nin hemen kuzeydoğusunda Artvin ve Ardahan illeri sınırında yer alır. Artvin'in Kemalpaşa ilçesinde bulunan Sarp Sınır Kapısı Batum'a açılır. Bir süre Osmanlı İmparatorluğu yönetiminde kalmış olan Acara Özerk Cumhuriyeti, 1921'de imzalanan Kars Antlaşması'nın bir sonucu olarak Acara Özerk Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti adıyla kurulmuş, Sovyetler Birliği'nin dağılıp Gürcistan'ın bağımsız olmasından sonra bugünkü adını almıştır. Gürcistan'ın merkezî yönetimine tabi olan Acara Özerk Cumhuriyeti, Türkiye ile tarihî, dinî ve kültürel yakınlığa sahiptir. 1921 Kars Antlaşması metnine göre Türkiye, bölgeyi dinî toplulukların bütün haklarını garanti altına alan geniş bir yönetimsel özerkliğe sahip olması ve Batum limanından vergisiz şekilde serbest ticaret yapabilmesi koşuluyla Gürcistan'a bırakmıştır.
Gürcüler veya Kartveliler, günümüzde büyük bölümü Gürcistan’da yaşamakta olan Kafkasya halkı. Gürcüler ayrıca Azerbaycan, İran, Rusya, Türkiye, ABD ve Avrupa’nın bazı ülkelerine de dağılmıştır. Tarihsel antropoloji açısından Gürcüler; Svanlar, Lazlar ve Megreller ile aynı kökenden gelen bir Kartveli halkı olarak kabul edilir. Halkın büyük çoğunluğu bir Kartveli dili olan Gürcüce konuşmaktadır.
Telavi, Gürcistan’ın doğusunda, Kaheti bölgesinin başta gelen kentidir. Nüfusu yaklaşık 19.629 (2014). Başkent Tiflis’e 156 kilometre uzaklıktadır.
Gürcistan tarihi, Gürcistan'da tarih öncesi dönemlerden günümüze kadar uzanan dönem boyunca yaşanan olayları kapsar.
Kobuleti, Gürcistan’da, Acara Özerk Cumhuriyetinde bulunan, aynı adlı belediyenin yönetim merkezi olan kenttir. Demiryolu istasyonunun ve çay işleme atölyelerinin bulunduğu Kobuleti, yazın önemli dinlence yerlerinden biridir. Kobuleti kenti ve bölgesi, Osmanlı döneminde Çürüksu olarak adlandırılıyordu.
Kartli Krallığı Batı Gürcistan'ın Kartli bölgesinde başkenti Tiflis olan Geç Orta Çağ / Yakın Çağ Gürcü monarşisidir. 1478 yılında Gürcistan Krallığı'nın dağılma süreciyle ortaya çıkmış ve Bagrationi Hanedanı'nın Kahetili kolunun başarısı sayesinde 1762 yılında komşusu Kaheti Krallığı ile birleşene dek varlığını sürdürmüştür. Bu dönemin çoğunda krallık Safevi hanedanlıklarının vasalıydı ancak belirli aralıklarla özellikle 1747 yılından sonra bağımsızlığını sürdürmüştür.
Aleksandre Roinaşvili, ilk Gürcü fotoğrafçı. Özellikle Kafkasya’nın doğası ve çağdaşı ünlü Gürcü aydınların fotoğraflarıyla tanınmıştır. Uzun zaman diliminde topladığı Gürcü, Kafkas, Doğu ve Avrupa kültürlerine özgü objelerle Kafkasya’da ilk bir “seyyar müze” kuran Roinaşvili, bu müzenin objelerini “Kafkasya Seyyar Müzesi Küçük Kataloğu”nda kayıtlara geçirmiştir.
Arnold Çikobava, Nikolay Marr'ın tartışmalı Yafetik teorisinin en aktif eleştirmenlerinden biri olarak tanınan Gürcü kafkasolog, dilbilimci ve filolog.
Çoha, ayrıca Çerkeska olarak bilinir, geleneksel olarak Kafkasya halklarının giydiği yüksek boyunlu yün kabandır. Genellikle bir erkek giysisi olan çoha, 2020'de Gürcistan'ın maddi olmayan kültürel mirasları listesine seçilmiştir.
Kaheti-Hereti Krallığı ya da sadece Birinci Kaheti Krallığı merkezi Kaheti bölgesi ve başkenti Telavi olan Doğu Gürcistan'daki erken Orta Çağ monarşisidir. Kaheti Prensliği'nin güçlü yöneticisi Büyük III. Kvirike'nin liderliğinde 1014 yılında ortaya çıkmıştır. III. Kvirike sonunda Hereti kralını yenilgiye uğratarak kendisini birleşik Kaheti ve Hereti'nin kralı ilan etti. Krallık bu tarihten itibaren 1104 yılına kadar birleşik Gürcistan Krallığı'ndan ayrı bağımsız bir devletti. Krallığın toprakları batıda Ksani Nehri'nden doğuda Alicançay Nehri'ne ve kuzeyde Didoeti'den güneyde Kura Nehri'ne kadar uzanan bölgeyi kapsamaktaydı.
Gürcistan Ulusal Bilimler Akademisi (GUBA), Gürcistan'ın önde gelen akademilerindendir. Kasım 1990'a kadar Gürcistan SSR Bilimler Akademisi adı kullanılıyordu. Akademi, Gürcistan'daki bilimsel araştırmaları koordine eder ve yabancı ülkelerin akademileri ve bilim merkezleriyle ilişkiler geliştirir.
İvane (Vano) Nasidze (Gürcüce: ივანე ნასიძე, genetik ve antropoloji alanındaki çalışmalarıyla tanınan Gürcü bilim insanıdır. Bütün ömrünü Kafkas bölgesindeki toplumların ilişkileri ve tarihinin genetik araştırmasına adamıştır.
Adolf Dirr Alman dilbilimci, filolog ve etnolog. Kafkas dilleri üzerinde yaptığı çalışmalarla tanınmaktadır. Svanca, Lazca, Megrelce, Abhazca ve Osetçenin bilinen en eski ses kayıtlarını kaydetmiştir. 1910 ve 1913 yılları arasında kaydedilmiş 38 halk şarkısından oluşan ses kayıtları, Berlin Etnografya Müzesi'nde kayıt altındadır. En popüler eseri Kafkas halk masalları'dır. Caucasica bilimsel dergisinin kurucusu olan Dirr, Münih Üniversitesi Fahri Doktorası ve St. Petersburg Bilimler Akademisi Makariev Ödülünün sahibidir.
İoseb Bartlomes Megrelidze, Gürcü edebiyat eleştirmeni ve filologdur.
İakob Gogebaşvili, Gürcistan'daki bilimsel pedagojinin kurucusu olarak kabul edilen Gürcü eğitimci, çocuk yazarı ve gazeteci. Çocukların Gürcüce okuma yazma öğrenmesi için 1876 yılında hazırladığı Deda Ena isimli kitabı, değiştirilmiş bir biçimde 1880'den beri Gürcü okullarında ders kitabı olarak kullanılmaktadır.
Pşımaho Kotse, Çerkes yazar, aktivist ve Kuzey Kafkasya Dağlık Cumhuriyeti hükûmetinin ikinci lideri. 1917-1920'de Kuzey Kafkasya'nın en önde gelen siyasî figürlerinden biriydi.
Himşiaşvili, Gürcistan'da bir Gürcü sülale adıdır. Bu sülale adına Tiflis, Acara, Kaheti bölgelerinde rastlanır.
Aleksandr Frenkel, tam adı Aleksandr Samoyloviç Frenkel, Rus hukukçu, gazeteci ve yazar. 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’nı izleyen dönemde Batum ve Çürüksu (Kobuleti) bölgelerinde Müslüman Gürcülerin içinde bulunduğu koşulları ve Gürcü göçünü anlatan günlükleriyle tanınır.
Gürcü göçleri, Osmanlı Devleti egemenliğindeyken 19. yüzyılda Rusya'nın eline geçen tarihsel Gürcü topraklarından bugünkü Tükiye sınırlarına yapılan göçlerdir. Göçmenlerin büyük bölümü Müslüman Gürcüler, küçük bölümü de Katolik Gürcülerden oluşuyordu. Müslüman Gürcülerin kitleler halindeki göçleri, 1828-1829 ve 1877-1878 savaşlarının ardından Osmanlı Devleti ile Rusya arasında imzalanan antlaşmalara bağlı olarak gerçekleşmiştir. Müslüman Gürcülerin göçü Gürcü literatüründe Muhaciroba (მუჰაჯირობა) olarak adlandırılmıştır. Muhaciroba, Arapça "muhacir" kelimesinden türemiş olup Türkçedeki "muhaceret" kelimesiyle karşılanabilir.