İçeriğe atla

Derealizasyon

Kontrol Edilmiş

Derealizasyon, dış dünyanın gerçek olmadığını hissettiren bir psikolojik rahatsızlıktır. Derealizasyon yaşayan kişiler etrafındaki dünyayı normalden farklı olarak; örneğin bozulmuş, sisli veya gerçek dışı olarak görebilir. Derealizasyon, sadece birkaç dakika sürebilir veya yıllarca aralıklı olarak yaşanabilir.[1]

Benzer iki olgu olan Derealiazyon ve Depersonalizasyon, genellikle Depersonalizasyon-derealizasyon bozukluğu olarak birlikte görülür.

Ne zaman doktora görünmeli?

Geçici duyarsızlaşma veya derealizasyon duyguları yaygındır ve kesin bir endişe nedeni değildir. Ancak devam eden veya şiddetli kopukluk ve çevreyi çarpıtma duyguları, duyarsızlaşma-derealizasyon bozukluğunun veya başka bir fiziksel ya da zihinsel sağlık bozukluğunun bir işareti olabilir. Duyarsızlaşma veya derealizasyon duygularınız şunlara neden oluyorsa doktora görünmeniz gerekebilir;[2]

  • Sizi rahatsız ediyor veya duygusal olarak rahatsız ediyorsa
  • Hiç geçmiyor veya hep tekrarlanıyorsa
  • Günlük hayatınıza engel oluyorsa.

Belirtiler

Çevreye yabancılaşma veya çevreye aşina olmama hissi; örneğin, rüya görüyomuşcasına alışılmış insanlardan duygusal olarak kopuk hissetmek. Çarpık, bulanık, renksiz, iki boyutlu veya yapay görünen çevre veya çevreye ilişkin yüksek farkındalık ve netlik. Zaman algısında bozulmalar. Nesnelerin mesafesi, boyutu veya şeklinin yanlış gözükmesi.[2]

Ayrıca bakınız

Kaynakça

  1. ^ "Dissociative disorders". nhs.uk (İngilizce). 12 Şubat 2021. 22 Mart 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 4 Haziran 2022. 
  2. ^ a b "Depersonalization-derealization disorder - Symptoms and causes". Mayo Clinic (İngilizce). 8 Ekim 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 4 Haziran 2022. 

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Roman</span> bir kişi ya da bir grup insanın başından geçenleri, onların iç ve dış yaşantılarını belli bir kronolojik, mantıksal, duygusal ya da sanatsal ilişkiyi gözeterek öyküleyen uzun kurgusal anlatı

Roman, genellikle düzyazı biçiminde yazılan, kurgusal, görece uzun, insanın (ya da insan özellikleri atfedilen varlıkların) deneyimlerini bir olay örgüsü içinde aktaran ve genellikle kitap halinde basılan bir edebî tür. Uluslararası ve akademik platformlarda beşinci sanat olarak kabul gören edebiyatın bir alt türüdür.

<span class="mw-page-title-main">Dışavurumculuk</span> Duyguların ve iç dünyanın ön plana çıkarıldığı 20. yüzyıl sanat akımı

Dışa vurumculuk (ekspresyonizm), doğanın olduğu gibi temsili yerine duyguların ve iç dünyanın ön plana çıkarıldığı 20. yüzyıl sanat akımı. Politik istikrarsızlık ve ekonomik çöküntü ortamında Almanya'da pozitivizm, naturalizm ve empresyonizm akımlarına karşı olarak ortaya çıkmıştır. 19. yüzyıl gerçekçilik ve idealizmine karşıt anti-natüralist öznelliğe sahip bir bakış açısı içerir. Ayrıca kuzeyli, Cermen halk sanatı biçimleri ve kabile sanatları da etkilendiği diğer kaynaklardır. Dışa vurumcu sanatın amacı, sanatçının duyguları ve iç dünyasını renk, çizgi, düzlem ve kütle aracılığıyla dışa vurmasıdır. Bu duyguları daha iyi yansıtabilmek için sanatçı geleneksel kuralların dışına çıkarak gerçeğin biçimini bozma yöntemini kullanır ve sanatçının öznel duygularına dayanmaktadır.

Disosiyatif bozukluklar, kişide kimlik, bellek, algı ve çevre ile ilgili duyumlar gibi normalde bir bütün halinde çalışan işlevlerin bütünlüğünün bozulmasıdır. Dissosiyasyon çoğunlukla travmaya karşı bir savunma düzeneği olarak ortaya çıkar. Hastalık bu şekilde travmadan kaçmayı sağlarken aynı zamanda travmanın kişinin yaşamı üzerindeki etkisini de geciktirir.

<span class="mw-page-title-main">Anksiyete</span> hoş olmayan bir iç karışıklık durumu ile karakterize edilen duygu

Kaygı, endişe ya da anksiyete, hoş olmayan bir iç çatışma durumu ile karakterize olan, sıklıkla ileri geri ilerleme gibi sinirsel davranışların eşlik ettiği bir duygudur. Bu durum, beklenen olaylar karşısında öznel olarak hoş olmayan dehşet duygularıdır.

Psikolojide duygudurum veya mod, bireyin çevresinin gözlemleyebileceği veya bireyin belirtebileceği sabit duygusal durumudur.

Duygudurum bozuklukları, aynı zamanda affektif bozukluklar olarak bilinir, ruhsal bozukluk ve davranışsal bozukluğun bir grup koşulundan herhangi biridir. Bu, Amerikan Psikiyatri Birliği (APA) ve Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından kullanılan bir başlıktır. Önceki yıllarda “Duygulanım (Affektif) Bozuklukları” başlığı ile tanımlanmaktaydı. Ancak “duygulanım” ve “duygudurum” sözcüklerinin tanımları değiştikten sonra bu bozukluk grubu duygudurum bozuklukları başlığı olarak nitelendirilmektedir.

Manipülasyon, başkalarını kendi yararı için kullanmak, kontrol etmek veya başka bir şekilde etkilemek için tasarlanmış davranış.

Sıla özlemi, kişinin evden, aileden ve alıştığı ortamdan uzak kalmasına bağlı olarak hissettiği güçlü özlem duygusudur. Yurt özlemi anlamına da gelmektedir. Bu duygunun duygusal belirtileri olabileceği gibi, fiziksel dışavurumları da vardır. Kişisel özelliklere göre farklılık gösterir, ancak genelde evden ilk uzun süreli ayrılıkla birlikte ortaya çıkar ve yeni ortama uyum sağlanana dek devam eder.

Şizoid kişilik bozukluğu, insan ilişkilerinde ilgi eksikliği, yalıtılmış bir yaşam tarzı, yalnız yapılan eylemler ve etkinlikleri tercih, içe dönüklük, duygusal soğukluk, davranış ile ilişkilerin mekanik ve tekdüze olması ile karakterize kişilik bozukluğudur. Şizoid kişilik bozukluğuna sahip bireyler, insanlarla yakın duygusal bağlar kurmadıkları gibi bilinç düzeyinde böyle bir bağ kurma ihtiyacı da hissetmezler. Bu sebeple utangaç insanlardan farklıdırlar. Başkalarının duygusal beklentilerine karşılık veremezler. Olumlu veya olumsuz eleştirilere genellikle tepkisiz kalırlar ve duygusal durumları genellikle değişmez. Çevrelerindeki insanlar tarafından soğuk olarak yorumlanmalarının nedenleri bunlardır. Tüm bu özellikler, kişilik yapılarının birer parçasını oluşturduğu için yaşamın sadece belli bir bölümünde değil, genelinde etkilidir.

<span class="mw-page-title-main">Psikotrop madde</span> beyin fonksiyonunu veya algısını etkileyen kimyasal madde

Psikotrop madde ya da psikoaktif madde, asıl olarak merkezi sinir sisteminde etkisini gösteren ve beynin işlevlerini değiştirerek algıda, ruh hâlinde, bilinçlilikte ve davranışta geçici değişikliklere neden olan kimyasal maddelerdir. Bu ilaçlar eğlence amaçlı olarak bilerek bilinç düzeyini değiştirmek, entojen olarak ritüel ve spiritüel amaçlı, zihni incelemek amaçlı ya da tedavi amaçlı ilaç olarak kullanılabilir.

Azalmış duygulanım, bazen duygusal küntlük, duygusal donukluk veya duygusal uyuşma olarak da bilinir, bireyde azalmış duygusal tepkenlik durumudur. Bu durum, özellikle normalde duygusal tepkiler uyandırması beklenen konular hakkında konuşurken, duyguların sözlü veya sözsüz olarak ifade edilememesi ile karakterize edilir. Bu durumdaki bireylerde, ifade edici jestler nadirdir ve yüz ifadesi veya ses tonlamasında çok az değişiklik vardır. Ayrıca, azalmış duygulanım otizm, şizofreni, depresyon, travma sonrası stres bozukluğu, depersonalizasyon-derealizasyon bozukluğu, şizoid kişilik bozukluğu veya beyin hasarının belirtileri olabilir. Ayrıca bazı ilaçların yan etkisi olarak da gözlenebilir.

<span class="mw-page-title-main">Heves (duygu)</span> bir obje, olay veya olguya dikkat verilmesine sebep olan duygu

Heves ya da ilgi duyma, bir insanın bir nesneyi, olayı veya olguyu kendine odak seçme halidir. Merak ve sürpriz duygularına benzeyen bir duygudur. Heves duygusunun kendi yüz ifadesi vardır, örneğin göz bebeklerinin büyümesi gibi.

Travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) veya posttravmatik stres bozukluğu (PTSD), travma yaratan bir olayın yaşanmasından sonra, o olayın günlük yaşamda veya rüyada tekrar yaşanması, o olayı hatırlatan durumlardan kaçınmaya yol açan bir aşırı uyarılmışlık, kaygı ve kolayca irkilmeyi içeren bir kaygı bozukluğudur.

<span class="mw-page-title-main">Görsel karıncalanma</span>

Görsel karıncalanma, kişilerin görüş alanlarında sinek uçuşmalarını andıran noktalara sahip olmasıdır. Başka bir deyişle, günlük yaşantınızda, televizyon ekranındaki parazitler gibi, görüş alanınızı parazitlerin kapsamasıdır. Bu hastalık doğuştan veya sonradan oluşabilir.

Tükenmişlik sendromu, yaygın olarak insanların yüz yüze çalıştığı mesleklerde bireylerin, duygusal yönden kendilerini tükenmiş hissetmeleri, işleri gereği karşılaştıkları insanlara karşı duyarsızlaşmaları ve kişisel başarı duygularında azalma şeklinde görülen bir sendrom. Dünya Sağlık Örgütü (1998) yayınladığı Dünya Sağlık raporunda tükenmişliği; fazla çalışma ile ortaya çıkan aşırı bir duygusal yorgunluk ve bunun sonucunda iş ve sorumluluklarını yerine getirememe durumu olarak tanımlamıştır.Buna göre; birey zaman içinde kronikleşmiş bir şekilde yorgunluk yaşar; işinden soğur, kendi içine çekilir ve artan bir şekilde yetersiz olduğunu hisseder.

<span class="mw-page-title-main">Borderline kişilik bozukluğu</span> Duygusal dengesizlik kişilik bozukluğu

Borderline kişilik bozukluğu (BPD) ya da duygusal dengesizlik kişilik bozukluğu (EUPD), uzun süreli dengesiz ikili ilişkiler, bozuk bir öz farkındalık ve şiddetli duygusal tepkiler tarafından karakterize olunan bir çeşit kişilik bozukluğudur. Bu hastalıktan etkilenen bireyler, duygusal durumlarını sağlıklı veya normal seviyede tutmakta zorlanmalarından ötürü genelde kendine zarar vermek gibi tehlikeli fiillerde bulunurlar. Aynı zamanda boşluk hissi, terk edilme korkusu ve derealizasyondan muzdarip olabilirler.

<span class="mw-page-title-main">Uyku bozukluğu</span> uyku düzeninin bozulmasına sebep olan mental bozukluk

Uyku bozuklukları kişinin uykusuyla ilgili bozuklukların genel adıdır. En yaygın uyku bozukluğu insomniadır. Bunun dışında uyku apnesi, narkolepsi, hipersomniya, uyku hastalığı, uyurgezerlik ve gece terörü bozukluğun diğer yaygın çeşitleridir. Polisomnografi ve aktigrafi uyku bozukluğunu incelemede kullanılan yöntemlerdir. Uyku bozuklukları bireyin fiziksel, mental, sosyal ve duygusal yönlerden işlevselliğini olumsuz yönde etkileyebilir.

<span class="mw-page-title-main">Depersonalizasyon-derealizasyon bozukluğu</span>

Depersonalizasyon-derealizasyon bozukluğu, kişinin sürekli veya tekrarlayan depersonalizasyon veya derealizasyon duygularına sahip olduğu bir ruhsal bozukluktur. Depersonalizasyon, kişinin kendisinden kopuk hissetmesi olarak tanımlanır. Bireyler, kendi düşüncelerinin veya bedenlerinin dışarıdan bir gözlemcisi gibi hissettiklerini ve sıklıkla düşünceleri veya eylemleri üzerinde kontrol kaybı hissettiğini bildirebilirler. Derealizasyon, kişinin çevresinden kopması olarak tanımlanır. Derealizasyon yaşayan bireyler çevrelerindeki dünyayı sisli, rüya gibi / gerçeküstü veya görsel olarak çarpıtılmış olarak algıladıklarını bildirebilirler.

<span class="mw-page-title-main">Depersonalizasyon</span>

Depersonalizasyon, kişinin kendi içinde, zihniyle ya da bedeniyle ilgili bir kopukluğu ya da kendisinin bağımsız bir gözlemcisi hissidir. Denekler değiştiklerini ve içeri bakarken dünyanın belirsiz, rüya gibi, daha az gerçek, anlamsız veya gerçekliğin dışında olduğunu hissederler. Kronik depersonalizasyon, DSM-5 tarafından dissosiyatif bozukluk disosiyatif kimlik bozukluğu gibi diğer dissosiyatif bozukluklarda depersonalizasyon ve derealizasyonun yaygın olduğu bulgularına dayanan depersonalizasyon / derealizasyon bozukluğunu ifade eder.

Duygu düzenleme, bireyin hedeflerine ulaşması için duygusal tepkilerini kontrol edebilmesi, olası duygusal tepkilerini gözlemleyebilmesi, değerlendirebilmesi ve değiştirebilmesidir. Duygu düzenlemenin temel amacı duyguları değiştirmektir. Yani duygu düzenleme sürecinde insanlar, o anki yoğun duygusuyla spontane karar vermemek için epey bir çaba sarf ederler. Ancak duygu düzenlemenin otomatikleşen ve çaba gerektirmeyen şekilde olabileceğine ilişkin görüşler de vardır. Öte yandan duygu düzenleme becerisi, bir duyguyu değiştirmek veya kontrol etmekten çok daha karmaşık bir sürece sahiptir.