Evrim, popülasyondaki gen ve özellik dağılımının nesiller içerisinde seçilim baskısıyla değişmesidir. Bazen dünyanın evrimi, evrenin evrimi ya da kimyasal evrim gibi kavramlardan ayırmak amacıyla organik evrim ya da biyolojik evrim olarak da adlandırılır. Evrim, modern biyolojinin temel taşıdır. Bu teoriye göre hayvanlar, bitkiler ve Dünya'daki diğer tüm canlıların kökeni kendilerinden önce yaşamış türlere dayanır ve ayırt edilebilir farklılıklar, başarılı nesillerde meydana gelmiş genetik değişikliklerin bir sonucudur.

Yarasalar, ön ayakları kanat olarak uyarlanmış ve doğal olarak gerçekten uçabilen Chiroptera takımında sınıflandırılan memelilerdir. Yarasalar, üzerleri zar ve patagium ile kaplı çok uzun ve yayılmış parmaklarıyla kuşlardan daha kolay manevra yaparak uçabilirler. En küçük yaşayan memeli olduğu da iddia edilen yabanarısı yarasası 29 ila 34 mm. boyunda, 15 cm. kanat açıklığına sahip ve 2 ila 2,6 gram ağırlığındadır. En büyük yarasalar da "uçan tilki" adı verilen Pteropus cinsi yarasalardır. Acerodon jubatus türü 1,6 kg ağırlığındadır ve kanat açıklığı 1,7 m'yi bulur.

Gezegenimsi bulutsu veya gezegenimsi nebula, yaşamının son evresinde bulunan bir kırmızı devin yaydığı parlak bir iyonize gazdan oluşan salma bulutsusu türüdür.

Homo erectus, en eski kalıntıları 2 milyon yıl öncesine tarihlendirilen, Pleistosen'de yaşamış soyu tükenmiş bir arkaik insan türüdür. Örnekleri Homo (insan) cinsinin ilk tanınabilen üyeleri arasındadır.

Savant sendromu, belirgin zihinsel engele sahip bir kişinin ortalamanın çok üzerinde belirli yetenekleri gösterdiği nadir bir durumdur. Savantların üstün olduğu beceriler genellikle bellek ile ilgilidir. Bu yetenekler, hızlı hesaplama, sanatsal yetenek, harita yapımı veya müzikal yeteneği içerebilir. Genellikle sadece bir istisnai beceri mevcuttur.
Rastgele genetik sürüklenme, alel sürüklenmesi veya Wright etkisi olarak da bilinen genetik sürüklenme, bir popülasyondaki mevcut bir gen varyantının (alel) frekansında rastgele şansa bağlı olarak meydana gelen değişimdir.

George Gaylord Simpson, Amerikalı bir taşılbilimci (paleontolog).

Gözün evrimi, taksonlarda geniş ölçekte rastlanan özel bir homolog organ örneği olarak anlamlı bir çalışma konusudur. Gözün görsel pigmentler gibi bazı bileşenleri ortak bir atadan geliyor gibidir. Yani bu pigmentler, hayvanlar farklı dallara ayrılmadan evvel evrimlerini tamamlamıştır. Bununla birlikte görüntü oluşturma yeteneğine sahip, karmaşık gözler, aynı proteinler ve genetik malzeme kullanılarak birbirinden bağımsız olarak 50 ila 100 kere evrimleşmiştir.
Dünyadaki yaşamın evrimsel tarihi, fosil ya da günümüz yaşayan canlı organizmaların evrildiği süreçlerin izlerini takip eder. Yaşamın evrimsel tarihi, yeryüzünde yaşamın kökeninden, günümüzden yaklaşık 4,5 milyar yıl önceki bir tarihten, günümüze kadar uzanmaktadır. Günümüz tüm canlı türleri arasındaki benzerlikler, bilinen tüm canlı türlerin, evrim süreçleri içinde giderek birbirlerinden ayrıldığı ortak bir ataya sahip olduklarına işaret etmektedir.
Yaşamın evrimsel tarihi kronolojisi, gezegenimiz Dünya'daki yaşamın gelişmesini ve önemli başlıca olayları özetlemektedir. Daha ayrıntılı bir açıklama için Yerküre tarihi ve Jeolojik devir maddelerine bakınız. Bu makalede verilen tarihler bilimsel kanıta dayalı tahminlerdir.

Konodontlar (Conodonta)(Yunanca kōnos, "koni", + odont, "diş"), yılan balığına benzeyen nesli tükenmiş omurgalılardır.

23 Orionis, Avcı takımyıldızı bölgesinde yaklaşık olarak 1.200 ışık yılı uzaklıkta bulunan çift yıldızdır. 4,99 kadir görünen büyüklüğüyle çıplak gözle bakıldığında loş, mavi beyaz bir nokta şeklinde gözlenebilir. Orion OB1 Birliği alt grubu üyesi olan bu çift yıldız, 18 km/sn'lik bir hızla Dünya'dan uzaklaşıyor.

Whippomorpha, su aygırları ve balinaları içeren bir çift toynaklı memeli grubu. İlk kez Waddell ve arkadaşları tarafından 1999 yılında bilimsel olarak tanımlanmıştır.

Herpestes, Herpestidae familyasına ait bir kuyruksüren cinsidir. Familyanın tip cinsidir ve birkaç alt türle birlikte on canlı türü içerir. Bilimsel adı Herpestes, Johann Karl Wilhelm Illiger tarafından 1811'de önerildi. 1887'de soyu tükenmiş bir tür tanımlandı.

Ecdysozoa, bir protostom hayvan grubu olup Arthropoda'nın da içinde bulunduğu, Nematoda ile birkaç küçük şubeyi içerir. İlk olarak Aguinaldo ve ark. 1997'de, esas olarak 18S ribozomal RNA genleri kullanılarak inşa edilen filogenetik ağaçlara dayanıyordu. Dunn ve ark. tarafından 2008'de yapılan büyük bir çalışma, Ecdysozoa'yı bir klad, yani ortak bir atadan ve onun tüm soyundan gelen bir grup olarak güçlü bir şekilde destekledi.

Kedi duyuları, kedilerin oldukça verimli yırtıcılar olmasına imkan veren uyarlamalardır. Kediler, az ışıkta hareketleri algılamada iyidirler. Keskin bir işitme ve koku alma duyusuna sahiptirler. Dokunma duyuları, başlarından ve vücutlarından çıkan uzun bıyıklarla daha da güçlenmektedir. Bu duyular, kedilerin şafakta ve alacakaranlıkta etkili bir şekilde avlanmalarına imkan verecek şekilde gelişmiştir.

Taksonomide eğer bir grup en son ortak atası ve soyundan gelenlerin tamamını içeriyor ama genellikle bir ya da iki monofiletik alt grubu kapsamıyorsa bu grup dışarıda bırakılan alt gruplara nazaran parafiletik olarak adlandırılır. Parafiletik bir grup bir klad ya da ortak ata ile birlikte soyundan gelen tüm türlerin yer aldığı bir tür grubu olan monofiletik bir grup olamaz. Parafiletik grubun bir ya da daha fazla üyesi, dışarıda bırakılan grup ya da gruplara, parafiletik gruptan daha yakın akrabadır. Terim filogenetikte ve dilbilimde yaygın olarak kullanılır. Parafiletik gruplar sinapomorfiler ve simplesiomorfilerin birleşimi ile tanımlanırlar.

Laurasiatheria, Eulipotyphla takımı ile Scrotifera kladını içeren bir plasentalı memeliler üst takımıdır. Kardeş grubu Euarchontoglires ile birlikte Boreoeutheria magna takımını oluşturur. Laurasiatheria taksonu içinde sınıflandırılan hayvanların benzer gen dizilimlerine dayanarak keşfedildi. Grubu birleştirmek için ortak anatomik özellikler henüz ortaya konmadı. Laurasiatheria kladı DNA dizilim analizleri ve retrotranspozon varlık/yokluk verilerine göre temellendirildi. Üst takım, Pangea bölünmeye başladıktan sonra Gondvana'dan ayrılan Lavrasya süperkıtasında ortaya çıktı. En son ortak atasının yaklaşık olarak 76 ila 90 milyon yıl önce soyunun ayrıldığı varsayılmaktadır.

Görsel algının bir özelliği olan renkli görme, ışık yoğunluğundan bağımsız olarak farklı frekanslardan oluşan ışık arasındaki farkları algılama yeteneğidir. Renk algısı, daha büyük görsel sistemin bir parçasıdır ve göze giren ışık tarafından farklı fotoreseptör türlerinin farklı uyarılmasıyla başlayan nöronlar arasındaki karmaşık bir süreç tarafından yönlendirilir. Bu fotoreseptörler daha sonra birçok nöron katmanından yayılan çıktılar yayar ve sonunda beyne ulaşır. Renk görüşü birçok hayvanda bulunur ve ortak biyolojik molekül türleri ve farklı hayvan taksonlarında karmaşık bir evrim tarihi ile benzer temel mekanizmalar aracılık eder. Primatlarda, renkli görme, besleyici genç yapraklar, olgun meyveler ve çiçekler için yiyecek aramanın yanı sıra diğer primatlardaki yırtıcı kamuflajı ve duygusal durumları tespit etme dahil olmak üzere çeşitli görsel görevler için seçici baskı altında gelişmiş olabilir.
Dinozor görüşü, genel olarak diğer birçok sürüngeninkinden daha iyiydi ancak kendi içinde oldukça çeşitlilik gösterirdi. Örneğin Coelurosaur'ların iyi bir binoküler görüşü varken, büyük carnosaurların ise modern timsahlarla karşılaştırılabilecek kadar zayıf bir binoküler görüşü vardı. Ayrıca son araştırmalar gösteriyor ki bazı türler oldukça özelleşmiş renkli görüşe ve gece görüşüne sahipti.