İçeriğe atla

Daçya

Daçya'nın sembolü olan Daçya Dracosu

Daçya (Dacia) eski bir coğrafi isimdir. Daçyalıların yaşadıkları toprakları kapsar. Daçya Balkanlarda kuzeyde Karpat dağları, güneyde Tuna nehri, batıda Tisa nehri, doğuda ise Dinyester nehri ile sınırlıydı. Ülkenin dörtte biri ormanlıktır ve sadece onda birlik bir bölümü çıplak dağlardan ve sulardan oluşmuştur.[1] Başkenti Sarmizegetusa idi. Ahalisi genellikle Traklara mensup kabul edilir.

Tarihi

Yer altı kaynakları bakımından altın ve gümüş rezervleriyle ön plana çıkan Dacia, bulunduğu konum itibarıyla Hellenistik dünya ile yoğun ticari faaliyetlerde bulunmuştur. Bu durum onları Kelt ve Germen komşularından daha gelişmiş teknolojik ve kültürel zenginliğe ulaştırmıştır. Dacialılar'ın, Hellenistik dünya ile ilişkileri bunlarla sınırlı kalmamış Grek kolonilerinin savunma stratejilerini temel alıp kendi stratejilerini oluşturmuş ve bu stratejileri ileri seviyeye taşımışlardır. Murus Dacicus surları buna en güzel örnek olarak gösterilebilir. Bugünkü Romanya, Moldova ve Ukrayna'nın bir bölümüne tekabül eder.

Kral Burebista hükümdarlığı zamanında ve başkent Sarmizegethusa’nın etrafını çevreleyen Murus Dacicus surları; barbar Avrupa’nın çoğu kentini çevreleyen surların aksine, şahmerdanlara karşı daha dayanıklı olması için taş duvarlar ile örülmüş, iç yüzeyi ahşap molozlarla desteklenmiş ve surlarda okçuların karşı saldırı yapmasına imkân verecek kuleler yapılmıştır. Mevcut Dacia savunma sistemine eklenen yeni yapılar ile kaleler işgalcilere karşı neredeyse aşılmaz bir engel hâline gelmiştir.

Daçya ve Roma İlişkileri

Dacialılar, Romalılar tarafından ‘barbar’ bir kavim olarak görülmüştür. Kral Burebista’nın Dacia’yı tek çatı altında birleştirdiği zamana kadar yarı-göçebe yaşam tarzıyla hayatlarını idame ettirmişlerdir. Temel geçim kaynakları hayvancılıktır. Geçimlerini sağlayabilmek için sürekli bölgedeki diğer kavimlerle mücadele etmişlerdir. Ancak tam anlamıyla kendi içlerinde bir bütünlük sağlayamadıkları için diğer kavimlere karşı verimli otlatma sahalarını hâkimiyetleri altına alamamışlardır. Bu sebepten ötürü Roma topraklarına bağlı otlatma sahalarını taciz etmişlerdir.[2] Kral Burebista’nın başa geçmesi ile Dacia üzerinde gerçekleştirdiği bütünlük politikası neticesinde ilk başlarda taciz denilecek derecede görünen çarpışmalar, Dacia’nın devletleşmesi neticesinde Roma için büyük bir sorun hâline gelmiştir. Ciddi olarak nitelendirilecek ilk mücadele Iulius Caesar döneminde gerçekleşmiş ancak tam anlamıyla sonuç elde edilememiştir.[not 1][3] İmparator Domitianus döneminde Dacialılarla mücadele artmıştır.[not 2][4][5][6] Domitianus’un politikaları ve Dacialılara verdiği imtiyazlar sonucunda, Roma’nın istemeden de olsa Dacia’yı güçlendirdiği görülmektedir. Traianus Germen eyaletleri komutanı olduğu dönemde Domitianus’un politikalarıyla güçlenen Dacia’nın Roma için ne kadar büyük bir tehlike olacağını farketmiştir. Traianus kuzey Pannonia’nın karşısında Tuna Nehri’nin sol yakasında birtakım önlemler almaya başlamıştır. Djerdap patika yolunun yeniden inşa edilmesini, yol üzerinde bulunan kalelerin taştan yeniden inşasını ve Ister nehrindeki taşımacılığın yol açtığı tehlikeleri ortadan kaldırmak için Karatash—Gradac kanalının kesilmesini emretmiştir.[7]

Kaynakça

  1. ^ Vasile S. Cucu, “Romania”, Encyclopaedia Britannica,2019. 
  2. ^ J. Bennett, Trajan Optimus Princeps: A Life and Times, Routledge, London 1997. s. 87. 
  3. ^ C. Dio, LI.22.7. 
  4. ^ Strabon, Geographika, VII.3.10 ve 13. 
  5. ^ Tacitus, Historiae,II.83.,III.46. ve IV.4. 
  6. ^ C. Dio, LV.30.4.; LXVII,7.3. 
  7. ^ J. Bennett, a.g.e., s.89
Notlar
  1. ^ Roma, Burebista’nın genişlemeye başlayan imparatorluğundan rahatsızlık duymaya başlamıştır. Burebista, Kırım’daki bir Grek bölgesi olan Olbia’ya saldırmış ve Makedonya’ya saldırı olasılığı Roma’yı endişelendirmiştir. I. Caesar, Burebista’ya karşı savaş hazırlığına başlamıştır. Ancak her ikisinin de aynı dönem içinde ölmesi krizi ortadan kaldırmıştır (Suetonius, Caesar, XLIV.; Augustus, VIII).
  2. ^ Dacialılar’ın MS 85/86 yılındaki saldırısı Moesia valisi Oppius Sabinus’un ölümüyle sona ermiş ve Domitianus’un hızlı müdahalesi sayesinde eyalet kurtarılabilmiştir. Ertesi yıl yeni kralları Decebalus, Praetorian Valisi Fuscus’u ve ordusunu imha etmiştir. Bu durum Domitianus’un generali Tettius Iulianus’un Dacialıları Tapae’da yenilgiye uğrattığı MS 88 yılına kadar çözülemeyen bir krize neden olmuştur. Ancak o zaman bile Dacialılara askeri üstünlük kurulamamıştır. Domitianus, başarısını sağlamlaştırmak için Decabalus ile anlaşma yapmış ve iki ülke arasında ilişkiler kurulmuştur. Decebalus, Dacia üzerindeki egemenliğini Domitianus’a onaylatmak için Diegis’i vekil olarak göndermiştir. Roma tarafından gelecekte daha fazlası vaat edilen büyük miktarlarda para ödenmiş ve hem barış hem de savaşla ilgili her türlü ticaret Sarmizegethusa ile başlatılmıştır.

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Efes</span> Anadoluda bir antik kent

Efes, Anadolu'nun batı kıyısında, bugünkü İzmir ilinin Selçuk ilçesinin üç kilometre güneybatısında yer alan antik bir Luvi şehriydi. Şehir Anadolu'da Yunan sömürgeciliğinin başlamasıyla birlikte İyonya ve daha sonra Roma dönemlerinde de önemini korumuştur. Kuruluşu Cilalı Taş Devri'ne yani MÖ 6000 yıllarına dayanır. MÖ 10. yüzyılda eski Arzava başkentinin yerine Attik ve İyonyalı Yunan kolonistleri tarafından inşa edilmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Jül Sezar</span> Romalı asker ve Roma Cumhuriyetinin son diktatörü olan politik lider (MÖ 100–44)

Jül Sezar, Romalı asker ve Roma Cumhuriyeti'nin son diktatörü olan politik liderdir. Aynı zamanda iyi bir hatip ve güçlü bir yazar olan Sezar, dünya tarihinin en etkili insanlarından birisi olarak kabul edilir. Eylemleriyle Roma Cumhuriyeti'nin Roma İmparatorluğu'na dönüşmesinde ve evlatlığı Augustus'un ilk Roma imparatoru olmasını sağlayacak olayların başlamasında kritik bir rol oynamıştır.

<span class="mw-page-title-main">Trajan</span> 13. Roma İmparatoru

Marcus Ulpius Nerva Traianus, yaygın adıyla Trajan, Roma İmparatorluğu'nun Beş İyi İmparatorundan ikincisidir. Tahta çıktığı MS 98 yılından öldüğü 117 yılına kadar Roma İmparatorluğu’na altın çağını yaşatmıştır. Mütevazı ve filantropik kişiliği sayesinde hem halk hem de ordu tarafından sevilmiştir. Ortaya koyduğu politikalar ve savaşçı kişiliği sayesinde Roma İmparatorluğu'nu tarihinin gördüğü en geniş topraklarına ulaştırmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Vercingetorix</span>

Vercingetorix, Kelt kavimlerinin biri olan Arvernilerin lideridir. MÖ 52 yılında Galya'da Keltleri Roma Cumhuriyeti'ne karşı son bir genel direniş ve kurtuluş savaşı için birleştirdi. Julius Caesar, Roma'nın Gallia Narbonensis valisi olarak Roma emperyalizminin yayılma politikasını uygulamak için Keltlerin ülkesi Galya'yı fethetmek hedefiyle çıktığı seferde Vercingetorix ile karşı karşıya geldi.

<span class="mw-page-title-main">Marcus Aurelius</span> Roma imparatoru

Marcus Aurelius Antoninus Augustus, 161 - 180 yılları arası Roma imparatoru ve Stoacı bir filozoftur. Beş İyi İmparator denilen hükümdarların sonuncusu olan Nerva-Antoninus Hanedanının üyesiydi ve MÖ 27'den MS 180'e kadar süren Roma İmparatorluğu için göreceli bir barış, sakinlik ve istikrar dönemi 96 - 180 yılları arasında görev yapan Pax Romana'nın son imparatoruydu. 140, 145 ve 161 yıllarında Roma konsülü olarak görev yaptı.

<span class="mw-page-title-main">Antoninus Pius</span> Roma İmparatoru

Titus Aurelius Fulvus Boionius Arrius Antoninus Pius, 138-161 yılları arasında Roma imparatorudur. Beş İyi İmparator'un dördüncüsü olup Aurelii gens'ine bağlıdır. Augustus'un hükümdarlığından sonra en uzun süre imparatorluk yapan kişidir. MS 135-136 yılları arasında Asia proconsullüğü yapmıştır ve burada parlak bir yöneticilik göstermiştir. Hadrianus muhtemelen bu nedenle onu elli bir yaşında evlat edinmiş ve vârisi ilan etmişti. Lâkabı Pius'u selefi Hadrianus'u tanrılaştırmak için senatoya yaptığı baskı sebebiyle tahta çıktıktan sonra almıştır.

<span class="mw-page-title-main">Vespasianus</span>

Imperator Caesar Vespasianus Augustus, Asıl adı Titus Flavius Vespasianus olan, 69 - 79 yılları arasında tahta çıkmış Roma imparatoru. Vespasian, etkili ancak kısa ömürlü bir hanedan olan ve yerine geçen oğulları Titus ve Domitian'ında dahil olduğu Flavian Hanedanı'nın kurucusudur. İmparatorluğa, gürültülü Dört İmparator Yılı'nın sonunda yükseldi. Vespasian'ın yönetiminde Julio-Claudian Hanedanı'nın sona ermesinden sonra en bilinen reform, Yahudiler'e karşı savaş ve Colosseum'un yapımına başlanılmasıdır.

<span class="mw-page-title-main">Hadrianus</span>

Publius Aelius Traianus Hadrianus, 117 ile 138 yılları arasında Roma imparatoruydu. Hadrianus, Hispania Baetica'da bir İtalik yerleşim yeri olan ve İspanya'daki modern Sevilla'ya yakın olan Italica'da doğdu. Aelia gensinin kolu olan Aeli Hadriani, doğu İtalya'daki Hadria kasabasından geliyordu. Nerva-Antoninus hanedanının bir üyesiydi.

<span class="mw-page-title-main">Domitianus</span> Roma İmparatoru

Titus Flavius Domitianus, Batı'da genellikle Domitian adıyla bilinen Flavius Hanedanına mensup, Roma imparatoru.

<span class="mw-page-title-main">Tiberius</span> İkinci Roma imparatoru

Tiberius Caesar Augustus, doğumda; Tiberius Claudius Nero, Augustus'un 14 yılında ölümünün ardından Roma İmparatorluğu tahtına çıkan ikinci Roma imparatoru. Tiberius Claudius Nero ve Livia Drusilla'nın oğlu olan Tiberius doğuştan Claudius ailesinin mensubuydu. Annesi, babasından boşanarak MÖ 39 yılında Augustus ile yeniden evlenmiştir. Tiberius, sonradan Augustus'un kızı ve üvey kız kardeşi Yaşlı Julia ile evlenmiş ve ardından Augustus tarafından evlat edinilerek Julius ailesi mensubu olmuştur. Tiberius'un ardından gelen imparatorlar bu iki aile arasındaki karışımı gelecek 40 yıl boyunca devam ettirmişler, tarihçiler de bu hanedanı Julio-Claudian hanedanı olarak adlandırmışlardır.

<span class="mw-page-title-main">Ostrogotlar</span>

Ostrogotlar (Ostrogoth), Roma İmparatorluğu'nun son dönemlerinde ortaya çıkmış bir Cermen kabilesiydi. Ostrogotlar, Gotların doğu koluydu. Gotların batı koluna ise Vizigotlar deniyordu.

<span class="mw-page-title-main">Aurelianus</span> Roma İmparatoru (MS 270-275)

Lucius Domitius Aurelianus, Aurelian olarak bilinen ve 3. yüzyıl sonu - 4. yüzyıl başında Roma İmparatorluğunun gücünü tekrar toparlamasına yardım eden birkaç başarılı "asker imparator"dan ikincisi olan Roma imparatoru.

<span class="mw-page-title-main">Trajan Forumu</span> Romada meydan

Trajan Forumu kronolojik olarak Roma'nın son imparatorluk meydanıdır. Emperyal pazarın en son ve en büyüğü olarak 185×300 m.’lik bir alanı kaplamaktadır ve neredeyse diğer Forum’ların toplamı kadar büyüktü. Quirinal ve Capitoline arasındaki vadide kalan, kuzey-batıdaki Atrium Libertatis ile güney-doğu ve güney batıdaki Caesar Forumu ve Augustus Forumu arasındaki alanı birleştirerek, Caesar ve Augustus’un bu bölge için planladığı anıtsal kareler dizisini tamamlar. Traianus Forumu, Augustus Forumu’nun yenilikçi mimari özelliklerini daha ileriye taşır. Karyatid benzeri figürlerin kullanılması ve bazı yapısal detayların akıllıca bir uyarlaması ve geri dönüşüdür. Ayrıca Forum kamu mimarisinde de radikal bir değişime yol açmıştır. Çünkü İtalya yarımadası ve imparatorluğun çoğu yerinde geleneksel dikdörtgen pazar-içi tapınak düzeni terkedilmiş yerine kare bir düzen kullanılmaya başlanmıştır. Başkentte ilk kez bir inşaatta üstü açık ticari ve finansal ticaretin yapıldığı bir Grek esintili agora ile yasal ve diğer işlerin ele alındığı Roma’nın bazilikaya benzer yapısı birleştirilmişti. Traianus’un bu mimari değişikliği oldukça ünlendi ve pratik bir düzen olduğunu kanıtladı. Bu mimari değişim kuzey eyaletlerinin çoğunda hızla kabul edilmiştir. Forum’un kuzey-batı tarafında enine Bazilika Ulpia yükseliyordu. Üç girişe sahip olan bu yapının her girişi imparatorun bronz heykellerini taşıyordu ve OPTIME DE REPUBLICA MERITO DOMI FORISQUE yazısı gelenleri karşılıyordu. Üç giriş, 55 × 110 m. genişliğinde ikinci bir geniş koridorlu binaya açılıyordu. Binanın üst katındaki oda, Traianus’un imparatorluk arşivlerinin tutulduğu Bibliotheca Ulpia’yı oluşturuyordu ve yangına ve neme karşı korunması için tuğla ve betondan yapılmıştı.

<span class="mw-page-title-main">Germanicus</span> imparator Tiberiusun yeğeni ve evlatlık oğlu, Roma Imparatorluğunun varisi

Germanicus Julius Caesar Claudianus, Roma İmparatorluğu'nun başlangıcında etkin bir hanedan olan Julio-Claudian Hanedanı mensubu Romalı general. Ayrıca Nero Claudius Drusus ya da Tiberius Claudius Nero olarak da bilinir ve genellikle çağrıldığı adı olan agnomen'i (lâkabı)"Germanicus", MÖ 9 yılında babasının Cermanya'da kazandığı zaferlerin onuruna verilmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Decebalus</span>

Decebalus, Daçya krallarına verilen addır. Bu adın Daçya dilinde kral ya da şef anlamına geldiği sanılmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Daçya Savaşları</span> Daçyalılar ile Romalılar arasında gerçekleşen savaş dizisi

Daçya Savaşları, 101-102 ve 105-106 yılları arasındaki dönemde Roma İmparatorluğu tarafından Daçya'ya karşı düzenlenen iki askerî seferi anlatır. İmparator Trajan döneminde Daçya tehdidini azaltmak ve verimli bölgeleri fethetmek amacıyla yapılmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Gotlar Savaşı (535-554)</span> Bizans–Cermen çatışması (535–554)

Gotlar Savaşı, 535'ten 554'e kadar Bizans İmparatorluğu ile Ostrogot Krallığı arasında yapılan ve İtalya ve Dalmaçya'da yer alan savaştır. Tarihçiler bu savaşı iki safhada incelerler: Birinci safha 535-540 dönemindedir; bu safhada Bizanslı General Belisarius komutasındaki Bizanslılar, İtalya'yı tekrar Bizans hakimiyeti altına almayı başarmışlardır ve en sonunda Batı Roma İmparatorluğu son döneminde başkent olan Ravenna şehrinin ellerine geçmesi ile bu safha sona ermiştir. İkinci safhada yeni Ostrogot kralı Totila, yeni bir Ostrogot ordusu toplayıp, İtalyan şehirlerini tekrar işgal etmiştir. Ostrogotlar'ın direnişi uzun ve zorlu çabalar sonucunda Bizans generali Narses tarafından bastırılmıştır. Narses, bu safhada Frank ve Alaman kavimlerinin 554'te Kuzey İtalya'ya yaptıkları hücumları da geri püskürtmeyi başarmıştır. Aynı yıl, 554'te, Bizans İmparatoru I. Justinianus, "Pragmatik Sanction" adı verilen bir İmparatorluk buyruğu ile İtalya'nın Bizans yönetimi altında nasıl organize olacağını açıklamıştır. Bu galibiyetlere rağmen, Kuzey İtalya'da bulunan bazı şehirler Bizanslılar'a teslim olmayıp, 560'lı yılların ortalarına kadar bu direnişlere devam etmişlerdir.

<span class="mw-page-title-main">Vosges Muharebesi</span>

Vosges Muharebesi, MÖ 58 Ekim'de antik Galya'da, Sekuanlar kabile devletinin başkenti olan Vesontio yakınlarında Vosges'lar bölgesinde Mulhouse yakınında bulunan küçük "Ochensfeld" yerleşkesi kenarında yapılan bir muharebedir. Bu muharebe Romalı Galya valisi Jül Sezar komutası altında Romalılar ile birkaç yıl önce Ren Nehri'ni geçerek Galya'ya Sekuanlar ve Aedular arasında savaşa Sekuanlara destek amacıyla giren ve onlardan toprak bağışı aldıktan sonra Sekuanlara arazilerinin (2/3)ini göç eden 120,000 Germenle birlikte yöneten Germanyalı Suebler kabilesi komutanı Ariovistus arasında yapılmıştır. Galya Savaşları adı ile bilinen savaş içindeki muharebelerden üçüncü önemli olanıdır.

<span class="mw-page-title-main">Decebalus'un Kaya Heykeli</span>

Decebalus'un kaya heykeli, Roma imparatorları Domitianus ve Trajan'a karşı, bugünkü Romanya'ya karşılık gelen ülkesinin bağımsızlığını korumak için savaşan Daçya'nın son kralı, Decebalus'un kayalara oyulmuş heykelidir.

<span class="mw-page-title-main">Roma askeri sınırları ve tahkimatları</span>

Roma askeri sınırları ve tahkimatları, Roma İmparatorluğu'ndaki toprak savunma stratejisinin en büyük parçasıydı. 2. yüzyılın başlarında, Roma İmparatorluğu toprak olarak genişlemesinin zirvesine ulaşmıştı ve daha önce İmparatorluk ve Cumhuriyet'te olduğu gibi sınırlarını sürekli genişletmek yerine, Romalılar stratejik konumlarını bir dizi tahkimat ve yerleşik hatlarla güçlendirerek konumlarını sağlamlaştırdı. Tarihçi Adrian Goldsworthy, Romalıların askerî güçlerinin fethetmelerine izin verdiği doğal sınırlara ulaştıklarını ve birçok Roma galibiyetine rağmen, askeri gelenekleri onları askeri olarak işgal edilemez kılan halkların erken-orta dönemlerde İmparatorluğun sınırlarının genişlemesine engel olduğunu söylüyor. Goldsworthy, özellikle Partlar, Sarmatyalılar ve Perslerin süvari tabanlı ordularının, Roma'nın piyade tabanlı ordularına karşı oldukça güçlü bir direniş gösterdiğini vurguluyor.