Şiir, sözcüklerin düz anlamlarına ek olmak üzere ya da bunların yerine başka anlamlar oluşturmak için dilin ses estetiği veya ses sembolizmi ve ölçü gibi estetik ve ritmik özelliklerini kullanan bir edebiyat türüdür. Müellif İsmail Durmuş İslam ansiklopedisinde “mübalağa sanatı”nın şiirin temel karakteristiği olduğu üzerinde durmaktadır.
Dans ya da Raks, tüm vücudun bir müzik ritmi eşliğinde estetikle birlikte çalıştırılabildiği bir gelenek, sanat, bir tedavi şekli veya sadece bir ifade şekli olabilir. Dans, koreografisine, hareket repertuarına, dans tarihi veya menşe yerine göre kategorize edilebilir ve tanımlanabilir. Dans genellikle müzik eşliğinde ve bazen dansçının kendi ile aynı anda bir müzik enstrümanı kullanılarak gerçekleştirilir.
Roman, genellikle düzyazı biçiminde yazılan, kurgusal, görece uzun, insanın (ya da insan özellikleri atfedilen varlıkların) deneyimlerini bir olay örgüsü içinde aktaran ve genellikle kitap halinde basılan bir edebî tür. Uluslararası ve akademik platformlarda beşinci sanat olarak kabul gören edebiyatın bir alt türüdür.
Teori veya kuram, bilimde bir olgunun, sürekli olarak doğrulanmış gözlem ve deneyler temel alınarak yapılan bir açıklamasıdır. Kuram, herhangi bir olayı açıklamak için kullanılan düşünce sistemidir. Genel anlamda kuram, bir düşüncenin genel, soyut ve ussal olmasıdır. Ayrıca bir kuram, açıklanabilir genel bağımsız ilkelere dayanmaktadır. Bu ilkelere bağlı kalarak doğada sonuçların nasıl örneklendirileceğini açıklamaya çalışır. Sözcüğün kökü Antik Yunan’dan gelmektedir. Ancak günümüzde birçok ayrı anlamlarda kullanılmaktadır. Kuram, varsayımla (hipotez) aynı anlama sahip değildir. İkisinin de anlamı başkadır. Kuram bir gözlem için açıklanabilir bir çerçeve sağlar ve kuramı sağlayacak olan sınanabilir varsayımlar tarafından desteklenir.
Sanat, en genel anlamıyla yaratıcılığın ve hayal gücünün ifadesi olarak anlaşılır. Tarih boyunca neyin sanat olarak adlandırılacağına dair fikirler sürekli değişmiş, bu geniş anlama zaman içinde değişik kısıtlamalar getirilip yeni tanımlar yaratılmıştır. Bu tanımlardan en yaygın kabul göreni sanatın edebiyat, resim, müzik, tiyatro, sinema, mimari ve heykel alt türlerinden oluştuğu görüşüdür. Bugün sanat terimi birçok kişi tarafından çok basit ve net gözüken bir kavram gibi kullanılabildiği gibi akademik çevrelerde sanatın ne şekilde tanımlanabileceği, hatta tanımlanabilir olup olmadığı bile hararetli bir tartışma konusudur.
Kübizm, 20. yüzyıl başındaki temsile dayalı sanat anlayışından saparak devrim yapan Fransız sanat akımıdır. Pablo Picasso ve Georges Braque, nesne yüzeylerinin ardına bakarak konuyu aynı anda değişik açılardan sunabilecek geometrik şekilleri vurgulamışlardır.
Op art, optik resim olarak da bilinen 1960'ların bir resim akımıdır. Renk, çizgi gibi öğeler göz yanılsamaları yaratmak için kullanılır. Eserler genelde soyut olup, pek çok durumda siyah-beyazdır.
Sanat eğitimi, kişinin duygu, düşünce ve izlenimlerini anlatabilmek, yetenek ve yaratıcılığını estetik bir seviyeye ulaştırmak amacıyla yapılan eğitim faaliyetlerinin tümüdür.
Estetik, güzel duygu ya da bedii, güzelliği ve güzelliğin insan belleğindeki ve duygularındaki etkilerini konu olarak ele alan felsefe dalıdır.
Sinema tarihi, sinemanın bulunuş, doğuş ve gelişme evrelerini sanat, estetik, uygulayım, uygulayımbilim, işleyim, ekonomi, toplumbilim yönlerini göz önüne alarak araştıran; bütün bu evrelerdeki filmleri, film türlerini, bunlardaki çeşitli öğelerin özellik ve gelişmelerini, bu yaratı ve gelişmelerde katkıları olan kişileri, sinema üzerine düşünce ve kuramları, dünya sinemasıyla olan ilişkileri, etkileşimi ele alan tarih dalı.
Bu madde, Friedrich Nietzsche maddesinin alt başlığıdır.
Friedrich Nietzsche'nin ilk eseri olan Tragedyanın Doğuşu adlı yapıtında incelediği iki kavramdır. Sokrates öncesi Yunan felsefesinden derinden etkilenen Nietzsche, Apollon ve Dionysos tanrılarının anlamsal açılımlarını yeniden ele alır. Nietzsche'de Apollon; biçimin,uyumun ve kontrolün, Dionysos ise taşkın ve coşkun duyguların, tutkunun simgelendiği iki kavramdır. Nietzsche'ye göre bu iki öğe, tabiatın yaratış/yıkış süreçlerini devindirir. Nietzsche, yeniden ele alıp yorumladığı bu iki kavramla estetik ve sanat anlayışını ortaya koyar.
Nurullah Berk Türk ressamdır. Türkiye’de geometrik-figüratif yapımcılığın (konstrüktivizim) ilk temsilcilerinden biridir. Eserlerinde kübizm etkilenmeleri de mevcuttur.
Adolf von Hildebrand, heykeli resmin estetik değerlerinden bağımsızlaştırmaya çalışan ilk 19. yüzyıl heykeltıraşlarından. Bu görüşünü savunduğu Das Problem der Form in der bildenden Kunst adlı kitabı modern heykelciliğin kuramsal temelini oluşturmuştur.
Çallı Kuşağı, 1914 Kuşağı veya Türk İzlenimciler, Sanayi-i Nefise Mektebi tarafından düzenlenen Avrupa sınavını kazanarak Paris'e gönderilen, İbrahim Çallı ve kendi olanakları ile giden Namık İsmail, Hüseyin Avni Lifij, Nazmi Ziya Güran gibi ressamlar I. Dünya Savaşı'nın başlaması ile birlikte 1914'te ülkeye geri döndüler. Türk resim tarihinde "1914 Kuşağı", "Çallı Kuşağı" veya "Türk İzlenimcileri" diye adlandırılan bu grubun başlıca üyeleri, İbrahim Çallı, Ruhi Arel, Feyhaman Duran, Hikmet Onat, Hüseyin Avni Lifij, Nazmi Ziya Güran, Namık İsmail, Sami Yetik ve Ali Sami Boyar ve Hasan Vecih Bereketoğlu'dur.
İç mimarlık, bir mimari mekânın içinde, kullanıcılara işlevsel, yapısal ve estetik ölçütlere göre en uygun tasarımı sunmak için çözümler üreten meslek dalıdır.
Afiş veya poster, Türk Dil Kurumu'nun tanımına göre; "bir şeyi duyurmak veya tanıtmak için hazırlanan, kalabalığın görebileceği yere asılmış, genellikle resimli duvar ilanı, ası" şeklinde tanımlanmaktadır.
BMP, herhangi bir sıkıştırma yapmadan resmin özelliklerini tutan, Microsoft firmasına ait bir resim dosyası biçimidir. Sıkıştırma yapmadığı için PNG, JPEG gibi dosya biçimlerine göre çok daha fazla yer kaplar.
"Sanat Nedir?" Lev Tolstoy'un kendi estetik kuramını, sanatın içinde var olan iyi, gerçek ve güzelin ne olduğu anlattığı kitabıdır. Tolstoy kitabında, Baudelaire, Verlaine, Goethe, Beethoven, Wagner, Shakespeare gibi dünyaca ünlü sanatçıları ve onların eserlerini eleştirmektedir. Tolstoy sanatta asıl olması gerekenin, eseri oluşturan sanatçı ile onu algılayan kişi arasındaki duygu alışverişi olduğunu savunmuştur. 1897 yılında yayımlanan kitap Rusya'da hep sansüre uğramıştır. 1898'de ise sansürsüz olarak Londra'da İngilizce basılmıştır. Sanat bir duygunun ya da tasarının güzelliğini anlatımında kullanılan yöntemlerin tümü ya da bu anlatım sonucunda ortaya çıkan güzelliktir.
Eduard Spranger Alman bir filozof ve psikolog. Wilhelm Dilthey'in öğrencisiydi.
Rayonizm, Işıncılık ya da Rayizm, 1910-14 yılları arasında Rusya'da gelişen bir soyut sanat tarzıdır.