İçeriğe atla

Diatom

Diatomlar
Deniz diatomları
Biyolojik sınıflandırma
Domain: Eukaryota
Âlem: Chromalveolata
Şube: Heterokontophyta
Sınıf: Bacillariophyceae
Takımlar
  • Centrales
  • Pennales

Diatom (Latince: Bacillariophyceae) (Yunanca: διά (dia) = "içinden" + τέμνειν (temnein) = "kesmek",vb. "yarın kesilmek"), ökaryotik su yosunlarının fitoplanktonları oluşturan temel gruplarındandır.

Diatomlar, silisli sert kabukları olan ve fosilleri, kalın yer katmanları oluşturan bir algler familyasıdır.[1] şekil bakımından fevkalade zenginlik gösteren, küçük, esmer renkli, tek hücreli veya koloni halinde yaşayan alglerdir. Diğer alglerden çok farklı yapıdadırlar. En önemli özellikleri, hücrelerinde bol miktarda silis ihtiva etmeleri ve hücre çeperlerinin birbiri üzerine kapanan, kapaklı kutu biçiminde bir yapı göstermeleridir.

Bir diatomun görüntüsü.

Bu durum onların sınıflandırılmasında da etkilidir. Hücre çeperinin ana maddesi pektin olup, buna % 95'e kadar değişebilen oranda silis iştirak eder. Diatomların hücre çeperlerine kabuk (frustul) adı verilir. Üstteki büyük olan kabuğa ‘epiteka’, altta küçük olanınada ‘hipoteka’ denir. Bir diatom kabuğunun ön ve alt yüzeyden görünüşüne ‘valva’ görünüşü, yandan görünüşüne kuşak görünüşü denir. Epiteka ve hipoteka sayısı, türlere göre değişen ara bandlarla birbirlerine bağlanır. Valva'da çeşitli noktalı sıralar, kaburgamsı çıkıntılar ve delik benzeri süsler mevcuttur. Çeşitli şekillerde olan bu süsler, tür ve cinsler için karakteristiktir. Cyclotella comta'da olduğu gibi, bu süslerin kabuğun ortasında bulunan bir noktanın etrafında ışınsal doğrultuda dizildiği tiplere sentrik, süslerin bir eksensel çizgiye göre simetrik veya asimetrik iki taraflı (bilateral) olarak dizildiği tiplere de pennat diatomlar adı verilir.

Chandler B. Beach tarafından fotoğrafı çekilmiş olan diatom

Genel özellikleri

Diatomlar tek hücreli canlıdırlar. Eskilerden hayvan olarak nitelendirilseler de, fotosentez yapabilen kloroplast adlı yapılara sahip oldukları için bir bitkidirler. Ve araştırmalar sonucu alglerin alt bir türü oldukları anlaşılmıştır. Kloroplastları bulunduğu için oksijen üretimi yaparlar ve bu miktar önemli miktardır. Çünkü göremediğimiz, sayısız diatom vardır. Geometrik düzenleri alışılagelmedik şekilde oldukça düzgün ve şekillidir. Petrol işleri, deniz suyu kirlilik oranı tespiti gibi birçok alanda kullanımları yaygındır.

Gelişim tarihi

Heterokont kloroplastlar, bitkilerde olduğu gibi direkt olarak prokaryotlardan ziyade kırmızı alglerden türemektedir. Diğer alglere kıyasla daha bu çeşidin daha yakın bir kökeni olduğunu göstermektedir. Ancak fosil kökeni için yeterli kanıt bulunmamaktadır ve yalnızca diatomların evrimiyle heterokontlar, fosil kayıtlarında ciddi bir izlenim bırakır.

Bilinen en eski fosil diatomları Jura erken döneminden, Sedimanter kanıtlardan daha erken bir kökeninin olduğunu göstermektedir. Kökenlerinin Permiyen sonundaki kitlesel yok oluşla ilişkili olabileceği ve bunun ardından birçok deniz nişinin açıldığı ileri sürülmüştür. Bu olay ile fosil diatomlarının ilk ortaya çıktığı zaman arasındaki boşluk, diatomların silinmediği ve bu evriminin hala tam olarak anlaşılamadığı bir dönemi gösterir.

Silisleşmenin ortaya çıkmasından bu yana, diatomlar, fosil kayıtlarında önemli bir izlenim bırakmıştır. Bazı kayalar ve uzanan birikintilerin içeriği olan fosil diatomların geçmişi Kretase dönemine kadar uzananıyordu.

Diatomlar Triyas'dan bu yana var olmasına rağmen, silikon döngüsünün üstünlüğünü ele geçirmesi daha yakın bir tarihle gerçekleşmiştir. Phanerozoic'den önce, mikrobiyal veya inorganik süreçlerin okyanus silikon döngüsünü hafifçe düzenlediğine inanılmaktadır. Daha sonra, döngü, radyoolarianlar ve silikon süngerler tarafından egemen hale gelmiş ve daha kuvvetli olarak düzenlenmiştir. Son 100 milyon yıllık dönemde, silikon döngüsünün daha da sıkı kontrol altında kaldığı ve bunun diatomların ekolojik üstünlüğünden kaynaklandığı düşünülmektedir.

Bununla birlikte, diatomların silikon döngüsünün üstünlüğünü ele geçirmesinin zamanlaması belirsizliğini korumaktadır. Farklı yazarlar fosil kayıtlarıyla ilgili çelişkili yorumlara sahiplerdir. Silisli süngerlerin kaya tabakalarından uzaklaşması gibi bazı kanıtlar, bu "Devralma"nın Kretase'de başladığını ileri sürerken, radyolaryalardan gelen kanıtlar, bu "Devralım" olayının Senozoik dönemden önce başlamadığını ileri sürmektedir.

Senozoik üzerindeki diatom çeşitliliği küresel sıcaklığa, özellikle ekvator kutuplu sıcaklık gradyanına karşı çok hassas olmuştur. Okyanusların ılıman kısımları, özellikle kutup bölgelerinin daha sıcak olan kısımları, geçmişte diatom çeşitliliğini önemli ölçüde azaltmıştır. Küresel ısınma senaryoları ile öngörülen polar ısınmayla birlikte okyanusların daha sıcak olması, teorik olarak diatom çeşitliliğinin önemli derecede azalmasına yol açabilir. Ancak mevcut bilgiler ile birlikte bunun hızlı bir şekilde olacağını söylemek imkânsızdır ve herhangi bir zaman tanımlaması yapmak mümkün değildir. Bu küresel ısınma senaryosuna bağlı olarak çeşitliliğin azalması onbinlerce yıl içerisinde de olabilir.

Fosil kayıtları

Diatomların fosil kayıtları, büyük ölçüde, deniz ve deniz dışı çökeltilerdeki silisli frustüllerinin geri kazanılması yoluyla oluşturulmuştur. Diatomlar hem denizel hem de denizel olmayan stratigrafik kayıtlara sahip olmalarına rağmen, zaman kısıtlamalı evrimsel orijinalliklere ve benzersiz taksonların yok edilmesine dayanan diatom biyostratigrafisi, deniz sistemleri için çok iyi geliştirilmiş olarak uygulanabilir.

Diatom tür aralıklarının süresi, geçmişte karada bulunan okyanus bölümleri ve kaya dizileri üzerinde çalışılarak belgelenmiştir. Diatom biyozonları, jeomanyetik kutupsal zaman ölçeğine göre kalibre edildiğinde ve kalibre edildiği yerde, diatom bazlı yaş tahminleri <100.000 yıl içinde çözülebilir, buna karşın Senozoik diatom toplulukları için tipik yaş çözünürlüğü birkaç yüz bin yıldır.

Diatomların Kretase kayıtları sınırlıdır ancak son çalışmalar, diatom türlerinin aşamalı olarak çeşitlenmesini ortaya koymaktadır. Okyanuslardaki organizmaların kalsiyum iskeletlerini önemli bir şekilde etkileyen Kretase/Tersiyer Yok Oluşu Olayı, diatom evrimi üzerinde nispeten az etkili oldu. Senozoik dönemde deniz diatomlarının kitlesel yok oluşları gözlenmemiştir. Deniz diatom topluluklarında nispeten hızlı evrimsel dönüşüm zamanları, Paleosen-Eosen sınırı ve Eosen-Oligosen sınırında meydana gelmiştir. Topluluk bölgelerinin aşamalı olarak soğuması ve daha endemik diatom topluluklarının gelişmesine yanıt olarak, orta Miyosen ile Geç Pliosen arasındaki çeşitli zamanlarda toplulukların büyümesi gerçekleşmiştir.

Kaynakça

  1. ^ "Vikisözlük'te diyatome". 15 Nisan 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Ocak 2010. 

Dış bağlantılar

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Dinozor</span> Mezozoik Çağa (kuşlar dahil) hâkim olan sauropsid omurgalılar kladı

Dinozor (Dinosauria), ilk olarak Mezozoyik zamanda ortaya çıkan ve yaşayan tek üyeleri kuşlar olan arkozor sürüngen grubu. Dinozor adı, Richard Owen tarafından Grekçe "korkunç" anlamına gelen deinos ve "kertenkele" anlamına gelen sauros sözcüklerinin birleştirilmesinden oluşur. Dinozorlar, 243 ile 233 milyon yıl önce Geç Triyas döneminde ortaya çıkmış ve 66 milyon yıl önce kuşlar dışındaki tüm türlerinin soyu tükenmiştir. Dinozorlar, sıcakkanlı ve soğukkanlı arası özellikler gösteren mezoterm canlılardı. Mezozoyik'te oldukça başarılı biçimde tüm kıtalara yayılan dinozorlar çok farklı nişleri doldurdu. Yapılan araştırmalarda şimdiye kadar yaklaşık olarak 1.000 kadar kuş olmayan dinozor türünün yaşadığı belgelendi. Bugün dinozorların evrimsel olarak devamı olan kuşların 11.000 kadar türü vardır ki bu, yaşayan memelilerin tür sayısının (~6000) yaklaşık iki katıdır. Dinozorların nasıl yaşadığı, ne kadar çeşitlendiği ve ekosistemdeki yerleri kadar kuş olmayan dinozorların nasıl yok olduğu da bilim camiasını uzun zamandır meşgul etmektedir. Kuş olmayan dinozorları yeryüzünden silen yok oluşun aşamalı mı, yoksa yerbilimsel olarak katastrofik (ani) mi olduğu tartışmalıdır.

<span class="mw-page-title-main">Levha tektoniği</span> Litosferin yapısını inceleyen jeoloji dalı

Levha tektoniği } Dünya'nın litosfer'inin yaklaşık 3,4 milyar yıl öncesinden beri yavaş hareket eden birçok büyük tektonik levha içerdiği düşünülen genel kabul görmüş bilimsel bir teoridir.

<span class="mw-page-title-main">Jura (dönem)</span> Mezozoyik Zamanın ikinci dönemi

Jura veya Jura dönemi, Mezozoyik Zaman'ın Triyas'tan sonra gelen, yani ikinci dönemidir. 200 milyon yıl öncesi ve 145 milyon yıl öncesi arasındadır. Jura, adını o döneme ait kireçtaşı tabakalarının ilk belirlendiği Avrupa Alplerindeki Jura Dağları'ndan almıştır. Jura döneminin başlangıcında, süper kıta Pangea iki kara kütlesine bölünmeye başlamıştı: kuzeyde Lavrasya ve güneyde Gondvana. Bu, daha fazla kıyı şeridi yarattı ve karasal iklimi kurudan nemliye kaydırdı; Triyas'ın kurak çöllerinin çoğunun yerini yemyeşil yağmur ormanları aldı.

<span class="mw-page-title-main">Pangea</span> Paleozoik zaman sonları ile Mezozoik zaman başlarında var olmuş dördüncü ve son süperkıta

Pangea, Paleozoyik sonları ile Mezozoyik başlarında var olmuş dördüncü ve son süperkıtadır. Yaklaşık 335 milyon yıl önce daha önceki erken kıta parçalarından toplanarak bir araya geldi ve yaklaşık 200 milyon yıl önce ayrılmaya başladı. Günümüzdeki yeryüzünün aksine, bu süperkıtanın daha fazla bir kısmı güney yarımkürede bulunuyordu ve etrafı süper okyanus Panthalassa ile çevriliydi. Pangea magma tabakasındaki konveksiyonel hareketler sonucunda güneyde Gondvana ve kuzeyde Laurasia (Lavrasya) olarak ikiye bölünmüştür. İlerleyen evrelerde bu 2 kıta daha fazla parçaya ayrılarak günümüzdeki kıtalara dönüşmüştür. Pangea, günümüze kadar var olan süperkıtaların sonuncusu ve jeologlarca biçimi ortaya çıkarılanların ilkidir.

<span class="mw-page-title-main">Okyanus</span> büyük miktarda tuzlu su

Okyanus, bir gezegenin hidrosferinin çoğunu oluşturan bir su kütlesidir. Dünya üzerinde bir okyanus, Dünya Okyanusunun ana geleneksel bölümlerinden biridir. Bunlar, bölgeye göre azalan sırada, Pasifik, Atlantik, Hint, Güney (Antarktika) ve Kuzey Kutbu Okyanuslarıdır. Spesifikasyon olmadan kullanılan "okyanus" veya "deniz" ifadeleri, Dünya yüzeyinin çoğunu kapsayan birbirine bağlı tuzlu su kütlesini ifade eder. Genel bir terim olarak, "okyanus" çoğunlukla Amerikan İngilizcesinde "deniz" ile değiştirilebilir; ancak İngiliz İngilizcesinde değil. Açıkça söylemek gerekirse, deniz kısmen veya tamamen karayla çevrili bir su kütlesidir.

<span class="mw-page-title-main">Delikliler</span>

Delikliler (Foraminifera), protistler (Protista) âleminin ameboid harekete sahip canlılar içeren bir şubesidir.

<span class="mw-page-title-main">Su yosunları</span> ökaryotik organizma grubu

Su yosunları ya da algler, sucul fotosentetik ökaryotları tanımlamak için kullanılan ve birbirleriyle akraba olmayan çeşitli grupları içine alan resmî olmayan bir terimdir. Grup, Chlorella gibi tek hücreli mikroalglerden, kelp gibi çok hücreli ve makroskopik kahverengi alglere kadar çeşitli farklı şubeden canlıyı kapsar. Mavi-yeşil algler olarak da adlandırılan siyanobakteriler gibi prokaryotlar, genellikle alg olarak nitelendirilmezler. Ayrıca yosun tanımı çoğunlukla su yosunları için kullanılsa da; yosunlar, kara yosunları ve su yosunlarını kapsayan genel bir terimdir.

<span class="mw-page-title-main">Fosil</span> Geçmiş bir jeolojik çağa ait organizmaların korunmuş kalıntıları veya izleri

Fosil veya taşıl, yer kabuğunun en üst bölümünü oluşturan tortul kayaçların çoğunda, bazen iyi korunmuş, bazen de erozyon ve sedimantasyon sırasında tahrip olmuş, ölü organizma kalıntılarıdır.

<span class="mw-page-title-main">Gondvana</span>

Gondvana (Gondwana), Prekambriyen dönemi sonunda Antarktika, Avustralya, Afrika, Güney Amerika, Hindistan, Arabistan ve Madagaskar'ın birleşmesinden oluşmuştur. Geç Prekambriyen dönemi sonunda birleşen bu jeolojik yapı, erken Jura döneminde ilk parçalanma aşamasına gelmiştir.Birkaç kratonun birikmesiyle oluşur. Gondwana paleozoyik dönemin en büyük kitasal kabuğudur. Dünya yüzeyinin beşte biri kadar bir alan kaplamaktadır. Süper kıta olabilmek için Euramercia ile birleşti. Mesozoyik doneminde Gondwana ve pangea yavaş yavaş ayrıldı. Gondwana kalıntıları Güney Amerika, Afrika, Antarktika, Avustralya, Hindistan yarımadası ve Arabistan'da dahil olmak üzere bugünün kıta alanının yaklaşık üçte ikisini oluşturmaktadır. Gondvana (Gondwana) ismi Avusturyalı jeolog Eduard Suess tarafından üst Paleozoyik ve Mezozoyik yaşlı formasyonları bulunan merkez Hindistan'daki Gondwana bölgesine izafeten verilmiştir, zira bu bölge diğer güney kıtalarındaki bazı formasyonlara jeolojik yaş ve litolojik özellikler yönünden benzemektedir. ”Gondwana” terimi, bazı bilim adamları tarafından bölge ve süper kıta arasında açık bir ayrım yapmak için tercih edilmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Su döngüsü</span> suyun; okyanus ve denizlerden atmosfere, atmosferden yeryüzüne ve sonra yeniden deniz ve okyanuslara dönüşü

Su döngüsü yahut hidrolojik döngü, suyun Dünya yüzeyinin üstünde ve altında sürekli hareketini tanımlar. Suyun okyanus ile denizlerden atmosfere, atmosferden yeryüzüne ve yeniden deniz-okyanuslara ulaşması şeklindeki genel turu, döngüyü oluşturur. Evrenin korunumu yasası gibi, yeryüzündeki su kaynaklarının artmaz veya eksilmezliğini ifade eden bir terimdir ve bir başlangıç veya sonu yoktur.

<span class="mw-page-title-main">Ediyakaran biyotası</span> Ediyakaran Döneminin tüm organizmaları (yaklaşık 635-538,8 milyon yıl önce)

Ediyakaran biyotası, Ediyakaran dönemi sırasında Dünya'da var olan bütün canlılardan oluşan bir taksonomik dönem sınıflandırmasıdır. Bunlar gizemli boru ve yaprak biçiminde, çoğunlukla sapsız canlılardan oluşuyordu. Bu canlıların iz fosilleri dünya çapında bulunmuştur ve bilinen en eski karmaşık çok hücreli canlıları temsil etmektedir.

Karbon döngüsü, ekosistemdeki canlıların yapısını oluşturan en önemli elementlerden biri karbondur. Karbon, canlılardaki bütün organik bileşiklerin yapısında bulunur.

Paleoklimatoloji, doğrudan ölçümlerin alınmadığı iklimlerin incelenmesidir. Araçsal kayıtlar Dünya tarihinin yalnızca küçük bir bölümünü kapsadığından, eski iklimin yeniden inşası, doğal çeşitliliği ve mevcut iklimin evrimini anlamak için önemlidir. Paleoklimatoloji, kayalar, tortular, sondaj delikleri, buz tabakaları, ağaç halkaları, içinde korunmuş verileri elde etmek için Dünya ve yaşam bilimlerinden çeşitli PROXY yöntemlerini kullanır. Vekilleri tarihlendirme teknikleriyle birleştirilen bu paleoiklim kayıtları, Dünya atmosferinin geçmiş durumlarını belirlemek için kullanılır.

<span class="mw-page-title-main">Kıta kayması</span> Kıtaların bir zamanlar parçalanan ve şimdi yavaşça birbirinden uzaklaşan büyük bir kara alanı olduğu kuramı

Kıta Kayması Teorisi, 1912'de Alman meteorolog Alfred Wegener tarafından ortaya konulmuş olan ve kıtaların hareket halinde olduğunu ve bugünkü durumunu böylece aldığını öne süren bir teoridir. Kıta kayması, kıtaların birbirlerine ve okyanus havzalarına göre girmiş olduğu büyük ölçekli yatay hareketlerdir.

<span class="mw-page-title-main">Süperkıta döngüsü</span>

Süperkıta döngüsü Dünya'nın yarı-periyodik toplama ve dağılmasıdır. Kıtasal kabuğun miktarının aynı kalıp kalmadığı konusunda farklı görüşler vardır. Ancak yer kabuğunun sürekli olarak yeniden yapılandırıldığı kabul edilmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Bitkilerin evrimi</span> bitkilerin kökeni ve tarihi

Bitkilerin evrimi, yaklaşık 500 milyon yıllık bir süreçtir. Siyanobakteriler milyarlarca yıl boyunca, sualtındaki kolonilerinde kalarak, baskın fotosentetik yaşam formu oldu. 1,6 milyar yıldan fazla süre önce, ikinci bir fotosentetik organizmalar grubu belirdi: Algler. Algler ökaryottur; yani hücrelerinin içinde "organel" adı verilen özelleşmiş yapılar vardır. Kloroplast adı verilen organel, tüm alglerde ve kara bitkilerinde bulunur. Hücrede fotosentezin gerçekleştiği yer bu organeldir. Kara bitkilerinin ilk ataları, yaklaşık 500 milyon yıl önce Charophyceae adlı yeşil alglerden evrimleşmişlerdir.

Hayvanların evrimi, yaşamın doğuşundan bu yana gerçekleşen evrimsel sürecin, ilk hayvanların ortaya çıkışından bu zamana kadar olan gelişimi.

Geç Kretase, jeolojik zaman cetvelinde Kretase döneminin ayrıldığı iki zaman diliminden genç olandır. Tebeşir anlamına gelen Kretase adı bu dönemde yoğun olarak çökelmiş olan tebeşir kayasına atıfta bulunularak verilmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Karniyen yağmur dönemi</span>

Karniyen yağmur dönemi, Geç Triyas döneminin başında yerküreyi etkileyen büyük çaplı bir doğa olayıdır. Günümüzde pek çok paleontolog tarafından yeni bir toplu yok oluş olarak değerlendirilmektedir. Bu dönemde yerküredeki kıtalar bir bütün olarak Pangea'yı oluşturuyordu ve bu 2 milyon yıllık yoğun yağışlı dönemle birlikte süper kıtanın iklimi kuru ve karasal iklimden daha nemli iklime doğru evrildi. Bu değişim de o dönemde büyük bir biyota alt üst oluşuna neden oldu. Karniyen yağışlı dönemi, küresel çapta kaya katmanlarında gözlemlenmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Elysia chlorotica</span>

Elysia chlorotica, küçük ila orta boy bir yeşil deniz salyangozu türüdür. Özsuyu emen deniz salyangozları olan Sacoglossa soyunun bir üyesidir. Bu grubun bazı üyeleri, kleptoplasti olarak bilinen bir olay olan fotosentez için yedikleri alglerdeki kloroplastları kullanır. Deniz algi Vaucheria litorea'nın kloroplastları ile hücre altı endosimbiyotik bir ilişki içinde yaşar. Fotosentez yapabilen bilinen tek hayvandır.