İçeriğe atla

Conditional sentence

  • Conditional sentences, İngilizce dilbilgisinde eylemin gerçekleşmesini bir koşula bağlayan cümleler. "if" (eğer ... -se) bağlacı ile kurulur ve şart bildiren yan cümlecik if clause olarak adlandırılır. If clause cümlenin başında veya sonunda olabilir. If clause cümlenin başında ise, genellikle virgül ile ayrılır.[1]
  • If you get here before eight, we can catch the train. (Sekizden önce burada olursan, treni yakalayabiliriz.)
  • If you see Annie, give her my love. (Annie'yi görürsen, sevgilerimi ilet.)
  • Oil floats if you put water on it. (Üzerine su dökersen, yağ üste çıkar.)

"will" ve "would"

"Will" ve "would" modalları ile kurulan şartlı cümleler üç tiptir.

Zero Conditional

İf    +     present, present     +     bare   infinitive

Zero conditional" refers to conditional sentences that express a factual implication, rather than describing a hypothetical situation or potential future circumstance (see Types of conditional sentence). The term is used particularly when both clauses are in the present tense; however such sentences can be formulated with a variety of tenses/moods, as appropriate to the situation:

  • If you don't eat for a long time, you become hungry.
  • If the alarm goes off, there's a fire somewhere in the building.
  • If you are going to sit an exam tomorrow, go to bed early tonight!
  • If aspirins will cure it, I'll take a couple tonight.
  • When you make a mistake, someone lets you know

First conditional

if + present, will + infinitive

Birinci tip gerçekleşmesi "mümkün" durumlar için kullanılır. Present veya future anlamı taşır.

  • If we play tennis, I will win. (Tenis oynasak ben kazanırım. "Belki" oynarız.)
  • If I have enough money, I will go to Japan. (Yeterli param olursa Japonya'ya gideceğim. "Hâlâ" gitme ihtimalim var.)

NOT: Bazı kaynaklarda "will"siz oluşturulan ve present anlamı taşıyan cümleler de "first conditional" olarak adlandırılır. Bazı kaynaklarda ise aynı cümleler "zero conditional" olarak adlandırılır

Second conditional

if + past, would + infinitive

İkinci tip "past" yapıdadır ve "mümkün olmayan" (hayalî, farazi) bir koşuldan bahseder.

  • If we played tennis, I would win. (Tennis oynasaydık ben kazanırdım, ama oynamıyoruz.)
  • If I had enough money, I would go to Japan. (Yeterli param olsaydı "şimdi" Japonya'ya giderdim; ama yeterli param yok.)

Third conditional

if + past perfect, would have + past participle

Üçüncü tip "past perfect" yapıdadır geçmişte "gerçekleşmemiş" bir koşuldan bahsederken kullanılır.

  • If we had played tennis yesterday, I would have won. (Dün tenis oynamış olsaydık ben kazanırdım, ama oynamadık.)
  • If I had had enough money, I would have gone to Japan. ([Geçmişteki bir zamanda] param olsaydı Japonya'ya giderdim; ama param yoktu, gidemedim.)

Zaman yapıların seçiminde en önemli kriter eylemin gerçekleşme ihtimalidir. Aşağıdaki örnekler farklı kişilerin bakış açısına göre oluşturulmuştur:

  • If I become President, I will decrease taxes. (başkan adayı)
  • If I became President, I would give free chocolates to everyone. (bir çocuk)

If I had become President, I would have decreased taxes. (seçilememiş başkan adayı)

Karışık yapılar ve bazı özel kullanımlar

İngilizcede çok çeşitli şekillerde şart cümlesi oluşturulabilir.First, second' ve third conditional tipleri, gramatik yapıların ezberlenmesine yardımcı olsa da, karmaşık yapıları anlamak için şartlı cümlelerin mantığının anlaşılması gerekir.

  • If you didn't study physics at school, you won't understand this book. (Okulda [geçmişte] fizik dersi almadıysan, bu kitabı anlamazsın/anlamayacaksın.)
"Would" yerine "should" da kullanılabilir ancak would daha yaygındır:[2](second  conditional)
  • If I knew her name, I should tell you. (Onun adını bilseydim, sana söylerdim; ama bilmiyorum ["know" yerine "knew" kullanıldığına dikkat edilmelidir].)
If ile birlikte çoğunlukla "were" kullanılır. Bu kullanım hem resmî hem gayriresmî kullanımlarda doğrudur:[2](second conditional)
  • If I were rich, I would spend all my time travelling. (Zengin olsaydım, tüm zamanımı seyahat ederek geçirirdim.)
If sözcüğü tek başına "even if" (olsa bile) anlamında da kullanılabilir.[3](thırd conditional)
  • I'll finish this job if it takes all night. (Bu işi, tüm gece sürse bile, yine de tamamlayacağım.)

Kaynakça

Genel

  • Swan, Michael. Practical English Usage. Oxford University Press. 3rd edition. 2005

Özel

  1. ^ Swan. sf. 233
  2. ^ a b Swan. sf. 235
  3. ^ Swan. sf. 239

SAYGILAR : Bilge Yaman

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Magna Carta</span> 1215 yılında imzalanmış İngiliz belgesi

Magna Carta veya Magna Carta Libertatum, 1215 yılında imzalanmış bir İngiliz belgesidir. Bu belge ile İngiltere kralının; yetkilerinin birkaçından feragat etmesi, yasalara uygun davranması ve hukukun arzu ve isteklerinden daha üstün olduğunu kabul etmesi zorunlu kılınarak İngiltere tarihinde kralın yetkileri ilk kez kısıtlanmış ve derebeylere bazı haklar tanımıştır. Magna Carta, günümüzdeki anayasal düzene ulaşana kadar yaşanılan tarihsel sürecin en önemli basamaklarından birisidir.

<span class="mw-page-title-main">Elvis Presley şarkıları listesi</span> Vikimedya liste maddesi

Elvis Presley'in 1953 yılından 1977 yılına kadar yapmış olduğu tüm şarkıların listesi:

<i>The Bodyguard</i>

The Bodyguard, Whitney Houston'ın ve çeşitli sanatçıların 17 Kasım 1992'de çıkardığı soundtrack albüm. Albümdeki 6 şarkı Whitney Houston tarafından, diğer şarkılar başka sanatçılar tarafından seslendirilmiştir. Albüm 1994 Grammy Ödül Töreni'nde "Yılın Albümü" ödülünü almıştır. Kasım 1999'a gelindiğinde ise albüm 42 milyonluk bir satış yakalamış, 17 RIAA tarafından platin plak ve sayısız ödül kazanmıştır. Albüm, tarihin en çok satan soundtrack albümü olmuştur. Albümün yapımcıları Whitney Houston ve Clive Davis'dir.

<i>The Wiz</i> (film)

The Wiz, 1978 yapımı Amerikan müzikal filmidir. Universal Pictures tarafından yapılmıştır, Motown Productions tarafından dağıtılmıştır. L. Frank Baum'un filmi The Wonderful Wizard of Oz filminin Afro-Amerikan oyuncularla müzikal hâle getirilmiş hâlidir.

Grand Theft Auto: Vice City'de bahsedilen, ana veya ana olmayan tüm karakterlerin listesi. Oyun, 1980'lerin Florida'sında geçer ve 1986 yılında Vice City'de hapisten yeni çıkmış bir mafya üyesi olan Tommy Vercetti karakteri üzerine kuruludur. Tommy Vercetti, oyundaki oynatılabilir ana karakterdir, ayrıca oynatılabilir tek karakterdir. Olaylar bu karakterin çevresinde gelişir. Sonny Forelli ise oyundaki bir başka karakterdir.

Recorded Music NZ, Recording Industry Association of New Zealand (RIANZ), Yeni Zelanda'da faaliyet gösteren yapımcı, distribütör ve sanatçılardan oluşmuş kâr amacı gütmeyen bir ticaret birliğidir. Yeni Zelanda'da işletilemekte olan ya da ABD ve İngiltere temelli "büyük dörtler"in hükmü altında olan her plak şirketi RIANZ'a katılabilmektedir.

<i>Michael Jackson: The Experience</i>

Michael Jackson: The Experience; dans, müzik ve ritme dayalı bir video oyunudur. Oyun, Michael Jackson'ın dans figürlerini tekrarlamak üzerine kuruludur. Oyunun geliştiricisi olan Ubisoft, oyunun 23 Kasım 2010'da satışa gireceğini açıklamıştır. Dans hareketlerine dayalı bir oyun olduğundan dolayı her platformda oynanamayacaktır. Yalnızca Xbox 360'ın Kinect ve Sony PlayStation 3'ün PlayStation Move ürünleriyle oynanabilecektir. Ayrıca Nintendo Wii de hareket sensörleri sayesinde oyunu oynama imkânı verecektir. Oyunda, "Bad", "Beat It", "Smooth Criminal" ve "Billie Jean" gibi hit MJ şarkıları ve dans figürleri bulunacaktır.

Gramerde subjonktif kip, genelde yan cümlelerde kullanılan bir fiil kipidir. Dilek, his, ihtimâl, hüküm, görüş, ihtiyaç veya henüz gerçekleşmemiş bir fiil gibi çeşitli gerçekleşmemiş durumları ifade etmek için kullanılır. Bazen konjonktif kip veya şart kipi olarak da değinilebilir, konjonksiyonları (bağlaçları) izlediği için. Subjonktifin kullanımına dair ayrıntılar dilden dile değişir.

İngilizce dilbilgisinde zaman yapıları; simple (basit), perfect ve progressive/continuous (sürekli) olmak üzere başlıca üç grupta toplanır. Bunun yanı sıra İngilizcede zamanlar, anlamlarına göre "geçmiş zamanlar", "şimdiki zamanlar" ve "gelecek zamanlar" şeklinde farklı gruplara ayrılabilir; zira İngilizcede cümleye belirli bir zaman anlamı kazandırmak için farklı zaman yapıları kullanılabilir.

Present perfect, İngilizce dilbilgisindeki zaman yapılarından biri. Standart olumlu bir cümle sırasıyla özne, yardımcı fiil (has/have) ve fiilin üçüncü hâlinden meydana gelir. Çoğunlukla geçmişte tamamlanmış deneyimler veya geçmişte bir noktada başlamış ve günümüzde de devam eden eylem ve durumlar için kullanılır.

Auxiliary verb, İngilizce dilbilgisinde çeşitli zaman yapılarını ve kipleri oluşturmaya yarayan sözcüklerden her biri. Türkçeye çoğunlukla yardımcı fiil şeklinde tercüme edilir. İngilizcedeki başlıca auxiliary verb'ler be, do ve have ile bunların farklı zaman yapılarındaki hâlleridir. Bunların haricinde modal verb de denen can, could, may, might, must, shall, should, will ve would da auxiliary verb'dür.

Modal auxiliary verb, modal verb veya kısaca modal, İngilizce dilbilgisinde cümlelere zaman, gereklilik, ihtimal ve yeterlilik gibi anlamlar katan yardımcı fiil. İngilizcedeki modal verb'ler can, could, may, might, must, shall, should, will ve would'dur. Modal'lar; be, do ve have'le birlikte auxiliary verb'leri meydana getirir.

Future simple veya simple future, İngilizcedeki zaman yapılarından biri. Türkçeye sıklıkla basit gelecek zaman olarak çevrilir. Öncelikli olarak bir durum veya eylemin gelecekte gerçekleşeceğini belirtmekte kullanılır.

Past perfect continuous veya past perfect progressive, İngilizce dilbilgisinde süreklilik bildiren zaman yapılarından biri. Standart olumlu bir cümle özne, "had" yardımcı fiili ve "be" fiilinin üçüncü hâli (been) ve ana fiilin present participle (-ing) hâlinden oluşur. Geçmişte gerçekleşmiş bir olay veya durum referans alınarak, o ana kadar gerçekleşmiş olan başka bir olay veya durumdan bahsederken kullanılır.

Present perfect continuous veya present perfect progressive, İngilizce dilbilgisinde süreklilik bildiren zaman yapılarından biri. Standart olumlu bir cümle özne, "have/has" yardımcı fiili, "be" fiilinin üçüncü hâli (been) ve ana fiilin present participle (-ing) hâlinden oluşur. Geçmişte bir anda başlamış, şu ana kadar devam etmiş ve hâlen devam etmekte olan bir olay veya durumdan bahsederken kullanılır:

Future continuous veya future progressive, İngilizcedeki sürekli zaman yapılarından biri. Gelecekte bir anda gerçekleşiyor olacak olay ve durumlardan bahsederken kullanılır. Standart olumlu bir cümle kuruluşu şu şekildedir:

Subject + will + be + present participle

Dolaylı konuşma, Herhangi bir dilde bir başkasının ifadesini yeniden aktarmada kullanılan bir cümle yapısıdır.

Sunrise Harekâtı veya Bern Olayı, Şubat-Mayıs 1945 döneminde İkinci Dünya Savaşı sürmekteyken İtalya'nın kuzeyinde bulunan Nazi Almanyasına bağlı birliklerin bölgedeki Batılı Müttefik Devletlere teslim olması üzerine yürütülen gizli görüşmeleri anlatır. Görüşmelerin çoğu İsviçre'nin Bern kentinde, Waffen-SS komutanı Karl Wolff ile ABD ajanı Allen Dulles arasında gerçekleşmiştir. Görüşmelerin ortaya çıkması Müttefikler arasında özellikle Sovyetler Birliği'nde ABD'nin Nazilerle ayrı bir barış antlaşması imzalayacağı kaygısını yaratmıştır. İlerleyen dönemde başlayacak olan Soğuk Savaş'ın ilk işareti olarak görülen olay sırasında Sovyet lideri Joseph Stalin ile ABD Devlet Başkanı Franklin Roosevelt arasında hararetli yazışmalar gerçekleşmiştir.

Stop the Cavalry sözleri ve müziği İngiliz sanatçı Jona Lewie'ye ait olan 1980 yılı single olarak yayınlanan şarkıdır. Herhangi bir albüme dahil olmadan çıkan şarkı İngiltere başta olmak üzere Avrupa listelerinde çok başarılı olmuştur. Şarkı iki yıl sonra çıkan Heart Skips Beat albümüne dahil edilmiştir.