İçeriğe atla

Devrimci Sol

Kuruluş1978-1994
Lider(ler)Dursun Karataş, Bedri Yağan
AmaçMevcut anayasal düzeni silah zoruyla yıkarak yerine Marksist-Leninist ilkelere dayalı bir sistem getirmek[1]
Etkin bölgelerTürkiye, Avrupa ve bazı Orta Doğu ülkeleri
İdeolojiMarksizm-Leninizm

Devrimci Sol ya da kısaca DEV-SOL, 1978-1994 yılları arasında faaliyet göstermiş silahlı sol örgüt.

Tarihi

Kuruluş yılları

1978 yılının yaz dönemlerinde Devrimci Yol taraftarı olan Bülent Uluer, Paşa Güven ve Dursun Karataş'ın başında olduğu bir grup, Devrimci Yol merkezi ile çeşitli konularda uyuşmazlık içinde olduklarını, ayrıca kendilerine Ankara tarafından güvenilmediği ve bu nedenle de başlarına Ankara'dan sorumlular verildiğini bunun için Devrimci Yol'un merkezi ile ilişkilerini askıya aldıklarını açıkladılar. Bir süre "Askıcılar" olarak adlandırılan İstanbul merkezli bu grupla Dev Yol merkezi bir dizi görüşmeler yaptıysa da sorun çözülemedi. Bir süre sonra bir broşür ve ardından Devrimci Sol isimli bir dergi çıkarılarak ayrı bir örgütlenme süreci başlatıldı.

Ayrışma sonrası üniversitelerde mevcut Dev-Genç'ten ayrılarak kısa adı Dev Genç olan başka bir gençlik örgütü kuruldu. Örgüt Devrimci Yol'un SSCB'de revizyonist diktatörlüğün hüküm sürdüğü tespitine katılmayarak; iç savaş tespitinin Mahir Çayan'ın öncü savaş stratejisini reddettiğini; ve direniş komiteleri önerisinin yatay örgütlenmeye yol açarak, yukarıdan aşağıya örgütlenmeyi törpülediğini savunuyordu. Örgüt yöneticileri THKP-C'nin savunduğu çizgi temelinde yeni bir devrimci hareket yaratmayı" amaç olarak saptamışlardı. Mahir Çayan'a ait Kesintisiz Devrim broşüründe çerçevesi çizilen emperyalizm analizini benimseyerek, III. Bunalım Döneminin sürmekte olduğunu savunuyorlardı. Türkiye'nin emperyalizmin yeni sömürgesi olduğunu ve egemen sınıfların oligarşik bir ittifak oluşturduğunu kabul ediyor ve devletin "sömürge tipi faşist" bir karakter taşıdığı saptamasını yapıyorlardı.

Devrimci Gençlik, devrimci bir parti oluşturulmadan "politikleşmiş askerî savaş stratejisi"nin uygulanamayacağını, temel görevin devrimci bir partinin yaratılması olduğunu ve bu görevin güncel politik-toplumsal çalışma içerisinde devrimci bir hareketin yaratılmasına yönelik bir mücadele sürecinde yerine getirilebileceğini savunuyordu. Türkiye'nin emperyalizmin yeni sömürgesi olması nedeniyle Kürdistan'ı sömürgeleştiremediğini, Kürt sorununun yeni sömürgecilik siyasetinin bir parçası olarak ele alınması gerektiği görüşüne sahiptiler. Silahlı mücadeleye girişen Devrimci-Sol, Silahlı Devrim Birlikleri (SDB) aracılığı ile çeşitli silahlı eylemler düzenleyerek MHP ileri gelenlerinden Gün Sazak ve CHP ileri gelenlerinden ve eski başbakan Nihat Erim suikastlarını gerçekleştirdi.

12 Eylül Darbesi

12 Eylül Darbesi sonrasında örgütün üyelerinin büyük çoğunluğu cezaevine girdi. 1981 yılında açılan Devrimci Sol ana davasında sanık sayısı 1243'ü buldu. 1. Ordu Sıkıyönetim Mahkemesi 11 yıllık bir yargılamanın ardından sanıklara "örgüt yöneticiliği yapma", "adam öldürme", "kamu malına zarar verme", "polise mukavemet" gibi çeşitli suçlardan dolayı 250 idam ve çeşitli müebbet cezaları istendi. Verilen cezalar şartlı tahliye ve özgürlük eylemleri yüzünden boş salona okundu, 43 idam ve yüzlerce çeşitli müebbet ve hapis cezaları verildi. Dava, cezalar sanıklara tebliğ edildikten sonra Yargıtay'a gönderildi. 2005 yılında Yargıtay, dosyada evrak eksiklikleri olduğu gerekçesiyle kararı usul yönünden bozdu.[2] 30 yıl sonra verilen cezalarda 39 sanığa müebbet cezası verildi.[3] Tutukluluk süresince işkencenin önlenmesi, cezaevlerindeki koşulların iyileştirilmesi, tutuklu ve mahkûmların tek tip elbise giyme zorunluluğunun kaldırılması gibi taleplerle çeşitli eylemler yapan dava sanıkları tek tip elbise giymeyi reddettikleri için zaman zaman mahkemeye iç çamaşırlarıyla çıkarak kararı protesto ettiler. Örgüt aynı zamanda 1984 yılında yapılan ölüm orucu eylemine de aktif olarak katıldı. Bu eylemde DEVRİMCİ-SOL militanları Abdullah Meral (d.1953), Haydar Başbağ (d.1956) ve Hasan Telci (d.1957) öldüler. Sonuçta, tek tip kıyafet uygulaması daha başlamadan rafa kalktı.[] Ayrıca, Nihat Erim cinayeti zanlısı Ahmet Karlangaç'ın işkencede katline misilleme olarak, 1981'de İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı Mahmut Dikler öldürüldü.

1980 sonrası eylemler

Emekli Korgeneral İsmail Selen'in Ankara'da, Bölge Jandarma Komutanı Tuğgeneral Temel Cingöz'ün Adana'da öldürülmesi, Temmuz 1991'de örgütün eski üyelerinden Paşa Güven'in Fransa'da öldürülmesi, Ağustos 1991'de bir Türk-İngiliz ortak kuruluşu olan bir sigorta şirketinin Genel Müdür Yardımcısı Andrew Blake'in, İstanbul Esentepe'de uğradığı silahlı saldırı sonucu öldürülmesi, Ekim 1991'de eski MİT müsteşarı ve İstanbul 1. Ordu eski komutanı emekli Orgeneral Adnan Ersöz'ün, Göztepe'deki evinde uğradığı silahlı saldırı sonucu öldürülmesi, Aralık 1991'de İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı Şakir Koç ve korumalığını yapan şoförü Vedat Dilmaç'ın öldürülmesi, Şubat 1992'de Cumhuriyet Başsavcısı Nural Uçurum'un silahlı saldırı sonucu ağır yaralanması, Mart 1992'de Ankara'da bir polis memurunun öldürülmesi, Mayıs 1992'de DYP İstanbul İl Başkanı Muhsin Divan'ın yaralanması, İstanbul Şişli'de bir kahvehanede oturan Gasp Masası'nda görevli 5 polis memurunun öldürülmesi, Temmuz 1992'de İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nün Cağaloğlu'ndaki binasına roketli saldırı düzenlenmesi ve emekli oramiral Kemal Kayacan'ın öldürülmesi gibi birçok eylemi üstlendi.1 Mayıs 1989'da öldürülen Mehmet Akif Dalcı'nın katili trafik Polisi Kazım Çakmakçı'nın öldürülmesi.[4]

Bölünme

Özellikle 1991 yılı ve sonrasında aralarında Sinan Kukul, Niyazi Aydın, örgüt liderlerinden Dursun Karataş'ın eşi Sabahat Karataş gibi örgütün üst düzey yöneticilerinin de bulunduğu pek çok örgüt militanının öldürülmesi ve kimi yöneticilerin tutuklanmasından sonra örgütün eylemlerinde azalma oldu. Bu süreci 1992 Eylül ayında örgütün üst düzey yöneticilerinden Bedri Yağan'ın başında bulunduğu bir grubun "Dursun Karataş'ın örgütü benmerkezci bir anlayışla ve bir merkez komite olmaksızın yönettiğini" savunarak Dursun Karataş'ı gözaltına almalarıyla başlayan süreç sonucunda birçok kadro ve örgüte ait malzeme devletin eline geçti.

Dursun Karataş yanlıları partileşme sürecini tamamladıklarını açıklayarak Mart 1994'te "Devrimci Halk Kurtuluş Parti-Cephesi" (DHKP-C) adını aldılar. DHKP-C de bugüne kadar aralarında Özdemir Sabancı suikastının da olduğu bir dizi silahlı eylem gerçekleştirdi. Bedri Yağan yanlıları ise Türkiye Halk Kurtuluş Partisi-Cephesi/Devrimci Sol adıyla faaliyet yürütseler de bir süre sonra faaliyetleri durdu.

Silahlı kolu

Örgütün silahlı kolu Silahlı Devrimci Birlikler olarak adlandırılmaktadır. Şehirlerde hücreler şeklinde örgütlenmiş yapısı 1993 yılında yaşanan partileşme süreci sonunda DHKP-C'nin kurulmasından sonra değişime uğradı. Silahlı Devrimci Birlikler, 90'lı yılların sonunda, özellikle Hulusi Sayın, Memduh Ünlütürk, Kazım Çakmak ve Hiram Abas gibi kamuoyu tarafından tanınan üst düzey devlet görevlilerine suikast eylemlerini gerçekleştirdi.

Dış bağlantılar

Kaynakça

  1. ^ "Serhat UÇAR, Türkiye'de Sol Terör Örgütlerinin Gençlere Yönelik Faaliyetleri Bağlamında Aile Ve Polisin Rolü, Sucveceza.com Erişim Tarihi: 31.08.2009". 16 Nisan 2009 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 3 Ekim 2012. 
  2. ^ Hürriyet, 10 Nisan 2007
  3. ^ "15.12.2009 CNN Turk". 27 Temmuz 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 28 Eylül 2012. 
  4. ^ "Ayın Tarihi". 5 Nisan 2007 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 14 Nisan 2007. 

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Devrimci Yol</span> 1974 sonrası THKP-Cnin fikri ve örgütsel olarak devamı niteliğindeki komünist örgüt

Devrimci Yol hareketi (DEV-YOL), 1974 sonrası THKP-C'nin fikri ve örgütsel olarak devamı niteliğindedir. 1974 affı sonrası eski THKP-C ve DEV-GENÇ kökenli kadrolar geçmişin değerlendirmesini esas alan tartışmalar yürütmüştür. Kökeni THKP-C Genel komitesi içerisinde yaşanan ayrılığa kadar giden farklı değerlendirmeler, sürecin ayrılıkla sonuçlanmasına neden olmuştur. Yürütülen tartışmalarda THKP-C ve Mahir Çayan'ın geliştirdiği ideolojik-politik görüşlerin doğruluğunu savunan grup Devrimci Yol'un ilk çıkış noktasıdır.

<span class="mw-page-title-main">Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu</span> 1960ların ikinci yarısında kurulmuş silahlı sosyalist örgüt

Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu ya da THKO, Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan, Yusuf Aslan, Sinan Cemgil, Alparslan Özdoğan, Kadir Manga, Taylan Özgür, Cihan Alptekin ve Mustafa Yalçıner tarafından kurulan silahlı Marksist-Leninist örgüt. Örgüt, kuruluşunu, gerçekleştirdiği bir dizi eylemden sonra 4 Mart 1971 tarihinde yayımladığı bir bildiri ile kamuoyuna duyurdu.

Danıştay Saldırısı, 17 Mayıs 2006 tarihinde Danıştay 2. dairesine Alparslan Arslan adlı saldırganın gerçekleştirdiği silahlı eylemdir. Saldırı sonrasında, Danıştay İkinci Daire üyesi Mustafa Yücel Özbilgin ölmüş, aralarında daire başkanı Mustafa Birden'in de yer aldığı dört üye ise yaralanmıştır. Arslan, saldırı sonrasında kaçmaya çalışırken Danıştay'da görevli polis memurları tarafından yakalanmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Devrimci Halk Kurtuluş Partisi-Cephesi</span> 1978de kurulan ve 1994te yeniden adlandırılan komünist örgüt

Devrimci Halk Kurtuluş Partisi-Cephesi, 30 Mart 1994 tarihinde Devrimci Sol örgütünün partileşme kararı alması ile Dursun Karataş liderliğinde kurulan Türkiye'de yasa dışı kabul edilen Marksist-Leninist partidir. Örgüte bağlı olarak faaliyet gösteren Devrimci Halk Kurtuluş Partisi (DHKP), genellikle DHKP-C'nin siyasal işlerinde sorumlu olarak faaliyet göstermektedir. Devrimci Halk Kurtuluş Cephesi (DHKC) ise örgütün silahlı faaliyetlerinden sorumludur. Cephe, Türk güvenlik güçlerine, bürokratlara ve hükûmet üyelerine karşı ölümlü saldırılar gerçekleştirmektedir.

Bedri Yağan, Türkiye'de 1978 yılında kurulan Devrimci Sol örgütünün kurucu üyelerindendir.

<span class="mw-page-title-main">Türkiye Halk Kurtuluş Partisi-Cephesi</span> Aralık 1970te Türkiyede yasa dışı olarak kurulan Marksist-Leninist örgüt

Türkiye Halk Kurtuluş Partisi-Cephesi kısaca THKP-C, Mahir Çayan, Hüseyin Cevahir, Ulaş Bardakçı, Ertuğrul Kürkçü, Yusuf Küpeli ve Münir Ramazan Aktolga tarafından Aralık 1970'te Türkiye'de yasa dışı olarak kurulan Marksist-Leninist örgüttür. Kentsel gerilla savaşı stratejisini benimsediğini açıklayan örgüt, 1960 ve 70'lerde oluşan Devrimci Gençlik Hareketleri ile büyüdü. Kuruluşunun hemen ardından İstanbul ve Ankara'da banka soygunu gibi birkaç eylem gerçekleştiren örgüt, Nisan 1971'de İsrail başkonsolosu Efraim Elrom'u kaçırarak adını daha da duyurmuştur. Elrom'un kaçırılmasından sonra yapılan görüşmelerden netice alınamaması ve ardından Efraim Elrom'un öldürülmesinden sonra örgüte yönelik başlatılan operasyonlar sonucu örgütün yönetici kadrosundan birkaçı dışında tümü yakalandı. Bu operasyonlar sonrası kendi içlerinde örgütün yöntemlerine dair tartışmalar yaşamalarının ardından yönetim kadrosundan birkaç isim ihraç edildi. Mahir Çayan ve arkadaşlarının cezaevinden kaçmasının ardından yeniden bir araya gelen örgüt, şehirlerden uzaklaşıp kırlarda örgütlenme yoluna gitti ve bu sebeple Karadeniz Bölgesi'ne gittiler.

Hıdır Aslan, Devrimci-Yol militanı. 12 Eylül Darbesi'nden sonra 1980-1984 arasında idam edilen 17'si sol görüşlü 50 mahkûmdan biridir. Ayrıca Türkiye'de idam edilen son kişidir.

Türkiye Devrimci Gençlik Federasyonu (TDGF) ya da daha yaygın ismiyle DEV-GENÇ, 1965'in sonlarında kurulan Fikir Kulüpleri Federasyonu içerisinde yer alan öğrenciler tarafından dönemin özgünlüğünde kimi fikirsel ve mücadele pratiğine dair ayrılıklar üzerine kurulan, üniversiteli sosyalist gençlik örgütlenmesidir.

Sinan Kukul, Devrimci Sol hareketin kurucularından biriydi.

<span class="mw-page-title-main">Türkiye'de komünizm</span>

Türkiye'de komünizm, 1920 yılında Türkiye Komünist Partisi ile partileşme sürecine giren ve günümüzde devam eden siyasi hareket.

Dursun Karataş, Zaza asıllı Türk komünist. Devrimci Sol'un ve DHKP-C'nin önderliğini yapmıştır. 11 Ağustos 2008 tarihinde kanser nedeniyle ölmüştür.

<span class="mw-page-title-main">Halkın Yolu</span> Türkiyede komünist topluluk

Halkın Yolu yasadışı politik dergi çevresidir. Türkiye Halk Kurtuluş Partisi-Cephesi'nin 12 Mart Muhtırası ile yenilgiye uğrayıp kadroları arasında çıkan ayrışmadan sonra Devrimci Yol, THKP-C/MLSPB ve THKP-C/HDÖ ile aynı yılda Maoizm ideolojisini benimseyen Militan Gençlik Dergisi grubunun Halkın Yolu dergisini çıkarmasıyla kurulmuştur. Kuruluşundan itibaren grup yayın organı "Halkın Yolu" ve "Kızıl Bayrak" dergilerini çıkarmıştır.

Kurtuluş Hareketi, 1971'deki örgütsel yenilgiden sonra hapisten çıkan bir kısım Türkiye Halk Kurtuluş Partisi-Cephesi kadrolarının, THKP-C'nin aynı isimli haftalık yayın organı Kurtuluş dergisinin ismini alarak 1976'da aylık olarak yayımlamaya başladıkları Kurtuluş Sosyalist Dergi çevresinde oluşturdukları Marksist-Leninist siyasi harekettir.

<span class="mw-page-title-main">Namık Tarancı</span>

Namık Tarancı, silahlı saldırı sonucu hayatını kaybeden gazeteci ve Haberde Yorumda Gerçek dergisi muhabiri. Şair Cahit Sıtkı Tarancı'nın yeğeni olan Tarancı'ya düzenlenen saldırının arkasında Türkiye'deki Hizbullah örgütlenmesinin olduğu ortaya çıkmıştır.

<span class="mw-page-title-main">2012 Sultangazi saldırısı</span>

11 Eylül 2012'de, İstanbul'un Sultangazi ilçesi Gazi mahallesindeki 75. Yıl Polis Merkezine bir intihar saldırısı düzenlendi. Binaya girmeye çalışan bir kişi, polislerin engellemesi nedeniyle içeri girememesi sonrasında üzerindeki patlayıcıları binanın girişinde patlattı. Saldırgan olay yerinde, yaralanan bir polis ise hastaneye kaldırıldığı esnada öldü. Dördü polis, üç ya da dördü sivil olmak üzere toplam 7 ya da 8 kişinin yaralandığı saldırıyı, yapılan soruşturma sonrasında Devrimci Halk Kurtuluş Partisi-Cephesi (DHKP-C) mensubu İbrahim Çuhadar'ın gerçekleştirdiği tespit edildi. DHKP-C de yaptığı açıklamayla saldırının sorumluluğunu üstlenirken örgüt üyesi Hasan Selim Gönen'in, 21 Temmuz'da 75. Yıl Polis Merkezine bağlı polislerle girdiği çatışmada öldürülmesi, saldırının gerekçesi olarak gösterildi.

Nihat Erim suikastı, 12 Mart Muhtırası sonrasında 26 Mart 1971-22 Mayıs 1972 tarihleri arasında kurulan 33 ve 34. Türkiye Hükûmetlerinde Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı olarak görev yapan, 1961 Anayasası'nda değişiklikler yaptıran; Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan'ın idamlarıyla sonuçlanan Balyoz Harekâtı'nı başlatmasıyla bilinen Nihat Erim'in 19 Temmuz 1980 tarihinde İstanbul'da DEV SOL militanları tarafından uğradığı silahlı saldırı sonucu öldürülmesi olayı. Nihat Erim'in öldürülmesi Türkiye'de büyük bir infiale neden oldu, Bülent Ecevit ve Alparslan Türkeş millî birlik çağrısında bulundu, basın büyük tepki gösterdi. 12 Eylül Darbesi'ne giden süreç ivme kazandı.

<span class="mw-page-title-main">Bülent Uluer</span> Türk siyasetçi

Bülent Uluer, Çerkes kökenli Türk yazar, politik eylemci, politikacı ve eski Devrimci Gençlik (Dev-Genç) Genel Başkanı. Uluer, 12 Eylül Darbesi sonrasında vur emriyle aranan beş kişiden biriydi.

Zerrin Sarı, Devrimci Halk Kurtuluş Partisi-Cephesi'nin (DHKP-C) Musa Aşoğlu ve Seher Demir Şen ile birlikte üç liderinden biri.

Türkiye-DHKP-C çatışması, Devrimci Halk Kurtuluş Partisi-Cephesi ile Türk güvenlik güçleri arasında 1990 yılından beri süren çatışmaları kapsamaktadır. İlk olarak 1990'ların başında siyasi suikastlarla başladı ve daha sonraki yıllarda intihar saldırıları ve silahlı çatışmalar halinde tırmandı.

Oğuzhan Müftüoğlu, Türk Marksist-Leninist aktivist, gençlik lideri ve siyasetçidir. Türkiye Devrimci Gençlik Federasyonu Merkez Yürütme Kurulu Üyesi-Basın Sekreteri, THKP-C üyesi, Devrimci Yol kurucusu, Özgürlük ve Dayanışma Partisi Kurucusu, Sol Parti üyesi. Devrimci Gençlik Dergisi (1975-1980), Devrimci Yol Dergisi (1977-1980), Yeniden Dergisi (1995-1998), BirAdım Dergisi (1999-2001), BirGün Gazetesi yazarıdır.