İçeriğe atla

Devlet terörü olarak atom bombası

Japonya'ya atılan atom bombalarının devlet terörü kapsamında değerlendirilmesi. Tarihçi ve akademisyenler için Hiroşima ve Nagazaki'nin atom bombalarıyla bombalanması öncelikli olarak ahlaki açıdan tartışılmaktadır. Nükleer silahların kullanılmasının haklı ve geçerli sebepleri olup olmadığı konusu önem taşır. Bu bombalamaların devlet terörü kapsamında değerlendirilmesini öneren tarihçiler bulunmaktadır. Bu şekilde yorumlayanlar terörün tanımı olan bir siyasi amacın gerçekleştirilmesi için sivillerin hedef seçilmesinin devlet tarafından uygulanmasını delil gösterirler. Yine tarihçilere göre atom bombalarının sivil hedeflere atılmasıyla beraber sivil hedeflere saldırmama tabusu ortadan kalkmış ve özellikle ABD tarafından standart bir uygulama olmuştur. Nagazaki ve Hiroşima'ya atılan atom bombaları nükleer silahların savaşta ilk ve tek kullanışı olmuştur.

Görüşler

Atom bombası karşıtı bir Doğu Almanya pulunda Almanca olarak Barış için mücadele et yazmaktadır

Tarihçilerce genel olarak kabul gören bakış açısı, kullanılan atom bombalarının Japonya'yı yenmeyi amaçlayan ABD’nin topyekün askeri planın bir parçası olduğu ve bu sayede savaşı en kısa sürede bitirerek Japonya anakarasının silahlı kuvvetlerle işgali sırasında ortaya çıkacak asker, malzeme ve teçhizat kaybını en aza indirmek olduğudur. Nükleer silahların kullanılmasına dair süren fikir ayrılığı askeri hedefin gerçekleştirilmesi için bu silahların kullanımının ahlaki olup olmadığı ve gerekli olup olmadığı konusundadır. Özellikle son dönemde dillendirilen bir diğer bakış açısı da Japonya’nın zaten ABD ve müttefik ülkelerle barış antlaşması imzalamak üzere olduğu ve ABD’nin bölgede ve Avrupa’da artan Sovyetler Birliğinin nüfuz alanını daraltmak ve bu ülkeye uyarıcı bir mesaj iletmek için atom bombalarını kullandığı yönündedir.

Devlet terörü olarak yapılan değerlendirmeler

Hiroşima'nın atom bombası atıldıktan sonraki durumu

Terörizm kelimesinin bu olayda kullanılması aslında manevi olarak bir vurgu yapıp, ABD’nin maruz kaldığı terör saldırılarıyla ilişki kurmak çabasının ürünüdür. Uzmanlar tarafından atom bombası saldırılarının devlet terörü olarak tanımlanması durumu, siyasi bir hedefin gerçekleştirilmesi için sivil halkın hedef alındığı içindir. Los Alamos nükleer tesislerinde 10 ve 11 Mayıs 1945 tarihlerinde yapılan toplantılarda silahın psikolojik etkisinin yüksek olması ve uluslararası alanda silahın öneminin kavranması için geniş nüfusun bulunduğu Kyoto veya Hiroşima gibi kentler saldırı için hedef olarak gösterilmiştir. Frances Harbour’a göre amaç Japonya için ve tüm dünya siyaseti için sivil insanları terör içinde bırakmaktı. Tarihçi Howard Zinn’e göre eğer terörün anlamı belirli bir siyasi amaç için şiddetin ölçüsüz ve insanlar arasında ayrım yapmadan kullanılmasıysa, Hiroşima ve Nagazaki’de de durum aynen böyledir. Sosyolog Kai Erikson’a göre Hiroşima ve Nagazaki’ye düzenlenen saldırıların savaşla bir ilgisi bulunmamaktadır. Saldırıların amacı askeri hedeflerin yok edilmesi değildir, tersine bu hedeflerin seçilme nedeni yüksek sivil halk yoğunluğunun bu şehirlerde bulunmasıdır. Erikson daha sonra şöyle bir soru sormaktadır: “Çeyrek milyon insanı bir konudaki haklılığını göstermek için yok edebilecek bir halk nasıl bir ahlaki durum içindedir?” Michael Walzer ise saldırıların savaş terörü örneği olduğunu söyleyerek hükûmetin teslim olmaya zorlanması için çok sayıda masum sivillerin öldürülmesinin terör olduğunu ve Hiroşima'nın bunun klasik örneği olduğunu belirtir. Profesör Tony Coady de Hiroşima ve Nagazaki saldırılarını terör saldırıları olarak yorumlar. Princeton Üniversitesinde Profesör Richard Falk saldırıların devlet terörü olduğunu savunur. Kaddafi’yi terörist olarak damgalayan ABD hükümetlerinin Hiroşima ve Nagazaki’de terörizmin en iyi örneklerini verdiklerini söyler. Saldırıların gerekçeleri olan ABD askerlerinin Japonya’nın işgali sırasında çok kayıp verecekleri ana gerekçesi bile bölgedeki jeopolitik gelişmeler göz önüne alındığında geçersizleşmektedir. Manhattan projesine aktarılan muazzam kaynakların israf edilmediğinin gösterilme ihtiyacı öne çıkmış, zafere çok az kalmış bir durumda diplomasi yoluyla ulaşılabilecek bir ateşkes çabası reddedilmiştir. Bu yüzden saldırılar çok ölçüsüz bir şiddette gerçekleşmiş ve devlet terörü kapsamında değerlendirilmiştir.

Savaş sırasında olağan bir saldırı yönlü yapılan değerlendirmeler

Dresden Bombardımanından sonra yıkılan şehir ve ölüler

Burleigh Taylor Wilkins konuyla ilgili yazdığı eserde Hiroşima ve Nagazaki kentlerinin atom bombalarıyla bombalanmasının terörizm kapsamında değerlendirilmesinin bu tanımı çok zorlamak olacağını yazar. Savaşın gidişatını değiştirmek için yapılan bu saldırı terörizmden çok savaşla ilgili bir eylem olarak değerlendirilmektedir. Aynı bakış açısına göre Japonya topyekün savaş içerisinde olduğu için asker veya sivil hedeflerin farkı yoktur. Seçilen hedefler tamamen sivil hedefler olmayıp askeri önemi olan yerler olarak değerlendirilmektedir. Hiroşima 2.Ordu komutanlık merkezini barındırmakta ve şehrin savunması için 40.000 asker bulunmaktadır. Ayrıca şehir askeri fabrikalar için bir komuta ve yedek malzeme depolama merkezi yapısına sahiptir. Nagazaki şehrinin ise önemi çok yönlü savaş sanayi tesisinin bulunmasından ileri gelmektedir. 1963 yılında atom bombalarıyla saldırıya karşı Ryuichi Shimoda tarafından Japonya Devletine açılan davada Tokyo Mahkemesi nükleer silahların kullanılmasının yasallığına dair karar veremezken, saldırıların çok muazzam sonuçlara yol açtığından savaş esaslarıyla çeliştiğini belirtecektir. Kızıl Haç dergisinde Francisco Gomez imzalı yazıda ise şehirlere karşı yapılan “blitz” yani yakma (Örneğin Dresden Bombardımanı) stratejisinin insanlığa karşı işlenmiş suçlar kapsamında değerlendirilmesi hususunda savaş sırasında üzerinde uzlaşılan bir antlaşma veya esas bulunmadığının altı çizilmiştir. Atom bombalarıyla yapılan saldırıların insan hakları ihlali olduğu ve Roma Uluslararası Suç Mahkemesince bakılması talebi ise ABD'nin bu mahkemeyi tanımadığı gerekçesiyle reddedilmiştir. Konu ile ilgili açıklamayı Birleşmiş Milletler ABD elçisi John Bolton yapmıştır.

Diplomatik amaçlı bir saldırı olduğu yönündeki değerlendirmeler

Önemli sayıda tarihçi ise atom bombalarının askeri ihtiyaçlardan çok diplomatik amaçlı kullanıldığını belirtmektedir. Bunlara göre atom bombaları başlamakta olan Soğuk Savaş döneminde Sovyetler Birliğine gözdağı vermek için kullanılmıştır. Ayrıca Japon yazar Hasegawa'nın Racing the Enemy: Stalin, Truman, and the Surrender of Japan adlı eserinde II. Dünya Savaşının Almanya'nın teslim olmasından sonraki dönem Japonya'nın iç ve dış siyaseti üzerine derinlemesine araştırılma yapılmıştır. Kitaptaki değerlendirmeye göre Japonya, Sovyetler Birliği ile yapılan saldırmazlık antlaşmasına çok önem vermektedir. Bu yüzden özellikle ABD ile kayıtsız şartsız teslim antlaşmasının yerine Sovyetler Birliğinin de dahil olduğu bir barış antlaşması süreci için umut beslenmektedir. Sovyet Ordusu, Ağustos 1945'te ABD ve İngiltere ile daha önce Yalta Konferansında kararlaştırıldığı üzere Mançurya'daki Japon Kwantung Ordusuna saldırdığında bile Japon Genelkurmayı askerlerine Kızılorduya ateş açmama emri verecektir. Bu durumda yapılan değerlendirme özellikle Japon İmparatorunun ve hükûmetinin ateşkes peşinde olduğu ve atom bombalarının kullanılmaması durumunda bile Japonya'nın teslim olmaya hazırlandığı belirtilmektedir.

Etkileri

Siyaset bilimler Profesörü Michael Stohl ve araştırmacı George Lopez yaptıkları çalışmalarda devlet terörü uygulamalarının II. Dünya Savaşından ve özellikle atom bombalarından sonra planlı şekilde başladığını belirtirler. Dış politikada uygulanan devlet terörünün kitle imha silahlarının varlığı ve kullanılmasıyla ve bu kullanımın yasallaşmasıyla şekillendiği bildirilir. Yazarlar Almanya'nın Londra'yı bombalamasını ve ABD'nin atom bombalarını kullanmasını aynı şekilde değerlendirirler. Konuyla ilgili araştırma yapan tarihçiler II. Dünya Savaşından önce sivillere karşı saldırıların kabul edilemez bir tabu olduğunu ancak bu durumun savaştan sonra değiştiğini belirtirler. Binghamton Üniversitesi Sosyoloji ve Tarih profesörü olan Mark Selden'e göre; ABD'nin savaşlarında sivillere karşı ağır hava saldırısı kullanılmış, bu uygulamalar Cenevre Antlaşmasına açıkça karşı olmasına rağmen yoğunlukla kullanılmış ve 20.yüzyıldaki en kanlı terör saldırılarıdır. Selden'in yanı sıra Profesör Douglas Lackey de Japonya'ya yapılan hava saldırılarının daha sonra Kore Savaşında ve Vietnam saaşında olduğu gibi devlet terörü olduğunu savunmaktadırlar. Profesör Selden'e göre; atom bombalarının kullanımını izleyen yıllarda ABD Asya kıtasında şehirlerdeki ve kırsal alandaki sivillerin dokunulmazlığını Japonya saldırısı ile başlayarak Kuzey Kore, Hindiçini, Irak ve Afganistan saldırılarıyla çiğnenmiştir. Bunlar en ağır bombardımanlara maruz kalmış halklar olup, kullanılan konvansiyonal bombalar nükleer silahlardan çok daha fazla can almıştır.

Kaynakça

  1. Walker, J. Samuel (Nisan 2005). "Recent Literature on Truman's Atomic Bomb Decision: A Search for Middle Ground". Diplomatic History 29.sayısı içinde
  2. Harbour, Frances Vryling (1999). Thinking About International Ethics: Moral Theory And Cases From American Foreign Policy ISBN 0-8133-2847-0
  3. Wilkins, Burleigh Taylor. Terrorism and Collective Responsibility, Routledge ISBN 0-415-04152-X
  4. Selden, War and State Terrorism
  5. Frey, Robert S. (2004). The Genocidal Temptation: Auschwitz, Hiroshima, Rwanda and Beyond, University Press of America ISBN 0-7618-2743-9
  6. Dower, John (1995). "The Bombed: Hiroshima and Nagasaki in Japanese Memory", Diplomatic History 19.cilt içinde
  7. Allen, Thomas; Norman Polmar (1995). Code-Name Downfall. Simon & Schuster, ISBN 0-684-80406-9
  8. Falk, Richard. State Terror versus Humanitarian Law ISBN 978-0-7425-2391-3
  9. International Review of the Red Cross no 323, p. 347-363 The Law of Air Warfare (1998)
  10. Walker, J. Samuel (2005-April). "Recent Literature on Truman's Atomic Bomb Decision: A Search for Middle Ground". Diplomatic History 29.sayı içinde
  11. Hasegawa, Racing the Enemy: Stalin, Truman, and the Surrender of Japan, Harvard University Press 2006 ISBN 0-674-02241-6

Ayrıca bakınız

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Hiroşima</span> Japonyanın Hiroşima prefektörlüğünün merkezi ve Chūgoku bölgesinin en büyük şehri

Hiroşima, Japonya'nın Hiroşima prefektörlüğünün merkezi ve Chūgoku bölgesinin en büyük şehridir. Şehrin adı Japoncada "geniş ada" anlamına gelmektedir. Yüzölçümü 905.01 km² dir.

<span class="mw-page-title-main">Nükleer savaş</span> kimyasal içerikli silahların kullanıldığı savaş türü

Nükleer savaş, nükleer silahların kullanıldığı savaşlara denir. Tarihte nükleer silahlar sadece 2 kere ve tek taraflı olarak Amerika Birleşik Devletleri tarafından Japonya'ya karşı kullanılmıştır. Günümüzde ise bu terim nükleer silaha sahip ve karşıt devletlerin birbirleriyle tehditleşmesi durumunda kullanılır.

<span class="mw-page-title-main">Bomba</span> yakıcı ve yıkıcı maddelerle doldurulmuş, türlü büyüklükte patlayıcı

Bomba, içi patlayıcı ve yanıcı maddeyle dolu, bir ateşleme düzeneğiyle donatılmış, çeşitli şekillerde bulunan yok edici patlayıcı silah. Son derece ani ve şiddetli bir enerji salınımı sağlamak için patlayıcı bir kimyasalın ekzotermik reaksiyonunu kullanır. Patlamalar, esas olarak, zeminden ve atmosferden iletilen mekanik stres, basınçla yönlendirilen mermilerin çarpması ve nüfuz etmesi, basınç hasarı, şarapneller ve patlamanın oluşturduğu etkiler yoluyla hasar verir. Sözcük, Latince bombus'tan gelir. Yunanca βόμβος romanlaştırılmış bombos'tan gelir, 'patlayan' ve 'uğultu' anlamlarına gelen onomatopoetik bir terimdir.

<span class="mw-page-title-main">Tokyo Bombardımanı</span>

Tokyo Bombardımanı, 10 Mart 1945'te, ABD'nin Tokyo'yu Napalm bombalarıyla yüklü 275 tane B-29 uçağıyla bombalaması. Bu, tarihteki en çok insanın öldüğü hava saldırısıdır. Kayıplar 185.000'e kadar çıkmaktadır. Tokyo'nun %7'sine tekabül eden 41 kilometrekaresi yok oldu.

<span class="mw-page-title-main">Nükleer silah</span> Nükleer enerji ile yıkım gücü sağlayan silah

Nükleer silah, nükleer reaksiyon ve nükleer fisyon birlikte kullanılmasıyla ya da çok daha kuvvetli bir füzyonla elde edilen yüksek yok etme gücüne sahip silahtır. Genel patlayıcılardan farklı olarak çok daha fazla zarar vermek amaçlı kullanılır. Sadece kullanılan bir silah, tüm bir kenti ya da bir ülkeyi canlı, cansız ne varsa tamamen yok edecek güçtedir.

<span class="mw-page-title-main">Harry S. Truman</span> 33. Amerika Birleşik Devletleri başkanı (1945–1953)

Harry S. Truman, Amerika Birleşik Devletleri'nin 33. başkanıdır. Göreve 1945 yılında o zamanki başkan olan Franklin D. Roosevelt'in görev başında ölmesi sonucu başkan yardımcısı iken gelmiştir. Başkanlığa geldiğinde II. Dünya Savaşı'nın son ayları yaşanıyordu.

<span class="mw-page-title-main">Little Boy</span> Dünyada saldırı amacıyla kullanılan ilk nükleer silah

Little Boy, dünyada saldırı amacıyla kullanılan ilk atom bombası'dır. 6 Ağustos 1945 sabahı ABD tarafından, Japon İmparatorluğu'nun Hiroşima şehrine atılmıştır. Hiroşima şehrinin 550 metre üzerinde patlatılan nükleer bomba, 18.000 ton TNT (Trinitrotoluen) patlayıcıya eşdeğer gücündeydi.

<span class="mw-page-title-main">Truman Doktrini</span>

Truman Doktrini, 1947 yılında Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Harry Truman tarafından Sovyet tehdidine karşı hazırlanmış plandır. Truman Doktrini, Amerika Birleşik Devletleri'nin uluslararası politikasının değiştiğini ve Sovyet karşıtlığının bu yeni politikada temel esas olduğunu ilan etmiştir. Bu doktrin ile Amerika Birleşik Devletleri "komünizm tehdidi" altındaki devletlere mali ve askeri yardım yapacağını açıklamıştır.

<span class="mw-page-title-main">Sovyetler Birliği'nin askerî tarihi</span> Sovyet Askeri Tarihi

Sovyetler Birliği'nin askerî tarihi Kızıl Ordu ve Sovyetler Birliği Silahlı Kuvvetlerinin askerî tarihini kapsar. Bolşeviklerin iktidara geldiği 1917 Ekim Devrimini izleyen günlerde başlar. Yeni hükûmet Rus İç Savaşı'nda değişik rakipleriyle başa çıkabilmek amacıyla Kızıl Ordu'yu kurdu. 1939'da Mançukuo ile Moğolistan arasındaki sınır anlaşmazlığında Moğolistan'ı destekleyerek Halhin Gol Muharebesi'nde Mançukuo'yu sahiplenen Japonya ile çarpıştı. Molotov-Ribbentrop paktıyla Nazi Almanyası ile anlaşarak Polonya'nın doğu illerine saldırdı ve kuvvetlerini konuşlandırdı. Baltık Devletleri'ni, Romanya'dan Besarabya ve Kuzey Bukovina'yı ilhak etti. 1939-1940'ta Finlandiya'yı işgal etti. II. Dünya Savaşı'nda Nazi Almanyası'nı yenilgiye uğratan ana askerî kuvvet Kızıl Ordu'ydu. Savaştan sonra Almanya'nın doğu yarısı ile Orta ve Doğu Avrupa'daki birçok ülkeyi işgal etti, bunlar daha sonra Doğu Bloğu'nun uydu devletleri olmuşlardır.

<span class="mw-page-title-main">Termonükleer silah</span> hidrojen atomlarının kaynaşarak (füzyon) helyuma dönüştüğü yıkıcı bomba türü

Hidrojen bombası veya füzyon bombası, kontrolsüz termonükleer enerji sağlayabilen yıkıcı nükleer silah.

<span class="mw-page-title-main">Nükleer silahlanmanın kronolojisi</span> Nükleer Silahlanma Tarihi

20. yüzyıl, teknolojik ilerleme ve başarı bakımından aynı zamanda uygarlaşmış milletlerin birbirlerine sarf ettikleri şiddet içerici suçlamalar bakımından dikkate değerdir. Birkaç saat içerisinde, hatta bir anda bile insanoğlunun tümünü yok edebilecek nükleer silahların icadı ve nükleer enerjinin gelişmesi, medeniyet ve tehdit kavramlarını hiçbir yerde birbirine bu kadar yaklaştırmamıştı.

<span class="mw-page-title-main">Paul Tibbets</span> Amerikalı pilot (1915 – 2007)

Paul Warfield Tibbets, Jr., Amerikalı asker, pilot. Amerika Birleşik Devletleri Hava Kuvvetleri'nden tuğgeneral rütbesiyle emekli olan Tibbets, II. Dünya Savaşı sırasında 6 Ağustos 1945 tarihinde Little Boy kod adı verilmiş, savaş tarihinin ilk atom bombasını Japonya'nın Hiroşima kenti üzerine bırakan Enola Gay adlı B-29 Superfortress tipi uçağın pilotuydu.

<span class="mw-page-title-main">Pasifik Cephesi (II. Dünya Savaşı)</span> 2. Dünya Savaşında Pasifik Okyanusu ve adalarını, Güneydoğu Asyayı ve Çini kapsayan 7 Temmuz 1937 ile 14 Ağustos 1945 tarihleri arasındaki savaşların sürdüğü cephedir

Pasifik Cephesi, Pasifik Okyanusu ve adalarını, Güneydoğu Asya'yı ve Çin'i kapsayan 7 Temmuz 1937 ile 14 Ağustos 1945 tarihleri arasındaki savaşların sürdüğü cephedir. Cephenin 7 Temmuz 1937'de Çin-Japon Savaşı ile açıldığı kabul edilir. Savaşın en önemli olayı; Japonya'nın çeşitli ülkelere saldırması sonrasında 7 Aralık 1941'de Pearl Harbor'da ABD güçlerine yaptığı Pearl Harbor Saldırısı'dır. Bu saldırıyla beraber ABD savaşa katılmış ve savaş gerçek anlamıyla bir dünya savaşı halini almıştır. Bugün Japonların çoğu tarafından bu savaş Pasifik Savaşı olarak bilinir.

<span class="mw-page-title-main">Japon İmparatorluğu</span> 1868-1947 yılları arasında Asya-Pasifik bölgesindeki imparatorluk

Japon İmparatorluğu, Doğu Asya'da, en geniş sınırlarında bugünkü Japonya, Kuzey Kore, Güney Kore, Tayland, Endonezya, Filipinler, Vietnam, Tayvan ile Çin'in Mançurya bölgesine buyruğu altına almış yıkılmış bir imparatorluktur. 1868'deki Meiji Restorasyonu'ndan II. Dünya Savaşı sonrası Amerika Birleşik Devletleri tarafından ele geçirilmesi ve 1947 anayasasının yürürlüğe girmesine kadar varlığını sürdüren bu imparatorluk, Avrupa devletlerinden sonra dünyadaki en büyük sömürge devletiydi. II. Dünya Savaşı'nda Nagazaki ve Hiroşima'ya atılan atom bombaları ile büyük bir sarsıntıya uğramıştır.

<span class="mw-page-title-main">Hiroşima ve Nagasaki'ye atom bombası saldırısı</span> ABDnin II. Dünya Savaşında Japonyaya nükleer silah ile saldırması

Hiroşima ve Nagasaki'ye atom bombası saldırısı, II. Dünya Savaşı'nın son aşamasında 6 Ağustos 1945 Pazartesi saat 08.15'te Amerika Birleşik Devletleri'nin Uranyum-235 tipi atom bombası "Little Boy" ile Hiroşima'ya ve 9 Ağustos 1945, Plütonyum-239 tipi atom bombası "Fat Man" ile Nagazaki'ye gerçekleştirdiği saldırı. Nagasaki'ye düzenlenen atom bombası saldırısı ile birlikte bu iki saldırı, askerî tarihte gerçekleştirilen ilk ve tek nükleer saldırıdır.

<span class="mw-page-title-main">Hiroşima Barış Anıtı Parkı</span>

Hiroşima Barış Anıtı Parkı Hiroşima, Japonya'da bulunan büyük parklardan biridir. Park, dünya üzerinde nükleer saldırıya uğrayan ilk kent olan Hiroşima'ya adanmıştır. Saldırının neden olduğu can kaybı 1945 sonu itibarıyla 140.000'dir.

II. Dünya Savaşı'nda Amerikan savaş suçları, II. Dünya Savaşı sırasında ABD Silahlı Kuvvetleri tarafından işlenen savaş suçlarının toplamıdır. Savaş suçlarının büyük çoğunluğu Uluslararası Ceza Mahkemesi, Cenevre Sözleşmeleri ve ilgili uluslararası kanunlarla tanımlansa da ABD Hükûmeti silahlı kuvvetlerinin Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından yargılanmasını kabul etmez. Burada Jus ad bellum olarak adlandırılan kabul edilen savaş uygulamaları içinde geçmeyen uygulamalar alınmıştır. Nürnberg Uluslararası Askerî Ceza Mahkemesi tarafından uygulandıktan sonra Nürnberg prensipleri olarak adlandırılan saldırı savaşı veya dünya barışına karşı tutumlar burada ele alınmamıştır.

<span class="mw-page-title-main">Japonya'nın teslim oluşu</span> 2 Eylül 1945’te II. Dünya Savaşı’nın sonunu getiren olay

Japonya'nın teslim oluşu, 15 Ağustos'ta ilan edilen ve resmi olarak 2 Eylül 1945 günü imzalanan Japonya'nın teslimiyet belgesi ile II. Dünya Savaşı'nın sona ermesini sağlamıştır. Böylece savaşın sona kalan Pasifik Cephesi de kapanmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Nükleer silahlanma yarışı</span> Soğuk Savaş döneminde yaşanan çekişme

Nükleer silahlanma yarışı, Amerika Birleşik Devletleri, Sovyetler Birliği ve müttefiklerinin Soğuk Savaş süresince nükleer savaşta üstünlük kurmak için girdikleri bir silahlanma yarışıydı. Bu dönemde, ABD ve Sovyetler'in yanı sıra diğer ülkeler de nükleer silah geliştirmeye başladı, ancak hiçbiri savaş başlığı üretiminde diğer iki süper güç kadar etkin olmadı.

Amerika Birleşik Devletleri savaş suçları, Amerika Birleşik Devletleri Silahlı Kuvvetlerinin 1899 ve 1907 Lahey Sözleşmelerinin imzalanmasından sonra işlediği savaş kanunlarının ve geleneklerin ihlalidir. Bunlar, yakalanan düşman savaşçıların infaz edilmesini, sorgu sırasında mahkûmlara kötü muameleyi, işkencenin kullanımını ve sivillere ve savaşçı olmayanlara karşı şiddet kullanımını ve tecavüzü içermektedir.