İçeriğe atla

Demir eksikliği anemisi

Demir eksikliği anemisi
Alyuvarlar
UzmanlıkHematoloji Bunu Vikiveri'de düzenleyin

Demir eksikliği anemisi en sık görülen kansızlık tipidir, sideropenik anemi olarak da adlandırılır. Küçük alyuvara karakterize mikrositik anemilerin en büyük sebebidir.

Demir eksikliği anemisi, demirin yiyeceklerle alımının ya da bağırsaklardan emiliminin az olması sonucu hem yapısına fazla giremeyerek hemoglobin yapımının azalmasına sebep olmasıyla karakterize bir kansızlık türüdür.

Demir eksikliği sebepleri

Eksiklik fizyolojik olarak artan ihtiyacın karşılanamaması ya da kaybın artması ile ortaya çıkabilir. En sık nedenler:

  • Fizyolojik kan kayıpları
  • Patolojik kan kayıpları
  • Yetersiz kan alımı
  • Gıda demirinin yetersiz emilimi

Erişkinlerde

Kadınlarda fizyolojik kan kayıpları (menstruasyon): Kadınlarda menstruasyon sonucunda aylık ortalama 30 ml kan kaybı olur. Kadınların %10-25'i de 60-80 ml'den fazla kan (bu da yaklaşık olarak 30–40 mg demir eder) kaybederler. Doğum kontrol yöntemleri bunu değiştirir. Örneğin doğum kontrol hapları azaltırken, Rahim içi araçlar artışa neden olur.

Hamilelik sırasında demir gereksinimi artar ve günlük gereksinim giderek artarak son 3 ayda 3–7 mg düzeyine çıkar. Hamilelerde demir gereksinimi artarken alınan demir miktarı sabit kalır ve yeterli depo demiri olsa bile annede zamanla demir eksikliği ortaya çıkar. Hamile kadınlarda yapılan tetkiklerde eğer hemogramda hemoglobin 11 g'ın altında ise demir eksikliği anemisi tanısı konmalıdır. Bu durumda fetüs de etkilenecektir. Özellikle hemoglobin değeri 9 g'ın altına düşünce gebelik ile ilgili komplikasyon görülme riski artar.

Süt çocuğu ve oyun çocuğu

Sağlıklı ve normal doğum zamanında dünyaya gelmiş bir bebekte anne sütüyle beslendiği 4-6 aylarda demir rezervleri yeterlidir. Ancak sonrasında ek demir ihtiyacı ortaya çıkar.

Prematüre bebekler

Doğum anında hemoglobin düzeyleri normal olsa da depo demirleri yetersiz olduğu için demir eksikliği daha erken dönemde ortaya çıkar.

Gıda demirinin yetersiz emilimi

Emilim bozukluğuna yol açan hastalıkların başında çöliak hastalığı görülür. Bağırsak mukozasında, özellikle de incebarsakta oluşan patolojik değişiklikler ve demir ile yüklü enterositlerin hızla artılımı ile kendini gösteren bir hastalıkdır. Bağırsak mukozal fonksiyonunda bozulma meydana gelir ve demir transportu bozulur. Mukozanın yenilenmesini temin için gliadin içermeyen gıdalar ile beslenme ve demir desteği gerekir.

Patolojik kan kayıpları

Demir tedavisi uygulanması için anlamlı olanlar kronik ve genellikle gizli olan kanamalardır. Bu tıp kanamalar genelde kadınlarda genital sistemden olsa da karşımıza en sık gastrointestinal kanamalar çıkar.

Kan verme

Kan veren kişilerde de yine aynı şekilde demir eksikliği ve sonuçta demir eksikliği anemisi ortaya çıkabilir. % de 15 g hemoglobin değerlerine sahip biri bir ünite kan verirse (yaklaşık 500 ml) 250 mg kadar demir kaybı olur. Adet gören kadınlarda bu bir defalık bağış dahii demir depolarının boşalmasına yol açabilecek iken yetişkin sağlıklı bir erkekte 3-4 kez kısa aralıklı kan verdikten sonra aynı durum ortaya çıkabilir. Serum ferritin düzeyi bakmak sureti ile gereğinde bu kişilerde tedavi almalıdır.

Yanlış ve yetersiz beslenme

Özellikle et yemeyen vejetaryen kişilerin gıdalar ile yeterli demir alamamaları ve bazı malabsorbsiyon hastalıklarında görülen yetersiz demir emilimi demir dengeleri eksiye götürür. Birçok zayıflama diyeti de demir açısından zayıftır.

Kronik böbrek yetmezliği

Kronik böbrek yetmezliği durumlarında ve bu yüzden sık sık dializ makinelerine bağlanan hastalarda demir bilançosu bozulur. Bu kişilerde diette et ve et ürünleri kısıtlanmıştır. Eritropoietin üretimi etkilenmiştir ve sonuçta ciddi anemiler görülür.

Sınıflandırma
Dış kaynaklar


İlgili Araştırma Makaleleri

E vitamini, kimyasal yapı itibarı ile bir tokol olup antisterilite vitamin olarak da bilinir. E vitamini yağda çözünen önemli bir antioksidandır ve özellikle hücre zarları ve lipoproteinlerde önemli antioksidan işlevler görmektedir. Epidemiyolojik ve sınırlı ara çalışmalar, E vitamininin kardiyovasküler hastalıkların, bazı kanserlerin ve öteki kronik hastalıkların riskini azalttığını belirlemektedir. Bazı büyük klinik deneylerle E vitamininin sağlığa yararları daha derinlemesine değerlendirilmektedir. Tokollerin farklı bileşikleri E vitamini aktivitesi gösterir. En aktifi alfa-tokoferoldür. Geçmişte asıl olarak α-tokoferol üzerinde yoğunlaşılmışken, bugün öteki tokoferoller ve tokotrienoller daha fazla ilgi çekmektedir. İlk sonuçlara göre bunlar, α-tokoferolden farklı antioksidan ve diğer fonksiyonlara sahiptir.

<span class="mw-page-title-main">Piridoksin</span> kimyasal bileşik

Piridoksin, bir diğer adıyla B6 vitamini, özellikle protein metabolizmasında çok önemli bir koenzimdir ve birçok nörotransmitterin sentezinde rol alır. Besinler Piridoksamin ve Piridoksal şeklinde de bulunabilir. Aktif şekli Piridoksalfosfat'tır (PLF). Kolaylıkla bozulur, bu yüzden güneş ışığından, bazik ortamlardan uzak tutulmalıdır. İşlenme ve pişirme sırasında da kolaylıkla bozulur.

<span class="mw-page-title-main">Akdeniz anemisi</span>

Akdeniz anemisi, Akdeniz kansızlığı ya da tıptaki adıyla Talasemi; Akdeniz ülkelerindeki toplumlarda görülen, doğacak çocuğa anne-babasından ”Beta Talasemi” geninin kalıtımsal olarak geçen bir tür “kansızlık” hastalığıdır. Anemi (kansızlık) oluşmasına neden olan etmen, kanda alyuvarların yapısında yer alan “hemoglobin” molekülünün yapısındaki bozukluktur. Erkek ve kadınlar benzer hastalık oranlarına sahiptir.

<span class="mw-page-title-main">Kansızlık</span>

Anemi, yani halk arasında bilinen adıyla "kansızlık", toplam kırmızı kan hücresi/alyuvar/Eritrosit sayısının azalması veya eritrositlerin içindeki hemoglobin miktarının azalması veya her ikisinin birlikte olması sonucu oluşan bir hastalıktır. Anemi ismi Grekçe: ἀναιμία Grekçe: anaimia, ἀν- an-, "-sız" + αἷμα haima, "kan" kelimelerinden türetilmiştir. Eritrositlerin içinde bulunan hemoglobinin, oksijeni akciğerlerden kapiller arterlere taşıması nedeniyle anemi hücre, doku ve organlarda hipoksiye neden olabilir. Oksijenin hücre canlılığı için elzem olması nedeniyle eksikliği pek çok klinik sonuca neden olur.

<span class="mw-page-title-main">Demir</span> sembolü Fe ve atom numarası 26 olan kimyasal element

Demir, simgesi Fe ve atom numarası 26 olan kimyasal bir elementtir.

<span class="mw-page-title-main">Sarılık</span> İnsan hastalığı

Sarılık (ikter; icterus), bir hastalık değil, çoğu karaciğerle ilgili olan bazı hastalıkların belirtisidir. İkter tablosunda gözakı (sklera), deri, mukozalar ve organlar sarıya boyanır. En önemli nedeni kandaki bilirubin düzeyinin artmasıdır. Normalde periferik kanın 100 ml’sinde 1 mg kadar bilirubin bulunur. Kandaki bilirubin düzeyinin 2.5 mg’ın üzerine çıkmasına “hiperbilirubinemi”, bunun neden olduğu klinik tabloya "sarılık; ikter (icterus)” adı verilir.

<span class="mw-page-title-main">Alkolizm</span> alkolik olma durumu

Alkolizm, alkollü içkilere kişinin fiziki ve psikolojik sağlığına zarar verecek şekilde olan aşırı tutkunluk. Alkolizm sorunu olan kişiye ise alkolik denir.

<span class="mw-page-title-main">Alyuvar</span>

Alyuvar, kırmızı kan hücresi veya eritrosit, en yaygın kan hücresi türüdür. Çağdaş bilim insanları laboratuvarda alyuvar geliştirebilmeyi başarmışlardır.

<span class="mw-page-title-main">Hamilelik</span> Sperm ile yumurtanın döllenmesi ile meydana gelen fetusun kadın organ ve dokularında değişiklikler meydana getirdiği, doğuma kadar geçen yaklaşık 9 aylık dönem

Hamilelik veya gebelik, erkekten gelen sperm ile kadının yumurtalıklarından atılmış olan yumurtanın döllenmesi ile meydana gelen fetusun kadın organ ve dokularında değişiklikler meydana getirdiği, doğuma kadar geçen yaklaşık 9 aylık dönem.

<span class="mw-page-title-main">Lösemi</span> kemik iliğinde oluşan kan kanserleri

Lösemi, kan hücrelerinin özellikle de akyuvarların normalin üzerinde çoğalması ile kendini gösteren bir kanser türüdür.

<span class="mw-page-title-main">Kanama</span>

Kanama, canlı bir organizmada kanın kalp ve damar boşluğu (lümeni) dışına çıkmasıdır.

<span class="mw-page-title-main">Hipoksi (tıp)</span>

Hipoksi, beden dokularında oksijen oranının azalması ile karakterizedir. Genel olarak, dokulara oksijen iletiminin yetersizliğini ifade eder. Hipoksi yetersiz doku perfüzyonu, metabolik bozukluklar veya oksijen kaynağı eksikliği gibi nedenlerle oluşur. Sadece kandaki yetersiz oksijen durumu için hipoksemi terimi kullanılır.

<span class="mw-page-title-main">Âdet (tıp)</span> rahim olayı

Âdet, hayız, menstrüasyon veya regl, kadınlarda ve bazı diğer yüksek dişi primatlarda, rahim iç yüzeyinde oluşan damar ve dokuların kan ile birlikte vücuttan atılması şeklindeki fizyolojik olay. Doğurgan kadınlarda üreme ve döllenme amacıyla meydana gelen değişiklikler için kullanılan bilimsel bir terimdir. Menstrüasyon halk arasında aybaşı olarak da bilinir. Fiil olarak genellikle âdet görmek ya da regl olmak şeklinde kullanılır.

<span class="mw-page-title-main">Yenidoğan sarılığı</span> Yeni doğmuş bebeklerde görülen bir hastalık

Yenidoğan sarılığı ya da bebek sarılığı, yeni doğmuş bebeklerde kanlarındaki bilirubin miktarının artması neticesinde görülen bir çeşit sarılıktır. Doğumdan sonraki ilk haftada her doğan bebeğin kanında az veya çok derecelerde mutlaka bilirubin miktarında artış gözlenmektedir. Yenidoğan sarılığı, hayata yeni başlamış bebeklerde en sık görülen sıkıntılardan birisidir. Normal doğan bebeklerin %60'ında görülürken erken doğan bebeklerin %80'inde görülebilmektedir.

Bağışıklık yetmezliği veya bağışıklık eksikliği, bağışıklık sisteminin herhangi bir nedenle baskılanması ve doğal davranışlarının kısıtlanması sonucunda savunma sistemi elemanları arasındaki koordinasyonun bozulması olgusudur. Memelilerin fizyolojik savunma sistemi 3 ana parçadan oluşur:

<span class="mw-page-title-main">İskemi</span> Dokulara kan akışında eksiklik

İskemi (ischemia) yerel kanlanma eksikliğidir.

Gebelikte maternal fizyolojik değişiklikler, gebe bir kadının hamileliği esnasında vücudunda ve metabolizmasında meydana gelen embriyonun veya fetüsün gelişimi için gerekli olan normal adaptasyon mekanizmalarıdır. Bazı değişimler gebelik dışında patolojik kabul edilmelerine rağmen gebelikte fizyolojik kabul edilirler. Bu değişimler temel olarak metabolizma, kardiyovasküler sistem, hematolojik sistem, solunum sistemi, Üriner sistem, endokrin sistem ve bağışıklık sisteminde meydana gelir.

<span class="mw-page-title-main">Hidrojen siyanür</span>

Hidrojen siyanür, HCN formüllü inorganik bir bileşiktir. Endüstriyel ölçekte üretilen HCN, polimerlerden ilaçlara kadar birçok kimyasal bileşik için oldukça değerli bir öncüdür. Büyük ölçekli uygulamalar, sırasıyla madencilik ve plastikte kullanılan potasyum siyanür ve adiponitril üretimi içindir. Hidrojen siyanür, 25 °C'de kaynayan renksiz acıbadem kokusunda bir sıvıdır. Uçucu bir sıvı olduğundan, katı siyanür bileşiklerinden daha zehirlidir.

<span class="mw-page-title-main">Osler-Weber-Rendu hastalığı</span>

Herediter hemorajik telangiektazi, telangiektazilerin ön planda olduğu, otosomal dominant yolla aktarılan kalıtsal bir hastalıktır. Damar genişlemeleri parlak kırmızı, menekşe-morumsu renktedir ve farklı görünümler olabilir: (i) Toplu iğne ucu kadar küçük olanlar; (ii)Yıldız biçiminde olanlar; (iii) Kitle oluşturan (nodüler) telangiektaziler.

Ankilostomiyaz, Ancylostoma duodenale adı verilen bir çeşit yuvarlak solucanın neden olduğu bir paraziter enfeksiyondur.