Dericilik
Dericilik, derinin fiziksel ve kimyasal işlemlere tabi tutulup kullanılacak hale getirilmesidir.
Dericilik çok eski bir sanat dalıdır. Tarihin en eski çağlarından beri insanlar dericilikle uğraşmış, üstünde durup geliştirerek ayakkabı, terlik, elbise, yelken gibi türlü eşyalar yapmışlardır. Eski Türkler deriden sandıklar, hayvanlar için semerler yaparlardı. Ayrıca deri üstüne işlemeler yaparak süs eşyası olarak kullanırlardı. En güzel deri işleri; Türkler, Araplar, İspanyollar ve Venedikliler tarafından yapılırdı. İspanyollar dericiliği Araplardan öğrenmişlerdir. O sıralarda Anadolu'nun hemen her köşesinde dericilik gelişmiş haldeydi. İmparatorluk ordusunun koşum takımlarını yapıyorlardı. Fransızlar dericiliğe başladıkları zaman deri teknolojisini Osmanlılardan aldılar. Türkiye'de modern deri sanayi İstanbul'da II. Mahmud zamanında Beykoz deresinde tabakhane kurularak faaliyete geçmiştir. Burada yapılan deriler ordunun ayakkabı ihtiyacını karşılamak için askeri ayakkabı yapımında kullanılmaya başlanılmıştır. Kurtuluş savaşı sırasında ordunun ayakkabı ihtiyacının büyük bir kısmını karşılamıştır. Daha sonra İstanbul'da Kazlıçeşme'de, Ege bölgesinde ve Anadolu'nun bazı şehirlerinde özel ve modern deri fabrikaları açılmıştır. Bu fabrikaların ürettiği deriler, kendi ihtiyacı karşıladığı gibi çeşitli yabancı ülkelere de ihraç edilerek Türkiye'ye döviz getirmektedir. Deri üretiminde büyükbaş ve küçükbaş hayvan derilerinden istifade edilir. Bunlar sığır, keçi, oğlak, koyun ve kuzu derileridir.
Derinin kimyasal yapısı
Deri kimyasal olarak % 55 karbon, % 6-8 hidrojen, %19-25 oksijen, % 14-20 azot, % 0,5-1,5 kükürt, fosfor, demir, iyot ve klordan meydana gelir.
Derinin biyolojik yapısı
% 65 su, % 32.5 protein, % 2 yağ, % 0,5 mineral tuzlardan ve % 0,5 diğer unsurlardan meydana gelir.
Ham derinin korunması (konservasyonu): Konservasyon; kesilen hayvanın sırtından yüzülmüş ham derinin mamul deri eldesi için işlentiye alınmasına kadar geçen süre içerisinde mikroorganizma faaliyetleri sonucu bozulmasını önlemek amacıyla bünyesindeki suyun çeşitli yöntemlerle mikroorganizma faaliyetlerini durdurmak amacıyla yapılan işlemler için kullanılan terimdir.
Önemli salamura çeşitleri
- Kurutma yoluyla salamura
- Asarak veya gererek yavaş yavaş yapılır. Deri, suyunun % 55-65'ini kaybeder. Bu usul Türkiye'de kullanılmaz (sıcak bölge usulüdür).
- Tuzlu salamura
- Tuz (sodyum klorür) ile yapılan salamuradır. Derinin yüzülen kısmı tuzlanır. Ağırlık kaybı % 4-15 olur.
- Piklaj yoluyla salamura
- Bu salamura kıl giderme işlemi görmüş koyun, sığır, keçi derilerine uygulanır.
Derinin yapısı üç tabakadan meydana gelir.
- Üst deri
- Derinin % 1 kalınlığını teşkil eder (Epidermis).
- Alt deri
- Derinin % 14 kalınlığındadır. Yüzme kalıntılarını da üzerinde taşıdığından (yağ ve et) kireçlik işlemi esnasında giderilir (Koryum).
- Orta deri
- Derinin % 85'ini teşkil eden ve değerlendirilen kısımdır (Sübkitus).
Ham derilerin stoklanacağı ambarlar serin, havadar, güneş görmeyecek şekilde olmalı, haşerelerin üremesine engel olunmalıdır. Deriler yüksek olmayan istifler halinde aralıklı olarak depo edilir.
Ham deriden gelen hatalar
Ham deriden gelen hatalar çok çeşitli olabilir:
- Hayvanın yaşadığı ortamdan gelen izler.
- Salamura hataları.
- Kimyasal madde etkileri (demir, bakır, şap, mavi naftalin lekeleri).
- Kurutma hataları.
- Yüzme hataları.
Deri teknolojisi işlem basamakları
- Islatma-Yumuşatma
- Berrak, sertliği düşük bakterilerden arınmış demir bileşikleri ihtiva etmeyen suyla yapılır. Amaç tuz, gübre, idrar, kan, gibi kirlerin giderilmesi ve suda çözünebilen proteinlerin uzaklaştırılmasıdır. Diğer önemli bir nokta ise salamura süresinde derinin kaybettiği suyun takrar kazandırılmasıdır (% 65'e çıkarılır). Yumuşama süresi aşağı-yukarı 24-48 saat arasındadır.
- Kireçlenme (Kalsiyum hidroksit)-Zırnıklama (sodyum sülfür)
- Kireçlemenin gayesi kıl köklerini gevşetmek, derinin şişmesini sağlamaktır. Tüylü (Kürk) deri yapılmak istendiğinde kireçlenme-zırnıklama işlemi yapılmaz.
Kireçleme-zırnıklama işlemi bitmiş deri kavalata makinasına gelir. Derinin yüzülen kısmının (alt deri) et ve yağ tabakaları burada giderilir. Artıklara karnas denir. Bunlardan yağ ve hayvan yemi yapılabilir. Deriyi ısı, nem, mikroorganizmalara karşı dayanıklı hale getirmek ve deriye teknik karakter kazandırmak gayesi ile yapılan operasyonların tamamına debagat işlemi veya dabağlama, dabağlanan yere de tabağhane denir.
Debagat işlemi mamul deri karakterine göre a) Metal debagat, b) Nebati debagat olmak üzere ikiye ayrılır.
Mineral tabaklama
Krom, alüminyum, demir, gibi metallerin tuzları ile yapılabilir. Genellikle krom debagatı yapılır. Kireçlik işlemi bitmiş deri dolaplarda evvela suni gübre (amonyum sülfat) ve enzim ilavesiyle derinin bünyesindeki kireç ve enzim yardımıyla istenmeyen proteinler deriden uzaklaştırılır. Deride yumuşaklık artar ve belirgin hale gelir. Bundan sonraki işlem piklajdır. Deriyi debagat Ph'sına ayarlama işlemidir. (Deri metal debagattan önce asidik duruma getirilir). Piklaj işleminde deri asitten zarar görmemesi için evvela sodyum klorür (tuz) verilir. Deri lifleri arasına giren tuz deriyi aside karşı dayanıklı hale getirir. Genellikle asit olarak sülfirik asit kullanılır. Bu ameliyeden sonra deriye krom oksit (krom kompleksi) verilir. Krom, deriyi dış etkilerden korur. Bundan sonra kromun deriye bağlanması için dönen dolaba soda veya bikarbonat verilir. Böylece kristaller büyür, krom liflerin arasından çıkamaz. Deri dolaptan çıkarılarak istiflenir. Yapılacak deri çeşidine göre tasnif edilir. Kalın deriler (sığır derisi) yarma makinesinden geçtikten sonra tıraşlanır. Kromlu deri, tıraş makinesinde istenilen inceliğe getirilir. Deriler retenaj dolaplarına atılır. Retenajın gayesi: a) Deriye yumuşaklık kazandırmak, b) Deriye homojenlik kazandırmaktır. Deri sodyum bikarbonat ile zayıf alkali hale getirilir. Deriler yıkandıktan sonra istenirse 55 °C'de çeşitli renklerde anilin boya çeşitleriyle boyanır. Sonra yine 55 °C'de sıcak suyla yağlama işlemine geçilir. Yağlar suda eriyen sülfone, sülfite veya sentetik yağ çeşitleridir. Yağlamanın gayesi deriyi yumuşatmak ve su geçirgenliğini azaltmak içindir. Sülfone yağ kullanılmasının sebebi yağı su ile beraber tutmaktır.
Tanenleme
Çeşitli tanenler kullanılabilir. Bunlar sentetik fenol-formaldehid, reçine esaslı olduğu gibi bitkilerden elde edilen tabii tanen diye tabir ettiğimiz sumak, mimoza, valeks vs. olabilir.
Bu tanenler sayesinde deriye daha bir dayanıklılık ve dolgunluk sağlanır. Deriler dolaptan çıkarılıp açkı makinalarında açılarak şu şekillerde kurutulur:
- Normal hava sıcaklığında asılarak,
- Pestink cihazıyla (derinin nemi sıkılarak giderilir),
- Vakum (nem emilir),
- Gergef (deri gerilerek kurutulur).
Kurutulmuş deri su veya % 35 rutubetli talaşla tavlama işlemi yapılarak deriye rutubet kazandırılır. Daha sonra gergef makinasında gerilerek düzgün bir hale getirilir. Böylece deri boyama işlemine hazırlanmış olur. Derinin üst boyaması yapılırken, evvela asidik boya ile otomatik tabanca veya el tabancasıyla deriye püskürtme suretiyle astar boyası verilir. Bu püskürtmeden sonra organik pigment ve bağlayıcılarla son boyası verilerek, cilası atılır ve ütülenir. Ölçü makinasında ölçülerek, alan hesabıyla piyasaya sürülür. Tüylü (kürk) deriler adet olarak piyasada satılır. İyi kalite bir derinin cildi temiz olur. Hayvanın tabii cildi gözükür, göze herhangi bir hata gözükmez.