İçeriğe atla

Coccidioides immitis

Coccidioides immitis
Biyolojik sınıflandırma
Âlem: Fungi
Şube: Ascomycota
Sınıf: Eurotiomycetes
Takım: Onygenales
Familya: Onygenaceae
Cins: Coccidioides
Coccidioides immitis
G.W.Stiles (1896)
Sinonimler [1]
  • Zymonema immitis (G.W.Stiles) Mello (1918)
  • Mycoderma immite (G.W.Stiles) Verdun & Mandoul (1924)
  • Blastomycoides immitis (G.W.Stiles) Castell. (1928)
  • Geotrichum immite (G.W.Stiles) A.Agostini (1932)
  • Aleurisma immite (G.W.Stiles) Bogliolo & J.A.Neves (1952)
Sabouraud besiyerinde Coccidioides immitis'in balgam kültürü; beyaz, pamuklu mantar büyümesi görülmekte
Parçalanmış klamidosporları gösteren eski bir Coccidioides immitis kültürünün mikroskobik görünümü. Bu, doğada oluşan mantarın enfektif formudur
Coccidioides immitis'in 90 derece dallanma ve boş hücrelerle dönüşümlü kalın duvarlı varil şekilli artrokonidya ile septat hifleri

Coccidioides immitis, güneybatı Amerika Birleşik Devletlerinin, kuzey Meksika'nın ve Batı yarımkürede başka birkaç bölgede toprakta bulunan patojenik bir mantardır.[2]

Epidemiyoloji

C. immitis'in C. posadasii ile akraba olmasının yanı sıra[3] bu tür en yaygın olarak Arizona, Kaliforniya, New Mexico, Nevada, Texas ve Utah'ın bazı alanları da içinde olmak üzere güneybatı ABD'nin çöl bölgelerinde ve Orta ve Güney Amerika'daki Arjantin, Brezilya, Kolombiya, Guatemala, Honduras, Meksika, Nikaragua, Paraguay ve Venezuela'da görülmektedir.[4]

Kesin konumları

C. immitis büyük ölçüde Kaliforniya'da bulunmayıp Baja California ve Arizona'da bulunurken, C. posadasii Teksas, kuzey Meksika ve Orta ve Güney Amerika'da kesintisiz bir biçimde bulunur. Arizona'da hem C. immitis, hem de C. posadasii bulunur.[5] C. immitis, Tehachapi dağlarının batısında daha yaygın iken, doğuda yaygın olan posadasii'dir.[6] Coccidioides türleri sıcak yazları ve yumuşak kışları olan ve yıllık yağış miktarı 10–50 cm arasında olan yarı çöl bölgelerden gelen alkali, kumlu topraklarda bulunur. Bu mantarlar genellikle yüzeyin 10 ila 30 santimetre altında bulunur.[7]

Klinik tablosu

C. immitis, koksidiyoidomikoz (vadi ateşi) adı verilen bir hastalığa neden olabilir.[8][9][10] Kuluçka süresi 7 ila 21 gün arasında değişmektedir.[11] Koksidiyoidomikozun genellikle belirsiz ve özgül olmayan yaşamsal belirtiler ve semptomlar zemininde kolayca tanısı konulamaz. Göğüs röntgeniyle veya BT taramasıyla bile akciğer kanseri de içinde olmak üzere diğer akciğer hastalıklarından güvenilir bir biçimde ayrımı yapılamamaktadır. Coccidioides antijenlerini saptamayı amaçlayan kan veya idrar tahlilleri uygulanmaktadır. Bununla birlikte Coccidioides, akciğerdeki bir tümörü taklit edebilen bir kitle oluşturduğundan dolayı, doğru tanı için bir doku örneği (biyopsi) gerekebilir. Ayrıca Gomori'nin metenamin gümüş boyası ile Coccidioides organizmasının doku içinde özgül kürelerinin varlığını doğrulanabilir. C. immitis mantarının hastadan alınan örneklerden kültürü yapılabilir, ancak kültürün büyümesi haftalar alabilir ve laboratuvar çalışanının bir bölümü bunun üzerinde çalışırken özel önlemler alması gerekmektedir (vidalı kapaklı şişeler ve steril taşıma başlıkları önerilmektedir).[12] İki belgelenmiş ölümle birlikte laboratuvar koşullarında görülen en sık onuncu enfeksiyon olduğu bildirilmektedir.[2] Ekim 2012'ye kadar C. immitis, hem ABD Sağlık ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, hem de ABD Tarım Bakanlığı tarafından seçilmiş bir etken olarak listelenmişti ve 3. düzey biyogüvenlik patojeni olarak kabul edilmiştir.

Tedavi

  • Çoğu Coccidioides enfeksiyonu bir ila dört hafta arasında bir kuluçka dönemine sahiptir[2] ve belirli bir tedavi olmadan düzelir; az sayıda klinik çalışmada az şiddetli hastalıktaki sonuçları değerlendirmiştir.
  • Hastalığın şiddetini değerlendirmek için yaygın olarak kullanılan göstergeler şunları içermektedir:[13]
    • 1 aydan uzun süren sürekli ateş
    • %10'dan fazla vücut ağırlığı kaybı
    • 3 haftadan fazla süren yoğun gece terlemeleri
    • Bir akciğerin yarısından fazlasını veya her iki akciğerin bölümlerini içeren infiltratlar
    • Belirgin veya kalıcı hiler adenopati
    • 1:16 veya daha yüksek antikoksidiyoidal kompleman fiksasyonu IgG'si titreleri
    • Koksidiyoidal antijenlere karşı deride aşırı duyarlılığın olmaması
    • Çalışmaya karşı yetersizlik
    • 2 aydan fazla süren semptomlar
  • Yayılma için risk faktörleri (tedaviye başlanması için gereken):
    • Sütçocukluğu (infantlık) döneminde birincil enfeksiyon
    • Gebelik sırasında birincil enfeksiyon, özellikle de üçüncü trimesterde veya post partum'dan (doğum sonrasından) hemen sonra
    • İmmünosüpresyon (örn., HIV/AIDS hastaları, transplant (nakil) alıcıları, yüksek doz kortikosteroid alan hastalar, anti-tümör nekroz faktörü ilaçları alanlar)
    • Diyabetes mellitus veya önceden var olan kardiyopulmoner hastalık da içinde olmak üzere kronik zayıflama veya altta yatan hastalık
    • Yüksek aşılamaya maruziyet
    • Filipinler, Siyahlar veya İspanyollar gibi belirli etnik kökenler
    • 55 yaşından yukarıda olmak

Azoller

Azollerin uygulanması, koksidiyoidomikoz için tedavide bir devrim yaratmıştır[14] ve bu etkenler, tedavinin genellikle ilk adımıdır. Bununla birlikte, bu azollerin hiçbiri gebelik ve emzirme döneminde güvenli değildir, çünkü hayvan çalışmalarında bunların teratojenliği gösterilmiştir.

Azollerden ketokonazol, ABD Gıda ve İlaç İdaresi (FDA) tarafından koksidiyoidomikoz tedavisi için onaylanan tek maddedir. Bununla birlikte, başlangıçta meningeal olmayan akciğer dışı hastalığın uzun süreli tedavisinde kullanılmasına karşın, daha güçlü, daha az toksik triazoller (flukonazol ve itrakonazol) yerini almıştır. İtrakonazol (400   mg/gün) meningeal olmayan enfeksiyonun tedavisinde flukonazolünkine eşit bir etkinliğe sahip olduğu ve tedavi kesildikten sonra aynı nüks oranına sahip olduğu görülmektedir. Bununla birlikte itrakonazol, iskelet lezyonlarında daha iyi performans gösterirken flukonazol, pulmoner ve yumuşak doku enfeksiyonunda daha iyi performans göstermektedir. İtrakonazolün serum düzeyleri genellikle uzun süreli tedavinin başlangıcında elde edilir, çünkü emilimi bazen düzensiz ve öngörülemezdir. Komplikasyonlar hepatik işlev bozukluğunu içerebilir.

Flukonazole yanıt vermeyen hastalar için seçenekler kısıtlıdır. Bazı olgu bildirileri, birinci basamak tedaviye cevap vermeyen hastalığın tedavisinde üç yeni antifungal etkenin etkinliğini araştırmıştır: Posakonazol ve vorikonazol (flukonazole benzer yapıda triazol bileşikleri) ve kaspofungin (ekinokandin yapı sınıfının glukan sentez inhibitörü). Bununla birlikte, bu ilaçlar FDA onaylı değildir ve klinik çalışmalar bulunmamaktadır. Bir bildiride Coccidioides türlerinin duyarlılık testi, bu yeni ilaçlar da içinde olmak üzere çoğu antifungal etkene karşı tekbiçimli duyarlılığı ortaya çıkarmıştır.

Çok ciddi olgularda, hiçbir çalışma yapılmamasına karşın, amfoterisin B ile bir azolün kombinasyonu tedavisi önerilmiştir. Kaskofungin, flukonazol ile kombinasyon halinde, 31 yaşında, koksidiyoidal pnömonili bir Asyalı hastanın olgu sunumunda yararlı olarak belirtilmiştir. HIV ve koksidiyoidal menenjitli 23 yaşında siyah bir erkeğin bir olgu sunumunda amfoterisin B ve posakonazolün kombinasyon tedavisi klinik iyileşme sağlamıştır.

Posakonazol, Avrupa Komisyonu tarafından tedaviye yanıt vermeyen koksidiyoidomikoz için kurtarma tedavisi olarak onaylanmıştır. Daha ileri değerlendirme için klinik denemeler sürmektedir. Vorikonazol ile ayrıca tedaviye yanıt vermeyen olgular için kurtarma tedavisinde de çalışılmaktadır. Bir olgu sunumu, yayılmış koksidiyoidomikoz için kurtarma tedavisi olarak amfoterisin B ile kombinasyon halinde vorikonazolün başarılı olduğunu göstermiştir.

Bazı olgu sunumları, farklı sonuçlarla birlikte kaspofungin üzerinde çalışmıştır. Transplantasyon geçirmiş akut pulmoner koksidiyoidomikozlu bir hastada amfoterisin B uygulanmasını takiben 50 mg/gün kaspofungin umut verici sonuçlar göstermiştir. Yaygın koksidiyoidomikozlu bir hastada, yalnızca amfoterisin B ve kaspofungin ile birinci basamak tedavi, bir yanıt ortaya koyamamıştır, ancak hastaya flukonazol ile kombine edilmiş kaspofungin verildiğinde iyi sonuçlar elde edilmiştir. Yayınlanmış bir bildiride flukonazol, vorikonazol ve amfoterisin B ile geleneksel tedavinin başarısız olduğu yaygın ve meningeal koksidiyoidomikozlu bir hasta tanımlanmış; intravenöz 70 mg'lık bir yükleme dozundan sonra 50 mg/gün kaspofungin de başarısız olmuştur.

Amfoterisin

1957'de tanıtılan amfoterisin B, ciddi enfeksiyonlar için tercih edilen tedavi olmayı sürdürmektedir. Genellikle kötüleşen hastalık veya omurga gibi yaşamsal organlarda bulunan lezyonlar için yer edinmiştir. Klasik amfoterisin B deoksikolat formülünde veya bir lipit formülü olarak uygulanabilir. Hiçbir çalışma amfoterisin B'yi azol tedavisi ile doğrudan karşılaştırmamıştır. Komplikasyonlar arasında böbrek toksisitesi, kemik iliği toksisitesi ve lokal sistemik etkiler (ateş, katılık) bulunur.

Tedavi süresi ve maliyetleri

Tedavinin amaçları enfeksiyonun giderilmesi, antikor titrelerinin azaltılması, ilgili organların işlevlerinin geri dönüşü ve tekrarın önlenmesidir. Tedavi süresi, hastalığın klinik seyri tarafınca belirlenir, ancak bütün hastalarda en az 6 ay ve diğerlerinde genellikle bir yıl veya daha uzun olmalıdır. Tedavi; semptomların giderilmesi, radyografik anormalliklerin gerilemesi ve serum fiksasyon IgG'si titrelerindeki değişikliklerin bir kombinasyonuna göre uyarlanmıştır. İmmün sistemi baskılanmış hastalar ve meningeal tutulum öyküsü olan hastalar için yaşam boyu tedavi gerekmektedir.

Antifungal tedavinin maliyeti yıllık 5.000 $ ila 20.000 $ arasında olup yüksektir. Yoğun bakım gereksinimi olan ciddi hastalar için bu maliyetler artar. Arizona'da, 1998-2001 yılları arasında koksidioidomikozlu hasta başına ortalama 33.762 dolar harcanmıştır.

Kaynakça

  1. ^ "GSD Species Synonymy: Coccidioides immitis G.W. Stiles". Species Fungorum. CAB International. 7 Şubat 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 6 Şubat 2016. 
  2. ^ a b c "Infectious Disease Index: Coccidioides immitis". MDSC Online. Public Health Agency of Canada (PHAC). 13 Mayıs 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 16 Temmuz 2013. 
  3. ^ "Coccidioides group database". Broad Institute. 14 Temmuz 2009 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 11 Temmuz 2013. 
  4. ^ "Operational Guidelines (version 1.0) for Geological Fieldwork in Areas Endemic for Coccidioidomycosis (Valley Fever)" (PDF). U.S. Geological Survey Open-File Report 00-348 Version 1.0. U.S. Department of the Interior. 4 Mart 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 12 Temmuz 2013. 
  5. ^ Hospenthal, Duane R., and Michael G. Rinaldi. Diagnosis and Treatment of Human Mycoses. Totowa, N.J.: Humana Press, 2007, p. 296-297.
  6. ^ "Arşivlenmiş kopya". 6 Eylül 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 14 Mayıs 2020. 
  7. ^ Garcia Garcia SC, Salas Alanis JC, Flores MG, Gonzalez Gonzalez SE, Vera Cabrera L, Ocampo Candiani J (2015). "Coccidioidomycosis and the skin: a comprehensive review". An Bras Dermatol. Cilt 90. ss. 610-9. doi:10.1590/abd1806-4841.20153805. PMC 4631225 $2. PMID 26560205. 
  8. ^ "Arşivlenmiş kopya". 6 Haziran 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 14 Mayıs 2020. 
  9. ^ "Coccidioidomycosis (Valley Fever)". Centers for Disease Control and Prevention (CDC). 9 Temmuz 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 11 Temmuz 2013. 
  10. ^ "Fungal pneumonia: a silent epidemic - Coccidioidomycosis (valley fever)" (PDF). Centers for Disease Control and Prevention (CDC). 19 Şubat 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 11 Temmuz 2013. 
  11. ^ "Infectious Diseases Related To Travel". Centers for Disease Control and Prevention (CDC). 13 Haziran 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 12 Temmuz 2013. 
  12. ^ "Coccidioides immitis". Tom Volk's Fungus of the Month. Tom Volk's Fungi. 17 Ocak 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 11 Temmuz 2013. 
  13. ^ "Symptoms of Coccidioidomycosis (Valley Fever)". Centers for Disease Control and Prevention (CDC). 29 Mayıs 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 11 Temmuz 2013. 
  14. ^ "Treatment and Outcomes for Coccidioidomycosis (Valley Fever)". Centers for Disease Control and Prevention (CDC). 29 Mayıs 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 11 Temmuz 2013. 

Dış bağlantılar

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">HIV/AIDS</span> HIV virüsünün sebep olduğu bulaşıcı ölümcül hastalık

AIDS, ilk kez 1980'lerin başında Orta ve Güney Afrika'da gündeme gelen ve giderek ürkütücü boyutlara ulaşan, etkeni HIV (İngilizce: Human Immunodeficiency Virus / Türkçe: İnsan bağışıklık yetmezliği virüsü) olan bir enfeksiyon hastalığıdır. HIV, bağışıklık sistemindeki akyuvarların (özellikle CD4+ lenfositler) yapısını bozarak ve sayısını azaltarak vücudun enfeksiyonlara karşı direncini ortadan kaldırır.

<span class="mw-page-title-main">Kolera</span> ince bağırsağın bakteriyel enfeksiyonu

Kolera, Vibrio cholerae isimli bakteri türünün bazı suşlarının neden olduğu bulaşıcı bir ince bağırsak hastalığıdır. Hiç belirti göstermeyebileceği gibi hafif ya da ağır seyredebilir. Klasik belirtisi birkaç gün süren büyük miktarlarda sulu ishaldir. Kusma ve kas krampları da eşlik edebilir. İshalin şiddetine bağlı olarak saatler içinde dehidratasyon ve elektrolit dengesizliği oluşabilir. Bu durum gözlerin içe çökmesi, ciltte soğukluk ve elastikliğin azalması ile el ve ayak derisinde buruşmaya yol açar. Dehidratasyon deri renginin maviye dönmesine sebep olabilir. Belirtiler bakterinin vücuda alınmasından iki saat ile beş gün sonrasında başlar.

<span class="mw-page-title-main">Verem</span> Mycobacterium tuberculosis adlı bakterinin neden olduğu bulaşıcı hastalık

Verem veya tüberküloz, bakteriyel ve bulaşıcı bir hastalık. Halk arasında ince hastalık olarak da bilinir. Mycobacterium tuberculosis mikrobunun neden olduğu uzun seyirli ve granülomatöz karakterde bakteriyel ve bulaşıcı bir enfeksiyon hastalığıdır. Bulaşma yolu, çoğu zaman, bir tüberküloz hastasının çevreye tükürdüğü balgamı ya da öksürdüğünde saçılan basil yüklü damlacıklarla olur.

<span class="mw-page-title-main">Veba</span> Yersinia pestis adındaki bakterinin neden olduğu enfeksiyon hastalığına verilen genel isim

Veba, Yersinia pestis adındaki bakteri tarafından oluşturulan enfeksiyon hastalıklarına verilen genel isimdir.

<span class="mw-page-title-main">Kandidiyaz</span>

Kandidiyaz, herhangi bir Candida türüne bağlı olarak gelişen herhangi bir mantar enfeksiyonu için kullanılan genel addır. Kandidiyaz başka adlarla da anılabilmektedir ve bunlar şöyle sıralanabilir:

  • Kandida enfeksiyonu, kandidoz ve kandidiyazis.
  • Moniliyaz ve moniliyazis.
<span class="mw-page-title-main">Belsoğukluğu</span> Neisseria gonorrhoeae bakterisinin neden olduğu döl ve idrar yollarında görülen bulaşıcı hastalık

Belsoğukluğu (Gonore), Neisseria gonorrhoeae bakterisinin neden olduğu, özellikle döl ve idrar yollarını etkileyen, cinsel yolla bulaşan bir hastalıktır. Cinsel yolla bulaşan hastalıkların ikinci en bulaşıcı olanıdır; ilk sırayı klamidya enfeksiyonu alır.

<span class="mw-page-title-main">Bağırsak solucanı</span> Bağırsaklarda yaşayan büyük helmint türü

Bağırsak solucanı, insanlarda hastalığa yol açan büyük bir helmint türü. Ascaris cinsinin bir üyesi olan bu yuvarlak solucan, insanlarda bilinen en yaygın parazitik solucandır. İnsanların yaklaşık 1/6'sının hayatlarının bir döneminde A. lumbricoides veya benzeri bir yuvarlak solunca enfeksiyonu geçirdiği tahmin edilmektedir. Tropik ve subtropik ülkelerde yaşayan insanların enfeksiyon riski daha yüksektir.

<span class="mw-page-title-main">Lyme hastalığı</span> Borrelia bakterisinin neden olduğu, keneler tarafından yayılan bulaşıcı hastalık

Lyme hastalığı veya Borreliosis, genelde Ixodes ricinus (sakırga) türü kenelerin ısırması ile insana geçen Borrelia burgdorferi adlı ve benzer bakterinin yol açtığı bir hastalıktır.

<span class="mw-page-title-main">Endokardit</span> Tıbbi durum

Endokardit , kalbin iç zarının (endokard) enfeksiyon hastalığıdır. Kalp kapaklarında ve endokard yüzeyinde mikrop kolonileri içeren gevrek ve dağılgan fibrin kümeleri (vejetasyonlar) oluşur. Mikroplar, endokarda genellikle bakteriyemi ya da sepsis sırasında ulaşırlar. Sosyoekonomik sorunları olan toplumlarda görece sıktır.

Fokal segmental glomerüloskleroz, kısaca FSGS, bir böbrek glomerül hastalığıdır.

İzoniazid ya da isoniazid, tüberküloz tedavisinde kullanılan, mikolik asit sentezini bozarak etki eden bakterisidal etkili bir antibiyotiktir. 100 mg ve 300 mg'lık tablet formunda bulunur. Yiyeceklerle emilimi azaldığından yemeklerden önce alınmalıdır.

<span class="mw-page-title-main">Varisella zoster virüs</span>

Varisella zoster virüsü (VZV) insanları enfekte ettiği bilinen sekiz grup Herpes virüsünden birisidir. Genellikle çocuklarda suçiçeğine, yetişkinlerde Herpes zoster (zona) hastalığına neden olur. "Su çiçeği virüsü, zona virüsü, İnsan Herpes Virüsü tip 3 (HHV-3), Varisella-zoster virüsü" gibi birçok isimlendirmesi vardır.

<span class="mw-page-title-main">Chagas hastalığı</span> insan hastalığı

Chagas hastalığı ya da Amerika tripanozomiyazı, Trypanosoma cruzi adlı protozoanın neden olduğu tropikal bir paraziter hastalıktır. Çoğunlukla öpücük böceği (Triyatomine) olarak bilinen böcekler aracılığıyla yayılır. Belirtiler, enfeksiyonun seyri sırasında değişkenlik gösterir. Hastalığın ilk aşamasında tipik olarak herhangi bir belirti görülmez ya da aşağıdaki hafif belirtiler görülür: ateş, lenf düğümlerinde şişme, baş ağrısı ya da ısırık yerine mahsus şişlik. Fertler 8–12 hafta sonra hastalığın kronik aşamasına girer ve hastaların %60-70'inde asla başka belirti görülmez. Hastaların kalan %30-40'lık kısmında, enfeksiyonun ilk defa bulaşmasından 10 ila 30 yıl sonra başka belirtiler gelişir. Bu belirtiler arasında hastaların %20 ila 30'unda görülen ve kalp yetmezliğine yol açan karıncık genişlemesi sayılabilir. Ayrıca, hastaların %10'luk kesiminde megaözefagus ya da megakolon görülebilir.

<span class="mw-page-title-main">Ekinokokkoz</span>

Ekinokokkoz ya da diğer adlarıyla kist hidatik, hidatidoz veya halk arasında türüne bakılmaksızın bilinen adıyla kist hastalığı, Echinococcus türü şerit solucanlarının sebep olduğu bir paraziter hastalıktır. İnsanlarda bu hastalığın iki ana türü görülür: kistik ekinokokkoz ve alveolar ekinokokkoz. Daha seyrek görülen ve polikistik ekinokokkoz ve ünikistik ekinokokkoz adı verilen iki türü daha vardır. Bu hastalık çoğunlukla belirti vermeden başlar ve bu durum yıllarca sürebilir. Ortaya çıkan belirti ve işaretler kistlerin yerine ve büyüklüğüne bağlıdır. Alveolar hastalık genellikle karaciğerde başlar, ama akciğerler ve beyin gibi vücudun diğer kısımlarına da sıçrayabilir. Karaciğeri etkilenen kişilerde karın ağrısı, kilo kaybı ve renkte sararma görülebilir. Akciğer hastalığı ise göğüs ağrısına, nefes darlığına ve öksürüğe yol açabilir.

<span class="mw-page-title-main">Leptospiroz</span>

Leptospiroz, Leptospira adı verilen spiral şekilli bakterilerin sebep olduğu bir enfeksiyondur. Hastalık hiç belirti vermeyebilir; baş ağrıları, kas ağrıları ve ateş gibi hafif belirtiler verebilir ya da akciğerlerde kanama veya menenjit gibi ciddi belirtiler görülebilir. Enfeksiyon, kişinin renginde sararmaya, böbrek yetmezliğine ve kanamaya yol açarsa, ortaya çıkan hastalık Weil hastalığı olarak adlandırılır. Akciğerlerde çok fazla miktarda kanamaya sebep olursa ağır pulmoner hemoraji sendromu adı verilir.

<span class="mw-page-title-main">Kuluçka (epidemiyoloji)</span> enfeksiyon ile hastalık semptomlarının başlangıcı arasındaki süre

Kuluçka süresi, canlının patojenik organizmaya, kimyasal maddeye ya da radyasyona maruz kalma ile belirgin belirtilerin ve bulguların ortaya çıkması arasında geçen süre. Tipik olarak enfeksiyon hastalıklarında, konakta belirtilerin ortaya çıkabilmesi için enfeksiyöz organizmanın çoğalması dönemidir.

<span class="mw-page-title-main">Enfeksiyon hastalıkları (tıp uzmanlığı)</span> enfeksiyonların teşhisi, kontrolü ve tedavisi ile ilgilenen tıbbi uzmanlık dalı

Enfeksiyon hastalıkları, bulaşıcı hastalıklar ve intaniye olarak da bilinir, bulaşıcı hastalıkların tanısı, tedavisi ve kontrol altına alınması alanında uzmanlaşmış bir tıp dalı. Bir enfeksiyon hastalıkları uzmanı büyük ölçüde hastane kaynaklı enfeksiyonlarla ya da hastane dışında gelişen salgınlarla mücadele eder.

<span class="mw-page-title-main">Pelvik inflamatuar hastalık</span> Rahim, fallop tüpleri, yumurtalıklar veya pelvis iç yüzeyinin enfeksiyonu

Pelvik inflamatuar hastalık (PİH), kadın üreme sisteminin üst kısmının, yani uterus, fallop tüpleri ve overlerin ve pelvis içinin enfeksiyonudur. Sıklıkla semptomsuz olabilir. Eğer bulgu ve semptomlar varsa, alt karın ağrısı, vajinal akıntı, ateş, idrara çıkma ile yanma, ağrılı cinsel ilişki, cinsel ilişki sonrası kanama veya düzensiz adet kanaması olabilir. Tedavi edilmeyen PİH, infertilite, ektopik gebelik, kronik pelvik ağrı ve kanser gibi uzun süreli komplikasyonlara neden olabilir.

<span class="mw-page-title-main">Grip aşısı</span> Influenza virüsüne karşı uygulanan tıbbi aşı

Grip aşısı, grip virüslerinin neden olduğu hastalıklardan korunmak için uygulanan bir aşıdır. Bu aşının yeni türleri yılda iki kez uygulanmaktadır. Çünkü grip virüsü çok hızlı değişim göstermektedir. Etkinliği yıldan yıla değişse de, gribe karşı en etkili yöntemdir. ABD Hastalık Kontrol ve Korunma Merkezleri, aşının hastalığı, doktora gitmeyi, hastaneye yatırılmayı ve ölümü azalttığını tahmin etmektedir. Grip olan aşılanmış işçiler ortalama yarım gün daha erken işe dönmektedir. Aşının 65 yaş üstü bireyler üzerindeki etkisi, kaliteli araştırma yapılmadığı için belirsizdir.

Ankilostomiyaz, Ancylostoma duodenale adı verilen bir çeşit yuvarlak solucanın neden olduğu bir paraziter enfeksiyondur.