İçeriğe atla

Dijital yerli

Kontrol Edilmiş

Dijital yerli teknoloji ile doğar doğmaz tanışan, internetin kurdu olarak yetişen, bilgisayar ve teknolojilerini anadili gibi bilen yöneten ve kullanan bir sınıftır. Çevrimiçi sosyal ağları hayatının merkezine oturtmuş, işlerini internetin ve teknolojinin getirdiği avantajları kullanarak basit yöntemlerle halleden, bazı insanların anlamakta güçlük çektiği terimler kullanan, yani çağımıza doğmuş neslin her bir bireyine denir. Dijital yerliler günümüz teknolojileri ile hayata başlamış, hayatının merkezinde çevrimiçi ortamların ve yeni teknolojilerin yer aldığı tüm günlük işlerini teknoloji ile yürüten 21. yüzyıl çocuklarından ve gençlerinden oluşmaktadır.[1] Çağımızın bir getirisi olarak günümüz toplumunun büyük çoğunluğunu oluşturan dijital yerliler diğer bir bakış açısıyla da kuşak çatışmasını temsil etmektedir. yani dijital yerliler ve dijital göçmenlerin çatışması diyebiliriz. Dijital yerli kavramı 1980 sonrası gündeme gelmiş, internetin dünyada yaygınlaşmasıyla birlikte 21. yüzyılın neslini kapsayan bir tabir halini almıştır.

Dijital Yerlilerin Özellikleri

Doğar doğmaz sanal ortamla uyum içerisine girerler. Genel yaş aralıkları 16-24 arasıdır. Fakat zamanın bir getirisi olarak bir gün onlar da büyürler ve hayatlarının geri kalan kısmına da dijital yerli olarak tamamlarlar. Bilgiye ulaşabilecekleri en kısa sürede ulaşmak isterler. Beklemeye tahammülleri yoktur. Her tür Web 2.0 teknolojisinde, sosyal medya ve iletişim teknolojisinde etkindirler. Aynı anda ağlar üzerinde pek çok iş yürütürler. İnterneti ağırlıklı olarak oyun ve eğlence amaçlı kullanırlar. Uzun metinler yerine görsel ögeleri tercih ederler.

Dijital yerliler artık bilgi merkezlerinde ve kütüphaneler üzerinde de söz sahibidir. Yani kurumları kendi istekleri ve talepleri doğrultusunda şekillendirirler. Örneğin; kendileri kütüphaneye adapte olmak yerine kütüphanenin onlara adapte olmasını isterler. Kütüphanelerinde sosyal ağlar kadar erişilebilir, esnek, işbirliği ve paylaşıma açık olmasını bekleyen kullanıcılar, yoğun olarak kullandığı sosyal ağlar aracılığıyla kütüphanelere de erişmek isterler.[2] Tüm hayatlarını bilgisayarlar, video oyunları, dijital müzik çalarlar, video kameralar, cep telefonları ve dijital çağın tüm diğer araçları ve oyuncaklarıyla çevrili durumda ve bunları kullanarak yaşadılar. Halihazırda ortalama üniversite mezunları hayatları boyunca 5.000 saatten azını okuyarak ama 10.000 saatten fazlasını video oyunu oynayarak (20.000 saat televizyon izlemelerini saymazsak) geçiriyorlar.[3] Marc Prensky' nin 2001 yılında verdiği bu rakamlar günümüze kıyasla  pek güncel sayılmamakta ve bu rakamlar her geçen gün artan teknolojinin etkisiyle doruk noktalara ulaşmıştır. Kısacası dijital yerliler her geçen gün internete ve teknolojiye daha bağlı hale gelmişlerdir.

Bilgi çağına doğmuş nesil yani dijital yerliler hayatlarının her evresine teknolojiyi oturtmalarına rağmen bazı sıkıntılara da sahiptir. En önemli sıkıntılardan biri de eğitimdir. Çünkü eğitimi veren öğretmenlerle her tür iletişim teknolojisini anadili gibi bilen dijital yerli öğrenciler arasında ciddi bir çatışma söz konusudur. Öte yandan bütün bunların şakaya gelir bir yanı yok. Durum oldukça ciddi, çünkü dijital göçmen öğretmenlerimiz, bütünüyle başka bir dil konuşan bir kitleye modası geçmiş (dijital dönem öncesine ait) bir dille eğitim vermeye çalışıyorlar.[4] Aslında bu sorunu daha genel bir ifadeyle belirtmek gerekirse eğitimde dijital yerli ve dijital göçmenlerin anlaşmazlıkları demek doğru olur. Çünkü karşısındaki öğreticinin bir şeyler dayatmaya çalıştığı öğrenci gerek düşünce yapısıyla, gerek teknolojiyi ve yakınsamalarını kullanma açısıyla çok farklıdır. Birbirinin dilini anlayamayan ve vakitlerini söylenmekle kaybeden dijital yerliler ve dijital göçmenler sorunu çözmek yerine aradaki uçurumu daha da artırmaktadırlar.

Dijital Yerliler ve Sosyal Medya

Dijital yerlilerin kullandığı pek çok sosyal ağ mevcuttur. Özellikle Facebook, Twitter, Youtube bunların başını çekmektedir. Tabi bu sosyal medya ağlarındaki kullanımın patlamasıyla birlikte sanal iletişim kavramı ortaya çıkmış ve bireyler gerçek hayattan soyutlanmaya başlamışlardır. Zaten sosyal medyanın bireyler üzerinde ne çeşit etkilerinin olduğunu ölçen pek çok araştırma mevcuttur.

Dijital Yerlilerin Teknolojiyi Kullanma Amaçları

Oyun ve eğlence, sosyal ağlar üzerinden iletişim, ders çalışma gibi birçok madde sıralanabilir. Ama tüm bunları kapsayıcı olarak dijital yerliler teknolojiyi günlük hayatlarının bir parçası olarak görürler ve günlük rutin işleri başta olmak üzere her şey için teknolojiyi ve interneti kullanırlar.

Kaynakça

  1. ^ Bilgiç, Hatice Gökçe., Duman, Duygu., Seferoğlu, S. Sadi. (2011). "Dijital Yerlilerin Özellikleri ve Çevrimiçi Ortamların Tasarlanmasındaki Etkileri" (PDF). Akademik Bilişim. İnönü Üniversitesi. 9 Nisan 2011 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 13 Aralık 2015. 
  2. ^ Tonta, Yaşar. (2009). "Dijital Yerliler, Sosyal Ağlar ve Kütüphanelerin Geleceği" (PDF). Türk Kütüphaneciliği. 22 Aralık 2015 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 13 Aralık 2015. 
  3. ^ Prensky, Marc. (2001). "Dijital Yerliler, Dijital Göçmenler I" (PDF). On The Horizon. NCB University Press. 22 Aralık 2015 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 13 Aralık 2015. 
  4. ^ Prensky, Marc. (2001). "Dijital Yerliler, Dijital Göçmenler I" (PDF). On The Horizon. NCB University Press. 22 Aralık 2015 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 13 Aralık 2015. 

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">İnternetin tarihi</span>

İnternetin tarihi, bilgisayar teknolojisinin gelişimi ve küresel ağların birbirine bağlanması süreçleri ile yakından ilişkilidir. 1950'lerde bilgisayar bilimlerinin gelişimiyle başlayan bu süreç, 1960'larda ARPANET projesiyle devam etti.

Yeni medya, bilgisayarların işlem gücü olmadan oluşturulamayacak veya kullanılamayacak olan ortamlara denir. Genellikle dijital olup kullanıcısına veya hedef kitlesine etkileşim olanağı sağlar.

<span class="mw-page-title-main">İnternet</span> elektronik iletişim ağı

İnternet, bilgisayar sistemlerini birbirine bağlayan elektronik iletişim ağıdır. TDK, internet sözcüğüne karşılık olarak genel ağı önermiştir. İnternet yerine zaman zaman sadece net sözcüğü de kullanılır.

<span class="mw-page-title-main">İnternet kültürü</span>

İnternet kültürü, sık ve aktif internet kullanıcıları arasında gelişen ve sürdürülen, özellikle internet üzerinden birbirleriyle iletişim kuran çevrimiçi toplulukların üyeleri tarafından oluşturulan bir tür yarı yeraltı kültürüdür. Bu kültür, etkisi bilgisayar ekranları aracılığı ve bilgi ve iletişim teknolojileriyle, özellikle de internet tarafından aracılık edilen bir kültürdür.

<span class="mw-page-title-main">Sosyal medya</span> İnsanların kendi aralarında bilgi veya düşünce paylaştığı sanal topluluk ve ağlar

Sosyal medya, kullanıcıların internette aradığı, kullandığı ve içerik ürettiği interaktif iletişim platformdur. Geleneksel medya’dan Web 2.0’ın kullanılmaya başlamasıyla, tek yönlü içerik paylaşımından, çift taraflı içerik alışverişine erişim sağlanılan medya iletişimidir. Sosyal ağlar, insanların birbiriyle içerik ve bilgi paylaşmasını sağlayan İnternet siteleri ve uygulamalar sayesinde, herkes aradığı, ilgilendiği içeriklere ulaşabilmektedir. Küçük gruplar arasında gerçekleşen diyaloglar ve paylaşımlar giderek, kullanıcı bazlı içerik üretimini giderek arttırmakta, amatör içerikleri dijital dünyada birer değere dönüştürmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Bilişim Çağı</span>

Bilişim Çağı bilişim ve iletişim teknolojilerindeki gelişimin insanlık tarihinde toplumsal, ekonomik ve bilimsel değişimin yönünü yeniden belirlediği ve giderek ağ toplumunun ortaya çıktığı döneme verilen addır. Başta imalat sanayii olmak üzere, ulaştırma, inşaat ve enerji sektörlerindeki gelişmelerin toplumsal ve ekonomik değişimin itici gücü olduğu endüstri toplumunun gelecekte neye evrileceği konusundaki tartışmalar 1950'lerin sonlarında başlamıştır. Başlangıçta bu döneme Endüstri Sonrası Çağı denmiştir. Bilgi Toplumu/Çağı, Enformasyon Toplumu/Çağı, İnternet Toplumu/Çağı, Elektronik Çağ, Siber Toplum/Çağ, Dijital Çağ, Sanayi-ötesi Çağ, Post-Modern Çağ, Yeni Çağ gibi çeşitli isimlerle de bilinmektedir. 1980'lerde İnternet'in kullanımının yaygınlaşması ve nihayet 1995'te tamamen serbest bırakılmasından sonra endüstri sonrası terimi yerini enformasyon sözcüğüyle değiştirmiş, kavram Türkçeye Bilişim Çağı ya da Bilgi Çağı olarak yerleşmiştir. Günümüzde "Bilişim Çağı" terimi, 1990'lardan bugüne kadar olan süre için kullanılmaktadır.

Dijitalleştirme, özellikle eski yazılı kaynakların OCR ve benzeri uygulamalarla dijital ortama aktarılma işlemidir. Dijitalleştirme görsel veya işitsel ögelerin bilgisayara tanımlanabilmesi, işlenebilmesi ve saklanabilmesi amacıyla sayısal kodlara dönüştürülmesidir. Bu işlemin amacı belgenin bütünlüğünü, içeriğini ve fiziksel özelliklerini koruyarak gelecek nesillere aktarmaktır.

<span class="mw-page-title-main">Bilgi ve iletişim teknolojileri</span> endüstri

Bilgi ve iletişim teknolojileri, bilgi teknolojileri ve iletişim teknolojileri terimlerini tek bir çatı altında toplayan ve bu teknolojiler arasındaki ilişkiyi vurgulayan bir terimdir. 1980'lerde başlayan dijital yakınsama sürecinde, metin, ses ve görüntü bilgisayarlar tarafından dijital ortamda işlenmeye başlamıştır. Buna paralel olarak telekomünikasyon sistemlerinin de dijitalleşmesi ile birlikte dijital verilerin ve enformasyonun iletimi olanaklı hale gelmiş; bilgi teknolojileri ile iletişim teknolojileri iç içe geçmiştir. Bilgi ve iletişim teknolojileri terimi, bu yakınlık ve bağımlılığı belirtmek amacıyla kullanılmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Sosyal ağ</span> Kişinin çevresindeki diğer kişilerle oluşturduğu ilişki ağı

Sosyal ağ kavramını ilk kez 1954 yılında Barnes, kişinin çevredeki diğer insanlarla olan ilişkilerini tanımlamak amacıyla kullanmıştır. İnternet ortamında, kullanıcıların kendilerini tanımlayarak her kültürden farklı kullanıcı ile iletişime geçtiği, bunun yanında normal sosyal yaşamda kullanılan jest ve mimik hareketlerini simgeleyen sembollerle duygu ve düşüncelerini sanal olarak ifade ettiği, bu şekilde sosyal iletişim kurduğu ortamlar “sosyal ağ” olarak tanımlanmaktadır. Bugün sosyal ağlar dediğimizde en büyük örnek olarak karşımıza Facebook, Instagram, Twitter ve LinkedIN gibi web siteleri çıkmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Dijital göçmen</span>

Dijital göçmen, analog dünyada doğmuş, teknolojik kültür ile sonradan karşılaşmış ve ona ayak uydurmaya çalışan nesli ifade etmektedir. Başka bir deyişle, “dijital göçmenlik, yirmili yaş ve sonrasında teknoloji, internet ve web ile tanışan, teknolojik araçların kullanımı ve teknoloji tabanlı öğrenmede güçlükler veya çeşitli uyum sorunlarıyla karşılaşabilen teknoloji okuryazarlığı düşük bireyleri ifade eder”. Ayrıca 1980 yılından önce doğmuş insanlar içinde bu ifade kullanılabilir. 1980 sonrası doğmuş insanlarsa dijital yerli olarak adlandırılmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Turkcell TV+</span> dijital televizyon platformu

Turkcell TV+, Turkcell tarafından piyasaya sürülen bir dijital TV platformudur. 150’den fazla yerli ve yabancı kanalı; bilgisayar, akıllı telefon, tablet bilgisayar, genel ağ veya televizyon üzerinden izleme imkânı sunan bir platformdur. Platformda film kiralama, sosyal televizyon, etkileşimli uygulamalar gibi ek hizmetler de mevcuttur. Sosyal televizyon özelliği sayesinde kullanıcılar programları izlerken yorumlarını anlık olarak çevresindekilerle paylaşabilmektedir.

Dijital okuryazarlık akıllı telefonlar, tabletler, dizüstü bilgisayarlar ve masaüstü bilgisayarlar gibi ağ cihazları aracılığı ile bilgiyi bulma, anlama, analiz etme, üretme ve paylaşabilme becerilerini ifade eder. Dijital okuryazarlık bilgisayar okur yazarlığı veya dijital becerilerden farklıdır.

Dijital bölünme, dijital çağdan yararlanabilenler ile yararlanamayanlar arasındaki uçurumu ifade etmektedir. İnternet'e ve diğer bilgi ve iletişim teknolojilerine erişimi olmayan kişiler, dijital bilgi edinemedikleri, çevrimiçi alışveriş yapamadıkları, demokratik olarak katılamadıkları veya becerilerini öğrenip bunları sunamadıkları için dezavantajlı duruma düşeceklerdir. Bu erişime sahip olmayan kişilere bilgisayar ve ilgili hizmetleri veren programlar sunulmuştur.

Dijital dönüşüm, toplumsal ve sektörel ihtiyaçlara dijital teknolojilerin entegrasyonuyla çözüm bulmanın ve buna bağlı olarak iş akışlarının ve kültürün gelişmesi ve değişmesi sürecini tanımlayan bir kavramdır. Yaratıcılığı ve inovasyonu merkeze alan dijital dönüşüm, geleneksel metodlardan daha verimli sonuçlar elde etmek için ortaya çıkmıştır. Dijital Dönüşüm, insan ve çevre odağında, teknolojinin sosyolojiyle etkileşiminden ortaya çıkan “yaratıcı yıkımla”, toplumsal olarak yeni bir yönetim, üretim ve yaşam sürecine değişerek dönüşümü olarak da ifade edilebilir.

Terim, "Dijital doğan " kavramından uyarlanmıştır. Dijital doğan kavramı, John Palfrey ve Urs Gasser'in, 2008 tarihli kitabı olan "Born Digital" ile popüler hale gelmiştir. Dijital doğan, insanlara atıfta bulunarak, akıllı telefonlar, sosyal medya ve neredeyse kesintisiz Wi-Fi ağları gibi teknolojilerle büyüyen bireylerin bir tanımıdır.

Çevrimiçi öğrenme topluluğu, akran öğrenmesini kolaylaştırarak üyelerinin herhangi bir alandaki öğrenme gereksinimlerini gidermelerini destek olan internet üzerindeki dijital topluluklardır.

Dijital vatandaşlık, kişilerin çevrimiçi ortamlardaki hak, görevi ve sorumluluklarının farkında olması, internet teknolojilerini bu farkındalıkla kullanması ve toplum işlerine çevrimiçi olarak katılma becerisidir.

<span class="mw-page-title-main">Kütüphaneci</span> bir kütüphanede profesyonel olarak çalışan ve genellikle kütüphanecilik eğitimi almış kişi, kütüphanede bilgi hizmeti veren kişi

Kütüphaneci, üniversitelerin bilgi ve belge yönetimi bölümünden mezun olup kütüphanelerde çalışan personellerdir. "Bilgi uzmanı", "bilgi profesyoneli", "kütüphane personeli", "kütüphane uzmanı", "kütüphane öğretmeni" ve "bilgi yöneticisi" gibi unvanlarla da adlandırılır.

<span class="mw-page-title-main">Ağ toplumu</span>

Ağ Toplumu, ağ bağlantılı, dijital bilgi ve iletişim teknolojilerinin yaygınlaşmasının neden olduğu sosyal, politik, ekonomik ve kültürel değişimlerle ilgi olarak 1991 yılında ortaya atılmış bir ifadedir. Ağ Toplumu kavramı Georg Simmel gibi erken dönem sosyal teorisyenlerinin çalışmalarına kadar uzanabilir. 1991 yılında Manuel Castells tarafından ortaya atılan ve daha sonrasında Hollandalı sosyolog Jan Van Dijk tarafından geliştirilen Ağ Toplumu kavramının Bilişim Çağından, sonra dijital kültüre yön veren bir iletişim formu olduğu belirtilmiştir. Toplumun sosyal organizasyon formundan ağ toplumu formuna geçmesiyle daha esnek ve birbirine bağlı bir iletişim ortamı kurulmuştur. Merkeziyetçi olmaması, herkesin özgür ifadelere yer verebilmesi, Jan Van Dijk tarafından "yatay hiyerarşi" olarak tanımlanmış ve 21. yüzyılın ilk on yılında internet gibi medya daha da gelişmiş hale gelip, nüfusun daha geniş kesimleri tarafından ve ekonomi, siyaset ve kültürle ilgili çıkarlar tarafından kullanılmaya başlandıkça, yavaş yavaş “normal medya” olarak görünür olmuştur. Jan Van Dijk, kâğıt iletişim araçlarının modasının geçeceğini iddia etmiştir.

Dijital gözetim, bireyler veya gruplarla ilgili hassas ve iletişim bilgilerini içeren kişisel verilerin çeşitli sensörler, biyometrik tanımlama cihazları, veri analitiği, casus yazılımlar, kayıt cihazları gibi teknolojik araçlar kullanılarak izlenmesidir.