İçeriğe atla

Damğan Savaşı

Damğan veya Mehmandust Savaşı
Nadir'in Seferleri

Nadir'in kuvvetlerinin Afganlara ateş açmasını yansıtan illüstrasyon
Tarih29 Eylül-5 Ekim 1729
Bölge
Horasan, Damğan yakınlarındaki Mehmandust köyü
SebepII. Tahmasib ve Nadir Han'ın Safevi tahtını Afganlardan geri alma isteği
Sonuç Kesin Safevî zaferi
Taraflar
Safevîler Hotakîler
Komutanlar ve liderler
Nadir Han
Lütf Ali Han
Tahmasb Han Celair
Fetali Han Kayani
Latif Han
Eşref Han Hotaki
Muhammed Seydal
Nasrulla Han
Zebardust Han
Çatışan birlikler
25.000 40.000-50.000
Kayıplar
3.000[1] veya 4.000[2] 12.000[2]


Damğan veya Mehmandust Savaşı - Damgan şehri yakınlarında 29 Eylül'den 5 Ekim 1729'a kadar süren bir savaş. Savaş Safevî Devleti ile Afganlar arasında gerçekleşmiştir. Savaş, Nadir Han ve Safevî yönetimi için önemli bir zaferle sonuçlandı, ancak Eşref Han'ın İran'daki yönetimi henüz tamamen sona ermedi. Bu muharebeyi, II. Tahmasb'ı tahta çıkarmak için başarılı seferler izledi. Damğan Savaşı'ndan sonra Murchekhort Savaşı gerçekleşti. Murchekhort, İsfahan yakınlarındaki bir köydü ve savaş Safevîlerin zaferiyle sonuçlandı. Bu iki muharebe sonucunda Afgan Gilzay hanedanının imparatorluk tahtındaki kısa süreli saltanatı sona erdi. Hotakiler, günümüz Afganistan'ının güney kısmını kapsayan kendi topraklarına sürüldüler.[3]

Damğan Savaşı, Nadir Han'ın askeri sisteminin eski tarz süvari tabanlı ordulardan çok daha üstün olduğunu kanıtladı. Afgan ordusu eski tarz bir süvari ordusuydu. Damğan Savaşı'ndan sonra Eşref Han bu sorunu çözmeye çalıştı ancak bulduğu çözümler yeterli olmadı ve Murchekhort Savaşı'nda da yenildi.[4]

Savaşın arka planı

Ana muharebeden bir gün önce II. Tahmasb, Nadir Han'a savaşı kazanırsa onu kendi kız kardeşiyle evlendireceğine söz verdi.

Eşref Hotaki, bir askeri darbeyle selefi Mir Mahmud Hotaki'yi askeri darbeyle devirerek iktidara geldi. Alt bir ordu ile üstün Osmanlı ordusuna karşı büyük başarılar elde etti ve onları mağlup etti. Ancak daha sonra Osmanlılarla bir anlaşmaya vardı. Bu anlaşmaya göre Eşref Han, Safevî İmparatorluğu'nun batı topraklarını Osmanlı İmparatorluğu'na verdi ve karşılığında onların desteğini kazandı. Ayrıca, Osmanlı İmparatorluğu Eşref Han Hotaki'yi imparatorluğunun meşru hükümdarı olarak tanıdı.

Bu sırada Nadir Han ve II. Tahmasb, Eşref Han'a karşı mücadelede imparatorluğun kuzey doğusunda kendilerine bir üs kurmakla meşguldüler. Nadir'in Herat'a yürüdüğünü haber alan Eşref Han, 30.000 kişilik bir kuvvetle İsfahan'dan ayrıldı ve Ağustos 1729'da Horasan'a yürüyüşe başladı. C. Hanvey'e göre Eşref, Tahran, Kum, Kaşan ve Kazvin'in silahlı nüfusuna evlerini terk etmelerini ve yerleşim yerlerinden uzak durmalarını emretti. Aksi takdirde öldürülebilirler. Bununla Eşref, Nadir ile savaş halindeyken adı geçen şehirlerin nüfusunun Afganlara karşı ayaklanmasını engellemeye çalıştı. Hatta Eşref'in İsfahan şehrinde gerçekleştirdiği cinayetler ve katliamlar sonucunda şehrin nüfusu önemli ölçüde azalmış ve sadece 200 kişilik bir grup şehri kontrol etmek için tutulmuştur.[5]

Eşref, Nadir doğuda bir Afgan kabilesi olan Abdallarla savaşırken Horasan'ı ele geçireceğini umuyordu. Ancak olaylar Eşref'in beklediği gibi olmadı. Nadir, Herat'ı fethetti ve Eşref, Horasan'a ulaşmadan önce Meşhed'e döndü. Eşref'in kendisine yaklaştığı haberini aldıktan sonra Nadir, birliklerine 12 Eylül 1729'da Sebzevar'da toplanmalarını emretti.

Bu arifede Eşref Simnan'a ulaştı ve onu kuşattı. Simnan hakimi, Eşref'in askeri sefere başladığını haber alır almaz, Şah Tahmasib ve Nadir'e kendisine yardım etmesi için haber saldı. Aksi takdirde Simnan'nın Eşref'in birliklerine direnmesi mümkün değildi. Simnan hakimi bu vilayetin ele geçirilmesinin Horasan'ın savunmasını zorlaştırabileceğini belirtti. Nadir bu sonuca razı oldu ve temsilcilerini Simnan hakimine gönderdi. Nadir Simnan hakimie ve halkına yardım edeceğine söz verdi. Aynı zamanda onları Eşref'e karşı daha iyi bir direniş göstermeye çağırdı.[6]

Bu zamana kadar ordusu 40.000'e yükseldi, Nadir'in ordusu ise 25.000 savaşçıya sahipti. "Alam Ara-ye Naderi"ye göre Eşref'in topladığı asker sayısı 100 bin kişiydi.[5] Ancak bu sayının gerçekliği tartışmalıdır. Eşref, Simnan'ı kuşatmak için küçük bir kuvvet bıraktıktan sonra Şahrud'a doğru yürüdü. Nadir'in birlikleri Nişabur ve Sebzevar üzerinden Damğan'a doğru ilerledi. Eşref önce Simnan'ı ele geçirmek ve ardından Nadir'in güçleriyle savaşa girmek istedi. Eşref bu amaçla önce Simnan yakınlarındaki Seyyid Ali kalesini ele geçirdi, ardından Simnan'ın kendisini kuşattı. Seman kuşatma altındayken Eşref'e Nadir'in Bistam'a ulaştığı bilgisi verildi. Bu sırada Nadir, Şahrud bölgesinde kamp kurdu. Nadir buradan 500 kişilik bir grupla Muhammed Han Mamuye'yi istihbarat için gönderdi. Eşref Han da istihbarat ekibi gönderdi. Bu gruplar Şahrud'un güneydoğusunda bir araya geldi. Muhammed Han galip geldi ve sorgulama için 14 Afgan'ı ele geçirdi. Bu esirlerden gerekli bilgileri alan Nadir, kampın yerini değiştirerek yeni kamp yeri olarak Dehmolla köyünü seçti.

"Tarih-e Cahanqoşa-ye Naderi"nin yazarı, savaş başlamadan önce Eşref'in Nadir'in toplarını ele geçirmeyi planladığını yazıyor. Bu niyeti gerçekleştirmek için Seydal Hana bir görev vermiş ve Seydal Han bu görevi yerine getirmek için Bistam'dan bir rehber almıştır. Onlar aracılığıyla Nadir'in birliklerinin yerini gözden geçirdi. Tüm birlikler surların içinde konuşlanamadığı için toplar surların dışında kaldı. Ancak Seydal Han, Nadir'in toplarını ele geçirmeyi başaramadı. Ertesi sabah, Nadir'in birlikleri ilerlemeye başladığında, Seydal Han da uzaklaştı ve Mehmandust yakınlarındaki Eşref'in ana kuvvetlerine katıldı.[6]

Savaş

Hizalamalar ve savaş öncesi manevralar

1. Nadir, Tal Tepeleri'ndeki sol kanadını korumak için muhafız birliğini ileri gönderir.
2. Nader bu zamanı topçu hattını piyade yolu üzerinde yüksek bir zemine yerleştirmek için kullanır.
3. Eşref ordusuna son bir saldırı emri verir, ancak ordusu Safevî tüfek ve topçularının yoğun ateşi altında kalır.
4. Piyadelerini toplayan Nadir, Afgan ordusunun merkezine saldırır ve onu ikiye böler.

Nadir ordusunu 4 gruba ayırdı, görevlerini belirledi ve uygun mevzilere yerleştirdi. Bir grup çerhçinin eşlik ettiği Nadir Afgan savaşçılarının savaş öncesi oluşumunu bizzat gözlemledi. Eşref'in birliklerinin oluşumunu gözlemledikten sonra, topçu birliklerini birliklerinin çevresine yerleştirdi. Nadir, Afgan birliklerinin sağ kanadındaki tepenin önemli bir konuma sahip olduğunu biliyordu ve birkaç topla o tepeye gitti. Nadir, birliklerinin emir almadan savaşa girmesini yasakladı.

29 Eylül sabahı Eşref Han ordusunu geleneksel düzende düzenledi. Ordusunu merkez, sol ve sağ kanat olmak üzere 3 parçaya ayırdı. Eşref zaferden o kadar emindi ki Safevî ordusunun dağıtılmasından sonra Tahmasb ve Nadir'i ele geçirmek için ordusundan 2-3 bin kişilik bir grubu ayırdı. Sol kanat Seydal Han'ın komutası altındaydı. Sağ kanat komutanlığına Mahamman Amin Han atandı. Bu kanatlar ve merkez birliklerin plana göre Safevî ordusuna saldırması ve ezmesi gerekiyordu. Küçük bir grup yedekte tutuldu. Plana göre, ana kuvvetler Safevî ordusunu kaçmaya zorladıktan sonra, bu süvari birliği onları takip edip yok edecekti.[7]

Eşref ayrıca Nadir'in ordusuna arkadan ve kanatlardan sürpriz bir saldırı planladı. "Alam Ara-ye Naderi"nin yazarı da Eşref'in generallerinden Seydal Han'ın Nadir'in birliklerinin arkasından saldırma girişimini doğruluyor. Bunu önceden sezen Nadir, bu saldırıyı önlemek için Mir Abutalib Han ve Muhammedali Han'ı generallerinden ayırdı ve ordusunu dairesel bir düzende düzenledi. Bu generaller Seydal Han'ın saldırısını engelledi ve Muhammedali Han onları kamplarına kadar kovaladı.[8] Nadir, ileri kuvvetlerini ordunun sol kanadındaki Tal tepelerine yerleştirdi. Doğu ordularının geleneğinin aksine Nadir Han, topçu kuvvetlerini piyade birliklerinin arkasına yerleştirdi. Eşref Han'ın birlikleri, Nadir Han'ın muhafızlarının pozisyonlarını gözden kaçırmıştı. Muhafızlar tepelerin yakınında, onların önlerinde yerleştirildiler.[9] Afgan sol kanadı, Nadir'in öncüsü ile çatıştıktan sonra, onları takip etmek yerine ana hatta doğru geri çekildiler. Daha sonra Eşref Han 40.000 kişilik süvarisine Safevî ordusuna saldırmasını emretti. Afgan süvarileri, tepenin yakınında toplanan Safevî ordusuna kısa sürede büyük bir hızla yaklaştı.

Afgan saldırısının püskürtülmesi

Afgan birliklerine tepeye yerleştirilen Safevî topları ateş etti. Savaş sırasında topların dumanı beyaz bir bulut oluşturdu. İlk topçu ateşi sonucunda 300-400 Afgan süvarisi "dilimlenmiş salatalık gibi yere serildi". Arkadan ve kanatlardan taarruz başarısız olduktan sonra, Eşref merkezden ana taarruzu gerçekleştirmeye başladı. Safevî subayları, Afganlar muhafızlara kanatlardan saldırdıktan sonra tüfekçilere ateş etmemelerini emretti. Afganlar yaklaştıktan sonra (yaklaşık birkaç 10 metre uzaklıktan) ateş emri verildi. Nadir'in deneyimli muhafızları tarafından yıllarca mükemmelleştirilen ve savaşlarda kullanılan bu strateji, etkinliğini bir kez daha kanıtlamıştır. Safevî topçularının ve muhafızlarının ateş açması sonucunda Afganların cephe hatları ciddi zayiatlarla karşılaşdı. Arkadan gelen Afgan savaşçılar, lağıma düşüyor ve arkadaşlarının kalıntılarının üzerinden atlayarak saldırıyordu. Afgan mevzilerine isabetli bir şekilde isabet eden topların ateşi sonucunda Afgan safları duman ve sisle kaplanırken, ordu saflarında karışıklık meydana geldi. Afgan savaş bayrağının ve bayrak taşıyıcısının vurulması Afganlar arasında paniğe neden oldu. Bu kaos sırasında Eşref Han'ın karargahı Safevî toplarıyla vuruldu ve Eşref'in atlarının çoğu telef oldu. Bu andan itibaren karargah toplarla vurulmaya başlandı. Afgan topçusu geleneksel zamburaklardı. Zamburakların temel zayıflığı, bir deveye monte edildiklerinden isabetlerinin zayıf olması ve büyük toplar tarafından kolayca hedef alınabilmeleriydi. Kısa bir süre sonra, Afganların topçuları Safevîler tarafından ele geçirildi ve Afgan ordusu topçu desteğinden yoksun bırakıldı.

Nadir'in merkeze saldırısı

Nadir Han'ın karşı saldırısı muhafızlar tarafından gerçekleştirildi. Eşref'in ordusunun merkezine doğru saldırdı. Afganların elindeki topçu birlikleri de orta kısımda toplanmıştı. Böylece saha savaşları başladı. Safevî ordusu Afganları merkeze doğru çekilmeye zorladı. Nadir'in komutanlarından İsmail Han Hazima ve liderliğindeki tüfekçiler, Afgan topçularının saflarını bile vurdular. Onlara eşlik eden süvarilerin beklenmedik bir şekilde hücum etmesi ile Afganlara bir darbe daha indirildi. Her iki taraftan aldıkları darbelerle şaşkın olan Eşref, savaşın gerginliğine dayanamadı.

Kısa bir süre sonra Afgan ordusu dağıldı ve savaşçılar kaçmaya başladı. Nadir Han'ın elinde tuttuğu Afşar atlıları kaçan orduyu kilometrelerce kovalasa da Eşref'i yakalamak mümkün olmadı. Nadir Han, ileride bir pusu kurulmasından korktuğu için Safevî ordusunun büyük kısmının bu kısa süreli takibe katılmasına izin vermedi.

"Alam Ara-ye Naderi"nin yazarına göre, bu zaferden son derece mutlu olan II. Şah Tahmasb, zaferle dönen Nadir'in alnını öperek, kendisine ve savaşçılarına şükranlarını ifade etti. Nadir ve savaşçıları Şah tarafından değerli hediyelerle ödüllendirilirken, savaş alanında kalan Afgan serveti de generaller arasında paylaştırıldı.

Sonuç

Savaş alanında 12.000 askerini kaybeden Eşref Han, büyük bir hızla batıya doğru ilerlemeye başladı. O batıda sonraki savaşlara kadar kayıplarını gidermeyi düşünüyordu. Yol üzerinde Hvar vadisinde Safevî ordusuna karşı pusu kurmuştu. Varamin'e geri çekilen Eşref, böyle bir savaşın Hvar vadisinde gerçekleşmesinin uygun olduğunu düşündü. O vadi iki dağ arasındaydı ve sınırlı erişime sahipti. Çok sayıda birlik orada savaşmaya uygun değildi. Geçidi ve yüksekleri koruyarak Safevî ordusuna büyük bir darbe indirmek mümkün olacaktı. Planın uygulanması, Tahran'ın eski Afgan valisi İslam Han'a emanet edildi. Ancak Afganlar yine yenildi.[10]

Bu yenilgilere kadar ülkede hiçbir gücün Afganlara karşı koyamayacağı düşünülüyordu. Eşref, özellikle Osmanlılara karşı kazandığı zaferden sonra kolayca kazanacağına inanmış, kendi gücüne olan güveni artmıştır. Damğan'daki yenilgi hızla imparatorluğa yayıldı ve Tahran'daki Afgan güçleri de şehri boşalttı ve Eşref'e katıldı.

Bundan sonra Nadir ve II. Tahmasb, yürüyüşün sonraki kaderi hakkında karar vermek zorundaydılar. Nadir, yeni kuvvetler toplamak için Meşhed'e dönmeyi teklif ederken, Tahmasb batıya - başkente gitmek istedi. Tahmasib'in teklifi reddedildikten sonra kamptan ayrıldı, ancak daha sonra Nadir'in gönderdiği elçiler onu vazgeçirerek geri gönderdiler. Nadir, Tahran şehrinde Tahmasb'dan ayrılarak yürüyüşe devam etti.

Ayrıca bakınız

Konuyla ilgili yayınlar

  • Mehman Süleymanov. Nadir şah. Tehran, 2010. 740 səh.

Kaynakça

  1. ^ Ferrier, J. P. (1858). History of the Afghans. Murray. s. 61. Erişim tarihi: 30 Eylül 2010. J.P.Ferrier. 
  2. ^ a b Axworthy(2009), The Sword of Persia, p. 89.
  3. ^ Gözalova, Nigar; Bağırov, Ekrem (2018). 18. yüzyılın 30'lu ve 40'lı yıllarında Nadir Şah Afşar'ın Bağdat seferleri. Bakü: Elm və Təhsil. 
  4. ^ Cabbarov, Elçin (2013). Nadir Şah Afşar. Bakü: Nurlar. 
  5. ^ a b Mehman Süleymanov 2010, s. 156
  6. ^ a b Mehman Süleymanov 2010, s. 157
  7. ^ Mehman Süleymanov 2010, s. 161
  8. ^ Muhammed Hüseyin Kuddusi (1999). Nadir şah. 
  9. ^ Michael Axworthy (2009). The Sword of Persia: Nader Shah, from tribal warrior to conquering tyrant, p. 131. I. B. Tauris
  10. ^ Mehman Süleymanov 2010, s. 162

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Hemedan Antlaşması</span>

Hemedan Antlaşması, 4 Ekim 1727 tarihinde Osmanlı İmparatorluğu ile İran'da yönetimi Safevîlerden ele geçirmiş olan Afgan Hotakî Devleti arasında imzalanan ve 1723-1727 Osmanlı-İran Savaşı'nı Osmanlılar lehine sona erdiren barış antlaşması.

<span class="mw-page-title-main">1723-1727 Osmanlı-İran Savaşı</span> Osmanlı İmparatorluğu ile Safevi Devleti arasında 1723-1727 yılları arasında yapılmış savaş

1723-1727 Osmanlı-İran Savaşı, Osmanlı İmparatorluğu ile çöküş devrine girmiş olan İran'daki Safevî Devleti, ardından ise İsfahan'ı ele geçirerek İran'a egemen olan Afgan Hotakîler arasında süren ve Osmanlıların kesin zaferiyle sonuçlanan askerî mücadele.

<span class="mw-page-title-main">Ducum Muharebesi</span>

Ducum Muharebesi ya da Samarra Muharebesi, 1732-1736 Osmanlı-İran Savaşı'nda bir evre. Topal Osman Paşa komutasındaki Osmanlı ordusu, Nadir Şah komutasındaki Safevî ordusunu 19 Temmuz 1733'te büyük bir yenilgiye uğratarak kuşatma altındaki Bağdat'ı kurtardı.

<span class="mw-page-title-main">Urmiye Kuşatması (1731)</span>

Urmiye Kuşatması, 1730-1732 Osmanlı-İran Savaşı'nda evre.

<span class="mw-page-title-main">1730-1732 Osmanlı-Safevî Savaşı</span> Osmanlı İmparatorluğu ile Safevi Devleti arasında 1730-32 yılları arasında yapılmış savaş

1730-1732 Osmanlı-İran Savaşı, 18. yüzyılda Osmanlı Devleti ile İran'daki Safevi Hanedanı arasında yapılmış olan bir savaştır.

<span class="mw-page-title-main">Melayer Muharebesi</span>

Melayer Muharebesi, 1730-1732 Osmanlı-Safevî Savaşı'nda evre.

<span class="mw-page-title-main">Revan Kuşatması (1731)</span>

Revan Kuşatması, 1730-1732 Osmanlı-Safevî Savaşı'nda evre.

<span class="mw-page-title-main">Leylan Muharebesi</span>

Leylan Muharebesi ya da Kerkük Muharebesi, 1730-1732 Osmanlı-Safevî Savaşı'nda evre.

<span class="mw-page-title-main">Afşar İmparatorluğu</span> 1736-1796da Horasan Türk kökenli İran Şahlığı

Afşar İmparatorluğu, Safevi devletinin çöküşünden sonra kurulan Türkmen devletidir. Devletin kurucusu Horasan Türkü olan Nadir Şah Afşar'dır. Nadir Şah'ın devletteki otoritesinin arttığını gören II. Tahmasb, kendi otoritesini artırmak için 1731'de Osmanlıların üzerine yürüdü. Ancak muharebede alınan yenilginin ardından Revan, Osmanlıların eline geçti. Nadir Şah, 1732'de II. Tahmasb'ı iktidardan indirdi ve yerine oğlu III. Abbas'ı getirdi. Nadir Şah, III. Abbas'ın Mart 1736'da tahttan indirilmesinin ardından "Şah" sıfatıyla taç giydi. Böylelikle İran'da Safevî Hanedanı resmen son buldu ve Afşar Hanedanı dönemi başladı.

<span class="mw-page-title-main">İsfahan'ın Kurtuluşu</span>

İsfahan'ın kurtuluşu, Nadir Han'ın liderliğindeki Safevi ordusunun, Murche-Khort Savaşı'nda Eşref Khan'ın liderliğindeki Afgan ordusunu yenmesinin sonucuydu.

<span class="mw-page-title-main">Afşar İmparatorluğu'nun askeri sistemi</span>

Afşar imparatorluğunun askeri sistemi — Afşarların askeri sistemlerinin kökleri, Safevi devletinin çöküşünün arifesinde Horasan'daki kanlı çatışmalar dönemine dayanmaktadır. Yerli bir general ve Türkmen Afşar aşiretinin bir üyesi olan Nadir Gulu Han Afşar'ın komutasındaki savaşçıların sayısı sadece birkaç yüzdü ve onlar günümüz İran'ının kuzeydoğusunda faaliyet gösteriyorlardı. Nadirgulu kendini Şah ilan ettikten sonra komutasındaki toplam savaşçı sayısı 375 bine ulaştı. Tarihçi Mihael Axvorthy'ye göre bu ordu, zamanının en güçlüsü iken, en büyük avantajı, en yetenekli ve başarılı general Nadir tarafından komuta edilmesiydi.

<span class="mw-page-title-main">Kars Muharebesi (1745)</span>

Kars Savaşı (1745), Osmanlı-Kızılbaş Savaşı'nın (1743-1746) son büyük muharebesidir. Savaş, Osmanlı ordusunun kesin yenilgisiyle sonuçlandı. 10 gün boyunca aralıklı olarak devam eden muharebe, Osmanlı ordusunun tam yenilgisiyle sona erdi. Şahbanu Razi Sultan Safevi, savaşta şehit düşen Kızılbaşların isimlerinin açıklığa kavuşturulması ve uygun şekilde defnedilmesi için kişisel bütçesinden özel fonlar ayırdı. Musul yenilgisinden sonra bu savaşta da Osmanlılar Nadir Şah'a yenildiler ve askeri zafer umutları azaldı. Osmanlı tarafı zaferden ümidini keserek müzakerelere yeniden başladı. Sonuç olarak, taraflar arasında Kerden Antlaşması imzalandı.

<span class="mw-page-title-main">Kafir Kale Savaşı</span>

Kafir Kale Savaşı, Herat seferinin sonucunu belirleyen bir dizi çarpışmaydı. Bazı özellikleriyle Sangan Savaşı'na benzeyen Kafir Kala Savaşı, Abdali Afganları ile Nadir Han liderliğindeki Safevi ordusu arasında gerçekleşmiş ve Safevi ordusunun zaferiyle sonuçlanmıştır.

Nadir Şah Afşar'ın Semerkant'ı ele geçirmesi - Nadir Şah'ın Orta Asya seferi sırasında bölgenin siyasi ve ekonomik merkezlerinden biri olan Semerkant'ı ele geçirmesi olarak biliniyor.

Tahmasb Han Calayir, Safevi İmparatorluğu'nun son dönemlerinin ve Nadir Şah Afşar'ın en ünlü ve en büyük generallerinden biridir. O Nadir'in Horasan'daki faaliyetlerinin ilk günlerinden itibaren onun yanındaydı ve Nadir'in seferleri sırasında en seçkin generali oldu.

<span class="mw-page-title-main">Kafkasya Seferi (1735)</span>

Kafkasya seferi - 1734-1735 yıllarını kapsayan bu sefer, Safevi-Osmanlı savaşının son büyük askeri seferiydi. Bu sefer sonucunda Safevi ordusu bir zafer kazanmış ve Kafkasya'da Safevi yönetimi yeniden kurulmuştur.

<span class="mw-page-title-main">II. Tahmasb'ın yeniden Safevi tahtına çıkması</span>

II. Tahmasb'ın yeniden Safevi tahtına çıkması, 1729'da II. Tahmasb'ın generali Nadir Han ile Afgan Aşraf Hotaki arasında meydana gelen bir dizi savaş sonucunda mümkün oldu. II. Tahmasb sözde tahtta olmasına rağmen, asıl güç Nadir Han'ın elinde toplanmıştı. Afganlar ise Safevi imparatorluğunun topraklarının büyük bir kısmından kalıcı olarak kovuldu ve bir süre sonra Nadir onlara boyun eğdirdi.

Eyyubizade Ahmed Paşa, Osmanlı devlet adamı.

<span class="mw-page-title-main">Herat Seferi (1729)</span>

Herat Seferi, Nadir Han'ın Abdali Afganlarına karşı askeri operasyonlarıyla sonuçlanan bir dizi aralıklı çatışmadan oluşan askeri bir operasyondu. Nadir Han, bu operasyona başlamadan önce hükümdarı ve prensi II. Tahmasb'a karşı başarılı bir sefer düzenledi. Aşağılanan Tahmasb, 4 Mayıs 1729'da Meşhed'den ayrıldı ve Nadir'in Herat seferine katıldı. Böylece Nadir, yürüyüş boyunca Tahmasb'ın yanında olmasını sağladı.

<span class="mw-page-title-main">Murçehort Savaşı</span>

Murçehort Savaşı, Nadir Han'ın II. Tahmasb'ı Safevi tahtına geri getirme kampanyasında kazandığı son büyük savaştı. Eşref, Nadir'in birliklerini Harvar geçidinde durduramadı, bunun yerine kendi birlikleri kuşatıldı ve pusuya düşürüldü. Bu savaşta Afganlar, karşı orduya ayak uydurmak için geleneksel taktiklerini değiştirdiler ve bu da ordularının gücünün daha da azalmasına neden oldu. Çünkü ordu yeni sisteme uyum sağlayamadı. Zafer, güneyden İsfahan'a giden yolu açtı ve Safevi yönetiminin yeniden kurulmasıyla sonuçlandı. Ancak birkaç yıl sonra Nadir, Safevileri devirdi.