İçeriğe atla

Dikkat

Odaklanmış dikkat

Dikkat, düşünceyi belli bir şey üstünde yoğunlaştırabilme gücü. Nesnel olarak, bütün duyumsal ya da belleğe yerleştirilmiş bilgilerden, daha sonra kullanmak için bir bölümünü seçmeyi gerektirir. Bir toplantıda konuşan çeşitli kişiler arasında yalnızca birini dinlerken bir resme bakarken şekilleri dikkate almaksızın yalnızca renklere yoğunlaşırken, kalabalıkta bir tanıdığı ararken ya da akıl bir problemi çözmeyi yoğunlaştırılırken, farklı verimlilik derecelerinde farklı dikkatler söz konusudur. Bireyin seçmek zorunda kalması algılamanın, düşünmenin ya da birçok şeyin aynı anda yapmanın bir sınırı olduğunu gösterir.Dikkat, bir bilginin belli öznel veya nesnel olarak dikkate alınan yönünü seçerek ona odaklanan, diğer bir taraftan o bilginin algılanabilen diğer yönlerini göz ardı eden davranışsal ve bilişsel süreçtir. Dikkat, sınırlı işlenen kaynakların paylaştırılmasıdır.[1]

Dikkat bazen istemeden ve elde olmadan uyanır: Yoğun, tuhaf ya da önemli dış uyarıcılar tarafından çekilebilir. Bunlar yönlendirici tepki sağlar. Uyarıcı arttıkça organizma uyarıcıya yönelerek dikkatı hem düşüncesel, hem de fiziksel olarak başlatır. Herhangi bir biçimde uyarıcı tekrarlanır ya da sürekli olursa, dikkat tepkisi bütünüyle azalır ya da bütünüyle ortadan kalkar. Belirli bazı etkinlikler için dikkat gerekli değildir: Bir sahnenin gerekli fiziksel özellikleri (renk, boyut, biçim ve hareketi) dikkat harcama gerektirmeden belleğe yerleştirilebilir. Aynı biçimde, başlangıçta yoğun dikkat gerektiren bazı işler, daha sonraları öylesine otomatikleşir ki, öbür etkinliklerle birleştirilebilir. Fizyoloji uzmanları, dikkatin algılama sürecini hangi bölümlerin etkilediğini araştırmaktadırlar. Seçici dinleme deneyleri sırasında, deneklerden dinledikleri mesajlardan birini tekrarlamaları istenince, öbür mesajla ilgili dikkatleri dağılmış ve sonuçlar, bir kişinin iki mesajın genel özelliklerini aynı anda kaydedebildiğini, ama yalnızca birinin sözlü içeriğini tekrarlayabileceğini göstermiştir.

Dikkat eğitimde, psikolojide, sinir biliminde, bilişsel sinir biliminde ve nöropsikolojide araştırılan geniş bir alandır. Araştırmaya açık alanlar; duyu ipuçlarının kaynaklarına karar vermeyi, dikkati meydana getiren sinyalleri, bu duyu ipuçlarının etkilerini, duyusal nöronların özelliklerinin ayarlayan sinyalleri ve dikkat ve diğer işleyen bellek, vijilans gibi bilişsel ve davranışsal süreçler arasındaki ilişkileri içerir. Nöropsikolojideki olan çalışmaları genişleten, oldukça yeni olan bir araştırmanın bir kısmı travmatik beyin yaralanmalarını ve onların dikkat üzerindeki etkisi ile ilişkilendirilen tanısal belirtileri araştırmaktadır. Ayrıca dikkat kültürden kültüre değişebilir. [2[2]]

Dikkat ve bilinç arasındaki ilişki pereniyal felsefi keşifi haklı çıkaracak kadar karışıktır. Bu keşif hem çok eski hem de devamlı konuyla ilgilidir, çünkü bu keşifin, ruhsal sağlıktan tutun da bilincin hastalıklarının çalışmalarına ve onun gelişim ve araştırma alanlarına kadar olan alanlarına etkisi olmuştur.

Çağdaş tanımı ve araştırması

Psikolojinin bilimsel bir disiplin olarak kurulmasından önce, dikkat felsefenin çalışma alanıydı. Bundan dolayı, dikkat alanındaki buluşların çoğu filozoflar tarafından yapılmıştır. Juan Luis Vives deneysel araştırmaların öneminin farkına varan ilk kişidir ve bundan De Animata et Vita (Ruh ve Yaşam) adlı kitabında söz etmiştir. Bundan dolayı, psikolog John Watson Vives'ten Modern Psikolojinin babası olarak bahseder. [3][3]  Hafıza üzerindeki çalışmasında, Vives uyarıcıya daha yakından katılmanın akılda tutma açısından daha iyi sonuç vereceğini bulmuştur.

1900'ların başında, psikologlar dikkat görevlerini gözlerken beyni görüntülemek için pozitron yayıcı tomografi (PET) ve daha sonra manyetik-rezonans görüntüleme (fMRI) tekniklerini kullanmaya başlamışlardır. Kullanılan araç ve gereçlerin çok pahalı olmasından ve bunların sadece hastanelerde bulunmasından dolayı psikologlar nörologlarla işbirliği yapmak istemişlerdir. Psikolog Micheal Posner (görsel seçici dikkat taslağıyla daha sonra ün kazanmıştır.) ve nörolog Marcus Raichle seçici dikkat beyin görüntüleme çalışmalarının öncüleridir. Onların psikolojik deneylerinin sonuçları bu zamana kadar maymun beynine odaklanan sinirbilimi camiasında kısa süre içerisinde ilgi uyandırmıştır. [4][4]  Teknolojik yenilenmenin gelişmesiyle birlikte nörologlar bu yeni beyin görüntüleme tekniklerini ile bilişsel psikolojinin karmaşık deneysel paradigmalarını birleştirerek bu tür araştırmalara merak sarmışlardır. Elektroansefalogram (EEG) ‘ın daha eski tekniklerinin seçici dikkatin altında yatan beyin faaliyetleri üzerinde çalışmak için uzun süredir bilişsel psikofizyolojistler tarafından kullanılmasına rağmen, yeni tekniklerin kesin olarak beynin içindeki bölgesel faaliyetleri ölçme yetileri daha geniş bir araştırmacı camiası için yenilenmiş bir ilgi meydana getirmiştir. Yapılan bu deneylerin sonuçları psikolojik, psikofizyolojik ve maymunlarla yapılan deneylerle geniş bir uyuşma göstermiştir.

Görsel dikkat ve seçici dikkat

Bilişsel psikolojide en az iki adet görsel dikkati tanımlayan model vardır. Bu modeller çürütülebilir hipotezler üretmede ve iç bilişsel süreçleri açıklamada kullanılan metaforlar olarak düşünülebilir. Genel olarak konuşmak gerekirse, görsel dikkat temelde iki aşamadan oluşmaktadır. İlk aşamada dikkat eşit bir şekilde tüm dış sahneye dağıtılır ve buna paralel olarak bilgi işlemi yapılır. [5] [5] İkinci aşamada ise sahnenin sadece belli (odaklanılan) bir bölgesine dikkat verilir ve bilgi işlem seri bir biçimde gerçekleştirilir.

Literatürde görülen ilk modellerden birisi de “spotlight model”, kabaca çevirmek gerekirse spot ışığı modelidir. “Spotlight” terimi William James'in dikkati odak (focus), çerçeve (margin) ve kenara (fringe) benzettiği çalışmalarından esinlenilerek ortaya çıkmıştır. [6][6] Odak görsel sahneden yüksek çözünürlüklü bilgiyi aldığımız bölge ve görsel dikkati yönlendirdiğimiz geometrik merkezdir. Kenar (fringe) odağı saran, bilgiyi daha düşük çözünürlükte aldığımız bölgedir. Bu kenar bütün odaklanılan sahne boyunca genişler ve genişlemenin bitip sahnenin kesildiği alana da çerçeve(margin) denir.

Bir diğer modelde zum merceği modelidir ve ilk defa 1986'da tanıtılmıştır. [7][7] Bu model “spotlight” modelinin birçok özelliğini (mesela çerçeve, kenar ve odak) taşır fakat ek olarak boyutunda değişime uğramıştır. [8][8]  Bu boyut değişiminin çıkış noktası da kameralardaki zum merceğidir, herhangi bir boyut değişikliği, bilgi işlemdeki çalışmanın etkisiyle takas anlamına gelir. Çünkü dikkat kaynakları ‘sabit’ farz edilir ve odak ne kadar büyükse görsel sahnenin bu alanındaki işlem süresi de o kadar yavaş olur, bunun sebebi de bu sabit kaynakların daha geniş bir alana yayılmak zorunda kalmasıdır. Dikkatteki odağın minimum 1° derecelik bir optik açıya karşılık geldiği düşünülmektedir fakat maksimum boyutu henüz belirlenmemiştir.[6][6][9][9]

Son dönemlerde Treisman'ın 1993'te ortaya attığı Feature Integration (dikkat bütünleme) Theory (FIT)’si ile Duncan ve Humphrey'nin 1989’da çıkardıkları Attentional Engagement (dikkat anlaşması) Theory (AET)’nin karşılaştırıldığı önemli bir tartışma ortaya çıkmıştır. [10][10] FIT, objeleri, objelerin özelliklerini toplayan seçici mekânsal dikkat vasıtasıyla aldığımızı farz eder. Duncan ve Humphrey ‘in AET’si,  algısal bölümlendirmenin ilk dikkat öncesi paralel evresinin ve sahnedeki bütün görsel maddeleri kapsayan analizlerin var olduğu düşüncesini sürdürmektedir. Bu evrede, görsel sahnedeki objeler, yapısal ünitelerde üretilir. Bu paralel safhanın ürünü de çoklu-mekânsal-ölçek yapılı temsillerdir. Seçici dikkat bu noktadan sonra devreye girer ve görsel kısa dönemli hafızaya girebilecek öğeleri seçer. Bu iki teori arasındaki zıtlık görsel dikkat görevlerinin tek başına ve bunları yönlendiren bütünleyici bilişsel süreçlerin ayırımını yapmak hususunda vurguda bulunur. [10][10] Rastophopoulos bu tartışmayı şöyle özetlemiştir: “objelerin tespitinde mekânsal dikkatin gerekli olduğunu savunan Treisman’ın FIT teorisine karşın, Humphrey görsel elementlerin merkezi dikkat olmadan ilk paralel evrede kodlanıp birbirine bağlandığını ve ilk gruplandırmanın sonucundan doğan öğelerden seçim yapmak için dikkat verildiğini savunur”. [11][11]

Nöropsikolojik model

20. Yüzyılda, Lev Vygotsky ve Alexander Luria dikkat, hafıza ve aktivasyondan oluşan üç ko-aktif süreçler olarak tasvir edilmiş olan işler belleği tanımlayan nöropsikoloji üç bölüm modeli' ni oluşturmuşlardır. Dikkat işler belleğin üç ana ko-aktif süreçlerinden biridir. A.R. Luria 1962'de Erkeklerde Yüksek Kortikal İşlevler kitabına kısa ek bir cilt olarak 1973'te İşler Bellek kitabını yayınladı. Luria, kitabın bu cildinde işler belleği “dikkat sistemi, amnestik ( hafıza) sistem ve kortikal aktivasyon sistemi” olarak tanımladığı sürekli ko-aktif üç süreçten oluşturarak kendi üç-bölüm küresel teorisini özetledi. Bu iki kitap da Homskaya'nın açısından “Luria’ nın Nöropsikolojideki ana çalışmaları arasından, bu yeni bilim dalının bütün yönlerini (teorik, klinik, deneysel) bütün olarak en çok yansıtan” olarak düşünülür”. [12] [12] Vygotsky ve Luria'nın ortak çalışmasının ürünü olarak, bu çalışma, 21. yüzyılın başlarında anlaşıldığı şekilde, dikkatin güncel bir tanım ve anlayışının büyük bir bölümünü belirlemiştir.

Bölünmüş dikkat

Bölünmüş dikkat veya dikkat bölünmesi (multitasking), iki ya da daha fazla işi/görevi eşzamanlı olarak yapma girişimi/teşebbüs etmek olarak tanımlanabilir; ancak araştırmalara göre insanlar multitasking yaparken daha çok hata yapıyorlar ya da görevlerini daha yavaş yapıyorlar. [13][13] Üstlenilen görevleri gerçekleştirebilmek için dikkat olgusu her bir bileşen arasında paylaştırmak zorunda kalıyorlar. [14][15][14][15]

Eski araştırmalar, hikâye okurken müzik dinlemek ya da başka bir şey yazmak veya iki ayrı mesajı farklı kulaklardan dinlemek (dichotic listening: çift kulaklı dinlemek) gibi insanların eşzamanlı işler yaparkenki kısıtlamaları/sınırları içerirdi. [13] [13][13] Genel olarak, dikkat olgusu üzerine yapılan klasik araştırmalar, yapılması gereken farklı görevler varken insanların yeni bilgi öğrenme/edinme kabiliyetlerini veya algılayışın/algının sınırlarını incelemiştir. Hatta araba kullanırken radyoyu açmak ya da araba kullanırken telefonla konuşmak gibi insanların eşzamanlı iş yaparken nasıl performans gösterdiklerine dair eski literatür/bilgi/kaynaklar da vardır. [17][16][18][19][17][17][18]

İnsandaki multitasking olgusu ile ilgili güncel araştırmaların büyük bir kısmı, iki işi eşzamanlı yapma performansı temeli üzerine kuruludur ki bu işler genellikle araba kullanma esnasında mesajlaşma, bir şeyler/yemek yeme ya da arabadaki başka bir yolcuyla ya da telefonla bir arkadaşla konuşma gibi ikinci bir işi yapma durumunu içermektedir. Söz konusu  araştırma, insandaki dikkat sistemi işleyişinin belli bir sınırı olduğunu ortaya çıkarır/çıkardı; sair işler sürece dâhil olduğu zaman araba kullanma performansı kötüleşiyor; daha önce ifade edilen işlerle meşgul olunduğu zaman, sürücüler daha çok hata yapıyor, daha sert ve geç fren yapıyor, daha fazla kaza yapıyor, diğer şeritlere daha çok sapıyor ve/ya etrafındakilere karşı farkındalığı azalmış oluyor.

Telefonu eller-serbest modu ya da elde tutarak konuşma açısından çok az fark olduğu bulundu. Bu durum, probleme yol açan sebebin, sürücünün eliyle ne yaptığından ziyade, insandaki dikkat sistemi üzerine yüklenen ekstra yük olduğu öne sürülüyor. Sürücünün yanındaki yolcuyla konuşması, telefonda birisiyle görüşmek kadar bilişsel bir emek istese bile, arabadaki yolcular sürücünün ihtiyacına göre konuşmayı değiştirebilecek pozisyonda bulunmaktadır. Örneğin, trafiğin yoğunlaşması halinde yolcu, sürücünün gittikçe zorlaşan şartlar altında yolunu daha iyi bulabilmesi adına konuşmayı durdurabilir, ancak telefonda konuşulan kişi bu durumun farkında bile olmayabilir.

Eş zamanlı dikkat

Aynı zamanda birden fazla olaya dikkatini vermek olarak sınıflandırılmış olan eş zamanlı dikkat, dikkatin bir türüdür. Eş zamanlı dikkat, çevredekileri bu tarz dikkat ile öğrenen yerel toplumlardaki çocuklarda vardır. Yerel kültür geçmişi olan çocukların hem diğer insanlarla ve hem de çevresiyle olan etkileşiminde eş zamanlı dikkat bulunur. Eş zamanlı dikkat birçok eş zamanlı aktivite ve olaya odaklanmayı gerektirir. Bu durum eş zamanlı dikkati, çoklu aktiviteler arasında dikkat ve odağı sırayla değiştirmek olarak nitelendirilmiş çok görevli dikkatten ayırır. Diğer bir deyişle çok görevli dikkatte diğer aktiviteye geçmeden önce yapılan aktiviteye olan dikkatin durması gerekir.

Eş zamanlı dikkat aynı zamanda gerçekleşen birden fazla eyleme kesintisiz dikkati içerir. Bir gruptaki eş güdüm, eş zamanlı dikkat taktiklerini birbirine bağlayabilecek başka bir kültürel uygulamadır. Amerika'daki orta sınıf Avrupa kökenli aileler olaylar arasında bir ileri bir geri giderken, San Pedro'daki yerel kökenli çocuklar ve bakıcılarda eş zamanlı dikkat modeliyle paralel olarak grubun diğer üyeleriyle sürekli bir eş güdüm içinde oldukları gözlemlenmiştir. [2][21][19] Bu araştırma, yerli Amerikan köklerine yakın bir bağı olan çocukların özellikle geniş ve keskin gözlemciler olmak için yüksek bir eğilime sahip oldukları sonucuna varmıştır.[22][20] Bu sonuç dikkat yönetiminde güçlü kültürel farklılıkların altını çizmiştir.

Kaynakça

  1. ^ Anderson, John R. (2004). Cognitive psychology and its implications (6th ed.). Worth Publishers. p. 519. ISBN 978-0-7167-0110-1.
  2. ^ Jump up to:a b c Chavajay, P; Rogoff, B (1999). "Cultural variation in management of attention by children and their caregivers". Developmental Psychology 35 (4): 1079–1090.doi:10.1037/0012-1649.35.4.1079. PMID 10442876.
  3. ^ Johnson, Addie (2004). Attention: Theory and Practice. United States of America: SAGE Publications. pp. 1–24. ISBN 978-0-7619-2760-0.
  4. ^ "Positron Emission Tomography" 17 Ocak 2015 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. MIT Press. Retrieved 18 Jul 2015.
  5. ^ Jonides, J. (1983). "Further towards a model of the mind's eye's movement" 4 Mart 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. (PDF).Bulletin of the Psychonomic Society 21 (4): 247–50. doi:10.3758/bf03334699.
  6. ^ a b Eriksen, C; Hoffman, J (1972). "Temporal and spatial characteristics of selective encoding from visual displays" 28 Nisan 2020 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. Perception & Psychophysics 12 (2B): 201–4.doi:10.3758/BF03212870
  7. ^ Eriksen, C; St James, J (1986). "Visual attention within and around the field of focal attention: A zoom lens model". Perception & Psychophysics 40 (4): 225–40.doi:10.3758/BF03211502. PMID 3786090 24 Mart 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi..
  8. ^ Castiello, U; Umilta, C (1990). "Size of the attentional focus and efficiency of processing". Acta Psychologica 73 (3): 195–209. doi:10.1016/0001-6918(90)90022-8.PMID 2353586 10 Haziran 2013 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
  9. ^ Eriksen, CW; Hoffman, JE (1973). "The extent of processing of noise elements during selective encoding from visual displays"[] (PDF). Perception & Psychophysics 14 (1): 155–160. doi:10.3758/BF03198630.
  10. ^ a b Raftopoulos, pp. 5–7.
  11. ^ Raftopoulos, p. 8
  12. ^ Homskaya, Elena, A.R. Luria, Plenum Press, pp 70–71.
  13. ^ a b c Margaret W. Matlin (2013). Cognition (Textbook) (8 ed.). Wiley. ISBN 978-1-118-14896-9.
  14. ^ Spelke; Hirst, & Neisser (1976). "Skills of divided attention" 19 Aralık 2013 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. (PDF). Cognition 4 (3): 215–230. doi:10.1016/0010-0277(76)90018-4.
  15. ^ Brown, I. D. (1965). "Effect of a car radio on driving in traffic". Ergonomics 8 (4): 475–479. doi:10.1080/00140136508930828. PMID 5854152.
  16. ^ Strayer, D. L.; Drews, F. A. (2007). "Multitasking in the automobile". In A. F. Kramer, D. A. Wiegmann, & A. Kirlik. Attention: From Theory to Practice. New York: Oxford University Press. pp. 121–33.
  17. ^ a b Salvucci, D D.; Taatgen, NA (2008). "Threaded cognition: An integrated theory of concurrent multitasking". Psychological Review 115 (1): 101–30. doi:10.1037/0033-295x.115.1.101. PMID 18211187 4 Ağustos 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi..
  18. ^ Collet, C; Morel, M; Chapon, A; Petit, C (2009). "Physiological and behavioral changes associated to the management of secondary tasks while driving". Applied Ergonomics 40(6): 1041–6. doi:10.1016/j.apergo.2009.01.007. PMID 19249012.
  19. ^ Morelli, G; C, Angelillo (2003). "Cultural variation in young children's access to work or involvement in specialized child-focused activities" (PDF). International Journal of Behavioral Development 27 (3): 264–74. doi:10.1080/01650250244000335
  20. ^ Silva, KG; Correa-Chavez, M; Rogoff, B (2010). "Mexican-heritage children's attention and learning from interactions directed to others". Child Development 81 (3): 898–912.doi:10.1111/j.1467-8624.2010.01441.x. PMID 20573112

İlgili Araştırma Makaleleri

Kısa süreli bellek, kısa bir süre için aktif, hazır bir durumda az miktarda bilgiyi işlemeden akılda tutma yetisidir. Örneğin, kısa süreli bellek, kısa bir süre önce söylenen bir telefon numarasını hatırlamak için kullanılabilir. Kısa süreli hafızanın süresinin saniyeler düzeyinde olduğuna inanılmaktadır. En çok bahsedilen kapasite, Miller'ın kendisinin figürün "bir şakadan biraz daha fazlası" olarak tasarlandığını belirtmesine rağmen, Büyülü Sayı Yedi, Artı veya Eksi İki' dir ve Cowan'ın (2001) daha gerçekçi bir figürün 4 ± 1 birim olduğuna dair kanıt sağlamıştır. Buna karşılık, uzun süreli bellek bilgileri süresiz olarak tutabilir.

Uzun süreli bellek ya da Uzun dönemli hafıza, iki depolama hafıza modeli teorisinin bir parçası olarak, öğeler arasındaki ilişkilerin depolandığı bellektir. Teoriye göre uzun süreli bellek, kısa süreli bellekten farklı işlevlere sahiptir. Bu da kısa süreli belleğin 20 ila 30 saniye içerisindeki bilgileri çağırmasından farklı olarak, depolanmış bilgileri uzun sürelerde tekrar, tekrar çağırabilmesidir. Bu iki bellek arasında bir fark görünmüyor gibi olsa da, her ikisi bilgiyi farklı yer ve alanlarda depolamaları bağlamında modelleri farklıdır.

Çalışma belleği, bellekte işlemlerin geçici olarak tutulduğu ve üzerlerinde değişikliklerin yapıldığı bellek bileşenidir.

İstem dışı körlük, dikkatsiz körlük veya algısal körlük, hiçbir şekilde görme bozukluğu ya da görme kusuru ile ilişkilendirilmeyen psikolojik bir dikkat eksikliği. İstem dışı körlük bir bireyin normal bir görüşte beklenmedik uyarıcıyı (stimuli) fark edemediği olay olarak da tanımlanabilir. Biri için tüm uyarıcılara dikkat etmek imkânsız olduğunda sonuç olarak istem dışı körlük anlamına gelen oldukça belirgin ve beklenmedik nesneleri görememe durumu oluşur. Terim, Arien Mack ve Irvin Rock tarafından 1992’de bulunmuştur ve içeriğinde olayın buluşunu ve onu tanımlamak için yöntemleri anlatan 1998’de MIT Press tarafından yayımlanan kitaplarının adı olmuştur. İstem dışı körlük üzerine yapılan çalışma, olayın bilişsel bozukluktan bağımsız olarak her bireyde ortaya çıkabileceğini belirtmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Değişim körlüğü</span>

Değişim körlüğü, görsel uyaranın bir değişiklik tanıtıldığında ve gözlemci bunu fark etmediğinde oluşan şaşırtıcı bir algısal fenomendir. Örneğin, gözlemciler genellikle bir görüntüde oluşan, kapatılıp tekrar açılan büyük farklılıkları fark etmede başarısız olurlar. İnsanların değişiklikleri belirlemedeki zayıf yetenekleri, temel sınırlamaları yansıtmak için öne sürülmüştür. Değişim körlüğü çok araştırılan bir konu haline gelmiş, görgü tanığı ifadelerinde ve araba kullanırken dikkat dağılması gibi alanlarda önemli pratik sonuçları olabileceği iddia edilmiştir.

Bilişsel nöropsikoloji, beynin yapısı ve işlevinin belirli psikolojik süreçlerle nasıl ilişkili olduğunu anlamayı amaçlayan bilişsel psikolojinin bir dalıdır. Bilişsel psikoloji, zihinsel süreçlerin yeni anılar saklama ve üretme, dil üretme, insanları ve nesneleri tanıma, akıl ve problem çözme yeteneğimizin bilişsel yeteneklerimizden nasıl sorumlu olduğunu inceleyen bilimdir. Bilişsel nöropsikoloji, normal bilişsel işlevsellik modellerinin çıkarımını sağlamak amacıyla beyin hasarı veya nörolojik hastalığın bilişsel etkilerini incelemeye özel bir vurgu yapar. Kanıtlar, beyin bölgelerinde eksiklik gösteren ve çift ayrışma sergileyen hastaların beyin hasarlı bireysel vaka çalışmalarına dayanmaktadır. Çifte ayrışma iki hasta ve iki görevi içerir. Bir hasta bir görevde bozulmuş, diğerinde normal iken diğer hasta ilk görevde normal, diğerinde ise bozulmuştur. Örneğin, A hastası basılı sözcükleri okumada başarısız olmasına rağmen konuşulan sözcükleri normal şekilde anlıyor olabilir. Öte yandan B hastası yazılı sözcükler anlamada normal ve konuşulan sözcükleri anlamada başarısız olacaktır. Bilim insanları bu bilgiyi, sözcük anlama için nasıl tek bir bilişsel modülün olduğunu açıklamak için yorumlayabilirler. Bunun gibi çalışmalardan araştırmacılar, beynin farklı alanlarının son derece uzmanlaşmış olduğunu ortaya koyuyor. Bilişsel nöropsikoloji, beyin hasarlı hastalarla da ilgilenen bilişsel sinirbilimden ayırt edilebilir, ancak bilişsel süreçlerin altında yatan sinirsel mekanizmaları ortaya çıkarmaya odaklanmıştır.

Bilişsel nöropsikoloji, beynin yapısı ve işlevinin belirli psikolojik süreçlerle nasıl ilişkili olduğunu anlamayı amaçlayan bilişsel psikolojinin bir dalıdır. Bilişsel psikoloji, zihinsel süreçlerin yeni anılar saklama ve üretme, dil üretme, insanları ve nesneleri tanıma, akıl ve problem çözme yeteneğimizin bilişsel yeteneklerimizden nasıl sorumlu olduğunu inceleyen bilimdir. Bilişsel nöropsikoloji, normal bilişsel işlevsellik modellerinin çıkarımını sağlamak amacıyla beyin hasarı veya nörolojik hastalığın bilişsel etkilerini incelemeye özel bir vurgu yapar. Kanıtlar, beyin bölgelerinde eksiklik gösteren ve çift ayrışma sergileyen hastaların beyin hasarlı bireysel vaka çalışmalarına dayanmaktadır. Çifte ayrışma iki hasta ve iki görevi içerir. Bir hasta bir görevde bozulmuş, diğerinde normal iken diğer hasta ilk görevde normal, diğerinde ise bozulmuştur. Örneğin, A hastası basılı sözcükleri okumada başarısız olmasına rağmen konuşulan sözcükleri normal şekilde anlıyor olabilir. Öte yandan B hastası yazılı sözcükler anlamada normal ve konuşulan sözcükleri anlamada başarısız olacaktır. Bilim insanları bu bilgiyi, sözcük anlama için nasıl tek bir bilişsel modülün olduğunu açıklamak için yorumlayabilirler. Bunun gibi çalışmalardan araştırmacılar, beynin farklı alanlarının son derece uzmanlaşmış olduğunu ortaya koyuyor. Bilişsel nöropsikoloji, beyin hasarlı hastalarla da ilgilenen bilişsel sinirbilimden ayırt edilebilir, ancak bilişsel süreçlerin altında yatan sinirsel mekanizmaları ortaya çıkarmaya odaklanmıştır.

Baddeley'in Çalışma Belleği Modeli, Alan Baddeley ve Graham Hitch tarafından 1974'te ileri sürülen, daha kesin bir birincil bellek modeli sunmak amacıyla önerilen bir insan belleği modelidir. Çalışma belleği, birincil belleği tek bir birleşik yapı olarak düşünmek yerine birden çok bileşene böler.

Psikoloji temel bilimi, psikoloji alanında yapılan araştırmaların bazıları, uygulanan psikolojik disiplinlerde yapılan araştırmalardan daha "temel" dir ve doğrudan bir uygulaması yoktur. Psikoloji içerisindeki temel bilim yönelimini yansıttığı düşünülen alt disiplinler arasında biyolojik psikoloji, bilişsel psikoloji, nöropsikoloji vb. alt dallar sayılabilmektedir. Bu alt disiplinlerdeki araştırmalar, metodolojik titizlik ile karakterizedir. Psikolojinin temel bilim olarak kaygı, davranış, biliş ve duyguların altında yatan yasaları ve süreçleri anlamaktır. Temel bilim olarak psikoloji, uygulamalı psikoloji için bir temel sağlar. Uygulamalı psikoloji, aksine, temel psikolojik bilimlerin ortaya koyduğu psikolojik ilkelerin ve teorilerin uygulanmasını içerir; bu uygulamalar zihinsel ve fiziksel sağlık ayrıca eğitim gibi alanlarda sorunların üstesinden gelmeyi veya refahı artırmayı amaçlamaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Dikkat kontrolü</span>

Dikkat kontrolü, bir bireyin neye dikkat edeceğini ve neyi göz ardı edeceğini seçtiği kapasitesidir. İç kaynaklı dikkat veya yönetici dikkat olarak da bilinir. Daha genel bir tabirle, dikkat kontrolü, bir bireyin konsantre olma becerisi olarak tarif edilebilir. Öncelikli olarak ön singulat korteksi de içeren frontal alanlar tarafından aracılık edilen dikkat kontrolünün, çalışma belleği gibi diğer yönetici işlevler ile yakından ilgili olduğu düşünülmektedir.

Broadbent'in filtre modeli, dikkatle ilgili bir erken seçme teorisi.

<span class="mw-page-title-main">Hayvan bilişi</span> insan olmayan hayvanların zekası

Hayvan bilişi, insan-olmayan hayvanların zihinsel kapasitelerini kapsayan bir alandır. Bu alanda kullanılan hayvan koşullandırma ve öğrenim çalışmaları, karşılaştırmalı psikolojiden geliştirilmiştir. Aynı zamanda etoloji, davranışsal ekoloji ve evrimsel psikolojinin etkisinde kalmıştır; bazen bu alandan bilişsel etoloji adıyla da bahsedilir. Hayvan zekası terimiyle ilişkilendirilen pek çok davranış aynı zamanda hayvan bilişinin de kapsamındadır.

<span class="mw-page-title-main">Kokteyl partisi etkisi</span>

Kokteyl partisi etkisi; beynin, kişinin işitsel dikkatini belirli bir uyarıcıya odaklayıp, diğer bir dizi uyaranı filtreleyerek dışarıda bırakma becerisini ifade eden kavramdır. Tıpkı gürültülü bir partiye katılan bir kişinin ortam gürültüsünü yok sayarak tek bir sohbete odaklanabilmesi gibi. Dinleyiciler, hem farklı uyaranları farklı akışlara ayırma hem de daha sonra hangi akışların kendileri için en uygun olduğuna karar verme yeteneğine sahiptir. Bu nedenle, kişinin duyusal belleğinin kişi farkında olmadan tüm uyaranları ayrıştırdığı ve ayrı bilgi parçalarını dikkat çekmelerine göre sınıflandırdığı öne sürülmüştür. Bu etki çoğu insanın tek bir sesi izleyip, diğerlerini görmezden gelmelerine izin veren mekanizmadır. Bir başka ifadeyle, dikkat yöneltilmeyen uyaranda geçen önemli kelimelerin hemen tespit edilebilmesine, örneğin birinin bir gürültü içinde kendi adı geçtiği zaman bunu fark etmesine, dair fenomenini tanımlar.

Modaliteler arası dikkat, dikkatin farklı duyulara dağıtılması anlamına gelir. Dikkat, duyusal uyaranları seçici olarak vurgulamanın ve görmezden gelmenin bilişsel sürecidir. Modaliteler arası dikkate göre, dikkat çoğu zaman aynı anda birden fazla duyusal modalite vasıtasıyla gerçekleşir. Bu modaliteler, görsel, işitsel, uzamsal ve dokunsal gibi farklı duyusal alanlardan gelen bilgileri işler. Bunların her biri belirli bir tür duyusal bilgiyi işlemek için tasarlanmış olsa da, aralarında önemli bir örtüşme vardır. Bu durum araştırmacıların dikkatini modaliteye özel mi yoksa paylaşılan "modaliteler arası" kaynakların sonucu mu olduğunu sorgulamasına sebep olmuştur. Modaliteler arası dikkat, dikkat işleme sürecini hem geliştirebilen hem de sınırlandırabilen modaliteler arasındaki örtüşme olarak kabul edilir. Modaliteler arası dikkatin verilen en yaygın örneği, Kokteyl Partisi Etkisi olarak bilinen bir kişinin daha az önemli olan diğer uyaranlar yerine önemli tek bir uyarana odaklanabilmesi ve onunla ilgilenebilmesi durumudur. Bu fenomen, diğer uyaranlar göz ardı edilirken bir uyaran için daha derin işlem seviyelerinin oluşmasına izin verir.

<span class="mw-page-title-main">Hafıza ve yaşlanma</span>

Bazen "normal yaşlanma" olarak tanımlanan yaşa bağlı hafıza kaybı, Alzheimer hastalığı gibi demans türleriyle ilişkili hafıza kaybından niteliksel olarak farklıdır ve farklı bir beyin mekanizmasına sahip olduğuna inanılır.

Algısal yük teorisi, dikkat ile ilgili psikolojik bir teoridir. Nilli Lavie tarafından doksanların ortalarında erken/geç seçim tartışmasına potansiyel bir çözüm olarak sunulmuştur.

<span class="mw-page-title-main">Anne Treisman</span> İngiliz psikolog (1935 – 2018)

Anne Marie Treisman, bilişsel psikoloji alanında uzmanlaşmış bir psikolog.

İkonik hafıza, görsel alanla ilgili görsel duyusal bellek kaydı ve hızla bozulan görsel bilgi deposudur. Görsel kısa süreli bellek (VSTM) ve uzun süreli bellek (LTM) içeren görsel bellek sisteminin bir bileşenidir. İkonik bellek, çok kısa, kategori öncesi, yüksek kapasiteli bellek deposu olarak tanımlanır. Çok kısa bir süre için tüm görsel algımızın tutarlı bir temsilini sağlayarak görsel kısa süreli belleğe katkıda bulunur. İkonik hafıza, sakkadlar sırasında değişim körlüğü ve deneyimin sürekliliği gibi fenomenleri açıklamaya yardımcı olur. İkonik hafıza artık tek bir varlık olarak düşünülmemekte bunun yerine en az iki ayırt edici bileşenden oluşmaktadır. Sperling'in kısmi rapor paradigmasının yanı sıra modern teknikleri içeren klasik deneyler bu duysal hafıza deposunun doğası hakkında fikir vermeye devam etmektedir.

Bilişsel psikolojide, bilişsel yük, birim zamanda çalışma belleği kaynaklarının ne derecede kullanıldığını ifade eder. Üç tür bilişsel yük bulunur. Asıl bilişsel yük, öğrenenin bir konuyu öğrenirkenki çalışma belleği kullanımı ifade eder. Konu dışı bilişsel yük, bilgi veya görevlerin öğrenene sunulma şeklinin ve öğrenenin bunlarla etkileşimlerini ifade eder. Son olarak etkili bilişsel yük, kalıcı bir bilgi deposu yaratmak için yapılan çalışmayı ifade eder.

Çoklu Mağaza veya Modal Model olarak da bilinen Atkinson-Shiffrin Modeli, 1968 yılında psikolog Richard Atkinson ve Richard Shiffrin tarafından önerilen bir bellek modelidir. Modele göre insan hafızasının üç ayrı bileşeni vardır:

  1. Duyusal Kayıt adı verilen duyusal bilgilerin belleğe girdiği bileşen
  2. Hem duyusal kayıttan hem de uzun vadeli bellekten girdi alan ve tutan Kısa Süreli Depo
  3. Kısa süreli depoda tekrarlayarak, prova yaparak hatırlanan, bilgilerin süresiz olarak tutulduğu Uzun Süreli Depo