Edebiyat, yazın veya literatür, dil aracılığıyla; duygu, düşünce, hayal, olay, durum veya herhangi bir olgunun edebî bir tarzda ve etkili bir şekilde yazılı veya sözlü anlatımını gerçekleştiren; malzemesi söz ve ses; muhatabı insan olan bir sanat dalıdır. Edebî yazılar yazan sanatçılara edebiyatçı denir. Daha kısıtlayıcı bir tanımla, edebiyatın; bir sanat formu olarak oluşturulan yazılar olduğu düşünülmüştür. Bunun nedeni, günlük kullanımdan farklı olarak edebiyatın, dil ürünü olmasıdır.
Slogan veya motto, bir kimlik, grup, örgüt veya kurumun amaç ve araçlarını genel olarak tanımlayan bir deyiş veya sözcük listesine verilen isim.
İbn Rüşd, Endülüslü-Arap felsefeci, hekim, fıkıhçı, matematikçi ve tıpçı. Tercüme ve yorumlamalarıyla Aristo'yu Avrupa'ya yeniden tanıtmıştır. İslam felsefesinde Aristocu akım olan meşşailiğin temsilcilerindendir.
Barok, Avrupa'da yaygınlaşan sanatta bir anlatım biçimidir. Barok kelimesi, Portekizce düzensiz inci anlamına gelen barroco sözcüğünden türemiştir. Barok sözcüğü, birbirinden ayrı iki şeyi tanımlar; sanat tarihinde, Rönesans ile klasikçilik arasında kalan bir dönemi ve bütün çağlarda verilmiş bazı eserlerin tarzını, başlangıcı ve bitişi için kesin bir tarih verilememekle birlikte 14. ve 18. yüzyıllar arasında oluşup şeklini almış bir dönemdir. Mimarlık, müzik, resim ve heykelin etkileyici temalar altında birleştirilmesi amacını güder. Abartılı hareket duygusu ve net gözüken detayları ile dönemin müzik ve edebiyatında da kendini gösterir. Yoğun bir etki bırakan bu anlatım biçimi, kendi alanında fazla eser verildiğinden dolayı bir dönem adı olarak anılmaya başlanmıştır. 1699'da İtalya'da kilise etkisinde doğmuş ve tüm Avrupa'ya yayılmıştır.
İtalyanca, çoğunluğu İtalya ve İsviçre'nin güneyindeki Ticino kantonunda yaşayan 61 milyon kişi tarafından konuşulan Hint-Avrupa dil ailesine mensup bir Latin dilidir. İtalyan asıllı göçmenlerce Amerika Birleşik Devletleri'nde, Arjantin'de, Brezilya'da, Kanada'da ve Avustralya'da da sıkça konuşulur.
Dante Alighieri, İtalyan şair ve siyasetçi.
İlahi Komedya, Dante tarafından 1308 civarında yazılmaya başlanan ve 1321 civarında, yazarın ölümünden kısa bir süre önce tamamlanan epik şiir. İtalyan edebiyatının en önemli örneği ve dünya edebiyatının en önemli eserlerinden biri olarak kabul edilir. İlahi Komedya'da Dante, ölüm sonrası sırasıyla Cehennem, Araf ve Cennet'te geçen seyahati, hikâyenin kahramanı da olan kendisinin ağzından anlatır. Orta Çağ'da "komedya", "tragedya"nın aksine, sonu iyi biten hikâye anlamına gelirdi. Burada eserin adındaki "komedya" kelimesi, öyküsünün güldürü unsurları taşıdığı anlamına gelmez.
Decameron, Giovanni Boccaccio tarafından yazılmıştır. 1348'de Avrupa'da büyük bir veba salgını olur. Salgın boyunca tanık olduğu olaylardan etkilenen Boccaccio, 1348'de başlayıp, 1351'de bitirdiği Decameron'da salgın günlerinin Floransa'sını ele alır.
Magnum opus, Latince "büyük iş" anlamına gelen bir deyiştir. Yazıldığı gibi okunur.
Latin şu anlamlarda kullanılabilir:
Korsikaca, Fransa'nın Korsika bölgesinde konuşulan bir Latin dilidir. Yaklaşık 400.000 kişi tarafından konuşulur. İtalyancanın Toskana lehçesiyle benzer özellikler taşımaktadır. Fransız hükûmeti tarafından herhangi bir resmilik kazandırılmamış bir dil olan Korsikaca yok olmakta olan diller arasındadır.
İtalyan Edebiyatı, İtalyan yazarlarca İtalyanca yazılmış edebiyat yapıtlarını kapsar. İtalya'nın siyasal birliğini 19. yüzyıla kadar kuramaması ve Katolik Kilisesi'nin etkisiyle, yazılı metinlerde uzun süre Latince kullanılmış ve yerel bir dilin yaygınlaşması öbür Avrupa ülkelerine göre daha geç başlamıştır. 12. ve 14. yüzyıllar arasında İtalya'da Fransızca düzyazı ve koşukla yazılmış romanslar okunmuş ve klasik metinlerden uyarlamalar yapılmıştır. Böylece 13. yüzyılda bir Fransız-İtalyan edebiyatı gelişmiştir. İtalyanlar Fransız öykülerini çoğu zaman uyarlayarak ve bunlara çeşitli eklemeler yaparak kaleme almışlardır. Bu edebiyatta Fransızca kullanılmakla birlikte, yazarlar yapıtlarına yer yer kendi lehçelerinin özelliklerini de katmışlardır.
Batı edebiyatlarının temelini Yunan ve Latin edebiyatı oluşturur. Yunan Edebiyatı'nda İlyada ve Odise destanlarıyla Homeros, trajedileriyle Aiskhilos, Sophokles ve Euripides, komedileriyle Aristophanes, tarih eserleriyle Herodot, felsefe eserleriyle Eflatun, Aristoteles, fablleriyle Ezop kendinden sonrakileri etkilemiştir. Yunan edebiyatı MÖ 2. yüzyılda biter.
Babil Kulesi, Tevrat'ta ve dünyanın birçok bölgesinde yerel efsanelerde bahsi geçen, Tanrı'ya ulaşmak için inşa edilen kule. Kur'an'da da benzer ama farklı bir hikâye geçmektedir.
Kantat bir çalgı eşliğinde söylenen ve genellikle birden fazla bölüm içeren sözlü bestedir.
Sicilya Okulu, 13. yüzyılda, II. Friedrich ile oğlu Manfredi'nin sarayında toplanan Sicilyalı, Güney İtalyalı ve Toscanalı şairler grubunun; özellikle de, onların başlattıkları şiir hareketinin adıdır.
Monarchia (Monarşi) ya da De Monarchia, Dante Alighieri'nin laik iktidar ile dini iktidarı ele aldığı bir incelemedir. Dante bu Latince metniyle, dönemin en ihtilaflı konularından biri hakkında görüşünü dile getirmiş oluyordu: Kutsal Roma İmparatoru'nun temsil ettiği laik otorite ile papanın temsil ettiği dini otorite. Dante'nin bu sorunla ilgili bakış açısı bilinir, çünkü şair siyasal etkinliği boyunca papa VIII. Bonifatius'un dünyevi taleplerine karşı Floransa şehir hükûmetinin özerkliğini savunmak için mücadele vermişti.
Poğaça, bir çörek türüdür. Balkan, Levant ve Macaristan mutfaklarında bulunur, mayalı veya mayasız yapılabilir. Genellikle buğday unundan yapılır, ancak arpa ve bazen çavdar eklenebilir. Poğaçanın içi haşlanmış patates, pişmiş kıyma, zeytin veya peynirle doldurulabilir. Poğaça hamurunda susam, siyah çörek otu veya kurutulmuş dereotu gibi tahıllar ve otlar bulunabilir veya üstüne serpilebilir.
Adolf Hitler'in özel kütüphanesi, Alman devlet kütüphanesi için satın aldığı kitaplar hariç Adolf Hitler'in özel kitap koleksiyonuydu. Hitlerjugend'in lideri olan Baldur von Schirach, Hitler'in yaklaşık 6.000 cilt kitabı bulunduğunu ve her birini okuduğunu iddia etti. Diğer tahminler ise 16.000 cildi buldu. Tarihçiler, koleksiyonunun 2/3'üne dokunmadığını ve kalan kalemlerin kendi notlarını ve işaretlerini içerdiğini söylemektedirler. Müttefikler tarafından birkaç kitap imha edildiği için, bu tutarı teyit edecek kayıt bulunmamaktadır.
Arnavutça, ait olduğu Hint-Avrupa Dil Ailesi'ne ait özellikler barındırmasına rağmen bulunduğu grup içinde yalıtılmış bir haldedir. Arnavutçanın dahil olduğu bu grupta konuşulmaya devam eden diğer diller Ermenice ve Yunancadır. Dilin kökeni hakkındaki ilk çalışmaları yapan ve Arnavutçanın Hint-Avrupa Dil Ailesi'ne mensup olduğunu kanıtlayan kişi Alman filolog Franz Bopp'dur. Arnavutçanın, eski zamanlarda Balkanlar'da konuşulan bir dil olan İlir diliyle bağlantısı olup olmadığı sıklıkla tartışılan bir konudur.