Diluvial teraslar Katun Nehri Altay Bölgesi, Altay CumhuriyetiKuray Nehri, Altay, Rusya
Dilivium, bir jeoloji terimidir.[1] Sel ve taşkın sularının yüzeysel akışı sırasında bünyesinde taşıdığı kil ve benzeri alüvyonları yavaş ve istikrarlı bir şekilde biriktirmesiyle oluşan kayaçlardır.[1] Bu terim eskiden Nuh tufanının neden olduğu sanılan kaya kil katmanlarına verilirdi.
20. yüzyılın sonlarında Rus coğrafyacı Alexei Rudoy dilivium terimini Altay havzası dağlar asındaki Buzul Çağı dev buzul barajı göllerinin katastrofik patlamaları sonucu oluşan katmanların tanımı için önermiştir. Bu göllerin en genişleri, Chuya ve Kuray, yüzlerce kilometre su hacmine sahipti ve bunların zirve hidrografi akış hızındaki tahliye oranı, Kuzey Amerika'daki meşhur Pleistosen Lake Missoula selinin azami oranlarını aşmıştır.
Altay bölgesi sel yatakları
Güney Sibirya ve Kuzey Moğolistan'daki neredeyse tüm dağlar arası çöküntüler Pleistosen Buzul Çağları sürecinde buzul baraj göllerine ev sahipliği yapmıştır. İklim değişiklikleri ve buz barajlarının hidrostatik değişiklikleri, havza göllerinin tekrarlanan boşaltım ve dolguları tarafından takip edilmiştir. Göller taşkın karakterine sahiptir. İklim koşullarına uygun olarak, buzullar baraj deformasyonları ve göl taşkınlarından hemen sonra tekrar ana drenaj vadilerinin içinde akacak ve havzalar baraj haline gelecektir.
Taşkınlar saniyede milyonlarca metreküpe ulaşıyorken, göllerin en büyükleri (Chuya, Kuray, Darkhat ve diğer göller) yüzlerce kilometre küplere kadar hacme ulaşmıştır. Bu seller art arda yeni tortu yatakları inşa ederek drenaj vadilerine dönüşmüştür. Bu olaylar 23-7 bin yıl önceki Chuya ve Katun Nehri vadilerindeki büyük ölçekli sellerin oluşumunu kanıtlar. O dönemde en az beş büyük ölçekli sel olayı vardır. Muazzam su kütleleri Batı Sibirya'nın güneyine doğru aynı anda ve defalarca boşalmıştır. Altay havzalarının dışındaki toplam su hacmi sadece 10 bin kilometre küp suya ulaşabilmiştir. Bazı periyotlarla, Güney Sibirya'nın havzalarının tümü, Kuzeye yaklaşık 60 bin kilometreküp sel suyu iletebiliyordu.
Kaynakça
^abNijman, Jan (2020). Geography: Realms, Regions, and Concepts (20. bas.). Wiley. ISBN978-1119607410.
İlgili Araştırma Makaleleri
Kırşehir, Kırşehir ilinin şehir merkezidir. 1941 yılında Ankara'da toplanan I. Coğrafya Kongresi'nde bu bölgeye ve bölgenin Orta Kızılırmak Bölümü'ne alındı. Özellikle son yıllarda köylerin göç vermesiyle nüfus merkez ilçede yoğunlaşmıştır. 1927'de 13.000 olan 1990'da 73.538'e, 2000'de 88.105'e çıkmıştı. 2010'da 110.000 olan merkez ilçe nüfusu 2021 itibarıyla 160.737'dir.
Havza, bir nehir ya da göl havzası, nehrin kaynağı ile sonlandığı yer arasında kalan, nehre su veren tüm alanı kapsamaktadır. Akarsuyun ana kolu ve yan kolları ile birlikte sularını topladığı ve drene ettiği bu alana akaçlama havzası da denilir.
Beyşehir Gölü, Göller Yöresi'inde, Konya ve Isparta illeri topraklarında bulunan, Türkiye'nin üçüncü büyük gölü, en büyük tatlı su gölü.
Birikinti ovası, genel olarak alüvyon materyalin birikmesiyle oluşur. Temel oluşturucu süreç akarsu aşındırması erozyon ve akarsu biriktirme süreçleridir. Ancak dalgalar ve buzulların aşındırma, biriktirme süreçleriylede oluşabilir. Örneğin: Kuzey Almanya ovası buzulların yığdırdığı lösler ile kaplı polderler ve geest adı verilen alçak platoda hafifçe engebelendirilmiş tekdüze büyük bir ovadır. Ülkenin hemen hemen en verimli toprakları bu bölgededir.
Sel, genellikle kuru olan araziyi sular altında bırakan bir su taşkını olayıdır. "Akma halinde olan su" anlamına gelen kelime, gelgitin içeri akışına da uygulanabilmektedir. Taşkınlar hidroloji disiplinin bir çalışma alanıdır. Tarım, inşaat mühendisliği ve halk sağlığı gibi alanlarda önemli bir endişe kaynağıdır. Genellikle insanların çevreye verdiği değişiklikler, sellerin yoğunluğunu ve sıklığını arttırır. Örneğin; ormansızlaşma ve sulak alanların kaldırılması gibi arazi kullanımı değişiklikleri, su seti akışındaki değişikliklere ve iklim değişikliğine yol açar. Aynı zamanda deniz seviyesinin yükselmesi gibi daha büyük çevresel sorunlara da yol açmaktadır.
Baraj, eski zamanlardan beri insanlığın su ihtiyacını karşılamak ve tarımsal alanların sulanması amacıyla inşa edilen su yapılarıdır. Günümüzün modern barajları stratejik öneme sahiplerdir. Çünkü;
Lena, Baykal Gölü'nün 20 km batısında, Orta Sibirya Platosunun güneyindeki Baykal Dağları'nda 1640 m yüksekte doğan nehir. Lena, Kirenga ve Vitim ırmakları ile birleşerek kuzeye doğru akar. Yakutsk'tan içeri girerek Olyokma Irmağı ile birleşir ve oradan da Aldan Nehri ile birleşerek akmaya devam eder. Verkhoyansk sırası ırmağı kuzeybatıya doğru saptırır, Lena en önemli sol kolu Viljuj Nehri ile birleştikten sonra yolunu doğruca Kuzey Buz Denizi'nin bir parçası olan Laptek Denizi'ne doğrultur.
Eratik bloklar, bulundukları alandaki yerel kayalardan tür ve boyut olarak farklılık gösteren kayaçlara verilen isimdir. Bir başka ifadeyle buzul tili içinde bulunan ve yüzeyde bırakılan büyük kaya parçalarına denir. Bu kayaçlar bulundukları yerlere buzulların hareketi ile gelmiştir. Eratik blokların boyutları çakıl taşlarından Kanada'da bulunan 16.500 tonluk Okotoks kayasına kadar değişiklik gösterir. Oluştukları yerden yani ana kayadan kilometrelerce uzakta bulunabilirler.
Vadi ya da koyak, akarsuyun içinde aktığı, kaynaktan ağıza doğru sürekli inişi bulunan ve birkaç kilometre ile binlerce kilometre arasında olabilen coğrafi alandır. Kısaca vadi, iki dağın arasında zamanla oluşan çukurluktur. Vadiler, akarsuların yaptığı aşınmayla yanlamasına, derinlemesine gelişir. Genellikle dağ ya da tepelerle çevrelenirler.
Altiplano Peru'nun güneydoğusu ile Batı Bolivya'da Batı ve Doğu-Andlar arasında bulunan bir platodur.
Tobol Kazakistan ve Rusya topraklarında bulunan, İrtiş nehrinin sol kolu olan nehirdir.
Mavi Nil Etiyopya'da bulunan Tana Gölü kaynaklı nehir. Beyaz Nil ile birlikte Nil nehrini oluşturan en büyük iki koldan birisidir. Nehrin üst kesimleri Etiyopya'da pek çok kişi tarafından kutsal olarak kabul edilir ve bu nedenle bu nehre Abbay denilir. İncil Yaratılış 2'de belirtilen ve Cennet Bahçesinden dışarıya akan Gihon Nehri olduğuna inanılır.
Ak Dağlar, Türkiye'de Akdeniz bölgesinde eski Likya bölgesi olarak gösterilen Antalya'da yükselmektedir. Bey Dağları'nın kolu olan Akdağlar Yüksek Tekellioğulları Dağları'nın, Kıyı Beydağları ve Merkezi Beydağları boyunca uzanan sıradağlardır. MÖ 1. yüzyılda yaşayan Amasyalı Strabon'unda bahsettiği Akdağlar'da çoklu zirveler ve ana zirvenin 5 sivriden oluştuğu ve Roma antik yollarının da bulunduğu bölgedir. Fethiye - Kaş arasında heybetle yükselen Akdağlar kütlesi uzaktan bakıldığında ulaşılmaz gibi görünür. Oysa Beydağları'nın bir kolu olan Akdağlar, 3 bin metrelere varan doruklarının hemen altındaki yeşil alanlarıyla yaylacıların yurdudur. Kuzey-güney doğrultusunda uzanan Teke Yarımadası’nın bu karlı dorukları, zirvelerindeki düzlükleriyle yaz ayları boyunca yerleşime elverişli. Akdağlar’ın en yüksek noktası olan 3 bin 14 metrelik Uyluk Tepe zirvesine çıktığınızda, altınızda uzanan vadilerdeki Yörük çadırlarını görebilir.
Sayan Dağları, Göktürk Kağanlığı devrindeki adı : Kögmen Dağları) Moğolistanın kuzeybatısında, Sibiryanın güneyindeki sıra dağlardır.
Arpaçay veya Ahuryan Türkiye-Ermenistan sınırını oluşturan, Çıldır Gölünden doğan, Aras nehrinin önemli kolu olan akarsu. Toplam 186 km uzunlukta ve 9.500 km² yağış havzasına sahiptir. Türkiye tarafında 5.437 km² büyüklüğündeki alanın sularını boşaltır. Karahan, Telek Suyu ve Kars Çayı önemli kollarıdır. Debisi 39.412 m³/sn'dir.
Pleistosen ya da Pleyistosen, genellikle halk dilinde Buz Devri olarak adlandırılan, yaklaşık 2.580.000 ila 11.700 yıl öncesini kapsayan jeolojik çağdır. Dünyanın en son tekrarlanan buzullaşma dönemidir. Pleistosen'in sonu, son buzul döneminin sonuna ve arkeolojide kullanılan Paleolitik çağın sonuna karşılık gelir. Pleistosen, Kuvaterner Döneminin ilk dönemi veya Senozoik Çağın altıncı dönemidir. ICS zaman ölçeğinde, Pleistosen üç aşamaya ayrılır. Bunlar;
Gelasiyen,
Kalabriyen,
Çibanyen Bu uluslararası alt bölümlere ek olarak, çeşitli bölgesel alt bölümler sıklıkla kullanılır.Pleistosen'i alt bölümlere ayırmak için çeşitli şemalar.
Taşkın yatağı veya taşkın ovası; kanalının kıyılardan çevreleyen vadi duvarlarının tabanına kadar uzanan, sel yaşayan bir dere veya nehre bitişik bir arazi alanıdır. Toprakları genellikle seller sırasında biriken Killer, şiltler, kumlar ve çakıllardan oluşur.
Enkaz akışları, su yüklü toprak kütlelerinin ve parçalanmış kayaların dağ kenarlarından aşağıya doğru koştuğu, akarsu kanallarına aktığı, nesneleri yollarına sürüklediği ve vadi tabanlarında kalın, çamurlu tortular oluşturduğu jeolojik olaylardır. Genellikle kaya çığları ve diğer heyelan türleriyle karşılaştırılabilir yığın yoğunluklarına sahiptirler, ancak yüksek gözenek sıvısı basınçlarının neden olduğu yaygın çökelti sıvılaşması nedeniyle, neredeyse su kadar akışkan bir şekilde akabilirler.
Laurentide Buz Tabakası, Kuaterner buzul çağları sırasında 2.588 ± 0.005 milyon yıl öncesinden günümüze birçok kez Kanada'nın çoğu ve Kuzey Amerika Birleşik Devletleri'nin büyük bir kısmı da dahil olmak üzere milyonlarca kilometre kareyi kaplayan devasa bir buz tabakasıydı.
Bent kapağı, sel bariyerleri, baraj gölleri, nehir veya su yolu sistemlerindeki su akışını kontrol etmek için kullanılan ayarlanabilir kapaklardır. Barajlarda dolusavak tepe yüksekliklerini ayarlamak, kanallarda akış oranlarını ayarlamak için tasarlanabilirler veya su akışını tamamen bir rampa veya fırtına dalgalanma sisteminin bir parçası olarak durdurmak için tasarlanabilirler. Bu cihazların çoğu, depolanan veya yönlendirilen su yüzeyi yüksekliğini kontrol ederek çalıştığından, kret kapıları olarak da bilinirler. Taşkın baypas sistemleri söz konusu olduğunda, taşkınlar bazen ana nehir veya kanal bir sel aşamasına yaklaşırken bir sel baypasına veya tutma havzasına daha fazla su akmasına izin vererek ana nehir veya kanal kanallarındaki su seviyelerini düşürmek için de kullanılır.
Bu sayfa, bu Vikipedi makalesine dayanmaktadır. Metin, CC BY-SA 4.0 lisansı altında mevcuttur; ek koşullar uygulanabilir. Görseller, videolar ve sesler kendi lisansları altında mevcuttur.