Antropoloji ya da insan bilimi, geçmiş ve günümüz topluluklarında yaşayan insanların çeşitli yönlerini inceleyen bilim dalı. İnsanın kültürel ve fiziki yapısını araştıran antropoloji, insanlık tarihinin en eski dönemlerinin aydınlatılmasına yardımcı olur. Bu bilim, insanı kültürel, toplumsal ve biyolojik çeşitliliği içinde anlamaya; insanlığın başlangıcından beri toplulukların çeşitli koşullara nasıl uyarlandığını, bu uyarlanma biçimlerinin nasıl gelişip değiştiğini, çeşitli küresel olayların nasıl dönüştüğünü görmeye ve göstermeye çalışır.
Müzik kuramı terimi genel olarak iki farklı ama birbiriyle ilgili anlamda kullanılır:
- Müziğin temel yapıtaşları.
- Bu yapıtaşları ile müziğin incelenmesi, sınıflandırılması ve hatta bestelenmesini konu alan bilim dalı.
Dilbilim, dil bilimi, lengüistik ya da lisaniyat; dilleri dilbilgisi, söz dizimi (sentaks), ses bilgisi (fonetik), ses bilimi (fonoloji), biçimbilim (morfoloji) ve edimbilim (pragmatik) gibi çeşitli yönlerden yapısal, anlamsal ve bildirişimin çıkış bağlamını temel alarak sözlerin gönderimlerini ve iletişimde dilin yaptırım gücünü inceleyen bilim dalıdır.
Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi, Atatürk'ün adını koyduğu bir bilim merkezidir.
Tıbbî antropoloji (uygulamalı) antropolojinin alt dallarındandır. Tıbbî açılardan birey ve toplumu inceleyen tıbbî antropoloji nispeten yeni bir bilim dalıdır. Sağlık, hastalık, tedavi gibi fenomenlerin kültürel, toplumsal ve biyolojik izdüşümlerini inceler. Bunun dışında çok farklı konuları da inceleyen tıbbî antropolojinin gelişimi çoğu antropolog tarafından 4 evrede tanımlanmaktadır. 1870’lerde ortaya çıkan kültürel antropoloji, bugün tıbbî antropoloji altında incelenen çoğu konu, kavram ve sorunu ele almıştır. Tıbbî antropoloji terimi 1963 yılından bu yana antropologların sağlık, hastalık ve bunlarla ilgili hemşirelik / bakım uygulamalarının sosyal süreçleri ve kültürel temsilciliğine ilişkin deneysel araştırma ve teoriler geliştirmek için bir etiket olarak kullanılmıştır 1970’lerle birlikte tıbbî antropoloji odak noktasını yerli tıp anlayışlarından, çoğunlukla kendi toplumları içinde yer etmiş, biyomedikal kurumlara ve bu kurumlara ilişkin kavramlara çevirmiştir. Son dönemlerde ise tıbbî antropologlar tıbbın araştırma ile ilişkin konularını incelemeye başlamışlardır. Tıbbî antropoloji, antropoloji ve tıbbın yanı sıra, sosyoloji, epidemiyoloji, etyoloji, ekoloji, ekonomi gibi farklı bilimlerden de kavram ve metodoloji açısından yararlanır.
Sosyal bilimler, toplumsal bilimler veya toplum bilimleri; insanın muhatabı olan her şey ile ilişkisini araştıran, olayları incelerken merkeze insanı ve insanların oluşturduğu toplumu koyan akademik disiplinler bütünüdür. İnsan ile yazı bulunduktan sonraki zamanın ilişkisini araştıran tarih, insan ile bulunduğu çevrenin ilişkisini araştıran coğrafya, insanların oluşturduğu toplumu araştıran sosyoloji gibi bilim dalları sosyal bilimlere örnek olarak gösterilebilir. Türkiye'de zaman zaman sözel bilimler olarak da anılırlar. Sosyal bilimlerin sanat ve beşeri bilimlerden temel farkı, insanlığı incelerken nitel ve nicel bilimsel yöntemlerin kullanımını içermesidir. Bu terim, 19. yüzyılda, "toplumun özgün bilimi" sosyolojiyi ifade etmek için kullanılmaktaydı. Ancak günümüzde antropoloji, arkeoloji, iktisat, ilahiyat ve din bilimleri, beşeri coğrafya, dil bilimi, işletme, müzik bilimi, siyaset bilimi, psikoloji, hemşirelik ve sosyal tarihi içeren birçok akademik branşı ifade eder.
Sözdizim, söz dizimi ya da Fransızcadan ödünçleme biçimiyle sentaks, doğal dillerdeki cümle kurma ilke ve kurallarını inceleyen ve bu dildeki cümlelerin esnekliğini inceleyen dilbilim dalıdır.
Eski Yunanca "birlikte düzenleme, dizme" anlamına gelen sentaks terimi dilbilimde, doğal dillerde nasıl cümle oluşturulacağına dair bir kurallar ve prensipler çalışmasıdır. Bir bilim dalına ait olmasına ek olarak “Modern İrlandacanın Sözdizimi"nde olduğu gibi, sözdizim terimi herhangi bireysel bir dilin cümle yapısına hâkim olan kurallara ve prensiplere de doğrudan ilgili olarak da kullanılır. Sözdizim, dilin yatay, yani satır şeklinde dizilen bir sistem olduğunu gösterir. Bu diziliş, sesten, morfemlere, morfemlerden daha büyük öbeklere dilin her seviyesinde mevcuttur. Sözdizimin yalnız cümle seviyesini gösteren bir terim olarak kullanılması doğru ama eksik bir kullanımdır.
Kültürel antropoloji, etnolojik, etnografik, dilbilimsel, sosyal ve psikolojik analiz yöntemlerine dayanarak kültürlerin gelişimini inceleyen bilim dalı. Fiziksel antropoloji, arkeoloji ve dilbilimsel antropoloji ile birlikte antropolojinin geleneksel dört ana bölümünden biri olarak tanımlanır. Kültürel antropoloji, katılımcı gözlem, görüşme ve anketler dahil olmak üzere çeşitli metodolojilere sahiptir. Franz Boas ve pek çok öğrencisi kültüre difüzyonist, tarihsel bir yaklaşım getirmiş, daha sonra gelen Margaret Mead ve başkaları kültür ve kişilik arasındaki ilişkiyi ele alan bir yaklaşım geliştirmişlerdir. Ruth Benedict gibi bazı bilim insanlarına göre kültür bir bütün olup kapalı bir sistemdir; başkalarına göre ise, o daha çok tarihsel olaylardan etkilenen gevşek biçimde bütünleşmiş bir davranış dizisidir. Ne kadar değişirse değişsin, tüm bu yazarların görüşleri şu temel varsayımı paylaşmaktadır: Kültür, davranışların başlıca belirleyicisidir.
Kantonca (廣東話) ya da Standart Kantonca, Güney Çin'deki Guangdong eyaleti civarında konuşulan Yue değişkesidir. Yue'nin geleneksel prestij lehçesidir. Yazı dili olarak geleneksel Çince karakterler esas alınır.
Edward Sapir, Amerikalı dilbilimci ve etnologtur. Öncelikli unvanıysa, Amerikan yapısal dilbilimcisidir ve Sapir-Whorf Hipotezi'nin kurucularından biridir.
Adli dilbilim, bir suç veya hukuki uyuşmazlık konusunda maddi gerçeğe ulaşılması amacıyla dilsel verilerin incelenmesini içeren, uygulamalı dilbilimin disiplinlerarası bir sahası.
Japon dilleri, Japonya'nın ana adalarında konuşulan Japonca ile Ryukyu Adaları'nda konuşulan Ryukyu dillerini içeren bir dil grubudur. Japon dillerin ortak atasının Proto-Japonca olduğu ve bunların Yamato döneminde (250-710) ayrılmaya başlandığı tahmin edilmektedir. Günümüzde Japon dillerinin toplam 130 milyondan fazla kişi tarafından konuşulduğu tahmin edilmektedir.
Jyutping, Kantonca'nın romanizasyonu için kullanılan bir sistemdir. 1993 yılında Hong Kong Dil Kurumu tarafından geliştirilmiştir.
Amerika'nın yerel dilleri, Amerika'yı oluşturan Alaska ve Grönland'dan Güney Amerika'nın ucuna kadar yayılan topraklarda yaşayan Kızılderililer tarafından konuşulmaktadır. Bu yerel diller içlerinde izole ve Sınıflandırılmamış diller de dahil olmak üzere birbirinden farklı çok sayıda dil ailelerinden meydana gelmektedir. Bunları daha yüksek seviyede aileler halinde gruplandırmak için üç makrofamilya; Eskimo - Aleut dilleri, Na-Dene dilleri ve Amerind dilleri gibi öneriler yapılmıştır. Bu öneri neredeyse bütün uzmanlar tarafından kabul edilmemiştir.
Bilgisayarlı dilbilim veya hesaplamalı dilbilim, doğal dilin istatistiksel veya kural tabanlı modelleme yöntemleriyle ve hesaplamalı bir perspektif ile inceleyen disiplinler arası bir bilgisayar bilimi alanıdır.
Toplumdilbilim veya sosyodilbilim, kültürel normlar, beklentiler ve bağlam, dilin nasıl kullanıldığı ve toplumun dil üzerindeki etkisi gibi konuları inceleyen, dilbilimin sosyoloji ile kesiştiği disiplinler arası alan. İnsan topluluklarının sosyal sınıf, etnik köken, yaş ve cinsiyet gibi kendine ait faktörlerle girdiği etkileşimi ve bu etkileşimin sonucu olan değişimleri karma biçimde inceler.
Bilişsel dilbilim, dili anlama, dil üretimi ve dil ediniminin bilişsel yönleriyle ilgilenen bir bilişsel bilim dalıdır. Bilişsel dilbilimin ana araştırma alanları arasında doğal dillerde kategorizasyon, sözdizimi ve anlambilim arasındaki arayüz, dilin deneyim ve algıdaki temeli ve dil ile düşünce arasındaki ilişki yer almaktadır. Dilin bilişle nasıl etkileşime girdiğini, dilin düşünceleri nasıl oluşturduğunu ve dilin zaman içindeki ortak zihniyetteki değişime paralel olarak evrimini açıklar.
Batadombalena, Sri Lanka'daki Kolombo'dan 85 km uzaklıkta, Kolombo'dan iki saatlik bir sürüş mesafesinde bulunan, MÖ 8.000 yıllarına tarihlenen ve Balangoda İnsanına dair buluntuların elde edildiği bir arkeolojik alandır.
Dilbilim felsefesi, felsefi sorunların çoğunun ya da tamamının, dile daha yakından dikkat ederek, dili yeniden düzenleyerek ya da günlük konuşma dilini daha iyi anlayarak çözülebileceği görüşüdür. İlk konum ideal dil felsefesidir, öne çıkan örneklerden biri de mantıksal atomculuktur. İkincisi, gündelik dil felsefesinde savunulan görüştür.
Maria "Masha" Polinsky, teorik sözdizimi ve miras dillerinin incelenmesi alanında uzmanlaşmış Amerikalı dilbilimcidir. Sözdizimsel araştırmasındaki tekrarlayan kelime gövdeleri, uzun mesafeli dilbilgisel bağımlılıkları, denetim/yükseltmeyi ve ergatifliği içermektedir. Polinsky, sözdizimine yönelik mikro tipolojik yaklaşımın güçlü bir savunucusudur. Çukçice, birkaç Avustronezya dili, Maya dilleri ve Kafkas dilleri üzerinde kapsamlı birincil çalışmalar yapmıştır.