İçeriğe atla

Dişeti büyümeleri

Dişeti büyümeleri
Diğer adlarHipertrofik diş eti iltihabı, dişeti hiperplazisi, dişeti hipertrofisi
Dişeti iltihabı, enflamatuar dişeti büyümesinin yaygın bir nedeni.
UzmanlıkGastroenteroloji Bunu Vikiveri'de düzenleyin

Dişeti büyümeleri (gingival hiperplazi; gingival fibromatozis), dişler arasında yer alan piramit biçimindeki dişetlerinin (dişeti papili) büyümesidir.[1][2][3]

Bulgular

Yerel ya da yaygın olabilir. Yerel hiperplazilerde genellikle bir ya da birkaç dişeti papili etkilenir; büyük bölümünün nedeni dişeti yangısı (yerel gingivitis), diş taşları, dişler üzerindeki bakteri plakları, dişetindeki minik kistler (Pallister-Hall sendromu) ya da küçük tümörlerdir (fibroma, periferik dev hücreli reparatif granüloma, granuloma pyogenicum). Yaygın hiperplazilerde, tüm dişetlerinde, bazen kuronları örtecek kadar ileri düzeye ulaşabilen büyümeyle karşılaşılır. Yaygın hiperplazilerin etyolojisinde çeşitli faktörlerin etkisi vardır:[1][2][3]

  • Dişeti ve periodonsiyum yangıları (gingivitis ve periodontitis): Bazı hastalarda, yalnızca diştaşları ve dişler üzerindeki bakteri plaklarının neden olduğu dişetlerinin ve dişkökü çevresinin kronik yangılarından kökenli hiperplaziler görülebilmektedir. Benzer etkiler, ağız solunumu yapanlardaki ağız kuruluğuna bağlı olarak görülebilir.
  • Endokrin hiperplaziler: Gebe kadınlarda ve puberte dönemindeki çocuklarda görülen yaygın ya da yerel dişeti hiperplazilerinin kökeninde hormonal etkiler vardır. Diabetli hastalardaki dişeti sorunları hiperplaziye neden olabilir.
  • Sistemik hastalıklarda görülen dişeti büyümeleri: Crohn hastalığı, sarkoidoz, sistemik amiloidozis, orofasiyal granülomatozis, lösemi gibi hastalıklarda yaygın (diffuz) gingival hiperplazilere rastlanabilmektedir.
  • İlaçların neden olduğu büyümeler (gingival fibromatosis): Bazı ilaçlar, fibroblastik aktiviteyi arttırarak dişlerin kuronlarını örtebilecek düzeyde yaygın dişeti büyümelerine neden olurlar. Ağız hijyeni bozukluğu ile yaygın ve kronik periodontal patolojiler önemli risk faktörleridir. Grand-mal epilepsi tedavisinde kullanılan hidantoin grubu anti-epileptik ilaçlar dişlerin kuronlarını örtebilecek düzeyde hiperplaziye yol açarken, osteomalasi ve raşitizm gibi yan etkileri de olabilir. Kardiyolojide aritmi ve angina pectoris tedavisinde kullanılan kalsiyum antagonisti ilaçlar (nifedipin) dişetlerinde yaygın hiperplazilere yol açabilir. Otoimmun hastalıkların tedavisinde ve organ transplantasyonlarında kullanılan immunosupresif ilaçlar (cyclosporine), diştaşlarına ve diş plaklarına komşu dişetlerinde hiperplaziler oluşturabilmektedir. Söz konusu türdeki ilaçların kullanılmasından önce, periodontoloji uzmanlarınca diştaşları ve diş plakları ile ilgili girişimlerin yapılması dişeti hiperplazisini önemli ölçüde engeller.[4][5][6][7]
  • Sendromlarda görülen dişeti büyümeleri: Sendromlar bazılarında, bulgulardan biri olarak verilen dişeti büyümelerinin epilepsi bulgusu olan hastalara verilen anti-epileptik ilaçların yan etkisi olarak ortaya çıktığı belirlenmiştir. İdiopatik dişeti hiperplazilerine genellikle sendroma-özgü bulgulardan biri olarak rastlanmaktadır. Örneğin, Urbach-Wiethe sendromunda görülen dişeti hiperplazisi hyalinsi bir madde birikmesine bağlıdır (lipoid proteinosis). Madde birikmesine yanak, dudak ve damak mukozasında ve dilde de rastlanabilir. Dil birikmesi makroglossi yapar. Dişeti büyümelerinin saptandığı başlıca sendromlar aşağıda verilektedir:[2][8][9]

Patoloji

Mikroskopik incelemelerde, damardan yoksun güçlü bir bağ dokusu artışı saptanır. Nodüller ya da kitleler oluşturan mezenkimal doku proliferasyonlarının üzerini örten çok katlı yassı epitel normal kalınlıktadır ya da incelmiştir.[1][2]

Tedavi

Dişeti hiperplazilerinin tedavisindeki temel ilke “etkenin giderilmesi” ve ağız sağlığının düzenlenmesidir. Direnen hiperplazi olgularında, konservatif ya da radikal periodontal cerrahi yöntemleri uygulanır.[3]

Kaynakça

  1. ^ a b c Odell E. Cawson's Essentials of Oral Pathology and Oral Medicine, 9th Edition. Elsevier, Amsterdam, 2017
  2. ^ a b c d Çöloğlu AS. Oral Patoloji (Ağız Patolojisi). TC Yeditepe Üniversitesi Yayını, Mor Ajans, İstanbul, 2007
  3. ^ a b c Newman MG, Takei HH, Klokkevold PR, Carranza FA (editors). (2012). Carranza's clinical periodontology,11th edition. Elsevier-Saunders, St Louis, 2012
  4. ^ Arya R, Gulati, S (March 2012). Phenytoin-induced gingival overgrowth. Acta Neurologica Scandinavica. 125(3):149–55, 2012
  5. ^ Zeind CS, Carvalho MG (editors). Applied Therapeutics: The Clinical Use of Drugs, 11th edition. Wolters Kluwer, Baltimore, 2018
  6. ^ Trackman PC, Kantarcı A. Molecular and Clinical Aspects of Drug-induced Gingival Overgrowth. Journal of Dental Research. 94(4):540–546, 2017
  7. ^ Subramani T, Rathnavelu V, Alitheen NB. The Possible Potential Therapeutic Targets For Drug Induced Gingival Overgrowth. Mediators of Inflammation, 2013:639468 (1–9), 2013
  8. ^ Gorlin RJ, Cohen MM Jr, Hennekam RC. Syndromes of the Head and Neck. 4th ed., Oxford University Press, New York, 2001
  9. ^ Maksillofasiyal sendromlar, Haziran 2020 14 Haziran 2020 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.

İlgili Araştırma Makaleleri

Stomatitis, ağzın ve dudakların inflamasyonudur. Aft olsun ya da olmasın, ağız veya dudak mukozalarını etkileyen herhangi bir inflamatuar durumu ifade eden genel bir terimdir. Kişinin yemesini, konuşmasını ve uyumasını zorlaştırır. Dil, diş etleri ve dudak da dâhil ağzın herhangi bir yerinde ortaya çıkabilir.

<span class="mw-page-title-main">Diş hekimi</span> ağız ve diş sağlığıyla ilgilenen hekim, diş doktoru

Diş hekimi, diş doktoru veya diş tabibi, diş hekimliği mesleğini icra eden, ağız, diş ve dudaklardan oluşan ağız boşluğu ve çevre dokularının hekimidir. İnsan sağlığına ilişkin olarak dişlerin, diş etlerinin ve bunlarla doğrudan bağlantılı olan ağız ve çene dokularının sağlığının korunması, hastalıklarının ve düzensizliklerinin teşhisi ve tedavisi ve rehabilite edilmesi ile ilgili her türlü mesleki faaliyeti icra etmeye yetkilidir. Her yıl 22 Kasım günü ''Türk Diş Hekimleri Günü''; 6 Mart günü ''Dünya Diş Hekimleri Günü'' olarak kutlanır.

<span class="mw-page-title-main">Cüzzam</span> Mycobacteria leprae veya lepromatosisin neden olduğu kronik enfeksiyon

Cüzzam veya lepra, Hansen basili adı verilen bir mikroorganizmanın yol açtığı, çevresel sinir sistemi ve deri başta olmak üzere birçok sistem ve organı etkileyebilen, bulaşıcı bir hastalıktır. Ancak bulaşma ihtimali yok denecek kadar azdır, bu nedenle uzun yıllar bulaşıcı bir hastalık olarak kabul edilmemiş ancak halk arasında en az veba kadar bulaşmasından korkulan bir hastalık olmuştur. İnsandan insana bulaştığı düşüncesi temelde bir varsayımdır, zira henüz nasıl bulaştığı kanıtlanamamıştır. Hastalık eski dönemlerde miskin hastalığı olarak da adlandırılmıştır. Çağlar boyu çok korkulan bir hastalık olan cüzzam, birçok yazıya ve sinema yapıtına da konu olmuştur.

<span class="mw-page-title-main">İnsan dişi</span> besinleri parçalamak için kullanılan insanların ağzındaki kalsifiye beyazımsı yapı

İnsan dişi, besinleri yutmaya ve sindirmeye hazırlık aşamasında keserek ve ezerek besinlerin mekanik olarak yıkımında görev yapar. İnsanlarda, her birinin belirli bir işlevinin olduğu kesici diş, köpek dişi, küçük azı dişi ve azı dişi olmak üzere dört tip diş vardır. Kesici dişler besini keser, köpek dişleri besini koparır ve küçük azı ve azı dişleri besini ezer. Dişlerin kökleri maksilla ya da mandibula içerisine yerleşmiş ve diş eti ile kaplanmıştır. Dişler yoğunluğu ve sertliği farklı çeşitli dokulardan yapılmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Periodonsiyum</span>

Periodonsiyum, dişi çevreleyen ve destekleyen dokular olan periodontal membran, alveol kemiği, sement tabakası ve diş etini kapsayan bölgedir.

<span class="mw-page-title-main">Periodontitis</span> dişe bağlı hastalık

Piyore olarak da bilinen periodontitis, periodonsiyumu, yani dişi destekleyen ve çevreleyen dokuları etkileyen bir dizi iltihabi hastalıktır. Periodontitis diş çevresi ilerleyici alveol kemik kaybını içerir, eğer tedavi edilmezse, dişin sallanmasına ve ardından dişin kaybına neden olur. Periodontitis, dişin yüzeyine tutunan ve orada büyüyen mikroorganizmalara karşı oluşan aşırı agresif bağışık yanıtla ortaya çıkar. Tanısı, dişin etrafındaki yumuşak diş eti dokularının bir sond ile muayene edilmesiyle ve hastanın röntgeni üzerinde diş çevresi kemik kaybının değerlendirilmesiyle konur. Periodontitis tedavisinde uzmanlaşmış kişiler periodontologlardır; alanları periodontoloji olarak bilinir.

<span class="mw-page-title-main">Sturge-Weber sendromu</span>

Sturge-Weber sendromu, ender görülen, gen mutasyonuna bağlı konjenital bir sendromdur. Kafatası normalden büyüktür (makrosefali).Gözlerden biri olmayabilir. Göz içindeki koroid pleksus adı verilen yapı içinde oluşan hemangioma nedeniyle göz içi sıvısı ve basıncı artmıştır. Yüzde porto şarabı renginde damar genişlemelerine bağlı geniş lekeler görülür. Yüzde, N.ophthalmicus ve N.trigeminalis olarak adlandırılan göz ve yüz sinirleri boyunca oluşan nevus flammeus'lar görülür; ağzın bir tarafında, dudak ve yanak mukozası ile dilde damar hiperplazisi saptanır. Dildeki damar artışı, etkilene bölgenin büyümesine yol açar. Dişeti büyümeleri, damarların artmasına ve epileptik hastalardaki dilantin tedavisine bağlıdır. Hemangiomun bulunduğu çene yarısındaki dişlerde hızlı gelişme ve hızlı sürme bulguları saptanır; bu bölgeden yapılan diş çekimlerinde damar zenginliği nedeniyle aşırı kanama olur.

<span class="mw-page-title-main">Diş eti çekilmesi</span>

Dişeti çekilmesi, dişeti kenarının kaybı veya geri çekilmesiyle diş kökünün açığa çıkmasıdır. Dişeti çekilmesi 40 yaşın üzerindeki bireylerde sık rastlanan bir sorundur, ancak ergenlikten itibaren veya 10 yaş civarında da görülebilir. Kuron-kök oranının azalmasıyla birlikte olabilir ya da olmayabilir .

Waterman sendromu kalıtsaldır ; hipertrikozis/gingival hiperplazi sendromunun fenotipidir. Kaba yüz yapısı ve yüz derisinde aşırı kıllanma saptanır. Aşırı kıllanma tüm vücutta görülebilir (hipertrikozis). Bu bulgulara eşlik eden ikinci önemli bulgu ise yaygın dişeti büyümeleridir. Ayrıca zeka geriliği ve epileptiform ataklar vardır.

Papillon-Lefévre sendromu (palma-plantar hiperkeratoz), ektodermal displazi bulguları içeren, otosomal resesif geçen kalıtsal bir sendromdur. Haim-Munk sendromu olarak nitelendirilen bir fenotipi vardır. İlk bulgular 2-4 yaşlarında belirir.

Ağız-Yüz-Parmak sendromu tip 1 , ektodermal displazi bulguları da içeren, X-kromozomu aracılığıyla dominant (XLD) geçen kalıtsal bir sendromdur. Simpson-Golabi-Behmel sendromu tip 2 ile alelik bağı olduğu belirlenmiştir. Kız çocuklarında görece sıktır. Erkek fetüsler, kalp ve beyin anomalilerinin neden olduğu intauterin ölümler nedeniyle kaybedilirler. Belirgin bir genel gelişme geriliği saptanır.

İlaç stomatitleri, günümüzde kullanımı giderek artan ilaçlar ve bitkisel kökenli destek maddelerinin yan etkileri sonucu ağız mukozasında beliren klinik tablolardır; “oral mukozit” tanımlaması da kullanılmaktadır. İlaçların içerdiği maddeler, tüm organizmada istenmeyen önemli reaksiyonlara neden olabilmektedir (adverse drug reactions). İstatistiksel veriler, hastane acil servislerine getirilen hastaların ortalama %3'ünde bu tür reaksiyonlara bağlı yakınmaları olduğunu göstermektedir. Yan etkisi olmayan ilaç yoktur, ancak bazı insanlar bazı ilaçlara karşı daha duyarlıdır. İlaç stomatitlerinin çok büyük bir bölümü, kullanılan ilacın kesilmesi ya da dozajının yenilenmesini gerektirir.

<span class="mw-page-title-main">Achard-Thiers sendromu</span>

Achard-Thiers sendromu, nedeni bilinmeyen, kadınlarda görece sık görülen sendromlardan biridir. Endokrin sistem bulguları çok önemlidir. Tip 2 Diabetes mellitus ve komplikasyonları oldukça belirgindir. Ayrıca, adrenal korteks hiperplazisi ve androjen hormon artışı nedeniyle menopozdan sonra yüzde daha belirgin aşırı kıllanma ve akneler, sakal çıkması ile ses kalınlaşması saptanır. Karaciğer sirozu ve ovaryumlarda skleroz gelişir. Uterus kanseri riski yüksektir. Memeler atrofiktir. Şişmanlık, hipertansiyon, solunum güçlüğü bulguları vardır. Ağıziçi bulguları arasında periodontal patolojiler, özellikle gingival hiperplazi belirgindir.

Gingival fibromatozis sendromu, 5 fenotipi olan, fenotiplerden 2'si otosomal dominant yolla aktarılan bir sendromlar kümesidir. Kalıtsal olanlar fenotip 1 ve fenotip 5 olarak bildirilmiştir. Öteki fenotipler çok enderdir ve genetik köken üzerindeki çalışmalar sürmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Goltz sendromu</span> Ektodermal Displazi

Goltz sendromu, X kromozomu aracılığıyla dominant (XLD) olarak aktarılan kalıtsal bir sendromdur; erkek fetüslerin çok büyük bölümü intrauterin evrede (rahimde) öldüğü için hastaların çoğu kız bebeklerdir.

Hornova–Dlurosova sendromu, nedeni bilinmeyen sendromlardandır. Dişeti büyümeleri ve yaygın aşırı kıllanma bılguları ön plandadır. Tabloya parmak anomalileri, epilepsi ve zeka geriliği de eklenebilir.

Klippel-Trenaunay sendromu, çok büyük bölümü nedeni saptanamayan izole bir sendrom olarak ortaya çıkar. Aşırı büyüme sendromları arasında gösterilmektedir.

Fusospiroket stomatiti (Vincent stomatiti; nekrotizan ülseratif gingivitis; NUG), Bacillus fusiformis ile Vincent spiroketinin birlikte yaptığı ülserli bir infeksiyon hastalığıdır. Özellikle büyük savaşlara katılan askerlerde görülmüş olan kitlesel infeksiyonlar (siper ağzı; trench mouth), çağımızda AIDS'le birlikte yeniden alevlenmiştir. Gençlerde görece sıktır.

<span class="mw-page-title-main">Gram negatif bakteri stomatitleri</span>

Gram(-) bakteri stomatitleri, dişeti cebindeki bakteri florasındaki Gram(+) bakterilerin yerini Gram negatif anaerop canlıların alması ve gingival doku (dişeti) infeksiyonlarına yol açmasının sonucudur. Ağız boşluğunda daha çok periodonsiyumu etkileyen Gram(-) anaerop canlı etkenler ve bunların neden olduğu enfeksiyonlar Periodontoloji'de ayrıntılı olarak irdelenmektedir.