İçeriğe atla

Depreme dayanıklı yapılar

Yıkıcı 1755 Lizbon depremi sonrasında Lizbon'un Pombaline şehir merkezi'nin yeniden inşası için 18. yüzyılda Portekiz'de geliştirilen mimari, depreme dayanıklı bir ahşap yapı olan Gaiola pombalina'nın (pombalin kafesi) modeli

Depreme dayanıklı veya sismik yapılar, binaları depremlerden bir ölçüde veya büyük ölçüde korumak için tasarlanır. Hiçbir yapı deprem hasarına tamamen dayanıklı olamazken, deprem mühendisliğinin amacı, sismik aktivite sırasında geleneksel muadillerine göre daha iyi performans gösteren yapılar inşa etmektir. Bina yönetmeliği'ne göre, depreme dayanıklı yapılar, bulundukları yerde meydana gelme olasılığı belirli olan en büyük depreme dayanacak şekilde tasarlanmıştır. Bu, nadir depremlerde binaların yıkılmasını önleyerek can kayıplarının en aza indirilmesi, daha sık depremlerde ise işlevsellik kaybının sınırlandırılması gerektiği anlamına gelir.[1]

Deprem tahribatıyla mücadele etmek için eski mimarların elindeki tek yöntem, önemli yapıları aşırı katı ve sağlam yaparak uzun süre dayanacak şekilde inşa etmekti.

Halen deprem mühendisliğinde ilgili alandaki sismik tehdit için gerekli performansı vermek için deneysel sonuçlardan, bilgisayar simülasyonlarından ve geçmiş depremlerin gözlemlerinden yararlanan çeşitli tasarım felsefeleri vardır. Bunlar, yapının sarsıntıya karşı kabul edilebilir bir hasarla sağlam kalması için yeterince sağlam ve sünek olacak şekilde uygun boyutlandırılmasından, herhangi bir kuvveti ve deformasyonu en aza indirmek için yapıyı taban izolasyonu ile donatmaya veya yapısal titreşim kontrol teknolojilerini kullanmaya kadar uzanır. İlki, depreme dayanıklı yapıların çoğunda genellikle uygulanan yöntem olsa da, önemli tesisler, önemli binalar ve kültürel mirası binaları, güçlü sarsıntıyı en az hasarla atlatmak için gelişmiş izolasyon veya kontrol tekniklerini kullanır. Melekler Meryem Ana Katedrali (ing: Cathedral of Our Lady of the Angels) ve Akropolis Müzesi bu tür uygulama örnekleridir.[]

Yapı Performans Düzeyleri

Yapı tasarımında yatay ve düşey yer hareketleri sonrası yapıların kullanım amaçlarına göre beklenen performans düzeyleri bulunmaktadır. Tüm yapı performans düzeylerinde can kaybını önleme asgari performans düzeyi olarak düşünülmüştür. Başka bir deyişle deprem sonrası yapının önceliğine göre yapıda belirli düzeyde hasar beklenirken can kayıplarının yaşanmaması esas hedeftir. Türkiye'de yürürlükte olan "Deprem Etkisi Altında Binaların Tasarımı İçin Esaslar"[2] yönetmeliğine göre 4 düzeyde yapıların deprem sonrası performansları tanımlanmıştır. İnşaat mühendisleri yapının ihtiyacına ve ekonomik koşullara, yönetmelikte belirtilen sınırlara göre yapı performans düzeylerine karar verirler.

Kesintisiz Kullanım (KK) Performans Düzeyi

Bu performans düzeyi, bina taşıyıcı sistem elemanlarında yapısal hasarın meydana gelmediği veya hasarın ihmal edilebilir ölçüde kaldığı duruma karşı gelmektedir.

Sınırlı Hasar (SH) Performans Düzeyi

Bu performans düzeyi, bina taşıyıcı sistem elemanlarında sınırlı düzeyde hasarın meydana geldiği, diğer deyişle doğrusal olmayan davranışın sınırlı kaldığı hasar düzeyine karşı gelmektedir.

Kontrollü Hasar (KH) Performans Düzeyi

Bu performans düzeyi, can güvenliğini sağlamak üzere bina taşıyıcı sistem elemanlarında çok ağır olmayan ve çoğunlukla onarılması mümkün olan hasar düzeyine karşı gelmektedir.

Göçmenin Önlenmesi (GÖ) Performans Düzeyi

Bu performans düzeyi, bina taşıyıcı sistem elemanlarında ileri düzeyde ağır hasarın meydana geldiği göçme öncesi duruma karşı gelmektedir. Binanın kısmen veya tamamen göçmesi önlenmiştir.

Ayrıca bakınız

Deprem yönetmeliği

Kaynakça

  1. ^ Seismology Committee (1999). Recommended Lateral Force Requirements and Commentary. Structural Engineers Association of California. 
  2. ^ "https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2018/03/20180318M1-2.htm". 18 Mart 2018 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 14 Haziran 2023.  |başlık= dış bağlantı (yardım)

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Deprem</span> yer kabuğunda beklenmedik anda ortaya çıkan enerji atımı

Deprem, yer sarsıntısı, seizma veya zelzele, yer kabuğunda beklenmedik bir anda ortaya çıkan enerji sonucunda meydana gelen sismik dalgalanmalar ve bu dalgaların yeryüzünü sarsması olayıdır. Sismik aktivite ile kastedilen, meydana geldiği alandaki depremin frekansı, türü ve büyüklüğüdür. Depremler sismograf ile ölçülür. Bu olayları inceleyen bilim dalına da sismoloji denir. Depremin büyüklüğü Moment magnitüd ölçeği ile belirlenir. Bu ölçeğe göre 3 ve altı büyüklükteki depremler genelde hissedilmezken 7 ve üstü büyüklükteki depremler yıkıcı olabilir. Sarsıntının şiddeti Mercalli şiddet ölçeği ile ölçülür. Depremin meydana geldiği noktanın derinliği de yıkım kuvveti üzerinde etkilidir, bu sebepten yeryüzüne yakın noktalarda gerçekleşen depremler daha çok hasara neden olmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">1999 Gölcük depremi</span> 17 Ağustos 1999da Kocaelide meydana gelen 7.4-7.6 büyüklüğündeki deprem

1999 Gölcük Depremi, İzmit Depremi, Marmara Depremi veya 17 Ağustos 1999 depremi, 17 Ağustos 1999 sabahı, yerel saatle 03.02'de meydana gelen Kocaeli/Gölcük merkezli deprem. Aletsel büyüklüğü Mw=7,4 veya Mw=7,6 (USGS) ölçülen deprem, büyük çapta can ve mal kaybına neden olmuştur.

<span class="mw-page-title-main">1999 Düzce depremi</span> Düzcede gerçekleşmiş 7.5 büyüklüğünde deprem

1999 Düzce depremi, 12 Kasım 1999 Cuma günü saat 18.57'de aletsel büyüklüğü 7,2 ve merkez üssü Düzce olan deprem. 30 saniye süreyle etkili olan deprem, pek çok ilin yanı sıra Ukrayna'dan da hissedildi.

Alüvyon ya da lığ, akarsular tarafından taşınan kil, kum, çakıl taşı gibi kütle parçalarının, suyun akış hızının azalması sonucu elverişli yerlere birikmesiyle meydana gelen tortulardır. Alüvyonlar, geniş vadilerin birçoğunda tabanda geniş yer kaplar veya daha geniş yerlere yayılarak, alüvyon ovalarını teşkil ederler.

<span class="mw-page-title-main">Kolon</span>

Kolon veya sütun, taşıyıcı sistemde düşey yapı elemanlarına verilen isimdir. Yapıda dış ve iç etkilerden oluşan kuvvetleri temellere, dolayısı ile zemine aktarırlar. Boyutlandırılmaları gelen kuvvetlere göre yapılan hesaplamaların dışında; yönetmeliklerde malzeme cinsine göre belirtilen minimum boyutlardan küçük olamaz. Taş veya tuğla örülerek yapılan taşıyıcı ayaklara ise paye denmektedir.

<span class="mw-page-title-main">1509 Konstantinopolis depremi</span> 514 yıl önce İstanbulda meydana gelen bir deprem

1509 Konstantiniyye depremi veya 1509 Büyük İstanbul depremi, 10 Eylül 1509 tarihinde merkez üssü Marmara Denizi'nin kuzeydoğusu olan, 7.2 Ms büyüklüğünde meydana gelen deprem. Tarihsel kayıtlara göre deprem sonucunda Osmanlı İmparatorluğu'nun başkenti Konstantiniyye'de 4 bin ila 13 bin arasında kişi hayatını kaybetti, 10 binden fazla kişi yaralandı, yaklaşık 1070 hane yıkıldı ve binlerce yapı ağır hasar aldı. Ayrıca depremin ardından oluşan ve yüksekliği bazı yerlerde 6 metreye varan tsunami dalgaları şehrin surlarını aşarak güzergahı üzerindeki semtlere ağır hasar verdi. En büyük yıkımın İstanbul'da olduğu depremin etkisi Bolu'dan Edirne'ye kadar hissedildi. Oluşturduğu ağır hasar sebebiyle halk arasında "Küçük Kıyamet" (Kıyamet-i Suğra) olarak adlandırılan deprem, son 500 yıl içinde Marmara bölgesinde gerçekleşmiş olan en büyük ve en yıkıcı depremlerden birisi olarak kayıtlara geçti.

<span class="mw-page-title-main">1970 Gediz depremi</span> Batı Türkiyede Mart 1970 depremi

1970 Gediz depremi, 28 Mart 1970 tarihinde, mahallî saatla 23.00'ten az sonra, merkezi Kütahya'nın batısındaki Gediz yöresinde meydana gelen deprem.

<span class="mw-page-title-main">1988 Spitak depremi</span>

Gümrü Depremi olarak da adlandırılan Spitak Depremi, o tarihte Sovyetler Birliği bünyesinde bulunan Ermenistan'ın Spitak bölgesinde 7 Aralık 1988 günü yerel saatle 11.41'de meydana gelen 6.8 büyüklüğünde bir sarsıntıdır.

<span class="mw-page-title-main">1992 Erzincan depremi</span> 1992 yılında meydana gelen Erzincan merkezli deprem

1992 Erzincan depremi, 13 Mart 1992 tarihinde yerel saatle 19.08'de Türkiye'de Erzincan ilinin güneydoğusunda meydana gelen deprem. Depremin büyüklüğü 6,8 Ms olarak ölçüldü. 653 kişi öldü, 8057 bina hasar gördü veya yıkıldı. Bu deprem 1939 Erzincan Depremi'nin merkez üssü yakınındadır. Kuzey Anadolu Fayı üzerinde bulunan Erzincan, bu depremle beraber tarihindeki altıncı büyük depremi yaşamıştır.

<span class="mw-page-title-main">2004 Doğubayazıt depremi</span> 2 Temmuz 2004te yaşanan bir deprem

2004 Doğubayazıt depremi, 2 Temmuz 2004 tarihinde Türkiye saati ile ile 01.30'da Ağrı'nın Doğubayazıt ilçesinde 5,1 Mw veya 5,2 Mw büyüklüğünde meydana gelen deprem. Deprem sonucu 18 veya bazı kaynaklara göre 17 kişi öldü. Deprem sonucu 32 kişi de yaralanmıştır. Depremde en büyük hasarı Yığınçal köyü görmüş, Kutlubulak ve Sağlıksuyu köylerinde de hasar meydana gelmiştir. Kandilli Rasathanesi'ne göre depremde 1000 bina hasar almıştır. Deprem, Ağrı, Iğdır, Kars ve İran-Türkiye sınırının İran tarafında, sınıra yakın olan bölgelerde hissedildi. Depremin şiddeti VII, derinliği ise 5 km veya 27,1 idi. Deprem sırasında köy sakinlerinin çoğunun yaylada olması, can kaybını azalttı. Depremden sonra çeşitli kuruluşlar bölgeye yardım gönderdi, üç bakan bölgeye gitti, Yunanistan yardım teklif etti ve Fransa Türkiye'ye dayanışma mesajı gönderdi.

<span class="mw-page-title-main">1688 İzmir depremi</span>

1688 İzmir depremi 10 Temmuz yerel saat ile 12.59'da meydana geldi. 16.000 can kaybına yol açan ve tahmini olarak 7.0 Ms büyüklüğünde meydana gelen deprem. Mercalli şiddet ölçeğine göre en büyük şiddet X (Yoğun) olarak hissedildi.

<span class="mw-page-title-main">1944 Bolu-Gerede depremi</span>

1944 Bolu-Gerede depremi ya da Gerede-Çerkeş depremi, 1 Şubat 1944 tarihinde yerel saat ile 05.22'de 7.4 Ms büyüklüğünde (tahmini) meydana gelen deprem. Mercalli şiddet ölçeğine göre en büyük şiddet IX–X (Şiddetli-Yoğun) olarak hissedildi. Depremin yaşandığı esnada uyanık olan bazı kimseler deprem olmadan hemen önce havada şiddetli bir ışık hüzmesinin olduğunu ve hemen ardından alttan yukarıya doğru şiddetli bir sarsıntının olduğunu, sonrasında ise çok şiddetli bir uğultu sesi ile sonlandığını belirtirler. Uzmanlar tarafından önümüzdeki 14-15 yıl içerisinde bu fay hattında 7 ve üzeri büyüklükte yeni bir deprem olabileceği öngörülüyor.

<span class="mw-page-title-main">Kentsel dönüşüm</span>

Kentsel dönüşüm, şehrin bir bölümünün veya ciddi anlamda büyük bir kısmının proje kapsamında sistematik bir şekilde mevcut yapı stoklarının olası depremlere karşı toprak zeminin ve üzerindeki yapının risk değerlerinin belirlenmesi, olası depremde yıkılması ve yıkılırken çevredeki diğer yapılara zarar vermesi olasılıklarının da içine katılarak, riskli toprak zemin ve riskli yapıların kullanım dışına çıkarılarak yerine toprak zeminin yapısına uygun temelli yapıların yapılması ve bu sayede olası depremlerde yaşanabilecek can ve mal kaybının en aza indirmek için yapılan kamusal çalışmalardan biridir.

<span class="mw-page-title-main">Deprem mühendisliği</span>

Deprem mühendisliği, binalar ve köprüler gibi yapıları depremler göz önünde bulundurularak tasarlayan ve analiz eden disiplinler arası bir mühendislik dalıdır. Genel amacı, bu tür yapıları depreme karşı daha dayanıklı hale getirmektir. Deprem mühendisi, küçük sarsıntılarda hasar görmeyecek ve büyük bir depremde ciddi hasar veya çökmeyi önleyecek yapılar inşa etmeyi hedefler. Uygun şekilde tasarlanmış yapı mutlaka aşırı sağlam veya pahalı olmak zorunda değildir. Kabul edilebilir bir hasar seviyesini sürdürürken sismik etkilere dayanacak şekilde uygun tasarlanmalıdır.

<span class="mw-page-title-main">1894 İstanbul depremi</span>

1894 İstanbul depremi, 10 Temmuz 1894'te Marmara Denizi'nde, saat 12:24'te, İzmit Çınarcık havzasında veya İzmit Körfezi'nde meydana geldi. Deprem yüzey dalgasının 7.0 tahmini büyüklüğünü vardı. İzmit Körfezi çevresinde Yalova, Sapanca ve Adapazarı ve İstanbul'da tahminen 1349 kişi öldü. Deprem 1,5 m yüksekliğinde tsunamiye neden oldu.

<span class="mw-page-title-main">2000 Türkmenistan depremi</span>

2000 Türkmenistan Depremi, 6 Aralık 2000 tarihinde dünya saatiyle 17.11'de 30 km derinlikte Türkmenistan'ın Hazar kıyısı yakınında Nebit-dağ bölgesinde gerçekleşmiştir.

<span class="mw-page-title-main">1919 Ayvalık depremi</span>

1919 Ayvalık depremi, Balıkesir'in Ayvalık ilçesinde 18 Kasım 1919 tarihinde meydana gelen 7,0 Ms büyüklüğündeki depremdir. Soma, Bergama, Ayvalık, Midilli, Edremit ve Balıkesir'deki birçok evin, minarelerin ve kamuya ait binaların hasara uğradığından veya çöktüğünden eski kaynaklarda bahsedilmektedir. Depremde yaklaşık olarak 3 bine yakın kişi ölmüş ve 16 bine yakın ağır hasarlı bina tespit edilmiştir. Depremle birlikte demir yollarında da hasarlar meydana geldiği bilinmektedir.

Deprem yönetmeliği ya da sismik yönetmelik, deprem durumunda binalardaki mülkiyeti ve canı korumak için tasarlanmış bina yönetmelikleridir. Bu tür yönetmeliklere olan ihtiyaç, "Depremler öldürmez, binalar öldürür" ya da daha geniş biçimiyle “Depremler insanları yaralamaz veya öldürmez. Kötü inşa edilmiş insan yapımı yapılar insanları yaralar ve öldürür.” sözüne yansımıştır.

<span class="mw-page-title-main">Deprem yalıtımı</span>

Deprem yalıtımı ya da taban yalıtımı bir yapıyı deprem kuvvetlerine karşı korumak için en çok tercih edilen yöntemlerden biridir. Bir üst yapıyı, sallanan zemin üzerinde duran alt yapısından büyük ölçüde ayırarak bir binanın ya da başka yapının bütünlüğünü koruyan bir yapısal elemanlar topluluğudur.

<span class="mw-page-title-main">Tünel kalıp sistemli bina</span>

Tünel kalıp sistemi binalarda döşeme ve perde duvar betonunun yerinde yekpare dökülmesini sağlayan, çok katlı yapıların inşasında kullanılan bir çelik kalıp sistemidir. Binanın temel dışı taşıyıcı elemanları bu sistemle üretilmektedir. 1992 Erzincan ve 1999 Marmara depremlerinin ertesinde yeniden yapılanmalarda tünel kalıp sistemiyle inşa edilen konutlar, sonraki depremlerde elastik sınır altında kalarak kusursuz davranışlar göstermiştir. Taşıyıcı elemanlarında hasar meydana gelmeyen bu yapılarda, kesintisiz kullanım performansı elde edilmiştir.