
Grekçe veya Antik Yunan dili, Antik Yunanistan'da ve Doğu Akdeniz havzasında MÖ 9. yüzyıldan MS 6. yüzyıla kadar konuşulmuş olan ölü bir dildir. Arkaik, Klasik ve Helenistik dönemleri vardır. Antik Yunanca olarak da bilinir.
Etimoloji veya kökenbilim, sözcüklerin köklerini, hangi dile ait olduklarını, ne zaman ortaya çıktıklarını, ilk olarak hangi kaynakta kayıt altına alındıklarını, ses ve anlam bakımından geçirdikleri dönüşümleri inceleyen bilim dalıdır.

Latince, Hint-Avrupa dil ailesinin İtalik koluna ait bir dildir.

İtalyanca, çoğunluğu İtalya ve İsviçre'nin güneyindeki Ticino kantonunda yaşayan 61 milyon kişi tarafından konuşulan Hint-Avrupa dil ailesine mensup bir Latin dilidir. İtalyan asıllı göçmenlerce Amerika Birleşik Devletleri'nde, Arjantin'de, Brezilya'da, Kanada'da ve Avustralya'da da sıkça konuşulur.

Sanskrit, Hint-Avrupa dil ailesinin Hint-İran koluna bağlı bir dildir. Sanskrit ve lehçeleri, Antik Hindistan'da lingua franca statüsüne sahip olmuştur. Dil aynı zamanda Hititçe ve Miken Grekçesinden sonra kaydedilmiş en eski Hint-Avrupa dili olmaktadır.

Urduca, Hindustani dilinin Pakistan'da kullanılan standart biçimine verilen isim. Pakistan'ın iki resmî dilinden biridir. Hindistan'ın bazı bölgelerinde de resmî dilidir. Hintçe ve Urdu Hindustani adlı dilin iki ayrı standart biçimi olarak kabul edilmekle beraber Urduca özellikle Pakistan ve Hindistan'ın kuzeyinde Müslümanların daha yoğun olduğu yerlerde konuşulmakta ve Hintçeye kıyasla daha fazla Farsça aktarma sözcük içermektedir.

İbranice (עִבְרִית,

Rumence, Romanya'nın resmî dilidir ve Latin dillerinin doğu koluna mensuptur. Çoğunluğu Romanya ve Moldova'da yaşayan 28 milyon kişi tarafından konuşulur. Moldova'nın resmî dili Moldovaca da Rumence ile aynı olmasına rağmen ülke yasaları kapsamında ülkenin resmî dili Moldovaca olarak yer almaktadır.
Balkan dil birliği, Balkanlar’da konuşulan ve özünde çok farklı olan diller arasında dil bilgisi, söz dizimi, sözcük dağarcığı ve ses bilimi açısından mevcut bazı benzerlikleri açıklamak için ortaya atılmış bir dilbilim kuramıdır. Kuramın Türkçeyi ilgilendiren yönleri de bulunmaktadır. Ancak öncelikle, hepsi özgün birer Hint-Avrupa dili olan Yunanca ve Arnavutça, üç Slav dili ve dört Latin dili arasındaki ilişkileri konu etmektedir.
Latince, fazlasıyla çekim içeren bir dil bilgisi yapısına sahiptir. Bu açıdan zaman zaman Türkçedeki çekim yapısını andırsa da, genel olarak çekim yapısı Türkçeden daha farklıdır. Her kitap, okul ve hattâ öğretmen, dil bilgisini farklı bir yöntem ve yapısal sıra ile öğretse de, Latince dil bilgisi genel olarak dokuz ana başlık altında incelenebilir:
- Latin alfabesi ve telaffuz.
- İsimler (nomina) ki bu, ismin hâlleri ve isim çekimlerini içerir.
- Zamirler (pronomina).
- Fiiller (verba) ki bu; zamanların kullanımı, fiil çekimleri ve düzensiz fiiller gibi konuları içerir.
- Sıfatlar (adiectiva).
- Zarflar (adverbia).
- Bağlaçlar (coniunctiones).
- Edatlar (praepositiones).
- Ünlemler (interiectiones).

İtalik diller, bilinen ilk üyeleri MÖ 1. milenyumda İtalyan Yarımadası'nda konuşulmuş olan bir Hint-Avrupa dil ailesi koludur. Eski dillerinin en önemlisi, milattan önce diğer İtalik halkları fetheden Antik Roma'nın resmi dili olan Latinceydi. Diğer İtalik diller; MS ilk yüzyıllarda, konuşanları Roma İmparatorluğu'nda asimile olduğundan ve Latinceye kaydıklarından dolayı yok oldu. MS 3. ve 8. yy. arasında Halk Latincesi, günümüzde ana dil olarak konuşulan tek İtalik dil grubu olan Latin (Romen) dillerine ayrıldı, ayrıca Edebi Latince de hayatta kaldı. Latincenin yanında bilinen diğer antik İtalik dilleri; Faliskçe, Umbriyaca ve Oskanca ve Güney Pikencedir. Yarımadada konuşulmuş ve sınıflandırması tartışmalı olan diğer İtalik diller Venetçe ve Sikulcadır. Uzun zaman önce yok olmuş bu diller, yalnızca arkeolojik bulgulardaki birkaç yazıttan bilinmektedir.

Karakalpakça, Türk dillerinin Kıpçak grubuna bağlı bir dildir. Aynı gruba mensup olduğu Kazakça ile aralarında karşılıklı anlaşılabilirlik vardır.
İyelik ekleri veya sahiplik ekleri, isimlere ve isim görevinde kullanılan sözcüklere eklenerek kime veya neye ait olduğunu bildiren ekler.
Sözdizim, söz dizimi ya da Fransızcadan ödünçleme biçimiyle sentaks, doğal dillerdeki cümle kurma ilke ve kurallarını inceleyen ve bu dildeki cümlelerin esnekliğini inceleyen dilbilim dalıdır.
Eski Yunanca "birlikte düzenleme, dizme" anlamına gelen sentaks terimi dilbilimde, doğal dillerde nasıl cümle oluşturulacağına dair bir kurallar ve prensipler çalışmasıdır. Bir bilim dalına ait olmasına ek olarak “Modern İrlandacanın Sözdizimi"nde olduğu gibi, sözdizim terimi herhangi bireysel bir dilin cümle yapısına hâkim olan kurallara ve prensiplere de doğrudan ilgili olarak da kullanılır. Sözdizim, dilin yatay, yani satır şeklinde dizilen bir sistem olduğunu gösterir. Bu diziliş, sesten, morfemlere, morfemlerden daha büyük öbeklere dilin her seviyesinde mevcuttur. Sözdizimin yalnız cümle seviyesini gösteren bir terim olarak kullanılması doğru ama eksik bir kullanımdır.
Ek-fiil, ek-eylem veya cevher fiil, Türkçede isimlerin sonuna eklenerek onları yüklem haline getiren bir ektir. Bu ek Eski Türkçe "ér- : olgunlaşmak, yetişmek, tamam olmak" fiilinden evrilip zaman içinde "i-mek" haline gelmiş ve zamanla kökünün de erimesiyle bugün sadece “şu veya bu durumda bulunmak” manalarını cümleye katan (i)-di, (i)-miş, (i)-se ve (i)-dir halleri kalmıştır. Diğer dillerden muadil olarak İngilizce "to be",Latince "esse" fiilleri örnek verilebilir.
Biçimbilim, yapıbilim, biçim bilgisi, şekil bilgisi, morfoloji veya yapı bilgisi dilbilimde sözcüklerin içyapısını inceleyen alt dalıdır. Temel inceleme nesnesi, dilin anlam taşıyan en küçük parçaları olan biçimbirimlerdir. Biçimbilim, sözcükleri, nasıl oluşturulduklarını ve diğer sözcüklerle ilişkilerini inceler ve sözcüklerin kök, gövde ve ek gibi bileşenlerinin yapısını çözümler.
Psikodilbilim veya ruhdilbilim, psikolojik süreçlerle dilsel etkenler arasındaki iletişimi çalışan disiplindir. Bu disiplin başat olarak dilin nasıl işlendiği, zihin ve beyinde nasıl temsillendiği ile ilgilenir; yani, insanların dili edinmesini, kullanmasını, anlamasını ve üretmesini sağlayan psikolojik ve nörobiyolojik faktörlerle...

Halk etimolojisi, çözümlenmesi zor yabancı gelen bilinmedik bir formdan, daha bilindik yerli bir forma zaman içinde dönüşen ve etimolojik açıdan yanlış ve yakıştırma olan kelime ya da deyim.
Bürünbirimcik ya da mora, bazı dillerdeki vurgu ya da dilsel eş değerlemenin boyutunu ortaya koyan, hece değerinin belirlendiği ses bilimsel birimdir. Bürünbirimcik, hece kavramından farklı olup heceden farklı bir zamansal ölçüme dayanmaktadır. Bununla birlikte, bürünbirimciğin birçok farklı tanımı vardır. İngilizcede kullanılan mora terimi Latincede "kalabalık, gecikme" anlamlarına gelir ve Yunanca "chronos" kelimesinin birebir çevirisidir. 1968'de Amerikan dil bilimci James D. McCawley bürünbirimciği "iki parçadan oluşan uzun bir hece ya da tek bir parçadan oluşan kısa bir hece" olarak tanımlamıştır.
Dilbilimde iki dillilik, bir topluluğun iki lehçesi ya da iki dili olmasıdır. Topluluğun her gün konuştuğu konuşma diline ek olarak, edebiyat, örgün eğitim ve bunun gibi özel durumlarda kullanılan kodlanmış bir dil vardır. Yüksek dil sıradan konuşmalarda kullanılmaz. Birçok durumda, yüksek dil kimsenin ana dili değildir ancak topluluktaki bireyler tarafından çeşitli akışkanlık seviyelerinde kullanılır.