
Edebiyat, yazın veya literatür, dil aracılığıyla; duygu, düşünce, hayal, olay, durum veya herhangi bir olgunun edebî bir tarzda ve etkili bir şekilde yazılı veya sözlü anlatımını gerçekleştiren; malzemesi söz ve ses; muhatabı insan olan bir sanat dalıdır. Edebî yazılar yazan sanatçılara edebiyatçı denir. Daha kısıtlayıcı bir tanımla, edebiyatın; bir sanat formu olarak oluşturulan yazılar olduğu düşünülmüştür. Bunun nedeni, günlük kullanımdan farklı olarak edebiyatın, dil ürünü olmasıdır.

Rum, Doğu Roma İmparatorluğu sınırları içinde yaşamış ve Roma yurttaşı haklarına sahip olmuş halk veya kişidir. Bu kimselerin çeşitli etnisiteye sahip bireylerden oluşan bir topluluk olmalarına karşın ilerleyen zamanda bu kimselerin konuştukları Latinceyi bırakarak Yunancayı benimsemeleri ve çoğunluğun Müslümanlardan oluştuğu yerlerde yaşamaları nedeniyle daha sonradan bu kelime, Yunanistan dışında Müslüman ülkelerde oturan Yunan asıllı kimseleri ifade etmek için kullanılmıştır.
Natüralizm ya da doğalcılık; felsefe, sanat ve edebiyatta doğal Dünya'yı temel alan çeşitli akımlara verilen ortak ad. Bu akımların takipçilerine natüralist denir. Bunun yanı sıra doğa tarihi ile uğraşan bilim insanlarına da natüralist denir.
- Edebiyatta ve sanatta natüralizm, doğayı detayları ile olduğu gibi yansıtmayı öngören akımların genel adıdır.
- Felsefede natüralizm, her şeyin doğal varlıklardan, doğal nedenlerle oluştuğunu, doğaüstü varlıklara ve açıklamalara itibar edilmemesi gerektiğini savunan düşüncedir.
- Ahlak felsefesinde natüralizm, ahlaki çıkarımların, ahlaki olmayan ifadelerden yapılabileceği teorisidir.

Jean-Jacques Rousseau, Cenevreli filozof, yazar ve besteciydi. Onun siyaset felsefesi, Avrupa'da Aydınlanma Çağı'nın ilerlemesinin yanı sıra Fransız Devrimi'nin yönlerini ve modern siyasi, ekonomik ve eğitim düşüncesinin gelişimini etkiledi.

Bir uygarlık kentsel gelişme, kültürel seçkin sınıf tarafından empoze edilen sosyal sınıflaşma, iletişimle ilgili sembolik sistemler ve doğal çevreden ayrı olma ve üzerinde hükmetme algısı ile karakterize edilen karmaşık yapıdaki toplumdur.

William Godwin İngiliz gazeteci, politik filozof ve yazardır. Faydacılığın ilk taraftarlarından ve felsefi anarşizmin ilk modern destekçilerinden biri olarak kabul edilir. Godwin en çok bir yıl arayla yazdığı iki kitabıyla ünlüdür: Politik kuramlara bir saldırı olan Politik Adalet Üzerine Bir İnceleme ve aristokratik ayrıcalıklara karşı çıkan Oldukları Gibi Şeyler ya da Caleb Williams'ın Maceraları. Bu iki kitabının başarısı üzerine Godwin 1790’lerde Londra’daki radikal çevrelerde önemli biri hâline geldi. Daha sonraki yıllarda Godwin İngiliz radikalizmine karşı ortaya çıkan muhafazakâr tepkilerin hedefi hâline geldi. Bu tepkiler kısmen öncü feminist yazar Mary Wollstonecraft ile olan evliliğinden (1979) ve onun ölümünden sonra yazdığı dürüst biyografisinden kaynaklanıyordu. Çocukları Mary Goldman Frankenstein’ı yazdı ve şair Percy Bysshe Shelley ile evlendi. Godwin hayatı boyunca çeşitli türde romanlar; tarih ve demografi üzerine kitaplar yazdı. Mary Jane Clairmont ile yaptığı ikinci evliliğinden itibaren Shakespeare’den Hikâyeler ile birlikte yayımladığı çocuklar için İncil'e ve klasik tarihe giriş kitapları yazdı. Godwin’in İngiliz edebiyatına ve edebiyat kültürüne de önemli etkileri oldu.

Beden eğitimi, eğitimin, insanın beden sağlığını ve becerilerini geliştirmeye yönelik dalına denir. Beden eğitimi, insanın zihinsel eğitim kadar bedensel eğitime gereksinmesi olduğu düşüncesine dayanır. Beden eğitiminin geçmişi, uygarlıklar tarihi kadar eskidir. Günümüzden yaklaşık 2.400 yıl önce yaşamış olan Yunan filozof Platon’un "Gerçek müzisyen ve sanatçı, müzikle cimnastiği en doğru oranlarda birleştirebilen kişidir" sözleri, Eski Yunan’da beden eğitimine verilen önemi gösterir.

Galya, günümüzde başta Fransa olmak üzere Batı Avrupa'nın büyük bir bölümüne tarihte verilen isimdi. Galya'nın sınırları Fransa'nın yanı sıra günümüzdeki Kuzey İtalya, Belçika, İsviçre'nin batısı, Hollanda'nın bazı kısımlarıyla Almanya'daki Ren Nehri'nin batı kıyısındaki bölgeleri de içeriyordu.

19. yüzyıl felsefesi öncelikli olarak Alman felsefesinde romantizmin ve idealizmin zirveye ulaştığı bir dönemdir. Aynı şekilde materyalizmin de yeni bir derinlik kazandığı ve öne çıktığı görülür. Fransız felsefesinde bir yanda Charles Fourrier, Pierre-Joseph Proudhon, Claude Henri de Saint-Simon gibi reformcu düşünürler; öte yanda da August Comte ile pozitivizmin belirginleştiği görülür. Tarihçi Tocqueville ile sosyolog ve düşünür olan Emile Durkheim'ı da buraya eklemek gerekir.
Latin şu anlamlarda kullanılabilir:
Kültür felsefesi, genel anlamda kültürün özünü, yapısını ve gelişimini açıklamaya yönelik felsefe çabaları adlandırmak için kullanılır. Tarih felsefesi ile ortak bir alana yönelik ilgileri vardır. Kültür felsefesi adlandırması çok sonraları söz konusu olakla birlikte, bu alanda görülen türde etkinlikler daha Sokrates-öncesi filozoflara kadar uzanmaktadır. Sofistlerde görülen doğal olan ile yapıntısal olanın ayrıştırılması girişimi bu tür bir etkinliğin başlangıcı olarak değerlendirilebilir. Bununla birlikte bilinen anlamda kültür felsefesi asıl anlamını ve içeriğini 18. yüzyıl felsefesi içinde almıştır. Özellikle kültür felsefesinin sistemleşmesinde Dilthey'in bu noktada ismini anmak gerekir. Rousseau gibi filozoflarda kültür felsefesi bir tür kültür eleştirisi ve reddiyesi biçimine büründüğüde olur. Bu yönelim Nietzsche ile derinleşecektir.

Kâhinlik (kehanet), çok eski uygarlıklardan beri var olan bir uzmanlık alanı olup, kısaca, meydana gelecek olayları birtakım yöntemlerle önceden bilmeye çalışma olarak tanımlanır. Eski uygarlıklar içinde kâhinlik çalışmalarına önem vermemiş bir uygarlık hemen hemen yok gibidir.

Minos medeniyeti, Tunç Çağı'nda Yunanistan'a bağlı olan, Ege Denizi içindeki Girit Adası'nda, MÖ yaklaşık 3.500'lerde doğmuş bir uygarlıktır. Girit uygarlığı, MÖ 2700 ile MÖ 1450 yılları arasında en parlak dönemlerini yaşadı ve yavaş yavaş eski gücünü yitirmesinin ardından Girit üzerinde Miken kültürü baskınlaşmaya başladı.
Osmanlı Devleti'nin son dönemlerinde eğitim amacıyla Avrupa'ya, özellikle Fransa'ya giden gençler oradaki edebiyatta gördükleri yenilikleri ülkeye dönüşlerinde Türk edebiyatında uygulamaya başlamışlardır. Bu şekilde belli dönemler halinde günümüze kadar süren yeni bir edebiyat başlamıştır. Bu dönemlerden biri de Cumhuriyet dönemi edebiyatıdır.
Despot, Bizans sarayına ait olmakla birlikte Latin İmparatorluğu, Bulgaristan, Sırbistan ve Trabzon İmparatorluğu'nda kullanılmış olan bir soyluluk unvanı.
Alex, şu anlamlara gelebilir:
- Çeşitli dil ve kültürlerde kullanılın bir isim, genel olarak erkekler için Alexander'ın kısaltması ve kadınlar için Alexandra'nın kısaltması olarak kullanılır.

Kolomb öncesi Amerika, Amerika olarak adlandırılan bölgede Avrupalı sömürgecilerin varlığının hissedilir derecede olan döneme kadarki tarihsel dönemi kapsar. Bu uzun dönem Eski Taş Çağından Orta Çağa kadar uzanır. Teknik olarak Kolomb öncesi dönem Kolomb'un 1492 ile 1504 yılları arasında yaptığı yolculuklara vurgu yapsa da bu tarihsel dönem yerli Amerika halkların egemenliğinin Avrupalılarca sona erdirilmesine kadar sürer, bu bazı durumlarda Kolomb'un Yeni Dünya'ya gelişinden sonra birkaç yüzyıl sürmüştür.
Talassokrasi bariz bir şekilde denizcilik faaliyetlerinin ve deniz kuvvetinin öne çıktığı imparatorlukları anlatır. Buna en iyi örnek olarak Antik çağda hüküm süren Fenike gösterilebilir. Talassokrasiler genelde sadece sahillerde hüküm sürerken ana merkezlerinde bile iç kesimlere hakim değillerdir. Talassokrasileri geleneksel anlamda toprakları birbirine asıl olarak veya sadece deniz yollarıyla bağlı olan imparatorluklardan ayırmak gerekir. Burada belirleyici olan iç kısımlara hakim olamama durumudur.

Etnobotanik insanların bitkilerle çok yönlü ilişkisini sistematik olarak araştıran disiplinler arası bilim dalı. Yunanca ethnos, halk ve botanik, bitki bilimi; İngilizce ethnobotany adı verilir. Türk Dil Kurumu'nun sözlüklerine henüz girmemiş olmakla beraber T.C. Kültür Bakanlığı bir yönetmelikte etnobotanik karşılığı olarak halk botaniği terimini kullanmıştır.

İstanbul Üniversitesi Rıdvan Çelikel Arkeoloji Müzesi, İstanbul Üniversitesi Vezneciler Kampüsünde, Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü bünyesinde bulunan müzedir. 1 Temmuz 2019 tarihinde açılmıştır.