İçeriğe atla

Debye modeli

Peter Debye

Termodinamik ve katı hal fiziğinde Debye modeli; Peter Debye tarafından 1912 yılında geliştirilen, katılarda özgül ısıya (ısı kapasitesi) olan fonon katkısını tahmin etmek için kullanılan metottur. Atomik kristal yapının salınımlarını, bir kutu içerisindeki fononlar gibi düşünerek ele alır. Bu; katıya ayrı ayrı kuantum harmonik osilatörlerden oluşmuş olarak davranan Einstein modelinin tam tersidir. Debye modeli;  – Debye T3 yasası - ısı kapasitesini düşük sıcaklıklarda doğru bir şekilde tahmin eder., düşük sıcaklıklarda olan. Tıpkı Einstein modeli gibi, yüksek sıcaklıklarda Dulong–Petit Yasasını da doğru bir şekilde kapsar. Ama, ara sıcaklıklarda basitleştirmek için yapılan varsayımlar nedeniyle doğruluğu kusurludur.

Debye modelinin en doğru kullanımları için M. Sunada ve T. Sunada kaynak olarak kullanılabilir.

Türetme

Debye modeli; elektromanyetik radyasyona kapalı bir kutudaki fotonlardan oluşmuş gaz olarak davranan Planck'ın siyah cisim ışımasının katı-hal muadilir. Debye modeli, atomik titreşimlere kutudaki (kutu = katı cisim) fononlar olarak yaklaşır. Hesaplamaların çoğu aynıdır.

Bir kenarı uzunluğunda bir küp düşünün. Kutudaki parçacık başlığında, kutunun içindeki (sadece bir eksende hizalanmış) sonik bozuklukların rezonans modlarının dalga boyları:

olarak verilir.  bir tam sayıdır. Bir fononun enerjisi ise:

Planck sabiti ve  bu fononun frekansıdır. Eğer frekansın dalgaboyu ile ters orantılı olduğunu varsayarsak, elimizde:

Burada  katı içindeki ses hızıdır. Üç boyutta ele alırsak:

 fononun üç boyutta skaler momentum büyüklüğüdür.

Frekansın dalga boyuyla (ses hızını sabit kabul edersek) ters orantılı olduğu varsayımı yüksek-enerjili fononlar (detaylı bilgi için fonon başlığına bakınız) için olmasa da düşük-enerjili fononlar için iyi bir yaklaşımdır. Bu; Debye modelinin sınırlandırmalarından birisidir ve ara sıcaklıklarda sonuçların hatalı olmasına karşılık gelir. Oysaki düşük ve yüksek sıcaklıklarda hatasızlardır.

Şimdi kutudaki toplam enerjiyi hesaplarsak,

Burada  kutudaki . Diğer bir deyişle, toplam enerji, enerji ve o enerjiye sahip (tek boyutta) fonon sayısının çarpımının toplamıdır. 3 boyutta:

Şimdi, burası Debye modeli ve Planck'ın siyah cisim ışıması farklılaştığı yerdir. Kutudaki elektromanyetik radyasyonun aksine, fononun enerji seviyesi sayısı sınırlıdır. Çünkü, bir fonon sınırsız frekansa sahip olamaz. Frekansı, ilerlediği ortamla—katının atomik örgüsü (atomic lattice of the solid) sınırlanmıştır. Aşağıdaki; enine(transverse) bir fononun tasvirine bakınız.

Alttaki figürden de anlaşılacağı üzere, bir fononun sahip olabileceği minimum dalga boyunun atom aralığının iki katı olduğunu varsaymak makul görünüyor. Bir katının içerisinde  atom var. Bizim katımızın şekli bir küp, bu da demektir ki kenar başına  atom var. Öyleyse atom aralığı ve minimum dalga boyu:

Böylelikle; maksimum mod sayısı  (foton için sonsuz):

Bu, üçlü enerji toplamının üst sınırıdır.

Yavaşça değişen, sürekli (well-behaved) fonksiyonlar için, toplam integral olarak yazabilir. (Thomas-Fermi yaklaşımı):

Şimdiye kadar,  Fononlar Bose–Einstein istatistiklerine uyarlar. Dağılımları ünlü Bose–Einstein formülü ile verilir:

Bir fononun üç olası kutuplaşma durumu (bir boyuna ve yaklaşık olarak enerjisini etkilemeyen iki enine) onun yukarıdaki enerji) olduğu için yukarıdaki formül 3 ile çarpılır,

(Aslında efektif ses hızı kullanırsak  Debye sıcaklığı  (aşağıya bakınız) ile daha doğrusu

Bunu da enerji integralinde yerine yazarsak,

Bu integrallerin fotonlar için hesaplanmasının kolay olmasının sebebi, ışığın frekansının, en azından yarı klasik olarak, bağlanmamış olması gerçeğidir. Yukarıdaki resimde görüldüğü gibi, bu fononlar için geçerli değildir. Debye, bu üçlü integrali yaklaşık olarak hesaplayabilmek için küresel koordinatları kullandı.

ve küpü, kürenin sekizde biri olarak varsaydı.

 kürenin yarıçapı, küpteki ve kürenin sekizde birindeki parçacık sayının korunumu ile bulunabilir. Küpün hacmi,  tane birim-hücre(unit-cell) hacimi toplamına eşit.

Yarıçap için çözüldüğünde:

Doğru integral için bir küreye göre integralin yerine yazılması, modele başka bir yanlışlık kaynağı getirir.

Öyleyse enerji integrali

İntegral için değişken değiştirirsek ,

Görünümü basitleştirmek için, Debye Sıcaklığı

Birçok referansKaynak hatası: Açılış <ref> etiketi hatalı biçimlendirilmiş veya hatalı bir ada sahip (Bkz: )Kaynak hatası: Açılış <ref> etiketi hatalı biçimlendirilmiş veya hatalı bir ada sahip (Bkz: ) Debye sıcaklığını bazı sabitler ve materyale bağlı değişkenler için kısaltma olarak tanımlar. Ancak, aşağıda gösterildiği gibi,  kabaca minimum dalga boyu modunun fonon enerjisine eşittir. Böylelikle Debye sıcaklığını, en yüksek frekans modunun (ve dolayısıyla her modun) uyarıldığı sıcaklık olarak yorumlayabiliriz.

Devam edersek, elimizde özgül bir iç enerji var:

 : (üçüncü) Debye fonksiyonu

 'ye göre türevini aldığımızda, boyutsuz ısı kapasitesini elde ederiz:

Bu formüller, Debye modelini tüm sıcaklıklarda sağlar. Aşağıda verilen daha temel formüller, düşük ve yüksek sıcaklıkların sınırında asimptotik davranışı verir. Daha önce belirtildiği gibi, bu davranış, ara davranışa aksi olarak daha kesindir. Düşük ve yüksek enerjilerdeki kesinliğin temel nedeni, sırasıyla: (i) kesin dağılım ilişkisi (dispersion relation)  düşük frekanslar ve (ii) kesin seviye yoğunlukları(density of states) frekans aralığı başına titreşim sayısı ile ilgili olarak.

Debye'nın derivasyonu

Aslında, Debye denklemini biraz daha farklı ve daha basit türetti. Sürekli ortamın katı mekaniğini kullanarak, belirli bir değerden daha düşük frekanstaki titreşim seviyesi(state) sayısının aşağıdaki ifadeye asimptotik olduğunu buldu.

hacim ve esneklik katsayıları ve yoğunluk ile hesaplanan bir çarpan (faktör). Bunu, T sıcaklığında bir harmonik osilatörün beklenen enerjisiyle(expected energy) birleştirirsek ve (Einstein'ın modelinde zaten kullandığı gibi) titreşim frekansları sonsuza giderse enerji:

Bu form düşük sıcaklıklarda doğru olan  davranışını verir. düşük sıcaklıklarda doğru olan davranış. Ama Debye N tane atom için Yaptığı varsayıma göre; bir atomik katı, titreşim seviyelerinin frekanslarının spektrumu yukarıdaki kurala uymaya devam etmek zorundaydı. Maksimum frekans :

Debye, bu varsayımın gerçekten doğru olmadığını biliyordu (yüksek frekanslar birbirine varsayılandan daha yakındı), ancak yüksek sıcaklıktaki doğru davranışı garanti eder (Dulong-Petit yasası). Enerji şu şekildedir:

 burada .'ye eşit.

Debye fonksiyonu olarak isimlendirilen fonksiyondur.

Başka bir derivasyon

Önce titreşim frekansı dağılımını türetiriz. Aşağıdaki türetme Appendix VI kısmından alınmıştır.Kaynak hatası: Açılış <ref> etiketi hatalı biçimlendirilmiş veya hatalı bir ada sahip (Bkz: ) Yan uzunlukları . Elastik dalga dalga denklemine uyacak ve düzlem dalgalardan oluşacaktır; dalga vektörü  ele alalım.

Dalga denkleminin çözümü:

ve sınırlayıcı şartları  ,

pozitif tam sayılar. (2)'yi (1)'in içerisinde yerine yazarsak ve dağılım ilişkisi

Yukarıdaki denklem, sabit frekans  pozitif). Frekansı  (çok büyük bir paralel prizma) için elipsin hacmine yaklaşık verilebilir. Dolayısıyla, modların sayısı  frekans aralığında:

öylece tanımlarsak: .

Aşağıdaki derivasyon kaynağından alınmıştır.Kaynak hatası: Açılış <ref> etiketi hatalı biçimlendirilmiş veya hatalı bir ada sahip (Bkz: ) Titreşim frekansı N tane atom olduğu için, 3N tane kuantum harmonik osilatör (her x-, y-, z-, yönü için 3 tane) vardır ve olayısıyla :

   

 

 

 

 

(4)

   

.

k: Boltzmann sabiti ve h: Planck sabiti ve (4)'ü (3)'te yerine yazdığımızda, elimizde:

;

bu tanım daha standarttır. . Maxwell-Boltzmann istatistiklerini kullanarak, 

.

.

(çünkü  tane mod, . Elimizde:

Yukarıdaki ifadelerden 1/A için bir tanım elde edebiliriz. Bunu (6) içerisinde yazarsak:

Frekansa göre integral aldığımızda:

Düşük sıcaklık sınırı

Eğer 

Bu belirli integral tam olarak hesaplanabilir.

Düşük sıcaklık sınırında, yukarıda bahsedilen Debye modelinin sınırlamaları geçerli değildir ve (fononik) ısı kapasitesi, sıcaklık, elastik katsayılar ve atom başına düşen hacim arasında doğru bir ilişki verir. (bu son miktarlar, Debye sıcaklığı içerisinde bulunur)

Yüksek sıcaklık sınırı

Debye katısının sıcaklığı . ğer ise

Bu Dulong-Petit yasasıdır ve ısı kapasitesinin daha da yükselmesine neden olan anharmoniği dikkate almıyor olmasına rağmen oldukça doğrudur. Bir iletken veya yarıiletken katı maddenin toplam ısı kapasitesi elektronlardan da ihmal edilemez bir katkı içerebilir.

Debye vs Einstein

Tepkimeler vs Einstein. Sıcaklığın fonksiyonu olarak ısı kapasitesi öngördü.

Peki Debye ve Einstein modelleri deneyle ne kadar örtüşüyor? Şaşırtıcı derecede yakın, ancak Debye düşük sıcaklıklarda doğru olmasına rağmen Einstein doğru değildir.

Modeller ne kadar farklı? Bu soruyu cevaplamak için, doğal olarak, aynı eksenlerde ikisini de çizmek gerekli. Tek sorun, çizilemeyecek olması. Hem Einstein modeli hem de Debye modeli, ısı kapasitesi için fonksiyonel bir form sağlar. Bunlar modellerdir ve ölçeksiz bir model olmaz. Ölçek, modelin gerçek dünyadaki eşdeğeri ile ilgilidir. Aşağıda verilen Einstein modelinin ölçeğini görebilirsiniz:

Debye modelinin ölçeği, 

Bu da onları aynı eksenler dizisine koymanın mantıklı olmadığını gösterir. Bunlar aynı şeyin iki modeli fakat farklı ölçeklerde. Eğer biri Einstein'ın sıcaklığını şöyle tanımlarsa:

Öyleyse:

İkisini kıyaslayabilmek için, bir oran aramalıyız.

Einstein katısı tek-frekanslı kuantum harmonik oscilatörden oluşur, . Bu frekans, eğer gerçekten var olsaydı, katıdaki sesin hızıyla bağlantılı olurdu. Eğer sesin ilerlemesini birbirine çarpan bir dizi atom olarak düşünürsek, atomik örgü tarafından sürdürülebilir minimum dalga boyuna 

Böylelikle Einstein sıcaklığı:

Ve aradığımız oran:

Şimdi her iki model de aynı grafik üzerinde çizilebilir. Bu oran, bir 3-boyutlu küre hacminin, onu içeren küpün hacmine oranının küp kökü olduğuna dikkat edelim; bu sadece yukarıdaki enerji integralini hesaplarken Debye tarafından kullanılan düzeltme faktörüdür.

Alternatif olarak, 2 sıcaklığın oranı, tüm osilatörlerin salınacağı Einstein'ın tek frekansının ve Debye'nin maksimum frekansının oranı olarak görülebilir. Einstein'ın tek frekansının Debye modeli için mevcut olan frekansların ortalaması olduğu görülebilir.

Debye sıcaklık tablosu

Debye modeli tamamen doğru olmasa da, diğer katkıların (oldukça mobil iletim elektronları gibi) ihmal edilebilir olduğu yalıtkan, kristal katıların düşük sıcaklık ısı kapasitesi için iyi bir yaklaşım verir. Metaller için ısıya elektron katkısı T ile orantılıdır, bu da, alçak sıcaklıklarda atomik örgü titreşimleri i tarafından domine edilir. Bu durumda, Debye modeli, yalnızca belirli ısının örgü katkısı için yaklaşık olarak söylenebilir. Aşağıdaki tabloda çeşitli saf elementler için Debye sıcaklıkları listelenmiştir::

Alüminyum428 K
Berilyum1440 K
Kadmiyum209 K
Sezyum38 K
Karbon2230 K
Krom630 K
Bakır343.5 K
Altın170 K
Demir470 K
Kurşun105 K
Mangan 410 K
Nikel450 K
Platin240 K
Safir1047 K
Silisyum645 K
Gümüş215 K
Tantam240 K
Kalay(beyaz) 200 K
Titanyum420 K
Volfram 400 K
Çinko327 K

Debye modelinin deneysel verilere uyması, genellikle Debye sıcaklığının sıcaklığa bağlı olmasına izin vererek fenomenolojik olarak geliştirilir;[1] örneğin, sıcaklık Mutlak sıfırdan yaklaşık 100 K'ye yükseldiğinde, su buzunun değeri yaklaşık 222 K'den 300 K'ye yükselir.

Diğer yarı-parçacıklar için kapsama

Diğer bozonik yarı-parçacıklar için, mesela fononlar (kuantize olmuş ses dalgaları) yerine ferromıknatıslardaki magnonlar için benzer sonuçlar kolayca elde edilebilir. Bu durumda, düşük frekanslarda farklı dağılma ilişkilerine (dispersion relation) sahiptir. Örneğin, magnonlar için  , fonon olsaydı  (dalga vektörü ). Ayrıca seviyelerin yoğunluğu farklılık gösterir. (Örneğin ). Sonuç olarak ferromıknatıslarda, ısı kapasitesine magnon katkısı olur. , bu, yeterince düşük sıcaklıklarda fonon katkısını domine eder, . Buna karşın metallerde, düşük sıcaklıklardaki asıl ısı kapasitesine yapılan katkı , elektronlardan gelmektedir. Fermiyoniklerdir, ,Arnold Sommerfeld'e kadar uzanan farklı metotlarla hesaplanırlar.

Sıvılar için kapsama

Sıvılar sadece boyuna fononları destekleyebileceği, enine fononları desteklemeyeceği için, uzun bir süre boyunca, fonon teorisinin sıvıların ısı kapasitesini açıklamayacağını düşünülüyordu, katılardaki ısı kapasitesinin 2/3'ünden sorumlu olduklarını düşünürsek haksız bir çıkarım değildi. Ancak, nötronlar ve X-Işınları ile yapılan Brillouin saçılması deneyleri Yakov Frenkel'in sezgilerini destekliyordu.[2] Bununla; her ne kadar Frenkel frekansı denilen, eşik frekansının üzerindeki frekanslarla sınırlı olsa da, enine fononların sıvılarda da mevcut olduğu anlaşıldı. Enerjinin çoğu bu yüksek-frekans modlarında bulunduğu için, basit sıvıların deneysel ısı kapasitelerine iyi bir yakınlık elde etmek için Debye modelinin basit bir modifikasyonu yeterlidir.[3]

Ayrıca bakınız

Başvurular

  1. ^ Patterson, James D; Bailey, Bernard C. (2007). Solid-State Physics: Introduction to the Theory. Springer. ss. 96-97. ISBN 978-3-540-34933-4. 
  2. ^ In his textbook Kinetic Theory of Liquids (engl. 1947)
  3. ^ Bolmativ, Brazhin, Trachenko, The phonon theory of liquid thermodynamics, Sci Rep 2:421 (2012).

Konuyla ilgili yayınlar

  • CRC Kitabının Kimya ve Fizik, 56 Edition (1975-1976)
  • Schroeder, Daniel V. Giriş için Termal Fizik. Addison-Wesley, San Francisco (2000). Bölüm 7.5.

Dış bağlantılar

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Elektromanyetik radyasyon</span>

Elektromanyetik radyasyon, elektromanyetik ışınım, elektromanyetik dalga ya da elektromıknatıssal ışın bir vakum veya maddede kendi kendine yayılan dalgalar formunu alan bir olgudur. Elektromanyetik dalgalar, yüklü bir parçacığın ivmeli hareketi sonucu oluşan, birbirine dik elektrik ve manyetik alan bileşeni bulunan ve bu iki alanın oluşturduğu düzleme dik doğrultuda yayılan, yayılmaları için ortam gerekmeyen, boşlukta c ile yayılan enine dalgalardır. Elektromanyetik dalgalar, frekansına göre değişik tiplerde sınıflandırılmıştır. Bu tipler sırasıyla :

Dalga-parçacık ikililiği teorisi tüm maddelerin yalnızca kütlesi olan bir parçacık değil aynı zamanda da enerji transferi yapan bir dalga olduğunu gösterir. Kuantum mekaniğinin temel konsepti, kuantum düzeyindeki objelerin davranışlarında ‘’parçaçık’’ ve ‘’dalga’’ gibi klasik konseptlerin yetersiz kalmasından dolayı bu teoriyi işaret eder. Standart kuantum yorumları bu paradoksu evrenin temel özelliği olarak açıklarken, alternatif yorumlar bu ikililiği gelişmekte olan, gözlemci üzerinde bulunan çeşitli sınırlamalardan dolayı kaynaklanan ikinci dereceden bir sonuç olarak açıklar. Bu yargı sıkça kullanılan, dalga-parçacık ikililiğinin tamamlayıcılık görüşüne hizmet ettiğini, birinin bu fenomeni bir veya başka bir yoldan görebileceğini ama ikisinin de aynı anda olamayacağını söyleyen Kopenhag yorumu ile açıklamayı hedefler.

Fotoelektrik etki ya da fotoemisyon, ışık bir maddeyi aydınlattığında elektronların ya da diğer serbest taşıyıcıların ortaya çıkmasıdır. Bu bağlamda ortaya çıkan elektronlar, fotoelektronlar olarak adlandırılır. Bu olay genellikle elektronik fiziğinde hatta kuantum kimyası ya da elektrokimya gibi alanlarda çalışılır.

Planck sabiti (h), bir fizik sabitidir ve kuantum mekaniğindeki aksiyonum kuantumu için kullanılır. Değeri h= 6.62607015×10−34 J⋅s' dir. Planck sabiti daha önceleri bir Fotonun enerjisi (E) ile elektromanyetik dalgasının frekansı (ν) arasında bir orantı idi. Enerji ile frekans arasındaki bu ilişki Planck ilişkisi veya Planck formülü olarak adlandırılır:

Süperiletkenlik, süperiletken adı verilen maddelerin karakteristik bir kritik sıcaklığın (Tc) altında derecelere soğutulmasıyla ortaya çıkan, maddenin elektriksel direncinin sıfır olması ve manyetik değişim alanlarının ortadan kalkması şeklinde görülen bir fenomendir. 8 Nisan 1911 tarihinde Hollandalı fizikçi Heike Kamerlingh Onnes tarafından keşfedilmiştir. Ferromanyetizma ve atomik spektrumlar gibi, süperiletkenlik kuantum mekaniğine girer. Karakteristik özelliklerini Meissner efektinden alır; süperiletken, süperiletkenlik durumuna geçerken bütün manyetik alan çizgilerini içeriden dışarıya atar. Meissner efektinin görülmesi de süperiletkenliğin klasik fizik tarafından mükemmel iletkenlik olarak tasvir edilmesini olanaksız hale getirir.

<span class="mw-page-title-main">İyonosfer</span>

İyonosfer, atmosferin elektromanyetik dalgaları yansıtacak miktarda iyonların ve serbest elektronların bulunduğu 70 km ile 400 km lik kısmı. Termosferi tamamen kapsarken, mezosfer ve ekzosferin bir kısmını kapsar.

Isı iletkenlik ya da termal iletkenlik, fizikte malzemenin ısı iletim kabiliyetini anlatan bir özelliktir. k harfi ile ifade edilir.

<span class="mw-page-title-main">Bose-Einstein yoğunlaşması</span>

Bose-Einstein yoğunlaşması (BEY), parçacıkları bozonlardan oluşan maddelerin en alt enerji seviyesinde yoğunlaştığı, kuantum etkilerinin gözlenebildiği maddenin bir halidir. Bozonik atomlar için, seyreltilmiş gaz halinde lazer soğutması aracılığıyla mutlak sıfır sıcaklığına doğru inilerek bu hale geçiş yani yoğunlaşma sağlanabilir. Atomların klasik gazlardan farklı olarak Maxwell-Boltzmann istatistiği yerine Bose-Einstein istatistiğine makroskobik olarak/büyük ölçekte uyması BEY'nin belirleyici özelliğidir.

<span class="mw-page-title-main">Enerji seviyesi</span>

Enerji seviyesi, atom çekirdeğinin etrafında katman katman biçiminde bulunan kısımların her biridir. Bu yörüngelerde elektronlar bulunur. Yörüngenin numarası; 1, 2, 3, 4, ... gibi sayı değerlerini alabilir. Yörünge numarasına baş kuantum sayısı da denir ve "n" ile gösterilir. Yörünge numarası ile yörüngenin çekirdeğe uzaklığı doğru orantılıdır.

<span class="mw-page-title-main">Titreşim</span>

Titreşim bir denge noktası etrafındaki mekanik salınımdır. Bu salınımlar bir sarkaçın hareketi gibi periyodik olabileceği gibi çakıllı bir yolda tekerleğin hareketi gibi rastgele de olabilir.

<span class="mw-page-title-main">Kuantum mekaniği</span> atom altı seviyede çalışmalar yapan bilim dalı

Kuantum mekaniği veya kuantum fiziği, atom altı parçacıkları inceleyen bir temel fizik dalıdır. Nicem mekaniği veya dalga mekaniği adlarıyla da anılır. Kuantum mekaniği, moleküllerin, atomların ve bunları meydana getiren elektron, proton, nötron, kuark, gluon gibi parçacıkların özelliklerini açıklamaya çalışır. Çalışma alanı, parçacıkların birbirleriyle ve ışık, x ışını, gama ışını gibi elektromanyetik ışınımlarla olan etkileşimlerini de kapsar.

Dulong-Petit Yasası, bir termodinamik yasası olup, 1819 yılında Fransız fizikçiler Pierre Louis Dulong ve Alexis Thérèse Petit tarafından, bir kristalin molar özgül ısısı olarak ifade edilmiştir. Bu iki bilim insanı, deneysel yöntemle, bir dizi maddenin ağırlık başına düşen ısı kapasitesini, maddelerin tahmini göreceli atom ağırlıkları ile çarptıktan sona sabit bir derece yakın buldu. Bu atom ağırlıkları kısa süre öncesinde Dalton tarafında öne sürülmüştü. Modern anlamda, Dulong ve Petit, herhangi bir katı maddenin bir mol ısı kapasitesini ‘3R’olarak buldu. Burada ‘R’ evrensel gaz sabiti olarak ifade edilmektedir. Dulong ve Petit, buldukları ısı kapasitesinin R sabiti ile ilişkili olduğundan habersizdi, çünkü bu sabit, gazların kinetik teorisinden sonra tanımlanmıştı. 3R değeri yaklaşık olarak, Kelvin başına 25 Joul’dür. Aslında, Dulong ve Petit, kristallerin, bir mol atom başına düşen ısı kapasitesini bulmuştu.

<span class="mw-page-title-main">Kara cisim ışınımı</span> opak ve fiziksel yansıma gerçekleştirmeyen siyah cisimden yayılan ve sabit tutulan tekdüze ısı

Siyah cisim ışıması içinde elektromanyetik ışıma ya da çevresinde termodinamik dengeyi sağlayan ya da siyah cisim tarafından yayılan ve sabit tutulan tekdüze ısıdır. Işıma çok özel bir spektruma ve sadece cismin sıcaklığına bağlı olan bir yoğunluğa sahiptir. Termal ışıma, birçok sıradan obje tarafından kendiliğinden yayılan bir siyah cisim ışıması sayılabilecek türden bir ışımadır. Tamamen yalıtılmış bir termal denge ortamı siyah cisim ışımasını kapsar ve bir boşluk boyunca kendi duvarını yaratarak yayılır, boşluğun etkisi göz ardı edilebilecek kadar küçüktür. Siyah cisim oda sıcaklığında siyah görünür, yaydığı enerjinin çoğu kızılötesidir ve insan gözü ile fark edilemez. Daha yüksek sıcaklıklarda, siyah cisimlerin özkütleleri artarken renkleri de soluk kırmızıdan kör edecek şekilde parlaklığı olan mavi-beyaza dönüşür. Gezegenler ve yıldızlar kendi sistemleri ve siyah cisimler ile termal dengede olmamalarına rağmen, yaydıkları enerji siyah cisim ışımasına en yakın olaydır. Kara delikler siyah cisim olarak sayılabilirler ve kütlelerine bağlı bir sıcaklıkta siyah cisim ışıması yaptıklarına inanılır . Siyah Cisim terimi, ilk olarak Gustav Kirchhoff tarafından 1860 yılında kullanılmıştır.

Modern kuantum (nicem) mekaniğinden önce gelen eski kuantum (nicem) kuramı, 1900 ile 1925 yılları arasında elde edilen sonuçların birikimidir. Bu kuramın, klasik mekaniğin ilk doğrulamaları olduğunu günümüzde anladığımız bu kuram, ilk zamanlar tamamlanmış veya istikrarlı değildi. Bohr modeli çalışmaların odak noktasıydı. Eski kuantum döneminde, Arnold Sommerfield, uzay nicemlenimi olarak anılan açısal momentumun (devinimin) z-bileşkesinde nicemlenim yaparak önemli katkılarda bulunmuştur. Bu katkı, electron yörüngelerinin dairesel yerine eliptik olduğunu ortaya çıkarmıştır ve kuantum çakışıklık kavramını ortaya atmıştır. Bu kuram, electron dönüsü hariç Zeeman etkisini açıklamaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Isıl kütle</span>

Isıl kütle, Albert Einstein'ın kütle enerji denkliğinden bulunulan sıcaklık akımında termal enerji denkliği olarak tanımlanır. Isıl kütle teorisi, Zeng-Yuan Guo tarafından ileri sürülmüş kütle enerji çiftliğine ait sıcaklıkla ilgili konvensiyonel süreçte enerji gibi veya transfer sürecinde kütle özellikleri gösterir. Kütle sıcaklık, sıcaklık transferinde duruma ve kütle sıcaklığına neden olur. Kütle sıcaklığın oldukça küçük olduğu için çok nadir ölçülür ancak çok hızlı sıcaklık veya çok aşırı sıcaklık transferinde kendi değerini gösterebilir. Geleneksel olan Kalori teorisinden ayrılan kütle olmadan madde ısı olarak hareket eder. Isıl kütle teorisi kütle ile akışkan madde olarak hareket eder.

Isıl ışınım maddedeki yüklü parçacıkların ısıl hareketiyle meydana gelmiş elektromanyetik ışınımdır. Isısı mutlak sıfırdan büyük olan her madde ısıl ışınım yayar. Isısı mutlak sıfırdan büyük olan maddelerde atomlar arası çarpışmalar, atomların ya da moleküllerin kinetik enerjisinde değişime neden olur.

<span class="mw-page-title-main">Planck yasası</span> belirli bir sıcaklıkta termal denge durumunda bulunan bir kara cisim ışımasının yaydığı elektromanyetik radyasyonu ifade eden terim

Planck yasası belirli bir sıcaklıkta termal denge durumunda bulunan bir kara cisim ışımasının yaydığı elektromanyetik radyasyonu ifade eder. Yasa 1900 yılında Max Planck bu ismi önerdikten sonra isimlendirilmiştir. Planck yasası modern fiziğin ve kuantum teorisinin öncül bir sonucudur.

<span class="mw-page-title-main">Elektriksel özdirenç ve iletkenlik</span> Wikimedia anlam ayrımı sayfası

Elektriksel öz direnç, belirli bir malzemenin elektrik akımının akışına karşı nicelleştiren bir özelliktir. Düşük bir direnç kolaylıkla elektrik akımının akışını sağlayan bir malzeme anlamına gelir. Karşıt değeri, elektrik akımının geçiş kolaylığını ölçen elektriksel iletkenliktir. Elektriksel direnç, mekanik sürtünme ile kavramsal paralelliklere sahiptir. Elektriksel direncin SI birimi ohm, elektriksel iletkenliğin birimi ise siemens (birim) (S)'dir.

<span class="mw-page-title-main">Negatif kütle</span>

Negatif kütle, teorik fizikte normal kütlenin zıt işaretlisi olan varsayımsal madde kavramıdır, örneğin -2 kg. Bu durum bir ya da daha fazla enerji koşulunu ihlal eder ve negatif kütle için çekimin kuvvet olması gerektiği ve pozitif yönlü ivmeye sahip olması gerektiği anlaşmazlığından kaynaklanan bazı garip özellikler gösterir. Negatif kütle, solucan deliği inşa etme gibi bazı kuramsal teorilerde kullanılır. Egzotik maddeye benzeyen en yakın bilinen örnek Casimir etkisi tarafından üretilen sözde negatif basınç yoğunluğunun alanıdır. Genel izafiyet teorisinin kütleçekimini ve pozitif, negatif enerji yüklerinin hareket yasasını iyi tanımlamasına rağmen negatif kütle dolayısıyla başka temel kuvvetleri içermez. Diğer yandan, standart model, temel parçacıkları ve diğer temel kuvvetleri iyi tanımlamasına ve kütleçekimi kütle merkezini ve eylemsizliği derinlemesine içermesine rağmen kütleçekimini içermez. Negatif kütlenin kavramının daha iyi anlaşılabilmesi için kütleçekimini açık bir şekilde ifade eden modelle birlikte diğer temel kuvvetler de gerekebilir.

<span class="mw-page-title-main">Doğrudan ve dolaylı bant aralığı</span>

Doğrudan ve dolaylı bant aralığı yarı iletken fiziğinde iki bant aralığı tiptir. Hem iletim bantındaki minimum enerji durumu, hem değerlik bantındaki maksimum enerji durumu, Brillouin bölgesinde belirli bir kristal momentumu (k-yöney) ile karakterize edilir. K-yöneyleri aynı ise, buna "doğrudan bant aralığı" denir. Eğer farklısa, “dolaylı bant aralığı” denir. Elektronların ve deşiklerin kristal momentumu, hem iletim bandında hem de değerlik bantında aynı ise, bant aralığı "doğrudan bant aralığı" olarak adlandırılır; elektron doğrudan foton yayabilir. Bir "dolaylı bant aralığında", bir foton yayıla bilinmez, zira elektron bir ara durumdan geçmeli ve momentumu kristal kafesine aktarmalıdır. Doğrudan bant aralıklı malzeme örnekleri, InAs, GaAs gibi bazı III-V materyallerini içerir. Dolaylı bant aralıklı malzemeleri Si, Ge içerir. Bazı III-V materyalleri de, örneğin AlSb gibi dolaylı bant aralıklıdır.