İçeriğe atla

Dede

Dede, sözcüğü ile aşağıdakilerden biri kastedilmiş olabilir:

Kişiler

Ayrıca bakınız

İlgili Araştırma Makaleleri

Alevilik, Ali ve On İki İmam'ın öğretilerini öğretmiş olduğu varsayılan Hacı Bektaş-ı Veli'nin mistik Alevi İslami öğretilerini takip eden yerel bir İslami gelenektir. Alevi öğretileri dede adı verilen din adamları tarafından aktarılır. İslam'ın altı iman esası kabul edilir, ancak yorumlamada diğer mezheplerle farklılıklar bulundurur. Alevi öğretileri, yerel bir Türk dünya görüşüyle harmanlandı ve İslam'ın heterodoks bir yorumuna yol açtı. Geçmişin aksine günümüz Alevilerinin bir kısmı kendini Müslüman olarak tanımlandırmamaktadır. Hak-Muhammed-Ali teslis inancına bağlıdırlar.

Alevî ocakları, Alevî-Bektâşî ibadetinde imam makamında oturan dedelerin soyunu ifade eder. Dede­lik kurumu yapısı gereği soy güden, soya tâbî olan bir kurumdur. Buna göre bir de­de öldüğünde yerine oğlu geçmektedir. Bu olgu Alevî geleneğinde ocak şeklinde adlandırılır.

<span class="mw-page-title-main">Korkut Ata</span> Yarı efsanevî Türk bilgesi

Korkut Ata, Oğuz Türklerinin eski destanlarında yüceltip kutsallaştırılmış; bozkır hayatının geleneklerini ve törelerini çok iyi bilen, kabile teşkilatını koruyan yarı-efsanevi bir bilgedir ve Türkler'in en eski destanı olan Dede Korkut Kitabı’ndaki hikayelerin anlatıcısı ozandır.

Dedebabalık kurumu, Hacı Bektaş-ı Veli’nin görevini vekâleten üstlenen makamdır. Dedebabalar, Hacı Bektaş-ı Veli’nin vekilleridirler.

<span class="mw-page-title-main">Erdal Öz</span> Türk yazar ve yayıncı

Erdal Öz,, Türk yazar ve yayıncı.

<span class="mw-page-title-main">Dirse Han Oğlu Boğaç Han</span>

Dirse Han Oğlu Boğaç Han, Dede Korkut Kitabı'nın bölümlerinden birini oluşturan öykü.

<span class="mw-page-title-main">Orhan Şaik Gökyay</span> Türk edebiyat tarihi ve dil araştırmacısı, şair, öğretmen (1902 - 1994)

Orhan Şaik Gökyay, Türk edebiyat tarihi ve dil araştırmacısı, şair, öğretmen.

<i>Dede Korkut Kitabı</i> Oğuz Türklerinin en eski epik destansı hikâyeleri

Dede Korkut Kitabı, Oğuz Türklerinin bilinen en eski epik destansı hikâyeleridir. Hikâyeler, göçebe Türk halklarının sosyal yaşam tarzları ve İslam öncesi inançları için önemli olan ahlak ve değerleri taşır. Kitabın efsanevi anlatımı, başta Türkiye, Azerbaycan ve Türkmenistan olmak üzere Oğuz kökenli halkların kültürel mirasının bir parçasıdır. Aslen sözlü bir edebî ürün olup, 14. veya 15. yüzyılda anonim bir yazar tarafından yazıya geçirilmiştir.

Salur Kazan'ın Evi Yağmalanması, Dede Korkut Kitabı'nın bölümlerinden birini oluşturan öykü.

Kam Büre Bey Oğlu Bamsı Beyrek ya da Bay Bora Beg Oġlı Bamsı Beyrek Dede Korkut Kitabı'nın bölümlerinden birini oluşturan öykü. Dede Korkut Kitabı'nda yer alan 12 hikâyenin en uzunudur. Çocuğa ad verme geleneğinin görüldüğü hikâyelerden biridir.

Adnan Binyazar, Türk yazar, eleştirmen, eğitimci.

<span class="mw-page-title-main">Şehzade Korkut</span> II. Bayezid ve Nigâr Hatun’un şehzadesi ve Yavuz Sultan Selim’in ağabeyi

Şehzade Korkut ya da şiirlerinde kullandığı mahlasıyla Harîmî, Sultan II. Bayezid ve Nigâr Hatun’un şehzadesi ve Yavuz Sultan Selim’in ağabeyi. Tahta çıkışında babasına önemli bir desteği olmuştur. II. Bayezid'in tahta çıkması için, onu temsilen görev almıştır. Şehzade Korkut, önceleri kardeşinin padişahlığını tanımış fakat sonradan isyan etmiştir. Adı, okuduğu Dede Korkut Hikâyeleri'nden çok etkilenen dedesi Fatih Sultan Mehmet tarafından Dede Korkut'a ithafen verilmiştir. Türkçe kökenli bir ada sahip olması yönüyle diğer Osmanlı hanedanı üyelerinin çoğundan ayrılır.

<span class="mw-page-title-main">Niyazi Sayın</span> Türk neyzen

Niyazi Sayın, Türk neyzen, ebru sanatçısı ve fotoğrafçı. Sanat Musıkisinin ney üstatlarından Mesut Cemil Bey ve İstanbul ekolünün temsilcisidir.

Tahtakuşlar Köyü Alibey Kudar Etnografya Galerisi, Edremit'in Tahtakuşlar köyünde 1991 yılında kurulmuş özel etnografya galerisi.

Dede, Alevilikte Ehl-i Beyt soyundan geldiğine inanılan şerif ve seyyidlere, içtimai ve dinî liderlere, yani önderlere verilen addır.

Işıkçılık / Işık Alevîliği son dönemlerde Alevîler arasında yaygınlaşan, Alevî inanç ve tarihini alternatif bir şekilde algılayan bir hareketi imâ etmek amacıyla kullanılan bir terimdir.

<span class="mw-page-title-main">Zekai Dede Efendi</span> Osmanlı besteci

Zekâi Dede Efendi, Osmanlı klasik Türk müziği bestecisi.

Alevîler'in dinî i'tikadı Siyâseten İslâmiyet’in “İmamiye-i İsnâ‘aşer’îyye / Onikicilik” fıkhî mezhebinden olan Alevîler, i’tikaden Horasan Melametîliği’nden köken alan Hoca Ahmed Yesevî’in kurduğu “Sünnîliğin Tasavvufî–Yesev’îyye Tarikâtı” ile Fâtımîler Halifeliği devrinde Orta Asya ve Türkistan’da çok önemli fa’aliyetlerde bulunan Muin’ed-Dîn Nâsır-ı Hüsrev’in kurucusu olduğu Pamir Alevîliği’nin de altyapısını oluşturan “Şiîliğin Bâtınî–İsmâilîyye” fıkhî mezhebinin şiddetli etkisi altında gelişimini tamamlayarak ortaya çıkan “Tasavvufî-Bâtın’îyye” i’tikadî mezhebi mensûplarıdır. Alevîlik içerisinde Kızılbaş, Dazalak, Kalender’îyye, Bedr’îyye, Bektâş’îyye, Câm’îyye, Şems’îyye, Edhem’îyye gibi farklı birçok bâtınî tarîkat (yol) yer almaktadır. 13. asırda Babâîlik’ten ve 14. asrın sonlarından itibaren de yoğun olarak Hurûfîlik’ten etkilenen Anadolu kaynaklı Bektaşilik Tarikatı bunların içlerinde en meşhur olanıdır. 14. ve 15. asırlarda “Fadl’Allah Ester-Âbâdî” tarafından Şiîlikten ayrılarak zuhur eden “Hurûfîlik” mezhebinin tesirleri altında kendisini yeniden yapılandırmış olan Bektâşîlik, Alevîliğin içinde yer aldığı varsayılan bir tarîkat (yol) olması itibarıyla Anadolu Alevîliği’nin tamamını tanımlamamaktadır.

100 Türk Edebiyatçısı, 59. Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti döneminde Millî Eğitim Bakanlığının (MEB) ilköğretim ve ortaöğretim kurumlarındaki öğrencilere hem Türk Dili ve Edebiyatı dersi müfredatı ile ilişkilendirilerek yazarların kitaplarının okutulması hem de boş zamanlarını değerlendirmek üzere öncelikle başvurabilecekleri yazarların kaynak eserleri olarak tavsiye edilmesi için derlenmiş Türk yazarlar listesidir.

<span class="mw-page-title-main">Ninem duymasın helvası</span>

Ninem duymasın helvası, bir çeşit helvadır. İstanbul'da leb-i dilber adıyla bilinir. Rumeli'de buna yengem duymasın helvası, ninem duymasın helvası veya çangi denilir.