İçeriğe atla

Dayanışma

Dayanışma, solidarizm veya solidarite; bir topluluğu oluşturan gruplar veya sınıflar arasında psikolojik bir birlik duygusu yaratan duygu, düşünce ve ortak çıkarlarla birbirlerine karşılıklı olarak bağlanmasıdır. Sınıf işbirliği savunur ve sınıf çatışmasını reddeder.[1][2][3] Kolektivizmden farklı olarak dayanışmacılık, bireyleri reddetmez ve bireyleri toplumun temeli olarak görür.[4] Toplum içindeki sosyal ilişkilerden yararlanarak insanların birbirlerine bağlı olduğunu savunur. Terim sosyal bilimlerde, özellikle sosyolojide ve psikolojide yaygın olarak kullanılır.[5]

Yukarı kalkan yumruk, işçi hareketlerinde kullanılan bir dayanışma simgesidir

Dayanışma, Avrupa Birliği Temel Haklar Bildirgesi'nin 6 koşulundan 4. olanıdır.[6] Her 20 Aralık, Uluslararası İnsani Dayanışma Günü olarak kutlanır. Biyoetik ve İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi'nin 13.maddesi dayanışmaya ayrılmıştır.[7]

Finlandiya'nın Helsinki kentindeki Helsinki Şehir Tiyatrosu, Rusya'nın Ukrayna'yı işgali sırasında Ukrayna ile dayanışma amacıyla Ukrayna bayrağının renkleriyle aydınlatıldı

Dayanışmanın ortaya çıkış biçimleri toplumdan topluma değişiklik gösterir. İlkel toplumlarda kan bağı ve akrabalık ilişkileri üzerine kurulu iken, daha gelişmiş ve karmaşık toplumlarda sosyal dayanışmanın birçok değişik kaynağı olabilir.[2]

Sosyolojide kullanımı

Durkeim'a göre dayanışma

Emile Durkeim'e göre iş bölümü bir toplum içinde düzenlemeyi ve istikrarı sağlayan bir işleve sahiptir. İş bölümünün gerçek işlevi iki ya da daha fazla kişi arasında bir dayanışma duygusu yaratmaktır ve görevler ve sorumluluklarda bir uzmanlaşma gerektirdiği için maddi nitelikte bir toplumsal olgudur.[8]

Dayanışma toplumsal dayanışmanın biçimi toplumların özelliklerine göre değişir. Durkheim, toplumsal dayanışmanın gelişmemiş toplumlarda "mekanik dayanışma", gelişmiş toplumlarda ise "organik dayanışma" şeklinde ortaya çıktığını belirtir.

Mekanik Dayanışmacı Toplum

İş bölümünün oldukça sınırlı ve farklılaşmanın fazla olmadığı geleneksel ve sanayi öncesi toplumlarda görülür. Bu tür toplumlarda bireyler birbirlerinden çok farklılaşmamışlardır. Aynı değerlere sahip oldukları, aynı duyguları paylaştıkları, aynı kutsal inancı paylaştıkları için toplumsal yapıları kendi içinde tutarlıdır. Bireyler benzer etkinliklerde bulundukları için bireysel eylem kendiliğinden kolektif kimliğe dönüşür. Bu toplumlarda kolektif bilinç egemendir. Bu kolektif bilinç Durkheim'e göre o toplumda yaşayanların ortak inanç ve duygularına karşılık gelir ve toplumun ahlaki bir temelde kavranmasını sağlar. Bu kolektif bilincin içeriğini önemli ölçüde dinsel fikirler oluşturur.[8]

Durkheim'a göre mekanik dayanışmaya dayalı toplumlarda cezalandırıcı hukuk uygulanır. Herkesin kabul ettiği ortak değer sistemine karşı yapılan bir davranış, ortak ahlaka karşı işlenmiş bir suç olarak kabul edilip şiddetle cezalandırılır. Örneğin Tanrıya veya tanrılara karşı yapılan bir saygısızlık kişinin dilinin kesilmesi ile cezalandırılır.[8]

Organik Dayanışmacı Toplum

Durkheim'e göre işbölümünün ve farklılaşmanın gelişmiş olduğu modern toplumlarda organik dayanışma ortaya çıkar. Bu toplumların sanayisi gelişmiştir ve nüfusları da yüksektir. Geleneksel toplumlardaki benzerliğe dayalı dayanışmanın yerini, farklılaşmaya dayanan organik dayanışma alır. Bireyler benzer değildir ve farklı oldukları için bir konsensüs oluşturmak zorunda kalırlar. Geleneksel bir toplumda bir aile kendi kendine yetebilirken, modern bir toplumda varlığını sürdürebilmek için fırınca, kasap, öğretmen, doktor, polis vb. birçok uzmanlaşmış hizmete ihtiyaç duyar. Bu yüzden de toplumun bütünlüğü insanların uzmanlaşması ve diğer uzmanlık hizmetlerine ihtiyaç duymaları ile sağlanır.[8]

Durkheim'e göre bu toplumlarda kolektif bilinç geleneksel toplumlardaki önemini sürdüremez. Bireyler kolektif bilincin kıskacından kurtulur ve bireyselliğini ve kişiliğini daha rahat ortaya koyar. Modern toplumlarda insanlar daha çok bir araya gelir, ama bunun nedeni kolektif bilinç değil, birbirlerine duydukları ihtiyaçlarıdır.[8]

Organik dayanışmanın olduğu toplumlarda hukuk da değişir ve onarıcı ve iade edici hukuk gelişir. Bu toplumlarda ortak değerlere karşı işlenen suçlar şiddetle cezalandırılmaz. Kişinin verdiği zararı karşılaması, yani tazmin etmesi istenir. Organik dayanışmalı toplumlarda ortak ahlaki değerler sınırlı olduğu için işlenen suça toplumdan duygusal bir tepki vermesi beklenmez. İşlenen suça karşı hukuk uygulanmasından tüm toplum değil, mahkemeler, güvenlik güçleri ve iade edici kurumlar sorumludur. Toplumdaki artan uzmanlaşma ile tutarlı şekilde toplumsal hukuk da uzmanlaşır.[8]

Atatürk'e göre dayanışma

Dayanışmacılık, Atatürk İlkelerine "halkçılık" olarak geçmiştir. Halkçılık, Mustafa Kemal tarafından kurulan Cumhuriyet Halk Partisi'nin programında şu şekilde tanımlanmıştır: "Bizim için insanlar yasa önünde tamamen eşit muamele görmek zorundadır. Sınıf, aile, fert arasında bir ayrım yapılamaz. Biz, Türkiye halkını çeşitli sınıflardan oluşan bir bütün olarak değil, sosyal yaşamın gereksinimlerine göre çeşitli mesleklere sahip olan bir toplum olarak görmekteyiz." Fakat kolektivizm ile karıştırılmamalıdır, Atatürk'ün burada bahsettiği "halkçılık", sol ülkelerin kullandığı toplumcu bir ideoloji değildir ve bireycilik ile ters değildir. Atatürk'ün halkçılığı, 1935 CHP programında ve Atatürk'ün Medeni Bilgiler kitabında bahsedildiği üzere sınıfların ortak dayanışması üzerine kurulu solidarizmi[9] ve toplumsal ayrımcılığın (din, dil, ırk vb.) bitirildiği egaliteryenizmi savunur.[10]

Atatürk aynı zamanda solidarite (dayanışma) için şunları söylemiştir: "Bütün insanlar, bir sosyal bedenin üyeleridir ve bu sebeple birbirine bağlıdırlar. Bu karşılıklı bağ, herkesi diğerinin yükümlülüğüne de karıştırır."[11]

Kaynakça

  1. ^ TDK sözlüğü, dayanışma maddesi 18 Kasım 2015 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi..
  2. ^ a b Merriam Webster, http://www.merriam-webster.com/dictionary/solidarity 8 Mayıs 2019 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi..
  3. ^ "solidarity". 27 Ocak 2004 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 19 Mart 2018 – The Free Dictionary vasıtasıyla. 
  4. ^ Boston, 677 Huntington Avenue; Ma 02115 +1495‑1000 (2 Ekim 2018). "Social Solidarity, Human Rights, and Collective Action: Considerations in the Implementation of the National Health Insurance in South Africa". Health and Human Rights Journal (İngilizce). 7 Ocak 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 30 Ağustos 2021. 
  5. ^ Adamiak, Stanisław; Chojnacka, Ewa; Walczak, Damian (1 Aralık 2013). "Social Security in Poland – cultural, historical and economical issues". Copernican Journal of Finance & Accounting. 2 (2): 11-26. doi:10.12775/cjfa.2013.013Özgürce erişilebilir. 24 Ekim 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 30 Ağustos 2021. 
  6. ^ Union, the European. "Charter of Fundamental Rights of the European Union - Wikisource, the free online library". en.wikisource.org (İngilizce). 26 Ekim 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 15 Ekim 2023. 
  7. ^ "Universal Declaration on Bioethics and Human Rights". 17 Haziran 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 15 Ekim 2023. 
  8. ^ a b c d e f Klasik Sosyoloji Tarihi, sf. 95, Açık Öğretim Fakültesi Yayınları Ders Kitabı
  9. ^ Medeni Bilgiler. Toplumsal Dönüşüm Yayınları. 1930. s. 107. 
  10. ^ Medeni Bilgiler. Toplumsal Dönüşüm Yayınları. 1930. ss. 101-102. 
  11. ^ Medeni Bilgiler. Toplumsal Dönüşüm Yayınları. 1931. s. 107. 

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Hukuk</span> genellikle devlet otoritesi tarafından desteklenen kurallar ve yönergeler sistemi

Hukuk ya da tüze birey, toplum ve devletin hareketlerini, birbirleriyle olan ilişkilerini; yetkili organlar tarafından usulüne uygun olarak çıkarılan, kamu gücüyle desteklenen, muhatabına genel olarak nasıl davranması yahut nasıl davranmaması gerektiğini gösteren ve bunun için ilgili bütün olasılıkları yürürlükte olan normlarla düzenleyen normatif bir bilimdir. Ayrıca, toplumu düzen altına alan ve kişiler arası ilişkileri düzenleyen, ortak yaşamın huzur ve güven içinde akışını sağlayan, gerektiğinde adaleti yerine getiren, kamu gücü ile desteklenen ve devlet tarafından yaptırımlarla güvence altına alınan kurallar bütünüdür. Hukuk, birey-toplum-devlet ilişkilerinde ortak iyilik ve ortak menfaati gözetir.

<span class="mw-page-title-main">Sosyoloji</span> toplumun oluşum, işleyiş ve gelişim yasalarını inceleyen bilim dalı

Sosyoloji veya toplum bilimi, toplum ve insanın etkileşimi üzerinde çalışan bir bilim dalıdır. Toplumsal (sosyolojik) araştırmalar sokakta karşılaşan farklı bireyler arasındaki ilişkilerden küresel sosyal işleyişlere kadar geniş bir alana yayılmıştır. Bu disiplin insanların neden ve nasıl bir toplum içinde düzenli yaşadıkları kadar bireylerin veya birlik, grup ya da kurum üyelerinin nasıl yaşadığına da odaklanmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Émile Durkheim</span> Fransız toplum bilimci (1858 – 1917)

Émile Durkheim, Fransız sosyolog, sosyolojinin kurucularından sayılmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Richard Rorty</span> Amerikalı filozof (1931 – 2007)

Richard McKay Rorty, Amerikalı düşünür. Postyapısalcılık 'ı Amerika'da geçerli kılmış, Pragmatizm olarak bilinen felsefe ögretisini yeniden yorumlayarak kullanan ve bir tür Relativizm yaklaşımıyla postyapısalcılığı değerlendiren bir düşünürdür.

<span class="mw-page-title-main">Sınıf bilinci</span> aynı sınıfa mensup bireylerinin paylaştığı ortak çıkar ve hedeflerle ilgili olarak bilinç durumu

Sınıf bilinci, siyasal ve toplumsal bir öğreti olarak Marksizm'de kilit kavramlardan birisidir. Bunun ardında hem bir sınıf teorisi hem bir İdeoloji teorisi ve hem de bir Tarih perspektifi söz konusu edilmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Atatürk İlkeleri</span> Atatürkün politikalarını belirleyen altı ilke

Atatürk İlkeleri, Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk'ün yürürlüğe koyduğu, döneminin pragmatik politikalarını belirlemiş altı ilkedir. "Altı Ok" denilen altı ilkeye ilk olarak 1931'de "Kemalizm" adı verildi ve Atatürk'ün Dil Devrimi sürecinde, 1935'te Arapça Kemal adını 1937'ye dek kullanacağı Eski Türkçe Kamâl adıyla değiştirmesini takiben 13 Mayıs 1935'te "Kamâlizm" adıyla ülkenin kurucu ve tek partisi olan Cumhuriyet Halk Partisi'nin program ilkeleri olarak benimsendi. Daha sonra, 1937'de çıkarılan bir kanunla 1924 Anayasası'na eklenen ilkeler, anayasal olarak Türkiye'nin ulusal ideolojisi hâline geldi.

<span class="mw-page-title-main">Yapısal işlevselcilik</span>

Yapısal-işlevselcilik : Öncelikle yapısal işlevselcilik ontolojik olarak Holistik paradigma içerisinde değerlendirilebilir. Esas itibarıyla metodolojik bir araç olarak sosyoloji disiplini içerisinde kullanılmakta olan bu yaklaşım; siyaset bilimi, antropoloji, psikoloji, sosyobiyoloji, sosyal psikoloji gibi disiplinler ve alt disiplinler bünyesinde sosyal bilimler alanında önemli bir hareket noktası konumundadır. 19. yy.da Herbert Spencer'ın organizmacı toplum yapısı yaklaşımı ile bağlantılı olarak gelişen, ama asıl olarak işlevselci yaklaşımın devamı niteliğindeki bu metodolojik yaklaşım, özellikle 20. yüzyılda Talcott Parsons ile şekillenmiştir. Kuramsal çerçeve açısından antropoloji disiplinindeki en önemli kuramcıları Bronislaw Malinowski ve Alfred Radcliffe-Brown'dır. Sosyolojik gelişim çizgisinde bu yaklaşımın en önemli kuramcıları Herbert Spencer, Auguste Comte, Emile Durkheim, Talcott Parsons, Robert K. Merton ve David Keen'dir.

<span class="mw-page-title-main">İşlevselcilik</span>

İşlevselcilik (İngilizce:Functionalism), Sosyal Bilimlerde, özellikle Sosyoloji ve Sosyokültürel Antropoloji disiplinlerinde esas olarak en derinde bireysel biyolojik gereksinimleri yerine getirme temelinde ortak çareler arayarak tesis edilmiş olan toplumsal kurumları ya da kurumlaşmayı açıklamaya çalışan bir paradigmadır. Sosyal gereksinimleri yerine getiren sosyal kurumların bunu yerine getiriş biçimlerine; özellikle istikrarlı, kararlı toplum yapısı üzerine odaklanır. İşlevselcilik, yaklaşımın diğer öğretileri ile beraber ana sosyolojik yaklaşımdır. Tıpkı çatışmacı kuram ve etkileşimcilik gibi. İşlevselcilik, önce Emile Durkheim ile şekillenmiş daha sonra ise yakın yüzyılda Talcott Parsons tarafından geliştirilmiştir. Aynı zamanda 20. yy. sosyologları tarafından da kurama çok önemli katkılar yapılmıştır ve bu yaklaşım 1970'lere kadar, yani yeni ve eleştirel argümanlarla karşılaşıncaya kadar popüler etkinliğini sürdürmüştür.

Halkçılık, narodnik ve popülizmden etkilenmiş, popülizm şeklinde değil demokrasilerin yoluyla Türkiye'den dünyaya çıkan düşüncedir. Halkçılık Beyannamesi ve Atatürk'ün Halkçılık ilkesi de bu görüşlerden etkilenmiştir.

Toplumsal bütünleşme, sosyoloji veya sosyal bilimlerde, etnik azınlıklar, mülteciler veya toplumları oluşturan ana akım dışında kalan, sosyal haklardan mahrum bırakılmış bir topluluğun veya azınlık gruplarının hareketleridir.

Topluluk, ortak değerleri paylaşma, aynı mekânda yaşama, benzer yaşama deneyimlerine, ortak çıkarlara sahip olma gibi ortaklıklara sahip insanların meydana getirdiği sosyal birimleridir.

Anomi, suç ve suçluluk konularında araştırmalar üzerine kurulmuş bir teori olup toplumun bireylerinin az kültürel ve ahlaki rehberlik almasını tarif eder. Toplumun bireyle olan sosyal bağının kopması tanımıdır. Örnek olarak haksız yönetim sonucunda sosyal kimliğin bireysel düzeye inerek ufak parçalara indirgenmesi ve bireyin toplum değerlerine karşı gelmesi verilebilir.

Sosyalist hukuk, komünizmin hakim olduğu eski SSCB ve Doğu Avrupa ülkelerinde ve günümüzde Küba, Kuzey Kore ve yumuşatılmış şekilde Çin'de uygulanan Marksist-Leninist ideolojiye dayalı hukuk sistemi.

Sosyal dışlanma, toplumsal dışlanma ya da sosyal marjinalizasyon, toplum içinde karşılaşılan engeller ve toplumun dışına itilme durumlarını anlatan bir terimdir. Avrupa'da yaygın olan bu terim ilk olarak Fransa'da kullanılmıştır. Eğitim, sosyoloji, psikoloji, siyaset ve ekonomi gibi çeşitli disiplinlerde kullanılır.

<span class="mw-page-title-main">Kurumlar sosyolojisi</span>

Toplum, ortak bir coğrafi mekandan, kurumsallaşma davranış biçimleri sergileyen ve bir arada yaşayan bireylerden oluşmuş bir bütündür. Toplumu oluşturan bireyler arasında düzenli ilişkiler ve davranış kalıpları vardır. Davranış kalıpları, dil ve kültür sayesinde oluşur. Toplumun sahip olduğu bu davranış kalıpları zamanla değişebilir.

Sınıfsız toplum, toplumu oluşturan bireylerin statü,mülkiyet veya destekledikleri siyasi birlik gibi özelliklerle eşit olmayan konumlara dağılmadıkları toplum düzeni.

<span class="mw-page-title-main">Sosyoloji maddeleri listesi</span> Vikimedya liste maddesi

Bu liste sosyoloji maddelerinin dizinini içermektedir. Özet liste için Genel sosyoloji listesi.

<span class="mw-page-title-main">Sosyolojide sapma</span>

Sapma veya sapma sosyolojisi, resmi kuralları ihlal eden davranışları, eylemleri araştırmaktadır. Örnek olarak sapma sosyolojisi, toplum kuralların ihlalini, suç vb. durumları ele almaktadır.[3]Sapma teriminin olumsuz bir anlamı olsa da, sosyal kuralların çiğnenmesi her zaman olumsuz bir eylem oluşturmamaktadır. Bazı durumlarda kuralların ihlal edilmesine rağmen, davranış olumlu veya toplum tarafından kabul edilebilir olarak adlandırılabilir.

<span class="mw-page-title-main">Terör sosyolojisi</span>

Terör sosyolojisi, terörizmi sosyal bir fenomen olarak anlamaya çalışan sosyolojinin bir alandır. Alan, terörizmi tanımlar, niçin gerçekleştiğini araştırır ve toplum üzerindeki etkisini değerlendirir. Terörizm sosyolojisi, siyaset bilimi, tarih, ekonomi ve psikoloji alanlarından meydana gelmektedir. Terörizm sosyolojisi, terörizmi meydana getiren sosyal koşullara vurgu yapması ile önemli terörizm araştırmalarından farklılık göstermektedir. Terörizm sosyolojisi ayrıca devletlerin böyle olaylara nasıl tepki gösterdiğini araştırır.

Sosyoloji, insan ve toplumların ilişkilerini ele alan bir bilim dalıdır. Konu bakımından, birçok konuyu ele alabilir. Din, siyaset, kültür, ırk ve sosyal sınıf gibi birçok konu sosyoloji biliminin araştırması kapsamındadır.