İçeriğe atla

Dihidrotestosteron

Dihidrotestosteron yapısı
Dihidrotestosteron 3B yapısı

Dihidrotestosteron; erkek vücudunda bulunan testosteron hormonunun aktif versiyonu olan güçlü metobolitine verilen addır. DHT hormonu, büyük oranda testosteronun çevre dokularda 5- Alfaredüktaz enzimi aracılığı ile dönüşümünden oluşur.[1] Testosteron hormonunun etkin hale gelebilmesi ve dokular üstünde androjenik etki gösterebilmesi için 5 Alfa Redüktaz isimli enzimle DHT hormonuna dönüşmesi şarttır. Testosteron, tip-1 5-Alfa Redüktaz ve tip-2 5-Alfa Redüktaz adı verilen iki enzimle DHT hormonuna dönüşür. Bu dönüşme olmadan testosteron birçok doku ve organda etkili olamaz.[2] DHT hormonu, anne karnındaki fetus halinde bulunan çocuğun erkek cinsel özellikleri kazanmasını ve cinsel organlarının gelişmesini sağlar. DHT hormonu ayrıca anne karnındaki fetusun beyni üstünde de birçok etkide bulunur. Henüz anne karnında olan fetusun cinsiyet kimliğinin oluşmasını sağlar. DHT hormonu, bunun dışında ergenlik döneminde ikincil seks karakterlerinin meydana gelmesini ve erkek tipi farklılaşmayı meydana getirir. Böylece ergenlik döneminden önce kız çocuğundan kolay kolay ayırt edilemeyecek olan erkek çocuğu gittikçe farklılaşır ve çocukluktan erkekliğe adımını atar. Sakalları ve bıyıkları çıkmaya, sesi kalınlaşmaya, boyu uzamaya, kas kütlesi artmaya, penisi büyümeye, testisleri sperm üretmeye başlar. Tüm bu farklılaşmayı testosteron, DHT hormonuna dönüşerek meydana getirir. DHT hormonunun bir diğer görevi glandüler prostat dokusunun fonksiyonlarının devamlılığını sağlamaktır. Bunun dışında da, erkek metabolizmasında DHT hormonunun sperm üretiminden, aerobik kapasitenin artışına kadar birçok önemli katkısı vardır.[3]

DHT'nin erkek metabolizmasındaki görevleri bir ömür boyunca sürmektedir. Bunun dışında testosteron ve DHT, genetik olarak bu hormonlara duyarlı kişilerde androgenetik alopesi, akne ve prostat hastalıkları gibi sağlık sorunlarına yol açabilmektedir. Genetik olarak bu androjenik hormonlara duyarlı olan kişiler, DHT'den daha çok etkilenmektedirler testosteron hormonuna göre. Testosteron hormonunun da bu dokularda etkinliği vardır ama DHT hormonundan daha zayıf bir etkidir. Bazı kişiler neden bu hormonlardan olumsuz etkilenirken, bazı kişilerin etkilenmediği tam olarak bilinmemekte ve bu duruma hangi hatalı genlerin yol açtığı araştırılmaktadır.[4]

Dihidrotestosteronun klinik değerleri

Dihidrotestosteronun klinik değerleri; kişisel sağlık durumuna, biyolojik yaşa ve cinsiyete göre büyük farklılıklar göstermektedir.[5]

Vaka TürüReferans aralığı (Konvansiyonel)Referans aralığı (SI)
Premenapozal Kadın24 – 368 pg/mL0.1 – 1.0 nmol/L
Postmenapozal Kadın10 – 181 pg/mL0.1 – 0.6 nmol/L
Erkek250 – 990 pg/mL0.86 – 3.4 nmol/L

Dihidrotestosteronun ve diğer steroid hormonların erkek metabolizmasındaki görevleri

Testosteron, DHT ve Estrogen gibi steroid hormonların görevleri anne karnından, yaşamın sona ermesine kadar sürmektedir.[6]

Hedef Doku/OrganEtkiEtkiyi Gerçekleştiren HormonEtki Zamanı
Wolf KanalıBüyüme ve Farklılaşmanın UyarılmasıTestosteronFetus
Urogetinal SinusMaskünalizasyon ve BüyümeDHTFetus
Eksternal GenitalyaMaskünalizasyon ve BüyümeDHTFetus
Genital OrganlarPenis,prostat ve testisin oluşup, son şeklini almasıDHTFetus
CiltSakal,bıyık,vücut kıllarında uzama ve kalınlaşmaDHTErgenlik
Ses TelleriSesin kalınlaşması ve gürleşmesiDHTErgenlik
KaslarKas gücünün artması ve anabolik etkiTestosteron/DHTErgenlik
Genital OrganlarPenis ve testisin büyümesiDHTErgenlik
Kemik ve EpifizlerBoy UzamasıTestosteron/DHTErgenlik
Yağ ve Kas dokusuKilo Artışı ve Yağ-Kas dağılımıTestosteron/EstradiolErgenlik
Akciğerler ve KalpAerobik kapasitenin artışıDHTErgenlik
Kemik ve EpifizlerBoy Uzamasının İnhibisyonuEstradiolErgenlik
BeyinRuhsal durumun değişmesi, saldırganlık ve cesaret artışıDHT/TestosteronErgenlik
TestisSperm ÜretimiDHT/TestosteronÖmür boyu
EpididimSperm hücrelerinin olgunlaşması ve hareketlenmesiDHTÖmür boyu
Seminal KeseDöl hacmini sağlayan seminal kese sıvısının üretimiDHT/TestosteronÖmür boyu
PenisSertleşmeDHT/TestosteronÖmür boyu
BeyinCinsel Libidonun artışı ve devamlılığıDHT/TestosteronÖmür boyu
Prostat ve CowperMeni atım yeteneğiDHT/TestosteronÖmür boyu
Akciğerler ve KalpAerobik kapasitenin devamlılığıDHT/TestosteronÖmür boyu
CiltSebum SalgısıDHTÖmür boyu
KulakKulağı koruyan buşon isimli maddenin salgılanmasıDHTÖmür boyu
KemikKemiğin kalınlık ve sağlamlığının korunmasıTestosteron/EstradiolÖmür boyu
KaraciğerEnzim Üretimi ve Protein SenteziDHT/TestosteronÖmür boyu
BöbreklerEritropoetin ÜretimiDHTÖmür boyu
Kemik İliğiAlyuvar yapımıTestosteron/DHTÖmür boyu
HipotalamusGnTH sekresyonunda negatif geri kontrolDHTÖmür boyu
BeyinPsikotropik EtkiDHT/Testosteron/EstradiolÖmür boyu

Dihidrotestosteron ( DHT ) ve Androjenik Alopesi

Genetik yatkınlık ve androjenlerin aktivasyonu sonucu, ergenlikten sonra terminal kılların vellusa dönüşmesi ve dökülmesi ile karakterizedir. Androjenler erkekte testis, kadında ise over ve adrenal glandda yapılır.Her ne kadar asıl androjen testosteron olsa da, testosteron 5 Alfa Redüktaz enzimi ile Dihidrotestosteron'a dönüşmeden etkili olamaz. Bu yüzden testosteron, kıl matriksinde keratinositler içinde 5-alfa redüktaz ile dihidrotestosterona dönüşür ve sitoplazmik reseptör ve bağlı proteinlerle nükleusa transfer edilir. Reseptör DNA’ya tutunur ve mRNA oluşur. Sonra asıl protein; başlıca keratinler kodlanırlar. Bazı folliküller androjenleri metabolize ederken kıl büyümesini stimule eder, diğerleri ise büyümeyi inhibe ederek androgenetik alopeside olduğu gibi kılların terminalden vellusa gerilemesine sebep olurlar. Androjenlerin sakal ve vücut kıllarını arttırırken, saçlarda dökülmeye yol açmasının nedeni budur. Daha sonra kıl dökülür. Anajen faz normalde 3 yıl dürer, telojen faz ise sadece 100 gündür. Bu durumda anajen/telojen oranı 9/1'dir. Günlük saç kaybı 100'e kadar çıkabilir. Androjenik alopeside anajen faz kısalmıştır. Sonuçta anajen/telojen oranı da düşer. En sonunda kıl follikülleri minyatür bir hal alarak, terminal saç durumuna erişilir.

Erkeklerde; ergenlikten sonra genellikle 20. yaştan itibaren başlar. Bazen 30-40 yaşlarına kadar gecikebilir. Vakaların %96’sında bitemporal gerileme şeklinde başlar. Vertekste seyrelme, açılma olur. Bazen tümüyle dazlaklık oluşur. Fakat oksipital bölge daima salimdir. Terminal kılların vellusa dönüşümü vardır. Erkeklerde hormonal denge normaldir. Erkek tipi alopeside koroner arter hastalığı riski normallere göre fazladır.Kadınlarda; genellikle 20 yaş sonunda ve 40 yaşın başında başlar. Frontal-verteks arasında difüz seyrelme ve terminal kılların vellusa dönüşümü vardır. Saç seyrelmesinin giderek genişlediği görülür. Polikistik over, androjen salgılayan over tümörleri ve adrenal tümörleri gibi çeşitli hastalıklara bağlı olabilir. İlgili hormon seviyelerine bakılmalı ve over-sürrenal ultrasonografi yapılmalıdır. Kadınlarda serbest testosteron ve DHEA sülfat seviyesinde artma, SHBG seviyesinde azalma olabilir. Bazen akne, hirsutizm, mensturasyon düzensizliği veya erkeksileşmeyle birlikte olabilir.

Erkeklerde androjenik alopesinin olabilmesi için ön koşul testiküler ve androjen fonksiyonlarının sağlıklı olmasıdır. Testosteron 5 alfa redüktaz enzimi ile Dihidrotestosteron'a dönüştükten sonra ancak efektif olabilir. Androjenik alopesili erkeklerin saç folliküllerindeki androjen reseptörlerinin daha yoğun bulunduğu ortaya konmuştur.

Sanılanın aksine androjenik alopesiye sadece Dihidrotestosteron (DHT) yol açmamaktadır. Dehidroandrosteron,Testosteron ve Androstenedion gibi androjen hormonlar da, androjenik alopeside rol oynamaktadırlar. Ancak Dihidrotestosteron (DHT), çok güçlü bir androjenik etkiye sahip olduğu için çoğu erkekte, özellikle genç yaşlarda ortaya çıkan androjenik alopesi sendromunun birincil sorumlusudur.

Yaşlanma ile beraber saç foliküllerinde bulunan androjen reseptörlerinde bulunan sitoplazmik hücre zarları inceldikçe,saç folikülleri androjen hormonlara karşı daha duyarlı hale gelir. Gençlik yıllarında sadece Dihidrotestosteron, saç foliküllerine zarar verirken; yaşlanma ile birlikte Dehidroandrosteron,Testosteron ve Androstenedion gibi diğer androjen hormonlar da saç foliküllerine zarar vermeye ve saç dökülmesine yol açmaya başlarlar. Yaşlı erkeklerde görülen androjenik alopesi insidansının yüzde 80'lere varmasının ana nedeni budur.

Öte yandan her insanın saç derisinde, aynı sayıda ve aynı dağılımda androjen reseptörü bulunmaz. Bu sebepten ötürü bazı insanlar, genç yaşta kel kalırken; bazı insanlar yaşamın son evrelerine kadar gür saçlarını koruyabilirler.[7]

Tedavi

Androjenik alopesi bir hastalık olmadığına göre tedavi edilmesi de gerekmez. Bu sorundan muzdarip olan erkekleri,kelliğin bir virilizasyon belirtisi olduğuna psikolojik olarak ikna etmek, yeterlidir. Yine de bu konudan yakınan erkeklerin çoğu, etkileri henüz ispatlanmamış kozmetik ürünleri kullanmayı tercih etmektedirler. Bazıları ise peruk ve benzeri araçlar kullanmaktadırlar. Otolog saç ekimi etkili olabilirse de, kafa derisinde bırakacağı yara izi bazen problem yaratabilir.

Ergenlik öncesi kastrasyonun erkek tipi kelliği önlediği bildirilmiştir. Gecikmiş ergenliğe maruz kalan çocuklarda da, tedavi başlayıp testosteron düzeyi yükselene kadar androjenik alopesi gelişmez. Anti-androjenler erkek tipi kelliği önleyebilir. Tabii ki, hipogonadizm etkileri nedeniyle bu tip tedaviler kabul edilemez.[8]

5 alfa redüktaz tip 2'nin spesifik inhibisyonu ile alopesinin daha fazla ilerlemesinin önüne geçilebilir ve daha yoğun saç durumuna erişilebilinir. Bu anlamda, BPH tedavisinde kullanılan finasterid söylenilebilir. Ancak elde edilen bu durum geçicidir. Saç foliküllerinde bulunan androjen reseptörlerinin stoplazmik zarları, yaşla birlikte inceldikçe ve daha geçirgen bir hale geldikçe; androjen hormonlara olan duyarlılık artacak ve saç folikülleri mevcutta bulunan Dihidrotestosteron (DHT) ile beraber Dehidroandrosteron,Testosteron ve Androstenedion gidi diğer androjen hormonlara da duyarlı hale gelecektir. Buradaki sorun androjen hormonların varlığı değil saç derisinde bulunan androjen reseptörlerinin sayısı,dağılımı ve androjen hormonlara olan genetik hassasiyetidir.

Minoxidil ise antihipertansif bir ilaç olup, 4-6 ay içerisinde saç büyümesini arttırdığı gösterilmiştir. İlacın kesilmesini takiben yine eski duruma dönülmektedir.[9]

Dihidrotestosteron'un azaltılması

Androjenik alopesi bir hastalık olmadığına göre tedavi edilmesi de gerekmez. Dolayısı ile Androjenik Alopesi'nin tedavi edilmesi amacı ve kozmetik kaygılar ile Dihidrotestosteron'un azaltılması oldukça sakıncalı sonuçlar doğurabilmektedir. Dihidrotestosteron,taşıyıcı anne vahıstası ile fetus döneminde inhibe edilirse, anne karnındaki fetusun cinsel organları oluşmaz ya da eksik oluşur. Böyle bir durumda bebeğin çift cinsiyetli doğma ve beyin ile alakalı bazı gelişim problemleri ile doğma ihtimali bir hayli yüksektir. Eğer DHT inhibisyonu ergenlik döneminde gerçekleşirse ikincil seks karakterleri oluşmaz ve erkeksi farklılaşma meydana gelmez. Birçok kalıcı cinsel problem meydana gelir. Eğer DHT inhibisyonu yetişkinlik döneminde gerçekleşirse; sperm sayısında azalma, sperm hacmi düşmesi, sertleşme süresinde ve kalitesinde azalma, cinsel libidoda düşüş, cinsel performansta azalma gibi başlıca yan etkiler söz konusu olur. Bu yan etkilerin ana nedeni Testosteron hormonunun, Dihidrotesteron'a dönüşmeden etkili olamamasıdır. Dolayısı ile Dihidrotestosteron inhibiasyon oranı ne kadar artarsa, görülen yan etkilerin şiddeti de aynı şekilde artar. Dihidrotestosteron inhibisyonuna yol açan ilaç ya da etken maddenin alımı kesilmedikçe de yan etkiler ortadan kalkmaz. Burada önemli olan 5 Alfa Redüktaz enziminin hangi tipinin inhibe edildiği değil, Dihidrotestosteron hormonunun ne oranda inhibe edildiğidir.[10]

Kaynakça

  1. ^ ^ Zhang Y, Ye 1, Ding Q et Al [ Measurement of T and DHT contents in normal and diseased human prostate tissues ] Zhonghua Wai Ke Za Zhi 2000; 38(7): 545-7
  2. ^ ^ Steers WD. 5 Alpha - Reductase Acitivity in the prostate. Urology.2001;58(6 Suppl 1): 17-24; discussion24.Review
  3. ^ ^ Bonkhoff H, Fixemer T, Hunsicker I, Remember K. Progesterone receptor expression in human prostate. Prostate.2001;48(4):285-91
  4. ^ Price WA.Nutrition and Physical Degeneration, New York,Paul B. Hoober,ınc.; 36-70;1999.
  5. ^ ^ Endocrinology, Clinical Endocrinology,Baltimore,Geogre Herrman 1995;62: 16-65,22(6):465-2
  6. ^ Endocrinology, Steroid Hormones,London, Philip More 1999;35 : 22-71(4): 150-5
  7. ^ ^Meschede D, Behre HM, Nieschlag E: Andrology (E. Nieschlag, HM Behre eds) Springer, Münster, 2000.
  8. ^ ^ Vermeulen A, Kaufman JM. Aging of the hypothalamic pituitary-testicular axis in men. Horm Res 1995; 43: 25-8.
  9. ^ ^ Deslypere JP, Vermeulen A. Leydig cell function in normal men: Effect of age, life style, residence, diet and activity. J Clin Endocrinol Metab 1984; 59: 955-962
  10. ^ ^ Longcope E. The effect of human chorionic gonadotropin on plasma steroid levels in young and old men. Steroids 1973; 21: 583.

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Hormon</span> İç salgı bezlerinden kana geçen ve organların işlemesini düzenleyen adrenalin, insülin, tiroksin ve benzeri fizyolojik etkisi olan maddelerin genel adı

Hormon,, çok hücreli organizmalarda fizyoloji ve davranışı düzenlemek için karmaşık biyolojik süreçler yoluyla uzak organlara veya dokulara gönderilen sinyal molekül sınıfıdır.

<span class="mw-page-title-main">Erkek</span> erişkin erkek

Erkek, eril insan. Erkek terimi genellikle yetişkin bir eril bireyi kastetmekte kullanılırken, oğlan terimi ise eril bir çocuk veya ergeni tanımlamak için kullanılır. Ancak erkek terimi aynı zamanda bazen yaş gözetmeksizin bir eril insanı tanımlamak için de kullanılır; tıpkı "erkek basketbolu" ifadesinde olduğu gibi.

<span class="mw-page-title-main">Böbrek üstü bezleri</span>

Böbrek üstü bezleri, üçgen biçimini andıran iç salgı (endokrin) bezleridir. Anatomik olarak böbreklerin hemen üstlerinde bulunduklarından bu adı almışlardır. Kabuk (korteks) ve öz (medulla) olarak anılan iki ayrı katmandan oluşan bezlerin temel işlevi fizyolojik gerilim (stres) karşısında kortikosteroid ve katekolamin bireşimleyip kana salgılamaktır. Adrenalin ve nöradrenalin salgılarlar.

Androjen, her iki cinste de bulunan ve çoğunluğu böbrek üstü bezinin korteksindeki zona reticularis'ten salgılanan maddeye denir.

<span class="mw-page-title-main">Östrojen</span> Birincil dişi cinsiyet hormonu

Östrojenler, kadınların adet döngüsünde ve diğer memeli hayvanların dişilerinde estrus döngüsünde önemli rol oynayan bir grup steroid hormondur. Hormon tüm omurgalılarda ve bazı böceklerde de bulunur.

<span class="mw-page-title-main">Finasterid</span> Kimyasal bileşik

Finasterid, bir antiandrojen olup testosteronu dihidrotestosterona(DHT) çeviren tip2 5-alfa redüktaz enziminin inhibitörüdür. Düşük dozlarda benign prostat hiperplazisi (BPH) tedavisinde, yüksek dozlarda prostat kanseri tedavisinde kullanılır. Mayıs 2008'de yapılan bir çalışmanın sonuçlarına göre finasterid, prostat kanseri riskini %30 azaltmaktadır. BPH ilerlemesini durdurmak için doksazosin ile kombine olarak kullanılmaktadır. Ayrıca birçok ülkede androjenik alopesi yani erkek tipi kellik tedavisi için onayı bulunmaktadır.

Dutasteride bir 5-alfa redüktaz inhibitörü ilaçtır, testosteronun dihidrotestosterona (DHT) dönüşümünü engellemektedir. Benign prostat hiperplazisi gibi DHT'nin sorumlu olduğu tıbbi durumlarda kullanılır.

Steroid hormonlar hormon olarak iş gören steroidlerdir. Memelilerde steroid hormonlar bağlandıkları reseptörlere göre beş gruba ayrılırlar: glukokortikoidler, mineralokortikoidler, androjenler, estrojenler ve projestajenler. D vitamini türevleri bunlarla yakından ilişkili ve benzer reseptörleri olan bir hormon grubu oluştururlar ama tanım olarak steroid değil sterol sayılırlar.

<span class="mw-page-title-main">Anabolik steroid</span>

Anabolik steroidler ya da teknik adıyla anabolik-androjenik steroidler veya halk diliyle steroidler, vücutta testosteron veya daha etkin formu olan dihidrotestosteron etkilerini taklit eden ilaçlardır. Bu ilaçlar hücrelerde protein sentezini arttırarak dokuların gelişimini uyarırlar. Etkileri özellikle kas dokusunda belirgindir. Anabolik steroidler ayrıca seste kalınlaşma, vücut kıllarında artış, testislerde büyüme gibi erkeksi özellikleri geliştiren androjenik ve virilizan özelliklere sahiptirler.

<span class="mw-page-title-main">Saç dökülmesi</span> Erkeklerde saç dökülmesi

Kellik ya da saç kaybı, en yaygın saç hastalığı'dır. Kalıtsal bir neden olup yeniden çıkmayacak şekilde saçları döker. Kemoterapi görmek veya diğer bazı kanser ilaçlarını kullanmak da yeniden çıkmak üzere saçların dökülmesine sebep olabilir.

<span class="mw-page-title-main">Kasık kılı</span>

Kasık kılı, ergen ve yetişkinlerin cinsel organları bölgesinde bulunan terminal vücut kılıdır. Bunlar, cinsiyet organlarının üzerinde ve çevresinde, bazen de butun iç kısmında bulunur. Pubis kemiğinin etrafındaki pubik bölgede, pubik yama olarak bilinir. Kasık kılı erkeklerde testis torbası ve kadınlarda vulvada bulunur.

<span class="mw-page-title-main">Vücut kılları</span> ergenlik sırasında veya sonrasında insan vücudunda oluşan kıllar

Vücut kılları veya androjenik saçlar bir kıl türüdür. Ergenlik sırasında ve sonrasında insan vücudunda gelişir. İnsan gelişiminde önemli faktördür. Androjenik saçların büyümesi, androjenlerin seviyesi ve dermal papilladaki androjen reseptörlerinin yoğunluğu ile ilgilidir. Her ikisi de saç folikülü hücrelerinin çoğalması için bir eşiğe ulaşmalıdır. Çocukluktan itibaren, biyolojik cinsiyete bağlı olarak, vellus saçları insan vücudunun neredeyse tüm alanını kaplar. Şu an kıllarla ilgili saç çıkarma ve cilt beyazlatma işlemleri yaygın olarak popülerdir.

Göğüs kılları, vücut kılları türlerinden biridir. Boyun ve karın arasındaki bölgede erkeğin göğsünde yetişir. Göğüs kılı ergenlik sırasında ve sonrasında diğer androjenik saç tipleri ile birlikte gelişir. Genelde erkeklerde gelişir, ara sıra kadınlarda da olabilir.

<span class="mw-page-title-main">Hipotalamus-hipofiz-gonad aksı</span> Üreme, ergenlik, cinsel dimorfizm ve davranışla ilişkili hormonal yolak

Hipotalamus-hipofiz-gonad aksı hipotalamus, hipofiz bezi ve gonadal bezlerin arasındaki etkileşimi ifade eder. Bu bezler genellikle birlikte işlev gösterdiğinden, fizyologlar ve endokrinologlar bunlardan tek bir sistem olarak bahsetmeyi uygun ve açıklayıcı buluyorlar.

RU-59063, ilk olarak 1994'te tanımlanan ve hiçbir zaman pazarlanmayan bir nonsteroid androjen veya seçici androjen reseptör modülatörüdür (SARM). Başlangıçta potent bir antiandrojen olduğu düşünülüyordu, ancak takip eden araştırmalar, dihidrotestosterondan (DHT) daha düşük etkinliğe sahip olsa da, aslında doza bağımlı androjenik aktiviteye sahip olduğunu buldu. İlaç, N -ikameli bir aril tiyo hidantoindir ve birinci nesil bir nonsteroidal antiandrojen (NSAA) olan nilutamidden türetilmiştir. İkinci nesil NSAA'lar enzalutamid, RD-162 ve apalutamid, RU-59063'ten türetilmiştir.

NR3C4 olarak da bilinen androjen reseptörü (AR); testosteron ve dihidrotestosteron dahil olmak üzere androjenik hormonlardan herhangi birinin bağlanmasıyla aktive edilen bir tür nükleer reseptördür, sitoplazmada ve daha sonra çekirdeğe yer değiştirir. Androjen reseptörü, progesteron reseptörü ile en yakından ilişkilidir ve daha yüksek dozlarda progestinler androjen reseptörünü bloke edebilir.

Anorşi, bir cinsiyet gelişim bozukluğu olup XY karyotipe sahip bir bireyin ki genelde eril cinsiyeti belirtir, doğuştan testislerinin olmamasına denir. Döllenme'yi takip eden birkaç hafta içerisinde embriyo ilkel gonadları geliştirir ve bu yapılar üreme sisteminin gelişimini sağlayan hormonları üretir. Eğer testisler sekiz hafta içinde gelişmezse, bebekte dişi genitalya gelişir. Eğer testiler gelişmeye başlar ancak 8 ila 10 hafta arasında kaybedilir veya fonksiyon göstermezse bebekte kuşkulu genitalya oluşur. Bununla birlikte, eğer testisler 14 haftadan sonra kaybedilirse, bebekte kısmi eril genitalya ile birlikte gonadların belirgin yokluğu görülür.

Metiltestosteron, erkeklerde düşük testosteron düzeylerinde, erkeklerde gecikmiş ergenliğin tedavisinde, kadınlarda sıcak basması, osteoporoz ve düşük cinsel istek gibi menopoz semptomları için bileşen olarak düşük dozlarda ve kadınlarda meme kanserini tedavi etmek için androjen ve anabolik steroid (AAS) bir ilaçtır. Ağızdan alınır veya yanakta veya dilin altında tutulur.

Androjen eksikliği, vücutta yetersiz androjenik aktivite ile karakterize edilen tıbbi bir durumdur. Androjenik aktiviteye androjenler aracılık eder ve androjen reseptörü bolluğu, duyarlılığı ve işlevi dahil olmak üzere çeşitli faktörlere bağlıdır.

Androjen antagonistleri veya testosteron blokerleri olarak da bilinen antiandrojenler, testosteron ve dihidrotestosteron (DHT) gibi androjenlerin vücuttaki biyolojik etkilerine aracılık etmesini engelleyen bir ilaç sınıfıdır. Androjen reseptörünü (AR) bloke ederek ve/veya androjen üretimini inhibe ederek veya baskılayarak etki ederler. AR agonistlerinin fonksiyonel karşıtları olarak düşünülebilirler; örneğin testosteron, DHT ve nandrolon gibi androjenler ve anabolik steroidler (AAS) ve enobosarm gibi seçici androjen reseptör modülatörleri (SARM'ler). Antiandrojenler, üç tip seks hormonu antagonistinden biridir; diğerleri antiöstrojenler ve antiprogestojenlerdir.