İçeriğe atla

Demir-kükürt dünya teorisi

Demir-kükürt dünya teorisi yaşamın kökenine dair, Münihli bir kimyacı ve patent avukatı olan Günter Wächtershäuser tarafından geliştirilen ve demir ve kükürt formlarını işleyen bir kuramdır.[1] Wächtershäuser erken dönem bir metabolizma biçiminin genlerden önce oluştuğu tezini savunmaktadır.

Burada metabolizma diğer işlemler tarafından çalıştırılacak biçimde enerji üretecek bir kimyasal tepkime zincirini ifade etmektedir. Bu düşünceye göre bir kez ilkel metabolik zincir oluşturulduktan sonra bu daha karmaşık sistemler oluşturmaya başlamıştır. Teorinin anahtar fikirlerinden birisi yaşamın bu erken kimyasının okyanuslardaki yoğun solüsyonda değil de derin hidrotermal gölcüklerin hemen yanı başında (örnek: demir piritler) bulunan mineral yüzeyler üzerinde meydana geldiğidir.

Kaynakça

  1. ^ Russell MJ, Daniel RM, Hall AJ, Sherringham JA (1994). "A Hydrothermally Precipitated Catalytic Iron Sulphide Membrane as a First Step Toward Life". J Mol Evol. Cilt 39. ss. 231-243. 

İlgili Araştırma Makaleleri

Kimyada, sülfür terimi -2 yükseltgenme seviyesinde kükürt içeren kimyasal bileşiklerin birkaç tipi için kullanılır.

<span class="mw-page-title-main">Kükürt</span> atom numarası 16, atom ağırlığı 32,06 olan, 119 °Cde eriyen ve 444 °Cde kaynayan, doğada saf veya başka cisimlerle birleşik olarak bulunan, sarı renkli element, sülf (simgesi S)

Kükürt, simgesi S, atom numarası 16 olan, limon sarısında ametal, yalın katı bir elementtir.

<span class="mw-page-title-main">Demir</span> sembolü Fe ve atom numarası 26 olan kimyasal element

Demir, simgesi Fe ve atom numarası 26 olan kimyasal bir elementtir.

<span class="mw-page-title-main">Metabolizma</span> "Meta" değişen, "bol" atma anlamındaki ön ek ve fiilinden oluşan kelimedir. Canlının/hücrenin çevresiyle uyumlu etkileşimini anlatır. Yapım ve yıkım faaliyetleri veya bütün canlılık belirtileri bu kavramın kendisi değil sonucudur.

Metabolizma (yapım-yıkım) veya istiklâp, canlıda yaşamın sürdürülmesi sırasında gerçekleşen tüm kimyasal tepkimelerdir. Canlı organizmada ya da canlı hücrede meydana gelen yapıcı ve yıkıcı nitelikteki kimyasal olayların tümünü içerir.

<span class="mw-page-title-main">Hemoglobin</span> Omurgalıların çoğunun kırmızı kan hücrelerinde bulunan oksijen taşıyıcı metaloprotein

Hemoglobin, solunum organından dokulara oksijen, dokulardan solunum organına ise karbondioksit ve proton taşıyan protein. Eritrositlerin içerisinde bulunur. Oksijeni +2 değerlikli demir içeren hem molekülleri ile bağlar. Başlıca sentez yeri eritrosit üretimi sırasında kemik iliğidir. Yaş, cinsiyet ve türe göre küçük farklılıklarla da olsa kanda belli bir değerin altında bulunmasına Anemi, yüksek miktarda bulunmasına ise polisitemi denir. Hemoglobinin prostetik grubu hem, proteiniyse globulindir.

<span class="mw-page-title-main">Trigliserit</span>

Trigliserit ; gliserol (gliserin) ve üç yağ asidinden oluşan bir esterdir. Bitkisel ve hayvansal yağların ana bileşenidir.

<span class="mw-page-title-main">Çelik</span>

Çelik, demir elementi ile genellikle %0,02 ila %2,1 oranlarında değişen karbon miktarının bileşiminden meydana gelen bir alaşımdır. Çelik alaşımındaki karbon miktarları çeliğin sınıflandırılmasında etkin rol oynar. Karbon genel olarak demir'in alaşımlayıcı maddesi olsa da demir elementini alaşımlamada magnezyum, krom, vanadyum ve tungsten gibi farklı elementler de kullanılabilir. Karbon ve diğer elementler demir atomundaki kristal kafeslerin kayarak birbirini geçmesini engelleyerek sertleşme aracı rolü üstlenirler. Alaşımlayıcı elementlerin, çelik içerisindeki, değişen miktarları ve mevcut bulundukları formlar oluşan çelikte sertlik, süneklilik ve gerilme noktası gibi özellikleri kontrol eder. Karbon miktarı yüksek olan çelikler demirden daha sert ve güçlü olmasına rağmen daha az sünektirler.

<span class="mw-page-title-main">Canlı</span> herhangi bir bitişik canlı fiziksel varlık; varlık ya da varlık yaşayan; tek bir hayvan, bitki, mantar veya bakteri gibi canlı bir şey

Canlı ya da organizma, biyoloji ve ekolojide fonksiyonlarını yaşama mümkün olduğunca uyum sağlayarak sürdürebilen basit yapı moleküllerinin veya karmaşık organ sistemlerinin bir araya gelmesiyle oluşan varlıklar için kullanılan bir kavramdır.

<span class="mw-page-title-main">Beslenme</span>

Beslenme, canlılığın gereklerini yerine getirmek için gerekli olan maddeleri, canlı dışı ortamdan edinme faaliyetine verilen isimdir.

<span class="mw-page-title-main">Proteobakteriler</span>

Proteobakteriler (Proteobacteria), bakteriler üstaleminin ana gruplarından birisini meydana getiren ve önemli cins ve türleri içeren şubesidir. Çeşitli hastalık etmenleri ve başka çok bilinen cinsler bu gruba dahildir. Ayrıca doğada serbest yaşayan türleri ve azot fiksasyonundan sorumlu pek çok bakteri türünü de içerir. Bu grup ribozomal RNA (rRNA) dizinlerine göre tanımlanmıştır. Bakteri biçimlerinin çeşitliliğinden dolayı grup, ismini Yunan mitolojisinde yer alan, her şekle girebilen tanrı Proteus'tan almıştır.

Gıda ya da besin, yaşamı sürdürmek için gereksinim duyulan inorganik ve organik kimyasal maddeleri topluca belirten terim.

Sistein proteinleri oluşturan 20 aminoasitten biridir. Yan zincirinde içinde kükürt bulunan bir tiyol grubu içerir.

<span class="mw-page-title-main">Kok kömürü</span> Çoğunlukla karbon içeren sert yakıt

Kok kömürü, bazı yağlı taşkömürlerinin havasız ortamda tüm uçucu bileşenleri uzaklaştırılana kadar ısıtılmasından sonra kalan katı artıktır. Kok kömürü başta karbon olmak üzere az miktarda hidrojen, azot, kükürt ve oksijenden oluşur. Boyutları 40–100 mm arasında değişen metalurji kokunun büyük bölümü yüksek fırınlarda demir üretiminde bir miktarı ise demirli alaşımlar kurşun ve çinko üretimi gibi öbür metalurjik işlemlerde ve kireç ile magnezyum oksit üretim fırınlarında kullanılır. Dökümhane koku olarak bilinen sert ve sağlam koktan dökümhanelerde demir cevherinin eritilmesinde kullanılır. Boyutları 15–50 mm arasında değişen koklarda evlerin ısıtılmasında kullanılır.

<span class="mw-page-title-main">Kükürt dioksit</span> Yoğunluğu 2,3 olan, renksiz, boğucu kokulu ağır bir gaz

Kükürt dioksit formülünde bir kükürt atomu iki oksijen atomu yer alır. Aralarında kovalent-polar bağ yaparlar. SO2 formülü ile gösterilir. Şeker endüstrisinde kullanılır. Hava kirliliğine ve asit yağmurlarına sebep olur. (SO2), renksiz, keskin kokulu reaktif bir gaz olup kömür, fuel-oil gibi kükürt içeren yakıtların yanması sırasında, metal eritme işlemleri ve diğer endüstriyel işlemler sonucu oluşur. Ana kaynakları, termik santraller ve endüstriyel kazanlardır. Genel olarak, en yüksek SO2 konsantrasyonları büyük endüstriyel kaynakların yakınında bulunur.

<span class="mw-page-title-main">Abiyogenez</span> basit organik bileşikler gibi cansız maddelerden yaşamın ortaya çıktığı doğal süreç

Biyolojide abiyogenez veya yaşamın kökeni, yaşamın basit organik bileşikler gibi cansız maddelerden ortaya çıktığı doğal süreçtir. Hakim bilimsel hipotez, Dünya'da cansız varlıklardan canlı varlıklara geçişin tek bir olay değil, yaşanabilir bir gezegenin oluşumu, organik moleküllerin prebiyotik sentezi, moleküler kendini kopyalama, kendini birleştirme, otokataliz ve hücre zarlarının ortaya çıkışını içeren artan karmaşıklıkta bir süreç olduğudur. Sürecin farklı aşamaları için birçok öneri yapılmıştır.

Günter Wächtershäuser, sonradan patent avukatı olan kimyager; çığır açıcı ve etkileyici yaşamın kökenine dair yaptığı çalışmayla ve özellikle Dünya'daki yaşamın hidrotermal kökenleri olduğunu iddia eden Demir-kükürt kuramı ile tanınmaktadır. Teoriye göre yaşam deniz tabanındaki hidrotermal ağızların yakınında oluşmaya başladı.

Sünger demir günümüz demir-çelik üretiminde, ham demir elde etmekte kullanılan aynı isimli yöntemin ürünüdür. Ayrıca, demirin ergime sıcaklığından daha düşük sıcaklıklardaki cevherlerden redüklenme sonucu oluşur. Özellikle gelişmiş ülkelerde kullanılmakta olan yöntem sayesinde cevherde bulunan kükürt ve fosfor elementleri seviyesi eser miktarlara (~%0,03) indirilebilmektedir. Bu da, daha kaliteli çelik üretimine imkân sağlamaktadır.

Nusret Erdi Demir, eski Türk millî futbolcudur.

<span class="mw-page-title-main">Iwo Jima</span>

Iwo Jima, Japon Volkan Adaları zincirinin Ogasawara Adaları'nın güney ucudur. Ada Tokyo'ya 1200 km uzaklıkta bulunmaktadır. Japonya'nın 8. büyük köy adasıdır. 1945 yılında II. Dünya Savaşı'nın sonlarında ABD ile Japonya arasındaki savaşın geçtiği ada olup 1968 yılında Japonya'ya tekrar iade edilmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Sideriyen</span>

Sideriyen, Paleoproterozoyik Zaman'daki ilk jeolojik dönemdir ve 2500 milyon yıl öncesinden 2300 milyon yıl öncesine kadar sürmüştür. Bu tarihler stratigrafiye dayalı değildir, kronometrik olarak tanımlanmıştır.