
Hormon,, çok hücreli organizmalarda fizyoloji ve davranışı düzenlemek için karmaşık biyolojik süreçler yoluyla uzak organlara veya dokulara gönderilen sinyal molekül sınıfıdır.

Hayatta kalmak, büyümek ve çoğalmak için, insan dahil çok hücreli bir organizmanın, fizyolojik talepleri ve çevresel zorlukları karşılamak için dokular, organlar ve organ sistemleri arasında etkili bir uyuma sahip olması gerekmektedir. Endokrin sistem, iç ve dış koşullara yanıt vermektedir. Ayrıca kanalsız organ ve dokulardaki salgı hücreleri tarafından üretilen hormonlar aracılığıyla iletişim kurmaktadır.

Kortizon, böbrek üstü bezinin kabuk bölgesince kolesterolden salgılanan, iltihaplanma önleyici özellikleri olan kortizol hormonunun yapay üretilmiş halidir.

Böbrek üstü bezleri, üçgen biçimini andıran iç salgı (endokrin) bezleridir. Anatomik olarak böbreklerin hemen üstlerinde bulunduklarından bu adı almışlardır. Kabuk (korteks) ve öz (medulla) olarak anılan iki ayrı katmandan oluşan bezlerin temel işlevi fizyolojik gerilim (stres) karşısında kortikosteroid ve katekolamin bireşimleyip kana salgılamaktır. Adrenalin ve nöradrenalin salgılarlar.

Kortizol, böbrek üstü bezinin kabuk bölgesinde üretilen, vücudun strese gösterdiği tepkiyle ilişkili bir kortikosteroid hormondur. Kan basıncını ve şekerini artırır, kadınlarda kısırlığa neden olur ve bağışıklık sistemini baskılar. Hidrokortizon veya kortizon olarak bilinen yapay kortizol alerji ve yangı'ya karşı sağaltımda kullanılır.
Conn sendromu böbrek üstü bezlerinden artmış aldosteron salgısı, baskılanmış plazma renin aktivitesi, hipertansiyon ve hipokalemi ile karakterize bir durumdur. Primer hiperaldosteronizm olarak da adlandırılır.
Polikistik over sendromu (PCO), yumurtalıklarda birçok küçük iyi huylu kist oluşmasıyla beliren bir hastalıktır. Yumurtalıkta oluşan ve kist olarak adlandırılan bu organizmalar yumurtalıkların çevresine yerleşmiş çok sayıda yumurta hücresidir. Bu hücreler ultrasonda özel bir görüntü oluşturmaktadırlar.

İnsanlarda böbrekler, memeli böbreklerinin genellikle dış lobülasyon belirtileri göstermeyen, çok loblu, çok papiller şekilli, iki adet kırmızımsı kahverengi fasulye biçimli kan filtreleyen organlardır. Bunlar retroperitoneal boşlukta solda ve sağdadır ve yetişkin insanlarda yaklaşık 12 santimetre uzunluğundadır. Kanı eşleşmiş renal arterlerden alırlar; kan eşleşmiş renal venlere çıkar. Her böbrek, atılan idrarı mesaneye taşıyan bir tüp olan üretere bağlıdır.

Hipofiz bezi veya diğer adıyla Pitüiter bez, bir fasulye tanesi büyüklüğünde yaklaşık 0,5 gram ağırlığında bir endokrin bezdir. Beyin tabanında, hipotalamusun altında bir çıkıntı şeklinde uzanır. Beyni örten dura mater ile çevrilmiştir. Hipofiz hormonu üretip salgılayarak Homeostasiyi düzenler. Bunu bütün iç salgı bezlerini denetleyerek yapar. Bu anlamda hipofiz, endokrin sistem ve sinir sistemi arasındaki en büyük organizasyon ağını kontrol eder. Hipotalamusun salgısı olan RF, kan yoluyla hipofizi uyarır ve hipofizin hedef organının uyarılmasını sağlayan hormonu üretmesini sağlar. Hipofiz bezi ön, orta ve arka lop olmak üzere üç parçalıdır. Ara lob insan embriyosunda görüldüğü halde, ergin insanda körelmiştir.
Hipotiroidi, Hipotiroidizm, tiroit bezinin yapısal ya da işlevsel bozuklukları nedeniyle ortaya çıkan tiroit hormonu eksikliği olgusudur. Hipotalamus-Hipofiz-Tiroit aksındaki sorunlar hipotiroidiye neden olabilirler.
Cushing sendromu, 1932 yılında Harvey Williams Cushing tarafından tanısı ilk kez konmuş olan kortizol hormonunun olağanın üstünde bir düzeyde olduğu durumlarda ortaya çıkan belirtiler bütünüdür. Diğer isimleri Itsenko-Cushing sendromu, hiperadrenokortisizm veya hiperkortisizm. Cushing sendromunun alışılmış nitelikleri kilo artması, obezite, kan basıncının artması (hipertansiyon) ve derinin zayıflaması sonucu oluşan çizgilerdir. Her hastada belirtilerin tümü gözlenmeyebilir. Belirtilerin ağırlığı ve niceliği hastanın ne denli uzun bir süredir kortizol etkisinde kalmasına bağlıdır. Ancak kimi belirtiler bu durumdan bağımsız, iveğen olarak da gelişebilir. Örneğin, özellikle uyluk kemiğinin baş bölgesinin iveğen doku ölümüne uğraması çok kısa bir süredir hafif izleyen ya da yıllardır ağır izleyen Cushing sendromlu hastalarda da rastlanabilir.

Kortikosteroid, böbrek üstü bezlerinde salgılanan bir steroid hormon türü ve bu hormonların sentetik analoglarına verilen addır. Glukokortikoid olan kortizon ile hidrokortizon kan şekeri seviyesi ve inflamasyon tepkisinde, mineralokortikoid olan aldosteron ise böbrek borucukları düzeyinde, su ve sodyumun geri emilimini ve potasyumun atılımını kolaylaştırarak su mineral dengesinde rol oynarlar.
Adrenokortikotropik hormon (ACTH), hipofizin ön lobunda üretilen polipeptid yapıda bir hormondur. Böbrek üstü bezinin kabuk bölgesini uyarır ve buradan steroid yapılı hormonların salgılanmasını sağlar.Hipotalamus-hipofiz-adrenal aksın önemli bir öğesidir. Genelde biyolojik gerilime karşılık olarak üretilir [hipotalamustan CRH ile birlikte]. En önemli etkisi, kabuk bölgesinde kortikosteroid hormonların ve kortizolün salgılanmasını uyarıcı etkisidir.
Konjenital bozukluk olarak da bilinen doğum kusuru, nedeni ne olursa olsun doğumda mevcut olan anormal bir durumdur. Doğum kusurları fiziksel, zihinsel veya gelişimsel engelliliklerle sonuçlanabilir.
Ön hipofiz (adenohipofiz), endokrin sistemin önemli bir organı olan hipofiz bezinin özelleşmiş bir bölümüdür. Arka hipofiz ile birlikte hipofiz bezini oluşturur. Ön hipofiz, stres, büyüme, üreme ve laktasyon da dahil olmak üzere birçok fizyolojik süreci düzenler.

İç salgı bezleri endokrin sistemi oluştururlar. Önemli iç salgı bezleri bezlerine örnek olarak:
- Hipotalamus
- Supraoptik paraventriküler çekirdekte oluşanlar: Antidiüretik hormon ve oksitosin. ADH ve oksitosin, hipotalamusun supraoptik paraventriküler çekirdeğinde oluştuktan sonra nörofizin denilen taşıyıcı proteinlere bağlanırlar, aksonlar boyunca hipofiz arka lobuna taşınırlar ve gerektiğinde salıverilmek üzere burada depolanırlar.
- Adenohipofiz hormonlarının sekresyonunu düzenleyen hormon veya faktörler: Kortikotropin salgılatıcı hormon, TSH salgılatıcı hormon, gonadotropin salgılatıcı hormon, büyüme hormonu salgılatıcı hormon, somatostatin, prolaktin inhibe edici hormon.
- Hipofiz
- Ön lop hormonları: Follikül stimüle edici hormon, Lüteinize edici hormon, Prolaktin, Adrenokortikotrop hormon (ACTH), Tiroit stimüle edici hormon (TSH), Büyüme hormonu.
- Orta lop hormonu: Melanosit stimüle edici hormon (MSH).
- Arka lop hormonları: Antidiüretik hormon ve Oksitosin.
- Epifiz (pineal bez): Melatonin.
- Timus: Timik hormonlar.
- Tiroit: Tiroksin (T4), triiyodotironin (T3), Kalsitonin.
- Paratiroid: Parathormon (PTH, PH). Paratiroit hormonu ve kalsitonin, hormon olarak da kabul edilen 1,25-dihidroksikolekalsiferol (Aktif vitamin D3) ile birlikte kalsiyum ve fosfor metabolizmasını etkileyen hormonlar olarak bilinirler.
- Pankreas: İnsülin, glukagon.
- Böbrek üstü bezi (sürrenal)
- Korteks hormonları: Kortizon, Kortizol, Kortikosteron, aldosteron), androstenedion, Dehidroepiandrosteron (DHEA).
- Medülla hormonları: Katekolaminler (Adrenalin, Noradrenalin).
- Cinsiyet bezleri
- Testis: Androjenler (Testosteron, Dehidroepiandrosteron (DHEA), Androstenedion).
- Yumurtalıklar: Östrojenler (Östron dışında), Gestajenler (Progestron).

Dehidroepiandrosteron veya Dhea, böbrek üstü bezlerinde salgılanan bir hormondur ve hipofiz bezinde salgılanan ACTH'un kontrolündedir. Zayıf bir erkeklik hormonudur fakat erkeklerde salgılandığı zaman erkeklik hormonlarına dönüşmektedir. Kadınlarda da aynı durum söz konusu olup salgılandığı vakit kadınlık hormonuna dönüşmektedir. Dhea hormonu sayesinde erkeklerdeki kıllanma meydana gelir. Kadınlarda eğer aşırı kıllanma, kellik, adetten kesilme, kısırlık ve akne gibi şikayetlerin olması halinde Dhea hormonuna bakılır. Erkeklerde ise erken ergenlik olduğu zaman, ses kalınlığında, pubik kıllanmada ve erken büyüyen penis gibi durumlarında da Dhea hormonu araştırılır. Dhea hormonu doğum anından itibaren olmak üzere aniden düşer ve ergenlik döneminde de yeniden yükselişe geçer. İlerleyen yaşla beraber düşme eğilimine girer.
Androstenedion, doğrudan etkisiz olmasına karşın testosterona dönüşerek etki eden çoğunlukla er bezinde oluşan androjenik bir steroit. Steroid yapısında, 19 karbonlu bir molekül olan androstenedion; böbrek üstü bezinde, testislerde ve yumurtalıklarda bulunur. Dehidroepiandrosteron veya 17-hidroksiprogesterondan üretilir. Androstenedion, sonraki aşamada testosteron ve östrona dönüşür. Testosteron, dihidrotestosteronun, östron ise östradiolün öncü molekülleridir. Androstenedionun ilgili dokulardan plazmaya salınan kısmı periferik dokularda testosteron ve östrojenlere dönüşür. Steroidogenez’in ilgili kısımlarında meydana gelen bozukluklar, serum androstenedion konsantrasyonunu etkiler. Adrenal kaynaklı androstenedion’un üretimi ACTH’ın kontrolü altındadır. Gonadal androstenedion üretimi ise gonadotropinler tarafından kontrol edilir.
Hipogonadizm (hypogonadism), cinsiyet hormonlarının yetersizliğidir. Gonadotropik hormonlar (GnRH) hipotalamusta üretilir ve özel bir kan dolaşım sistemiyle hipofize yönlendirilir. Gonadotropik hormonlar (GnRH), gonadotropin salgılatıcı hormonlardır; hipofizi uyarır ve hipofiz gonadotropinleri üreterek kan dolaşımına boşaltır. Hipofiz ön lobuna ulaşan GnRH, follitropin (FSH) ve lutropin (LH) adı verilen iki gonadotropin hormonun aralıklı olarak kana verilmesini (sekresyonunu) tetikler. Pulsatil sekresyon olarak bilinen bu mekanizmada; her 60-90 dakikada bir, 1 dakika süreyle hipofize gelen GnRH uyarısıyla gonadotropin hormonlar kan dolaşımına verilir. Hipofizden kan dolaşımına dökülen gonadotropin hormonlar, kadınlarda ovaryumlara (yumurtalık), erkeklerde testislere ulaşarak cinsiyet hormonlarının üretimini tetikler; GnRH, kadınlarda yumurtlamayı ve östrojen hormon üretimini düzenleyen folikül uyarıcı hormon (FSH) ve luteinize edici hormon (LH) sentezini tetikler. LH testislerdeki Leydig hücrelerinden testosteron salgılanmasını denetler ve sperm üretimini uyarır. FSH ve LH sekresyonu, yine hipofiz ön lobunda üretilen ve prolactin adı verilen hormon tarafından frenlenir. LH testislerdeki Leydig hücrelerinden testosteron salgılanmasını denetler.
Adrenal yetmezlik, adrenal bezlerin, başta kortizol olmak üzere yeterli miktarda steroid hormonu üretmediği bir durumdur; ancak aldosteron üretiminin bozulmasını da içerebilir. İdrarla sodyum kaybı nedeniyle tuz veya tuzlu yiyeceklere aşerme yaygındır.