
Taoizm, Antik Çin'de ortaya çıkmıştır ve temeli Laozi'nın yazılı eseri Dao De Jing'e dayanan bir öğretidir. Dao öğretinin temelidir. Çincede yol, yürümek, konuşmak, yön, yöntem, akış vb. anlamlara işaret eder. Dao Öğretisi'nin kurucu üstadları Laozi, Çuangzi ve Liezi'dir. Bu üstadların yazıları kozmogoni yani kainat ve onun doğuşu, kainatın yasa ve ilkeleri, insan ve doğanın kainat ile bağı, toplumsal yönetişim ilişkilerinin asıl doğası üzerine kuruludur. Antik Çin'de ortaya çıkan astronomi, hekimlik ve birçok doğa bilimlerinin köksel savını oluşturmuştur. Bahar-Güz Devri ve takip eden Savaşan Eyaletler Devrinde Çin'de ortaya çıkmış Yüz Düşünce Okulu içinde yer alan en önemli birkaç akımdan biridir. Bu akımlar arasında Kongzi (Konfüçyüs) de yer almaktadır.

Aristoteles veya kısaca Aristo, Antik Yunanistan'da klasik dönem aralığında yaşamını sürdürmüş olan Yunan filozof, polimat ve bilgedir.

Baruch Spinoza, Yahudi kökenli Hollandalı filozof. Aydınlanmanın erken dönem düşünürlerinden olan Spinoza, evren ve insan hakkında modern fikirler ileri sürerek öncü ahit eleştirileri yapmış ve zamanla 17. yüzyıl felsefesinin en önde gelen rasyonalistlerinden biri olarak kabul edilmiştir. Descartes'ın fikirlerinden etkilenen Spinoza, Hollanda Altın Çağının önde gelen filozofu olmuştur.

Henri-Louis Bergson, Fransız filozoftur.

Solili Chrysippus veya Hrisippos, Yunan Stoacı bir filozoftur. Kilikya'nın Soli kentinin yerlisiydi, ancak genç bir adam olarak Atina'ya taşındı ve burada Stoacı okulda Cleanthes'in öğrencisi oldu. Cleanthes, MÖ 230 civarında öldüğünde, Chrysippus okulun üçüncü başkanı oldu. Üretken bir yazar olan Chrysippus, okulun kurucusu Citium'lu Zeno'nun temel doktrinlerini genişletti ve ona Stoacılığın İkinci Kurucusu unvanını kazandırdı.

Lukretius, MÖ 95 - MÖ 55 yılları arasında yaşamış Romalı şair ve filozof. Felsefenin Latince yayılmasında Lucretius'un Cumhuriyet döneminin sonlarında Epikourosçuluğun yayılmasında belirleyici bir rol oynayan De rerum natura eseri büyük katkı sağlamıştır. Epikouros'un Peri Physeos'ta açıkladığı doktrini anlatırken Romalı Epikourosçulann geleneğine uyarak Latince yazmıştır. Empedokles'in kozmolojik şiirinin edebi modelinden ilham alarak ve şiirini zarif heksametron (altılı) ölçüsüyle yazmıştır. Epikourosçuluğa fazla sempati duymayan Cicero bile kardeşi Ouintus'a yazdığı bir mektupta Lucretius'un edebi dehasına ve sanatına duyduğu hayranlığı ifade eder. Lucretius Epikourosçu doktrinin belli başlı argümanlannı ele alırken Yunan kaynağına tamamen sadık kalır. Yunan olduğuna şüphe olmayan bir felsefe doktrinini sunarsa da, anlatımının tonu ve etkisi tamamıyla kendine özgü bir retorik ve duygu gücüne sahiptir, Yunan ve Roma uygarlıklarının dilsel ve kültürel sınırlarını aşar. Mahareti, dünya konusunda yeni bir kuramı tasvir ederken Latincede hem yeni kelimeler türetmesinde hem de mos maiorum'un anlamlı terimlerini içeriden değiştirmesinde yatar.Religio kavramını eleştirirken "iğrenç suçları yaratanın din olduğu"nu, İphigenia örneğinde olduğu üzere, insanları siyasi nedenlerle tanrılara insan kurban etmeye ittiğini gösterir. Eksik kalan yazılarını ölümünden bir süre sonra Cicero sona erdirmiş, derleyip düzenlemiştir.

Kindî veya tam adıyla Ebu Yusuf Yakub bin İshak el-Sebbah el-Kindî, felsefe, tıp, matematik astronomi, ilahiyat, psikoloji, fizik, kimya ve müziğe kadar pek çok bilim dalında eser yazan Arap bilim insanı.
Sofistler, MÖ 5. yüzyılda para karşılığında felsefe öğreten gezgin felsefecilerdir. Özellikle Atina’da çağın önde gelen bilgeleri var olan değerleri (kritias) eleştirmişlerdir. Göreceli ve kuşkucu düşüncenin köklerini atmışlar ve geliştirici olmuşlardır.

Yunan mitolojisinde Helenus kibar ve zeki bir kâhindi.

Nabizâde Nâzım, Osmanlı Türkü Tanzimat dönemi yazarıdır.
Bu madde, Friedrich Nietzsche'nin bibliyografyasını içermektedir.
- Müziğin Ruhundan Tragedya'nın Doğuşu
- Çağa Aykırı Düşünceler
- David Strauss: der Bekenner und der Schriftsteller, 1873
- Vom Nutzen und Nachteil der Historie für das Leben, 1874
- Schopenhauer als Erzieher, 1874
- Richard Wagner Bayreuth'da, 1876
- İnsanca, Pek İnsanca
- Böyle Buyurdu Zerdüşt
- İyinin ve Kötünün Ötesinde
- Tan Kızılığı
- Şen Bilim
- Ahlakın Soykütüğü Üzerine
- Homeros ve Klasik Dilbilim
- Schopenhauer'ci Felsefe ve Uygarlığı
- Yunanların Trajik Çağında Felsefe
- Zerdüşt Şiirine Eklemeler
- Ecce Homo
- Mektuplar

Evrim düşüncesi; türlerin zaman içerisinde değişmelerini ifade eden kavram olarak köklerini eski çağlardan; Yunanistan'dan, Roma'dan, Çin'den ve Orta Çağ İslâm biliminden alır. 17. yüzyıl sonlarında biyolojik taksonominin başlangıcıyla Avrupa'daki biyolojik düşünce; doğal teolojiye tam olarak uyan ve ortaçağ Aristo metafiziği kavramı olan, her türün kendi karakteristiği olduğunu öne süren özcülükten etkilendi. Diğer yandan Aydınlanma Çağı'nda evrimsel kozmoloji ve mekanik felsefe, fizik bilimlerinden doğa tarihine kadar yayıldı. Natüralistler türlerin çeşitliliğine odaklandı ve sonradan "soy tükenmesi" kavramı ile doğa görüşünün temelini sarsan paleontoloji ortaya çıktı. 19. yüzyılın başlarında Jean-Baptiste Lamarck, ilk tamamen biçimlendirilmiş evrim teorisi olan türlerin transmutasyonu teorisini ortaya attı.

Lucius Livius Andronicus, Eski Latince döneminde eserler vermiş olan Greko-Romen dramatist, epos yazarı. Çalışmalarına Romalı soylu bir ailenin hizmetindeki bir eğitimci olarak, içlerinde Homeros'un Odysseia'sının da bulunduğu Yunanca eserleri Latinceye çevirerek başladı. Bunu yaparkenki amacı, derslerinde bu eserleri ders kitabı olarak kullanmaktı. Sahnelemek için yazdığı eserler, hem tragedya hem de komedya türünde, Antik Roma'da Latin diliyle yazılmış ilk dramatik eserler olarak bilinmektedir. Komedilerini Yunan Yeni Komedyası ve Yunan kostümleri giymiş belli başlı karakterler üzerine kurdu. Bundan dolayı Romalılar bu yeni türü comoedia palliata olarak adlandırdılar. Romalı biyografi yazarı Suetonius, daha sonraları Livius Andronicus ve Ennius için "yarı Yunan" terimini icat etti. Bu tür, gelecek kuşak dramatistleri tarafından Andronicus'un ayak izlerini takip etmek amacıyla taklit edildi. Bu yüzden Andronicus, Roma dramasının ve geniş çerçevede Latin edebiyatının babası sayıldı. Öyle ki Latince yazan ilk edebiyatçı odur. İleriki kuşağın edebiyatçıları olan Varro, Cicero ve Horatius, Livius Andronicus'u Latin edebiyatının kurucusu olarak takdîr etmişlerdir. Andronicus, ismi bilinen en eski Romalı şairdir.
Annales Yazarları Roma tarihçileri arasından bir gruba verilen isim. Faal oldukları dönem İkinci Kartaca Savaşı ile Sulla'nın diktatörlüğü arasındaki dönemdir. Bu yazarlar Roma tarihini en erken zamanlardan başlayarak kendi yaşadıkları döneme dek yazmışlardır. Kendi dönemlerindeki olaylar daha ayrıntılı biçimde ele alınmıştır. Annales yazarları tarihçilerden farklıdır. Bir annales yazarının esas yaptığı, basitçe yaşanan olayları kayda geçirmekti. Yine de iki sınıf arasında geçişkenlik vardır. Bazı durumlarda "annales yazarı" Roma devrinde eser vermiş iki sınıf için de kullanılır.

Aratos, Antik Çağ'da yaşamış stoacı filozof, şair, matematikçi ve astronom. İlk eğitimini Tarsus'ta tamamlamış Aratos, daha sonra yirmili yaşlarında matematik ve astronomi öğrenimi yapmak için Atina’ya gitti, bu arada Stoacı filozof Zenon’dan felsefe okudu.

Messanalı Dicaearchus, ayrıca Dicearchus veya Dicearch olarak da bilinen Yunan filozof, kartograf, coğrafyacı, matematikçi ve yazardır.

Kalkedonlu Ksenokrates, Yunan filozof, matematikçi ve MÖ 339/8'den 314/3'e kadar Platonik Akademinin lideri (bilgin) Öğretileri, genellikle matematiksel öğelerle daha yakından tanımlamaya çalıştığı Platon'un öğretilerini takip etti. Ayrıca otuz üçler konseyinin hevesli bir öğrencisiydi. Üç varoluş biçimini ayırt etti: Duyarlı, anlaşılır ve ikisinin birleşiminden oluşan üçüncüsü, sırasıyla duyu, akıl ve görüşe karşılık geliyordu. Birliği ve dualiteyi evreni yöneten tanrılar ve ruhu kendi kendine hareket eden bir sayı olarak görüyordu. Tanrı her şeyi kuşatır ve ilahi ile ölümlü arasında, ruhun koşullarından oluşan iki şeytani güç vardır. O, matematiksel nesnelerin ve Platonik Fikirlerin, onları ayıran Platon'un aksine aynı olduğunu savundu. Ahlakta, erdemin mutluluk ürettiğini, ancak harici malların ona hizmet edebileceğini ve amacını gerçekleştirmesini sağlayabileceğini öğretti.
Sokratik diyolog, Sokratik yöntemin uygulandığı ve genellikle ana karakterinin Sokrates olduğu diyaloglardır. Bu türün ilk örnekleri Platon ve Ksenofon tarafından verilmiştir.
Yunan mitolojisinde, Pallas, hadım edilen Uranüs'ün kanından ve Gaia'dan olan yaratıklar olan Gigantlardan biriydi. Mitograf Apollodoros'a göre, Gigantların Olimpos tanrılarıyla kozmik savaşı olan Gigantomahia sırasında, Athena tarafından öldürülüp derisi yüzüldü. Athena'nın "Pallas" lakabının kökeni belirsiz olsa da, Epicharmus'un tanımlanamayan bir oyunundan bir parçaya göre, Athena Pallas'ın derisinden pelerin yapıp onu giymeye başladıktan sonra Pallas lakabını almıştır.

Mos maiorum veya "ataların yolu", "atalardan kalma gelenek" Antik Romalılar'ın yazılı olmayan sosyal normları ve antik Roma'nın ana geleneksel prensipler bütünüdür. Mos maiorum, Antik Roma'da, ahlak, din, politik, özel ve sosyal yaşam ve askerî yaşama dair prensipleri ihtiva eden erdemler bütünüdür. Fides, Pietas, Religio ve Cultus, Disciplina, Virtus, Dignitas & Auctoritas, Mas Maiorum'un temel değerleridir.