İçeriğe atla

Düşünce suçu

Düşünce suçu, George Orwell tarafından 1949 tarihli distopik roman Bin Dokuz Yüz Seksen Dört'te ortaya atılan bir kelimedir. Bir kişinin, Okyanusya'nın baskın ideolojisi olan Ingsoc'un (İngiliz Sosyalizmi) ilkeleriyle çelişen, dile dökmediği inançları ve şüpheleri gibi politik olarak alışılmışın dışında olan düşüncelerini tanımlar. Yenisöylem dilinde, suçdüşün (crimethink) kelimesi, politik olarak kabul edilemez düşünceleri zihninde tutan bir kişinin zihinsel eylemlerini tanımlar. Dolayısıyla Parti hükûmeti, Okyanusya vatandaşlarının konuşmasını, eylemlerini ve düşüncelerini kontrol eder.[1] Çağdaş İngilizce kullanımında, düşünce suçu sözcüğü, toplumun kabul görmüş normlarına aykırı inançları, inançsızlık ve putperestlik[2] gibi teolojik kavramları ve bir ideolojinin reddini tanımlamak için kullanılır.[3]

Kaynakça

  1. ^ The Orwell Reader: Fiction, Essays, and Reportage, San Diego: Harcourt, Brace, 1984 [1956], s. 409, ISBN 978-0-15-670176-1 .
  2. ^ Lewis, David. Papers in Ethics and Social Philosophy (2000), Volume 3, p. 107.
  3. ^ Glasby, John. Evidence, Policy and Practice: Critical Perspectives in Health and Social Care (2011), p. 22.

İlgili Araştırma Makaleleri

Liberalizm, bireysel özgürlük üzerine kurulan bir siyasi felsefe veya dünya görüşüdür. Bireysel özgürlük ve bireysel haklar düşüncesiyle yola çıkan liberalizm, daha sonraki yıllarda farklı türlere bölündü ve bireylerin eşitlik ilkesinin de önemini vurgulamaya başladı. Klasik liberalizm bireysel özgürlüklerin rolünü vurgularken, sosyal liberalizm özgürlüğe vurgu yaptığı kadar; bireylerin eşitlik hakkı ilkesinin önemine vurgu yapar ve özgürlük ile eşitlik arasında denge kurmayı amaçlar. Liberal görüşü savunanlar geniş bir görüş dizisi benimsemekle birlikte genellikle ifade özgürlüğü, inanç özgürlüğü, basın özgürlüğü, sivil haklar ve sivil özgürlükler, seküler devlet, liberal demokrasi, ekonomik ve siyasi özgürlük, hukukun üstünlüğü, özel mülkiyet ve piyasa ekonomisi gibi fikirleri destekler.

<span class="mw-page-title-main">George Orwell</span> İngiliz yazar ve gazeteci

Eric Arthur Blair veya daha bilinen takma adıyla George Orwell 20. yüzyıl İngiliz edebiyatının önde gelen kalemleri arasında yer alan İngiliz romancı, gazeteci ve eleştirmen. En çok, dünyaca ünlü Bin Dokuz Yüz Seksen Dört adlı romanı ve bu romanda yarattığı Big Brother kavramı ile tanınır. Eserlerinde yer alan netlik, zeka, toplumsal adaletsizliğe karşı farkındalık ve totalitarizme karşı duruşu onun imzası niteliğindedir. Eserlerinde totalitarizmin hakim olduğunu söylediği komünist parti politikalarının ve SSCB'deki Stalin rejiminin eleştirisi ağırlıklı bir yer tutarken, Troçkizmi benimsememiş, hatta onu da eleştirmiş, demokratik sosyalizmden yana olduğunu belirtmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Baruch Spinoza</span> Hollandalı filozof

Baruch Spinoza, Yahudi kökenli Hollandalı filozof. Aydınlanmanın erken dönem düşünürlerinden olan Spinoza, evren ve insan hakkında modern fikirler ileri sürerek öncü ahit eleştirileri yapmış ve zamanla 17. yüzyıl felsefesinin en önde gelen rasyonalistlerinden biri olarak kabul edilmiştir. Descartes'ın fikirlerinden etkilenen Spinoza, Hollanda Altın Çağının önde gelen filozofu olmuştur.

Anarşizm, toplumsal otoritenin, tahakkümün, erkin ve hiyerarşinin tüm biçimlerini bertaraf etmeyi savunan çeşitli politik felsefeleri ve toplumsal hareketleri tanımlayan sosyal bir terimdir. Anarşizm, her koşulda her türlü otoriteyi reddetmektir. Reddedilen bu otoritelere patriyarki ve kapitalizm de dahildir.

<i>Bin Dokuz Yüz Seksen Dört</i> George Orwellin kaleme aldığı politik roman

Bin Dokuz Yüz Seksen Dört, İngiliz yazar George Orwell tarafından kaleme alınmış olan alegorik, distopik ve politik bir romandır. Romanın hikâyesi distopik bir dünyada geçer. Distopya romanlarının en ünlülerindendir. Özellikle kitapta tanımlanan Big Brother kavramı günümüzde de sıklıkla kullanılmaktadır. Aynı zamanda kitapta geçen "düşünce polisi" gibi kavramları da yazar George Orwell günümüze kazandırmıştır.

İdeoloji, özellikle tamamen epistemik olmayan nedenlerle bir kişi veya grup tarafından benimsenen inanç veya felsefeler kümesidir. bu durumda "pratik unsurların teorik unsurlar kadar önemli olduğu" anlamına gelir. Daha önceden genellikle ekonomik, siyasi veya dini teorilere ve politikalara uygulanan terim, Karl Marx ve Friedrich Engels'e kadar uzanan bir geleneğe sahipti. Ancak daha yakın zamanlarda yapılan kullanımlarda terim genellikle ek olarak kullanılmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">İntihar</span> kişinin kendi ölümüne neden olan kasıtlı eylemi

İntihar veya özkıyım, bir bireyin, neticesinin ölüm olacağının bilincinde olarak, kendisinin ölümüne yol açacak bir eylem yapmasıdır. Risk faktörleri arasında; majör depresif bozukluk, akıl hastalıkları, bipolar bozukluk, şizofreni, kişilik bozuklukları gibi akıl hastalıkları, alkolizm ve madde bağımlılığı bulunmaktadır. Bireyin kendisine yönelik bir saldırganlık hâli olan intihar davranışı, birçok şiddet davranışının aksine her yaştan kişiyi etkilemekte olup, bireyin bilerek ve isteyerek kendi hayatına son vermesi olarak da tanımlanabilir.

Kâfir, İslam dinî terminolojisinde küfür işleyerek dinden çıktığı düşünülen veya hiç Müslüman olmamış kişiye denir.

<span class="mw-page-title-main">Konfüçyüsçülük</span> Çin merkezli etik ve felsefi sistemi

Konfüçyüsçülük, Ruizm veya Ru klasisizmi olarak da bilinir, antik Çin'de ortaya çıkan bir düşünce ve davranış sistemidir ve çeşitli şekillerde bir gelenek, felsefe, din, hükûmet teorisi veya yaşam biçimi olarak tanımlanır. Konfüçyüsçülük, Çin filozofu Konfüçyüs'ün öğretilerinden, daha sonra Yüz Düşünce Okulu dönemi olarak anılacak bir dönemde gelişti.

İlerlemecilik, ilericilik ya da progressivizm, her alanda ileri düzeyde önlemler uygulayarak insanların mevcut durumlarını iyileştirmeyi ve toplumun statüsünü yükseltmeyi amaçlayan, bu doğrultuda toplumsal reformu destekleyen politik felsefedir. Bilim, teknoloji, ekonomik kalkınma ve sosyal organizasyondaki ilerlemelerin insanın yaşam koşullarını geliştirmede büyük öneme sahip olduğunu ifade eden İlerleme Düşüncesine dayanır. Modern siyasette ilerlemecilik, siyasi değişim ve hükûmet eylemlerinin desteği yoluyla sıradan insanların çıkarlarını temsil etmeyi amaçlayan bir sosyal veya siyasi harekettir ve genellikle sol-liberal geleneğin bir parçası bağlamında düşünülür. Ancak bu, ideolojilerin eş anlamlı olduğu anlamına gelmez.

Zarar ilkesi, bireylerin eylemlerinin sadece diğer bireylere zarar vermemek için sınırlanması gerektiğini öne sürer. John Stuart Mill, 1859 tarihli "Özgürlük Üzerine" adlı denemesinde ilkeyi şu şekilde açıklamıştır: "Medeni bir toplumun herhangi bir üyesi üzerinde, isteğine karşı doğru bir şekilde uygulanabilecek gücün tek amacı, başkalarına zarar verilmemesini sağlamaktır." Bu ilke, Fransa'nın 1789 tarihli İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi'nde de şu şekilde ifade edilmiştir: "Özgürlük, başkalarına zarar vermeyen her şeyi yapma özgürlüğünde yatar; bu nedenle her insanın doğal haklarının sınırları, diğer toplum üyelerine aynı hakları sağlayanlar dışında belirlenemez. Bu sınırlar yalnızca yasalarla belirlenebilir." Bu ilke, daha önce Thomas Jefferson'ın 1785 tarihli "Virginia Eyaleti Üzerine Notlar" adlı eserinde de ifade edilmiştir. Jefferson burada, "Hükümetin meşru güçleri, sadece başkalarına zarar veren eylemlere kadar uzanır" şeklinde yazmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Orwellyen</span>

Orwellyen, George Orwell'in 1984 adlı distopyasındaki totaliter yönetime, dilin aldatıcı ve manipüle edici kullanımına ithafen çoğu zaman otoriter kelimesi yerine kullanılan bir sıfat. Özgür ve açık bir toplumun refahı için zararlı fikirler, toplumsal koşullar için veya acımasız modern hükûmetleri tasvir etmek için de kullanılmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Stereotip</span> Bir grup insana görünüşlerinden ve haraketlerinden dolayı onlara anlam atfetmek.

Stereotip, sosyal psikolojide belirli birey türleri veya belli davranış biçimleri hakkında yaygın olarak benimsenen herhangi bir düşüncedir. Psikoloji içerisinde ve diğer dallara yayılmış olarak, kendi genişletilmiş tanımlamalarını sağlayan farklı kavramsallaştırmalar ve stereotip kuramları bulunmaktadır. Bu tanımlardan bazıları ortak noktaları paylaşır, ancak her biri diğerleriyle çelişebilecek benzersiz yönleri de barındırabilir.

Düşünce polisi, George Orwell'in 1984 romanında Parti'nin onaylamadığı düşünce suçlarını, kişisel ve politik düşünceleri keşfeden ve cezalandıran süper devlet Okyanusya'nın gizli polisidir. Thinkpol, Parti'nin statükocu otoritesine ve Büyük Birader rejimine meydan okurcasına düşünce suçlaması yapacak tüm Okyanusya vatandaşlarını aramak, bulmak ve tutuklamak için ceza psikolojisi ve her yerde bulunabilen gözetim kullanmaktadır.

Yenisöylem, George Orwell'in 1984 romanında Parti tarafından yönetilen totaliter bir kurgusal devlet olan Okyanusya'nın resmî dili olan bir kontrollü dildir. İngiliz Sosyalizmi'nin (İngsos) ideolojik gereksinimlerini karşılamak için yaratılmıştır. Sınırlı bir dil ve kelime dağarcığına sahip olup düşünme yeteneğini azaltarak rejim tarafından istenmeyen düşünceleri sınırlayan bir dilsel tasarım olarak ortaya çıkmıştır. Toplum üzerinde uygulanmak üzere üretilmiş "totaliter bir algoritma"dır. Kitabın 1984 çıkışlı Kelebek Yayınevi basımında bir Yenisöylem Sözlüğü bulunmaktadır.

Ahlaksızlık, ahlaki yasaların, normların veya standartların ihlalidir. Ahlaksızlık normalde insanlara veya eylemlere uygulanır veya daha geniş anlamda gruplara, kurumsal organlara ve sanat eserlerine de uygulanabilir. Ahlaksızlık birçok toplumlarda suç ve günah olarak kabul edilmekdedir.

Çiftdüşün, birbiriyle çelişen iki düşünceyi zihinde bir arada tutma ve bu düşüncelerin ikisine aynı anda inanma durumudur. Çiftdüşün ikiyüzlülükle ilişkilidir, ancak ondan farklıdır.

<span class="mw-page-title-main">Sosyolojide sapma</span>

Sapma veya sapma sosyolojisi, resmi kuralları ihlal eden davranışları, eylemleri araştırmaktadır. Örnek olarak sapma sosyolojisi, toplum kuralların ihlalini, suç vb. durumları ele almaktadır.[3]Sapma teriminin olumsuz bir anlamı olsa da, sosyal kuralların çiğnenmesi her zaman olumsuz bir eylem oluşturmamaktadır. Bazı durumlarda kuralların ihlal edilmesine rağmen, davranış olumlu veya toplum tarafından kabul edilebilir olarak adlandırılabilir.

<span class="mw-page-title-main">Terör sosyolojisi</span>

Terör sosyolojisi, terörizmi sosyal bir fenomen olarak anlamaya çalışan sosyolojinin bir alandır. Alan, terörizmi tanımlar, niçin gerçekleştiğini araştırır ve toplum üzerindeki etkisini değerlendirir. Terörizm sosyolojisi, siyaset bilimi, tarih, ekonomi ve psikoloji alanlarından meydana gelmektedir. Terörizm sosyolojisi, terörizmi meydana getiren sosyal koşullara vurgu yapması ile önemli terörizm araştırmalarından farklılık göstermektedir. Terörizm sosyolojisi ayrıca devletlerin böyle olaylara nasıl tepki gösterdiğini araştırır.

Özgür düşünce, inançların otorite, gelenek, vahiy veya dogma temelinde oluşturulmaması gerektiğini ve bunun yerine inançlara mantık, akıl ve ampirik gözlem gibi diğer yöntemlerle ulaşılması gerektiğini savunan epistemolojik bir bakış açısıdır. Oxford İngilizce Sözlüğü'ne göre, özgür düşünen kişi "diğer insanların fikirlerini ve kanaatlerini kabul etmek yerine kendi fikir ve kanaatlerini oluşturan kişidir." Özellikle bazı çağdaş düşüncelerde, özgür düşünce; geleneksel toplumsal veya dini inanç sistemlerinin reddedilmesiyle güçlü bir şekilde bağlantılıdır. Özgür düşüncenin bilişsel uygulamasına "özgür düşünme" ve özgür düşünce uygulayıcılarına "özgür düşünen" denir.