İçeriğe atla

Dünya'nın dış çekirdeği

Yer'in kesiti. Ölçekli çizilmemiştir.
[1] Dış çekirdek(outer core)

Yerkürenin dış çekirdeği yaklaşık 2.260 km kalınlığında demir ve nikelden oluşmuş katı olan iç çekirdeğin üstünde ve mantonun altında yer alan bir tabakadır. Üst sınırı yeryüzünün yaklaşık 2890 km metre altında yer alırken, iç çekirdekle geçiş bölgesi ise yeryüzünün yaklaşık 5.150 km altındadır. Dış sınırı, Dünya yüzeyinin altında 2,890 km (1,800 mil) bulunur. İç çekirdek ve dış çekirdek arasındaki geçiş, Dünya yüzeyinin altında yaklaşık 5,150 km (3,200 mi) bulunur. İç (veya katı) çekirdeğin aksine, dış çekirdek sıvıdır.

Deprem dalgalarının yansımalarını inceleyen bilim adamları

Dünya'nın iç çekirdeğinin merkezindeki ve dışındaki kristallerin farklı hizalandığını ortaya koydu. Bunun, gezegenin oluşumundaki büyük bir olaydan kaynaklanmış olabileceğini belirtiliyor.

Çinli ve ABD'li bilim insanlarının birlikte yürüttüğü araştırmada Dünya'nın en iç kısmının merkezinde farklı bir yapılanma keşfettiklerini öne sürüldü.

Nature Geoscience dergisinde yayımlanan araştırmaya göre ekip, iç çekirdeğin dış kısmındaki demir kristallerin, iç kısmındakilerden farklı bir yapısı olduğunu düşünüyor.[2]

Dış çekirdeğin sıvı olduğuna nasıl karar verilmiştir?

  • Dış çekirdek 1.2890-5000 kilometre arasında yer alır (kalınlığı 2 110 km). Burada yoğunluk 5.5'ten 10'a kadar çıkar ve p dalga hızı ise 13.6 km/sn'den 8.1 km/sn'ye düşer. Enine deprem dalgaları (s dalgaları) bu kısma sokulmadıklarından, dış çekirdeğin sıvı olduğu sonucuna varılmıştır.[3]
  • Kurşun ve uranyum gibi daha yoğun elementler de ya çok ender görülüyor ya da daha hafif elementlere bağlanarak kabukta kalma eğiliminde oluyor. Dış çekirdek üzerinde, katılaşmasını sağlayacak kadar basınç bulunmuyor; o nedenle iç çekirdeğe benzer bileşime sahip olmasına karşın sıvı kalabiliyor. Dış çekirdekte sıcaklık 4300 K (4,030 °C) ile 6000 K (5,730 °C) arasında bulunuyor.[4]
  • Ortalama yoğunluğun ve atalet momentinin dikkate alınması, kozmik boŞluklardan yola çıkarak, muhtemelen demirden yapılmış, oldukça ağır olacak bir çekirdeğe sahip bir yapıya işaret eder Şimdi çekirdeğin çoğunlukla demirden yapıldığını biliyoruz, yoğunluğunu düşürmek için gerekli olan %10 daha hafif elemanların karışımı ile.
  • Demir damlacıklarının yer çekimsel olarak merkeze doğru hareket ettiği bir erime olayında, dünya tarihinde (ilk 50 Ma) nispeten erken oluşmuştur. Tahmin edilmesi zor olsa da, bazı mevcut modeller sıcaklığını 3000-5000 K aralığına yerleştirir.Çok yüksek elektriksel iletkenliğe sahip bir sıvının varlığı, manyetik bir dinamonun kendi kendine uyarılmasına elverişli koşullar yaratır. Yüzeyde gözlemlediğimiz manyetik alanın çekirdekte bulunan alanların sadece küçük bir kısmı olduğunu bilmek önemlidir[5]
  • Çok yüksek elektriksel iletkenliğe sahip bir sıvının varlığı, manyetik bir dinamonun kendi kendine uyarılmasına elverişli koşullar yaratır. Yüzeyde gözlemlediğimiz manyetik alanın çekirdekte bulunan alanların sadece küçük bir kısmı olduğunu bilmek önemlidir.[5]
  • İç çekirdeğin ısısı dış kısımlarda 4.400 °C iken iç çekirdeğe yaklaşan kesimlerde ise 6.100 °C'ye kadar çıkar. Nikel ve demir sıvısının içerisinde yer alan Eddy akıntılarının Dünya'nın manyetik alanını etkilediği düşünülmektedir. Bu katmanda p dalgalarının hızı 13,6 km/sn'den 8,1 km/sn'ye düşer. Enine deprem dalgaları (s dalgaları) bu katmana giremediklerinden dış çekirdeğin sıvı olduğu sonucuna varılmıştır. Bunun nedeni olarak, dış çekirdekteki demir ve nikele ek olarak oksijen ve kükürt içeriğinin, bu katmanın yoğunluğunu düşürürken (en dışta 10 g/cm3, en içte 12 g/cm3) aynı zamanda metallerin ergime sıcaklığını düşürerek, iç çekirdeğe göre daha düşük basınç ve sıcaklık altında sıvı bir ortam yaratması olarak açıklanmasıdır.

Manyetik alan nedir?

  • Dış çekirdek olmadan, dünyadaki yaşam çok farklı olurdu. Bilim adamları, dış çekirdekteki sıvı metallerin konveksiyonunun Dünya'nın manyetik alanını oluşturduğuna inanıyorlar. Bu manyetik alan, Dünya'dan birkaç bin kilometre boyunca dışarı doğru uzanır ve Dünya'nın etrafında güneşin güneş rüzgarını saptıran koruyucu bir kabarcık oluşturur. Bu alan olmadan, güneş rüzgarı atmosferimizi patlatacaktı ve Dünya Mars gibi ölü ve cansız olacaktı[6]
  • Dış çekirdekte bulunan erimiş metal sıvıları sayesinde dünyanın manyetik alanı oluşur ve bu manyetik alan atmosferin oluşumunda en önemli faktörlerden biridir. Eğer dış çekirdek dünyanın manyetik alanını oluşturmasaydı atmosferimiz olmazdı.[7]
dünyanın iç yapısı

Dünya'nın çekirdeği neden önemli?

Açıkçası Dünya doğduğu günden bu yana soğuyor. Öyle ki sıvı çekirdeğin bir kısmı da merkezde soğuyarak katılaştı (Eskiden yüksek sıcaklık nedeniyle merkezdeki muazzam basınca rağmen sıvı kalabiliyordu).

Öte yandan, eskiden Dünya’nın manyetik alanını yalnızca sıvı çekirdek oluşturuyordu ve bu süreçte merkezde katı iç çekirdek ortaya çıkmasaydı sıvı çekirdek zamanla tümüyle soğuyarak katılaşacaktı. Bu da iki ölümcül sonuca yol açacaktı:

1) Tektonik hareketlerin, yani kıtaların kaymasının durması ve gezegenin, atmosferi arıtarak temizleyen bu doğal klima sistemini kaybetmesi. 2) Gezegenin hayatı ve atmosferi güneş rüzgarından koruyan manyetik alanı kaybetmesi.[8]

Çekirdeği nasıl anladık?

Yer bilimciler Dünya'nın katı iç çekirdeğinin en erken 2,5 milyar yıl ve en geç 500 milyon oluşacağını hesaplamışlardı. Ancak, Rochester Üniversitesi araştırmacıları katı çekirdeğin yaşını daha kesin hesapladılar. Bunu da Dünya’nın manyetik alanının zamanla nasıl değiştiğine bakarak tespit ettiler.[8]

Dünya'nın çekirdeği sıcak olmasa ne olurdu?

Dünyanın çekirdeğinin sıcak olması dünya için faydalıdır. Çekirdek güneş kadar sıcaktır. İlk oluştuğu zamandan beri yaklaşık 4.5 milyar yıldır böyledir. Yerçekimi ağır maddeleri dünyanın merkezine doğru çekmiştir, hava su gibi hafif maddeler yerin çekirdeğine doğru itilir. Çekirdeğin ağırlığı o kadar fazladır ki, dış çekirdeğin yer çekimi Dünya yüzeyinin yer çekiminden yaklaşık üç kat daha fazladır. Çekirdek orijinal sıcaklığının bir kısmını hala taşıyor olmasının yanı sıra merkeze yakın ve ağır malzemelerin hareketinin yer çekimsel sürtünmesi ile de sıcaklık kazanır. İç çekirdek her binn yılda yaklaşık olarak bir santimetre büyür ve büyüdükçe de daha fazla ısı kazanır. Radyoaktif izotopların bozulması da çekirdeğe ayrıca ısı kazandırır.

Eğer çekirdek tamamen soğursa, gezegenimiz de soğuyacak ve ölecektir. Ayrıca bu süreç birazcık karanlık olacaktır çünkü enerji santralleri yerkabuğundan radyan ısıyı çekerler ve bu ısıyı suyu ısıtmakta kullanırlar, türbinlerin çevrilip elektrik üretilebilmesi için gereken buhar böyle oluşur.

Çekirdekteki soğuma aynı zamanda gezegeni çevreleyen manyetik kalkanın da ortadan kalmasına neden olacaktır. Bu kalkan Dünya’yı kozmik radyasyondan korur. Kalkan, daimi hareket eden demirin neden olduğu konveksiyon süreci sayesinde oluşmuştur. Tıpkı Dünya gibi, Dünya’nın çekirdeği de sürekli dönmektedir- bazı bilim insanları çekirdeğin gezegenin geri kalanından daha hızlı döndüğünü düşünmektedir. Bu sürtünme, kinetik enerjiyi elektrik ve manyetik enerjiye çevirir ve bu da güneşten yayılan zararlı ve yüklü parçacıkları kuzey ve güney kutupları doğrultusunda saptıran alanı yani manyetik alanı oluşturur.

Dünya’nın manyetik alanındaki ne kadarlık bir kaybın Dünya üzerindeki yaşamı değiştireceği henüz tam olarak bilinmiyor. Bazı bilim insanları, manyetik alan kaybından sonraki radyoaktif dalgaların hücumunun gezegeni aşırı ısıtacağını ve canlı yaşamına elverişsiz hale getireceğini düşünürken, bazıları da solar ışınlar ve  kanser ilişkisine dikkat çekiyor. Bazı gözlemciler de, Mars ve Venüs’den okyanusları, gölleri ve akarsuları süpürenler kadar güçlü güneş rüzgarlarını tecrübe edebileceğimizi düşünüyorlar. Bütün bu senaryoları düşününce, en güzel senaryo Dünya’nın manyetik alanını kaybetmemesi diyebiliriz.[9]

Kaynakça

  1. ^ Path of Earthquakes through the Outer and Anisotropic West Inner Core.pdf. 3 Ekim 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. 
  2. ^ "BBC.com". 27 Haziran 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. 
  3. ^ "Dış çekirdek nedir?". []
  4. ^ "Dunyanın yapısı". 30 Ekim 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. 
  5. ^ a b "outer core". 15 Mayıs 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. 
  6. ^ "earths-outer-core". 23 Ağustos 2010 tarihinde kaynağından arşivlendi. 
  7. ^ "dış çekirdek". 1 Ekim 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. 
  8. ^ a b "Dünyanın çekirdeği 4 milyar genç çıktı". 27 Mayıs 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. 
  9. ^ "Dünyanın çekirdeği sıcak olmasa ne olurdu". 30 Ekim 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. 

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Merkür</span> Güneş sisteminde yer alan, Güneşe en yakın ve sistem içerisindeki en küçük gezegen

Merkür, Güneş Sistemi'ndeki en küçük ve Güneş'e en yakın gezegendir. Adını, ticaret ve iletişim tanrısı ve tanrıların habercisi olan antik Roma tanrısı Mercurius'tan (Mercury) almıştır. Yüzey kütleçekimi yaklaşık olarak Mars ile aynı olan bir karasal gezegen olarak sınıflandırılır. Yüzeyi, milyarlarca yıldır biriken sayısız çarpma olayının bir sonucu olarak yoğun şekilde kraterlerle kaplıdır. En büyük krateri olan Caloris Planitia, 1.550 km (960 mi) çapındadır ve gezegenin çapının üçte biri kadardır. Dünya'nın uydusu Ay'a benzer şekilde Merkür'ün yüzeyi, bindirme faylarından kaynaklanan geniş bir uçurum sistemi (yarıklar) ve çarpma olayı kalıntıları tarafından oluşturulan parlak ışın sistemleri sergiler.

<span class="mw-page-title-main">Jüpiter</span> Güneş Sisteminde yer alan en büyük gezegen

Jüpiter, Güneş Sistemi'nin en büyük gezegenidir. Güneş'ten uzaklığa göre beşinci sırada yer alır. Adını Roma mitolojisindeki tanrıların en büyüğü olan Jüpiter'den alır. Büyük ölçüde hidrojen ve helyumdan oluşmakta ve gaz devi sınıfına girmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Rüzgâr</span> Yüksek basınç alanından Alçak basınç alanı arasındaki yatay yönlü hava hareketi

Rüzgâr ya da yel, hava veya diğer gazların gezegen yüzeyine göre doğal hareketidir. Rüzgârlar, onlarca dakika süren fırtına’lardan, kara yüzeylerinin ısınmasıyla oluşan ve birkaç saat süren yerel meltemlere, Dünyanın iklim bölgeleri arasındaki güneş enerjisinin soğurulma farkından kaynaklanan küresel rüzgârlara kadar çeşitli ölçeklerde oluşur. Büyük ölçekli atmosferik dolaşımın iki ana nedeni, ekvator ve kutuplar arasındaki farklı ısınma ve dünyanın dönüşüdür. Tropik ve subtropik bölgelerde, arazi ve yüksek platolar üzerindeki alçak ısıl dolaşımlar muson sirkülasyonlarını yönlendirir. Kıyı bölgelerinde deniz meltemi/kara meltemi döngüsü yerel rüzgârları belirler. Değişken arazi yapılı bölgelerde dağ ve vadi meltemleri hakimdir.

Jüpiter'in kalın ve karmaşık bir atmosfer tabakası bulunmaktadır. Bu atmosferi oluşturan gazların bileşim açısından Güneş Sistemi'nin kökenini oluşturan Güneş Bulutsusu'nun varsayılan yapısına yakın olduğu ve aynı şekilde güneş sisteminin ilkel bulutsudan en az farklılaşmış gezegeni olduğu tahmin edilen Jüpiter'in iç yapısını da kabaca yansıttığı düşünülür. Atmosferin iki temel bileşeni moleküler hidrojen (H2) ve helyum (He)'dur. Bu gazların moleküler dağılımı %88 - %12 civarındadır. Bunları %0.1 oranla su buharı (H2O) ve metan (CH4) ve %0.02 oranla amonyak (NH3) izler. Azot, hidrojen, karbon, oksijen, kükürt, fosfor ve diğer elementleri içeren çeşitli bileşiklere milyonda bir düzeyini geçmeyen oranlarda rastlanmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Dünya'nın yapısı</span> dünyanın iç yapısını anlatan madde

Dünya'nın iç yapısı: bir dış silikat katı kabuk, oldukça viskoz bir astenosfer ve manto, mantodan çok daha az viskoz olan sıvı bir dış çekirdek ve katı bir iç çekirdek olmak üzere küresel kabuklarda katmanlıdır. Dünya'nın iç yapısının bilimsel olarak anlaşılması, topografya ve batimetri gözlemlerine, dışa doğru kaya gözlemlerine, volkanlar veya volkanik aktiviteyle yüzeye getirilen örneklere, Dünya'dan geçen sismik dalgaların analizine, Dünya'nın yerçekimi ve manyetik alanlarına, Dünya'nın derin iç kısmının karakteristiği basınç ve sıcaklıklardaki kristal katılarla deneyler.

<span class="mw-page-title-main">Dünya'nın yerkabuğu</span> Dünyanın dış tabakası

Yer kabuğu, taş küre veya litosfer, Yerküre'nin en dış kısmında bulunan yapıdır.

Yer çekirdeği, Dünya'nın en iç kısmını oluşturur. En kalın yer katmanıdır (geosfer).

<span class="mw-page-title-main">İç gezegen</span> Güneş Sistemi`nin en içteki yörüngelerde bulunan dört gezegendir. Bunlar Merkür, Venüs, Yer, ve Mars`tır.

Yoğun, kayalık bileşimli, az ya da hiç uydusu olmayan, halkası bulunmayan ve Güneş Sistemi'nin iç yörüngelerinde yer alan dört gezegene iç gezegenler veya karasal gezegenler denir.

<span class="mw-page-title-main">Manyetosfer</span> Dünyayı veya manyetik alanının baskın etkili manyetik alan olduğu başka bir gök bilimsel cismi çevreleyen bölge

Yer, güçlü bir manyetik alana ve bu alanın etkisi ile şekillenen önemli bir manyetosfere sahiptir.

<span class="mw-page-title-main">Yer ısısı</span>

Jeolojideki anlamıyla yer ısısı gezegenin içindeki ısı kaynaklarına değinir. Dünya'nın iç kısmında artan derinliğe göre sıcaklıktaki değişim oranıdır. Genel bir kural olarak, çok daha sıcak olan mantodan gelen ısı akışı nedeniyle kabuk sıcaklığı derinlikle birlikte artar; tektonik plaka sınırlarından uzakta, kıtasal kabukta yüzeye yakın derinlikte sıcaklık yaklaşık 25-30 °C/km (72-87 °F/mi) artar.

<span class="mw-page-title-main">Kırmızı dev</span> yıldız evriminin geç aşamalarında ve düşük ya da orta kütlede olan bir dev yıldız

Kırmızı dev, yıldız evriminin geç aşamalarında ve düşük ya da orta kütlede olan bir dev yıldız. 4.700 °C ya da daha düşük sıcaklıkta olabilir. Dış atmosferi şişkin ve seyrektir. Kırmızı devin dış görünümü sarı-turuncudan kırmızıya uzanabilmektedir ve K ve M tayfsal tipini içerir ayrıca S sınıfı yıldız ve karbon yıldızı.

<span class="mw-page-title-main">Güneş rüzgârı</span> Güneşin üst atmosferinden yayılan bir plazma dalgası

Güneş rüzgârı, Güneş'in üst atmosferinden yayılan bir plazma dalgasıdır. Büyük çoğunluğu, enerjileri genellikle 1,5 ve 10 keV arası olan elektronlar, protonlar ve alfa parçacıklarından oluşur. Bu parçacık akımının yoğunluk, sıcaklık ve hız nicelikleri zamana ve Güneş'in boylamına göre değişkenlik gösterir. Bu parçacıklar, Güneş tacının yüksek sıcaklığından gelen yüksek enerjileri ve maruz kaldıkları manyetik, elektriksel ve elektromanyetik fenomen sayesinde Güneş'in kütleçekiminden kurtulabilirler.

<span class="mw-page-title-main">Dünya'nın iç çekirdeği</span>

İç çekirdek, yoğunluk ve ağırlık bakımından en ağır elementlerin bulunduğu bölümdür. Dünya'nın en iç bölümünü oluşturan çekirdeğin, 5120–2890 km'ler arasındaki kısmına dış çekirdek, 6371–5150 km'ler arasındaki kısmına iç çekirdek denir. İç çekirdekte bulunan demir-nikel alaşımı çok yüksek basınç ve sıcaklık etkisiyle kristal haldedir. Dış çekirdekte ise bu karışım erimiş haldedir. Ama hala insanlar ağır kürede katı ya da katıya yakın maddeler olduğuna inanıyor. Ağır küredeki her şeyin yanıp kül olabileceği kanıtlanmıştır. Fakat hala ağır küredeki her şeyi keşfedememişlerdir.

<span class="mw-page-title-main">Gezegenler arası ortam</span>

Gezegenler arası ortam, Güneş Sistemi’ni dolduran, gezegenler, asteroidler ve kuyrukluyıldızlar gibi Güneş Sistemi cisimleri içerisinden geçen materyaldir.

<span class="mw-page-title-main">Jüpiter'in manyetosferi</span> Jüpiter gezegeninin manyetosferi

Jüpiter'in manyetosferi, güneş rüzgarının akışı içinde gezegenin içsel manyetik alanı tarafından oluşturulan boşluktur. Güneş yönünde yedi milyon kilometreye kadar uzanırken, ters yönde neredeyse Satürn'ün yörüngesine kadar erişir. Bu sebeple Jüpiter manyetosferi, Güneş Sistemi'ndeki diğer gezegenlerin manyetosferlerinden daha büyük ve daha güçlüdür. Heliosferden sonra bilinen en büyük sürekli yapıdır. Dünya manyetosferinden daha geniş ve daha düzdür, ayrıca manyetik momenti yaklaşık 18.000 kat daha büyüktür. Jüpiter'in manyetik alanı, 1950'lerin sonunda radyo emisyonları gözlemleriyle ilk kez tespit edilmiş ve 1973'te Pioneer 10 uzay aracı tarafından doğrudan gözlemlenmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Yaşanabilir bölge</span> bir gezegenin, yıldızına olan uzaklığının, gezegenin yüzeyinde sıvı su bulundurabilmesine olanak tanıdığı alan

Yaşanabilir bölge, astronomi ve astrobiyolojide, bir gezegenin, yıldızına olan uzaklığının, gezegenin yüzeyinde sıvı su bulundurabilmesine olanak tanıdığı alandır. Yaşanabilir bölgenin sınırları, Dünya'nın biyosferi, Güneş Sistemi'ndeki yeri ve Güneş'ten aldığı ışınımsal enerjin gibi miktarını bildiğimiz nicelikler kullanılarak bulunur. Gezegenin yüzeyinde sıvı su bulunması hayat için çok büyük bir önem teşkil eder. Bu nedenle yaşamsal bölgede bulunan doğal özelliklerin ve objelerin Dünya benzeri akıllı yaşam formlarının yerlerinin belirlenmesinde çok önemli bir yol oynadığına inanılır.

<span class="mw-page-title-main">Dünya'nın manyetik alanı</span> bilimsel terim

Dünya'nın manyetik alanı, diğer adıyla jeomanyetik alan, Dünya'dan uzaya doğru uzanan manyetik alandır. Dünya'dan çıkan manyetik alan, Güneş'ten gelen yüklü parçacıklardan oluşan Güneş rüzgarlarıyla buluşur. Manyetik alanın büyüklüğü, Dünya yüzeyinde 25 ve 65 microtesla arasıdır. Kabaca bakarsak, bu alan, Dünya'nın dönüş eksenini baz alarak, yaklaşık 10 derece kaymış bir manyetik dipoldur. Diğer bir deyişle, düz bir dikdörtgen mıknatısın, yine aynı açıyla Dünya'nın merkezine konması gibidir. Kuzey jeomanyetik kutup, Grönland'ın yakınlarında kuzey yarımkürede olan kutup, aslında manyetik olarak Dünya'nın manyetik alanının güney kutbudur ve Güney jeomanyetik kutup da manyetik alanın kuzey kutbudur. Çubuk mıknatıslardan farklı olarak, Dünya'nın manyetik alanı zamanla değişir çünkü bu manyetik alan, Dünya'nın dönüş hareketinden meydana gelir.

Dünya'nın iç yapısı küresel katmanlardan: bir dış (silikat) katı kabuk, son derece viskoz astenosfer ve üst manto, alt manto ve daha az viskoziteye sahip bir sıvı dış çekirdek ve katı bir iç çekirdekten oluşmaktadır. Dünya'nın iç yapısının bilimsel anlayışı topografya ve kaya gözlemleri, volkanlar veya volkanik aktivite tarafından daha büyük derinliklerden yüzeye getirilen örnekler, Dünya'nın içinden geçen sismik dalgaların analizi, Dünya'nın yerçekimi ve manyetik alanlarının ölçümleri ve basınç ve sıcaklıklarda değişiklik gibi deneyler Dünya'nın derin iç karakteristik özelliklerini oluşturmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Buz devi</span> öncelikle hidrojen ve helyumdan daha ağır elementlerden oluşan dev gezegen

Buz devi, gaz devlerine benzer biçimde katı yüzey barındırmayan ve önemli ölçüde gazlardan oluşan ama içerdikleri elementlerden dolayı onlardan ayrılan bir gezegen kümesidir. Buz devleri, buzdan oluşmuş bir sert yüzey barındırmazlar. Buzlu maddeler yüksek sıcaklığa sahip bir çekirdeğin üzerinde yoğun biçimde bulunurlar. Güneş sisteminde iki adet buz devi bulunmaktadır, bunlar sırayla Uranüs ve Neptün'dür. Buz devleri Voyager 2 isimli insansız uzay aracı tarafından ziyaret edilmiştir.

Manto, gezegen kütlelerinin çekirdekleri ve kabukları arasında yer alan jeolojik bir katmandır. Bu katman sıcak, yoğun, demir ve magnezyum bakımından zengin ve görece katı bir yapıdadır.