
Diğer anlam için Ekonomi sayfasına bakınız

İşsizlik, herhangi bir ekonomik toplumda çalışmak istediği halde iş bulamayan yetişkinlerin bulunması durumu. İş bulamayan kimseye işsiz denir. Ekonomide genellikle 16 yaş ve üzeri kimseler işsiz grubuna dahil edilirler. Başlıca işsizlik türlerinden bazıları yapısal işsizlik, friksiyonel işsizlik, döngüsel işsizlik, gönülsüz işsizlik ve klasik işsizliktir. Yapısal argümanlar, yıkıcı teknolojiler ve küreselleşmeyle ilgili nedenleri ve çözümleri vurguluyor. BM Uluslararası Çalışma Örgütü'ne (ILO) göre, 2018 yılında dünya çapında 172 milyon insan işsizdi.

Ekonomik Kalkınma ve İş Birliği Örgütü bazen de İktisadi İş Birliği ve Gelişme Teşkilatı uluslararası bir ekonomi örgütüdür.
Uluslararası ilişkiler, siyaset biliminin bir dalıdır ve "uluslararası sistem" içindeki aktörlerin, özellikle de uluslararası ilişkilerin temel aktörü olarak kabul edilen devletlerin, diğer devletlerle, uluslararası/bölgesel/hükûmetler arası örgütler, çok uluslu şirketler, uluslararası normlar ve uluslararası toplumla olan ilişkilerini inceleyen disiplinlerarası bir disiplindir.
Uluslararası politik ekonomi, uluslararası ilişkileri, politik ekonomiden faydalanarak inceleyen, sosyal bilimlere ve tarihe bir bakış açısıdır. Kısaca, uluslararası politik ekonomi, devlet politikalarının ve pazar ekonomisinin birbirleriyle olan ilişkilerinin sonuçlarını uluslararası düzeyde incelemekle görevlidir.

Bu sayfada Avrupa'daki ülkeleri, kişi başına düşen gayri safi yurt içi hasılalarına göre nominal değerlerde sıralanmaktadır. Bu değerler, bir ülkenin belirli bir yılda ürettiği tüm mal ve hizmetlerin değeri olup, piyasadaki döviz kurlarıyla Amerikan dolarına çevrilerek aynı yıl için ortalama nüfusa bölünerek elde edilir.

G20 veya 20 Grubu, dünyanın en büyük ekonomileri arasında yer alan 19 ülkeden ve Avrupa Birliği Komisyonu'ndan oluşuyor. Daha çok İngilizce Group of 20 kavramının kısaltması olan G20 adıyla bilinir.

Gelişmiş ülke, bazı kriterlere göre yüksek düzeyde gelişme göstermiş ülkeler için kullanılan bir terimdir. Hangi kriterlerin kullanılacağı ve hangi ülkelerin gelişmiş olarak tanımlanması gerektiği büyük bir tartışma konusu olmaya devam etmektedir. Ekonomik kriterler genel olarak değerlenirmelerde baskın olmaktadır. Bu kriterlerin en çok kullanılanlarınan biri kişi başına düşen millî gelirdir; yüksek millî gelire sahip ülkeler gelişmiş ülke olarak tanımlanmaktadır. Diğer bir ekonomik kriter sanayileşme düzeyidir; sanayi sektörünün egemen olduğu ekonomiler gelişmiş sayılmaktadır. Günümüzde başka bir kriter, ekonomik ölçümü, millî geliri, eğitim ve sağlık düzeyini kombine eden İnsani Gelişme Endeksi daha egemen olmuştur. Bu kritere göre yüksek insani gelişmişlik endeksine sahip ülkeler daha gelişmiştir. Ama her kriterde olduğu gibi bu kriterde de anomaliler bulunmaktadır.

Uluslararası Enerji Ajansı (UEA) Paris merkezli bağımsız bir kuruluş olan Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma (OECD) Örgütü çerçevesinde 1973-1974'te yaşanan petrol krizinde kuruldu. Uluslararası Enerji Ajansı, petrol tedarikinde yaşanan fiziksel kesintilere özel bir cevap için ve aynı zamanda Uluslararası Petrol Piyasası ve diğer enerji sektörlerine veri ve istatistikleri sağlamaktadır. Aynı zamanda son yıllarda, enerji tasarrufu ve teknoloji ve inovasyon alanlarında dayanışmayı desteklemektedir.

Güney Kore ekonomisi, nominal olarak dünyanın 11. büyük ve satınalma gücü paritesi bakımından 13. büyük ekonomisi olup Asya'nın da dördüncü büyük ekonomisidir. Güney Kore karma bir ekonomi olup ülke ekonomisine chaebol denilen aile konglomeratları hakimdir. Güney Kore fakir ve gelişmekte olan bir ülke iken Han Nehri Mucizesi ile yaşadığı büyük ekonomik kalkınma ile gelişmiş yüksek gelirli bir ülke haline geldi. Güney Kore kendisi ile aynı ekonomik gelişmeyi sağlamış olan Tayvan, Singapur ve Hong Kong ile birlikte Asya Kaplanları olarak anılır. Bununla birlikte ülke 1997 Doğu Asya Mali Krizi'nden oldukça etkilenmiştir. Güney Kore G-20 ve OECD üyesi olup 21. yüzyılda dünyanın en büyük ekonomilerinden biri olma potansiyeline sahip sonraki 11 ülkelerinden biridir.

Polonya ekonomisi, Avrupa Birliği'nin sekizinci en büyük ekonomisidir ve Avrupa Birliği'nin eski Doğu Bloğu'ndan olan üyeleri arasında ise en büyüğüdür. 1990'dan bu yana Polonya bir ekonomik serbestleşme politikası izlemişti ve ekonomisi, 2007-2008 ekonomik krizi döneminde durgunluktan kaçınan AB'deki tek ekonomiydi. 2017'den itibaren Polonya ekonomisi geçtiğimiz 26 yıl boyunca olduğu gibi AB'de yükselen bir grafik çizmektedir. Bu büyüme, satın alma gücü paritesindeki kişi başına GSYİH olarak, ortalama %6 oranında üstel olmuş, son yirmi yılda, Orta Avrupa'daki en etkileyici verimle, ülkenin 1990 yılından bu yana GSYİH'sını iki katına çıkarmasıyla sonuçlanmıştır.

Çekya ekonomisi, yüksek gelirli refah durumunu ve Avrupa Sosyal modelinin "karasal" türünü koruyan hizmetler, üretim ve yeniliklere dayalı gelişmiş bir ihracat odaklı sosyal piyasa ekonomisidir. Çek Cumhuriyeti, Avrupa Birliği üyesi olarak Avrupa tek pazarına katılmış ve bu nedenle Avrupa Birliği ekonomisinin bir parçası olmuştur; ancak Euro yerine kendi para birimi olan Çek korunasını kullanmaktadır. OECD üyesidir. Guardian tarafından "Avrupa'nın en gelişmiş ekonomilerinden biri" olarak tanımlanmıştır.

İzlanda ekonomisi küçük ve yüksek bir büyüme oranına maruz kalıyor. 2011 yılında gayri safi yurt içi hasıla 12 milyar ABD doları olarak gerçekleşmiştir, ancak 2018 yılına kadar 27 milyar ABD doları nominal GSYİH'ye yükselmiştir. 350.000 nüfusuyla bu, satın alma gücü paritesi (PPP) tahminlerine dayanarak, kişi başına 55.000 $ 'dır. 2007-2010 mali krizi GSYİH'da düşüşe neden olmuş ve istihdam, 2010'da başlayan bir turizm patlamasının neden olduğu bir iyileşme ile tamamen tersine çevrilmiştir. Turizm, 2017'de İzlanda GSYİH'nın% 10'undan fazlasını oluşturmuştur. Sağlam bir büyüme döneminin ardından, Arion Research tarafından Nisan 2018'de yayınlanan 2018-2020 yılları için İzlanda'nın ekonomisi ekonomik görünüme göre yavaşlıyor.
Bağımlılık teorisi, Marx ve Lenin'in ülkeler arasındaki ekonomik ilişkilerin çatışma odaklı ilişkiler ağı olduğunu ve sistemin ekonomik gücün durumuna göre evrildiğini ileri süren, günümüzdeki küresel eşitsizliği açıklamayı amaçlayan uluslararası politik ekonomi teorisidir.
Finansal küreselleşme, ulusal finans sistemlerinin ekonomide, devlet denetimini gevşetmesiyle faiz veya döviz işlemlerinde kontrollerin kalkmasıyla küresel düzeyde yaşanan sermaye hareketlerini ifade etmektedir. Küreselleşme ürünlerin, fikirlerin, kültürlerin ve dünya görüşlerinin alış verişinden doğan bir uluslararası bütünleşme sürecidir. Finansal küreselleşmenin kendini gösterdiği yer finans piyasalarıdır. 1970'li yıllarda ilk önce gelişmiş ülkelerde başlamış ve ardından gelişmekte olan ülkelerde finansal serbestleşme politikaları ortaya çıkmıştır. 1970'li yıllarda gelişim aşamasındaki ülkelerin çoğunda petrol şokları ortaya çıkmış. Beraberinde ekonomik bunalım ve borçlar krizini getirmiştir. Yaşanan iktisadi bunalım sonrası ekonominin gelişmesi için ekonominin serbestleşmesi gerektiğini savunan görüşler çoğalmıştır. Küresel kelimesinin kökü 400 yıl önceye gitmektedir. Küreselleşme dünyada ilk olarak 1960' larda kullanılmaya başlanmış, 1980'li yıllarda ise daha çok yayılmıştır. Küreselleşme kelimesi insanların artık günlük hayatlarında da kullanılmaktadır. Dünyada yaşanan gelişmeleri anlatmak için küreselleşme kavramını kullanmaktayız. Politika, teknoloji, ekonomik vb. alanlardaki gelişmeleri konuşurken küreselleşme kavramı kullanılmaktadır. Genel olarak küreselleşmenin birçok tanımı yapılabilmektedir. İletişim ve bilişimin gelişmesiyle küreselleşme sürecide buna paralel olarak hız kazanmıştır. Küresel ekonominin tanımı; mal ve hizmetlerin, bilginin, sermayenin tüm dünya ülkelerin de dolaşımıdır.

Vietnam ekonomisi, 2020'de nominal gayri safi yurtiçi hasılaya (GSYİH) göre dünyanın 37. ve satın alma gücü paritesine (SAGP) göre dünyanın 23. en büyük ekonomisi olan sosyalist odaklı bir piyasa ekonomisidir. Vietnam, Asya-Pasifik Ekonomik İşbirliği, Güneydoğu Asya Ülkeleri Birliği ve Dünya Ticaret Örgütü üyesidir.
Aşağıdakiler Japonya'nın uluslararası sıralamasıdır.

Tayvan ekonomisi, oldukça gelişmiş bir piyasa ekonomisidir. Satın alma gücü paritesine göre Asya'nın 8., dünyanın 18. büyük ekonomisidir ve bu durum Tayvan'ın Uluslararası Para Fonu tarafından gelişmiş ekonomiler grubuna dahil edilmesini sağlamaktadır. Dünya Bankası tarafından yüksek gelirli ekonomiler grubunda ölçülmektedir. Tayvan, dünyadaki teknolojik olarak en gelişmiş bilgisayar mikroçip üreticisidir.

Yeni Zelanda ekonomisi, oldukça gelişmiş karma pazar ekonomisidir. 2022 yılı itibarıyla Yeni Zelanda, nominal GSYİH'ye göre 51. en büyük ekonomi ve SAGP'ye göre 63. en büyük ekonomidir. Yeni Zelanda, 5 milyonluk nüfusu için büyük bir GSYİH'ye sahiptir ve gelir kaynakları büyük ada ülkesinin her yerine dağılmıştır. Ülke, en küreselleşmiş ekonomilerden birine sahiptir ve büyük ölçüde uluslararası ticarete bağlıdır.