İçeriğe atla

Dünya görüşü

Dünya görüşü, halk arasındaki kullanımıyla edinilmiş bilgi veya bir insanın hayat görüşü veya bir şeye erişmenin arkasındaki yöntem veya prensipler olarak da kullanılmaktadır. Buna aynı zamanda bu anlamda o kişinin hayat felsefesi de denilir.

Herhangi bir dünya görüşü, bireylerin onu çocukluklarından beri içselleştirdikleri ölçüde, yani doğruluğunu kabul edip kendi parçaları yaparak, o bakış açısını sorgulamadıkları ölçüde başarılıdır.[1]

Kaynakça

  1. ^ Entropi: Doğada Egemen Olan Ve Her Şeyi Yöneten Yasa 11 Ocak 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., Güngör Kavadarlı, 2002.

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Edebiyat</span> sözlü ya da yazılı anlatıma dayanan sanat

Edebiyat, yazın veya literatür, dil aracılığıyla; duygu, düşünce, hayal, olay, durum veya herhangi bir olgunun edebî bir tarzda ve etkili bir şekilde yazılı veya sözlü anlatımını gerçekleştiren; malzemesi söz ve ses; muhatabı insan olan bir sanat dalıdır. Edebî yazılar yazan sanatçılara edebiyatçı denir. Daha kısıtlayıcı bir tanımla, edebiyatın; bir sanat formu olarak oluşturulan yazılar olduğu düşünülmüştür. Bunun nedeni, günlük kullanımdan farklı olarak edebiyatın, dil ürünü olmasıdır.

<span class="mw-page-title-main">Pragmatizm</span> Felsefi akım

Pragmatizm, felsefede; uygulayıcılık, uygulamacılık, pragmacılık, fiîliyye, faydacılık, yararcılık gerçeğe ve eyleme yönelik olan, pratik sonuçlara yönelik düşünme temelleri üzerine kurulmuş olan felsefi akımdır. William James (1842-1910) tarafından popüler hale getirilmiştir. Onun felsefe ekolünden olanı yapmak, başarmak anlamına da gelir. Hem iyinin teorisi hem de doğrunun teorisidir. İyinin teorisi olarak faydacılık refahcıdır (welfarist). İyi en fazla faydayı sağlayandır ve burada fayda zevk, tatmin veya bir nesnel değerler listesine göre tanımlanır. Bir doğru teorisi olarak ise faydacılık neticecidir (consequentialist). Doğru hareket bir şeyin uygulanabildiği ölçüde gerçek olduğu savına dayandırılmıştır. Bir fikrin doğruluğu faydalılığı, kullanışlılığı veya işlerliği gibi gözlemlenebilir etkilerine göre belirlenir.

Din, nadiren de olsa ilmet, genellikle doğaüstü, transandantal ve cansal unsurlarla ilişkilendirilmiş, çeşitli ayinler ve uygulamaları içeren, ahlak, dünya görüşleri, kutsal metinler ve yerler, kehanetler, etik kuruluşlarından oluşan bir sosyo-kültürel sistemdir.

Monarşi ya da tek erklik, bir hükümdarın devlet başkanı olduğu bir yönetim biçimidir. Saltanatın bir başka adıdır. Genellikle seçim dışı yöntemler kullanılır. Bu hükümdar, Türkçede kral, imparator, şah, padişah, prens, emir, kağan, hakan, han gibi çeşitli adlar alabilir. Monarşiyi diğer yönetim biçimlerinden ayıran en önemli özellik, devlet başkanının bu yetkiyi yaşamı boyunca elinde bulundurmasıdır. Hükümdar öldükten sonra onun soyundan biri gelir. Yani yetki genellikle babadan oğula geçer. Demokrasilerde ise devlet başkanı seçimle işbaşına gelir. “Monarşi” sözcüğü Türkçeye Fransızcadan (Monarchie) geçmiştir. Cezalandırma ve bağışlama yetkileri sadece hükümdarın elindedir. Otoritenin bir kralın veya bir imparatorun elinde olduğu yönetim türüdür.

<span class="mw-page-title-main">Herbert Spencer</span> İngiliz filozof ve sosyolog

Herbert Spencer, İngiliz filozof ve sosyolog.

<span class="mw-page-title-main">Böcekçiller</span> memeli takımı

Böcekçiller, böcekler ve diğer küçük hayvanlarla beslenen memeli takımı. Bazıları toprak altında eşerek, bazıları sularda yüzerek, bazıları da ağaçlara tırmanarak yaşar. Başlarının ön kısımları sivridir. Tabanlarına basarak yürürler. Çoğu gececidir. Koklama ve işitme duyuları oldukça iyi gelişmiştir. Gözler ise küçülmüş ve önemli ölçüde körelmiştir. Burun, ağız ve göz çevresinde, hareketli dokunma kılları bulunur.

<span class="mw-page-title-main">Uluslararası Çalışma Örgütü</span>

Uluslararası Çalışma Örgütü ya da ILO, ülkelerdeki çalışma yasalarında ve bu alana ilişkin uygulamalarda standartları geliştirmek ve ileriye götürmek gibi bir amaçla kurulan kuruluştur. Merkezi İsviçre'nin Cenevre kentinde bulunmaktadır.

Kader ya da yazgı, önceden ve değişmeyecek bir biçimde belirlenmiş olay akışıdır. İster genel ister bireysel olsun, önceden belirlenmiş bir gelecek olarak algılanabilir. Felsefedeki determinizm hareketi, kader üzerine kuruludur. Kader kavramı aynı zamanda birçok farklı dinde de önemli yere sahiptir.

Nihilizm, evrenin ve insan yaşamının özünde herhangi bir anlam taşımadığını savunan bir felsefi yaklaşımdır. Ancak bu, her türlü anlam ve değerin tamamen reddi gerektiği anlamına gelmez. Nihilizme göre, toplumsal, ahlaki ve kültürel değerler insan yapımıdır ve mutlak bir gerçeklik taşımaz.

<span class="mw-page-title-main">Animizm</span> Nesnelerin, yerlerin ve yaratıkların hepsinin ayrı bir ruhani öze sahip olduğuna dair dini inanç

Animizm ya da Canlandırmacılık, doğanın bir bütün olarak ve her varlığın teker teker maddi varlığının ötesinde bir de ruha sahip olduğunu kabul eden görüş. Animizm, hayvanları, bitkileri, kayaları, nehirleri, hava sistemlerini, insan eserlerini ve bazı durumlarda sözcükleri canlı, fail ve özgür iradeye sahip olarak kabul eder. Animizm bir din olmaktan öte bir din sistemidir. Animizm, mantıksal temellerin ve prosedürlerin ötesinde doğaüstü evrene odaklanan metafizik bir inançtır ve özellikle maddi olmayan ruh kavramına odaklanır.

<span class="mw-page-title-main">H. G. Wells</span> bilim kurgu romanlarıyla tanınan İngiliz yazar

Herbert George Wells ya da daha çok tanındığı adla H. G. Wells, Dünyaların Savaşı, Görünmez Adam, Dr. Moreau'nun Adası ve Zaman Makinesi adlı bilimkurgu romanlarıyla tanınan ama neredeyse edebiyatın her dalında birçok eser vermiş olan İngiliz yazardır. Sosyalist olduğunu açıkça söyleyen H.G. Wells'in çoğu eserinde önemli ölçüde siyasi ve sosyal yorumlar bulunmaktadır. Jules Verne gibi gelecekteki teknolojik gelişmeleri anlattığı kitaplarıyla bilimkurgu dalının öncülerinden hatta yaratıcılarından sayılmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Simya</span> Ölümsüzlük iksiri ve Felsefe Taşını bulmayı amaçlayan sahtebilim

Simya veya alşimi hem doğanın ilkel yollarla araştırılmasına hem de erken dönem bir ruhani felsefe disiplinine işaret eden bir terimdir. Simya; kimya, metalurji, fizik, tıp, astroloji, semiotik, mistisizm, spiritüalizm ve sanatı bünyesinde barındırır.

Kötümserlik kavramı (pesimizm) iyimserlik (optimizm) kavramının tam karşıtı olarak, dünya görüşü ve yaklaşımında düzeltilemeyecek kötü bir dünya portresidir. Kötümserler her zaman kötü biten bir son düşünürler. Kötümser birinin "Bardağın yarısı boş mu yoksa yarısı dolu mu?" sorusuna vereceği yanıt, yarısının boş olduğu yönünde olacaktır. Kötümserlik, tarih boyunca, düşüncenin birçok temel alanında etkili olmuştur.

<span class="mw-page-title-main">Ölçme</span> nesnelere veya olaylara miktar (Q309314) atama işlemi

Ölçme ya da ölçüm, bilinmeyen bir büyüklüğün aynı türden olan, ancak bilinen bir büyüklükle kıyaslanmasına denir. Diğer bir deyişle, bir uzunluğun, bir alanın, bir kapasitenin veya herhangi bir olgunun belirli bir birim cinsinden hesaplanmasıdır. Bunun için standart ölçü birimleri kullanılır. Sonucu belirtmek için sayısal değer ve birimden oluşan bir Dünyada bilim ve ticaret alanında en fazla kullanılan ölçüm sistemleri: İngiliz-Amerikan ölçüm sistemi ve Metrik ölçüm böylece yayılmış olarak renk ölçümü olmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">King Nothing</span>

King Nothing Metallica'nın Load albümündeki şarkının adıdır. Parçanın sözlerini ve bestesini büyük ölçüde James Hetfield ve Lars Ulrich yapmıştır. Parçada paranın ve zenginliğin kişiyi renkli ve hayal alemindeki bir dünyaya çektiği anlatılmaktadır. Aslında James Hetfield bu şarkının sözlerini kendi hayatını göz önüne alarak yazmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Dünya dışı yaşam</span> Güneş sisteminin içinde veya dışında, kökeni Dünyaya dayanmayan yaşam.

Dünya dışı yaşam, Dünya dışında başlayıp yine Dünya dışında yayıldığı ve hâlen devam ettiği düşünülen, insan dışı form ve organizmaların varlığına dair bir hayat hipotezidir. Hâlihazırda dünya dışında basit bakteri formunda yaşam olabileceği yönünde hipotezler bulunmakla birlikte, günümüze kadar gözlemlenebilen herhangi bir dünya dışı yaşam bulunmamaktadır. Dünya dışı yaşamın varlığı hakkında araştırmalar yapan bilim dalına astrobiyoloji denir.

<span class="mw-page-title-main">Evrim düşüncesinin tarihi</span> bilim tarihinin bir yönü

Evrim düşüncesi; türlerin zaman içerisinde değişmelerini ifade eden kavram olarak köklerini eski çağlardan; Yunanistan'dan, Roma'dan, Çin'den ve Orta Çağ İslâm biliminden alır. 17. yüzyıl sonlarında biyolojik taksonominin başlangıcıyla Avrupa'daki biyolojik düşünce; doğal teolojiye tam olarak uyan ve ortaçağ Aristo metafiziği kavramı olan, her türün kendi karakteristiği olduğunu öne süren özcülükten etkilendi. Diğer yandan Aydınlanma Çağı'nda evrimsel kozmoloji ve mekanik felsefe, fizik bilimlerinden doğa tarihine kadar yayıldı. Natüralistler türlerin çeşitliliğine odaklandı ve sonradan "soy tükenmesi" kavramı ile doğa görüşünün temelini sarsan paleontoloji ortaya çıktı. 19. yüzyılın başlarında Jean-Baptiste Lamarck, ilk tamamen biçimlendirilmiş evrim teorisi olan türlerin transmutasyonu teorisini ortaya attı.

Öncü parti ya da öncücülük, klasik Marksizm'de yer alan sınıf mücadelesi teorisine, Lenin tarafından "Proletarya Partisi" kapsamında yaptığı katkıyı ifade eden terim. Bu kavram Lenin tarafından Ne Yapmalı? adlı eserinde detaylı olarak açıklanır. Sovyet Anayasası 6. maddesi bu teoriye göre hazırlanmıştır.

Serbest nazım ve toplumcu şiir, 1920 – 1960 yılları arasında etkili olan şiir hareketi. Başlıca temsilcileri: Nâzım Hikmet, Rıfat Ilgaz, Aziz Nesin, Ceyhun Atuf Kansu, Ahmed Arif, Ercüment Behzat Lav, Arif Damar, Şevket Süreyya Aydemir, Vedat Nedim Tör, Enver Gökçe, Şükran Kurdakul ve Mehmet Başaran'dır.

Pelagianizm, aslî günahın insan doğasını lekelemediğini ve insanların ilahi lütufla insan mükemmelliğine ulaşmak için özgür iradeye sahip olduğunu savunan bir Hristiyan ilahiyatında teolojik konumudur. Britanya Adaları'ndan bir münzevi ve filozof olan Pelagius, Tanrı'nın inananlara imkansızı emredemeyeceğini ve bu nedenle tüm ilahi emirleri yerine getirmenin mümkün olması gerektiğini öğretti. Ayrıca bir kişiyi diğerinin günahları için cezalandırmanın adaletsiz olduğunu da öğretti; bu nedenle bebekler suçsuz doğarlar. Pelagius, günahkâr davranışlar için hiçbir mazeret kabul etmedi ve tüm Hristiyanların, hayattaki konumları ne olursa olsun, suçlanamaz, günahsız hayatlar yaşamaları gerektiğini öğretti.