İçeriğe atla

David Renaud Boullier

David Renaud Boullier
Doğum24 Mart 1699(1699-03-24)
Utrecht
Ölüm23 Aralık 1759 (60 yaşında)
Utrecht
MilliyetHollandalı
MeslekBakan, filozof

David Renaud Boullier (d. 24 Mart 1699 – 23 Aralık 1759) Hollandalı bir Huguenot teolog, Protestan bakan ve filozoftur.

Biyografi

Boullier, 24 Mart 1699'da Utrecht'te doğdu.[1] Utrecht Üniversitesi'nde eğitim gördü.[2] Amsterdam'da Protestan bir papaz olarak görev aldı ve birkaç yıl da Londra'da faaliyet gösterdi.[3]

1721'de Londra'daki Castle Street Kilisesi'ne seçildi ve 1723'te Edmund Gibson tarafından atandı.[2] Amsterdam'daki Walloon Kilisesi'ne (1734-1749) bakan olarak atandığı 1734 yılına kadar İngiltere'de kaldı. Londra'daki Valon Kilisesi'ne döndü ve 1751'de Utrecht'te emekli oldu.[4]

Pyrrhoncu şüpheciliğe şiddetle karşı çıktı. George Berkeley'in subjektif idealizmine saygı duyan birkaç Avrupalı düşünürden biriydi.[4] Berkeley'in subjektif idealimizne savunucusu değildi. Ancak Berkeley ile sıcak bir hayranlığı ve dostluğu vardı. Boullier, Berkeley'i asla eleştirmedi, ancak ara sıra farklılıklarına dikkat çekti. Boullier, Berkeley'in metafiziğine ve çağın materyalizme, şüpheciliğine ve dinsizliğine karşı argümanlarına saygı duyuyordu.[4] Katran suyunun terapötik kullanımını destekleyen Berkeley'in "Siris" adlı kitabını çevirdi.[2]

David Renaud Boullier, 23 Aralık 1759 tarihinde Utrecht'te öldü.

Hayvan hakları

Boullier, René Descartes'ın savunduğu hayvanların ruhtan, akıldan ve duyudan yoksun makineler olduğu şeklindeki mekanik felsefesine karşı çıktı.[5] Ayrıca, insanlar ve hayvanlar arasındaki herhangi bir temel ayrımı ortadan kaldırmaya çalışan Pierre Bayle'nin şüpheciliğine de karşı çıktı. Boullier, Tanrı'nın hayvan ve insan ruhlarını farklı özelliklerle yarattığına inanıyordu.[5]

1728'de, hayvan hakları üzerine erken bir çalışma olan iki cilt Essai Philosophique sur L'ˆAme des Bêtes'i (Yaratıkların Ruhu Üzerine Deneme) yazdı. Kitap, 18. yüzyılda hayvanların ruhları üzerine yapılan en uzun ve en düşünceli tartışmaydı.[3] Boullier, hayvanların, insanlardan daha küçük bir ölçekte de olsa, zekaya ve maddi olmayan bir ruha sahip olduklarını kanıtlayan maksatlı hareketlere sahip olduklarını savundu.[6] Boullier, hayvanların duygu ve hislere sahip olduğunu, ancak insan ruhlarının anlayışından ve iradesinden yoksun olduğunu iddia etmek için karşılaştırmalı beyin anatomisinden ve içgüdülerinden elde edilen kanıtları kullandı.[7] David Boullier, hayvanların içlerinde esasen önemsiz olan "hassas bir ilke" olduğunu belirtti.[8]

Richard Dean ve hayvanların ölümsüz ruhlara sahip olduğunu iddia eden diğerlerinin aksine, Boullier hayvan ruhlarının ölümsüz olduğuna inanmıyordu. Hayvanların acı çektiklerini ve masum olduklarını ancak ruhlarının ancak bedenleri aracılığıyla hareket edebileceğini ve bununla yok olabileceğini belirtmektedir.[3] Boullier, Tanrı'nın amacını tezahür ettirmek için her canlıyı birleşik bir bütün halinde birleştirmek için büyük varoluş zincirini oluşturduğunu iddia eder.[9] Alt zincirdeki hayvan bedenlerinin, zincirin daha üst kısımlarındaki varlıkların ruhsal mutluluğu için kullanıldığını ve yaratılan hiyerarşik dünyada bu mutluluğu teşvik etmek için bazen ölümlerinin gerekli olduğunu, ancak bu durumun sadece et yemek gibi amaçlı zulmü mazur gördüğünü savunur.[9]

Seçilmiş yayınları

  • Essai Philosophique sur L'ˆAme des Bêtes (1728, 1737)
  • Lettres Sur Les Vrais Principes De La Religion (1741)

Kaynakça

  1. ^ Lemprière, John. (1810). Universal Biography, Volume 1. New-York: E. Sargeant. pp. 229-230
  2. ^ a b c "David Renaud Boullier". 18th Century Translators Dictionary.15 Şubat 2021'de erişildi.
  3. ^ a b c Perkins, David. (2003). Romanticism and Animal Rights. Cambridge University Press. syf. 27-29. 0-521-82941-0
  4. ^ a b c Popkin, Richard Henry; Watson, Richard A; Force, James E. (1993). The High Road to Pyrrhonism. Hackett Publishing Company. pp. 356-360. 0-87220-252-6
  5. ^ a b Matytsin, Anton M. (2016). The Specter of Skepticism in the Age of Enlightenment. Johns Hopkins University Press. pp. 132-136. 9781421420523
  6. ^ Duffy, Cian; Veliki, Martina Domines. (2020). Romanticism and the Cultures of Infancy. Springer. syf. 83. 9783030504298
  7. ^ Mendelsohn, E; Weingart, P. (2013). Biology as Society, Society as Biology: Metaphors. Springer. syf. 47. 9789401106733
  8. ^ Cohen, Sarah R. (2004). "Chardin's Fur: Painting, Materialism, and the Question of Animal Soul". Eighteenth-Century Studies. 38 (1): 39-61. 
  9. ^ a b Garrett, Aaron. Human Nature. In Knud Haakonssen. (2006). The Cambridge History of Eighteenth Century Philosophy, Volume 1. Cambridge University Press. syf. 160-233. 0-521-86742-8

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Yunanistan</span> Güneydoğu Avrupada bir ülke

Yunanistan, resmî adıyla Helen Cumhuriyeti, Güneydoğu Avrupa'da bulunan bir ülkedir. Nüfusu 2022 itibarıyla yaklaşık 10,3 milyon olan ülkenin en büyük şehri ve başkenti Atina'dır. Kuzeybatısında Arnavutluk, kuzeyinde Kuzey Makedonya ve Bulgaristan, kuzeydoğusunda Türkiye, doğusunda Ege Denizi, batısında İyon Denizi, güneyinde Girit Denizi ve Akdeniz ile sınırlanan Yunanistan, Avrupa, Asya ve Afrika'nın kavşağında stratejik bir konumda yer almaktadır.

<span class="mw-page-title-main">René Descartes</span> Fransız filozof (1596-1650)

René Descartes, bir Fransız filozof, matematikçi ve bilim insanıydı. Daha önce birbirinden ayrı olan geometri ve cebir alanlarını birleştirerek analitik geometriyi icat etti. İlk olarak Nassaulu Maurice'in Hollanda Devlet Ordusu'nda ve bir Stadhouder olarak Birleşik Hollanda Cumhuriyeti'nde hizmet veren Descartes, çalışma hayatının büyük bir bölümünü Hollanda Cumhuriyeti'nde geçirdi. Hollanda Altın Çağı'nın en dikkate değer entelektüel şahsiyetlerinden biri olan Descartes ayrıca modern felsefenin kurucularından biri olarak kabul edilir.

<span class="mw-page-title-main">Voltaire</span> Fransız yazar, tarihçi ve filozof

François Marie Arouet ya da Voltaire takma adıyla tanınan Fransız yazar ve filozof. Fransız Aydınlanması'nın en önemli filozoflarının başına gelir hatta Aydınlanma hareketinin babası sayılabilir. Zamanının toplumsal, dinî, politik ve kültürel konularını radikal bir biçimde eleştirmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Bizans İmparatorluğu</span> Geç Antik Çağ ve Orta Çağ boyunca Roma İmparatorluğunun devamı şeklinde var olmuş devlet (395–1453)

Doğu Roma İmparatorluğu veya Bizans İmparatorluğu ya da kısaca Bizans, Geç Antik Çağ ve Orta Çağ boyunca Roma İmparatorluğu'nun devamı şeklinde var olan ve başkenti Konstantinopolis olan ülke. 5. yüzyılda Batı Roma İmparatorluğu'nun dağılışı ve çöküşü sürecinden sonra ayakta kalan imparatorluk, 1453'te Osmanlı'ya yenik düşünceye kadar yaklaşık bin yıl boyunca var olmaya devam etmiştir. Var olduğu sürenin başı ve ortalarını kapsayan çoğunda, Avrupa'da ekonomik, kültürel ve askerî bakımdan en güçlü ülkeydi. "Bizans İmparatorluğu" ve "Doğu Roma İmparatorluğu" terimleri ülkenin yıkılışından sonraki tarihçiler tarafından yaratılmış olup imparatorluk vatandaşları kendi ülkelerine Roma İmparatorluğu, veya Romania ; kendilerineyse "Romalılar" demekteydi.

<i>Frankenstein</i> 1818 Mary Shelley romanı

Frankenstein ya da Modern Prometheus, İngiliz yazar Mary Shelley (1797–1851) tarafından yazılan ve genç bir bilim insanı olan Victor Frankenstein'ın yarattığı alışılmışın dışında bir bilimsel deneyde garip şekilli ama akıllı bir yaratığın hikâyesini ele alan romandır. Shelley, hikâyeyi 18 yaşındayken yazmaya başladı ve romanın ilk baskısı, 1 Ocak 1818'de yazar 20 yaşındayken Londra'da isimsiz olarak yayımlandı. Yazarın adı ilk kez 1823'te Fransa'da yayımlanan romanın ikinci baskısında yer aldı.

<span class="mw-page-title-main">Sürdürülebilirlik</span> insanların doğayla uyum içinde ve devamlı şekilde yaşayabilmesi durumu

Sürdürülebilirlik daimi olma yeteneği olarak adlandırılabilir. 21. yüzyılda genel olarak biyosfer ve uygarlığın bu yeteneğine atfen kullanılır. Aynı zamanda, kaynakların sömürülmesi, yatırımların yönü, teknolojik gelişmenin yönlendirilmesi ve kurumsal değişimin uyum içinde olduğu ve insan ihtiyaçlarını ve isteklerini karşılayabilme potansiyelinin hem günümüzde hem de gelecek için korunduğu dengeli bir ortamda değişimin sağlanması olarak tanımlanabilir. Bu alanda çalışanların birçoğu için, sürdürülebilirlik birbirine bağlı şu etki alanları ile tanımlanır: çevre, ekonomik ve sosyal; ve bunlar Fritjof Capra'ya göre Sistemsel Düşüncenin prensiplerine dayanmaktadır. Sürdürülebilir gelişmenin alt etki alanları kültürel, teknolojik ve politik olarak kabul edilir. Bazıları için sürdürülebilir gelişme sürdürülebilirlik için ana prensip olmasına karşın diğerleri için bu iki terim paradoksaldır. Sürdürülebilir gelişme gelecek neslin ihtiyaçlarını karşılama yetisine zarar vermeden günümüzdeki ihtiyaçları karşılayabilen gelişmedir. Sürdürülebilir Gelişme terimi Çevre ve Gelişme Dünya Komisyonu için Brundtland Raporu (1987) tarafından ortaya atılmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Ölüm</span> yaşamsal fonksiyonların kalıcı olarak durması

Ölüm, bir organizmayı ayakta tutan tüm biyolojik işlevlerin geri döndürülemez bir şekilde sona ermesidir. Beyni olan organizmalar için ölüm, beyinsapı da dahil olmak üzere tüm beynin işlevinin geri döndürülemez bir şekilde sona ermesi olarak da tanımlanabilir ve beyin ölümü bazen ölümün yasal tanımı olarak kullanılır. Eski bir organizmanın kalıntıları normalde ölümden kısa bir süre sonra çürümeye başlar. Ölüm, önünde sonunda tüm organizmalarda meydana gelen kaçınılmaz bir süreçtir. Turritopsis dohrnii gibi bazı organizmalar biyolojik olarak ölümsüzdür. Ancak yine de yaşlanma dışında başka nedenlerle de ölebilirler.

<span class="mw-page-title-main">Sirius</span> Büyük Köpek takımyıldızında yer alan ve gece gökyüzündeki en parlak yıldız

Sirius ya da Akyıldız, Büyük Köpek Takımyıldızı’nda yer alan bahar ayında kuzey yarı küreden görülebilen gece gökyüzünün en parlak yıldızıdır. Türkçe’de Akyıldız ismiyle bilinen Sirius, -1,47 olan görünür kadiri bakımından, görünür kadiri olarak kendine en yakın olan Canopus’a oranla iki kat daha parlaktır. Çıplak gözle tek yıldızmış gibi görünen Sirius, aslında tayf türlerine göre yapılan yıldız sınıflandırma sisteminde A1V sınıfında bulunan Sirius-A ile DA2 sınıfına giren ve Sirius-B olarak adlandırılan bir beyaz cüceden oluşan bir çift yıldızdır. Sirius bu parlak görünümünü aydınlatma gücünün yanı sıra Güneş Sistemi'ne yakınlığına borçludur. Güneş'e 2,6 parsek uzaklıkta oluşundan dolayı, Sirius sistemi uzaydaki yakın komşularımızdan biridir. Sirius kütlesi bakımından Güneş'in iki katıdır ve 1,42’lik bir mutlak kadir değerine sahiptir. Aydınlatma gücü Güneş'in 25 katı olmakla birlikte, Canopus veya Rigel gibi diğer parlak yıldızlarınkine oranla düşük kalır. Sirius sisteminin yaşı 200-300 milyon yıldır. Sistem başlangıçta iki mavimsi yıldızdan oluşuyordu. Bu iki yıldızdan da kütlesi bakımından daha büyük olan Sirius-B zamanla yakıtını tüketerek, dış katmanlarını kaybetmeden önce kırmızı dev haline gelmiş ve yaklaşık 120 milyon yıl önce dış katmanlarını uzaya atarak bugünkü hali olan bir beyaz cüceyi oluşturmuştur.

<span class="mw-page-title-main">Ruh</span> yaşayan bir varlığın manevi özü

Ruh, can ya da tin; din ve felsefede, insan varlığının fiziksel olmayan yönü ya da özü olarak tanımlanır ve genellikle bireysellikle eşanlamlı olarak ele alınır. Teolojide ruh kişinin tanrısallığa ortak olan kısmı olarak tanımlanır ve genellikle bedenin ölümünden sonra kişinin varlığını sürdüren kısmı olarak ele alınır.

<span class="mw-page-title-main">Antik Roma</span> İlk Çağın en büyük ve en güçlü medeniyeti

Antik Roma, MÖ 9. yüzyılda İtalya Yarımadası'nda kurulan Roma şehir devletinden doğarak tüm Akdeniz'i çevreleyen bir imparatorluk hâline gelen medeniyetin adıdır. Yaklaşık 2.200 yıl boyunca varlığını sürdürmüş olan Roma uygarlığı bir monarşiden oligarşi ve cumhuriyetin bileşimi bir demokrasiye ve daha sonra da otokratik bir imparatorluğa dönüşmüştür.

<span class="mw-page-title-main">Satanizm</span> Şeytana dayalı ideolojik ve felsefi inançlar grubu

Satanizm, Şeytan'ı temel alan bir grup ideolojik ve felsefi inançtır. Satanizmin çağdaş dini uygulamaları, birkaç tarihsel emsali olmasına rağmen, 1966 yılında Amerika Birleşik Devletleri'nde Anton LaVey tarafından ateist Şeytan Kilisesi'nin kurulmasıyla başlamıştır. Halka açık uygulamalardan önce Satanizm, bir öz kimlikten ziyade çeşitli Hristiyan grupların ideolojik rakiplerine yönelik bir suçlama olarak varlığını sürdürmekteydi. Satanizm ve Şeytan kavramı aynı zamanda sanatçılar ve şovmenler tarafından sembolik ifade için de kullanılmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Niccolò Paganini</span> İtalyan besteci

Niccolò Paganini, İtalyan besteci, keman virtüözü, gitarist ve kompozitör. Müzik tarihinin en ünlü keman virtüözlerinden biridir. Keman tekniğine önemli katkılarda bulunmuş; keman, gitar ve oda müziği alanında birçok eser vermiştir. Bestelerinin birçoğu dünyaca ünlüdür ve Liszt, Chopin, Schumann gibi bestecilere enstrümantal virtüözlüğün müziğin ana ögelerinden biri olması konusunda ilham kaynağı olmuşlardır.

<span class="mw-page-title-main">Parapsikoloji</span> Paranormal ve psişik olayların incelenmesi

Parapsikoloji; duyular-dışı algılama, psikokinezi, ölümden sonra yaşam gibi konulara ilişkin paranormal olayların; deneysel yöntem yoluyla, çok disiplinli etüdü. Parapsikologlar tarafından, telepati, durugörü gibi paranormal yetenekleri, psikokinezi fenomenini ve diğer çeşitli psişik fenomenleri konu alan bir araştırma alanı olarak görülür. Ortodoks psikoloji bilimi tarafından, kapsam dışı ya da açıklanamaz kabul edilir.

<span class="mw-page-title-main">Rüya</span> diğer adıyla düş, uykunun genel bir özelliği olup, uykunun REM evresi ile yakından ilgili, görsel ve işitsel algı ve duyulardır

Rüya ya da düş, uykunun genel ve karakteristik özelliklerinden biri olup, uykunun hızlı göz hareketi (REM) adlı evreleriyle yakından ilişkili bulunan, görsel ve işitsel algı ve duygulardır. Rüyaların biyolojik içeriği, işleyişi ve maksatları tümüyle anlaşılmış değildir. Rüyalara “duyusuz algı”nın bir türü veya nesnesiz algı olarak da bakılabilir. Çeşitli inanışlara ve tahminlere de neden olan rüyalar, her zaman için ilginç ve yoruma açık bir konu oluşturmuşlardır. Farklı psikoloji ekollerinin, parapsikologların ve deneysel spiritüalistlerin rüyaları farklı biçimlerde açıklama çabaları olmuştur. Rüyaların işleyişinin açıklanması bilimsel topluluğun genel kabulüne göre varsayımlar düzeyinden öteye pek gidememiş olup, rüyalar hâlen esrarını korumakta olan bir inceleme alanını oluşturmaktadır. Rüyaların bilimsel incelenmesi oneiroloji adını alır.

<span class="mw-page-title-main">Osmanlı İmparatorluğu</span> Güneydoğu Avrupa, Güneybatı Asya ve Kuzey Afrikada hüküm sürmüş eski bir imparatorluk (1299–1922)

Osmanlı İmparatorluğu ya da Osmanlı Devleti, resmî olarak Devlet-i Aliyye ve yine resmî olarak antlaşmalarda ve uluslararası kullanımlarda Türkiye, Batı kroniklerindeki kullanımlarda ise Türk İmparatorluğu, 1299 yılında Oğuz Türklerinden Osman Gazi'nin kurduğu Osmanoğlu Hanedanı'nın hükümdarlığında Orta Çağ'dan Yakın Çağ'a kadar varlığını sürdürmüş bir imparatorluktur.

<span class="mw-page-title-main">Bizans ipeği</span> Bizans İmparatorluğunda ipek dokuması

Bizans ipeği, Bizans İmparatorluğu'nda (Byzantium) dördüncü yüzyıldan 1453'teki İstanbul'un Fethi'ne kadar dokunan ipektir.

<span class="mw-page-title-main">James Wolfe</span> Britanya Ordusu subayı (1727-1759)

James Wolfe talim reformları ile ünlü olmuş ve 1759'da Quebec'te Fransızlara karşı Abraham Düzlükleri Mubarabesi'nde kazandığı zaferle tanınan Britanya Ordusu'na bağlı subay. Başarılı bir general olan Edward Wolfe'un oğlu olurak genç yaşta orduya alındı ve Avrupa'da pek çok görev aldı. Avrupa'da Avusturya Veraset Savaşı'nda savaştı. Jacobite İsyanı'nın bastırılması sırasında Flandre ve İskoçya'da görev alarak üstlerinin dikkatini çekti. Askeriyedeki yükselişinin önü 1748 Aix-la-Chapelle Anlaşması ile kesildi ve sonraki sekiz yılı Kuzey İskoçya'da garnizon görevine geçirdi. Henüz 18 yaşında tugay komutanlığı yaptı, 23 yaşında yarbaylığa terfi etti.

<span class="mw-page-title-main">Sosyokültürel evrim</span>

Sosyokültürel evrim, sosyokültürel evrimcilik veya kültürel evrim, toplumların ve kültürün zaman içinde nasıl değiştiğini tanımlayan sosyobiyoloji ve kültürel evrim teorilerinin ortaya konduğu alandır. Sosyokültürel gelişme, bir toplumun veya kültürün karmaşıklığını artırma eğiliminde olan süreçleri takip ederken, sosyokültürel evrim, karmaşıklıkta azalmaya yol açabilen veya karmaşıklıkta görünürde önemli değişiklikler olmaksızın varyasyon veya çoğalma üretebilen (kladogenez) süreçleri de dikkate alır. Sosyokültürel evrim, "yapısal yeniden yapılanmanın zaman içinde etkilendiği, nihayetinde atasal biçimden niteliksel olarak farklı bir biçim veya yapı ürettiği süreçtir".

<span class="mw-page-title-main">Johann Joachim Winckelmann</span> Alman bir sanat tarihçisi ve arkeolog

Johann Joachim Winckelmann, Alman sanat tarihçisi ve arkeologtur. Yunan, Greko-Romen ve Roma sanatı arasındaki farkı ilk kez dile getiren öncü bir Helenistti. "Modern arkeolojinin peygamberi ve kurucu kahramanı" olarak anılan Winckelmann, bilimsel arkeolojinin kurucularından biriydi ve tarz kategorilerini ilk olarak sanat tarihine geniş, sistematik bir temelde uygulayan kişidir. Birçoğu onu sanat tarihi disiplininin babası olarak görür. Yunan Sanatını dönemlere ve zaman sınıflandırmalarına göre ilk ayıranlardan biridir. 18. yüzyılın sonlarında Neoklasik hareketin yükselişinde en belirleyici etkilerden birini Winckelmann yapacaktır. Yazıları yalnızca yeni bir arkeoloji ve sanat tarihi bilimini değil, batı resim, heykel, edebiyat ve hatta felsefe anlayışını da etkilemiştir. Winckelmann'ın Eski Sanat Tarihi (1764), Almanca yazılmış bir Avrupa edebiyatı klasiği haline gelen ilk kitaplardan biridir. Lessing, Herder, Goethe, Hölderlin, Heine, Nietzsche, Stefan George ve Spengler üzerindeki akabindeki etkisi çaprıcı bir şekilde "Yunanistan'ın Almanya üzerindeki Tiranlığı" olarak adlandırıldı."

<span class="mw-page-title-main">William Wollaston</span>

William Wollaston, bir okul öğretmeni, İngiltere Kilisesi rahibi, Latince, Yunanca ve İbranice bilgini, ilahiyatçı ve önemli bir Aydınlanma dönemi İngiliz filozofudur. Bugün, ölümünden iki yıl önce tamamladığı bir kitap olan Doğanın Dini Tasvir Edildi ile anılmaktadır. Kapalı bir yaşam sürdü, ancak on sekizinci yüzyıl felsefesi ve doğal din kavramı açısından Locke, Berkeley ve Hume gibi İngiliz aydınlanma filozofları ile aynı sırada yer almaktadır.