İçeriğe atla

DX'cilik

Polonya Radyosu'nun 1974 yılında dinleyicilerine gönderdiği bir QSL kartı.

DX'cilik,[1][2] Amatör telsizcilerin uzak mesafelerden yayınlanan radyo ve televizyon sinyallerini saptayıp bu yayınların yapıldığı istasyonları tanımlamaları ve onlarla iletişim kurmalarına dayalı hobilerini tarif eden terimdir.

DX'ciler yeni bir yayın saptadıklarında bunu teyid ettirmek için yayıncıdan "QSL kartı" adı verilen bir sertifika talep ederler ve kartpostala benzeyen bu kartların da koleksiyonunu yaparlar. Bu uğraşının yayıncılar açısından faydası ise, yaptıkları yayının hangi mesafelere kadar uzandığını, yani vericilerinin gücünü saptama olanağını elde etmeleridir.

Terminoloji

"DX" telgrafın ilk günlerinde kullanılan "distant" (uzakta) sözcüğünün kısaltmasından gelmektedir. Günümüzde ise "DX" sözcüğü İngilizce "distant" sözcüğü ile "X" (bilinmeyen)'in bileşimiyle açıklanmaktadır ve "uzaklardan yayın yapan bilinmeyen radyo istasyonu" anlamına gelmektedir.[1] "QSL" ise yine telsiz-telgrafa ait bir Q kodundan türetilmiştir ve "radyo yayınımızı aldığınızı onaylıyorum" anlamına gelmektedir.

Yöntem

DX'ciler kendi aralarında haberleşen amatör telsizcilerden farklı olarak, çeşitli ülkelerde yerleşik ulusal veya uluslararası çapta kamuya yayın yapan istasyonların yayınlarını saptamaya çalışırlar. Bunun için de elektromanyetik dalgaların tabiatı gereği "kısa dalga", "uzun dalga" ve "orta dalga" alıcılar kullanırlar. Bu frekanstaki yayınlar uzak mesafelere kadar yayılabilirler. Seyrek de olsa "TV" ve "FM" DX'ciliği de yapılmaktadır. Bunların arasında en çok kullanılan kısa dalga alıcılarıdır, zira kısa dalga radyo frekansları iyonosfer'den defalarca kırılıp tekrar yeryüzüne yansıdığı için ufuk çizgisinin ötesine de geçerek çok uzak mesafelerden bile alınabilmektedir. İyonosferin bu özelliği geceleri daha da belirgin hale geldiği için vericilerin yayın gücü geceleri daha da artmaktadır. Uzak mesafelerdeki zayıf sinyallerin alınabilmesi için de çoğunlukla harici bir dipol anten gereklidir.

Tarihçe

DX'ciliğin tarihi neredeyse radyo yayınlarının başladığı yıllara kadar uzanır. 1920'ler öncesinde çok ucuza mâledilen, evlerde ve okullarda basit aletlerle oluşturulabilen ve güç kaynağı istemeyen "kristal radyo"larla (bunlara "kedi bıyığı" alıcılar da deniyordu) ve teraslara veya bahçelere gerilen uzun tellerin anten olarak kullanılmasıyla radyo meraklıları tek tük uzak sinyaller yakalıyabiliyorlardı. Radyoculuğun gelişmesinde bu basit aletlerin de, yani ilk DX'cilerin de büyük etkisi olmuştu.

Genlik modülasyonlu (AM) yayınlar 1950'lerde özellikle de ABD'de çok gelişmiş, popüler müziğin gelişimine paralel olarak 1970'lere kadar da gelişmesini sürdürmüştü. Orta dalga üzerinden yapılan bu yayınlar bu tarihten sonra daha temiz bir ses veren (ama daha kısa mesafelere yayın yapabilen) Frekans modülasyonlu (FM) yayınların başlamasıyla popülerliğini yitirmeye başlamıştır. Sayıları azalsa da bugün halâ AM orta dalgadan yayın yapan birçok istasyon ve bunların takipçileri olan DX'ciler vardır.

Kısa dalga üzerinden yapılan yayınlar DX'ciliğin temelini oluşturur. Bu yayınlar atmosferik koşulların da etkisiyle umumadık mesafelerden alınabiliyordu. Savaş ve çatışma dönemlerinde sınırları kolayca aşan bu yayınlar sayesinde insanlar diğer ülkelerde olan bitenlerden kolaylıkla haberdar olabiliyorlardı. Bu özelliğinden dolayı bu yayınlar propaganda ve casusluk amacıyla da yaygın olarak kullanılmışlardır.

SINPO raporu

DX'ci bir sinyal yakaladığı zaman yayının hangi ülkeden ve hangi istasyondan yapıldığını saptamaya çalışır. Bir süre izlediği bu yayınları değerlendirmeye çalışır. Özel bir yayının tarihini ve saatini, programın ayrıntılarını, dalga boyunu vb not eder. Ayrıca yayın kalitesi hakkında bir rapor hazırlar ve bu raporu yayıncı kuruluşa postalar. Yayın kalitesini değerlendiren bu rapora "SINPO raporu" adı verilir. SINPO şu İngilizce sözcüklerin baş harflerinden oluşmaktadır: "S" (Signal strength: Sinyal gücü); "I" (Interference: Yayın karışması); "N" (Noise: Parazit); "P" (Propagation: Saçılma, yayılma); "O" (Overall merit: Genel yayın kalitesi). DX'ciler bu parametreler için 1 ila 5 arasında bir değerlendirme yapar. Örneğin "SINPO: 55555" çok iyi bir yayın kalitesini, "SINPO: 11111" ise çok kötü bir yayın kalitesini belirler. Yayıncı kuruluş kendisine doğrulanması için gönderilen bu dinleyici raporunu ve dünyanın dört bir köşesindeki başka dinleyicilerden benzer raporlardan aldığında bir değerlendirme yaparak yayınlarının nerelere kadar, hangi kalitede ve güçte ulaşabildiği hakkında bilgi edinmiş olur. Raporu gönderen dinleyiciye de, istasyonun yayınlarının adı yazılı kişinin bildirilen yer ve tarihte dinlediğini onaylayan bir ispat kartı gönderir. Bu kartlara da "QSL" kartı adı verilir.

QSL kartı

Amatör DX'cinin radyo yayıncısına gönderdiği dinlemedeki rahatlık derecesini yani yayın kalitesini değerlendiren SINPO raporuna cevaben yayıncının da DX'ciye gönderdiği kartpostal boyutlarındaki albenili ispat kartlarına "QSL" kartı adı verilir. "QSL" de telsiz-telgrafa ait bir Q kodundan türetilmiştir ve "radyo yayınımızı aldığınızı onaylıyorum" anlamına gelmektedir.

"QSL" kartlarının ön yüzlerinde genelde tıpkı bir kartpostalda olduğu gibi, ilgili ülkenin kültürünü ve teknolojik atılımlarını betimleyen bir grafik, fotoğraf veya bir slogan yer almakta, arka yüzlerinde ise alındı bilgileri bulunmaktadır. Bu kartlar yayıncı kuruluş ve yayıncı ülke için bir propaganda fırsatı doğurması açısından yarar sağlamaktadır. DX'ci ise hem bu ilgi çekici kartların koleksiyonunu yapmakta hem de ilgili ülkelerin dilleri, kültürleri hakkında bilgi sahibi olmaktadır. Ayrıca iletişim olanaklarının günümüze kıyasla daha kısıtlı olduğu dönemlerde, özellikle de Soğuk Savaş yıllarında, sınırları kolaylıkla aşan bu yayınlar sayesinde dünyada olup bitenlerden oldukça çabuk ve birincil kaynaklardan haber alma olanağı bulabilmekteydi.

Radyo yayınları yurt dışından da izlenebilen TRT'den, sadece 1972 yılı içinde tam 21 ülkeden 3600 DX'cinin doğrulama kartı ("QLS kartı") istediği bildirilmiştir. TRT'nin "Yurt Dışı Yayınları Dairesi Başkanlığı" bünyesindeki bir servis bu tür isteklere cevap vermiştir. Böylece, özellikle de "Türkiye'nin Sesi Radyosu"nun dünyanın hangi kesimlerinden hangi güçte izlenebildiği ile ilgili istatistikler oluşturmak mümkün olmuştur.[2]

Donanım

Basit bir portatif transistörlü radyodan binlerce dolar değerinde telsiz donanımına kadar değişen geniş bir yelpazede her türlü radyo alıcısıyla DX'cilik yapmak mümkündür. Bugünlerde popülerliğini yitirmiş olsa da ev yapımı basit "kristal radyo alıcılarıyla" bile uzaktaki yayınları saptamak mümkün olabilmektedir. Pahalı ekipmanların ucuz el radyolarına büyük bir üstünlüğü olmadığı hakkında tartışmalar da yapılmakla birlikte ciddi amatörlerin kullandıkları pahalı ekipmanların birçok başka özelliğinin yanı sıra, yayın frekansları birbirlerine çok yakın istasyonlardan istenmeyenleri filtreleme olanakları vardır. Böylelikle yayınların karışmaları (interferans) ve parazitler önlenebilmektedir.

Dik açılı en az iki dipol antenin kullanılması da DX'ciliğin olmazsa olmazlarındandır. Bu antenler alış gücünü dramatik bir biçimde arttırırlar ve maliyetleri oldukça düşüktür.

Radyoculuğun başlangıç yılları olan 1920'lerde İsveç'te yapılmış bir "kristal radyo". Güç kaynağı gerektirmediği ucuz ve basit gereçlerden üretilebildiği için evlerde bile yapılabiliyordu
Modern ve gelişkin bir radyo alıcısı olan Icom IC-R7000
"World receiver" sınıfı bu kompakt alıcıların alış kalitelerinin kendilerinden çok daha pahalı radyo alıcılarından aşağı olmadığı hususunda ciddi tartışmalar yapılmaktadır

Ayrıca bakınız

  • Halk bandı, Amatör Telsiz

Kaynakça

  1. ^ a b Milliyet, Gazetesi TV-Radyo dergisi eki (19 Şubat 1973). "DX'cilik, Radyo Dinleyicileri İçin Yeni Bir Merak". s. 14. 9 Mart 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 29 Temmuz 2013. 
  2. ^ a b Milliyet, Gazetesi TV-Radyo dergisi eki (12 Mart 1973). "DX Türkiye'de de İlgi Görüyor". s. 3. 9 Mart 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 29 Temmuz 2013. 

Dış bağlantılar

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Radyo</span> elektromanyetik radyo dalgalarındaki ses modülasyonunu önce elektronik ortama sonra da sese çeviren elektronik alet

Radyo, elektromanyetik radyo dalgalarındaki ses modülasyonunu önce elektronik ortama sonra da sese çeviren elektronik alet. Türk Dili dergisinde Kırgız Türkçesinde radyo anlamında kullanılan үналгы /ünalgı/ sözünün Türkiye Türkçesinde kullanılması da gündeme getirilmiştir. Radyoyu Marconi icat etmiştir.

Kısa Dalga yayınları almak üzere tasarlanmış radyo

<span class="mw-page-title-main">Modülasyon</span>

Modülasyon ya da kipleme, bir taşıyıcı sinyal ile bilgi sinyalini birleştirmekten ibaret olan ve iletişim teknolojisinde (yayıncılıkta) kullanılan bir yöntemdir. Yöntem, başlarda anten yoluyla yapılan yayınlar için öngörülmüş ise de, günümüzde kablolu, kablosuz her tür iletişimde kullanılmaktadır. Çok alçak frekanslı sinyallerin çok uzak mesafelere gönderilmesi güçtür. Bu nedenle alçak frekanslı sinyalin, yüksek frekanslı taşıyıcı bir sinyal üzerine bindirilerek uzak mesafelere taşınması sağlanabilir. Bu noktada kiplemeye başvurulur.

<span class="mw-page-title-main">Telsiz</span>

Telsiz, haberleşmede kullanılan alıcı-verici bir radyo. Kabloya ihtiyaç duymadan, radyo dalgaları ile haberleşme yapılmasına imkân veren cihazlardır. Normal radyo alıcılarından farkı, cihazın aynı zamanda yayın yapma kapasitesine sahip olmasıdır. Bu nedenle bazı dillerde "iki yönlü radyo" olarak adlandırılır.

<span class="mw-page-title-main">NDB ve ADF</span> Seyrüseferi Sistemi

NDB ve ADF, hava ve deniz seyrüseferinde yön bulma amacıyla kullanılan basit bir radyo seyrüseferi sistemi. NDB ve ADF sistemi yer bazlı bir seyrüsefer yardımcısıdır. Yeryüzündeki Non-directional beacon ve taşıttaki automatic direction finder olmak üzere iki eleman ile taşıt içindeki kumanda ve göstergelerden meydana gelir. NDB/ADF sistemi, manyetik pusulaya benzer çalışma prensibi nedeniyle radyo pusulası olarak da bilinir.

<span class="mw-page-title-main">Elektronik savaş</span> Savaş türü

Elektronik savaş veya elektronik harp, askerî terminolojiye radyo dalgalarının kullanımı ve bir ordunun taktik teknolojik üstünlüğünün savaşın sonucunda belirleyici rol oynamaya başlaması ile girmiş bir harp terimidir. Genel olarak, çeşitli tekniklerin kullanımı ile elektromanyetik tayfın düşman güçlerince kullanımını tamamen engellerken bir taraftan dost güçlerce kullanımını askerî amaçlara en uygun şekilde, azami yararı sağlayacak hale getirmeyi hedefler. Elektronik savaş kendi içinde üç ana bölümde incelenebilir; elektronik destek, elektronik saldırı ve elektronik savunma.

<span class="mw-page-title-main">Analog televizyon vericisi</span>

Televizyon vericileri televizyon yayını yapan, yani stüdyolarda oluşturulan haber ve programların konutlardaki alıcılara ulaştırılmasını sağlayan en önemli teknik araçlardır. kablo ve uydu gibi alternatif yayın araçlarıyla karıştırmamak için TV vericileri bazen "yer vericileri" olarak da isimlendirilir.

<span class="mw-page-title-main">Frekans modülasyonu</span> frekans modülasyonu, İletişim teknolojisinde (yayıncılıkta) kullanılan bir modülasyon türü

Frekans modülasyonu, İletişim teknolojisinde (yayıncılıkta) kullanılan bir modülasyon türüdür. FM kısaltmasıyla gösterilir. Bu modülasyon türü 1933 yılında Amerikalı mühendis Edwin Howard Armstrong (1890-1954) tarafından geliştirilmiştir.

Radyo frekansı yayıncılıkta bir bilgi sinyali ile modüle edilmiş olan taşıyıcı sinyal anlamına gelir. Ancak, bu isim zamanla modüle edilsin, edilmesin, yüksek frekans anlamına da kullanılmaya başlanmıştır.

Aktarıcı, radyo ve televizyon yayıncılığında bir önceki istasyondan aldığı yayını değişik bir radyo frekansla yeniden yayınlayan yardımcı vericilere verilen addır. "Aktarıcı" terimi TRT kurumunda 1970'li yıllarda Fransızca transposer kelimesinin karşılığı olarak kullanılmaya başlamıştır. Buna karşılık halk arasında kullanılan yansıtıcı terimi yayıncılıkta kullanılmaz.

<span class="mw-page-title-main">Radyolink</span>

Radyolink iki nokta arasında elektromanyetik dalgalarla iletişim için kurulan düzenektir. Bu düzenekle sadece iki nokta arasında iletişim sağlanır. Yani radyo ve televizyon vericilerinin aksine yapılan yayın dar bir koridor içinde yönlendirilmiş yayındır ve bu dar koridor dışında izlenemez. Düzenek genellikle telefon santralleri arasında veya radyo televizyon stüdyoları ile radyo televizyon vericileri arasında kurulur.

Kablo TV, dijital veya analog yayın yapan çok sayıda yerli ve yabancı televizyon ve radyo kanalını, fiberoptik ve koaksiyel kablo şebekeleri üzerinden yüksek görüntü ve ses kalitesinde ileten çok kanallı bir TV sistemi.

HF, 2 MHz - 29.99 MHz frekans aralığında, uzun mesafe ses haberleşmelerini sağlayan haberleşme sistemidir

<span class="mw-page-title-main">Uzun Dalga Bandı</span>

Uzun Dalga Bandı veya kısaca LW, telekomünikasyonda kullanılan bir yayın bandıdır. Her ülkeye bir istasyon koyarak kıtaya yayın yapabilir. Çok uzun mesafeye yayınlar için kullanılır. Genellikle TRT Radyo gibi ulusal kanallar ve uçak ve helikopterlerde kuleye iniş ve kalkış izni alınırken, durum sinyali olarak adlandırılan ve hava üssüne hava aracının durumunu gönderirken LW bandı kullanılır. Sinyalin menzili 600-800 kilometreye kadar çıkabilir. Genellikle zayıf sinyal verir. Bunun nedeni yayının çok yüksekten verilmesidir.

Orta Dalga, telekomünikasyonda kullanılan bir frekans bandının adıdır. Bu bant radyo yayıncılığına tahsis edilmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Radyo vericisi</span>

Radyo vericileri radyo yayını yapan, yani stüdyolarda oluşturulan haber ve programların konutlardaki alıcılara ulaştırılmasını sağlayan teknik araçlardır. Programlar kent merkezlerindeki stüdyolarda hazırlanır. Stüdyolarda sesler ses sinyaline (AF) çevrilir. Ses sinyali kablo, radyolink veya uydu yardımıyla verici istasyonlara gelir. Yayın verici istasyondan yapılır.

<span class="mw-page-title-main">İletim ortamı</span> Conduit for signal propagation

İletim ortamı, telekomünikasyon amaçları için sinyallerin yayılmasına aracılık edebilen bir ortamdır. Sinyaller tipik olarak seçilen ortam için uygun bir tür dalgaya empoze edilmektedir. Örneğin, veriler sesi modüle edebilir ve sesler için bir iletim ortamı hava olabilir, ancak katılar ve sıvılar da iletim ortamı olarak işlev görebilmektedir. Vakum veya hava, ışık ve radyo dalgaları gibi elektromanyetik dalgalar için iyi bir iletim ortamı oluşturmaktadır. Elektromanyetik dalgaların yayılması için maddi madde gerekli olmasa da, bu tür dalgalar genellikle içinden geçtikleri iletim ortamından, örneğin ortamlar arasındaki arayüzlerde absorpsiyon, yansıma veya kırılma ile etkilenmektedir. Bu nedenle, dalgaları iletmek veya yönlendirmek için teknik cihazlar kullanılabilmektedir. Bu nedenle, iletim ortamı olarak bir optik fiber veya bir bakır kablo kullanılmaktadır.

Amatör telsizcilikte Görüşme ya da Çağrı, iki farklı amatör telsiz istasyonununun arasındaki iletişime, bilgi alışverişine denmektedir. QSO olarak da ifade edilmektedir. En basit haliyle QSO'lar iki radyo operatörünün; çağrı işaretlerini, mevki bilgilerini, anlaşılabilirlik ve sinyal bilgilerini birbirlerine iletmeyi içerir. Görüşme sonrası görüşmeleri belgelemek için geçmişten gelen bir gelenek olan QSL kart değiş-tokuş'u gerçekleşir. Günümüzde e-QSL de görüşmeleri belgelemek için kullanılır.

Ortak kanal girişimi veya CCI aynı kanalı kullanan iki farklı radyo vericisinden gelen çapraz karışmadır. Ortak kanal girişimi, hava koşullarından idari ve tasarım sorunlarına kadar birçok faktörden kaynaklanabilir. Ortak kanal girişimi, çeşitli radyo kaynağı yönetimi şemaları ile kontrol edilebilir.