İçeriğe atla

Dehriyye

Dehriyyun kavramı (Maddîyyun), İslam dünyasında yaygın olarak ateist ve özellikle materyalist akımları temsil etmektedir.[1][2][3] Dehrî felsefenin en önemli öncülerinden birisi İbn Ravendi'dir (y. 827-911).[1] Ravendî, kaleme aldığı “Ki-tâbü’t-Tâc” ve “ez-Zümürrüd” eserlerinde yaşadığımız evrenin ezeli olduğunu ve onun ötesinde manevi de olmak üzere hiçbir varlığın bulunmadığını ifade etmiş ve insanın akıl dışında hiçbir kılavuza ihtiyacı olmadığını ve dolayısıyla peygamberlik, mucize, din ve ibadetlerin anlamsız, gereksiz olduğunu öne sürmüştür.[4][5] Kavram, mutlak zaman[1] anlamının yanında zaman, devir ve dünya[6][7] anlamlarına gelen "dehr" kelimesi ile ilişkilidir.

Kökeni

Arap dünyasındaki Dehrî felsefenin kökeni İslam öncesine kadar uzanmaktadır. Kadim Arap şiiri incelendiğinde, zaman veya dehr mefhumunun eski Arapların hayat felsefelerini şekillendiren temel bir kavram olduğu gözlemlenmektedir. Bu inanış dehriyye şeklinde isimlendirilmiştir.[8]

Dehrî felsefesi

Beşşar bin Bürd ve Salih bin Abdülkudüs de önemli materyalist filozoflardır. "Dehrî filozoflar" görünen ve algılanan dünyanın dışında bir gerçek arayışını reddeder. İbn-i Râvendî'ye göre peygamberler, göz boyayarak halkın gerçekleri görmesine engel olmaktadırlar. Kur'an'ı reddeder ve tevhid inancının bâtıl olduğundan da bahseder. Birçok eserinde Muhammed'i eleştirmiştir. İbn-i Râvendî'nin bu fikirleri İslâm coğrafyasında doğrudan veya dolaylı olarak etki etmiş, materyalist anlayışın en önemli kaynağı haline gelmiştir. İslâm felsefesi tarihinde bir de Vahdet-i vücud anlayışının, maddi yorumlanmasından doğan bir materyalizm şekli vardır. Şeyh Bedreddin ve Turan Dursun bu anlayışın önemli temsilcileridir.

Abbâsîler devrinde Dehrîler

Abbâsî Hâlifesi Ebû Câʿfer "el-Mansûr" hür fikirli bir şahsiyetti. O nedenlede diğer dinlerden olanlara karşı pek müsamahakâr davranmıştı. Hâlifenin tâbibi “Hasib” kendisinin Hristiyan olduğunu açıkça söyleyen bir Zındık idi. Ayni hâlifenin kâtibi “Yezid bin El-Feyz” ise Mani idi. “Maniler” ve kendilerine “Dehrîler” adı verilen hür düşünceli ve materyalist filozoflar, Hâlife Muhammed "el-Mehdî bi’l-Lâh" zamanında ise Zındıklık töhmetiyle idama, hapse ve i'tisafa uğradılar. “İbn-i Râvendî” yandaşlarından olan “Salih bin Abd’ûl-Kuddus” H. 166 / M. 783 yılında Hâlife Mehdî tarafından idam ettirilmişti.

Konuyla ilgili yayınlar

Ayyıldız, Esat. “Klasik Arap Şiirinde Zaman Olgusu ve Kökeni” 25 Nisan 2022 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. Dinbilimleri Akademik Araştırma Dergisi 22/1 (Mart 2022), 67-97. https://doi.org/10.33415/daad.1037608 25 Nisan 2022 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.

Ayrıca bakınız

Kaynakça

  1. ^ a b c Altıntaş, Hayrani. "DEHRİYYE". TDV İslâm Ansiklopedisi. 1 Mayıs 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 28 Haziran 2024. 
  2. ^ Foundation, Encyclopaedia Iranica. "Welcome to Encyclopaedia Iranica". iranicaonline.org (İngilizce). 10 Nisan 2010 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 28 Haziran 2024. 
  3. ^ "DEHRİYYE". İSAM Kütüphanesi. 28 Haziran 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 28 Haziran 2024. 
  4. ^ YILDIRIM, Ömer (28 Kasım 2019). "Dehriyye Nedir?". Felsefe hakkında her şey... 28 Haziran 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 28 Haziran 2024. 
  5. ^ Altıntaş, Hayrani, “Dehriyye 1 Mayıs 2024 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.”, TDV İslam Ansiklopedisi, Cilt:9, Diyanet Vakfı Yayınları, Ankara, 1994, s.107-109.
  6. ^ Devellioğlu Ferit, Osmanlıca-Türkçe Ansliklopedik Lûgat, Aydın Kitabevi, Ankara, 1999. s.172
  7. ^ Pala, İskender, Ansiklopedik Divan Şiiri Sözlüğü, Kapı Yayınları, Ġstanbul, 2013. s.110
  8. ^ Ayyıldız, Esat. “Klasik Arap Şiirinde Zaman Olgusu ve Kökeni” 25 Nisan 2022 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. Dinbilimleri Akademik Araştırma Dergisi 22/1 (Mart 2022), s. 72.
  • Süleyman Uludağ, İslam Düşüncesinin Yapısı, s.241
  • Faruk Yılmaz, İslam Felsefesi

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Fârâbî</span> Türk filozof, bilim adamı

Fârâbî, 8. ve 13. yüzyıllar arasındaki İslam'ın Altın Çağı'nda yaşamış ünlü filozof ve bilim insanıdır. Aynı zamanda gök bilimci, mantıkçı ve müzisyendir.

Tanrı ya da ilah, Klasik teistik inanç sistemlerinde Mutlak Varlık, Mutlak Benlik ve tüm varoluşun temel kaynağı olarak görülen varlık. Tek tanrılı inançlarda evrenin tek yaradanı ve yöneteni olarak kabul edilir. Çok tanrılı inançlarda genelde ilahların cinsiyeti bulunur ve eril olanlarına tanrı, dişi olanlarına tanrıça denir. Tektanrılı ve henoteistik inançlardaki Tanrı kavramını tanımlamak için ise sadece tanrı sözcüğü kullanılabilir.

Kader ya da yazgı, önceden ve değişmeyecek bir biçimde belirlenmiş olay akışıdır. İster genel ister bireysel olsun, önceden belirlenmiş bir gelecek olarak algılanabilir. Felsefedeki determinizm hareketi, kader üzerine kuruludur. Kader kavramı aynı zamanda birçok farklı dinde de önemli yere sahiptir.

<span class="mw-page-title-main">İslam felsefesi</span> İslam medeniyetindeki felsefe geleneği

İslam felsefesi, İslâm dinine mensup kişilerce gerçekleştirilen felsefe etkinliğidir. Müslüman felsefesi ve Arapça felsefe olarak da adlandırılır. İslam felsefesi adlandırması sadece İslam'a dair bir felsefe olarak anlaşıldığından tartışmaya açıktır. İslam dünyası felsefeyle 8. yüzyıldan itibaren sistematik hale gelen Bağdat merkezli tercüme hareketiyle tanışmıştır. 3. yüzyılda Plotinos'un öncülük ettiği, Yeni Platonculuk adlı felsefi akımın Eflâtun ve Aristoteles'i uzlaştırma çabaları İslam dünyasına aktarılan felsefenin temeli olmuştur. Müslüman filozoflar bu iki filozofun eserlerini şerh etme yoluna gitmişlerdir.

<span class="mw-page-title-main">Felsefe tarihi</span>

Felsefe tarihi, felsefenin mantık, epistemoloji, ontoloji, etik, estetik gibi alt bölümlerinden birisidir. Genel olarak felsefe derslerinin başlangıcında verilir. Bunun temel nedeni, felsefe tarihinin içeriğiyle ilintilidir. Felsefe tarihi, felsefenin ne olduğunun tanımlanmasından, çeşitli felsefe ögretilerinin tarihsel yerlerinin ve öğretisel ayrımlarının belirlenmesine ve bu öğretilerin felsefenin alt bölümleri açısından değerlendirilip ortaya konulmasına kadar çok yönlü ve çok boyutlu bir içeriğe sahiptir. Felsefe tarihi bu anlamda sadece bir mevcut felsefelerin ansiklopedik bir araya getirilmesi meselesi değildir; felsefenin ne olduğunun tanımlanmasından neyin felsefe-içi neyin felsefe-dışı sayılacağına değin bir dizi kuramsal/felsefi sorunla yüz yüzedir. Bu anlamda, felsefenin bir altbölümü olarak felsefe tarihi, hem felsefi çalışmanın başlangıcı hem de en önemli alanıdır. Genelde felsefe tarihi kitapları, bu bakımdan öğretilerin ve bunların felsefi sorunları çözme denemelerinin art arda etkileşimlerle gelişen tarihini ele alır. Bu tarihin hazırlanmasında hem düşünürlerin metinleri hem de bu metinlerin tarihsel toplumsal koşulları iç bağlantıları açısından değerlendirilir, öğretilerin birbirine etkileri ve karşıtlıkları, benzerlikleri ve ayrımları serimlenir. Dolayısıyla, genel anlamda felsefe tarihinin varlık, bilgi ve değerlerle ilgili soruları ve sorunları belirli özgül yöntemlerle değerlendiren ya da inceleyen ve bu incelemeyi sonuçları bakımından da sistemaktikleştirilmesine yönelik çalışan bütün düşünce girişimlerini ortaya koymayı hedeflediği söylenebilir.

Alman felsefesi, 18. yüzyıl sonu ve 19. yüzyıl başlarından itibaren belirgin bir ağırlık kazanan, bir bakıma felsefenin yurdu hâline gelen Alman felsefe geleneğini ya da başka bir açıdan farklı felsefi eğilimlere sahip olan Alman felsefecilerinin bütünlüğünü ifade etmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Orta Çağ felsefesi</span>

Orta Çağ felsefesi tarihsel dönem itibarıyla ilkçağ felsefesinin bitiminden modern düşüncenin başlangıcına kadar olan dönemi kapsar. M.S. 2. yüzyıldan 15. yüzyıl sonlarına-16. yüzyıl başlarına, rönesansa kadar olan dönem olarak ele alınır. Bu dönemin felsefe tarihi açısından kendine özgü özellikleri vardır. Birçok felsefe tarihi kitabında Orta Çağ'da felsefe yok sayılır ya da Orta Çağ'ın karanlık bir çağ olduğu değerlendirmesine bağlı olarak felsefenin de karanlığa gömüldüğü öne sürülür. Bunun yanı sıra Orta Çağ'da felsefenin varlığını kabul eden ve bu felsefenin özgül niteliklerini açıklayan felsefe tarihi çalışmaları da söz konusudur.

<span class="mw-page-title-main">Skolastik felsefe</span>

Skolastik felsefe/düşünce, Latince kökenli schola (okul) kelimesinden türetilen scholasticus teriminden gelmektedir ve kelime anlamı olarak okul felsefesi demektir. Bu anlam önemlidir, zira skolastik felsefe, Orta Çağ düşüncesinde doğrunun zaten mevcut olduğu düşüncesine ve felsefenin okullarda okutularak öğretilmesine dayanan bir yaklaşım sergiler. Bu felsefenin temeli teolojidir, ona dayanır ve onu desteklemeye çalışır.

<span class="mw-page-title-main">İbn Cebirol</span>

İbn Cebirol (1021-1058) ya da Avencebrol, Yahudi şair ve filozof. İslam felsefesi içinde etkili olmuş Yahudi filozoflardan birdir. Hayatı hakkında tam bir bilgi olmamakla beraber, 11. yüzyılda Málaga'da doğduğu, Saragossa'da eğitim gördüğü ve Valentia'da öldüğü sanılmaktadır. Kitaplarını Arapça yazmıştır ve düşüncelerinde İslam filozoflarından etkilenmiştir. Bunlardan dolayı kendisi İslam felsefesinde etkili olmuş Yahudi filozoflar arasında sayılmıştır. İbn Meymun ile birlikte İslam dünyasında Yahudi filozofları başlığın da değerlendirildiği görülür. Felsefe içerikleri olan etkileyici şiirler yazmıştır. Ve yazdıkları daha sonradan İbraniceye ve Latinceye çevrilmiştir. En önemli kitabı Yenbu'ül-hayat´tır. Burada Cebirol panteist eksenli felsefi düşüncelerini dile getirir. Muhta ül-cevahir kitabınıysa hem İbranice hem Arapça olarak yazdı.

<span class="mw-page-title-main">Molla Câmî</span> İranlı islam alimi ve şair

Molla Câmî veya tam adıyla Nureddin Abdurrahman Câmî,, İranlı İslam alimi ve şair.

<span class="mw-page-title-main">Zurvanizm</span> Zerdüştlüğün bugün inananı kalmamış bir dalı

Zurvanizm, Zerdüştlüğün bugün inananı kalmamış bir dalıdır. Zurvanizmde, Zerdüştlükten farklı olarak, "İlk Prensip" olarak Zurvan'a inanılır. Nitekim bu sebeple Zurvanizm olarak anılan inanca Zurvanî Zerdüştlük de denmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Tarih felsefesi</span> Tarihi konu alan felsefe dalı

Tarih felsefesi, tarihin kavramsal bir bakış açısıyla yorumlanması. Eleştirel tarih felsefesi ve kurgusal tarih felsefesi olarak iki başlık altında incelenir. Bunlardan ilki, akademik tarih dalını "kuram" özelinde incelemekte; tarihsel belgelerin doğası, nesnelliğin ne derece olası olduğu gibi konularla uğraşmaktadır. Kurgusal tarih felsefesi ise insanlık tarihi başta olmak üzere olayların önem derecesini konu almaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Felsefe</span> soyut, genel ve temel birtakım probleme ilişkin yapılan sistematik çalışma

Felsefe veya düşünbilim; varlık, bilgi, değerler, gerçek, doğruluk, zihin ve dil gibi konularla ilgili soyut, genel ve temel problemlere ilişkin yapılan sistematik çalışmalardır. Felsefe ile uğraşan kişilere filozof denir.

<span class="mw-page-title-main">Filozof</span> kapsamlı bir felsefe bilgisi olan kişi

Filozof, felsefe ile uğraşan kişidir. Filozof kelimesi Antik Yunanca bilgelik aşığı anlamına gelen φιλόσοφος (filasofos) kelimesinden gelir. Cicero ve Diogenes Laertius’un, Eflâtun’un öğrencisi Herakleides Pontikos’un bugün elde bulunmayan bir eserine dayanarak verdikleri pek kesin olmayan bir rivayete göre filozof kelimesini ilk kullanan düşünür Pisagor olmuştur.

İbnü'r-Râvendî, Fars İslam âlimi, filozof ve yazardır. İslâm topraklarında yaşamış dehri filozoflardandır. Dehriyyun, İslâm felsefesindeki materyalizm anlayışıdır. Onun görüşlerine göre madde sonsuzdur. Yani yoktan var edilmemiştir. (Yaratılmamıştır) Her şey zaman içinde kendi kendine var olur. Dolayısı ile bir yaratıcı yoktur. Zamanın kendisi tanrıdır. Eleştirileri İsmâil’îyye ve Mu'tezile akımlarınca irdelenmiştir.

Tabiiyyûn ya da tabiat felsefesi, İslam felsefesi içerisinde natüralizm akımına verilen addır. Her şeyi doğa içinde gören bir anlayışa sahiptir. En büyük temsilcisi Râzî'dir. Aristo'ya muhalif olan Râzî, felsefesini oluştururken Sokrates öncesi doğa filozoflarından faydalanmıştır. Öklid, Batlamyus, Hipokrat, Calinos bu felsefenin etkilendiği filozoflardır. Bu felsefeye göre Allah, zaman, mekan ve nefs tabiatın dışında değil, içindedir.

<span class="mw-page-title-main">İran felsefesi</span> Doğu felsefesinin bir kolu

İran felsefesi veya Fars felsefesi, Doğu felsefesinin bir parçası olup, oldukça zengin ve eski bir tarihe sahiptir. İran felsefesi'nin kökeni eski İran'da Hint-İran kökleriyle ortaya çıkan ve Zerdüşt öğretilerinden büyük ölçüde etkilenen, felsefi gelenek ve düşünceler zamanına kadar uzanmaktadır. Pers bölgesinde bağımsız felsefi düşüncenin ortaya çıkışını, M.Ö. 1500’ler de Avesta metinleri aracılığı ile tarihleyen Hint-İranlılar’dan öğrenmekteyiz. Zerdüşt'ün görüşlerinin, Yahudilik ve Orta Platonizm dönemi fikirleri aracılığıyla, Batı Avrupa kültürlerini de etkilediğini görmekteyiz.

Zurvan veya Zervan, Zerdüştlük dininin bir dalı olarak vücuda gelen Zurvanizm inancındaki zaman ve kader tanrısıdır. Söz konusu tanrının adı, bizzat "zaman" manasına gelmektedir. Ayrıca bu tanrının iyilik ile kötülüğün nihai kaynağı olduğuna inanılmıştır. Bu nedenle Arap kültüründeki dehr kavramındaki gibi, hem insanoğlunun saadetinin hem de sefilliğinin müsebbibi olarak görülmektedir.

Khronos, Yunan mitolojisinde zaman kavramının kişileştirilmiş halidir. Bu kavram sıklıkla Zeus'un babası Titan Kronos ile karıştırılmaktadır. Söz konusu mefhum Zurvanizm inancındaki Zurvan ile de benzerlik göstermektedir. Keza daha sonra Avrupa'da elindeki tırpanıyla resmedilen Zaman Baba ikonografisinin doğuşuna da Khronos ilham vermiş olmalıdır.

Zaman Baba, Avrupa kültüründe zamanın kişileştirilmiş bir halidir. Zaman Baba ikonografisinin doğuşuna, Yunan mitolojisindeki Khronos mefhumunun ilham verdiği düşünülmektedir. Zaman baba genellikle elindeki tırpanıyla resmedilmektedir. Zurvan ve dehr gibi kavramlarla da dolaylı bir ilişkisi olması muhtemeldir.