İçeriğe atla

Deniz börülcesi

Deniz börülcesi
Biyolojik sınıflandırma
Âlem: Plantae
Klad Angiosperms
(Kapalı tohumlular)
Klad Eudicots
(İki çenekliler)
Klad Core eudicots
Takım: Caryophyllales
Familya: Amaranthaceae
(Ispanakgiller)
Cins: Salicornia
Tür: S. europaea
Salicornia europaea
Linnaeus, 1753
Anatomik çizim
Saplar
Sonbahar renkleri

Deniz börülcesi (Salicornia europaea), ıspanakgiller (Amaranthaceae) familyasından bir bitki türü. Bu isim altında birbirine çok benzer ve zor ayırt edilir alt türler bulunur.

Deniz börülcesi, deniz kıyısına yakın yerlerde yetişen bir bitkidir. Türkiye'de en çok Gökova'da yetişir, Tuz Gölü ve çevresi, Aksaray, Ereğli, Burdur ile Tarsus kıyılarında da rastlanır.

Deniz kıyılarında suyun gel-git yaptığı yerlerde sular çekildikten sonra yetişen bu bitki, tuzlu ve ekşidir. Daha çok ilkbaharda tüketilir; çünkü sonbahara doğru deniz tuzunu iyice içine çeker. Haşlanarak salatası yapılır. İyotlu topraklarda yetiştiğinden iyot eksikliğine bağlı guatr hastalığına iyi gelir. İdrar artırıcı ve kuvvet vericidir. Çiğ tüketildiğinde mutlaka sirke kullanmak gerekir. Sarımsak, limon ve zeytinyağı karıştırılarak yapılan sos ile de tüketilir.

Sınıflandırma

Bitkinin fenotipik plastisitesi ve lokal toplulukların kendi içlerinde üremeleri yüzünden taksonomisi çok karışıktır. Tür kümeleleri ve mikrotürler mevcuttur. Yapılan bilimsel yayınların Salicornia içinde hangi türe ait olduğu belli değildir. Bu grupta yer alan türlerin sadece S. pusilla, S. europaea agg. ve S. procumbens agg. olarak üç tür olarak ele tanımlanması gerektiği öne sürülmüştür.[1]

Tanımlama

Deniz börülcesi tek yıllık, etli (sukkulent), tuzcul bir bitkidir. Uzunlukları 5–45 cm arasında olabilir. Alt türüne bağlı olarak gövde az veya çok dallı olabilir. Yapraklarının küçük ve pul gibi olması nedeniyle bitkinin gövdesi eklemli gibi görünür. Yeşil, kirli kırmızı veya sarı-yeşil olabilir. Sonbaharda koyu kırmızı bir renk alırlar. Meyveleri kapsül şeklindedir.

Dağılımı

En çok görüldüğü yerler kuzey yarım kürede orta enlemlerdeki deniz ve tuzlu göl kıyılarıdır. Su altında kalmaya ve tuza dayanıklılığı sayesinde denize doğru en fazla yayılabilen bitkilerdendir. Bu türü oluşturan alt topluluklar arasında diploid ve tetraploid formlar vardır.

Avrupa'da Baltık Denizi, Atlas Okyanusu ve Akdeniz kıyılarında çok yaygındır. Ayrıca tuzlu göllerin kıyılarında da görülebilir. Deniz börülcesi, çamurlu veya kumlu, ama tuzlu ve alkali toprakları sever.

Ekoloji

Çoğu zaman deniz kıyısında bulunurlar. Tuza ve köklerinin su altında kalmasına dayanıklılığı nedeniyle deniz börülcesi deniz kıyılarında, deniz suyunun nüfuz ettiği topraklarda yetişirler. Bu bölgelerde kök salarak sudaki taneciklerin akıntıyla taşınmasını engelledikleri için, sedimantasyona yardımcı olurlar.

Deniz börülcesi, çiçekli bitkilerin tuza en dayanıklı olanıdır. Bitkinin etli (sukkulent) olmasının nedeni tuza dayanıklılığıyla ilişkilidir. Hücrelerin içinde bulunan büyük bir koful hücre içindeki tuzlu suyu depolayarak sitoplazmadaki tuz konsantrasyonunun fazla yükselmesine engel olur. Tuz, deniz börülcesinin dayanabildiğinden daha yüksek olursa bitki kırmızı bir renk alır ve sonunda ölür.

S. europaea köklerinin su altında kalmasına dayanıklı olmasından dolayı gövdeden köklere oksijen taşıma yeteneğine sahiptir. Ancak tamamen su altında kalınca ölür.[2]

Tohumlar filizlenmek için tatlı suya ihtiyaç duyar, ancak yağmur veya selden sonra filizlenirler. Filizlendikten sonra genç bitki normal deniz suyundaki tuz seviyesine dayanıklıdır. Bitkinin ölümünden sonra 10.000 dolayında tohum salınır. Tohumlar tatlı su bulamadıkları durumda toprak içinde uzun süre (50 yıla kadar) filizlenme yeteneklerini korurlar.

Kullanım

Deniz börülcesi yenebilir bir bitkidir. Taze veya haşlanmış olarak yenilir. Sirkeyle tatlandırılıp tek başına veya salata içinde de hazırlanabilir. Mayıstan itibaren toplanır, başakları kullanılır.

Hem deniz suyunda hem de tuzlu topraklarda yaşayabildiğinden deniz suyunda bulunan pek çok minerali içinde biriktirir. Bu yüzden sodyum, potasyum, magnezyum, iyot, kükürt, kalsiyum, fosfor, demir, çinko, manganez ve bakır bulundurur.

Deniz börülcesinde bulunan bu mineraller eskiden onun sabun ve cam yapımında kullanılmasının nedenidir. Yakılmasından elde edilen küllerde bulunan sodyum karbonat camın erime sıcaklığını düşürmeye yarar. Sodyum karbonatın ısıtılmasıyla elde edilen sodyum hidroksit sabunu yapımında kullanılır.

Kaynakça

Özel
  1. ^ Stace, C.A. (1997) New Flora of the British Isles, 2nd edn. Cambridge University Press, Cambridge, UK.
  2. ^ Ohio J. Sci Mortality of the Salt Marsh Species Salicornia europaea andAtriplex prostrata (Chenopodiaceae) in Response to Inundation. Egan, T.P. Ungar, I.A. (2000) Ohio J. Sci 100 (2):24-27
Genel
  • H. Haeupler & Th. Muer: Bildatlas der Farn- und Blütenpflanzen Deutschlands. Ulmer Verlag, Stuttgart, 2000, ISBN 3-8001-3364-4. (Almanca)
  • O. Röller & F. Schlesiger: Blühende Wildniss Spiekerogg, Verlag Hermann Lietz-Schule Spiekeroog, 2005, ISBN 3-925754-49-0. (Almanca)
  • Klaus Janke, Bruno Kremer: Düne, Strand und Wattenmeer- Kosmos-Naturführer, Franckh'sche Verlagshandlung Stuttgart, ISBN 3-440-05759-3. (Almanca)
  • Georg Quedens: Strand und Wattenmeer, BLV Verlagsgesellschaft, München Wien Zürich, ISBN 3-405-15108-2. (Almanca)
  • Flora Web'de tür hakkında bilgi [1][] (Almanca)

Dış bağlantılar

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Potasyum</span> sembolü K ve atom numarası 19 olan kimyasal element

Potasyum, bir kimyasal elementtir. Simgesi K ve atom numarası 19 dur. Potasyum adını izole edildiği Potas olarak da bilinen potasyum karbonattan almıştır. Potasyum yumuşak, gümüş-beyaz renkli alkali bir metaldir. Doğada deniz suyunda ve pek çok mineralde diğer elementlere bağlı olarak bulunur. Havada hızla oksitlenir ve suya karşı da çok aktiftir. Potasyum, pek çok açıdan sodyuma kimyasal olarak benzese de yaşayan organizmalarda, özellikle de hayvan hücrelerinde, sodyumdan farklı muamele görür. Kandaki seviyesinin düşük olmasına hipokalemi, yüksek olmasına hiperkalemi denir.

<span class="mw-page-title-main">Klor</span> 17 atomik numaralı kimyasal element

Klor, VIIA grubunda bulunan hafif, keskin kokulu, yeşilimsi sarı renkli, tahriş edici ve zehirleyici bir gaz. Havadan 2,5 kat ağır olan klor ilk zamanlar bir bileşik olarak kabul ediliyordu. Klor ilk olarak 1774 yılında Carl Wilhelm Scheele tarafından keşfedildi. 1810 yılında ise bugünkü ismi Humphry Davy tarafından verildi.

<span class="mw-page-title-main">Akvaryum</span> balıklar ve suda yaşayan türler için şeffaf su deposu

Akvaryum, çoğunlukla cam ya da yüksek dirençli plastik gibi saydam malzemelerden yapılan, genellikle balık olmak üzere, bazen de omurgasızlar ve ayrıca amfibyumlar, deniz memelileri ve sürüngenler gibi suda yaşayan bitki ve hayvanların tutulduğu ve daha çok bu canlıların sergilenmesi amacıyla kullanılan içi su dolu, küçük bir cam kavanozdan büyük su tanklarına kadar geniş bir yelpazede yer alan kap ve yapılar. Akvaryum sahibi olmak dünya çapında yaklaşık 60 milyon kişi tarafından paylaşılan popüler bir hobidir. Çağdaş akvaryumların öncülerinin ilk çıktığı 1850'li yıllardan beri, özellikle akvaryum balıklarını sağlıklı tutabilmek için daha karmaşık ışıklandırma ve filtreleme sistemleri de geliştirildikçe akvaryum ile ilgilenenlerin sayısı artmıştır. Halka açık akvaryum'lar, evdeki akvaryumların büyük ölçekteki kopyalarıdır. Osaka Akvaryum, 5.400 m3'lük su tankı ve 580 türden oluşan su canlısı koleksiyonuna sahiptir ve Birleşik Krallık'ta yapılması planlanan National institute for research into aquatic habitats 40 hektarlık büyüklüğüyle dünyanın en büyük akvaryumu olacaktır.

<span class="mw-page-title-main">Dericilik</span>

Dericilik, derinin fiziksel ve kimyasal işlemlere tabi tutulup kullanılacak hale getirilmesidir.

<span class="mw-page-title-main">Tuz</span>

Basit bir kimyasal bileşik olan sodyum klorür (NaCl), diğer adıyla yemek tuzu, yüzyıllardan beri insanlar için büyük bir önemi olan bir gıda maddesidir. Tuzun önemini artıran en büyük özelliği de tarih öncesi zamanlarda besin maddelerini uzun süre saklamak için tuzu koruyucu madde olarak kullanmalarından gelmektedir. Eski zamanlarda et ve balık gibi besinler tuzun içinde kurutulup saklanarak bunların bozulması engellenmiştir. Tuz insan dahil tüm canlıların besin kaynaklarındandır ve ticari bakımdan da önemli bir maddedir. Dünyanın her yerinde rastlanabilen sofra tuzu tarih boyunca önemli bir ihtiyaç ve ticaret maddesi olmuştur.

<span class="mw-page-title-main">İyot</span> sembolü I ve atom numarası 53 olan kimyasal element

İyot, sembolü I, atom numarası 53 olan bir elementtir. Kimyasal olarak iyot halojenlerin en az reaktif olanı, astatin'den sonra en elektropozitif olanıdır. İyot başlıca tıpta, fotoğrafçılıkta ve boya imalatında kullanılır. Çoğu canlının eser miktarda iyota gereksinimi vardır.

<span class="mw-page-title-main">Sodyum karbonat</span> inorganik bileşik

Sodyum karbonat, (çamaşır sodası, kristal soda ve soda külü olarak da bilinir) Na2CO3 formülüne sahip değişik hidratları olan bir inorganik bileşiktir. Bütün formları beyaz, suda çözünür tuzlardır. Tüm formları güçlü bir alkali tada sahiptir ve suda orta derecede alkali çözeltiler verir. Tarihsel olarak sodyum bakımından zengin göl sularından veya sodyum bakımından zengin topraklarda yetişen bitkilerin küllerinden çıkarıldı. Bu sodyum açısından zengin bitkilerin külleri, potas üretmek için kullanılan odun küllerinden belirgin şekilde farklı olduğundan, "soda külü" olarak anıldı. Günümüzde ise, Solvay işlemi ile sodyum klorür ve kireç taşından büyük miktarlarda üretilmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Kaynak (coğrafya)</span> su kaynağı

Kaynak veya pınar, mağara ve yeraltı dehlizlerinde biriken suların hidrostatik basınç altında yüzeye çıktıkları alanlardır. Farklı bölgelerde göze, bulak, eşme veya memba olarak da bilinir. Topoğrafya yüzeyinin, yeraltı su yatağını kestiği nokta veya çizgi boyunca oluşur.

<span class="mw-page-title-main">Alçı taşı</span>

Alçı taşı, kalsiyum sülfat dihidrattan oluşan yumuşak bir sülfat mineralidir ve kimyasal formül CaSO4 · 2H2O'dur. Alçıtaşı ayrıca selenitin yarı saydam kristalleri olarak kristalleşir. Aynı zamanda bir evaporit minerali ve anhidritin hidrasyon ürünü olarak oluşur. İçinde su bulunan kalsiyum sülfat minerali, tek veya ikiz sütunlar hâlinde billûrlanır. Alçı billurlarına kil ve marn içinde veya tuzlu ve alçılı dağların boşluklarında rastlanır.

<span class="mw-page-title-main">Mangrov</span> Acı suda yetişen çalı

Mangrov, gelgit sonucu oluşan haliçlerde, tuzlu bataklıklarda ve çamurlu kıyılarda sık ormanlar oluşturan bazı ağaç ve çalı türlerine ve oluşturdukları ormanlara verilen addır.

<span class="mw-page-title-main">Halocnemum strobilaceum</span>

Çuvan, ıspanakgiller (Amaranthaceae) Temmuz-Eylül ayları arası çiçek açan bir tuzcul bir bitki türü. Türkiye'de Kuzey Anadolu, Batı Anadolu, Güney Anadolu ve Orta Anadolu'da yayılış gösterir. Gövde uzunuğu 10-30 santimetre arasıdır.

<span class="mw-page-title-main">Deniz suyu</span>

Deniz suyu, denizlerde ve okyanuslarda bulunan su. Dünyadaki bütün okyanuslardaki ortalama tuzluluk yaklaşık %3.5'tur. Bu oran, her bir kilogram (ya da litre) deniz suyuda yaklaşık 35 gram çözünmüş tuz (çoğunluğu sodyum klorür iyonları olan Na+ ve Cl-) içeriğini belirtir. Deniz suyunun ortalama yoğunluğu su yüzeyinde 1.025 g/ml (1025 kg/m³)'dir. İçeriğindeki tuz taneciklerinin kütlesinden dolayı deniz suyunun yoğunluğu tatlı/saf suyun yoğunluğundan fazladır; (4oC sıcaklıkta 1.000 g/ml). Deniz suyunun donma noktası tuzluluktaki artışla orantılı düşer; %3.5 tuzluluk derecesinde yaklaşık -2oC'dir.

<span class="mw-page-title-main">Tuz gölü</span> Yüksek tuz konsantrasyonuna sahip karayla çevrili su kütlesi

Tuz gölü, deniz suyu gövdesinin kara ile çevrilmesi sonucu oluşmuş tuz oranı yüksek göllerin yaygın adıdır. Tuz gölleri yoğun bir tuz kütlesine sahiptirler. Diğer mineraller de önemli derecede pek çok gölden daha yüksektir. Tuzun her bir litresinde en az 3000 miligram olarak sıklıkla tanımlanır. Pek çok durumda deniz suyundan daha fazla tuz konsantrasyonuna sahiptir.

<span class="mw-page-title-main">Kaya tuzu</span>

Kaya tuzu (Halit), halite ağırlıklı olarak deniz suyu veya tuzlu göl suyunun buharlaşmasından oluşan tortul kayaçlarda meydana gelir. sodyum klorürün mineral formudur. İzometrik kristalleri oluşturur. Mineral tipik olarak renksiz ya da sarıdır; ancak yabancı maddelerin miktarı ve türüne bağlı olarak açık mavi, koyu mavi ya da pembe de olabilir. Genellikle sülfat, halojen tuzu ya da boraks asidi tuzu gibi diğer evaporit minerallerle birlikte oluşur.

<span class="mw-page-title-main">Acı su</span>

Acı su, suyun tuzluluk oranının, tatlı suya nazaran biraz daha tuzlu olması; ancak deniz suyu kadar tuzlu olmaması halidir. Böyle bir durum nehir ağızları, haliçler gibi tatlı suyun, tuzlu su ile birleştiği yerlerde veya hafif tuzlu fosil akiferlerde oluşabilir. Ayrıca insanların faaliyetleri de acı su üretimine neden olabilir. Tatlı su karides yetiştiriciliği için acı su havuzları yapımı veya belirli bazı sivil mühendislik projeleri için su baskınlarına karşı sahillerde açılan hendekler buna örnek olarak verilebilir. Acı su aynı zamanda tuzluluğun, güç değişim derecesi işleminin başlıca atık ürünüdür. Acı su uygun bir yönetim olmadan, çoğu karasal bitki türlerinin büyümesine düşman olduğu için çevreye zarar vermektedir.

<span class="mw-page-title-main">Bolluk Gölü</span> Konyada tuzlu göl

Bolluk Gölü, Konya ilinde Tuz gölünün batısında yer alan tektonik oluşumlu göldür. Alanı 11.50 km2, denizden yüksekliği 950 m'dir. Suyunda bol miktarda sodyum sülfat bulunduğundan suları tuzludur. Göl Tuz Gölü'nün uydu gölü sayılarak, ekolojik alanı içinde kabul edilir. Çevre nesli tehlikede olan bazı endemik türleri barındırdığı için ÖDA kabul edilir. Alanda tuzcul bozkırlar, sulak çayırlar, nesli tehlikede olan bitkilerden Saponaria halophila, Silene salsuginea yaygındır. Alanda kuluçkaya yatan kuş türleri şunlardır: ince gagalı martı, Akdeniz martısı, gülen sumru. Ayrıca; büyük cılıbıt, kaşıkcı, uzunbacak, kılıçgaga alanda görülen diğer kuş türleridir. Flamingolar büyük gruplar oluşturur.

<span class="mw-page-title-main">Kaliş</span>

Kaliş bir tortul kayaçtır. Sertleştirilmiş doğal çimento kalsiyum karbonat ile birleşmiş bu bağlar, çakıl,kum, kil ve alüvyon gibi diğer materyallerle birleşerek kalişi oluşturur. Dünya genelinde Aridisol ve Morrisol'un bulunduğu toprak türlerinde görülen kayaçtır. Genellikle kurak ve yarı kurak bölgeleri kapsayarak merkez ve Batı Avustralya, Kalahari Çölü, Amerika’nın bazı yüksek ovalarında, Sonora Çölü ve Suudi Arabistan'ın doğusu AL-HASA’ da bulunur. Kaliş sert toprak kalsit- beton ve Hindistan'da da dayanıklı taş kum ve çakıl karışımı (kankar) olarak da bilinir. Caliche İspanyolca bir kelime olarak bilinir. Orijinali Latincedeki calx kelimesidir. Anlamı kireç taşı(CaO)'tir.

<span class="mw-page-title-main">Büyük Tuz Gölü</span>

Büyük Tuz Gölü, ABD'nin Utah eyaletinin kuzeyinde, batı yarımkürenin en büyük tuzlu gölüdür. Bear, Weber ve Jordan nehirleri göle dökülür. Göl kapalı havzadır, dışarıya akışı yoktur. Göl alanı, nehir suları ve buharlaşma şiddetine bağlı değişir. Göl ortasından geçen demiryolu kuzey bölümün daha tuzlu olup, pembe renk almasına neden olmuştur.

<span class="mw-page-title-main">Sodyum klorür</span> NaCl formülüne sahip kimyasal bileşik

Sodyum klorür, yaygın olarak 'tuz' ismiyle bilinen kimyasal formülü NaCl; 1/1 oranında sodyum ve klorür iyonları olan iyonik bileşik. Molar kütleleri sırasıyla 22.99 ve 35.45 g/moldur. 100 g NaCl, 39.34 g Na ve 60.66 g Cl içerir. Sodyum klorür, deniz suyunun tuzluluğundan ve birçok çok hücreli organizmanın hücre dışı sıvısından en çok sorumlu olan tuzdur. Yenilebilir sofra tuzu biçiminde yaygın olarak bir çeşni ve gıda koruyucusu olarak kullanılır. Birçok endüstriyel proseste büyük miktarlarda sodyum klorür kullanılır ve daha ileri kimyasal sentezler için hammadde olarak kullanılan sodyum ve klor bileşiklerinin ana kaynağıdır. Sodyum klorürün ikinci bir ana uygulaması donma sıcaklığı altındaki havalarda yolların buzunun çözülmesidir.

<span class="mw-page-title-main">Halofit</span>

Halofit, toprakta veya yüksek tuzlu sularda yetişen, tuzlu yarı çöller, mangrov bataklıkları, bataklıklar ve bataklıklar ve deniz kıyıları gibi kökleri yoluyla veya tuz spreyi yoluyla tuzlu su ile temas eden, tuza dayanıklı bir bitkidir. Halofitler glikofitlerden farklı anatomi, fizyoloji ve biyokimyaya sahiptir. Nispeten az sayıda bitki türü halofittir; belki de tüm bitki türlerinin yalnızca %2'sini oluşturmaktadır.