
Seyyid Hüseyin Nasr, George Washington Üniversitesi'nde İslâmî ilimler uzmanı İranlı profesör, müslüman mütefekkir.

Ahmedîlik veya resmî olarak Müslüman Ahmediye Cemaati, Mirza Gulâm Ahmed tarafından Hindistan'ın Pencap eyâleti sınırlarında kalan Kadıyan kasabasında kurulan dinî hareket.

İsmâilîlik, adını İsmâil b. Ca'fer es-Sâdık'tan alan Şii mezhebi.

Nizârîlik, İslam'ın Şia mezhebi olan İsmâilîyye mezhebinin alt kollarından biridir.

Mustâlîlik, Şiîliğin İsmâilîyye mezhebinin Mustâ‘lî fıkhını tâkip eden kolu.

Karmatîlik, Şiîliğin İsmâilîyye mezhebinin Fâtımîler'in imâmlığını kabul etmeyen ve "Yediciler" olarak da bilinen koluna ait olan köktendinci (gulat) bir mezhep.

Davudî İsmailîlik veya Davudî İsmailîyye, Nizarî İsmailîlik'ten sonraki en yaygın İsmailiyye koludur. Kökeni birçok ayrışmaya dayanmaktadır. 1094 yılında Fâtımî Hâlifesi ve sultanı Ebû Tamîm Ma’add el-Mûstensir bil-Lâh'ın ölümünün ardından halef oğul Nizâr'ın yerine daha küçük olan ʿAhmed el-Mustâ‘lî vezir El-Melik el-Efdâl ibn Bedr el-Cemâli Şehenşâh tarafından tahta geçirilmiş ve imâm olarak ilân edilmiştir.

İslam dünyası veya Müslüman dünyası, İslâmî bir devlet yapısına sahip ülkeler ile birlikte nüfusunun çoğunluğu Müslüman olan ülkelerin tümünü ifade eden bir kavramdır. Bu, İslâm'ın dini inançlarına ve yasalarına veya İslam'ın uygulandığı toplumlara bağlı olan herkesi kapsamaktadır. Günümüzde İslam ülkelerinin tek çatı altında toplandığı tek uluslararası kurum, İslâm İşbirliği Teşkilatı'dır. Modern bir jeopolitik anlamda bu terimler, dahil edilmek için üzerinde anlaşmaya varılmış kriterler olmamasına rağmen, İslâm'ın yaygın olduğu ülkeleri ifade etmektedir. Müslüman çoğunluklu ülkeler terimi, genellikle ikinci anlamda kullanılan bir alternatif terimdir.
Fâtımîler devrinde Alevîler Hicrî üçüncü asırda Afrika'da devam eden propagandalar neticesinde Fâtımîler'in yayılmaları da daha hızlı ilerlemekteydi. Doğudan batıya doğru durmadan akın eden Alevîler Ehl-i Beyt’in maruz kaldıkları haksızlıkları en feci bir tablo şeklinde tasvir ederek Afrika halkını şiddetli bir Alevîlik yandaşlığıyla Abbâsîler aleyhine teşkilâtlandırıyorlardı. İşte böyle bir ortamda “Ebû Muhammad Ubeyd Allâh el-Mehdi Billah ibn Razî ʿAbd Allâh” Rakkade kentinde hilâfet ilân ederek “Benî Merdar”, Cezâyir merkezli “Benî Rüstem Haricî Hanedânlığı” ve “Benî İdris Alevî Hanedânlığı” hükûmetlerini nihâyete erdirdi. Bu yoğun çalışmalar neticesinde istilâ hudutları da genişleyerek “Delta” kıt’asına kadar dayandı. Sonunda Mısır’ın “Mûiz’ed-Dîn Allâh” tarafından feth edilmesi üzerine Fâtımîler, olanca güçleriyle Abbâsî Hâlifeliği’nin kaşısına çok kuvvetli bir “Alevî Devleti” olarak dikilmeyi başardılar. Hicrî dördüncü asrın ortasında H. 358 / M. 969 tarihinde Kahire kenti inşa edilerek, sadece Şiîliğin eğitim ve öğrenimi maksadıyla meşhur “Ezher Medresesi” kuruldu. Sünnî Ulemâ tedrisattan men'edildiği gibi yeni şehir Kahire de Fâtımî Payitahtı olarak seçildi.
Vech-î Dîn Nâsır-ı Hüsrev’in, İsnâ‘aşer’îyye Şiî'liğinin Câferî Mektebi yerine İsmailî Mektebi'nin rehberi mahiyetinde olup farklı İslamî-Bâtınî düşünce ve uygulamaları hakkındaki te'villerini muhteva eden bir eseridir.

Mûstensir veya El-Mûstensir Billâh veya tam künye Ebū Tamīm El-Mustensir Billāh Maāḏ Bin aẓ-Zāhir, (Arapça:. Adı "El-Mûstensir Billâh", Allah'a kendisini zafere erdirmesi için yakaran anlamına gelmekte idi.
Nizari fıkhı, İsmâil’îyye mezhebinin bir kolu olan Nizarîlik şubesinin kendine has İslâmî hukûk, ilke ve kurallarını tanımlayan, temelleri Meymûn’ûl-Kaddâh ve oğulları tarafından atılan Bâtınî fıkıh öğretisi. Bu fıkha göre İmâmet sona ermemiş olup hâlâ babadan oğula geçmektedir. Günümüzdeki imâmları Nizârîlik mezhebinin Kırk Dokuzuncu İmâm-ı Zamânı olan IV. Ağa Han'dır. Nizârî mezhebinin âkidesine göre İmâmet babadan oğula geçmek suretiyle hiç kesintiye uğramadan günümüze kadar ulaşmıştır. Nizar'ın Mısır'dan ayrılması ve vefât etmesinden sonra ise oğlu El-Hâdî bin el-Nizâr'ın Elemût Kalesi'nde Gayba halinde "Gizlenen-İmâm" olarak İmâmet'i devam ettirdiğine inanılmaktadır.

Mustâ'li fıkhı ya da Tâyyîb'îyye; Mustâ‘lî Mezhebi'nin fıkıh sistematiğidir. İmâmet Et-Tâyyîb Ebû’l-Kâsım ile sona ermiştir. Bu görev "Dâ'î el-Mutlaklar" aracılığıyla icra edilmektedir. Tâyyîb, Davudî İsmailîlik, Süleymânî, Kutbî ve Alavî Buhralarca "Gizlenen son imâm" olarak bilinir. İsnâ‘aşer’îyye'deki Muhammed Mehdi'nin rôlünü üstlenen İmâmdır.

Et-Tâyyîb Ebû’l-Kâsım. Evvelki hâlife El-Âmir bi'Ahkâmi’l-Lâh'ın oğlu olan "Ebû’l-Kâsım" İsmâilîyye-Mustâlîlik mezhebinin Mustâ‘lî fıkhına göre yirmi birinci İmâmdır.

Dâ'î İsmâilîyye mezhebinin İslâmiyet ve İsmâilîlik mezhebine dâvet için görevlendirmiş olduğu din adamlarına verilen ad. Geniş anlamda, insanlar arasında bir diyalog ortamı oluşturduktan sonra onları İslâm'ı anlamaya ve uygulamaya, dua etmeye, İslâmî usullere göre yaşamaya ve ibâdet yapmaya çağıran kişi olarak tanımlanır. Dâ'î birçok hal için Hristiyanlıktaki misyonerlerin eşdeğeri olarak algılanabilir.

Hâfız veya El-Hafız li-Din Allah Tam Adı: Ebu-l-Maymun Abdulmecid bin Muhàmmed bin al-Mustànṣir El-Hàfız li-din-Allah
Tebliğ Cemaati Müslümanları Sünnî İslâm'a çağırmayı ve uyandırmayı hedefleyen küresel bir hareket olup bilhassa ibadet, kıyafet ve şahsî tavırlara ağırlık verir. Teşkilatın on iki ilâ 150 milyon taraftarı olup çoğu Güney Asya'da yaşamaktadır. 150 ilâ 213 ülke arasında varlığını sürdürmektedir. Teşkilat, "20. asır İslâmı'nın en etkileyici dînî hareketlerinden biri" olarak vasıflandırılmıştır.

William Montgomery Watt, İskoç tarihçi, oryantalist, Anglikan din adamı ve akademisyen. 1964-1979 yılları arasında Edinburgh Üniversitesi'nde Arap ve İslâm Araştırmaları Kürsüsü başkanlığında bulundu.
Hindistan'da İslam, ülke nüfusunun %14,2'sine tekabül eden yaklaşık 172 milyon insan ile Hindistan'ın en büyük ikinci dinidir. İslam, ilk olarak Arap tüccarlar tarafından 7. yüzyılın başlarında Hindistan'ın batı kıyısında yer alan Malabar ve Konkan-Gucarat'a gelmiştir. Kerala'daki Çeraman Cuma Mescidi'nin, Mâlik bin Dînar tarafından 629 yılında inşa edilen Hindistan'daki ilk cami olduğu düşünülmektedir.
İslam kültürü ve Müslüman kültürü, tarihsel olarak Müslümanlar için ortak olan kültürel ögelere atıfta bulunulur. Râşidîn Halifeliğinden erken Emevîler dönemine ve Abbâsîlerin ilk dönemlerine kadar Müslüman kültürünün erken biçimleri ağırlıklı olarak Arap, Bizans, Pers ve Levantendi. İslâm imparatorluklarının hızla genişlemesiyle Müslüman kültürü, Fars, Mısır, Kafkas, Türk, Moğol, Hint, Bangladeş, Pakistan, Malay, Somali, Berberi, Endonezya ve Moro kültürlerini çok etkilemiştir.